Ahmed hulûSİ’de kavramlar b av. Asuman Bayrakçı



Yüklə 2,36 Mb.
səhifə13/28
tarix30.10.2017
ölçüsü2,36 Mb.
#22821
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   28

DÜŞÜNSEL YAŞAMIN

BOYUT SIÇRAMASI NEYE BAĞLIDIR?

Chakralardan 7.si olan Pineal gland, insanda soyut kavramların başladığı ve değerlendirildiği alandır. Bunun faaliyeti, beyinde düşünsel yaşama boyut atlatmaktadır.





‘’BİRİMSELLİK VE BEDENSELLİK



HİS VE DÜŞÜNCESİ’’ NASIL OLUŞUYOR?

Evrendeki holografik bilinç ise, "Allah’ın ilim sıfatı”ndandır; ve holografik esasa göre her zerrede, parçacıkta, dalgada tümüyle mevcuttur!.

"İnsan" da, Hakikati itibariyle, bu ÖZ`den gelme "NEFS"teki bilinçten ibârettir!.

Evet...

"Evrensel Öz"ü, bünyesinde barındıran; ve o "Evrensel Öz"de mevcut olan tüm özellikleri hologramik bir biçimde kendisinde barındıran, bir tür titreşimden ibaret beyin!

Sonsuz sayısız dalgalardan, titreşimlerden ibaret, tasavvuf ehlinin "hayâl" olarak nitelendirdiği bir evren!!!

Ama, bu titreşim, ‘’insan bedeni’’ denilen moleküler yapıda, hücre yapıda, ‘’beyin’’ ismi altında bir birimsellik ve bedensellik hissini ve düşüncesini oluşturuyor!.

Bu oluşma nasıl başlıyor?.



Bu oluşma, çocuğun doğumundan sonraki ilk aylarda meydana geliyor.

Dışarıdan belli dalgalar olarak beyne ulaşan çeşitli veriler, kendilerini kabule hazır olan hücreleri kendi frekanslarına programlayarak; o andan itibaren o hücrelerin faaliyeti hâlinde, beyinde kendi anlamlarının oluşmasını temin ediyorlar!.

Buna, ister şartlanma diyelim, ister beynin belirli bilgilerle programlanması ya da programlandırılması diyelim; değişen bir şey olmaz, çünkü işlem aynıdır.

Daha sonra belli değer yargılarının empoze edilmesi ile kişide, kendini “madde beden kabulü” hâli başlıyor.

Beyin, esas itibariyle, her türlü bilgileri alıp kabullenmeye yönelik bir yapı...

Hiçbir bilgi kaydı yokken, o çocuk elini sıcağa dokundurduğu anda "sıcak, cızz!." diyorsunuz.. O, dokunduğu nesnenin "sıcak, cızz" olduğu, beyne giriyor. Daha sonra siz tekrar aynı nesneyi ona götürdüğünüz zaman o, bunu "sıcak, cızz" diye nitelendiriyor.

Bu misâlde olduğu gibi; aldığı her türlü bilgi, beyinde yer ediyor ve bu, beyinde yer eden bilgilere göre de o beyinde "değer yargıları" oluşuyor. Tâ ki, bir başka bilgilendirme ile o değer yargısı değiştirilmediği sürece! Sonra da o kişide ölene kadar o değer yargısı devam edegidiyor...

İşte, bu tür bilgilendirme veya şartlandırma ile kişi, bedene dönük tasarruflarını kendine ait gibi kabul ediyor. Bunun neticesinde de, kendini bir beden olarak görme, bir birim olarak görme hâliyle bloke olmuş oluyor!.

Bu kayıtlanışın neticesinde ise kendine, orijinindeki "Evrensel Öz" cevherinden mahrum yaşam tarzı cezasını vermiş oluyor!.





İNSANI BİRİMSELLİĞE ÇEKEN ŞEYLER

NİÇİN VE NASIL ALINIR?

Sen, eğer Mutlak, "Tek" varlığın bir kısım özelliklerine ayna olmak üzere var edilmiş bir birim isen; aynanda, O Mutlak Varlık, kendindeki hangi özellikleriyle seyretmeyi dilemiş ise, buna uygun bir programı, senin için meydana getirmiştir.

