emr-ü ferman.
— BAŞKA TAKRİR —
Devlet-i aliyye-i ebedi-yül istimrarda surûf-u rüzgâr
ile serzede-i zuhur olan havadisat-ı yevmiye ve rusum-u
divaniye kalem-i şikeste rakam fakir ile nakş-ı hazir-i
tahrir kılınıp senede bir kere arz-ı huzur-u lâmi-ül nur-u
hidivâne kılınır idi. Onaltı senesi saferinden on yedi safe-
rine gelince bir sene zarfında meşime-i âlemden tevellüd
eden keyfiyat ile kemâl-i dikkat ve taharri ile cem ve
tanzime ve bu defa atebe-i gerdûn mertebe-i Şahadeneye
ref olunmak için pişgâh- ı âsıfanelerine takdim olundu.
Sabıkı üzere ecza-yı mezkûrenin arzına irade-i müşirane-
leri Taallûk eylerse emr-ü ferman.
Menkabet ziyb şe cem mesned kemterin bende-i Va-
sıf Ahmed.
Takririn bugünkü dile çevirisi:
Dünya durdukça yaşayacak Osmanlı devletinde za-
manın geçişi ile baş gösteren günlük ve resmi divan olay-
ları kırık kalemimden çıkıp yılda bir padişahın nurlar sa-
TARÎH-1 CEVDET
463
çan huzuruna götürülürdü. Onaltı sensei saferinden onye-
di zaferine gelince bu sene zarfında dünyada doğan du-
rumu büyük dikkat ile araşdırarak toplayıp düzenlendi
Padişaha sunulmak üzere asıfaneleri önüne serildi. Evvel-
ce olduğu gibi arzına irade-i muşıranelerinin ilgilerine^
emr-ü ferman.
(2)
— TİMÜRLENG'İN FRANSA KRALI ALTINCI
KARLOS'A MEKTUBU —
Emir-i kebir Timur Gürgân giyde ömrehu.
Bu muhibbinin yüzbin selâm ve hayrıhahlığım ve
dünyalar kadar çok buluşunu Fransa kralı kabul buyur-
sun. Ed'iye-i tebliğinden sonra siz emir-i kebirin re'yi ali-
lerine arz olunur ki fereri franceskos nam vaiz rahip ta-
rafınıza geldi ve mülûk-i mektupları getirdi ve siz emir-i
kebirin eb-ü edyeni ve azamet-ü şanını bize bildirdi. Çok
mesrur olduk şu dahi bey'an olunur ki Leşkeranbuh ile
gidip Yaveri-i bari tealâ üe bizim ve sizin düşmanlarımı-
zı müzmahil eyledim bundan sonra Sultaniye şehrinin mu-
rahassası freri evvani huzurumuza gönderdim her ne ki
vaki olduysa arz ve tekrar eder şimdi siz emir-i kebirden
rica ederim ki daima name-i humayınlarımz ırsâl kılınıp
bize haber-i Selâmet ve afiyetiniz ilâm oluna ta ki hatır
asuceliği husule gele ve şu dahi lâsamdır ki sizin bazır-
ganlarıniz bizim tarafımıza gönderilip nasü ki onları mu-
azzez ve mutayyep eyleye siz üzerlerine kimesnenin
zecr-ü taaddisi olmaya zira dünya bazırganlarla abadan
olur baki nediyelim nice seneler Devlet ve Kâmuranî ola-
sız ves-selâm.
Mektubun bu günkü dile çevirisi:
Emir Timur Gürgân ömrü çok olsun.
Bu dostunun yüz bin selâm ile büyük bir doğrulukla
464
AHMED CEVDET PAŞA
iyiliğini Fransa kralı kabul etsin. Duaların bildirilmesin-
den sonra siz büyük emirin yüksek re'ylerine arz olunur
ki Freri Franseskos adlı vaiz rahip bizim tarafa geldi. Ve
sizin mektuplarınızı getirdi ve siz büyük emir'in iyi adını
büyük ününü bize bildirdi çok sevindik şunu da biliniz ki
cenk azma askerle gidip tanrının yardımı ile bizim ne si-
zin düşmanlarımızı darma dağın ettim. Bundan sonra sul-
taniye şehrinin delegesi Fereri Covanni'yi huzurunuza
gönderdim. Olanı bitni size anlatıp arz eder. Şimdi siz
büyük emr'den ricam daima Name-i humayınlarmızı gön-
derip bize sağlık ve esenliğiniz bildirilsin taki gönül hoş-
luğu duyalım ve şu da önemlidir : Sizin tüccarlarınız bi-
zim tarafınıza gönderildiği zaman biz onları nasıl severek
ağırlıyorsak bizim tüccarlarımız o tarafa gidince siz de
onları severek hoş tutup üzerlerine kimsenin kanunsuz
sataşması v baskısı olmasın. Çünkü dünya tüccarlar ile
şen ve mamur olur daha ne diyelim nice seneler devletin
başında kalıp dilediğiniz gönlünüzce olsun selâmlar.
