Adlar (İSİmler)



Yüklə 194,11 Kb.
səhifə2/3
tarix08.01.2019
ölçüsü194,11 Kb.
#92934
1   2   3

Defteri kapamak

“Milli eğitim öğretmenliği defterini kapadık artık.”


  • İş düşmek

“Hadi şimdi sana iş düştü; güvenimizi sarsmazsın sanırım.”


  • İşi düşmek

“Sana bir işim düştü ya, halledebilir misin bilmem.”


  • İşe koyulmak

“İşe koyulunca çevreyi gözüm görmez, af edersiniz.”


  • Habbeyi kubbe yapmak

“Seninle de küçücük bir şey bile tartışılmıyor, habbeyi kubbe yapıyorsun.”


  • Ateş püskürmek

“Arabasını kim götürdü? Ateş püskürüyor sabahtan beri.”


  • Haddeden geçirmek

“Mümkün mü zarar etsin? Haddeden geçirmeden hiçbir işe el atmaz o.”


  • İşleyen değirmenin boğazına durmak

“Yardım ettiğini sanıyorsun; ama işleyen değirmenin boğazına durduğunun farkında değilsin.”


  • Demeye getirmek

“Üşengeçsin demeye getirdi; sen anlamazdan geldin.”


  • Hafakanlar basmak

“Ömrümde imzalamadığım kadar evrak imzaladım burada, hafakanlar bastı artık.”


  • Deli saraylı

“Özgür giyiniyorum ayağından, yakıştığını sanıyor, deli saraylı olduğunun farkında değil.”


  • İşe koşmak

“Yalnız beni işe koşuyor, benden başka kimseyi görmüyorsunuz.”


  • Halden anlamak

“Bana sorarsan çekinmeden anlat; Afet halden anlar.”


  • Derdini Marko Paşaya anlat

“Dertleşelim diye geldik size, kimsenin umurunda değil. Derdini Marko Paşaya anlat.”

  • İş medreseye düşmek

“Fizik bilmezsiniz, kimya bilmezsiniz; teori tartışırsınız. İşiniz medreseye düşmüş sizin.”

  • Ders vermek

“Kurtuluş Savaşı da ders vermemişse bu emperyalizm uşaklarına, daha hangi örnekten anlarlar?”


  • Bilir bilmez

“Bilir bilmez konuşma da tarihte neler olmuş; otur, oku.”


  • Dik dik bakmak

“Tanımadığım bir adam bana dik dik bakıyor.”


  • Dikine gitmek

uyarıları dinlememek, aksini yapmak

“Her söylenenin dikine gitmek kendini korumak falan değil.”




  • Dile vermek

“Ne yaptın sen! Onunla sır paylaşılır mı, dile verir şimdi seni.”


  • Dile düşmek

“Hak etmiş olsam beni dile düşürmeni çok görmeyeceğim.”


  • İyisi mi

“İyisi mi sen buradan kaybol.”


  • Kabuğuna çekilmek

“Aşiyan’a gidip kabuğuna çekilir, ikna oluncaya kadar oradan çıkmazdı.”


  • Avucunun içine almak

“Müdürü avucunun içine aldı; bize dershane aramak düşer seneye.”


  • Avucunun içi gibi bilmek

“Dağı avucunun içi gibi bilen biri gerek bize.”


  • Ayağı düşmek

“Rica ederim kontrol amaçlı falan değil; öylesine ayağımız düştü, uğradık.”


  • Ayağa düşmek

“Bu makine de ayağa düştükten sonra, teknolojinin hızından gerçekten korkmak gerek.”


  • Koltuğuna sığınmak

“Müdürün koltuğuna sığınmasa bilirim ben ona ne yapacağımı.”

  • Ayağı düze basmak

“Ayağımız düze basacak yakında, sonra rahat edeceğiz. Sabırlı olun.


  • Ayağı yere basmamak

“Sınava iki ay var, on beş matematikle hukuk derdindesin; ayakların yere bassın biraz.”


  • Ayağı üzengide

“Ayağı üzengide, koşarsanız yetişirsiniz.”



  • Kuru iftira

“Hayatta yapmam öyle bir şey, kuru iftira bu. “


  • Ayaklar baş, başlar ayak olmak

“İnsanların ne beyin ne emek karşılıklarını alamadıkları bir ülkede ayaklar baş, başlar ayak olur.”


  • Havada kalmak

“İddialarınız havada kalıyor, belgelere dayandırmazsanız siz suçlu duruma düşersiniz.”


  • Kulağını çınlatmak

“Geçenlerde epeyce kulağını çınlattık.”


