Afyonkarahisar belediyesi afyonkarahisar cumhuriyet meydani ve çevresi



Yüklə 209,47 Kb.
səhifə3/3
tarix07.01.2019
ölçüsü209,47 Kb.
#91608
1   2   3

1.13.5 Jüri Toplantı Tarihi
Jüri, yarışmanın son teslim tarihini izleyen 15 gün içinde toplanarak değerlendirme çalışmalarını yapacaktır.
1.13.6 Yarışma Sonucu ve İlân Şekli
Jürinin değerlendirme çalışmalarının bitiminde, yarışmanın sonucu idare tarafından Resmi Gazete’de, Kamu İhale Kurumu yayın organlarında, ilgili meslek oda ve kuruluşlarının yayın organlarında, Afyonkarahisar Belediyesi’nin resmi www.afyon.bel.tr. adresli web sitesinde ilan edilecektir. Ayrıca jüri raporu çoğaltılarak tüm yarışmacılara posta ile gönderilecektir.
1.13.7 Projelerin Sergilenmesi ve Kolokyum Yeri ve Tarihi
Yarışmaya katılanlar, eserlerinin sergilenmesini ve yarışma dolayısıyla yapılacak yayında eserlerinin yer almasını kabul ederler. Yarışmaya katılan tüm projeler, sonuçların ilanını takiben 15 gün süre ile Afyonkarahisar Belediyesi’nce sergilenecektir. Sergide yarışma şartnamesi ve jüri raporundan örnekler bulundurulacaktır. Sergi süresi içinde kolokyum düzenlenecektir. Sergi ve kolokyum tarihi, yeri, yarışma sonuçlarıyla birlikte duyurulacaktır.
1.13.8 Projelerin Geri Verilmesi
Ödül, mansiyon ve satın almaya layık görülen projeler ve ekleri Afyonkarahisar Belediye’sinin malıdır. Bunların dışında kalan projeler sergi ve kolokyum bitiş tarihinden itibaren 15 gün içinde yarışma raportörlüğünden geri alınabilecektir. Bu süre içinde teslim alınmayan projelerden İdare sorumlu değildir.


1.14 RUMUZLAR VE AMBALAJ ESASLARI
Her paftanın, raporların her sayfasının, maketin, ambalajların, zarfların ve CD’nin sağ üst köşesine, beş (5) rakamlı, 1 x 4 cm ebadında bir rumuz yazılacaktır. Rumuzda kullanılan rakamlar tekrarlanmamalı, sıralı olmamalı ve mutlaka bilgisayar ortamında hazırlanmalıdır.
Taşınma veya kargo esnasında doğabilecek yıpranmaları engellemek amacıyla teslim edilecek tüm paftalar, maket, rapor ve belgeler sert ve korunaklı bir kutu içerisinde teslim edilmelidir. Bu kutunun dış yüzeyine “Afyonkarahisar Ticaret Borsası İzmir Karayolu 8. Km Cumhuriyet Meydanı ve Çevresi Ulusal Mimarlık ve Kentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması Raportörlüğü Merkez/AFYONKARAHİSAR” ibaresi yazılacaktır. Yarışmacılardan istenilen çalışmaların tümünün teslimi (paftalar, maket, rapor kimlik bilgileri vb.) ortak ambalaj içinde yapılmalıdır. Zarfların, ambalajların ve kutunun üzerindeki yazılar, bilgisayar veya daktilo ile yazılacaktır.


    1. YARIŞMACILARIN KİMLİK ZAFLARI



1.15.1 Yazışma Adresi Zarfı
Yarışmacılar projenin teslim edildiği ambalajın içine proje ile aynı rumuzu taşıyan ve üzerinde büyük harf ile “AFYONKARAHİSAR BELEDİYESİ, İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ AFYONKARAHİSAR CUMHURİYET MEYDANI VE ÇEVRESİ ULUSAL MİMARLIK VE KENTSEL TASARIM FİKİR PROJE YARIŞMASI YAZIŞMA ADRESİ ZARFI” ibaresi yazılı zarfın içine kişi ya da firma adı belirtmeksizin, yalnızca yarışmacılara ait adresi koyacaklardır.


1.15.2 Kimlik ve Yer Görme Zarfları
Yarışmacılar projenin teslim edildiği ambalajın içine proje ile aynı rumuzu taşıyan ve üzerinde büyük harf ile “AFYONKARAHİSAR BELEDİYESİ, İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ AFYONKARAHİSAR CUMHURİYET MEYDANI VE ÇEVRESİ ULUSAL MİMARLIK VE KENTSEL TASARIM FİKİR PROJE YARIŞMASI KİMLİK ZARFI” ibaresi yazılı bir zarfın içine:

  • Mezun oldukları okulun adı ve diploma numaralarını,

  • Üyesi oldukları odaya ait sicil numaralarını belirtecek ve

  • İlgili meslek odasınca yarışmanın ilan edildiği yıl için düzenlenmiş, yarışmacıya ait oda sicil belgesini,

  • Adreslerini ve yarışma şartlarını kabul ettiklerini belirten tüm katılımcıların imzalarını taşıyan belgeyi kimlik zarfının içinde teslim edeceklerdir.

Ayrıca;


  • AFYONKARAHİSAR BELEDİYESİ, İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ AFYONKARAHİSAR CUMHURİYET MEYDANI VE ÇEVRESİ ULUSAL MİMARLIK VE KENTSEL TASARIM FİKİR PROJE YARIŞMASI YER GÖRME BELGESİ ZARFI, ayrı bir zarfta yer görme belgesinin orijinalini, yer görme belgesi isimli bir zarfın içinde teslim edeceklerdir.

  • Ekip başı (mimar) kimlik zarfı içerisinde bir ifade ile tanımlanacak ve yukarıda belirtilen oda tanıtma belgeleri, ekiptekilerin her biri tarafından ayrı ayrı verilecektir.

  • Projeden ekip halinde katılanların her biri müştereken ve müteselsilen sorumludur. Danışmanlar bunun dışındadır.

Ekip olarak katılım halinde ekip başı tanımlanacak ve yukarıda belirtilen belgeler ekip ortaklığının her biri tarafından ayrı ayrı verilecektir. Danışman olarak katılanlar dışında ekip olarak katılanların her biri müştereken ve müteselsilen sorumludur.


Yarışmaya katılan proje sahipleri dereceye giremedikleri takdirde kimliklerini saklı tutma hakkına sahiptirler. Kimliklerinin açıklanmasını isteyenler kimlik zarfının üzerine “AÇILABİLİR” kaydını koydukları takdirde bu zarflar jüri tarafından açılır ve kimlikleri açıklanır. Bu işlemler tutanakta belirtilir.

1.16 ÖDÜLLER VE ÖDEME ŞEKLİ



  1. Ödül: 100.000 TL (Yüz bin Türk Lirası)

  2. Ödül: 70.000 TL (Yetmiş bin Türk Lirası)

  3. Ödül: 50.000 TL (Elli bin Türk Lirası)

Mansiyon 5 adet olmak üzere her biri 15.000 – TL (On Beş Bin Türk Lirası)
Satınalma için jüri emrine 15.000 TL (On beş bin Türk Lirası) ayrılacaktır. Jüri istediği sayıda satınalmayı yapabildiği gibi bu meblağı kullanıp kullanmamakta serbest olacaktır.

Jüri Değerlendirme sonuçlarının ilanından sonra 30 gün içinde, yukarıda yazılı ödül, mansiyon ve satınalma tutarları,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine istinaden ödüller net olarak ödenecektir.


TMMOB Ana yönetmeliği uyarınca mesleki yarışmalardan derece ve mansiyon kazananların ödüllerinin %5’i kesilerek, Meslek Odaları Payı olarak ilgili oda hesap numaralarına yatırılacaktır.

1.17 HAK VE SORUMLULUKLAR
Dereceye giren eserlere her türlü fikri haklar, “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile “Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği 42. maddesi” hükümleri kapsamındadır. Şartname alan yarışmacılar bu hükmü kabul etmiş sayılır. Yarışmaya ekip olarak katılım halinde tarafların her biri idareye karşı müşterek ve müteselsilen sorumludur.
Eser sahibi katılmakla eserinin sergilenmesini ve yarışma dolayısıyla yapılacak yayında eserinin yer almasını önceden kabul etmiş sayılır.

1.18 İŞİN VERİLME BİÇİMİ
Ödül mansiyon ve satınalma kazanan projeler Afyonkarahisar Belediyesinin malı olacaktır. Ancak ödül mansiyon ve satınalma kazanan proje müellifleri de projenin yayın hakkına sahiptirler.
Hazırlanan projeler Afyonkarahisar’ın bağlı olduğu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun onayını aldıktan sonra uygulanabileceği için Koruma Kurulu’nca ön görülen değişiklikler proje müellifi tarafından yapılmak zorundadır.

1.19 ANLAŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ
Yarışmayı kazanan yarışmacı ve Belediye arasında doğabilecek anlaşmazlıklarda öncelikle yarışma asli jüri üyelerinin hakemliğine başvurulacaktır. Bu yolla sonuç alınamaz ise Afyonkarahisar Belediyesi ile yarışmacılar arasındaki anlaşmazlıklar Afyonkarahisar Mahkemeleri’nde çözüme bağlanacaktır.

1.20 YARIŞMADAN ÇIKARMA
Aşağıda belirtilen durumlarda jüri kararı ile tutanağa geçirilmek şartı ile proje yarışmadan çıkartılır;

  • Yarışma şartnamesinin 1,4. maddesindeki yarışmaya katılım koşullarına uyulmaması,

  • Yarışma şartnamesinin 1,9. maddesinde yer alan yarışmacılardan proje tesliminde, istenilenlerin tamamının verilmemesi,

  • Kimlik zarfı içinde bulunacak belgelerin yarışma projesi ile verilmemesi,

Projenin, raporların ve maketin herhangi bir yerinde eserin sahibini belirtilen işaret bulunması (elyazısı



ŞEHRİMİZİN TARİHÇESİ
Afyon topraklarında ilk insan topluluklarına ne zaman rastlandığını kestirmek çok güçtür. Bilginler tarafından ilk çağlar hakkında Afyon incelenmiş olmamakla birlikte, bazı doğal mağaralar, Burdur, Konya ve Uşak’ta yapılan kazılarda ele geçen buluntular, Afyon topraklarında da Yontma Taş ve Cilalı Taş döneminde yerleşme yerleri bulunacağını göstermektedir.

Orta Asya göçlerinden sonra Anadolu Uygarlığı’nın birden bire değiştiğini görüyoruz. Maden işletmesini bilen bu göçerler, Bakır Çağı’nı başlatarak uygarlıkta bir hayli ilerlediler. Afyon topraklarında Bakır Çağı, M.Ö.2800 yıllarından 2000 yılına kadar 800 yıl sürdü. Afyon topraklarında bu çağda 56 yerleşim yeri kuruldu. Bugünkü Afyon şehrinin çevresinde kurulan hüyükler ise şunlar: Kınık Mezarlığı Hüyüğü, Salar Köyü Mırık Hüyük, Cenkçi Hüyüğü, Çapak Hüyük, Çıkrık Köyü Hüyüğü, Feleli Köyü Mal Yeri Hüyüğü, Fethibey Hüyüğü, Sadıkbey Köyü Hüyüğü, Yılanlı Taşocakları Hüyüğü, Eynehan Köyü Mevkii.


Bakır Çağı’nın kapanıp Tunç Çağı’nın başlaması ile birlikte M.Ö. 2000 yıllarında Etiler (Hitit) İmparatorluğu kuruldu. Eti İmparatorluğu’nun ikinci Demir Çağında Afyon topraklarını batıda Ege Bölgesinde bulunan Arzava Krallığı içinde buluyoruz. Bu sırada Arzava Kralları Afyon Bölgesindeki Mira Kuvalya, Seha Villus gibi beyliklere kendi prenslerinden Küçük derebeyi atamışlardı. Arzavalıların Akarlar’la birleşerek kral yolunu kapatmalarından sonra Eti Krallığı’na yeni geçmiş olan 2. Mürşil krallığının üçüncü yılında (M.Ö.1344) Arzava ülkesine büyük bir sefer hazırladı. Sefer iki yıl sürdü. Savaşı kaybedeceklerini anlayan Arzavalılar üç koldan batıya kaçmaya başladılar. 2. Mürşil takip ettiği Arzava Kuvetlerinin bir bölümünü yendi, diğer bölümü ise Buranda Kalesi’ne sığındı. Kale çok kuvvetli olduğundan dayandı. Kışa doğru 2. Mürşil ikinci baharda yeniden gelmek üzere Mira Kuvalya Ülkesine geldi. Burada HAPANOVA Kalesini yaptırdı. Hapanova İstihkamı daha sonraları Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından burçlar, kuleler ve sarnıçlarla süslenerek birkaç defa yenilenmiştir.