Bu programın gereği olarak sen, seni bireysellikten, bedensellikten, kendini beden olarak kabul etmene dönük hallerden kurtarıcı olaylar dizisi içine düşersin... Çünkü senin için böyle bir program murad edilmiştir.

Bu programının gereği olarak, bedenin istek ve arzularına cevap vermeyen bir yaşam içine girersin.

Gün be gün yaşadığın olaylar içinde maddeden ve birimsellikten uzaklaşmağa, soğumağa, nefret etmeğe başlarsın... Bu durum da seni şuursal boyuta çeker. Veya halk deyimiyle senin, Allah`a yönelmene yol açar... Madde senin için bir değer ifade etmemeğe başlar...

Bunun, birimde ki algılanış şekli şudur;

"Artık, benim için dünya, madde, para pul, evlat, ana baba hiç bir şey ifade etmiyor" demeye başlarsın...

Böylece seni birimselliğe çeken şeyler, senden alınır; bilinç boyutuna doğru bir yönelim başlar.





İSTİDAT VE KÂBİLİYET İLE

BEYİN ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?

İnsanın, kendisinde var olan kâbiliyet ve istidadı madde dünyasına aktarabilmesi, beynin gelişmesiyle orantılı olmaktadır.

Beynin gelişmesi ise her ne kadar elinde görünüyorsa da, bu gelişme dış ya da içe ait çeşitli şartlarla bağlantılı olabilmektedir.




BEYİN HÜCRELERİ, HER İŞLEVİ

YAPABİLECEK KÂBİLİYETE SAHİPTİR!

Beyin, bir alanda ne kadar araştırıcı kapasiteye sahipse, her alanda da o kadarlık araştırma kapasitesine sahiptir!.

Beyin hücreleri, yaptıkları işlev dışındaki her işlevi de yapabilecek kâbiliyete sahiptir; ama bunun ne mânâya geldiğinin farkında bile değiliz!.





BEYİNDEKİ VİRÜSLER NELERDİR?!

İnsan beynindeki, genetikten gelen veya sonradan şartlanma yollu edinilmiş bilgiler, PC deki virüslere benzer!.

Bu virüsler bazen kapalı kalıp harekete geçirecek bir dış etki beklerler ve dışarıdan virüs yok sanılırlar; bazen de hemen yayılıp kişiyi duygusallık batağında perişan edip, tüm harddiski çökertirler... Yeniden harddiskin çalışır hâle gelmesi uzun yıllar alır!.

Virüs şartlanması yerleşmiştir hard diskinin bir köşesine, farkında değilsindir... İlim gelir, harddiskinin çoğunluğunu kaplar... Sonra öyle bir olayla, “imtihan” derler tasavvuf dilinde buna, karşılaşırsın; ki, o olay gider virüsü aktive eder!.

Haydi al başına!. Virüs bir anda bütün bilgilerini imha eder ve hard disk güm!. Yanarsın!. İlim bana faydalı olmadı dersin!.

Oysa, ilim öncesinde edindiğin –şartlanman, değer yargın- beynine yerleşmiş virüsü temizlemediğin için, o virüsü aktive eden olay PC ni darmadağın etmiştir ve yapabileceğin de hiçbir şey yoktur artık, PC ni yeni baştan formatlamaktan başka!.

Evrensel Sırlar kitabının başına ise, tüm virüsleri imha edecek ana “ANTİ-VİRÜS” programını koymuştuk!.(*)

Onu kullanmazsanız, PC niz her an bir olayla aktive olacak virüsle çökmeğe mahkûmdur!.

Ayrıca bilgisayar bağlantıları ile de birbirine virüs geçebilir dosya alış-verişiyle!.

Virüsün beyinden beyine geçişi vardır ve çok önemli bir konudur!.

Beyinler arasındaki bilgi alışverişinde, virüslü bilgiyi siz bile farkında olmadan karşınızdaki PC nin beynine yüklersiniz!

