Evrende varolan her şey, sadece Allah’ı tesbih için yaratılmıştır!
Kâinat ve içindekilerin hepsi Allah indindeki bir “An”lık yaratıştır!
Evrende sayısız boyutlar ve o boyutlara ait sayısız değerler ve o değerlerle kendine özgü canlılık sahibi sayısız türler mevcuttur!
Evreni vareden tümel akıl, enerji birimlerine öz vasfı olan Kudret ve Aklı bağışlamıştır! (Bkz. E / Enerji / Her birim, idrâkının kapsamı oranında enerjiye ulaşır)
Evrende birbirinden kopuk, ayrı, mustakil varlıklar ve onların özgür benlikleri ve iradeleri mevcut değildir!
Evrende “Zaman”
Kâinat, tek bir zaman boyutundan ibarettir!
Sayısız Evrenlerin içinde yer aldığı açının yaratıldığı Tek An… “Dehr”!
Evrende “Mekân”
“Mekân”, hariçte mevcut olan bir şey değildir!
Evrende mekânı olan bir Tanrı yoktur!
“Mekân” kavramı, Galaksiye kadar uzanır!
Zaman ve mekânın olmadığı bir âlem içindeyiz!
Bütün parçacıklar, mekânsız olarak birbiri ile ilişkidedir! (“Mekânsızlık”)-( Bkz. E / Evren / Uzay / Uzayda her yer eşittir…)
Bir şey holografik olarak organize edilirse, orada her türlü mekân anlayışı kalkar! (Bkz. E / Evren / Holografik Evren / Günlük yaşamımız da gerçekte bir holografik görüntüdür!)
“Mekân” diye bildiğin, “Allah’ın varlığıyla kâimdir!
“Kendim” kelimesinin bir anlamı da “Mekân”dır!
İnsan mekânı üretebilecek yetenektedir!
Evrende Yaşam
Tüm Âlemler, birer bilinçli yaşam kesitleridir!
Canlılar Evreninin belirli skalaları
Tek’lik gerçeğine karşılık, içinde yaşadığımız âlem, bize göre kesin-mutlak-açık-çok yönlü bir yaşantıdır!
Farklı yaratık türlerinin algılama sistemlerine göre farklı evrenler sözkonusudur!
Yaşam, Evrenin bütünlüğü içinde sarmalanmıştır
Evrende yaşam sayısız katmanlardaki dönüşümler ve boyut değiştirmeler şeklinde sürekli devam eder!
Ebedi hayatınızı Evrensel yasaların ışığı altında inşâ edeceksiniz!
Evrende Ölüm
Kâinatın boyutsal olarak sonu yoktur! Kâinatın sonluluğu, hükmî bir sonluluktur!
Âlemlerin sonu kabulü, Zât’a nisbetledir!
Kâinatın izâfiliği, yokluğundandır!
Algılayan varlıklara göre sonsuz, Allah’ın varlığına göre hükmen sonlu olan bir Evrende yaşıyoruz!
Evrende ölüm yoktur!
Evrende bir şeyin “Yok” hükmünü alması
Evren içre Evrenlerin ve Evren dışı Evrenlerin ne başı vardır, ne de sonu... Sürekli bir dönüşüm sözkonusudur!
“Evrenin başı ve sonu yoktur” derken, bu mevcut Evreni kastetmedik!
“NOKTA” Evren … Ve İndindeki sayısız öte “Nokta”lar…
“Nokta”nın “Allah” İsmiyle işaret edilenden gayrı bağımsız bir varlığı ve vücudu söz konusu değildir!
“Nokta” ötesine işaret eden indindeki sayısız “Nokta”ları fark ettirme amacıyla işaret edilen “Allah İsmini düşünün…
Tüm göresel ve Mutlak Evrenler, “Hû”nun indinde yalnızca bir “Nokta”dır… Bize göreyse, bir çıkış “Nokta”sı!
“Nokta”da, bir “Nükte”dir!
Okyanusta bir kaşık su misâli
1-Mutlak Evren
Mutlak mânâsıyla “Evren”… “Arş’ın boyutsal altı”
2-Göresel Evrenler
Evren içre Evrenler…Paralel Evrenler... Âlemler... 11 boyutlu Evren
Evren içre Evrenler, hologramın konusu olan “Kül”dür… Ve “Zerre” de bu Kül’ün aynasıdır!
Âlemler, Evrendeki boyutsal katmanlardır
Âlemler dörde ayrılır
Evren içre Evrenler, holografik gerçeklik doğrultusunda her “Zerre”de mevcuttur!
