Ahmed Hulûsi’de Kavramlar ahmed hulûSİ’DE



Yüklə 398,95 Kb.
səhifə2/5
tarix21.08.2018
ölçüsü398,95 Kb.
#74032
1   2   3   4   5

Haram aylar bitince, (anlaşmayı bozup size saldıran) müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayıp esir alın; onların yollarını gözetleyip, geçitleri kontrol altına alın! Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse o takdirde yollarını açın... Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym’dir.

Eğer müşriklerden biri senden pes edip, koruman altına girmek isterse, onu koruman altına al ki (sana yakınlaşarak) Allâh kelâmını işitsin; sonra onu güvende olacağı yere ulaştır... Böyle (yapmalısın), çünkü onlar (Hakikati) bilmeyen bir toplumdur.

Müşriklerin, Allâh ve Rasûlünün indînde bir anlaşmaları nasıl olabilir? Mescid-i Haram indînde sözleştikleriniz müstesna... Onlar size sözlerine bağlı olarak davrandıkça, siz de onlara dosdoğru davranın... Muhakkak ki Allâh, hükmüne boyun eğerek azabından korunanları sever.

(Onlarla antlaşma mı) nasıl? Eğer, size üstünlük sağlasalardı sizin hakkınızda ne yemin gözetirlerdi ne de zimmet (sözleşme sorumluluğu)! Lafla sizi razı ederler, ama kalpleri kaçınır! Onların çoğunluğu bozuk inançlıdır!

(Onlar) Allâh işaretlerini az bir değer (dünyalık zevkler) karşılığında sattılar da O'nun yolundan engellediler. Yapmakta oldukları gerçekten ne kötüdür!

Yemin veya koruma sorumluluğu bir iman edene dönük ise, onu uygulamazlar! İşte onlar haddi aşanların ta kendileridir!

Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse, artık Din'de kardeşlerinizdir... Bilen bir kavim için işaretleri detaylandırıyoruz.

Eğer sözlerinden sonra yeminlerini bozarlar ve Dininizi karalarlar ise, o takdirde küfrün önderlerini öldürün... Çünkü onların yeminleri yoktur... Umulur ki onlar vazgeçerler.

Yeminlerini bozmuş, Er Rasûl'ü (Rasûlullah'ı) yurdundan dışlamış ve üstelik sizinle ilk kez savaşa başlamış bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Onlardan çekiniyor musunuz? Haşyet duymanızı hak eden Allâh'tır, eğer iman edenler iseniz.

Savaşın onlarla (ki), Allâh elleriniz olarak onları azaplandırsın, rezil etsin onları; onlara karşı size zafer kazandırsın; (böylece) iman edenler topluluğunun içine şifa versin.

Kalplerindeki kin ve öfkeyi gidersin... Allâh dilediğinin tövbesini kabul eder... Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir.

Yoksa siz, Allâh sizden mücahede edenleri, Allâh'tan ve Rasûlünden ve iman edenlerden başkasını velî (sırdaş, dost) edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allâh yapmakta olduğunuz şeylere Habiyr'dir (nefsinizdeki Habiyr ismi mânâsı ile).

Nefslerindeki inkârın bizzat şahidi olan müşriklerin, Allâh'a secde mahallerini imar etmeleri mümkün değildir... Onların tüm yaptıkları boşa gitmiştir... Onlar Nâr'da (yakan ateşte-radyasyon) sonsuza dek kalırlar!

Allâh'a secde mahallerini ancak Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden, salâtı ikame eden, zekâtı veren ve sadece Allâh'tan haşyet duyan kimse imar eder (Allâh'a secde edilir hâle getirir)... İşte bunların hakikate erenlerden oldukları umulur.

(Ey müşrikler) siz, hacıların su ihtiyacını karşılamayı ve Mescid-i Haram'ı imar etmeyi, Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden ve Allâh uğruna mücahede eden gibi mi kabul ettiniz? (Bunlar) Allâh indînde eşit olmazlar! Allâh, zâlimler topluluğuna hidâyet etmez.



İman eden, hicret eden ve Allâh yolunda mallarıyla canlarıyla mücahede edenler, derece itibarıyla Allâh indînde daha azîmdir... İşte bunlardır kurtuluşa erenlerin ta kendileri!

Rableri onları "HÛ"dan (zâtlarından) bir rahmet, rıdvan ve içlerinde kendileri için kalıcı nimetler olan cennetler (mertebeler) ile müjdeler.

Onlar orada sonsuza dek kalırlar... Allâh ki, çok büyük mükâfat O'nun indîndedir!

Ey iman edenler! Eğer hakikati inkârı imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin... Sizden kim onları velî edinir ise, işte onlar zâlimlerin ta kendileridirler.(Tevbe/1-23)

“BEYT”İN ARINDIRILMASI
HZ.İBRAHİM’İN

tavaf edenler, (benlikleriyle) ayakta yönelenler ve secde (benliksiz) ile rükû edenler (boyun eğenler) için

“BEYT”İ ARINDIRMASI VE İNSANLARA HACCI YAŞAMALARINI İLÂN ETMESİ
(“Beytullah”a davet etmek)


MÎKAT

Kalbten ibarettir.


“İHRAM”


İHRAM GİYMEK


  • Yaradılmışları görmeyi terk

  • Allah`a ulaşmak üzere tümüyle dünyadan arınmak için sanki ölen biriymişçesine kefen giymek

  • Dünyadan soyunarak madde dünyasından ve onun tüm geçici değerlerinden arınıp; sonsuzluğun târifi mümkün olmayan ÜSTMADDE değerlerinin içine dalmak

  • Bilinç boyutunun sonsuzluğunda, benliksiz bir biçimde kulaç atmak!


“İHRAM”DA İKEN

HELÂL VE HARAMLAR


BAŞI TRAŞ

Beşer içinde önder olma düşüncesinden arınmaktır!.


TIRNAK KESMEYİ TERK
Kendinden oluşan fiillerin hakiki failinin ALLAH olduğunu farketmektir!.


GÜZEL KOKU SÜRMEYİ TERK

ZAT hakikatını hissedince, esma özellikleriyle kayıtlanmaktan kurtulmaktır!.


CİNSİ MÜNASEBETİ TERK


Bedende tasarrufu bırakmaktır.


SÜRME ÇEKMEYİ TERK


KEŞF arzusundan kurtularak ZÂT hüviyetinde yok olmaktır!


TRAŞ


İlâhi riyasetle tahakkuka işarettir.



BIYIKLARI KISALTMAK


Kurbet ehlinin makamı olan tahakkuk derecesinden inmektir.


DENİZDE AVLANMAK VE ONUN YEMEĞİNİ YEMEK HELÂL KILINMIŞTIR… FAKAT İHRAMLI OLDUĞUNUZ SÜRECE KARADA AVLANMAK HARAMDIR!


KARA


  • Madde boyutuna ait

  • Açığa çıkmış-algılanabilen

DENİZ



  • İlim-fikir boyutuna ait


İHRAMDA OLDUĞUNUZ SÜRECE

KARADA AVLANMAK HARAMDIR


Ey iman edenler... İhramda iken avlanmayın... Sizden kim kasten avı öldürürse, o işin vebalini tatması için yaptığının karşılığı olarak; öldürdüğünün misli, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban gerekir. Ki ona da sizden iki adalet sahibi hükmeder... Yahut miskinleri doyurma olan bir keffarettir yahut ona denk bir oruç tutmak... Allâh geçmişi affetmiştir... Fakat kim bir daha yaparsa Allâh ona yaptığının sonucunu yaşatır!.. Allâh Aziyzün Züntikam'dır (açığa çıkan fiilin sonucunu şiddetle yaşatandır).

Hem sizin hem de yolcuların faydalanması için, denizde avlanmak ve onun yemeğini yemek helal kılınmıştır... Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haramdır! Allâh'tan korunun ki, O'na haşrolunacaksınız.

Allah Kâbe'yi, O Beyt-el Haram'ı, Haram Ay'ı, Hedy'i (kurban) ve Kalaid'i (boynu bağlı kurbanlıklar) insanların kıyamı (imanının ayakta kalması ve devam etmesi için) yaptı... Bu, Allâh'ın semâlar (düşünce boyutu) ve arzda (bedeninde) olanı bildiğini ve Allâh'ın her şeye Aliym olduğunu, sizin de bilmeniz içindir.

Bilin ki Muhakkak ki Allâh, Şediyd ül ‘Ikab'dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır); ve dahi Allâh Ğafûr'dur, Rahıym’dir.