Bana, PC uzmanı Hacker ..... tavsiyede bulundu; “hemen antivirüsü yükle” diye ve yolladı... Hemen yükledim... Antivirüsüm hayli güçlü şimdi... Eğer siz de antivirüs yüklemezseniz, ne zaman içinizdeki virüs hangi olayla aktive olup beyninizi dağıtır bilemem... sonra da cinci dolaşıp beyninizi tamire uğraşırsınız!.

Bilin ki PC nizin beyni yaşamdaki en kıymetli aracınızdır ve onu derhal antivirüsle koruma altına alın!.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

(*) Bütün toplumsal şartlanmalardan; toplumsal şartlanmalardan doğan değer yargılarından; ve bu değer yargıları sonucu oluşan duygulardan arınmayan ÖZÜNDEKİ EVRENSEL SIRLARA eremez!. (EVRENSEL SIRLAR- A.Hulûsi)




İNSANIN KENDİSİNDEKİ MÜKEMMELLİĞİ

ORTAYA KOYAMAYIŞI, BEYNİNDEKİ

GELİŞİMLERİ YAPMAMASI YÜZÜNDENDİR!

Beynin yapısındaki genetik bilgiler; artı astrolojik etkilerin meydana getirdiği özellikler; artı, şartlanmalar, artı bunların sonunda doğan düşünce sistemi, “kişilik şuuru” dediğimiz şeydir. Nitekim bütün insanların yaradılıştan mükemmeliyete sahip olduklarının ispatını da dini yoldan gene Kur`ân-ı Kerim`den bir âyet ile ispatlayalım.

GERÇEK Kİ İNSANI EN MÜKEMMEL BİR ŞEKİLDE YARATTIK”(95-4)

Evet, en gelişmiş bir şekilde halkedilen “insan”, önce dalga bedeni; sonra da biyolojik bedeni ve dolayısıyla da beyin aracı katıyla kısıtlanarak, madde dünyasında, yapısındaki mükemmelliği ortaya koymak durumunda bırakılmıştır. Ki insan bunu başarabildiği oranda mükafata, yapmadığı oranda da sonucuna hak kazanacaktır.

Nitekim insanın bu mükemmel şekilde halkoluşundan sonra, maddeyle kısıtlanışı da bir sonraki âyette belirtilmektedir:

... SONRA DA ONU, (insanı) AŞAĞILARIN AŞAĞISINA iNDİRDİK (madde kaydına soktuk).”(95-5)

Evet görüldüğü gibi, gerçekte her insan, en mükemmel bir yapıya sahip olmasına rağmen, kendisindeki bu mükemmelliği beyninde gerekli gelişimleri yapmaması sebebiyle, madde dünyasında ortaya koyamamakta; ve Yaratıcısı tarafından da bu yüzden sorumlu tutulmaktadır.




‘’BEYİN VERİ TABANI’’ NEDİR?

Çocukluğundan itibaren genlerinden gelip beyninde açığa çıkan ve çevrenden senin beynine ulaşmış tüm bilgiler, demektir.

Her algılananın, beyinde benzer bir veri tabanı olmayabilir; ki, büyük çoklukla da böyledir.






BEYİN VERİ TABANININ

KAYNAKLARI NELERDİR?

Beynine ulaşan veriler dört yoldan olabilir;



1-Beş duyudan

2-“Cin” ismi ile işaret edilen kapsam içindeki, gerek dünyada ve gerekse diğer planetlerde yaşayan, çeşitli bilinç sahibi varlıklardan…

3-Astrolojik etkilerden…

4-Şuur boyutun itibariyle, uzayın hakikatından…

Bunlardan son ikisi, senin, “içerden” kelimesiyle işaret ettiklerindir.

İçeriden” demek, beş duyu ile beynine ulaşmayan verilerin tüm türleri demektir.

Cin” isminin işaret ettiği varlıklar ikiye ayrılır;

1-Benim, “Ruh İnsan Cin” adlı kitabımda bahsettiğim tür…

2-Bu türün dışında kalan; fizik bedenleri olmayan, gerek güneş sistemi içindeki planetlerde –Güneş dahil- ve gerekse galaksi içi diğer yıldızlarda yaşayan, dalga yapılı bilinç varlıklar! Bu türlerle, ancak keşf veya feth hâlini yaşayanlar iletişim kurabilir. Bunların dışındakiler, bir üstteki türle (cin)iletişim kurup; onların takdimi dolayısıyla da, cinlerle değil bu türle görüştüklerini sanırlar.

