O ateşin kaynağı, vicdanınızdır!. Ya samimiyet suyu ile doludur, sulanmıştır... Ya da riyâkârlık ikiyüzlülük münâfıklık ateşiyle kıvranmaktadır vicdanınız!.
Her gece yapamıyorsanız haftada bir; haftada bir yapamıyorsanız ayda bir; ama mutlaka vicdanınızı ziyaret edip onunla bir sohbet edin!.
Pahasını ödeyemeyeceğiniz en büyük aldanma, kendi kendinizi aldatmadır.
* * *
MÂNEVİ CEHENNEMİN YAKIŞI
DÜNYADA BAŞLAR…
Cehennemin mânevi ateşi, şuurundaki sahiplik düşüncesidir!. Ki, yakışı dünyada başlar.
Herhangi bir nesnenin sahibi olduğunuzu düşünüyorsunuz ve o nesneyi yitirdiğiniz anda başlıyorsunuz yanmaya!. Oysa, "Allah verdi, Allah aldı" deyip işi bitirebilseniz, "yanma" olayı bir anda sona erecek; ya da hiç olmayacak!.
Esasen cehennemdeki "yanma"ların kökeninde büyük ölçüde, toplumsal şartlandırmalar; bu şartlandırmaların oluşturduğu değer yargıları; ve nihâyet bunların tümünün meydana getirdiği duygular yatar!.
Hangi şey ya da konu için "ille de böyle olmalı" diyorsanız, sizi mutlaka bir "yanma" bekliyordur... Kaçınılmazdır!. Çünkü, er ya da geç, bir gün o şey sizin istediğinizin dışındaki bir hâle dönüşecek; neticede siz de bundan dolayı "yanacaksınız" demektir!.
Kişilerin büyük çoğunluğu, dünyada yaşarken "yanmaya" başlar... Bir kısmının yanması da ölümle, yâni biyolojik bedeni terkedişiyledir... Çünkü, sahibi olduğunu sandığı herşeyin elinden çıktığını, yitirildiğini bizzat yaşamaktadır!.