AHSA
Bk. Lahsa.754
AHSAİ
Ahmed b. Zeyniddîn b. İbrâhîm el-Ahsâî el-Bahrânî (ö. 1241/1826) Şeyhiyye'nin kurucusu, Şia kelâmcısı, muhaddis ve fakihi.
1166'da (1753) Bahreyn'in Ahsa şehrinde doğdu. Küçüklüğünden itibaren zâhidâne bir hayat yaşadı. Dinî ilimleri öğrendikten sonra yirmi yaşında Irak'ın Şiîler'ce mukaddes sayılan bölgesini ziyaret etti. Necef ve Kerbelâ'da $iî müc-tehidlerden Ahmed b. Hasan el-Bahrân’den icazet aldı. Bu sıralarda Şîa'da gördüğü bozulma ve karışıklıklardan rahatsız olan Ahsâî, kendisini bu durumu ortadan kaldırmakla görevli saydı. Bu maksatla Irak, Bahreyn ve İran'da pek çok seyahatler yaptı. 1806 yılında Yezd'e yerleşti. Burada geçirdiği on iki yıl boyunca kendini ilme verdi; bir yandan da müessir vaazlarıyla büyük ilgi ve taraftar topladı. Daha sonra Kaçar Hükümdarı Feth Ali Şah'ın daveti üzerine Tahran'a gitti ve orada büyük saygı gördü. Âhiretle ilgili görüşleri dolayısıyla mutedil Şiî kelâmcıların şiddetli tenkitlerine hedef oldu. Kerbelâyı son defa ziyaret edip Kirmanşah'a yerleşti. Mollaların kendisine karşı gösterdiği düşmanlıktan tedirgin olarak hac niyetiyle yola çıktı. Bu yolculuk sırasında Medine yakınlarında Öldü ve Cennetü'l-baki'a defnedildi. Ölümünden sonra sayıları gittikçe artan taraftarları Şeyhîler adını aldılar ve Ahsârnin düşüncelerini yaymak için büyük çaba harcadılar.
Ahsâî, dinî ilimler yanında tıp ve matematikte de dirayet sahibi bir âlim ve aynı zamanda şairdi. Mutasavvıfları, özellikle İbnü'l-Arabi'yi şiddetle tenkit etmiş, bu konuda Sadreddin eş-Şîrâzfnİn görüşlerini hareket noktası olarak almıştır. Öğrencisi ve Şeyhiyye'nin diğer önemli siması Kâzım Reştî de aynı yolu takip etmiştir. Şeyhîler arasında Allah ve peygamber telakkilerinin. Bâtıniyye ve Hulûliyye akımlarından doğduğu hakkında yaygın bir kanaat vardır. Mehdî Tabâtabâî ve Muhammed Taki-i Razı gibi Şiî âlimler, Ahsâî'ye mensup olduklarını iddia edenleri ağır bir dille tenkit etmişlerdir. Ahsârnin iki âlim oğlunun da babalarını şiddetle reddettikleri nakledilmektedir. Ölümünden sonra Şeyhîler Rükniyye ve Bâbiyye adlı iki fırkaya ayrılmıştır. Ancak Reştfnin halefi Mirza Hasan Gevher bu iki fırkayı da reddeder ve bunların Ahsâî ve Reştî İle hiçbir ilgileri olmadığını söyler. Mirza İbrahim de Rücûmü'ş-şeyâtîn ü'r-red cale'I-Bâb ve'I-müteşeyyihîn adlı eserini bu fırkaları reddetmek için yazmıştır. Ahsâî. Mehdîlik anlayışında İmâmiyye'den ayrılır. Ona göre mehdî alelade bir insan olup vakti gelince zuhur edecektir.