Uzayından alınanlara gelince…

Buna, Rasûl ve Nebilerde olursa, vahiy; velilerde olursa, ilham denilir. Bunların dışında, ender olarak, bazı çok hassas kişilerde de olması imkândışı değildir.

Esas itibariyle, en zor anlaşılabilecek boyut burasıdır…

Bu boyutta, “Tek’lik bilinci” geçerlidir!.

Bu boyut itibariyle, Evren – Ruhu Â’zâm tek bir yapı-birim-beden hâlindedir; ve O’nun, o boyutu itibariyle, tek bir bilinci sözkonusudur!.




1-Beynin programlanışında genetik veriler sözkonusu, “irsiyet” de dediğimiz genetik verilerin beyinde yeralması sözkonusu.

2-Beynin programlanışında astrolojik etkiler, yani uzaydan çeşitli takım yıldızlardan gelen kozmik dalgaların beyne ulaşmasıyla oluşan bir programlanma da sözkonusu.

Bunlar, beynin ana çalışma mekanizmasını oluştururken, çocukluktan-küçüklükten itibaren beyni düzenleyen bir de “şartlanma” sözkonusu.




BİRİMİN VERİ TABANININ NELERİ

KABUL EDECEĞİNİ BELİRLEYEN NEDİR?

Genetik ve astrolojik veriler, birimin veri tabanının neleri kabullenebileceğini düzenlerken; içinde yaşadığı çevresinden kendisine ulaşan veriler de onun düşünce sistemine yön verir değer yargılarını oluşturarak!.





BEYİNDE POZİTİF VE NEGATİF

ESASA DAYALI, BELLİ FREKANSLARLA

PROGRAMLANMIŞ VERİ TABANLARI VARDIR!

Bilgisayarları inceleyenler, insan beyninin çalışma düzenini çok daha rahat fark edebilirler. Dışarıdan gelen veriler nasıl bilgisayarın harddiskine geçiyorsa; daha sonra da harddiskten istenilenler ekrana yansıyor, görünür hâle geliyorsa; bu bilgiler bilgisayarın içinde, nasıl mevcut bilgi hâli ile değil de sadece 0-1 esasına dayalı iki tür kayıt ise, insan beyninde ve hücrelerinde de aynı şekilde pozitif ve negatif esasa dayalı belli frekanslarla programlanmış veri tabanları vardır!. Siz bunlardan hangisine yönelirseniz onlar sizin ekranınızda üst yapı şuurda meydana çıkar.



Burada önemli olan; insanın kendi kapasitesini olabildiğince kullanabilmesini temin etmektir!



BÂTIN”, GERÇEKTE

BEYİN VERİ TABANINDA VAROLANDIR;

ZÂHİR” OLANDIR!

Beynindeki veri tabanında bulunan ve gerçekte “zâhir” olan, o şeye verdiğin isim veya o şey hakkındaki şartlanmaya dayanan zannın-tasavvurun, seni o şeyin hakikatinden perdeleyip; o şeyin, sana “bâtın” olarak kalmasına yol açar!.





BEYİN VERİ TABANINDAKİ VERİLERİN

ORİJİNİ NEDİR?

Veri tabanındaki veriler, bilgiler dediğimiz şeyler, belli frekanslardır.







GENETİK VERİ TABANIN DEĞERLENDİRİLMESİ

NE ZAMAN VE NASIL BAŞLAR?

Sperm ile yumurtanın rahimde birleşmesinin 120. gününde, cenin, bazı kozmik ışınların etkisiyle, "meleğin ruhu nefhetmesi" diye târif edilen bir biçimde, dalga üretimine başlar.

Beynin çekirdeği durumunda olan bu yapı, genetik veri tabanını değerlendirmesine vesile olan ilk temel kozmik tesirleri alarak ön programa kavuşur ki; böylece onun "şâkilesi" yâni "programının doğrultusu" belirlenmiş olur.




VERİ TABANININ ÇALIŞMA SİSTEMİ NEDİR?

Sizin, beyninizde, farkında olarak algıladıklarınız “somut”tur. Bu “rüya” da olabilir; “hayâl” de!

Burada ölçü, beş duyu ile onu algılamanız değil; beyninizin onu bir şekilde fark edilir hâle sokmasıdır. Yani, önemli olan, o şeyi, sizin, bir yolla farketmenizdir!. İşte bu farkedişle birlikte, o şey, sizin “somut”unuzdur! İsterse başkaları için o şey, hâlâ “soyut” hükmünde olsun!.

Sizin “soyut”unuz ise, bilincinizde, bir sûrete, bir şekle oturtamadığınız için ne olduğunu tam bir açıklıkla farkedemediğiniz şeydir.

Bilirsiniz, öyle bir şey vardır, hissedersiniz; hattâ, sanki o şeye elinizle dokunacak kadar yakınsınızdır; ama gene de, onun adını koyup, ne olduğunu tesbit edemezsiniz! İşte bu, “soyut”unuzdur!.

Bizim kullandığımız çoğu tâbirler, isimlendirmelerimiz, pâyelendirmelerimiz, değerlendirmelerimiz, hep GÖREdir ve kafamızdaki eskilere dayanan kendi “somut”umuza işaret aracımızdır!.

Beyin, biz daha farketmeden, olayları kendi veri tabanına göre çok daha değişik şekilde değerlendirir!.

Beyne bir veri gelir… Beyin gelen bu yeni veriyi-dalgaboyunu, kendi eski verileriyle karşılaştırır. Eğer daha önce ona, yeni geleni andıran bir veri yüklenmişse, hemen onunla eşleştirerek sentez ve ona göre bir değerlendirme yapar. Siz, eski veriler ışığında o yeni veriyi değerlendirirsiniz böylece… Bundan da, “ben onu biliyordum zaten” çıkar.

Bu, rûha da böylece yüklendiği içindir ki, cennet boyutunda yaşayanlar bir takım şeyler için, “bu daha evvelce tattığımız şeylere benziyor” diyeceklerdir! Oysa orada tadılan, bambaşka bir şeydir! Ama bunu, anlatmaya çalıştığım olay yüzünden, burada farketmiş olanlar dışındakiler, farkedemeyeceklerdir!.

Bu sebepledir ki, bu dünyada, yepyeni ve ilk defa karşılaştığımız şeyi, hep eskiyle kıyaslamaya ve eskiye GÖRE değerlendirmeye kalkarsak; o yeni karşılaştığımızdaki ORİJİNALLİKTEN perdeleriz kendimiz! Sonra da deriz ki, “yeni bir şey yok”!.



Oysa, eski bir şey yok!.

O”, her an yeni bir yaratışta! Eskiyi tekrar yaratmıyor, yeniden veya yenileyerek!.





VERİ TABANINDAKİ VERİLERİN

AÇIĞA ÇIKMASI İÇİN GEREKLİ ŞART NEDİR?

Genetik ve astrolojik etkilerden kaynaklanan bir tabanın, özelliklerin, ham madden var. Bu özellikler, kendi kendine açığa çıkmaz... Giren yeni veriler istikametinde bunlar açığa çıkar.

Temelde, baz olan özellikler genetik ve astrolojik tabanda vardır. Bunun açığa çıkması, daha sonraki, dıştan alınan verilere bağlı olarak meydana gelir kişide.




Bilgisayarları inceleyenler, insan beyninin çalışma düzenini çok daha rahat fark edebilirler…

Dışarıdan gelen veriler nasıl bilgisayarın harddiskine geçiyorsa; daha sonra da harddiskten istenilenler ekrana yansıyor, görünür hâle geliyorsa; bu bilgiler bilgisayarın içinde, nasıl mevcut bilgi hâli ile değil de sadece 0-1 esasına dayalı iki tür kayıt ise, insan beyninde ve hücrelerinde de aynı şekilde pozitif ve negatif esasa dayalı belli frekanslarla programlanmış veri tabanları vardır!.

Siz bunlardan hangisine yönelirseniz onlar sizin ekranınızda üst yapı şuurda meydana çıkar.




YAŞADIKLARINIZIN TÜMÜ,

(AYNIYLA RUH’A DA KAYDI GİREN),

VERİ TABANINIZIN SİZDEN AÇIĞA ÇIKIŞIDIR!

Bizler, genetik yoldan bize ulaşan tüm verilerin, kozmik yoldan oluşturulan kapasitedeki anlamlar ölçüsünde ortaya çıkışıyla elde ettiğimiz zihinsel yetenek ile yaşarız.

Veri tabanı ne kadar geniş kapsamlı ise, o kişinin Cennette duyacağı güzellikler, hazlar, zevkler de o kadar fazladır. Cennetteki mertebe farkı dediğim şey de, buna dayanır.

Onun için diyor ki, Hazreti Rasûlullah:

Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!.”

Çünkü, “ilim tahsil etmek”, denen şey, senin beyninde mevcut olup, ruhuna da yüklenmekte olan veri tabanını olabildiğince üst kapasiteye çıkarmandır. Ne kadar beynini geliştirebilir, ne kadar veri tabanını artırabilir, ne kadar ilim sahibi olabilirsen, yaşamın o kadar farklı olur.

Ahmaklarla sohbet etmekten kaçının” denir!.

Kimdir ahmak?.



Anlayamadığını anlamayan!.

Niye kaçınmak?.. Çünkü, sana katacağı bir şey yok!. Sohbet edeceğin beraber olacağın insan, ilimce senin ilerinde; senin önünde olsun!. Senin gerinde olan bir kişiye ise yalnızca bir şey verme amacı ile yaklaş!.

Âhirete inanmayan kişi, nasıl para ve mal biriktirme peşinde koşarsa; akıllı insan da, ilim biriktirmek için uğraşır. Çünkü, ölüm ötesinde artık yeni ilim elde etme şansının olmadığını bilir!.

Ruhta ölümötesinde kapasite artırma imkânı yok!. İşte onun içindir ki,

Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!”;

Ilim Çin`de bile olsa git al!”;

Kendi önünde olduğunu bildiğin, senden daha fazla bilgili kimselerle beraber ol! “

diye tavsiye ediliyor.

Dünyada cehennemi de cenneti de kendi içimizden kaynaklanan bir biçimde yaşadığımız kesin!.

Veri tabanımıza GÖRE içinde bulunduğumuz şartları değerlendirir; sonucunda da içinde bulunduğumuz şartlardan ya mutlu oluruz ya da yanarız.



Mutluluğumuz ve mutsuzluğumuz hep hayâlimizde(N)dir!.

Rüya misâlindeki gibi, dünya sonrası kabir âlemini de, daha sonraki boyut ve yaşam şartlarını da hep gene dünyayı algıladığımız gibi; madde olarak algılayacağız; ancak o boyut şartlarının getirdiği yaşam biçimlerine göre!.

Ölümötesi yaşamda, hayâllerini, oranın gerçekleri gibi yaşayacağın içindir ki, Bakara Sûresi sonunda,

Benliğinizdekileri açıklasanız da gizleseniz de onların sonuçlarını yaşayacaksınız varlığınızdaki Allah’ın getirisi olarak!”

denmektedir.

Herkes kendi benliğinin getirisi olan hayâllerinin sonuçlarını yaşamaktadır ve yaşayacaktır.

Veri tabanını arındırmamış olanlar, hayâllerinden yakınacakları bir merci bulamayacaklardır yarın!.



Yaşadığınız an içindeki düşünce ve fiillerinizin sonuçlarını daha sonraki an ve süreçte aldığınızın farkında değil misiniz?

İçinde bulunduğunuz huzur ortamı veya yangınların dünkü düşünce veya fiîllerinizin sonucu olarak bugün sizi kuşatmış olduğunu hâlâ mı göremiyorsunuz?

Dünü bugün yaşıyorsanız, bugünü de yarına taşımış olmayacak mısınız?

Böylece dünyanızı, kabir âleminize taşımış olmayacak mısınız?

Bugünkü mutluluk veya yangınlarınız belki de pek çok misliyle kabir âleminizde kıyâmete kadar devam etmeyecek mi?

Daha sonrasında da benzeriyle devam etmeyecek mi?

Niye cehennem?…

Cehennemde neler olacak?…

Kim sizi cehenneme atacak?… Bundan zevk alacak biri mi var sanki!.

Böyle biri yoksa; hâlâ yaşayacağınız cehennemin nereden kaynaklanacağını göremiyor musunuz?

Bugün sizi yangınlara düşüren, cehennemi yaşatan dışardan biri mi ki; yarın da size cehennemi yaşatacak dışardan biri olsun?

Hâlâ SİSTEM ve DÜZENİ kavrayamıyor musunuz?

Ellerinizle yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamak” üzere kurulu “Allah yaratısı sistem ve düzenin” kurallarıyla kesin bağımlı olduğumuzu hâlâ idrâk etmeyecek misiniz?

Elleriniz” yalnızca BEYNİNİZİN aracıdır; dolayısıyla, yaşadıklarınızın tümü, beyninizdeki –aynıyla ruha da kaydı giren- veri tabanınızın sizden açığa çıkışıdır.

İş böyle olduğuna göre, niçin, hâlâ veri tabanınız üzerine eğilip, bugünkü ve yarınki yangınlara neden olan veri tabanınızı gözden geçirip; neden, o verileri yeniden düzenlemiyorsunuz?… Yoksa yangında olmaktan zevk mi duyuyorsunuz?

Ötede bir tanrı ve gelecekteki, onun bilmem neredeki cehennemi kavramından; “Âlemlerin sahibi ALLAH ve O’nun HER AN GEÇERLİ SİSTEM VE DÜZENİ” kavrayışına geçemeden sorularınızın cevaplarını alamayacaksınız!.

Kendinizi gerçeklere göre hazırlamazsanız yarına; bilin ki, yalnızca kendi ellerinizle (beyninizle) yaptıklarınızın sonuçlarını yaşayacaksınız; ve asla “Allah” size zulmetmiş olmayacak!.




KİŞİ, VERİ TABANINDAKİ SEVDİĞİYLE

BERABER OLACAK AHİRETTE!

Kişi, veri tabanındaki sevdiğiyle beraber olacaktır âhirette; ama kendi şartları içinde, veri tabanı kapasitesi kadarıyla!.





BEYİN FAALİYETİ VE VERİ TABANININ,

İLHAM” VE “VAHİY” ÜZERİNDE



ROLÜ VAR MIDIR?

İnsanı ilâhi mânâlara yaklaştıran en değerli yol, “ilham”dır!.

"Vahiy"; özden dışa gelen, yani "Hak'tan halka" gelen sezginin adıdır. Melek aracılığıyla direkt özden gelen akıştır!.

"İlham"lar ise kişinin kendi çalışmaları sonucu, kendisinden meydana gelen fiillerin hâsılası olarak kendisinde oluşan hassasiyetin kazandırdığı algılamalarıdır.

"Vahiy", Hak'tan direkt olarak, herhangi bir çalışma söz konusu olmadan kendisine nâzil olan ve kendisinde fışkıran ilâhi ilimdir.



"İlham" ise kişinin çalışmaları sonucu kendisinde meydana gelen hassasiyetle, bazı ilâhi gerçeklere muttalî olması, bunların perdelerinin kendisinde açılması; bunları hissedip yaşaması hâlinin adıdır.

İlhamlarda bazı yanılmalar söz konusu olabilir... Fakat vahiyde yanılma olmaz; bireysel değer yargıları asla gerçekleri bulandırmaz!.

Niçin..?

Çünkü, "vahiy", direkt "Hak'tan nuzül"dür!. Yanılma payı yoktur!.

Çünkü, beyin faaliyetlerinin ve verilerinin, o gelenin üzerinde bir rolü yoktur!. Direkt olarak beyinde o mânâ oluşur.

Halbuki "ilham"da ise, kişinin beyninin açılma kapasitesine göre alıcılık durumu ortaya çıkar.

O kapasitenin oluşumunu meydana getiren yan faktörler velide hâsıl olan mânâyı etkileyebilir!.

Meselâ o anda duyguları, istek veya arzuları o gelen nesneye karışabilir... Ve o gelen nesneyi o istikamette değerlendirebilir.




Yüklə 2,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin