KUR`ÂN-I KERİM, bu varlıkları "CİN" ismiyle tanıtmış ve Hazreti Muhammed aleyhisselâm dahi bu "CİN"ler konusunda insanları oldukça geniş bir biçimde uyarmıştır.
Kendilerini eskiden "RUH" diye tanıtan ve genellikle de geçmiş evliyaların "RUHLARI" olduklarını iddia eden bu "CİN"ler esas itibariyle daima gerçek hüviyetlerini gizlemektedirler.
"Mevlâna", "Yunus Emre", "Abdülkadir Geylânî"nin kısa adı olarak KADRİ, gibi takma isimlerle ilişki kuran bu varlıklar, İSLÂM’ı ve TASAVVUF`u bilmeyen kişilere, güya tasavvufun gerçeğini açıklamak amacıyla, ALLAH`ı anlatmak amacıyla bir takım bilgiler vermek suretiyle işe başlamışlardır.
Esasen "CİN" olmak, onlar için tamamiyle bir övünç, iftihar meselesi... Zirâ, ışınsal yapıya sahip olmaları hasebiyle, bizim zaman-mekân kayıtlarımızın hayli üstünde yaşam imkânlarına sahip varlıklar. Ayrıca, belli hassasiyet-alıcılık seviyesine ulaşmış "medyum yapılı" kişilerin beyinlerine son derece kolaylıkla nüfuz etmekte olup, onlara akıl almaz hayâller yaşatabilmektedirler.