2. Mürşil Arzava seferini tamamladıktan sonra Mira Kuvalya ülkesi M. Ö. 1260 yılına doğru tamamen Eti yönetimine girdi.

M. Ö. 1200 yıllarında İskitler doğudan Anadoluya girerek Eti İmparatorluğu’nu yıktılar. Etiler İmparatorluğu’nun son günlerinde Anadolu’da ün salan İskitler’in savaşçı kadınları Amazonlar hakkında doğan masallardan birine göre Yunan Kahramanı Aşil, Truva savaşlarında bir süre Yunan ileri gelenlerine küser ve savaşmaktan vazgeçer. Bu sırada Batı Anadolu’da dolaşırken Amazonların Kraliçesi Pantisilea ile savaş tutuşur ve onu öldürür. Olay yerine bu savaşı anlatan bir heykel dikilir.

Etilerin yıkılışı sırasında Anadolu’ya geçen Frigler, Sakarya boylarına yerleşerek Frig Devleti’ni kurdular. Truva savaşçılarının sonunda Afyon ili ve çevresindeki hemen hemen her ovada bir egemen derebeyi ve federatif bir Frigya Krallığı kuruldu. Afyon’da bu dönemde Hapanova Kalesi’nin eteklerine bir köy olarak kurulmuştur ve Akroniom adını almıştır.

M.Ö. 660 yılında doğudan Anadoluya giren Kimmeriler, Frigya ülkesine saldırarak Frig Devleti’ni yıktılar. Son Kral Adras Lidya’ya sığındı. Kimmveriler Lidya’nın başşehri Serdes’i kuşatıp alamayınca çekilip gittiler ve Lidya Kralları Kızılırmak boylarına kadar Anadolu’yu egemenlikleri altına aldılar. M. Ö. 546 yılında yapılan savaşta Lidyalılar Perslere yenilince Afyon toprakları Perslerin eline geçti. Perslerin yönetimi 213 yıl sürdü. Son Pers krallarının devlet yönetiminde birbirlerine düşmesi sonucu Anadolu İskender’in komutasındaki Helenlerin saldırısına uğradı. İskender’in ölümünden sonrada karışıklık ve derebeylik senelerce sürdü. Anadolu ve Afyon toprakları bir çok derebeylerin elinde adeta oyuncak oldu. İskenderin gelişinden ( M.Ö. 334) Roma yönetimine geçinceye kadar (M.Ö.84)’ ten 250 yıl elden ele geçti.

M.Ö. 188 yılında Bergama Krallığı’na geçen 50 yıl barış ve esenlik içinde geçti. Son Bergama Kralı Attalos ölmeden önce (M.Ö.133) Bergama’yı ve hazinelerini Roma Cumhuriyeti’ni bırakmayı vasiyet etti. Roma Cumhuriyeti ise bu vasiyetin içine bütün Bergama ülkesini aldı. Roma Senatosu’nun komutan Akillius, küçük Frigya adı verilen Afyon topraklarını ele geçirip Pont 5. Mehirdatese büyük bir para karşılığı sattı. 9 yıl sonra M.Ö119 5. Mehirdate’se ölünce Roma Senatosu küçük Frigya’yı geri aldı. Pont Krallığı’nın Afyon topraklarında yönetimi ve egemenliği (M.Ö.129-120) ve 84-72 yıllarında olmak üzere iki dönemde 22 yıl kadar sürmüştür. Pont Egemenliği’ne Roma Senatosu’nun görevlendirdiği Lukullus son vermiş ve tüm Anadolu Roma Egemenliği’ne açılmıştır.

Afyon’da Roma Egemenliği M.Ö. 72 yılında başlayıp M.S. 395 yılına kadar yaklaşık 470 yıl sürdü. Bu dönemde Afyon merkez İlçesi Synnadik (Şuhut) iline bağlı Prymnessus (Süğlün- Söğütoluk) toprakları içinde bulunuyordu. Eti İmparatoru 2. Mürşil tarafından Arzava seferinde kurulan Hapanova Kalesi (Afyon Karahisarı) çevresinde Frigler eli ile kurulmuş bir köy olan Akroniom’un adı Akruenüs olarak Roma yollarını uzaklık taşlarında geçmektedir.