Ahsârnin tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tasavvuf ve felsefe konularında çoğu basılmamış yüzden fazla eseri vardır. 755 Basılmış eserleri şunlardır: Mefâtîhul-ğayb 756; Cevâmi'ul'kelim 757; Beyânü'l-ehâdîş 758; Şerhu'1-Fevâ’id 759; Şerhu'z-ziyâreti'1-câmicati'l-kebîre 760 Hüseyin Ali Mahfuz tarafından Ahsârnin hayatı hakkında bir risale yayımlanmıştır. 761
1) Brockelmann, GAL Suppl, II, 845;
2) Browne, LHP. IV, 410. 421, 422;
3) Ma'sûm Ali Şah, Tarayıku'l-hakâyık, Tahran 1339 hş., III, 217, 337;
4) Mirza Muhammed Bakır Hânsârî, Raozâtü'l-cennât, Tahran, ts., I, 88-94;
5) Muhsin Abdülhamîd. İslama Yönelen Yıkıcı Hareketler 762, Ankara 1973, s. 55, 62;
6) A'yânü'ş-fa. II, 589-593;
7) E. Ruhi Fığlalı, Çağımızda Jtikâdî İslâm Mezhepleri, Ankara 1983. s. 186;
8) Abdullah Ni'met. Felâsifetüş-Şî'a, Beyrut 1987, s. 128-131;
9) A. Bausani. “al-Ahsâ'i”, El (ing.), I, 304;
10) D. M. Maceoin, “Ahsa'i”, Elr., I, 674-679. 763
AHSENİYYE
Müceddidiyye tarikatının Âdem b. İsmail el-Benûrî'ye (ö. 1052/1643) nîsbet edilen Âdemiyye kolunun diğer adı bk. Benûri.764
AHSENÜ'T-TEKÂSİM
Makdisi’nin (ö. 381/991'den sonra) coğrafyaya ait meşhur eseri.
Eserin tam adı Kitâbü Ahseni't-tekasîm fî ma'rifeti'l-ekâlim'dir. Yakut el-Hamevî 985 yılında tamamlandığını söylerse de, eserdeki bir bölümden. Kuzey Suriye'de hüküm süren Hamdânî Emîri Sa'düddevle b. Seyfüddevle'nin (ö. 381/991) hükümdarlığının sonuna doğru telif edildiği anlaşılmaktadır.
Makdisî, Ortaçağ İslâm dünyasında seyahat türünde eser yazan Ceyhânî. Belhî, Hemedânî. İbn Hurdâzbih gibi müelliflerin belli konulara bağlı kaldıklarını, yeterli ve gerekli bilgileri vermediklerini, eserlerinin pratik fayda sağlamadığını ileri sürerek onları tenkit etmiştir. Bu yüzden kendisi eserini çok geniş tutmuş, tacirler, seyyahlar ve kültür sahibi İnsanlara hitap eden faydalı bir kitap yazmayı planlamıştır. Belhî (ö. 9341 ekolüne bağlı kalan Makdisî de aynı ekole mensup İstahrî ve İbn Havkal gibi sadece İslâm ülkelerini anlatmış. Arap yarımadasını tasvir ile başladığı eserinde özellikle Mekke ve Medine'den tafsilâtlı olarak bahsetmiştir. Kendisinin de belirttiği üzere, “Kâfirler”in ülkesini ziyaret etmediği gibi oralarını tasvire de ihtiyaç duymamıştır.
Makdisî, İslâm dünyasını on dört bölgeye ayırmış ve altısını Arap ülkeleri 765 olarak ele almıştır ki bunlar Arap yarımadası 766 Irak (Güney Mezopotamya), Akûr 767, Şam (Suriye. Ürdün), Mısır ve Mağrib'dir. 768 Geri kalan sekizini de Acem ülkeleri 769 başlığı altında incelemiş ve bu bölümde 770. Deylem 771, Rihâb 772, Cibâl 773, Hûzistan 774, Fars (eski İran). Kirman (iran'ın güneyindeki bölgeler) ve Sİnd (Hint yarımadası) ülkelerini anlatmıştır.
Eserde bu bölgelerin her biri gayet açık sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Müellif her bölgenin haritasını çizmiş ve burada bölge sınırları ile ticaret yollarını kırmızı, kumluk kesimleri açık san, denizleri yeşil, nehirleri mavi, dağları da koyu sarı ile boyamıştır. Haritaların çoğu kaybolmuş olmasına rağmen bunları yine aynı ekolden diğer coğrafyacıların eserleriyle bir dereceye kadar tamamlamak mümkün görülmektedir. Kitabın birçok yerinde seçili ifadeler kullanılmıştır. Müellif gittiği ülkeleri tasvir ederken her bölgeyi orada kullanılan mahallî tabirlerle anlatmaya çalışmış, fakat daha çok Şam Arapçası'nı kullanmıştır. Makdisî, İslâm coğrafyacılığını yeni bir temele oturtmak ve kendi zamanına kadar âdeta bir seyahat rehberi mahiyetinde yazılmış olan eserleri geliştirmek istiyordu. Bu bakımdan coğrafyaya yaklaşımı bugünkü modern anlayışa çok benzemektedir. Eserinde, gördüğü yerler hakkında fizikî ve beşerî coğrafya ile ilgili geniş bilgiler vermekte, bu arada dinî. iktisadî ve ticari meselelere de temas etmektedir. Eserde ayrıca şehirlerin birbirlerine ulaşımı ile çevredeki küçük yerleşim merkezleri hakkında da tafsilâtlı bilgiler vardır. Bölgedeki halkın nüfusu. Örf ve âdetleri, din ve mezheplerine dair geniş bilgiler yanında yine aynı bölgelerde üretilen gıda maddeleri, ithal ve ihraç maddeleri, kullanılan ağırlık ölçüleri ve paralar hakkında, iktisat tarihine malzeme teşkil edecek izahlara da yer verilmektedir. Topografik ve jeolojik bazı bilgilerin de yer aldığı eserde arazinin ziraat bakımından verimi ve bitki örtüsü de anlatılmaktadır. Telif sırasında ayrıca, Büveyhî hükümdarlarından Adudüddevle ve vezir Sâhib İsmail b. Abbâd'ın özel kütüphaneleri ve resmî arşivleri kullanılmıştır. Makdisî, kendinden önce yaşamış müelliflerin eserlerinden faydalanmış, fakat müşahedeye dayanan bilgilere daima öncelik vermiştir. Gidemediği ülkeler hakkındaki rivayetleri ciddi bir tahlilden geçirerek almış,; önceki müelliflerin eserlerinde yer alan birtakım bilgileri eleştirmiştir. Eser ayrıca o devirde vuku bulmuş bazı hadiselere kaynak teşkil etmesi, X. yüzyıl sonlarında İslâm dünyasının fizikî ve beşerî coğrafyası hakkında bilgiler vermesi, İslâmî yaşayış ve müesseselere dair ayrıntılı bilgiler ihtiva etmesi bakımından da oldukça önemlidir.
Ahsenü'l-tekâsîm'in asıl nüshası İstanbul'da 775 bundan istinsah edilmiş diğer bir nüshası ise Berlin'dedir 776 İstanbul yazmasında eserin adı Kitâbü'l-Mesâfât ve'1-vilâyût şeklinde kaydedilmiştir. Makdisî ile aynı bölgeden yetişen tarihçi Mücîrüddin el-Uleymî (ö. 1522), el-Ünsü'1-celîl bitârîhi'l-Kuds ve'l'Halîl adlı eserinde bu kitabı el-Bâdî fî tafiîli memleketi'l-İslâm şeklinde göstermektedir. Eserin tenkitli neşri M. J. de Goeje tarafından yapılmıştır {Bibliotheca geographorum arabicorum, 777. Bu neşirden Dr. Alinakî Münzevî tarafından yapılan Farsça tercüme iki çild halinde Tahran'da (1361/1982) basılmıştır. Gazi Tilimat'tın hazırladığı bazı bölümler de Min Ahseni't-tekösîm macrileti'l-ekâlîm adıyla Suriye Kültür Bakanlığı'nca yayımlanmıştır 778, G. Ranking ile R. Azoo'nun yaptıkları İngilizce kısmî tercümesi Bibiiotheca îndica'da neşredildi. 779 Eser, Hurşid Ahmed Fârik tarafından Urduca'ya çevrilmiş ve İslâmî dünyâ daswin şadi İswi’men adıyla basılmıştır 780, Andre Miquel'in La meiUeure repartition pour la connaissance des Provinces adıyla yaptığı Fransızca kısmî tercümesini Institut Français de Damas neşretmiştir. 781 Eserin yazmalanndaki haritalar ise reprodüksiyonlu olarak basılmıştır. 782
Bibliyografya
1) Krachkovsky, Târihu'l-edebi'lcoğrâfi’tel-Arabî 783, Kahire 1963, 65, 1. 208, 215;
2) A. Miquel. La Geographie humaine du monde musutman, Paris 1967, s. XXXIV, 313-330; 3) W. Ahlwardt, Bibliothek zu Berlin, uerzeichnis der Arabischen Handschriften, Hildesheim 1887 Hildesheim 1980-81, V, 362-363;
4) E. Ladewig Petersen. “Al-Muqaddasî: Ahsan at-taqâsim li ma'refat al-aqâlim”, AO, XXX! (1968), s 138, Felah Şâkir Esved. “Menhecü'l-bahsi'1-cogrâfî inde'l-Makdisî”, el-Mevrid, XVI/1, Bağdad 1987, s. 59, 74;
5) S. Maqbul Ahmad, “al-Maqdisi”, DSB, IX, 88, 89;
6) a.mlf.. “Dughrâfiyâ”, El (ing.). II, 582;
7) J. H. Kramers, “Mukaddesi”, İA, VIII, 562, 563;
8) C. E. Bosworth. “Ahsan al-Taqâsîm”, Eh., 1,679-680. 784
Dostları ilə paylaş: |