Rasûle düşen sadece tebliğ etmektir! Allâh, açığa vurduklarınızı da içinizde gizlediklerinizi de bilir. (Mâide/95-99)


İHRAMDAN ÇIKIŞ


Halka açılmak; sıddık derecesinde halk arasına inmektir.




“KÂBE”

  • “Beytullah"

  • Mescid-i Haram

  • Haram kılınmış “Ev”-

  • İçi mutlak yokluk, gayb olan; çokluğun gerçekte yaşandığı secde edilen mahal...

  • Gönül-Kalp

  • Kalp makamı

  • Gayrına haram Ev

  • İnsanlara güvenilir sığınak

  • Muharrem

  • “Beyt-i Atik”

  • “Emin Belde”

  • Âlemler için mübârek ve bir hidâyet kaynağı

  • Apaçık âyetlerin ve “Makam-ı İbrahim”in olduğu Ev

  • İnsanlar için konulan İLK EV

  • “Rabbül âlemiyn”e secde edilen mahal…

  • İnsnaların belli bir ömür süresinden sonra varacakları yer…

  • En eski şerefli hür(özgür) Ev


“KÂBE”NİN(“El Beyt”in)SAHİBİ


“Beyt”in sahibi, Allah’tır!



KÂBE’NİN HZ.İBRAHİM ALEYHİSSELÂM TARAFINDAN İNŞÂSI


Bkz.K/Kâbe


KÂBE’NİN RESTORASYONU

(Hz.Muhammed Mustafa Efendimiz otuzbeş yaşında!)
Bkz.K/Kâbe


KÂBE’NİN KORUNMASI


Beyt'in sahibi ise Allâh'tır ki, onu da korumak O'na düşer!


KÂBE’YE YÖNELMEK


NEREDEN

(hangi düşünceden) ÇIKARSAN ÇIK, VECHİNİ(yüzünü-müşahedeni) “MESCİD-İ HARAM”A(çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) DÖNDÜR!



Bu elbette Rabbinden (kaynaklanan) bir Hak'tır.
HAK, Rabbindendir (senin Esmâ bileşiminin sonucudur). O hâlde sakın (bu gerçekten) şüpheye düşenlerden olma!

HERKESİN O'NA DÖNEN BİR VECHİ VARDIR... O hâlde hayırlı çalışmalarda (Rabbini tanımada) yarışın! Nerede olursanız olun hepinizi, hakikatiniz olan Allâh cem eder. Kesinlikle Allâh her şeye Kaadir'dir.

Nereden (hangi düşünceden) çıkarsan çık, vechini (yüzünü-müşahedeni) Mescid-i Haram'a (çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) döndür! Bu elbette Rabbinden (kaynaklanan) bir Hak'tır. Allâh varlığınızın hakikati olarak, ortaya koyduklarınızdan gâfil değildir.

Nereden (hangi düşünceden) çıkarsan çık, vechini (yüzünü-müşahedeni) Mescid-i Haram'a (çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) döndür! Nerede olursanız olun, vechlerinizi o tarafa döndürün ki, insanların sizin aleyhinize bir delili olmasın. Ancak onlardan bilfiil zulüm edenler aleyhinize olur. O hâlde, onlardan korkup çekinmeyin benden çekinin ki üzerinize olan nimetimi tamamlayayım... Ki böylece umulur ki hidâyete ulaşırsınız.

Nitekim, içinizden (hakikati dillendirmek üzere) Rasûl irsâl ettik (açığa çıkardık); âyetlerimizi (varlığın hakikati oluşumuza dair işaretleri) size tilavet ediyor (okuyup anlatıyor), sizi arındırıyor ve Kitabı (hakikat ve Sünnetullah bilgisini), Hikmeti (varlığın oluş sistem ve düzenini, oluş mekanizmasını) ve bilmediklerinizi öğretiyor.

O hâlde beni zikredin (anın-düşünün) ki sizi zikredeyim. Şükredin bana (değerlendirin beni), sakın küfretmeyin (hakikatiniz ve varlığın hakikati olduğumu inkâr etmeyin).

Ey iman edenler, hakikatinizin açığa çıkartacağı sabır (dayanma kuvvesi) ve salât (hakikatiniz olan Esmâ mertebesine yönelişin getirisi olan müşahede) ile yardım isteyin. Muhakkak ki Allâh sabredenlerledir (Es Sabur Esmâ'sıyla-mâiyet sırrı).

Allâh için (iman ehli olduğu ve iman mücadelesi verdiği için) öldürülenlere "ölüler" demeyin. Bilakis onlar diridirler, ancak siz bunu idrak edecek kapasiteye sahip değilsiniz.

Biz benliğinizi, korkacağınız bir şeyle, açlıkla, malınızı, canlarınızı (canınız gibi sevdiklerinizi), çalışmalarınızın mahsulü olan şeyleri eksiltmekle sınarız. Bu olaylara karşı sabredenleri (tepki koymayıp olayın nasıl sonuçlanacağını bekleyenleri) müjdele!

Onlar, kendilerine hoşlanmadıkları bir olay isâbet ettiğinde, "Biz Allâh (Esmâ'sının açığa çıkması) içiniz ve O'na dönücüyüz (sonuçta bu gerçeği yaşayacağız)" derler.

İşte bunlar üzerinedir Rablerinin salâvatı (hakikatlerini fark ettirmek üzere tecellisi) ve rahmeti (Esmâ'sının açığa çıkış seyri güzellikleri)... İşte bunlardır hidâyet bulanların ta kendileri...

Safa ve Merve, Allâh işaretlerindendir. Kim hac veya umre niyetiyle El Beyt'i (Kâbe) ziyaret ederse, onları da (Safa-Merve) tavaf etmesinde bir sakınca yoktur. Kim hayır olması için daha fazlasını yaparsa, Allâh (varlığındaki Esmâ mertebesinden) Şakir'dir (yapılanları fazlasıyla değerlendiren), Aliym'dir.

Kitapta apaçık bildirdiklerimizden sonra kim ki o işaret ve hidâyet vesilelerini gizlerse, işte Allâh onlara lânet eder (Allâh'tan uzak düşerler), lânet edebilecek herkes dahi lânet eder (yani hem bâtından hem de zâhirden gelen bir Allâh'tan ayrı düşmenin sonuçlarını yaşarlar).

Ancak bunlardan tövbe edenler (yanlışını idrak edip kesin olarak ondan vazgeçenler) ve ıslah olanlar (içinde bulundukları yanlışlar ortamından çıkanlar) ve gerçeği dile getirenler istisnadır. Ben Tevvab ve Rahıym'im (tövbeyi kabul edip, çeşitli güzel sonuçlarını yaşatan). (Bakara/147-160)


KÂBE’DE DAHİ “VECHULLAH”I GÖREBİLMEK VE YÂR İLE SOHBET ETMEK….


İkinci olarak, bir de Haccın mânevî yanı var!. Hiç olmazsa, çok kısa bir süre de olsa; sanki kefen giyer gibi, dünyadan soyunarak ihramları giyip; madde dünyasından ve onun tüm geçici değerlerinden arınıp; sonsuzluğun târifi mümkün olmayan ÜSTMADDE değerlerinin içine dalmak!. Bilinç boyutunun sonsuzluğunda, benliksiz bir biçimde kulaç atmak!. Kâbe’de dahi Vechullah’ı görebilmek!. Ve Yâr ile sohbet etmek!.

İleri gidiverdiysek affola!. Ama sızıverdi testiden işte!.


KÂBE’Yİ İLK GÖRÜŞTE YAPILAN DUA

KABUL OLUR!


Bir şey bir kere müşahede edilir!.Müşahede ettiğin anda da onu etmişindir!.Pencereden dışarıya bir ilk bakışın vardır, ondan sonra bakışın vardır, ondan sonraki bakışların , o bakışın devamıdır, tafsilidir!.Bir kere “Lâ ilâhe illâllah” sözünü söyleyebilirsin; ondan sonrakiler o sözün devamının gelmesinden başka bir şey değildir...

Diyelim ki Kâbe’yi ilk defa görüyorsun; ne diyor Hz.Muhammed aleyhisselâm;

Kâbe’yi ilk görüşte dua edin, o duanız kabul olur”

diyor! ”Ne zaman görürsen gör” veya “devamlı bakarken” demiyor!.”İlk görüş” diyor!.

Peki ilk görüş görüş de sonrakiler görüş değil mi?...Onlar da görüş!.Ama ilk görüştür esas!.Bir defa gördüğün zaman, onu görmüşsündür!.Görmenin ikinci defası olmaz!.Bir şey bir kere görülür... Ondan sonrakiler o şeyin devamıdır… Devam edegitmesidir!.