Sayısız “An”lardan oluşan sayısız kâinatların her birisi, Allah’ın sonsuz yaratıcılık ilminin eseridir!
Sayısız boyutlardaki sayısız Evrenler, Allah indinde bir “Hiç”tir!
“Nokta”lar sayısız… Sayısız “Nokta”lardan oluşan sayısız açılımlar!
Sayısız “An”lardaki sayısız “Nokta”lardan yalnızca bir “An”daki bir “Nokta”dan yaratılmış Evren içre Evrenlerden birindeyiz!
Evren bedeninin beyni.. Ve Evrenin hâfıza merkezi!
Biz o bedenin içinde bir “Hiç” mesabesindeyiz! (Bkz. E / Evren / Galaktik şuur.. Galaktik Ruh… Galaktik Varlık)
Bu Kâinatın bünyesinde bizim algılayamadığımız özelliklerle varolmuş bir başka evren varsa, onu bu kâinattaki hiçbir varlık bilemez!
Yaşadığımız Kâinata ait olarak bilinen herşey, Allah İlminde “Hayâl” olan varlıklardır!
Kendi minik Evreninizden konuşuyorsunuz… Gerçek “Evren”e asla vukufunuz olmadı!
Algıladığımız Evren, sadece “İnsanın Evreni”dir!
Evrenin algılayabildiğimiz kesiti
Âlemler, iç içe boyutlar şeklinde varolmuştur!
Âlemler, birbirinden kopuk-bağımsız katmanlar değil; İndi İlâhide “Tek bir âlem”dir!
Âlemlerin farklılığı algılama kapasitemizin son derece sınırlı olmasından kaynaklanmaktadır!
İnsan, Mikrodalga Evren gerçeğini fark edebilir ve bu dalga yapıyla ilintisini güçlendirebilir!
Allah ahlâkıyla ahlâklanmış olanlar, Âlemlerin bir dev ağaç olduğunun seyri içindedir!
Uzay (Sonsuz Enerji Denizi)
Uzay boş değil, doludur! İki yıldızın arasındaki boşluk, boşluk değil; doluluk!
Evrenin ana dolgusu
Uzayda her yer eşittir!
Sonsuz enerji denizi, kuantlardan kişinin beynine kadar her şeyin aslıdır… Ve bunun gerisinde de varoluşun sonsuz basamakları mevcuttur!
Evrenimiz, derinlerdeki bir gizli iradenin soluk gölgesi ise, gerçeğin atkı ve çözgüleri içinde başka neler gizli acaba?
Uzayımız…
Beşinci elementimiz “Uzay”dır! Uzay’dan geldik, Uzay’a gideriz; varabilirsek!
Dünya üzerinde insan gözünün göremediği sayısız varlık türleri vardır
Dünya atmosferi ve Dünya üzerinde yaşayan bu varlıklar insanları nasıl kandırmaktalar?
Biliniz ki.. Dünya hayatı bir oyuncak, bir eğlence, bir bezenme ve aranızda öğünmedir!
Dünya üzerindeki her birim, Dünyanın manyetik çekim alanına tâbidir!
İnsan, Dünyanın çekim alanından kendini kurtarabilir ve Cennet yaşamına ulaşabilir!
Dünyaya gelmekten gaye…
Dünya saltanatından, düşünsel boyutun özelliklerine geçiş
Dünya nimeti ile yetinen…
“Evrensel Öz” (Evrensel kuantsal bütünlük- “İlim” sıfatının mahzarı olan “salt şuur”-Evrensel tek şuur-Evrensel insan-Kozmik Bilinç-İnsan-ı Kâmil-Ruh’u Â’zam-Akl-ı Evvel-Hakikati Muhammediye-“Ruh” Adlı Melek-“Allah”ın tüm isimlerinin işaret ettiği mânâların ortaya çıkış mahalli”-“Nokta”
Vücudumuzdaki heer hücre tüm Kozmosu içerir... Her yağmur damlası ve her yaprak da!
Bedeniniz, Kâinatın tamamı... Aklınız ise "Tümel Akıl"dır! ("Kozmik Bilinç"tir!)
Kâinat, makrokozmostur!
“Evrensel öz” ve ondaki tüm özellikleri hologramik bir biçimde kendinde barındıran beyin!
Biz, varlığını “Evrensel öz”den alan ve “O” “öz” ile varolan bir bilinç titreşimiyiz!
Evrenin gerçeğine vardırıcı tek yol, insanın kendi bilinci ve Özüdür!