Roma İmparatoru Theodosis geniş Roma Ülkesi’nin yönetim güçlüğünü görerek ölümünden önce ülkesini iki oğlu arasında paylaştırdı. Batı Roma… Doğu Roma... Doğu Roma’nın başkenti Bizans (İstanbul) oldu. Theodosius 395 yılında ölünce oğlu Akkadios Bizans’a gelip yerleşti. Bizans’ta bulunan sülalesi 457 yılına kadar egemenliğini sürdürdü. Bizans yönetimi Anadolu’da dolayısıyla 1078 yılına kadar 683 yıl sürdü.

M.S. 622 yılından başlayarak (Hicret) İslamiyet kısa sürede yayıldı. Emevi halifeleri Bizans başkentini almak için Anadolu’ya seferler düzenlemeye başladı. Emevi Halifesi Hüşşam zamanında Misis Valisi Abdullah Battal (Battal Gazi) sahabeden Abdül Vehhab Gazi orduları ile Anadolu’ya girdiler. (730) İki yıl sonra tekrar bir akın daha yapıldı. Ertesi yıl Battal yine akıncılarının başında Anadolu’ya girerek Akroniom (Afyon Karahisar) Kalesi’ni aldı.

Emevi Halifesi Hişşam iki oğlu Muaviye ve Süleyman komutalarındaki 90 bin kişilik ordu ile yeniden Anadolu üzerine yürüdü. Malik bin Şebib komutasındaki öncü kuvvetler 739 yılında Akroniom Kalesi’ni aldılar. Bizans İmparatoru 3. Leon’da kuvvetli bir ordu ile Akroniom önünde İslam savaşçılarını karşıladı. Battal Gazi Hişşam’ı orduları gelene kadar kaleye kapanıp savunmalarını önerdi. Malik bin Şebib ise çıkış yapıp Bizans ordusu’nu yarmayı tercih etti. Çok kanlı savaş oldu. Battal Gazi yaralanıp esir düştü. Diğerleri ise Bizans Ordusu’nu yararak Synnada engel olmadı, 6800 kişi kalan birlik Tiyana’da Süleyman bin Hişşam’a katıldı. Emir Süleyman bu yenilgi üzerine savaştan vazgeçti.

740 yılında sona eren bu savaşlardan sonra 3. Leon Arapların üzerine gitmeyip Akroniom’a geri döndü. Battal’ı yanına alarak İstanbul’a giderken Battal Seyitgazi’de öldü. Bu savaşlar sırasında Prymnessus (Sülün) şehri halkı da zorlu kalesinden dolayı Akroniom Kasabası’na sığındı ve halk bir daha şehre dönmeyerek Akroniom’da kaldı. Emevi halifeleri bu savaştan sonra akınlarına ara verdi ve yüz yıl kadar Anadolu’da akın olmadı.

11. Yüzyıl sonunda İran’da kurulan Selçuklu İmparatorluğu zamanında Anadolu’nun fethi için akınlar yapıldı. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun kapısı Türklere açılmış oldu. Alparslan’ın yerine geçen Melikşah zamanında Türkler Orta Anadolu’yu tamamen fethettiler.

Tarih kitaplarında Afyon’ın bu dönemde ne şekilde ve kimler tarafından fethedildiğini bildiren bir kayıt yoktur. Ancak Dolathan (Devlethan) ve Sanduk (Saltuk) emirlerinin kuvvetlerince fethedildiği sanılmaktadır.