(3)
SULTAN SÜLEYMAN TARAFINDAN FRANSA
KRALI FRANÇESKO'YA GÖNDERİLMİŞ OLAN
NAME-İ HÜMÂYÛN BENZERİ:
Hüvel-ali-yül Gan elme'ti-yül muin.
Hazret-i izzet cellet kudretehu ve allet kelimeti-hu
mm inayeti ve mihr-i Sipihr-i nübüvvet ahter Burc-u fü-
tüvvet Pişuva-yı zumre-i enbiya mukteda-yı fırkai asfiya
Muhammed Mustafanm «Sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem»
mucizat-ı kesire-tül Berekâtı ve dört yareyninin ki Ebu-
bekir ve Ömer ve Osman ve Ali'dir «Rıdvanullahi teala
aleyhim ecmain» onların ve cemi evliya-ullahun ervah-ı
mukaddeseleri murafakati ile ben ki Sultan-ı Selâtin ve
TARÎH-Î CEVDET
465
Bürhan-ül havakin tacbahş-ı hüsrevan-ı ruy-u zemin zıl-
lullah fü-arzeyn Ak denizin ve Kara denizin ve Rumeli'-
nin ve Anadolu'nun ve Karamanın, ve Rumun ve vilâyet-i
?zülkadriye'nin ve Diyarbakır'ın ve Kürdistan'm, ve Azer-
baycan'ın ve Acem'in ve Şam'ın ve Halebin'in Mısır'ın ve
Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve Külliyen diyar-ı
arabm ve Yemenin ve dahi nice memleketlerin ki aba-yı
"kiram ve ecdad-ı izamım enareallah-ü ferahmühüm kuv-
vet-i Kahireleriyle fetheyledikleri ve Cenab-ı Celâlet Me-
abım dahi tığ-ı ateşbar ve Şimşir-i zafer nigâr-un ile fet-
heylediğini nice diyarın Sultanı ve Padişahı Sultan Baye-
zid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman
Hanım. Sen ki France vilâyetinin Kralı Françesko'sun der-
gâh-ı selâtin penahma yarar adamın Frankpan ile mek-
tup gönderip ve bazı ağız haberi dahi ısmarlayıp memle-
İtetinize düşman müstevli olup el'an hapisde idüğünüzü
ilâm edip halâsınız hususunda bu canibden inayet-i me-
ded istida eylemişsiz her ne ki demişseniz benum paye-i
serir-i âlem masirime arz olunup alâ sebil-ül tafsil ilm-i
şerifin muhit olup tamam malum oldu imdi padişahlar
sunmak ol hapsolunmak acep değildir gönlümüzü hoş tu-
tup azerde hatır olmayasız öyle olsa bizim Aba-yı kiram
ve ecdad-ı izamımız nur-ullah merakıdihüm daima def-i
düşman ve feth-i memalik için seferden hali olmayıp biz
dahi onların tarihine salik olup her zamanda memleket-
ler ve saab-ı hasm kaleler fetheyleyüp gece ve gündüz
atımız eğerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmışdır. Hakk-ı süp-
hane ve tealâ hayırlar müyesser eyleyip gele baki ahval ve
datı niye mütaallik olmuşsa vücuda gele baki ahval ve
ahbar ne ise mezkur adamımızdan istintak olunup malu-
munuz ola şöyle büesiz tahriren fi evail-i şehr-i ahar-rür
F. 30
466
AHMED CEVDET PAŞA
rebiin lisene isnetin v selasin ve tisamie.
Bimakam-ı Darüssaltaaıa-tül aliyye
Kostantianiye-tül Mahmiye-tül
mahruse
Mektubun bugünkü dile çevirisi :
Yardımlarını esirgemeyen büyük Allah herşeyin üs-
tünde celil ve aziz olan hak ve dinin yükseltecek kudret-
'i yardım ve Hazreti Nübüvvet sevgi ve bahtı burcunda
cömerdlik ve yiğitliğin başı; uyulan Peygamberlerin en
halis ve temizi Muhammed Mustafa'nın «Sallallahü tealâ
aleyhi ve sellem» bereketi çok mucizeleri var. Dört Ya-
reynin ki Ebu Bekir, Ömer Osman, Ali'dir. «Rıdvanullahi
tealâ aleyhim ecmain» onların ve Allahın bütün evliya-
larının mukaddes ruhları beraberliği ile ben ki Sultanla-
rım Sultanı taç veren hakanların en şahanesi ve yeryü-
zünde Allahın gölgesi Ak denizin ve Kara denizin ve Ru-
melhıin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve Zül-
kakadriye vilâyetinin ve Diyarbekir'in ve Kürdistan'm
ve Azerbeycan'ın ve Acem'n ve Şam'ın ve Haleb'in ve Mı-
sır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve Külli-
yen diyar-ı arabın ve Yemen'in ve dahi nice memleketle-
rin ki soylu babaların ve büyük soyun Allahın nuriyîe ay-
dınlattığı ezici kuvvetinin gücü ile fetheyledikleri bendeki
eşsiz büyüklüğün ile ateş saçan kılıcının yerini bulan za-
fer oklarım ile fetheylediğim nice diyarın Sultanı ve Pa-
dişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Seüm Han oğlu
Sultan Süleyman Han'ım. Senki France vilâyetinin Kralı
Françesko'sun. Sığman sultanların yeri benim kapıma ya-
rar adamın Frankpan mektup ile geldi, ve bazı ağız habe-
ri de ısmarlayıp memleketimizi düşmanın ele geçirip her
yere girdiğini sizin ogün bugün hapisde olduğunuzu an-
lattı. Kurtarılmanız gereği için burada yardımda bulunul-
masını istemişsiniz her ne demişseniz benim yüksek katı-
TARİH-İ CEVDET
467
ma arz olunup bütün ayrıntıları ile iyice durumu tam ola-
rak kavradım. Şimdi padişahların bozguna uğrayıp hap-
solunması ötedenberi olağan şeydir gönlünüzü hoş tutup
duygularınızı incitmeyesiz öyle olsa Allah'ın nuru ile ay-
dınlattığı soylu babalarım ve büyük soyum düşmanı kov-
mak ve memleketler fethetmek için seferden geri durmaz-
lardı. Bizde onların tuttuğu yoldayız her zamanda memle-
ketler çetin ve yıkılmıyacak sağlamhkda kaleler fethey-
leriz gece ve gündüz atımız eğerlenmiş ve kılıcımız kuşa-
mlmışdır.
Büyük koruyucu Allahdan hayırlar dileriz. Bunun
nereye varacağmı Allah biür. Neye ilişkin ise yüze çık-
sın. Geri kalan olaylar ve haber her ne ise adı geçen ada-
mınızdan sorup öğrenesiz söylebilesiz. 923 yılı rebi-ül ev-
vel ayının başında yazılmışdır.