Kuantsal yapı boyutundan Üstmadde boyutuna kadar sayısız bilinç birimleriyle iletişim kurma imkânına sahibiz!
İnsan, Evrenselliğe, "Öz"ünden gelen Evrensellik boyutundan açılabilir; dışardan bedensellikten değil!
Evrensel sırlara açık bir yapıya kavuşmak için tek şansın…
Holografik bakış aynasında Öz’ündeki kuvveleri keşfet… “B” sırrı ile!
Bize, sürekli bir “Evrensel Yenilenme” uyarısı yapılmaktadır!
Evrensel Gerçeklere Dünyada iken vukûf elde edemezsek, ölümle birlikte o boyutları değerlendirmemiz asla mümkün olmayacaktır!
Evrensel değerlerden haberi olmayanın...
Kişi kendine, Evrensel Öz'den mahrum kalma cezasını nasıl verir?
Evren Kitabı (Sünnetullah-Din- Allah’ın Yaratış Kanunu, Düzeni, Sistemi-“Allah Sistemi”nin değişmez yasaları- Evrensel Yasalar-Ebedi yaşama yön veren Allah ve Sistemi-Yaşam Sistemi-Doğa Kanunları-Tabiat Kanunu-İlâhi Kanun)
Evrendeki her şeyin oluş planı ve programı “ilk An’’daki Seyr”de mevcuttur!
Evrenin oluşum ve işletim programlanması
Evrensel düzen, bu düzeni kurmuş olan ve Evrende hükmünü icra eden “Kozmik Bilinç”in eseridir!
Evren, makrokosmostan mikrokozmosa kadar tam bir bütünlük ve düzen içindedir!
Evrende meydana gelen her şey ve her olay, “Bilinçli güç” terkiplerinin yapısal oluşumları sonucudur!
Allah Kâinatı “Ezeli Sistem ve Düzen” ile varetmiştir! (Bkz. E / Evren / Evrende Ölüm / Evrende ölüm yoktur; dönüşüm vardır!)
Tüm Evrenler yaratılış amacına göre, “Sünnetullah” Kanunlarına göre işlevlerini oluşturmaktadırlar!
Kâinatı meydana getiren yüce Kudret, bize göre “Her An”, Kendine nisbetle “Tek Bir An” içinde tüm varlıkta hükmünü icra etmektedir! (Bkz. İ / İlâhi Hüküm / Varlığın tümü, Allah katında bir ilmî hükümden başka bir şey değildir!)
Tek, “Evren” İsmiyle tanımladığımız yapı olarak, zaman kavramının olmadığı bir mânâda, her An Kendi sistemiyle yaşamını sürdürmektedir!
Evrendeki “Görünür” ve “Gizli” düzen…(Bkz. E / Evren / Holografik Evren / Günlük yaşamımız da gerçekte bir holografik görüntüdür!)
Evrendeki her şey programlıdır… Ve birbiri ile iletişim hâlindedir; birbirini etkilemektedir!
Kâinatta varolan her hareket, asla tesadüfi değil; düzenlidir!
Evrende oluşan her şey, fizik, şimik-kozmik sebepler sonuçlar dizisidir… Mucize dahi!
Kâinatta eşitlik yoktur! (Bkz. A /Adalet)
Kâinatta zıt yoktur! Çünkü Allah’ta zıt yoktur!
Makrokozmos olan Evreni oluşturan işletim programı, aynen mikrokozmos olan “İnsan” a da uygulanmıştır! (Bkz. İ / İnsan)
“Evrensel Düzen” nedeniyledir ki, insanlar, ötesindekine değil; Özündekine yönelmek zorundadır!
Evrende geçerli olan sistematik düzende duygusallığa yer yoktur!
Evren Anayasasının ilk maddeleri (Bkz. S / Sünnetullah)
Evreni yargılamaya kalkarsanız eğer...
Evrensel bakış ve sonucu
Evrendeki her bir yoğunlaşma ve aktivite, hiç düşünmediğimiz bir noktada bambaşa şeyleri etkilemekte ve harekete geçirmektedir!
“Evrensel Din” (Bkz. İ / İslâm)
“Evrensel Enerji” (Bkz. E / Evren / Evrensel Enerji (Kozmik Bilinç), “Evren adı altındaki yapıda kendi “Sistem”ini uygulamaktadır!)
"Evrensel İnsan"
Kâinatın Özü, cevheri, hammadesi, "Evrensel İnsan"dır! (Kozmik Bilinç'tir!(Bkz. E / Evren / Evrenin Mânâ yapısı / ”Evrensel İnsan” (Kozmik Bilinç) madde bir varlık değildir!)
"Evrensel İnsan" Muhammed Aleyhisselâm... Bir ırka değil; tüm insanlığa gelmiştir!
"Evrensel İnsan"ın Dini
Evrenselliğe ulaşmamış insanların Allah Rasûlü'nü değerlendirebilmesi çok güçtür!
Yöresel ve göresel değerler, Evrensel insanı bağlamaz!
“Evrensel Kişilik” (Bkz. K / Kişilik)
“Evrensel Rasûl”
Evrensel Sırlar
Evrensel Sırlar ve Evrensel gerçek, “Hakikat”in modern bilimle deşifre edilmesinden önce benzetme yollu tanımlamalar ile anlatılmaya çalışılmıştır!
Günümüz Bilimi, insanın düşünce dünyasını yeniden imara başladı…
Ezan (Tam Dâvet-Mirâc’a Dâvet)
Kurân “Biz size her şeyi misallerle anlattık” diyor… Öyleyse gerçek “Müezzin” kimdir?
“İnsan”ı uyaran, “Hakikat”e Tam Dâvet eden “Allah Rasûlü”dür!
Günde beş defa “Kitab”ı “Oku”maya dâvet ediliyoruz!
Müezzin”’in sizi “Müminin mirâcı olan Salâ’ya dâvet ettiğinin farkında mısınız? Hiç icâbet etiniz mi?
Ezan’ı kimler algılar? Tam Dâvet’e icâbet etmeyenler neler kaybeder?
“Evvel” Esmâsı
“Evvel” (Sınırsız Geçmiş)
Evvel ve Âhir, senin beş duyunun getirdiği bir anlamdır!
“Evvel” ve “Âhir”, “O”dur!
Eyyüb Aleyhisselâmın duası
“Ezel” –“Ebed”
“Ezel” –“Ebed”, “Hû”dur!
Ezel, boyutsaldır!
Ezel ve Ebed, İlmi İlâhide tek bir bakıştır!
“EBRAR”
Bazı kişiler vardır bunlar sadece deryanın adını duymuşlardır; bütün bilgileri bu işittiklerinden ibarettir... Bazıları da vardır ki; denizi görmüşlerdir fakat yüzme bilmedikleri için ancak boylarına kadar kenardan girmişlerdir... Bazıları da yüzmesini bilirler ve açılırlar... Ve dahi bunların hepsinin fevkinde bir takım kişiler vardır ki; onlar âdeta deryadan bir zerre olmuşlardır... Açılırlar ve derinlere dalarlar, her zaman yeni yeni keşiflerde bulunurlar.
İnsanlarda gerçek ilme karşı böyledirler. Kimi sadece adını duymuştur. Kimi okur Kurân’ı ve emirleri yerine getirip, nehiylerinden kaçınmaya çalışıp, bu kadarı bana yeter der. Bu, umum müslümanlardır.
Kimi de daha fazla çalışıp kendini bu inceliklere hasreder, onları öğrenmek ister. Bunlar da “Ebrar”diye bildirilenlerdir; Havas durumunda olan, Allah’a ermeyi dileyen, nefsi mülhime, nefsi mutmainne durumunda olanlardır.
“EBTER”
(NESLİ KESİLMİŞ)
İslâm’ın doğuşunun 10. yılı, İslâm camiasında "Hüzün Yılı" olarak adlandırılmaktadır.
Zîrâ, bu yılda Hazreti Hatice'tül Kübra ile Ebu Talib vefat etmiş, bunların hemen evvelinde de Efendimiz'in önce 4 yaşındaki oğlu Kasım, ardından da Abdullah Tahir, dârül bakaya kavuşmuştur. İşte böylesine büyük hâdiselerle karşılaşan Efendimiz aleyhisselâm için bu yıl tam bir hüzün yılı olmuştur.
Bu arada, Efendimiz aleyhisselâ’ın oğullarının vefatı üzerine müşrikler kendisine "Ebter" yâni nesli kesilmiş, mânâsına gelen bir şekilde hitâbetmeye başlamışlardır.
Buna karşılık Allahû Teâlâ inzâl etmiş olduğu Kevser Sûresinde şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki, biz sana kevseri verdik.
Rabbına namaz kıl ve kurban kes.
Şüphesiz ki ebter, sana kin bağlayandır"!.
”ECEL”
Bir düzenin, bir çalışma biçiminin, bir yaşam biçiminin son bulması anlamında kullanılır, ”Ecel”!