Melikşah’tan sonra tahta geçen 1. Mesut Oğuz Türkmen boyunu ve diğer Türk boylarını İç Anadolu’ya yerleştirdi. 1147-1157 yılları arasında Sultan 1. Mesut’un emri ile yerleştirilen kabileler arasında Karaşarlar’da Karahisar adı ile eski Akroniom Kalesi’nin eteklerinde yerleştiler. Şimdi ki; Afyon’un Hıdırlık ve Kale arasındaki yerleri kapsayan bu küçük kasaba stratejik yolları kavşağında ve çok çetin bir kalesi bulunması dolayısıyla çabucak büyüdü. İki tepenin arasından çıkarak gelişmeye başladı. Bu gelişmeyi sağlayan olaylardan biri de Sultan 1. Alaeddin Keykubat’ın tahta çıkar çıkmaz başladığı yurt kaleleri onarımına devamla Afyon Kalesi’nin onarılmasını buyurmasıdır. Bunlar bitirilince 1233 yılında açılış törenleri yapıldı. Bu törenlerde 1. Alaeddin Keykubat ile bir çok emir naip ve bilginler de bulundu. Özellikle Mevlana Celaleddin –i Rumi bu davetliler arasında idi. Mevlana Celaleddin, küçük oğulları Mehmed Bahaiddin (Sultan) Veled ile Alaeddin Çelebi’yi de getirmişti. Bedreddin Gevhertaş’ın isteği üzerine 6 ve 7 yaşlarında bulunan küçüklerin sünnet düğünleri de yapıldı. Afyon Karahisar’ı adeta ihya eden bu imar hareketleriyle Karahisar’a Devlet Karahisar-ı demek olan Karahisar-ı Devle adı verildi. Devletin hazineleri tehlikeli zamanlarda burada korunur oldu. Onarılmış zamanında şehirden 226 metre yüksek olan Afyon Kalesi birbiri üzerinde 3 kat kaleden ibaret idi. Trakit ve çok dik bir kale kütlesinin çevresi surlarla çevrilmiş ve ancak güney yüzünden çıkabilmek için merdiven yapılmıştır. Bu merdiveni korumak için burçlar ve surlarla iki kat daha kale yapılmıştır. Bu üç kat kale yukarı, orta ve aşağı kale adı ile ün salmıştır. Yukarı kalede kayalara oyulmuş sarnışlar, Kız Kulesi, Alaeddin Sarayı, mescid, erzak depoları bulunuyordu. Orta kalede zindan, bekçi erleri, kagir su sarnışları bulunuyordu. Aşağı kalede ise evler ve bir küçük mescid yer alıyordu. Yukarı kale’nin kapısı batı’ya diğerleri güney’e bakmakta idi.

Türkmenlerin yerleştirilmesinden sonra Karahisar-ı Devle bir sancak (Serleşkerlik) halinde kuruldu ve içinde Karahisar’ın bulunduğu 10 kadılığa ayrıldı. serleşkerler Karahisar-ı Devle’de Kalesi’ndeki Alaeddin Sarayı’nda oturdu. Yerleşmenin tamamlanmasından sonra sanat ve kültür hareketleri başladı, yollar, köprüler, medreseler, kervansaraylar, çarşılar, su yolları, çeşmeler yapıldı.

Selçuk Sultanlarının en sonuncusu olan 3. Sultan Alaaddin Keykubad’ın İlhanlılar tarafından Tebriz’e gönderilmesinden sonra 1299 yılında Anadolu’daki uç beyleri ve Valiler egemenliklerini ele aldılar. Bundan sonra Karahisar-ı Devlet Sahibata ve Germiyanoğullarının eline geçti. Osmanlı idaresine geçtiği sırada Timur’un saldırısına uğradı ve en sonunda Germiyan Sultanı 2. Yakup Çelebi tarafından vasiyet yoluyla tekrar Osmanoğulları idaresine geçti. Selçukluların son günlerinde Karahisarn-ı Devle’de Serleşkerlik yapan Sahibata Fahrettin Ali’nin torunu Muzafferüddin Devle Bey, Selçuk tahtında kimse kalmayınca diğer uç beyleri gibi bağımsız olarak hareket etmeye başladı. Böylelikle Afyon’da Sahibataoğuları Beyliği dönemi başladı.

Karamanoğulları’nın Konya’yı tekrar zaptetmeleri üzerine İlhan hakanı Olcayto Emir Hudabende, veziri Emir Çoban Noyan’ı 1315 yılında Anadolu’ya gönderdi. Bu durumu öğrenen Anadolu Beyleri telaşa düşerek hediyeler ve vergilerle ordugaha koştu. Bu arada Muzafferüddin Devle Bey kendi yerine kardeşinin oğlu Nusretüddin Ahmet Bey’i gönderdi. Ahmet Bey babasının yerine vilayetin beybeyberliğini ve yarlığını alarak Karahisar’a dönüp Kaledeki Alaeddin Sarayına yerleşti, egemenlikte ülkesini yönetmeye başladı.

Konya’da Mevlevi Şeyhi bulunan Bahaeddin Sultan Veled’in oğlu Ulu Arif Çelebi, 1317 yılında Karahisar-ı Devle’ye gelerek Ahmet Bey’in konuğu oldu, büyük ikramlar görerek, Karahisar-ı Devle’de bir Mevlevi Zaviyesi kuruldu.

İlhan Veziri Çoban Noyan itaat etmeyen Karamanoğullarından Konya’yı geri alarak Tebriz’e döndüğü sırada Olcayto Han ölmüş, yerine Ebu Said Bahadır Han geçmiştir. Bahadır Han Anadolu’yu itaat altında tutmak için Anadolu Genel Valiliği ile Veziri Emir Çoban’ın oğlu Demirtaş Bey’i Konya’ya gönderdi (1318). Konya’ya gelip yerleşen Demirtaş Bey, hemen hemen hiçbir Vali ve uç Bey’e itaat etmeyince, Demirtaş Bey otorite sağlamak için topladığı kuvvetlerle harekete geçti. Önce Eşrefoğulları, sonra Hamitoğulları üzerine yürüdü. Bu işler olurken Sahipoğlu Ahmet Bey sıranın kendine geldiğini anladı ve karşı durmak için çareler aradı. Germiyan Ülkesi’nin Sultanı 1. Çelebi Yakup’tan yardım istedi. Yakup Bey istenilen yardımı vermesinin yanı sıra Ahmet Bey’e kızını vererek damat edindi. Demirtaş çok geçmeden Karahisar Kalesi önüne geldi, şehri zapt etti, kaleyi sardı. Ancak saldırıları sonuç vermeyince, geri döndü. 1326 yılında yapılan bu savaş Anadolu’da İlhanlı egemenliğinin sonu oldu.

Anadolu Genel Valisi Demirtaş, Karahisar-ı Devle önünde yenilip geri çekilince gözden düştü ve Mısır’a kaçmak zorunda kaldı. Bunun üzerine esenliğe kavuşan Ahmet Bey, kayınpederinin de yardımıyla ülkesini genişletti, imar hareketlerine girişti. Konya’dan kaçan ve Selçuklu sülalesinden olan Asiye, Melek Peyker ve Hatice Cevher adlı hanımlar Karahisar’a sığınarak getirdikleri hazineleri şehrin onarımında, imarında kullandılar. Kasabanın ortasından geçen dere üzerine köprüler, fakir halk için kapaklı mezarlar yaptılar ve şehrin açıktan gelen suyunu kapalı kanala aldılar. Afyon’da Kadınanalar adıyla anılan bu hanımların Selçuk Sultanı 3. Alaüddin bin Feramuz’un kızları oldukları söylenmektedir.

Sahiboğlu Nusretüddin Ahmet Bey’in öldüğü sırada oğlu olmadığı için ülkesi irs yoluyla kayınpederi Germiyan Sultanı Çelebi Hüsameddin Yakup Bey’e kaldı. Yakup Bey 1343’te ölünce Germiyan Beyliği’nin başına önce Mehmet Bey, sonra Süleyman Şah geçti. Süleyman Şah kuzey’de her geçen gün güçlenen Osmanoğulları ile dost geçinmek için kızı Devlet Hatun’u Yıldırım Beyazıt’a verdi. Çehiz olarak da Kütahya Bölgesi’ni Osmanlılara bırakarak Başkentin Karahisar-ı Devle’ye taşıdı (1361). Süleymah Şah 1386 yılında ölünce yerine 2. Yakup Çelebi Karahisar’ındaki Sarayında ancak 4 yıl rahat edebildi. Osmanlı Sultanı Murat Hüdavendigar Kosava Savaşı’nda bir sırplı tarafından şehit edilince, yerine geçen Yılıdırım Beyazıt Anadolu’ya geçti. Batı Anadolu’daki beylikleri ortadan kaldırarak 1392 yılında Karahisar-ı Devle’ye girdi. Kayınbiraderi Germiyan Sultanı Çelebi Yakup Bey ile veziri Hisar Bey’i yakalatıp İpsala Kalesi’ne gönderdi.

Zaptedilen yerler Beylerbeylik sayıldı ve Karahisar-ı Devle Sancak merkezi oldu. Karahisar-ı Devle Osmanlı idaresinde ancak bir süre kaldı. Bu sırada Orta Asya’da Cengiz Devleti’nin başına geçen Timur İran’ı alarak Osmanlı sınırına dayandı. İpsala’dan kaçan 2. Yakup Bey Timur’a sığındı. Timur ordusu ile Yıldırım Beyazıt ordusu arasındaki Anakara Savaşı’nda (1402) Yıldırım Beyazıt yenilip esir düşünce Timur orduları Osmanlı ülkesini zapta başladı. Bu arada Karahisar-ı Devle’de Osmanlılardan alındı. Timur Yakup Çelebi ile birlikte Kütahya’ya gitmek üzere yola çıktı. Karahisar önünde İlipınar (Şimdiki Gar) çayırında konakladı. Batı Anadolu’nun her tarafını zapt ettikten sonra dönüşünde Yıldırım’ın ölüm haberini alınca Akşehir’e geldi ve Hamit, Karaman, Germiyan, Aydın, Saruhan ve İsfendiyaroğullarına ülkelerini geri verdi. Torunu Mehmet Mirza’da Afyon topraklarına ölünce memleketine geri döndü.

Timur’un dönüşünden sonra 2. Yakup Bey Kütahya’ya yerleşerek Germiyan Beyliği’nin başına geçti. Subaşısı Eynebey oğlu Hisar Bey’i Karahisar-ı Devle Kalesini korumakla görevlendirdi. Bu sırada Germiyan ülkesini almak isteyen Karamanoğlu Mehmet Bey Karahisar ve Kütahya kalelelerini sardı, kale önünde 2.5 yıl beklemesine rağmen sonuç alamadı. Karaman askerleri ordugahlarını Karahisar önüne kurduklarından, bu askerlerle birlikte gelen Sürsatçılar (ordu peşinde koşan satıcılar) şimdiki Karaman Mahallesi’nin bulunduğu yere yerleştiler. Karaman Mahallesi’nin adı da buradan gelmektedir.

Osmanlı birliğini yeniden kuran Çebebi Mehmet, Karamanlıları Germiyan Ülkesinden çıkardıktan sonra burayı Yakup Bey’e geri verdi. Çelebi Mehmet ve daha sonra tahta geçen Sultan Murad, Karamanoğulları üzerine yaptıkları seferlerde Karahisar-ı üst olarak kullandılar. 2. Yakup Bey ölürken kendisinin çocuğu olmaması nedeniyle Germiyan Beyliği topraklarını II. Sultan Murad’a vasiyet ederek 1428’de öldü. Böylelikle Karahisar-ı Devle Osmanlı Türk Birliğine katıldı. Anadolu’daki diğer Karahisarlılarla karıştırılmaması için Sahibin Karahisar anlamına gelen Karahisar-ı Sahip adıyla merkezi Kütahya olan Büyük Anadolu Beylerbeyliğinin 14 sancağından biri oldu. Karahisar Sancağı 1660 yılında Muhasıp Çatalbaş Mustafa Paşa’ya has olarak verildi ve paşa sancağı oldu. Bu arada Eskişehir ve Ankara’da aynı paşa’ya verilerek Karahisar’a bağlandı.

1802 yılında eyalet merkezi olan Afyonkarahisar, Tanzimat’tan sonra iki muhassılığa (Kaymakamlığa) ayrılarak Bursa Müşirliği’ne bağlandı. 1865 yılında Hüdavendigar valiliği kuruldu ve Karahisar’da mutasarrıflık oldu. Afyonkarahisar 1914 yılında bağımsız bir Sancak haline getirildi.

Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması üzerine 1919 yılında ülkeyi işgale başlayan Yunan kuvvetleri 1921 yılının 28 Mart günü Karahisar’a girdi. 7 Nisan’a kadar 10 gün Yunan işgalinde kalan şehir daha sonra aynı yılın yazında (13 Temmuz 1921) ikinci kez Yunan istilasına uğradı. Karahisar, ertesi yıl Büyük Taarruz başladıktan sonra çevresi düşman tarafından iyice tahkim edilmesine rağmen bir gün içinde 27 Ağustos 1922’de geri alındı. Yunanlıların kaçarken şehri yakıp-yıkmaları sonucu harap düşen Karahisar Cumhuriyet döneminde Afyonkarahisar ilinin merkezi oldu.



Kaynakca : Afyonkarahisar Belediyesi Çalışma Raporu.



Yüklə 209,47 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin