About their problems. They try to find answers for their problems together. For example

acceptable  (s.) kabul olunabilir, makbul be acceptable makbule geçmek.

assume  gerçek saymak, varsaymak, farz etmek; ele geçirmek, üstlenmek, yerine getirmek; almak, takinmak

convenience food  uygun besin

doubt  (i.) şüphe, tereddüt, güvensizlik, itimatsızlık; şüpheli husus.

express (f.) tarif etmek; ifade etmek, beyan etmek, anlatmak:

fizzy s. kabarcıklı, karbonatlı gazli, köpüren

ingredient  (i.) bir karışımdaki maddelerden her biri,

point of view  bakış açısı, görüş açısı.

prevent  (f.) önlemek, engellemek, durdurmak, önünü almak.

put into  -e ... katmak; -e para vermek, para yatirmak; -e tercüme etmek, çevirmek; (gemi) -e girmek/sokmak

taste  (f.) .tatmak, tadına bakmak, çeşnisine bakmak; denemek; tadı olmak.