Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Balkanlar bölgesi, komünizmden kapitalizme ve otoriter yönetimlerden demokrasiye doğru görece zorlu bir geçiş süreci yaşamaya başlamıştır. Bu geçiş sürecinde eski Yugoslavya coğrafyası, bir parçalanma süreci yaşamış ve 2000’li yılların başına kadar bu sürecin tanımlayıcı unsuru olarak çatışma ve istikrarsızlık kavramları ön plana çıkmıştır. 1990’lı yılların istikrarsız ve barıştan uzak döneminde bölgede ön plana çıkan aktör ağırlıklı olarak ABD ve onun liderliğinde NATO olurken, 2000’li yıllardan itibaren bölgedeki en önemli uluslararası aktör olarak Avrupa Birliği önem kazanmıştır. Nitekim bağımsızlıklarını yeni kazanan bölge ülkelerinin dış politikalarında belirledikleri en önemli amaçlardan birisi Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşmek olmuştur. Bu kapsamda, bir taraftan bölgede Avrupa Birliği’nin oynadığı ve oynayacağı istikrar getirici aktör rolü, diğer taraftan da bölge ülkelerinin Avrupa Birliği ile bütünleşme yolunda alacakları mesafe bölgesel barış ve istikrar için büyük bir öneme sahiptir. Bölgedeki barış inşa sürecinde devlet-inşası, ulus-inşası, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve sosyo-ekonomik kalkınma gibi kavramlar sürdürülebilir barış koşullarını oluşturmak anlamında büyük öneme sahiptir. Bunun dışında, bölge ülkeleri arasındaki ikili anlaşmazlıkların barışçıl çözümünün de bu süreçte dikkate alınması gerekir. Son dönemde Makedonya ve Yunanistan arasındaki uzun soluklu isim sorununun çözümü yönünde varılan anlaşma ve Kosova ve Sırbistan arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi amaçlayan görüşmelerin gerçekleştirilmesi süreçlerinde Avrupa Birliği’nin oynadığı teşvike edici ve uzlaştırıcı rol, bölgesel barışın tesisinde belirleyici olmuştur. Bu çalışmada, Avrupa Birliği’nin Batı Balkanlar’daki barış inşa çabaları bölgesel bir bakış açısıyla Kosova ve Makedonya örnekleri çerçevesinde incelenecektir.