  • Abayı yakmak

“Abayı yaktığın kız, o kız değil; senin düşlediğin kız. Düşün bir kez bunu.”


  • Bir dalda dokuz ceviz görmeyince taş atmamak

“Amerika’nın bir dalda dokuz ceviz görmeyince taş atmadığını bilirsiniz; demokrasi getirmek için girmedi Irak’a.”


  • Açığa çıkarmak

“Örtülü ödeneğin nerelere harcandığı açığa çıkınca pek çok insanın değer yargıları da çıkıverdi ortaya.”


  • Havanda su dövmek

“Havanda su dövüyorsun kardeşim, bu toprak kerpiç için uygun değil.”


  • Açık kapı bırakmamak

“Biz de çözüm bulalım diye elimizden gelen her şeyle uğraşıyoruz; ama siz açık kapı bırakmıyorsunuz ki…”


  • İyi gün dostu

“Sağlık sorunlarıyla karşılaşınca iyi gün dostları ortaya bir bir dökülüyor.”


  • Kötü gün dostu

“Onun kötü gün dostu olduğunu ev sahibiyle tartıştığımızda ve Deniz’in rahatsızlığında çok iyi anladık.”


  • Bahtı bağlı olmak

“Herkesin yardımına koşar da bahtı mı bağlıdır nedir kardeşimin?”


  • Açmaza getirmek

“Ne yaptı etti açmaza getirdi bizi iyi mi?”


  • Gönül koymak

“Gönül koyacak bir şey yok. Senin için ne düşündüğümü sen çok iyi bilirsin.”


  • İşi duman olmak

“Aleyhimize karar verirse avukat parası, mahkeme masrafları; işimiz duman olur.”


  • Görüp göreceği bu

“Arabanı aldım, evinin neredeyse yarısını yatırdım; görüp göreceğin bu. Bundan sonrası senin.”


  • Balon uçurmak

“Biri, puanlama sistemi değişecek, diye bir balon uçurmuş; kaygılı çocukların hepsi.”


  • İşin başı

“Her işin başı nezaketten geçer.”


  • Koru önüne deşmek

“Koru önüne deşersen bu iş uzun sürmez.”


  • Başını alamamak

“Etüt kontrollerinden başımı alamıyorum ki oturup bir şeyler hazırlayayım.”


  • Kutnuya çul yamamak

“Şu spor arabaya çiçekli kılıf olur mu, seninki de kutnuya çul yamamak.”


  • Başını bağlamak

“Şunların başını bağlasam da gözüm arkada gitmesem.”


  • Koyun kaval dinler gibi dinlemek

“Felsefe kim biz kim, koyun kaval dinler gibi dinliyoruz.”


  • Baş kaldırmamak

“Baş kaldırmayı bilen bir ulus değiliz ki Tanzimat’ı Padişah armağan etmiş, Cumhuriyet’i Atatürk…”



  • Başını kaldırmamak

“Kızım kürsüye mi “çıkacaksın, yeter; diyorum, başını kaldırmıyor.”


  • Kuzu postuna bürünmek

“Hislerimle oynuyorsun; kuzu postuna bürünmüş bir kurtsun sen Nalan.”

  • Beyin yıkamak

“Özgür düşünceyi savunan biri ne beyin yıkar, ne beyninin yıkanmasına izin verir.”


  • Biçimine getirmek

“Yine biçimine getirdin, kandırdın beni.”



  • Kulp takmak

“Kimi göstersem bir kulp takıyorsun, evde kal da aklın başına gelsin.”


  • Bildiğini okumak

“Kural, kanun tanımaz; bildiğini okur, bir gün de onun canına okuyacaklar.”


  • Kozunu oynamak

“Bu iş burada bitti sanın, son kozumu oynamadım daha.”


  • Bildiği yanıldığına yetmemek

“Bırak Allah aşkına, bildiğin yanıldığını yetmiyor, ahkam kesiyorsun.”


“Bir atımlık barutun kaldı Selami. Onu da kullan, hesaplaşacağım seninle.”


  • Köküne kibrit suyu dökmek

“Uslu dur, köküne kibrit suyu dökerim.”


  • Kafese koymak

“Kafese koyup beni bu duruma düşüreceğini bilseydim seninle dost olur muydum?”


  • Ket vurmak

“Etütler kantine ket vuruyor; ben de uygun bir zamanda müdürü vurayım diyorum.”


  • Adamdan saymak

“Dost dediklerimizden değil adamdan saydıklarımızdan zarar görüyoruz.”


  • Kabasını almak

“Yarın boyaya gireceğiz, şimdilik evin kabasını alın yeter.”


  • Kıç üstüne oturmak

“Oldubittiye getirmeye çalışırsan kıç üstüne oturursun böyle.”

  • Bir gömlek aşağı

“Selim de efendi çocuk; ama Ahmet’ten bir gömlek aşağı.”


  • Kabak çiçeği gibi açılmak

“Okula alışamadı falan dedik ya sonradan kabak çiçeği gibi açıldı.”


  • Bir kazanda kaynamamak

“Bence odalarını ayır; onlar bir kazanda kaynayamazlar.”


  • Kılı kırk yarmak

“Kılı kırk yarıyorsun. Bir kere de uzatmadan, tamam de.”


  • Köpeğe hoşt kediye pist dememek

“Köpeğe hoşt kediye pist demezsen sana bir şey olmaz; ama ülkeye çok şey olur.”


  • İyi ki

“İyi ki elektrikçiler geldiğinde evdeydim. Aybaşında yatırırım diyerek ikna ettim.”


  • Adımını denk atmak

“Emin değilim ama bir şeyler planlıyorlar senin için. Adımını denk at.”


  • Adımını denk almak

“Adımını denk al, canını yakarım böyle gidersen.”


  • Kulağına kar suyu kaçmak

“Sendikaya üye olanlar işten atılacak diye kulağıma kar suyu kaçtı.”


  • Kıyamet gibi

“Bu sene bir kayısı oldu, kıyamet gibi valla.”


  • Ağız satmak

“Bakanlıkta adamım var, hallederim diye ağız satıyordun. N’oldu, şiştin mi?”


  • Ağız yaymak

“Allah aşkına ağız yayma da açık açık söyle ne düşünüyorsan.”


  • Boy göstermek

“Bütün evrakları ben hallediyorum; Ufuk, boy gösteriyor.”


“Tavlada üstüme yoktur diyordu, boyunun ölçüsünü aldım.”

  • Küpünü doldurmak

“Gençken küpünü doldur, elli yaşına gelince böyle çalışabilecek misin?”

  • Adam içine çıkmak

“Merhaba demekten aciz adamı, adam içine çıkardık; şimdi bizi beğenmez oldu; herkese hak ettiği kadar değer vermeli.”


  • Bozuk çalmak

“Ödemeyi geciktirdim diye bozuk çalıyorsun.”


  • Kül yutmamak

“Ben kül yutmam. Benim dersimde kopya

çekecek delikanlı doğmadı henüz.”




  • Bozuntuya vermemek

“Başkalarının yanında bozuntuya vermedim. Bir dahaki sefere bu kadar anlayışlı davranmam.”


  • Kambur kambur üstüne

“Kartları yatıramadık, bir de üstüne icra; kambur kambur üstüne.”


  • Buluttan nem kapmak

“Dikkatli konuş onunla; buluttan nem kapar.”


  • Körler mahallesinde ayna satmak

“Kayseri’de olta takımı satmak ne, körler mahallesinde ayna satmak.”


  • Müslüman mahallesinde salyangoz satmak

“İç Anadolu’da yaşıyorsan; Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkmayacaksın.”


  • Burnuna girmek

“Burnuma gireceksin, geri dur biraz!”


“Çiçeklerinin üzerine titrer. Ya ortalığı düzelt, ya çiçeklerini kaldır, deyince burnundan yakaladın onu.”


  • Kalbine göre (gönlüne göre)

“Allah kalbine göre versin.”


  • Burun kıvırmak

“Bu maaşa burun kıvırıyorsun.”


  • Kalem oynatmak

“Benim bu kadar borcum yok valla abi, kalem oynatmışlar.”


  • Buz kesmek

“Yeni binada kalorifer arıza yaptı, buz kestik akşama kadar iyi mi?”

  • Buz kesilmek

“Sizin biletinizin tarihi geçmiş deyince buz kesildim. Kahkaha atınca da dayanamayıp vurdum yumruğu.”



  • Kırılıp bükülmek

“Salon beyefendisi gibi kırılıp büküldüğü için nasıl biri olduğunu tahlil etme şansım olmadı.”


  • Büyük oynamak

“Sermayesinin on katı işe girdi. Ben büyük oynarım, dedi. Şimdi küçük işlerle karnını doyuruyor.”


  • Kalburla su taşımak

“O bizim her şeyimiz. Oğullarımla ben, onun düğününde kalburla su taşıyacağız.


  • Büyük söylemek

“Hiçbir soru bankasında çözemeyeceğim hiçbir soru yoktur, diyordun. Büyük söylersen böyle oturursun yerine.”


  • Gani gönüllü

“Hayatta kaçmaz o. Senin ödediğini fark etmemiştir. Gani gönüllüdür yoksa.”


  • Can evinden vurmak

“Eleştirileriniz de kişiselliği ayarlamakta güçlük çekiyorsunuz dersen can evinden vurursun, bir daha seni eleştirmeye kalkmaz.”


  • Canı burnuna gelmek

“Canım burnuma geldi. N’olursunuz biraz susun da kafamı dinleyeyim.”


  • İki yakası bir araya gelmemek



  • Canı gitmek

“Hülagü’ye zarar vermekten korkarken kapısını garaj girişine vurunca canı gitti Afet Hanımın.”



  • Canı çekmek

“Hayır baba, tiryaki falan değilim. Öyle canım çekti, yaktım bi tane.”


  • Kaleminden kan damlamak

“Kişiler öyle gerçekçi betimlenmiş ki kaleminden kan damlıyor yazarın.”


  • Cılk çıkmak

“Ne oldu, en iyi dostum dediğin adam da cılk çıktı?”

  • Cılkı çıkmak

“Şuraya biraz uzanıvereyim. Akşama kadar cılkım çıktı valla fabrikada.”


  • Kütüğüne balta değmemiş olmak

“Sabancı boş konuşurdu ama vergiden düşse de bir şeyler yapardı halka. Garih’in kütüğüne balta değmedi hiç.”


  • Cümbür cemaat

”Buyurun demiş bulunduk da kardeşim, cümbür cemaat, komşularınıza kadar toplayıp gelmişsiniz siz de…”


  • Çakaralmaz

“Asım Çavuş, bir çakaralmaz da bende var. İstersen kapıp geleyim hemen.”


  • Elde bir

“O tamam, onu karıştırma. Dayımdan birkaç bin avro gelecek, elde bir. Sonrakileri nasıl ayarlayacağız, hiç düşündün mü?”


  • Çam devirmek

“Abi ne bileyim, ben yenge sandım valla. Çam mı devirdik ne?”


  • Kırk tarakta bezi olmak

“Ekonomide fetva verir. Psikolojinin kralı. Gitar metodu bastırmış. Kırk tarakta bezin varsa bez elinde kalır bir gün.”


  • Kirli çıkın

“İnanma o kirli çıkına. Bir yerlerde hazırlığı vardır yine onun.”


  • Çizmeden yukarı çıkmak

“Dündar Bey, buna da karıştınız ya artık, çizmeden yukarı çıkmamanız konusunda uyarmak zorundayım sizi.”


  • Kalıbının adamı olmamak

“Kalıbının adamı değilmişsin. Tavır koyman gereken yerde sessiz kaldın, şaşırttın beni.”


  • Çocuk oyuncağı haline getirmek

“Haftada bir yazı imzalamaktan çocuk oyuncağına döndü bu iş. Karar verin de artık ne gerekiyorsa onu uygulayalım.”


  • Boğaz kavgası

“Boğaz kavgasından üçkağıt düşünecek halimiz mi var?”

  • Benden sonra tufan

“Adalet evrenseldir. Hiç kimse adaleti yanlış uygulayıp benden sonra tufan deme hakkını kendisinde görmemeli.”

  • Dağları devirmek

“Sakin göründüğüne aldanma. Güç durumda kalsa dağları devirir.”


  • Kalıbı dinlendirmek

“Memleketin üç kuruşunu beni desteklesinler diye gazetecilere, yazarlara yedirenler onca sahtekarlığı düşünürken çok yorulmuş olmalılar ki kalıbı dinlendiriyorlar şimdi.”


  • Dalına basmak

“Dalına basmazsan iş çıkmaz onun elinden.”


  • Kof çıkmak

“Konuşurken ilginç sözcükler kullanıyor, bir şeyler bildiğini sanıyorsunuz; ama iş ciddiyete binip bir şeyler yazması gerekince hep kof çıkıyor.”


  • Damarı tutmak

“Damarın tuttu her zamanki gibi. Sakinleşmeni beklemektense seninle merhabayı kesmek daha mantıklı.”


  • Damarına basmak

“Damarına basma, beklemediğin kadar ağır karşılık alabilirsin.”


  • Damardan girmek

“Ev sahibini kimse kandıramaz diyordum; yaşlı adama damardan girdi, ikna etti her nasılsa.”


  • Körü körüne

“Okuduklarını mantık, akıl süzgecinden geçirmeden, körü körüne onaylıyorsun.”


  • Danışıklı döğüş

“Bana durum hiç samimi gelmedi. Müdür bağırıp çağırıyor; karşısındaki haberli sanki, hiç bozulmuyor. Danışıklı dövüş gibi.”


  • Kanı kaynamak

“Herkese hemen alışamam. Bu çocukta farklı bir şeyler var. Tanır tanımaz kanım kaynadı.”


  • Dara gelmek

“Af edersiniz, dara geldi. Daha ayrıntılı, daha açıklayıcı bir rapor hazırlamak isterdim. Siz sorun, ben ayrıntılarına ineyim.”


  • Dara düşmek

“Herkese çeki yedinci aya veriyorsun. İşler kötü gider de dara düşersek mahcup oluruz.”


  • Darda kalmak

“Gerçekten darda kalmasam bacanağım gibi aşağılık bir adamdan yardım istemek zorunda kalır mıydım?”


  • Kendi payıma

“Siz de haklı olabilirsiniz; ama kendi payıma, ben böyle bir durumda kalsam sizin kadar sakin karşılık veremezdim.”


  • Dilini tutmak

“Şükrü, dilini tut be kardeşim. Sahtekar olduğunu adam kendisi de biliyor, sen söylemesen anlamayacak mı?”


  • Diliyle sokmak

“Patavatsızın tekidir. Diliyle sokar, rahatsız eder insanı.”


  • Diliyle dövmek

“Keşke iki yumruk atıp hırsını alsaydı. Diliyle dövdü resmen bizi. Çok mahcup olduk.”


  • Dilinde tüy bitmek

“Dilimizde tüy bitti, kantinde oyalanmaktan vazgeçmedin. Sorumluluk senin artık.”


  • Keli görünmek

“Dürüstlük abidesinin keli göründü beyler. Hala onunla bir şeyler yapmak isteyen varsa benimle selamı kessin.”


  • Kendini tutamamak

“Benden başka itiraz eden yok zaten, bana ne, ben göze batıyorum boş yere diyorum, yine de kendimi tutamıyorum.”


  • Kendinden geçmek

“Birkaç eski şarkıyı dinlerken, eski yaşadıklarımı mı anımsıyorum nedir, kendimden geçiyorum.”


  • Diş göstermek

“Yok öğretmenim! Senin iyi niyetini zayıflık olarak değerlendiriyor bunlar. Birkaç kez dişini göster, sustur şunları.”



  • Diş bilemek

“Sorma, diş biliyorum. Bir fırsatını bulursam canına okuyacağım onun.”


  • Diş geçirememek

“Diş geçirebileceğini bilse neler yapar da korkuyor bizden.”


  • Dişinden tırnağından artırmak

“İnsanların dişinden tırnağından artırdıklarını, çoluk çocuğunun ekmeğinden kestiklerini dernek adıyla, zekat adıyla topladılar.”



  • Dişini tırnağına takmak

“Olmaz, olanaksız diye bir kavram yok. Dişini tırnağına takarsan başaramayacağın şey yok, inan bana.”


  • İş olsun

“Bir şeyler düzelsin diye uğraştığın falan yok. Her şeyin görüntü, her şeyin iş olsun.”


  • Evini yıkıp yüzünü ağartmak

“Annem de ben de, evi yıkıp yüz ağartacak kadar dikkatle ağırlarız konuğumuzu.”


  • Dokuz yorgan eskitmek

“Numaradan öksürüyor. Dokuz yorgan eskitir daha.”


  • Dokuz doğurmak

“Kredi kartlarını ödemek için dokuz doğurduk, sonunda ödemeyi başardık.”


  • Fincancı katırlarını ürkütmek

“Sigorta tam yatacak deyince fincancı katırlarını ürküttün. Sanırım ondan sonra senin performansını konuşmaya başladılar.”


  • Dört dönmek

“Orkestrayı ayarla, davetiyeleri dağıt, salonu kontrol et; açılış dansı başlayıncaya kadar dört döndüm.”


  • Dört döndürmek

“İptal niyetleri yok, oraya imzalat, buraya onaylat; dört döndürdüler bizi şirketin içinde.”


  • Kapıyı kırıp odun etmek

“Öyle bir takıntım var işte. Aklıma takılanı hemen halletmek için kapıyı kırar odun ederim.”


  • Dudak sarkıtmak

“Seni memnun etmek imkansız. Ne yapsam dudak sarkıtıyorsun, şevkim kırılıyor.”


  • Ettiğini bulmak

“Ettiğini buldu, kendi canını alan kurşunu, kendini kandıran biri sıktı.”


  • Duman attırmak

“Sen Aysun’u başarılı falan diyorsun da aslında Yasemin, Aysun’a duman attırır.


  • Gayya kuyusu

“Bir gayya kuyusunun içine düştük, idare edeceğiz artık çaresiz.”

1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin