AHMED MÜNİR BAHAEDDİN
Çörekçizâde, Koyun Halîfe (Ö. 1183-1769) Osmanlı hattatı, bestekâr ve şair.
Çörekçi esnafından Mehmed Efendi’ nin oğlu olduğundan Çörekçizade, İstanbul’un kasaplık hayvan ihtiyacını karşılamakla görevli bulunduğu için de Koyun Halîfe lakaplabıyla tanınmıştır. İstanbul'da doğdu; küçük yaşta saraya alınarak Enderun'da tahsil gördü. Önce Galata Sarayı'nda Mestçizâde Ahmed Efendi'den, daha sonra onun hocası Ebü'l-Kâsım Mehmed Râsim Efendi'den şiir, edebiyat ve diğer güzel sanatlarla beraber hat öğrenerek icazet aldı. Saraydaki hizmetini çırağ edilerek 206 bitirdikten sonra “Koyun halifeliği” ile görevlendirildi. Bu vazifede iken katıldığı Rusya seferinde, ordu İsakça'da 207 bulunduğu sırada, vefatına tarih olmak üzere söylenen “Hitâm-ı a'mâl” terkibinin gösterdiği 1183 yılının Muharrem ayında 208 vefat etti. Müstakimzâde, Mecmûa'sındaki besteciler fihristinde yanlış olarak onun 1184 te vefat ettiğini kaydetmektedir.
Devrinde bestekâr ve hattat olarak şöhret kazanan Ahmed Efendi, şiirlerinde Münîr mahlasını kullanmıştır. Çeşitli yazma mecmualarda bazı şiir ve ilâhileri bulunmakla beraber bunlar müstakil bir divanda toplanmamıştır. Ayrıca güfte mecmualarında Koyun Halîfe adına kayıtlı bazı dinî ve din dışı bestelerine rastlanmaktaysa da bunlardan hiçbirinin notası zamanımıza ulaşmamıştır. 209
1) Müstakimzâde. Mecmûa-i İlâhiyyât, Süleymaniye Ktp. Esad Efendi, nr. 3397, vr. 147a;
2) A.mlf.. Tuhfe, s. 85-86;
3) Fatîn. Tezkire, s. 383;
4) Habîb. Hat ve Hattâtân, İstanbul 1306, s. 96;
5) Ergun, Antoloji, I, 163;
6) R. Ekrem Koçu. “Ahmed Münir Efendi, Çörekçizâde”, İst. A, I, 399. 210
AHMED NAİM, Babanzâde
Bk. Babanzâde Ahmed Naim. 211
AHMED NAKKAŞ el-HILATİ
Mengücükoğulları döneminde yaşayan mimar
Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Mengücükoğulları'ndan Hüsâmeddin Ahmed Şah b. Süleyman Şah'ın 626 212 yılında inşa ettirdiği Divriği'deki Ulucami'nin yapımında çalışmıştır. Adına, caminin doğusundaki sonradan pencere haline getirilmiş olan Şah Kapısı adlı portalin mukarnaslı bölümü ile kapı lentosu arasında kalan kısmındaki tek satırlık kitabede rastlanmaktadır. Mimarlığından başka nakkaşlığı da bulunduğu ve aslen Ahlatlı (Hılâti) olduğu yine bu kitabeden öğrenilmektedir. Bu yapı, yine Ahlatlı olan bir başka mimarın, Hürremşah b. Mugis'in idaresi altındaki bir sanatçılar grubu tarafından yapılmıştır. Bu ekip içinde yer alan Ahmed Nakkaş el-Hılâtî, başmimar Hürremşah'a kalfalık yapmış olmalıdır. Caminin bitişiğinde bulunan ve aynı tarihte Hüsâmeddin Ahmed Şahın eşi Melike Turhan Sultan tarafından yaptırılan Divriği Dârüşşifası'nda da aynı sanatkâr grubunun görev yaptığı bilinmekte ve kitabelerde adına rastlanmamakla beraber, Ahmed Nakkaş el-Hılâtinin bu binada da çalışmış olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. 213
Bibliyografya
1) A. Gabriel, Monuments Turcs d'Anatolie, Paris 1934, II, 188;
2) Divriği Ulu Camii ve Daruşşifası 214 Ankara 1978, s. 51, 53;
3) Zeki Sönmez. Başlangıçtan XVI. Yüzyıla Kadar Anadolu'daki İslam ve Türk Devri Yapılarında Çalışan Sanatkârlar 215, İÜ Ed.Fak., s. 129, 131. 216
AHMED b. NASR el-HAFFÂF
Bk. Ebu Amr El-Haffaf. 217
AHMED b. NASR el-HUZAİ
Ebû Abdillâh Ahmed b. Nasr b. Mâlik el-Huzâî (Ö. 231-846) Mihne olayında Halife Vâsik tarafından öldürülen muhaddis.
el-Mervezî ve el-Bağdâdî nisbeleriyle de tanınır. Dedesi Mâlik, Abbâsîlerin kuruluş yıllarında devletin yönetim kadrosunda önemli görevler almıştır. Daha sonra da babası Nasr'ın benzeri görevleri üstlendiği ve hatta Bağdat' taki bir çarşının (Süveykatünnasr) onun adıyla anıldığı dikkate alınacak olursa Ahmed b. Nasr'ın tanınmış bir aileye mensup olduğu anlaşılır. Mâlik b. Enes. Süfyân b. Uyeyne ve Hammâd b. Zeyd gibi meşhur muhaddislerden hadis tahsil etti. Kendisinden de Yahya b. Maîn, Ahmed b. İbrahim ed-Devraki, Devraki' nin oğlu Abdullah b. Ahmed, Seleme b. Şebîb gibi âlimler hadis rivayet etti. Ahmed b. Nasrın elinde Hüşeym b. Beşîr' in 20.000 hadis ihtiva eden bütün eserleri ile Mâlik b. Enes'ten dinlediği önemli rivayetler bulunduğu için birçok hadis talebesi onun etrafında toplanmaktaydı.
Halife Me'mûn devrinin sonlarına doğru, Kadı Ahmed b. Ebû Duâd' ın tesir ve teşvikiyle başlatılan halku'l-Kur'ân meselesinde devrin ileri gelen âlimleri Kur'an' ın mahlûk olduğunu kabule zorlandıkları, kabul etmeyenlerin ise ağır hakaret gördükleri zaman Ahmed b. Nasr bu harekete karşı çıktı. İlmi, fazileti, doğru bildiğini çekinmeden söyleyen sağlam şahsiyeti, ayrıca ailesinden gelen nüfuzu sebebiyle Bağdat halkı onun etrafında toplandı. Hatta onlarla iyi ve doğru olanı söylemek, yanlış yolda olanları uyarmak ve gerektiğinde yöneticilere karşı ayaklanmak üzere gizlice anlaştı. Halife Me'mûn ve Mu'tasım devirlerinde şiddetini biraz kaybederek devam eden mihne olayı. Vâsik devrinde 218 yeniden alevlenince, Bağdat halkı tekrar Ahmed b. Nasr'ın etrafında toplandı. İhtilâl hazırlıkları kısa zamanda tamamlanıp isyan günü kararlaştırıldı. Durumu haber alan Bağdat Valisi İshak b. İbrahim, başta Ahmed b. Nasr olmak üzere bu hareketin öncülerini yakalayarak Sâmerrâ'da bulunan halifeye gönderdi. Vâsik, Ahmed b. Nasr'dan, önce Kur'ân-ı Kerîm hakkındaki kanaatini söylemesini istedi. Onun Kur'an'ın Allah kelâmı olduğunu belirtmesi üzerine âhirette Allah'ın görülüp görülmeyeceğini sordu. Ahmed b. Nasr bu konudaki hadislerin onun görüleceği doğrultusunda olduğunu misaller vererek açıkladı. Halife ise gözle görülebilen ve mekânda yer tutan mücessem bir varlığı ilâh olarak kabul edemeyeceğini belirtti. Sonra da huzurunda bulunan fakihlerin görüşüne uyarak onu ölüme mahkûm etti. Vâsik, Ahmed b. Nasr'ın bunamış bir ihtiyar olduğunu ileri sürerek ölümünün geciktirilmesini arzu eder görünen Ahmed b. Ebû Duâd' ın isteğini kabul etmedi; böyle bir kâfirin vücudunu ortadan kaldırmak suretiyle ilâhî mükâfata nail olmayı umduğunu söyledi ve cellâdın yardımıyla onu öldürdü (Şaban 231-Nisan 846). Halife, Ahmed b. Nasr'ın naaşım Sâmerrâ'da. başını da Bağdat'ın doğu ve batı kesimlerinde teşhir ettirdi. Kulağına taktığı idam fermanında, Kur'an' ın mahlûk olduğunu kabul etmediği, Allah'ı mahlûkata benzettiği, üstelik bu günahlarından tövbe etmeye yanaşmadığı için onun kanını heder ettiğini ilân ediyordu. Kaynaklar, Ahmed b. Nasr'ın kesik başının “Lâ ilahe illallah” diyerek Kuran okuduğunu ısrarla belirtmektedirler. Günlerce teşhir edilen kesik başı, daha sonra bir hücreye konarak üzerine çadır gerildi ve muhafaza altına alındı. Aradan beş yıl geçtikten ve halku'l-Kur'ân konusundaki münakaşalar tamamen sona erdikten sonra, Halife Mütevekkil'in emriyle, Ahmed b. Nasrın başı hücresinden çıkarılarak ailesine teslim edildi 219 Naaşı Sâmerrâ'dan getirtilerek Bağdat'ın doğu tarafındaki Mâlikiyye Kabristanına defnedildi. Öldürüldüğü sırada saçı sakalı iyice ağarmış bir ihtiyar olan Ahmed b. Nasr el-Huzâfyî hayırla yâdeden Ahmed b. Hanbel, onun gibi canını cömertçe feda eden gönlü zengin bir başkasının zor bulunacağını söylemiştir.
Ahmed b. Nasr'ın rivayet ettiği hadislerden biri Ebû Davud'un es-Sünen'inde bulunmaktadır. 220
Bibliyografya
1) Taberî, Târîh, 221 IX, 135-139, 190;
2) Hatîb, Târihu Bağdâd,V, 173-180;
3) Tabakâtü'l-Hanâbila, I, 80-82;
4) Sem'âni, el-Ensâb, V, 106-107;
5) İbnü’l-Esîr. el-Kâmil, VII, 20-23;
6) Zehebî. A'lâmü'n-nübela, XI, 166-169;
7) Sübkî, Tabakât, II, 37-54;
8) İbn Kesîr. el-Bidâye, X, 303-307;
9) İbn Hacer. Tehzîbü't-Tehzib, 87. 222
Dostları ilə paylaş: |