ADALAR CUMHURİYET SAVCILIĞI’NA GÖNDERİLMEK ÜZERE
ANADOLU CUMHURİYET SAVCILIĞI’NA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN :Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
V E K İ L L E R İ : Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Fettah Ayhan ERKAN
Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN,
Av.Ferit CÖHCE Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Azime Ayça OKUR,
Av. Pınar Akbina, Av. Doğan ERKAN
Atatürk Bulvarı Emlak Bankası 146-N blok Blokları B Blok K:4
D:16 Fatih/İstanbul
Ş Ü P H E L İ L E R : 1- Mehmet Özhaseki- Çevre ve Şehircilik Bakanı
2- Nabi Avcı- Kültür ve Turizm Bakanı
3- Veysel Eroğlu Orman ve Su İşleri Bakanı
4- Ahmet Arslan Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanı
5- Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu Üyeleri
6- TOBB Yöneticileri
7- Gümrük ve Turizm İşletmeleri AŞ Yöneticileri
8- Mesa Mesken San.A.Ş Yöneticileri
9-Soruşturma aşamasında ortaya çıkartılacak; menfaat temin eden şüphelilerin fiillerine onay veren, görmezden gelen diğer kamu görevlileri.
S U Ç : Görevi Kötüye Kullanma (TCK. 257), Görevi İhmal (TCK 257/2 fıkra), Kamu Malına Zarar Vermek (TCK 152/1), Haksız Kazanç Sağlamak (TCK 257/1), Denetim Görevinin İhmali (TCK 251. Md.), İrtikap (TCK.158/1-d, e)
AÇIKLAMALAR:
Son dönem basında çıkan ve kamuoyunda yankı uyandıran haberlere göre; “İmara açılan Yassıada, beton yığını haline geldi!”
Aralık 2013'de ''Demokrasi ve Özgürlükler Adası''olarak ismi değiştirilerek imara açılan ve Mayıs 2015'de TOBB iştiraki Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş.’ye devredilen Yassıada’ya yapılacak 578 odalı otelin inşaatı, son hızla devam ediyor.
27 Mayıs sonrasında Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı ve idamlarından önce hapis yattıkları Yassıada, beton yığını haline geldi. Deniz Haber Ajansı'nın edindiği fotoğraflarda Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş'nin ihale ettiği Mesa tarafından yapılan 5 yıldızlı otelin dışında, konut inşaatlarının da Yassıada'nın güney bölgesinde yoğun bir şekilde yapıldığı görülüyor.
''Demokrasi ve Özgürlükler Adası''olarak ismi değiştirilerek TOBB'a devredilen Yassıada'da Temmuz 2015'de başlayan inşaatlar yeşil alanı yok ederken, 4. yüzyıldan kalma mahzen ve kilisenin harap edildiği öğrenildi.
Deniz Haber Ajansı'nın ulaştığı bilgiye göre, Yassıada'da bulunan Bizans dönemine ait zindan, sarnıç ve hücre kalıntılar korunması gereken kültür varlığı olarak tescillenen 1. Grup Arkeolojik eserler ile birlikte Menderes ve arkadaşlarının tutuklu kaldığı binalar yerle bir edildi.
YENİ PLAN DEĞİŞİKLİĞİ YAPILDI
Öte yandan yemyeşil dokusu bozulan ve şantiyeye dönen Yassıada'nın betonlaşan görüntüsü kamuoyunda sık sık gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şimdi de Yassıada'nın kıyı yapıları için yeni bir plan değişikliği yaptı. 14 Nisan günü askıya çıkan plan değişikliği ile adanın imar sınırları genişletildi. Alan raporunda, adaya getirilen “kültür ve turizm” fonksiyonlarından tam anlamıyla faydalanabilmek ve alana erişimin rahatlıkla sağlanabilmesi için kıyı yapılarının yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Adaya tekne ile ulaşım sağlanması, gelen misafirlerin karşılanması, biletleme ve bilgi edinme, güvenlik hizmetleri ve diğer ihtiyaçların karşılanması amacıyla güvenlik ve idari birimlerin yanı sıra yeme içme ünitelerinin olduğu bir iskelenin yapılması gerektiği kaydedildi. Kıyı yapısının yüksekliği maksimum 6.50 metre olacak. Bu alanlarda tekne yanaşma yeri, bilgi edinme, bilet satış yeri, karşılama kapısı gibi yapılar da olacak.
SAVARONA İÇİN İSKELE YAPILACAK
Bu arada teknik raporla ilgili ayrıntı da dikkat çekici. Plan için hazırlanan teknik raporda Yassıada inşaat alanında yapılan dolgunun nedeni de açıklandı. Projenin yapım aşamasında yanaşma yerlerinin Atatürk'ün yatı “Savarona”ya hizmet verebilecek kapasitede düzenlenmesinin talep edildiği aktarılarak “Savarona yatının uzunluğu yaklaşık 135 metre olup güvenli bir yanaşma ve bağlanma için minimum yanaşma uzunluğu 185 metre olarak düşünülmüştür” denildi.
YASSIADA İMARA NASIL AÇILDI?
Ekim 2010
Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Yassıada'nın turizm potansiyelinin en güzel şekilde değerlendirilmesi için projelerin devreye sokulacağını söyledi. Maliye Bakanlığı'na 12.01.2010 tarihinde başvuran Kültür ve Turizm Bakanlığı, "Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik" hükümleri çerçevesince turizm amaçlı olarak değerlendirilmek üzere Yassıada'nın tasarruf hakkının devrini istedi.
Nisan 2011
Adalar, Milli Emlak Müdürlüğü’nün 27.04.2011 tarih ve 13071 sayılı yazısı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne "müze olarak kullanılmak üzere" tahsis edildi.
Haziran 2011
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, projelerini açıklarken bu projelerden birinin de Yassıada ve Sivriada’yla ilgili olduğunu belritti. Başbakan “Bu projeyle, Yassıada’yı yaslı ada" olmaktan çıkarıyor, bir demokrasi adası haline getiriyoruz. Her iki adayı da uluslararası birer kongre merkezine dönüştüreceğiz" dedi.
Ağustos 2012
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türk demokrasisine ilk askeri müdahalenin sembolü olarak kabul edilen Yassıada için vapurlu, otelli bir konsept üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
Ekim 2012
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı İstanbul 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından Yassıada’nın "Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı" olarak belirlenmesinin uygun olduğuna karar verildi.
Nisan 2013
Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kanunla beraber Yassıada ve Sivriada turizme açıldı. Bu kanuna göre iki adada yapılacak olan planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemeler kıyı kanunu hükümlerine ve mevzuatta yer alan diğer kısıtlama ve prosedürlere tabi olmayacaktı.
Haziran 2013
Yassıada’ya ilişkin "1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım revize imar planı" askıya çıktı. Planda "askeri yasak bölge" lejandı "turizm ve kültürel tesis alanı" olarak değiştirildi.
Temmuz 2013
Yassıada için hazırlanan planlar tartışma yarattı Yassıada için hazırlanan imar planlarına göre adanın yüzde 65'i imara açılacak, ada üzerine otel, süit odalar ve bungalov da kurulacaktı.
Ağustos 2013
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ilgili imar planlarına itiraz etti.
Kasım 2013
İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün Yassıada'ya ait onayladığı "1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı" ve "1/1000 ölçekli uygulama imar planı" tadilatı askıya çıktı.
Aralık 2013
Yassıada’nın ismi ''Demokrasi ve Özgürlükler Adası'' olarak değiştirildi.
Şubat 2015
Demokrasi ve Özgürlük Adası’na (Yassıada) yapılacak 5 yıldızlı otelin ayrıntıları belli oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği turizm yatırım belgesine göre Yassıada’ya yapılacak 578 odalı otelin içinde 100 kişilik gece kulübü, 100 kişilik bar, jakuzi, masaj salonu, hamam, yüzme havuzu ve 180 araçlık otopark yer alacak.
Mayıs 2015
Sivriada ve Yassıada, Kültür ve Turizm Bakanlığı'yla imzalanan protokolle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği iştiraklerinden Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş.’ye devredildi. Yapılması planlanan tesisler için inşaat ruhsatının çıkartıldığı belirtildi. VE inşaat başladı.
Temmuz 2015
Yassıada’da başlayan inşaat sırasında Menderes ve arkadaşlarının tutuklu kaldığı binalar yerle bir edilirken 4. yüzyıldan kalma mahzen ve kilise de harap edildi. Adada bulunan Bizans dönemine tarihlenen arkeolojik eserler, korunması gereken kültür varlığı olarak tescillenen 1. Grup Arkeolojik eserler, Bizans dönemi zindan, sarnıç ve hücre kalıntıları MESA İnşaata bağlı şantiye ekipleri tarafından tahrip edildi.
Yassıada’da yapımı devam eden otel inşaatının arkeolojik kalıntılara zarar verdiğini bildiren ve inşaatın yasadışı olduğunu söyleyen “Adalar Savunması” konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Adalarımızı, ‘demokrasi ve özgürlük adası’ yapıyoruz görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, helikopter pistleri, eğlence salonları ve otoparklarla doldurmayı hedefleyenler, tarihimizi ve kültürümüzü yok edenler, arkeolojik değerlerimizi talan edenler tarih ve insanlık önünde suç işliyorlar” ifadeleri kullanıldı.
Ağustos 2015
Siyasetçiler, aktivistler, arkeologlar ve mimarlardan oluşan bir heyet Yassıada’da yaşanan tahribatı yerinde gözlemleyeceği bir gezi yaptı.İBB'nin uzun yıllardır yürüttüğü Kurbağalıdere'deki ıslah çalışmasında çıkan balçık ve atığın gemilerle Yassıada ve Sivriada açıklarına boşaltıldığı tespit edildi. Boşaltmadan sonra çekilen fotoğraflarda deniz suyu renginin değiştiğini görüldü.
Şubat 2016
Yassıada'nın uçaktan çekilmiş bir fotoğraf paylaşıldı. Fotoğrafta adadaki tüm yeşil alanların tıraşlandığı görülüyor. İnşaatı yapan MESA bir açıklama yaparak fotoğraftaki görüntünün mevsimsel değişikliklerden kaynaklandığını ve yeşil alan olarak görünen bölümlerin otsu bitkiler ile makilikler olduğunu belirtti. Şirket ayrıca proje kapsamında sadece birkaç ağacın yerinin değiştirildiğini ve adaya 120 adet yetişkin ağaç ekleneceğini belirterek projenin fotoğraflarını paylaştı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu Yassıada'da "ağaç mağaç yok" dedi.
18 Nisan 2017
Deniz Haber Ajansı, Yassıada'nın beton yığınına dönüştüğünün görüntülerine ulaştı.”
(http://www.denizhaber.com.tr/imara-acilan-yassiada-beton-yigini-haline-geldi-haber-73819.htm)
Yukarıdaki haberde ve fotoğraflarda da görüldüğü gibi bugünlerde neredeyse mumla aranan yeşil alanlardan olan ve en başta yemyeşilken şimdi toprak yığınına dönen ve tarihi bir SİT alanı olan Yassıada’da bir doğa katliamı gerçekleşmiştir. Oysa ki SİT alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Kararı ile ilan edilen doğal, arkeolojik veya kentsel alanlardır. Bu alanlar da SİT 'in korunması, geliştirilmesi ve bakımı için gerekli olan yapılar (wc, işçi barakası, bekçi kulübesi, büfe, seyir terası v.s.) ancak Ö.Ç.K.K.B nın olumlu görüşü alınarak yapılabilir. (yeni düzenleme ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü) Bunun dışında hali hazır arazi kullanımı sürdürülür. Bu alanlarda kazı yapımı önlenecek (bilimsel amaçlı kazılar dışında) toprak, taş alınmayacak kireç, taş, tuğla, mermer gibi ocaklar açılmayacaktır.
Ormanlık alanlarda 6831 sayılı Orman Kanununda belirtilen ormanların bakımı, korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi amaçlı tesisler dışında hiçbir tesis yapılamayacaktır.
Mevzuat :
Anayasa’nın 43. Maddesinde ifade edilen; Kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği,
2872 Sayılı Çevre Kanunu ilkelerine göre; Doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin korunmasının esas olduğu, ulusal mevzuat ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınarak koruma statüsü kazandırılmış alanlar ve ekolojik değeri olan hassas alanların her tür ölçekteki plânlarda gösterilmesi zorunlu olduğu, koruma statüsü kazandırılmış alanların ve ekolojik değeri olan alanların, plân kararı dışında kullanılamayacağı, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliliğinin sağlanması bakımından nesli tehdit veya tehlike altında olanlar ile nadir bitki ve hayvan türlerinin korunması esas olduğu, mevzuata aykırı biçimde ticarete konu edilmeleri yasak olduğu, ülkenin deniz, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının ve su ürünleri istihsal alanlarının korunarak kullanılmasının sağlanması ve kirlenmeye karşı korunmasının esas olduğu,
621 sayılı Kıyı Kanununa göre; Kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, kıyıların, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilmesi gerektiği ayrıca kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunlu olduğu,
2873 sayılı Milli Parklar Kanununa göre; Tabiat anıtları ve tabiatı koruma alanlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun ilgili hükümleri saklı kalmak kaydıyla kullanma izni verilemeyeceği veya irtifak hakkı tesis edilemeyeceği,
Milli Parklar Kanunu madde 14 kapsamında Bu Kanun kapsamına giren yerlerde;
a) Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değerinin bozulamayacağını,
b) Yaban hayatın tahrip edilemeyeceği,
c) Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamayacağı,
d) Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünlerin üretimi, avlanma ve otlatma yapılamayacağını,
e) Onaylanmış planlarda belirtilen yapı ve tesisler ve Genelkurmay Başkanlığınca ihtiyaç duyulacak savunma sistemi için gerekli tesisler dışında kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk bulunmadıkça her ne suretle olursa olsun hiçbir yapı ve tesis kurulamayacağı ve işletilemeyeceği veya bu alanlarda var olan yerleşim sahaları dışında iskan yapılamayacağı,
6831 Sayılı Orman Kanunun 17/1-2 maddesine göre de; “Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasak ” olacağı vurgulanmıştır.
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğine göre;
Hafriyat Toprağı, İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, 18 Mart 2004 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Yönetmeliğin amacı; hafriyat toprağı ile inşaat ve yıkıntı atıklarının çevreye zarar vermeyecek şekilde öncelikle kaynakta azaltılması, toplanması, geçici biriktirilmesi, taşınması, geri kazanılması, değerlendirilmesi ve bertaraf edilmesine ilişkin teknik ve idari hususlar ile uyulması gereken genel kuralları düzenlemektir.
Halkın Kurtuluş Partisi; Ülkesinin coğrafyasına, havasına, bitkisine, yer altı yer üstü değerlerine, kıyılarına, denizlerine, akarsularına, ormanlarına, dağlarına ve tarihten önceki bize kalan medeniyetlerin kalıntılarına gözümüz gibi bakıp kollamamız gerektiğini ilke edinip tüzük ve proğramında açıkça belirtmiştir. Doğal ve tarihsel güzelliklerimizin kaybolması halinde tekrar yaratılamayacağını, yaşatılamayacağını bilince çıkarıp hareket eden bir siyasi parti olarak;
Yukarıda açıklandığı üzere özel koruma altında bulunan kamu malının kamu görevlileri ve özel şirketler eliyle işgal ve tahrip edilmesine sessiz kalması beklenemez.
Bu nedenle şüphelilerin hakka, hukuka, hakkaniyete ve yasaya en küçük bir saygı duymadan, paravan şirketler aracılığıyla kamu mallarını yağmalamalarının önüne geçilmek zorunluluğu vardır.
Türkiye’nin en Yurtsever, Halkçı ve Kamucu Partisi olan müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi, “tüyü bitmemiş yetimin hakkı” olan kamu mallarının göz göre göre, devlet başkanına peş çekilmesine seyirci kalmamaktadır. Halkına olan sorumluluğu nedeniyle işbu şikâyetin yapılması zorunlu olmuştur. Baştan beri anlatıldığı gibi kuvvetli şuç şüphesinin varlığı da gözetilerek soruşturmanın acilen başlatılması gerekmektedir.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan Türk Ceza Kanununun Görevi Kötüye Kullanma (TCK. 257), Görevi İhmal (TCK 257/2 fıkra), Kamu Malına Zarar Vermek (TCK 152/1), Haksız Kazanç Sağlamak (TCK 257/1), Denetim Görevinin İhmali (TCK 251. Md.), İrtikap (TCK.158/1-d, e) suçlarından haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 20.11.2017
Suç Duyurusunda Bulunan
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri
Av. Ayhan Erkan Av. Ali Serdar Çıngı Av. Pınar Akbina
Dostları ilə paylaş: |