TÜM İNSANLARIN BEYİNLERİ,



HAREM-İ ŞERİF’TEKİ POZİTİF ENERJİDEN ETKİLENİP GÜÇLÜ BİR FAALİYET İÇİNE GİRER
Keşif sahiplerinin keşif yoluyla gördüğü bu gerçeğe Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ da “ El İbrîz” isimli eserinde değinmiş ve Kâbe'den göğe yükselmekte olan bir “ nur” sütunundan, adı geçen eserinde bahsetmiştir!.

Bu noktadaki çok güçlü pozitif enerji dolayısıyla Harem-i Şerîf'teki tüm insanların beyinleri öylesine etkilenip, öylesine güçlü bir faaliyet içine girmektedirler ki bunu anlatabilmemiz mümkün değildir.

Nitekim bu gerçek dolayısıyla Kâbe çevresinde kılınan namaz için Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Kâbe'de kılınan iki rek'ât namaz, dünyanın başka mescîdlerinde kılınan namazdan 100 bin defa daha sevablıdır!.

Zira Kâ’be çevresinde yapılan her ibadet sırasında, yeraltından yayılan “celâl nurları” yani çok yüksek frekanslı dalgalar dolayısıyla, beyin kat bekat güçlü dalga üretimi yapmakta; hem bunu ruha güçlü olarak yüklemekte; hem de dışa dönük bir biçimde yayınlamaktadır.

Gene bir başka hadîs-i şerîfte Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem:

-"Başka yerlerde sadece fiillerinizden mes'ûlsünüz, Kâbe'de ise düşüncelerinizden de mes'ûl olursunuz." Buyurmuştur.

Bunun da gene sebebi, beynin aldığı güçlü enerji dolayısıyla düşünceleri dahi fiil düzeyindeki bir güçle ruha yüklemesindedir.




TAVAF


  • Kâbe'de yapılacak en değerli ibadet

  • Allah`a yakışır şekilde, insanın hüviyeti, aslı, menşei, müşahede yerinin idrâk olunması…


HAC ÖNCESİNDEKİ 7 TAVAF
Yedi nefs mertebesinde uruç yaparak Allah Zat`ının zuhur mahalli olan Kâbe’nin Hakikatiyla özdeşleşmeye gayret…(*)


TAVAFIN 7 OLMASI


Allah`ın yedi sıfatından ibarettir. Onlar, hayat, ilim, irade, kudret, semi, basar, kelâm. (*)


TAVAFTAN SONRA MUTLAK NAMAZ


Anlatılan vazifeleri yapan için Ahadiyyet`in zuhuru ile, ona ait hükmün yaşamıdır. Bunu nasip edenin huzurunda beşeriyetinin hiçliğini itiraf ve şükürdür. (*)


TAVAFTAN SONRAKİ NAMAZIN İBRAHİM MAKAMINDA KILINMASI


Hullet makamına işarettir. (*)


İFAZA TAVAFI



Allah feyzinin devamında sürekli terakki etmektir. (*)



VEDA TAVAFI


Allah sırrını hak edene emanettir. (*)


HACER’ÜL ESVED


İnsani lâtifeden ibarettir.(*)


“HACER’ÜL ESVED”İN SİYAH OLUŞU(*)


Tabiat özelliğinin kalbi renklendirmesi..


KÂBE’NİN YIKILAN DOĞU KÖŞESİNDE “HACER’ÜL ESVED”İN ALTINDA BULUNAN SÜRYANİCE TAŞ…


Bkz.K/Kâbe


“HACER’ÜL ESVED”İN

YENİDEN KÂBE’YE YERLEŞTİRİLMESİ
(“Hacer’ül Esved”in yeniden Kâbe’ye yerleştirilmesi(“Hacer’ül Esved”, dört kabilenin temsilcileri tarafından bir örtü ile taşınarak Kâbe'deki yerine kadar getirildi ve konacağı seviyeye kadar yükseltildi. Hz.Muhammed Mustafa Efendimiz mübârek elleri ile örtünün içindeki Hacer-ül Esved’i alarak Kâbe'nin kapısının karşısından bakılınca sol tarafına rastlayan, takriben bir insan boyu yüksekliğindeki yerine yerleştirdi...)
Bkz.K/Kâbe



SAFA


Halka nisbet edilen sıfatlardan soyunmaktır.


MERVE


İlâhi isim ve sıfat kadehlerinden doya doya içmektir.


SAFA TEPESİNDEN HİTAP


(Hz.Muhammed Mustafa aleyhisselâm Efendimizin aldığı vahiy sonrası hitabı->“Lâ İlâhe illallâhû vahdehû lâ şerike leh" – “İlâhlar yoktur, sadece Allâh vardır, O tektir, bir ortağı da mevcut değildir” diye şehâdet etmeye daveti)
Bkz. K/Kâbe


KİM HAC VE UMRE NİYETİYLE “EL BEYT”İ(“Kâbe”) ZİYARET EDERSE, ONLARI DA (Safa-Merve) TAVAF ETMESİNDE BİR SAKINCA YOKTUR


Safa ve Merve, Allâh işaretlerindendir. Kim hac veya umre niyetiyle El Beyt'i (Kâbe) ziyaret ederse, onları da (Safa-Merve) tavaf etmesinde bir sakınca yoktur. Kim hayır olması için daha fazlasını yaparsa, Allâh (varlığındaki Esmâ mertebesinden) Şakir'dir (yapılanları fazlasıyla değerlendiren), Aliym'dir. (Bakara/158)




ZEMZEM
Hakikat ilimlerine işaret eder.(*)

ZEMZEMİ İÇMEK
Hakikat ilimlerinde dallanmaktır.(*)


"ZEMZEM"İN SIRRI”


Bu arada hemen ZEMZEM SUYU'ndaki sırra işaret edelim.

Zemzem suyu Kâbe'nin altında bulunan, bir tür jeneratör gibi yayın yapan bu pozitif radyasyon kaynağından geçerek kuyuda toplanmaktadır.

Hemen hatırlayın yakın tarihteki “ Çernobil nükleer santralındaki” kaza dolayısı ile yayılan menfi radyasyonu ve bunun suları nasıl zehirlediğini. Siz bu sulardaki zehirlenmeyi asla fark edemezsiniz, ama bu sular sizi öyle bir zehirler ki hiç de anlıyamazsınız!. Ve sular yıllar yılı da radyasyonunu kaybetmez!. Olayın önemini bilen batıdaki paniğin sebebi de budur.

İşte bunun tam zıddı bir biçimde, ZEMZEM suyu da Kâbe'nin altındaki pozitif radyasyon kaynağının içinden geçmekte ve bu suyu içenlerde sayısız faydalar oluşturmaktadır. Bunu oraya gidip de o sudan içenler, abdest alanlar fark ederler.

Gene Kâbe-i şerîf altındaki bu radyasyonun beyinlere yüklediği güç dolayısıyle, tavaf sırasında kabiliyetli beyin sahiplerinde çeşitli olağanüstü yaşamlar gerçekleşmektedir.



ARAFAT DAĞI




  • "Kâbe"nin uzantısı olan, Dünyanın bedeni" içindeki “Pozitif enerji hatlarının kesişip sanki bir enerji merkezi gibi yayın yaptığı merkez…

  • "Pozitif enerji hatlarının kesişip sanki bir enerji merkezi gibi yayın yaptığı merkez"

  • Tüm beşeri kavramlardan arınılan “mukaddes vadi”

  • Maarifi B`illah makamı


HAC, ARAFAT’TIR!
Abdurrahman bin Yâ’mar ed Dîlî radıyallahu anh şöyle demiştir:

Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Arafat'ta vakfe hâlinde iken, ben O'nun yanında hazır bulundum. O esnada Necid Halkından bir kaç kişi O'nun yanına gelerek:



Yâ Rasûlullah, hacc nasıldır? (Haccın hâli nedir)

Rasûlullah buyurdu:

-HACC ARAFATTIR!. Kim cem gecesi sabah namazından önce gelirse Haccı tamamlar. Minâ günleri üçtür. Artık kim iki günde acele ederse onun üzerinde bir günâh yoktur. Kim de gecikir ise ona da günâh yoktur. Sonra bunun arkasından bir adam yolladı ve bu hükümleri yüksek sesle halka duyurdu. (İbni Mâce, Tırmîzi, Ebû Davud Nesai)



Abbas bin mirdâs es- selemî radıyallahu anh şöyle buyurmuştur:



Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem, ümmeti için Arefe günü akşamı (Arafat'da) mağfiret duasında bulundu. O'na şöyle cevap verildi:

-Zâlim müstesna onları bağışlarım!. Çünkü ben mazlûmun hakkını zâlimden şüphesiz alırım!.

Rasûlullah aleyhi's-selâm:

-Ey Rabbim, eğer dilersen mazlûma (hakkını) Cennet'ten verir ve zâlimi bağışlarsın?..

diye dua etti. Fakat o akşam bu duası kabûl olunmadı. Sonra Rasûlü Ekrem (ertesi sabah) Müzdelife'de sabahlayınca anılan duayı tekrarladı ve duası kabûl olundu.

Abbas bin Mirdâs:

Sonra Rasûlullah güldü. Bunun üzerine Ebû Bekir ve Ömer:

- Babam anam sana fedâ olsun!. Bu saatte gülmezdin!. Seni güldüren şey nedir?.. Allah seni sevindirsin.

Rasûlü Ekrem:

-Allah düşmanı İblîs, Allah azze ve cellenin benim duamı kabûl edip ümmetimi bağışladığı bilince toprağı alıp başına dökmeye ve mahvoldum, helâk oldum diye bağırmaya başladı. Gördüğüm onun bu sabırsızlığı ve üzüntüsü beni güldürdü.

Buyurdu. (İbni Mâce)


ARAFAT’TA İKİ BAYRAK DİKİLMESİ


Celâl ve Cemal sıfatlarına işarettir; ki Allah`a marifet yoku onlara göredir.


VAKFE


İnsanların bu tek manâ üzere toplu “yönlendirilmiş dalga” yayınına yönelişleri…


MİLYONLARCA İNSAN BEYNİ, ALDIĞI GÜÇLÜ RADYASYON İLE YÖNLENDİRİLMİŞ DALGA YAYININA YÖNELİYOR…


“ALLAHIM BİZİ AFFET!”
Kâbe niçin Mekke`dedir?... Arafat`ta ne sır vardır ki orada toplanılmaktadır?...



Peki Kâbe böylesine muazzam enerji merkezi, ya da bir diğer ifade ile “ nûr kaynağı” dır da; Hac niçin Arafat'ta olmaktadır?..



Hac niçin Arafat'tır?..

Arafat'taki olay nedir?..



Kâbe-i Muazzama'nın altında bulunan son derece güçlü müsbet radyasyon kanalının bir uzantısı da Arafat tepesinin altında ikinci bir düğüm meydana getirmektedir, demiştik az evvel.

İşte Arafat tepesi ve civarında toplanan yüzbinlere, milyonlarca insan, yerden aldıkları son derece güçlü radyasyon ile beyinlerinden tek bir manâda yayın yapmaktadırlar.

Vakfe” denen olay, insanların bu tek manâ üzere toplu “ yönlendirilmiş dalga” yayınına yönelişleridir.

ALLAH’IM BİZİ AFFET!.

Yüzbinlerle, milyonlarca insan beyni; sanki laser ışını gibi, tek bir anlamdaki dalga boyundan yayın yapmakta; ve bu dalga boyundan oluşan dev bir manyetik bulut tüm Arafat Bölgesini kaplamaktadır!.

Şimdi hemen hatırlamaya çalışın.

Üzerine herhangi bir görüntü çekilmiş video bandını, çalışırken video cihazının üzerinde unutursanız ne olur?.. Video cihazının yaydığı manyetik alan bandın üzerindeki kaydı siler!. İsterseniz siz buna görünmeyen eller bandı siler de diyebilirsiniz!.

Evet.işte misâl yollu anlatmaya çalıştığım gibi.

Siz orada “ ALLAH’IM GEÇMİŞ GÜNAHLARIMDAN DOLAYI BENİ AFFET” dediğiniz anda hem bu tür bir dalga oluşturmuşsunuzdur. Hem de beyninizi bu mânâdaki dalgalara açmışsınızdır!. Ve açılan bu kanaldan, o güçlü manyetik alan bir anda beyninizi etkiler ve o ana kadar ruhunuza negatif yükle beyniniz tarafından kaydedilmiş tüm yazımlar siliniverir!.

Ve siz anadan doğmuşcasına günâhsız olarak. O ana kadar ruhunuza yüklenmiş olan tüm negatif yüklerde arınmış olarak Arafat'dan dönersiniz.



Yüklə 398,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin