emergency landing : mecburi iniş.
forced : zorunlu, zoraki, mecburi
|
get out of kaçmak kurtulmak
|
go around v.gezin:n.gezinme
|
go up : yüksel
|
hold : (held) (i.) tutmak; bırakmamak, zapt etmek; içine almak, istiap etmek; alıkoymak, salıvermemek
|
indicate : göstermek; belirtisi olmak, göstergesi olmak, belirtmek; sinyal vermek
|
less than : -den daha az
|
Manage to : yönetmek, idare etmek; (to) meyi becermek başarmak
|
on board : "gemide; trende
|
refueyakıt ikmal etmek.
|
Reinforce : f. 1. takviye etmek, desteklemek. 2. kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak, pekiştirmek.
|
Remarkable : dikkate deger, sözü edilmeye deger, olaganüstü
|
round : yuvarlak, toparlak, -in etrafında, parti, devriye, dönem, yuvarlak hale getirmek, -den dönmek dönüş, tur atmak
|
sick : hasta; bulantili, midesi bulanmis, kusacagi gelmis; (of ile) bikmis, bezmis; igrenç, hasta edici
|
skilled : . teknik bilgisi iyi olan; işini iyi yapan
|
touching : dokunakli, etkili, acikli
|
turbulence : hava akimi, çalkantili hava; sertlik, hasinlik; karisiklik, düzensizlik, kargasa
|
upper : üst, üstteki, yukarıdaki: upper berth (trende/vapurda) üst yatak. upper deck üst güverte. i. ayakkabı yüzü
|
voyager : yolcu
|
wave : dalga
|
|
Dostları ilə paylaş: |