Bi makam-ı dan-üç saltanat-ı aliyye
Kostantimye-tül mahmiye-tül mahrusa
(4)
SULTAN SÜLEYMAN ZAMANINDA İBRAHİM
PAŞA TARAFINDAN DİVAN-I ÂLİ DE FRANSA
ELÇİSİNE SÖYLENEN RESMİ NUTUKDUR,
işbu divân-i Âli de her gün vukelâ-yı devlet-i aliy-
ye ile müctemi olduğumuzun hikmeti şevketler kudretlu
Padişah-ı alempenah efendimizin taraf-ı şahanelerinden
memuren mahsus umur-u muazzama-i mülkiyelerini mü-
zakere ve müşavere etmek Kaziyyesine mebnidir. Herkes
divân-ı Ali'ye şerefyab-ı kudüm ve duhul oldukça agraz
ve ilel-i mahsusasmı terk birle zihin ve hatırına tebadür
eden hulâsa-i fikir ve tedbirini şurut-u serbestiyet ve
hakguyiye riayet ederek beyin ve ifade ederiz. Bu defe
Sıdk-u hakkın enis-i hakiki ve karim-i sahibi olan serbes-
468
AHMED CEVDET PAŞA
tiyet ile cenabınıza her ne ifade edersek muğber-ül hatır
olmayacağımızı memul ederiz. Metbuunuz olan Fransa
kralı saltanat-ı seniyye ile akd-i ittifak edeliden beru
Fransa milleti hakkında dergâr olan hüsn-ü Teveccüh-ü
şahanenin iktizasıdan nasi a'danızm mazarrat ve zevalini
iltizam ve bünyan-ı devletimizi takviye ve istihkâm zım-
nında Kuvvet-i Kahire-i saltanat-ı seniyye'ye menut ve
mutavakkıf olan cemi erbab ve vesail-i himemkârî bildi-
riğ ve me'mul ve mütemennamz olan mesai-i vemile meb-
zul ve mes'ulâtmız tevsi buyurulmakda taraf-ı devlet-i
aliyye'den kat'en tecviz-i kusur olunmamışken Fransa ta-
rafından zuhur eden müddea tarik-i hak-kı insafdan baid
ve ırz ve namusa dahi münafi ve âyin dostu ve ittihad'm
feshini mucib olur etvar-ı küstâhanenize nazaran belki
merasim-i haya ve edeb'e dahi muhil olduğunu bizden
gayri sizi sevmiyen ağyar diyebilir.
Müttefik olan iki devlet hulûs-u taviyyet ve sıdk-ı
niyyet ile tarafeynine raci olan mehalik ve muzara ve me-
şak ve mesarife müşarik olarak ittifakın bekasına sa'y
olunur ise ittifak tabiatiyle mülga ve münfesih olur.
Siz Fransalu dostlarımız ise devlet-i aliyye bir tehli-
ke ve izdıraba duçar oldukça daima tezafül ve tesamüh ve
milletiniz bir cenk ve muhataraya giriftar olursa ızhar-ı
kemâl-i teyakkuz ve taleb-i ianetde tacil ve ibram ederek
vakten minelevkaf muavenet-i lâyıka ile devlet-i aliyye'ye
mededres olup hemen sade vaadler ve bi faide sefaretler Ue
dostluk izhar edegelursûz. Almanya İmparatoru ve İs-
panya Kralı olan Karlos devlet-i aliyye aleyhine mema-
lik-i Garbiyye bilcümle asakirini Avusturya ve Macaris-
tan'a celp ve cem ve cezire-i mora blâdı üzerine ve Tunus
muhasarasına sevk ve taslit etmişiken müşterek olan
düşmanımızın işgaline mütaallik hangi eser-i muhabbet
ve ianetiniz zuhur etti. Eğerçi dostluğa münafi bu güne
TARİH-İ CEVDET 469
vukuyafte olan kusur ve müsamahanızdan sarf-ı enzar-ı
mürüvvet ederek af ile muamele etmek mültezimimiz olup
ancak ol eyyamda müzayaka ve ızdırab-ı halinize rikkat
ve şefkat etmemeniz ve düşmanın ol hengâmda izhar eyle-
diği hakaret ve ihanetten asla müteessir olmamanız şöy-
le dursun düşmanımıza tebrik yollu arz-ı hulus dahi etti-
ğinize nice tahammül edebiliriz İtalya'ya geçmek ve size
ianet ve hizmet etmek memuriyetiyle seraskerimiz Avlon-
ya'ya dek kat-ı mesafe ve sevk-i asakır-i İslâmiye etmişi-
ken italya sevahilinde asakırinize muin olacak taraftar-
lardan ve tefahurane vaad ve haber verdiğiniz dostlar-
dan hiç birisi görünmedi ve tarafınızdan dahi yekdem-
debü-ittifak İtalya'ya liccilil-işgal tayin-i asker etmek
mükteza-yı şürut-u dostiden iken sizlerden bir hareket rev-
nüma olmayıp şöyle ki bizler her ne kadar mukaddema
ve muahharın rey-i tedbirimizden ve ianet ve himmeti-
nizden müstağni olduk ise de sizler ne bize ve ne kendini-
ze yarayacak tavırda bulunup daima eyülük ve dostluk
etmek fırsatını fevt edegeldiniz.
Venedik cumhuru saltanat-seniyye'nin gerek kuvvet-i
Kahiresini ve gerek şiar-ı vef adarı ve hulusunu gereği gi-
bi bil-fiil tecrübe edip sizler düşman-ı müşteresiniz ile
akd-i mütareke ve memalık-ı mahrusa hakkında muzmar
olan sui kasdmı bilâ ruyet terviç ederken bizler yine biz-
zat aharın tavassut ve ianesi hulul etmeksizin düşmanı-
mızdan ahz-i intikam eyledik. Tarafımızdan bir imdat zu-
hur etmeksizin bizler a'damızm savletini defe muvaffar.
ve. Hayrettin Paşa'nın himmetiyle düşmanını kuvvet-i
bahriyesini tarımar ve İspanya korsanlarını mahv ve iza-
le memalikinizi ba'del-ihtilâs müceddeten memalik-i mu-
taaddide dahi fetih ve teshire destres olduk malûmunuz
olsun ki bu! fütuhatta sizin medhâl ve himmetiniz olma-
mak hasebiyle size ispat etmek arzusundayız. Lâkin kuv-
470
AHMED CEVDET PAŞA
vet nik baht ve talic bütün bütün itimad ve itina etmek
kâr-ı akibet endişe olmadığından mukteza-yı vakt-i hâle
ve mehalık-i muhtemeleye ve mevsim-i havaya nazar ve
mülahaza ederiz. Siz dostumuz der Aliyye'ye bu defa pek
geç gelip bizden matlup eylediğiniz donanmayı bu mevsim-
de ruy-u derya da ihraç ve imâl ettirsin cesaret kabilin-
dendir. Mevsim-i sayf güzar edip ruz-u kasım takarrüp
etmekle teçhiz ve ihraç-ı donanmaya vakit ve imkân mü-
saade etme^ hususa baid ve medid olan sefer-i derya ile
m'luf olmayan neferat ilel ve emraza müptelâ ola geldik-
leri muhtac-ı beyan değildir. Ağustosta Hayreddin Paşa'-
mn duçar olduğu kaza ve sakatlığı bu mevsimde deryada
geşt-i güzâr etmek hata olduğuna deül-i kâfi değil mi-
dir. Olkadar serbestiyet ve hulus ile cenabınıza ifade-i
mafi-yuz-zamir eylediğinden güvenmeyeceğinizi ma'mûl
ederim baki arz eylediğiniz mes'ulat ve teklifatmız hu-
sus-u irade-i şahane'ye ta'lik olunup ne güna emr-ü fer-
man-ı Padişahı zuhur eder ise cenabınıza ifade olunur.
*
Bugünkü dile çevirisi :
Bu durum-ı Âli'de her gün Osmanlı devleti vükelâsı
ile toplantı yapmamızın anlamı şevketli ve kudretli bü-
yük padişahımız efendimizin taraf-ı şahanelerinden özel
görevle büyük devlet işlerini konuşup tartışma gereği için-
dir.
Herkes büyük şerefle ayak basıp girince özel çıkar-
larını bir yana bırakarak zihn ve hatırına gelen düşünce-
ler özetini ve tedbirini serbest şartlar içinde hak gözede-
rek açık ve belirli anlatırız bu kez ilişkilerimizle ügili ola-
rak hakkın asıl ve yakın dostu olan serbestlik içinde size
her ne diyecek olsak hatırımızın kırılmayacağını umanz.
Tabaası olduğumuz Fransa kralı Osmanlı Devleti ile itti-
TARİH-İ CEVDET 471
fak yaptığından beri Fransa milleti hakkmda Padişah'm
bilinen iyi davranışı gereği sizleri düşman zararlarından
korumak ve onları yok etmek devletimizin bütünlüğünü
koruyup kuvvetlendirmek üzere Osmanlı Devleti kuvvet-
leri kendilerine düşen bütün işlerde ve yardım gereğinde
geri kalmamış umduğumuzdan fazlasını geniş ölçüde ye-
rine getirmekde kusur etmemiş iken Fransa devleti tara-
fından ileri sürülen istekler hak ve insafdan uzak devlet
ırz ve namusuna aykırı ittifakın ve birliğin ortadan kalk-
masını gerektirecek küstahlıkda olduğuna göre belki ha-
ya ve edeb resmî uygulamalarını da sarsacak durumumu-
zu bizden gayrı sizi sevmeyen düşmanlarımız bile söyler.
îttifak yapmış iki devlet iyi niyyet ve ilişkilerle her iki
tarafa uygulanacak tehlike ve zararlara, güçlük ve mas-
raflara beraberce katılarak ittifakın yaşamasına çalış-
mak önemlidir.
Aksi halde yaptığınızdan artı karşı koymak yardım-
da bir taraf kusur işliyecek olsa ittifak bu gelişme ile or-
tadan kalkar. Siz Fransız dostlarımız ise Osmanlı Devleti
bir tehlike ve sıkıntıya düşse görmemezlikden gelip aldı-
rış etmeksiniz ve mületiniz korkulacak duruma düşünce
alınacak en küçük tedbiri ve yardımı büyük bir çabukluk-
la istersiniz. Yerinde ve zamanında gerekli yardım üe Os-
manlı Devletine yardımcı olmayıp hemen üstünkörü di-
lekler ve faydasız saferetler ile dostluğumuzun değerini
açığa vurursunuz. Almanya imparatoru ve İspanya Kra-
lı olan Karlos Osmanlı Devleti aleyhine Batı ülkelerinin
bütün askerini Avusturya ve Macaristan'a getirerek top-
layıp Mora yarımadası üzerine ve Tunus kuşatmasına
gönderip saldırırken ikinizde düşmanı olanların bu top-
rakları işgaline seyirci kaldınız yakınlık gösterip yardım-
da mı bulundunuz. Gerçekten dostluğa aykırı bu güne ka-
dar gelen kusurlarımızdan ve görmemezlikden gelişiniz-
472
AHMED CEVDET PAŞA
den bir şey görüp karşılık beklemeden af ile muamele
yapmak bizim uyguladığımız davranış olup ancak sıkın-
tılı ve yıpranmış günlerimizde halimize bakıp duygulanıp
yakınlık göstermeyişiniz ve düşmanın o sırada size yap-
tığı hakaret ve ihanetlerden asla müteessir olmayışınız
şöyle dursun düşmanımıza tebrik yollu yakınlık göster-
menze nasıl katlanaziliriz. İtalya'ya geçmek ve size yar-
dım ve hizmet etmek için görevlendirilen seraskerimiz or-
dusu üe Avlonya'ya kadar yol almış iken İtalya kıyıla-
rında askerlerimize yardımcı olacak öğünerek vaad ve ha-
ber verdiğiniz dostlarımızdan hiç birisi görünmedi ve si-
zinde iltifak gereği bir anda İtalya'ya birlikde asker çı-
karmak dostluk şartlarının gereği iken sizlerde kıpırda-
ma bile görülmedi.
Ancak bizler her ne kadar başlangıcda ve sonraları
alacağınız tedbir ve yardımlarla göstereceğiniz yararlı
davranışdan çekindik ise de sizler ne bize ve ne de kendi-
nize yararlı durumda daima iyilik ve dostluk etmek fır-
satlarını yok ettiniz. Venedik Cumhuriyeti Osmanlı Dev-
letinin savaş gücünü ve gerekse vefalı tutumunu bilirdi.
Size yakınlık gösterip size gereği görülen işlerde onu sa-
yıp müşterek düşmanımız ile mütareke yaptınız. Ve Os-
manlı devleti için zarar verici saldırıları baş çevirip uy-
gun görürken bizler yine düşmanla karşı karşıya başka-
etkisi olmayacağından zamanın gereğine, gelecek tehlike-
lere durum ve davranışlara göre durumu inceler tartışı-
rız. Siz dostumuz bu kez Osmanlı Devletine çok geç gel-
diniz. İstediğiniz donanmayı bu mevsimde denize çıkar-
mak ve iş gördürmek yiğitçe davranışa benzer. Yaz gelir
geçer Kasım ayı gelirse donanmayı donadıp denize çıkar-
manın zamanı geçmişdir. Özellikle uzak ve devamlı olan
deniz seferlerine alışık olmayan ferlerin türlü hastalıkla-
ra tutulduklarını siz de bilirsiniz.
TARİH-Î CEVDET
473
O kadar içden ve açıkça düşüncelerinin ardında ne
varsa anlattım gücenmeyeceğinizi umarım. Geri kalan bil-
dirdiğiniz mes'uliyetler ve teklifler irade-i şahaneyi ilgi-
lendirir. Ne gibi emir ve ferman-Padişahî çıkarsa size an-
latılır.
(5)
— KAPUDAN-I DERYA PİYALE BEYE SAHRAYI
TERCANDAN GÖNDERİLMİŞ OLAN EMR-t
ŞERİF ÖRNEĞİDİR —
Jftihar-ül umera-ül kiram mühtar-ül kubera-ül faham
zilkadr vel-ihtiram-ül muhtas bi'inayet-ül mülk-ül ilâm
Gelibolu Sancağı beyi ve kapıdanin Piyale dame izzehu
tevki'-i refi'-i hümâyûn rasıl olacak malının ola ki bun-
dan akdan hiikm-ü hümayunun gönderilip inayet-i hakla
bu defa deryaya çıkmak emrolunan donanma gemilerine
sırdan tayin olunduk levazım ve mühimmatın tedarik edip
gemileri ihzar eyleyesiz ve Turgut dame izzehu bile bu-
yurulmuşdur. Hüsn-ü ittifak ve ittihad eyleyip devlet-i
hümâyûn saadet peyvendime mütaallik olan umurda
bezl-i makdur eyleyesiz deyu buyurulmuş idi ol emr-i Şe-
rifin gerçi mukarrer kılınıp deryaya çıkmak emrolunan
altmış kıt'a gemilere baş ve buğ tayin olunduğun etil-
den gemileri muaccela itmama erişdirip kürekçilerin te-
darik edip levazım ve mühimmatın ta'cıla görmek için
düstur-u Mükerrem Müşir-i Mufahham Nizam-ül Âlem
vezirin İbrahim Paşa adam üllahe ikbale ve defterdara
hükm-ü şerifin gönderilip ve yeniçerilerin ağasına tayin
olunması kullarının veresin deyu emir gönderilip deryayp
seninle bile tayin olunan Koca eli ve Midillü beylerine da-
hi ahkâm-ı şerife gönderildi. Öyle olsa büyürdüm ki der-
gâh-? Muallâ çavuşlarından Mahmud ziyde kadrehu varı-
474
AHMED CEVDET PAŞA
cak asla te'hir ve ferahi etmeyip seninle çıkacak altmış
gemileri gece ve gündüz üzerine olup itmama erişdirip
kürekçilerin tekmil eyleyip tayin olunan yeniçeri kulla-
rını alup ve sancak beylerin dahi sancağı askeriyle gemi-
ye ajıp vakti ve mevsimi ile deryaya çıkıp münasip olan
mahalde France Padişahının donanmalarıyle cem'olup
devlet-i hümâyûna mutaallik olan müsalâha hüsn-ü itti-
had ile mübaşerek eyleyesin bu husus meceb-i ihtimamdır
ihmâl etmeyip gemileri müacelâ itmama erişdirip mukad-
dem çıkarmak babında dakika fevt etmeyesiz müşarim-
ileyh kulum Turgut dame izzehu deryanın cümle ahval
ve umuruna vakıf dır. Anınla müşavereden hali olmayıp
hüsn-ü züıdegâni ve kemâl-i ittihad edip yekdil ve yekci-
het olup söyle ki îâzime-i gayrettir zuhura getirip su-i te-
dabir ile ırz ve namus-u saltanata mugayir, vaz' olmamak
babında envai mesai-i cemile zuhura getiresiz ve gönüllü
levend gemileri dahi büe gitmek buyurulmuşdur müşa-
rünleyh kulunu ziyde kadrefu anların ahvaline vakıfdır
anın marifeti ile gönüllü reisleri dahi bile alıp her birine
ol vech üzere istimalet edip Peksimat lâzım olana Peksi-
mat verip anın marifeti ve müşaveresiyle devlet-i hümâ-
yûna mütaa'lik musalaha ve din yoluna istihdam eyleyip
inayet-i hakla yüz aklıkların tahsil etmeğe say'-i cemil
eyleyesiz
Her gemiye adet üzere yirmi nefer alâtcı koyup ve
onlardan gayrı Galata azeblerinden dahi yarakları ve ya-
sakları üe otuz nefer azeb tayin edip gemilere yerleşdi-
rip bile lup gidip istihdam eyleyesiz ve tersane muhafaza-
sıyçim ve onda kalan on kıt'a gemiler mühimmine dahi
Dostları ilə paylaş: |