Ahmed hulûSİ’de kavramlar


Hakikat bilgisini inkâr edenler, ne vechlerinden



Yüklə 1,92 Mb.
səhifə17/20
tarix06.03.2018
ölçüsü1,92 Mb.
#44715
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   20

Hakikat bilgisini inkâr edenler, ne vechlerinden (iç dünyalarından) ne de sırtlarından (dıştan) yakanı önleyemeyecekleri; kendilerine yardım da olunmayacağı zamanı bir bilselerdi!

Bilakis (vadolunanı yaşatacak vefat {bedenin hayatiyetini çekim enerjisini yitirmesiyle meydana gelen kopuş}) onlara ansızın gelir de, kendilerini şaşkına çevirir! Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter ve ne de kendilerine mühlet verilir.

Andolsun, senden önceki Rasûllerle de alay edildi de; küçümsedikleri şey, alay edenleri her yönden kuşattı.

De ki: "Gece ve gündüzünüzde, Rahman'dan (özündeki Rahmanî hakikatin gereklerini yaşayamamanın sonucu olan azap hâlinden) sizi kim korur?"... Hayır, onlar Rablerinin zikrinden yüz çeviricilerdir!

Yoksa onların, kendilerini koruyacak bizim dûnumuzda ilâhları mı var? (Oysa) onlar (vehmettikleri tanrılar), ne kendi nefslerini kurtaracak güce sahip olurlar; ne de tarafımızdan destek görürler.

Hayır, biz bunları ve atalarını (dünya nimetlerinden) yararlandırdık. O kadar ki, onlara ömür çok uzun geldi (bitmeyecekmiş gibi)! Görmüyorlar mı ki biz arza (fiziksel bedene) geliyoruz, onun etrafından onu noksanlaştırıyoruz (tâ ki yaşlanır ve ölümü tadar)... Galipler onlar mı?

De ki: "Ben sizi sadece vahiy ile uyarıyorum"... (Ne var ki) sağırlar uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler!

Yemin olsun, eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti dokunsa elbette: "Yazık bize! Doğrusu biz zâlimlermişiz" derler.

Kıyamet sürecinde ulûhiyet hükümlerine göre ölçütler koyarız! Hiçbir nefs (benlik-bilinç) en küçük bir zulme uğramaz. Bir hardal tanesi ağırlığınca olsa dahi onu getiririz. Hesap görücüler olarak biz (hakikatlerindeki Hasîb özelliği) kâfiyiz. (Enbiyâ/39-47)



KİM,



BEN O’NUN DÛNUNDA BİR TANRIYIM” DERSE,

ONA BUNUN SONUCUNU

CEHENNEM OLARAK YAŞATIRIZ!

Semâlarda ve arzda kim varsa O'nun (El Esmâ mânâlarının açığa çıkması) içindir! "HÛ"nun indînde olanlar, O'nun kulluğunu ne benliklerini katarak büyüklenmiş olurlar; ne de bezginlik duyarlar!

Gece ve gündüz (yaratılış amaçlarındaki işlevlerine devam suretiyle) tespih ederler; Hiç kesintisiz!

Yoksa onlar yeryüzünde kabirdeki ölüleri (bedenlerdeki şuurundan gâfil bilinçleri) dirilten (hakikatlerini hatırlatıp yaşatan) tanrılar mı edindiler?

Eğer o ikisinde (semâlar ve arz) Allah'tan başka tanrılar olsaydı, elbette o ikisi de düzenini yitirirdi! Arş'ın Rabbi Allah, onların vasıflamalarından münezzehtir.

Yaptığından soru sorulmaz! Onlar sorgulanır (yaptıklarının sonucu yaşatılır)!

Yoksa O'nun dûnunda tanrılar mı edindiler? De ki: "Kanıtınızı getirin hadi! Bu (lâ ilâhe illâllah) benimle beraber olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir); benden önce olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir)"... Hayır, onların çoğunluğu Hakk'ı bilmiyorlar... Bundan ötürü yüz çeviricilerdir.

Senden önce bir Rasûl irsâl etmedik ki Ona: "Tanrı yoktur, sadece Ben! O hâlde bana kullukta olduğunuza iman edin" diye vahyetmiş olmayalım.

"Rahman çocuk edindi" dediler! Subhan'dır O! Bilakis ikrama nail olmuş kullardır (İsa ve Allah'ın kızları diye vehmedilen melekler).

Sözleri, O'nun hükmü önüne geçmez! Onlar, O'nun hükmünü uygular.

Onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir... Onlar, ancak rızasını kazanmış kişilere şefaat ederler... Onlar, O'nun haşyetinden titrerler.

Onlardan kim: "Ben, O'nun dûnunda bir tanrıyım" derse; ona, bunun sonucunu cehennem olarak yaşatırız! İşte zalimlere sonucunu böyle yaşatırız. (Enbiyâ/19-29)



İLÂH EDİNMEK



  • İlâh Tasavvur etmek

  • İlâh varsaymak

  • İlâh oluşturmak

  • Allah hakkında su-i zanda bulunmak

  • Allah’ı tanrı yerine koymak

  • Mîsaklarına rağmen (yaratılışlarındaki mutlak teslimiyet fıtratına rağmen) sonradan Allah Ahdini (şartlandırılmaları ya da yanlış bilgileri yüzünden) bozmak

  • Kendi zannındakine, hayâlindekine yönelmek

  • Hakikat”ten tam sapmak

  • Hakikat bilgisini inkâr etmek

  • Hakikati yanı sıra dışsalı tanrı edinmek

  • Allah ile bağını kopartmak

  • Din’e ihanet etmek

  • Kalbine hamiyeti (köylülük-cahillik gururu), cahillik tutuculuğunu (yeniye kapalılık) yerleştirmek

  • İman edenleri Mescid-i Haram'dan alıkoymak

  • Bekletilen hedy kurbanlarının yerlerine ulaşmasına mâni olmak

  • Allah'ın (şirk anlayışının kaldırılarak) BİRleştirilmesini/vusûlünü emrettiği şeyi kesip koparmak

  • Arzda (bedeni amacına uygun kullanmayarak) ifsad yapmak

  • Allah'tan uzaklaştırılmışlık (hakikatlarına bahşedilmiş Esmâ kuvvelerinden uzak düşmek)

  • Allah ahdinde bağlılık göstermemek

  • Az bir pahaya Allah ahdini satmak

  • Kendi nefsi aleyhine sözünü bozmak

  • Allah (adıyla işaret edilen) hakkında ilim sahibi olmadan, gerçeğe kılavuzlayanı olmaksızın ve vahyi bilgiye (Esmâ hakikatinden şuura yansıyan bilgiye) dayanmaksızın mücadele etmek

  • Dünyayı da gelecek yaşamı da yitirmek

  • Allah'a tek taraflı (işine gelen şeyler yönünden) kulluğu kabul etmek

  • Kendine hayır isabet ettiğinde onunla keyiflenmek; belâ isabet ettiğinde ise yüzüstü dönmek(Kulluğunu inkâr etmek)

  • İçgüdüseldürtülerini-bedenselliğini-kuruntuladığını(Hevâsını) tanrı edinmek

  • Bedensel-Hayvani bilincin hükmüne girmek

  • doğasal olay veya varlıkları, Allah yanı sıra ilâh-tanrı konumunda düşünmek

  • Allah'a inanmayıp yıldızları tanrı kabul edip onlara tapınmak

  • Melekleri ve nebileri Rabler edinmek

  • Evliyaları, din adamlarını rab edinmek

  • Görünmeyen varlıkları(Cinleri) dost –hâmi-veli-Rab edinmek Velisi (şeytan-vehim) olmak]

  • Apaçık hüsran



“HAKİKAT”TEN TAM SAPARAK,

ZARARI YARARINDAN FAZLA OLANA YÖNELMEK

İnsanlardan kimi de vardır ki, Allah'a tek taraflı (işine gelen şeyler yönünden) kulluğu kabul eder. Eğer ona bir hayır isâbet eder ise, onunla keyiflenir... Şayet ona bir belâ isâbet eder ise, yüzüstü döner (kulluğunu inkâr eder)... (Böylesinin) dünyası da gelecek yaşamı da yitirilmiştir. İşte bu apaçık hüsranın ta kendisidir!

Allah dûnundaki ne yararı ne de zararı olmayan şeylere yönelir... İşte bu tam bir (hakikatten) sapmadır!

(O), zararı yararından fazla olana yönelir... O (taptığı) ne kötü bir mevlâ ve ne kötü arkadaştır!(Hac/12-13)





ALLAH İLE BAĞINI KOPARTMAK



  • Uydurulan gerçek dışı kabuller

  • “İlâh” varsayımı, tasavvuru

  • (Esmâ'nın açığa çıkışı olan) işaretleri yalanlamak ve geleceklerindeki sonsuz yaşam süreçlerine iman etmeyenlerin boş hayallerine tâbi olmak

  • Dışsalı tanrı edinmek

  • Putlarını Rablerine denk tutmak

  • Allah dûnunda övülen-yüceltilen-büyütülen ve bunların karşılığında kişiye istek ve arzuları istikametinde bağışlarda bulunacağı umulan varlık oluşturmak-vehmetmek-varsaymak…

  • Allah dûnundan, kendilerine ne fayda ve ne de zarar vermeyen şeylere dua edip yakarmak…

  • Hayâlindekilerle ötende kabul ettiğin Tanrını bezemek ve o “Hayâli Tanrı”nın da kulu(kölesi) olmak

  • Din’e ihanet etmek



ALLAH DÛNUNDA RAB İTTİHAZ ETMEK

  • Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmek

  • Evliyaları, din adamlarını rab edinmek

  • Bazılarının bazılarını (mesela İsa'yı) Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmeleri

  • Allah'tan başkasına kulluğu düşünmek

  • Hakikatten yüz çevirmek

  • Fesat çıkarmak

  • Şirk koşmak

  • Allah’a teslim olduğu bilincinden yoksun olmak

Sana gelen ilimden sonra, her kim bu hakikat hakkında tartışırsa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, yandaşlarımızı ve yandaşlarınızı çağıralım; sonra dua edelim; Allah lâneti hakikati yalanlayanların boynuna olsun!"

Muhakkak ki, işin hakikati budur. İlâhiyet (tanrı-tanrısallık) kavramı geçersizdir; sadece Allah! Gerçek ki Allah "HÛ"dur, Azîz'dir, Hakîm'dir.

Eğer (bu hakikatten) yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları bilir (sonucunu yaşatır).

De ki: "Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, gelin aramızdaki şu ortak anlayışa; Allah'tan başkasına kulluğu düşünmeyelim; hakikatimiz olan Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayalım; bazımız bazımızı (mesela İsa'yı) Allah dûnunda Rab ittihaz etmesin (Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmeyelim)." Eğer bunlara karşı çıkıp yüz çevirirlerse, o takdirde deyin ki: "Şahit olun ki biz Allah'a teslim olmuşlardanız."

Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, niçin İbrahim hakkında tartışıp duruyorsunuz? Tevrat ve İncil Ondan sonra inzâl edilmiştir (dolayısıyla olayı anlatmıştır). Bunu fark edecek aklınız yok mu?

Az çok bildiğiniz konularda tartışıp durdunuz, neyse... Fakat hiç bilmediğiniz bir konuda neden tartışırsınız? Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz!

İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan... Fakat o tanrıya (dışsal ötesinde bir ilâha) inanmayan (hanîf), yalnızca Allah'ın var olduğunun idrakında olarak O'na teslim olmuş (varlığında Allah'ın mutlak tasarrufu olan) idi. Anlayışında şirk yoktu!.. (Âl-i İmran/61-67)



KÂBE ÇEVRESİNDEKİ VE İÇİNDEKİ 360 PUT



Yıllar ve yıllar, çok çok yıllar önce oldu bu anlatacağım olaylar...

O zamanlarda yaşayan insanlar cahil, ama pek çok cahil kişilerdi... Hele Arabistandakiler!.

Öylesine cahil kişilerdi ki Arabistan`da yaşayanlar ise utanılacak bir duruma düşerler korkusuyle öz kızlarını diri diri kuma gömerlerdi!.

Ahlâksızlık başını alıp gitmişti!..

Arap ırkı, özellikle de Mekke`liler içkiye, kumara, müziğe, kadına aşırı düşkündü... Her taraf meyhanelerle dolmuş; herkes eğlence ağırlıklı yaşar olmuş; günlerini edepsizliğin envai çeşidiyle geçiriyorlardı..

İçkiye öylesine düşkündüler ki, içinde üç-dört fıçı içki bulunmayan ev parmakla gösterilirdi..

Kumar da ayrı bir alemdi!... Bir çokları, kumarda paralarını kaybettikleri zaman çocuklarını, karılarını ve hatta kendilerini dahi ileriye sürer hâle gelmişlerdi...

Kadınların yaşamı ise tam bir felâketti!..

Parası olan herkes dilediği kadar kadın alabilirdi... Bundan beteri ise adam öldüğünde ortaya çıkardı... Birçok kadına sahip bir erkek öldüğü zaman, onun karıları miras olarak erkek evladlar aralarında paylaştırılırdı... Evladlar ise kendilerini doğurmamış olan babalarının karılarını kendileri karı olarak değerlendirirlerdi.

Kız çocuğu olan babalar, onu öldürmeye karar verdikleri zaman, o çocuğu giydirip süslerler ve alıp çöle giderlerdi.. Çölde kumda derin bir çukur kazan baba(!) daha sonra bu kızını diri diri o çukurun içine atar; kızcağızın canhıraş feryatlarına aldırmaksızın onu canlı bir halde kuma gömer; bundan sonra da yaptığı bir yiğitlik, ya da bir marifet, hünermişçesine gururla insanların içine dönerek bunu iftiharla anlatırdı...

Harpleri ise insan aklını durduracak kadar vahşi bir nitelikte idi...

Genellikle gece saldırırlardı düşmanlarına.. Gâlip gelen taraf aldığı erkek esirleri derhal öldürür; kadın ve çocuk esirleri ise zevk ve sefahat alemlerinde en adi cinsel arzularını tatmin için kullanırlardı...

Eğer kadın esirlerin içinde hamile olanları varsa, ellerindeki kargılarıyla o zavallıcıkların karınlarını yırtar, ceninleri mızrağa geçirip gösteri yaparlardı!.. Sadistlikleri zirveye ulaşmıştı!...

Hele bir adamı öldürmeye karar vermesinler... Bu kararı verdiklerinde, onun önce el ve ayaklarını keserler, sonra da diri diri çölde ölüme terkederlerdi..

Ölülerden bile intikam almak gibi bir huyları vardı... Onların burunlarını keser, gözlerini çıkartır, uzuvlarını paramparça ederlerdi.

Tapındıkları şeyler ise sayısızdı!.. Kuştan, attan, öküzden tutun da hurma ağacına, taş, kaya parçalarına kadar her ne aransa bulunabilirdi tapındıkları arasında... Ka`be civarında ve içinde üçyüz altmış tane put vardı.. En büyük putlarının ismi "Hubal" idi!.

Gerçekten değerli olan yegane mabedleri ise, Hazreti İbrahim ile oğlu Hazreti İsmail`in beraberce yapmış oldukları, "Kâ`be" yani "Beytullah" idi.

İşte böylesine bir felaket devrinin hüküm sürmekte olduğu Mekke`de, ancak birkaç kişi yapılmakta olan işlerin kötülüğünü, putlara tapınmanın saçmalığını idrak ediyordu. Onlar bekliyorlardı...

Bekliyorlardı ki, bir peygamber zuhur etsin ve Tek Bir Yaratıcıya tabi olmayı açıklayan dini göstersin!..



HEVÂSINI İLÂH EDİNMEK



  • Rasûlü alaya almak

  • İçgüdüsel dürtülerini-bedenselliğini-kuruntuladığını tanrı edinmek

  • En'am (koyun-sığır-deve) gibi olmak ; belki tuttukları yol itibarıyla daha sapmak (insan olmaktan)

  • Yaşamı Dünya hayatından ibaret sanmak

  • Hakikati geçersiz kılmaya uğraşmak

  • Allah’ın asılsız zan içindekileri bilgisi(kabulü) doğrultusunda saptırması, algılaması ve hakikati hissedişini kilitlemesi-görüşüne perde koyması

  • İşittiklerini yahut akıllarını kullanmayanlar

Bu (Kur'ân), insanlar için kavranası gerçekler; yakîne ermiş kimseler için de hakikate erdirici ve rahmettir.

Yoksa kötülükleri kazananlar, kendilerini, iman edip imanın gereğini uygulayanlarla aynı kılacağımızı; hayatlarında ve mematlarında eşit (tutacağımızı) mi sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!

Allah, semâları (bilinçleri) ve arzı (bedeni) Hak olarak (Esmâ'sıyla) yarattı; her kişi kazandığının sonucunu yaşasın diye; onlara haksızlık edilmez!

Hevâsını tanrı edinen, (bu yüzden) Allah'ın onu, bilgisi (kabulü) doğrultusunda saptırdığı, algılaması ve hakikati hissedişini kilitlediği, görüşüne perde koyduğu kimseyi gördün mü? Allah'ın bu uygulamasından sonra onu kim hakikate erdirebilir ki! Hâlâ düşünüp değerlendirmez misiniz?

Dediler ki: "Yaşam dünya hayatından ibarettir! Ölüm, yaşam; hepsi buradadır! Bizi sadece zaman yok eder!" Bu konuda onların hiçbir delilleri yoktur! Onlar sadece zan içindeler!

Karşılarında işaretlerimiz apaçık bildirildiğinde: "Eğer sözünüzde sadıksanız hadi getirin atalarımızı" demekten başka söyleyecek sözleri yoktur.

De ki: "Allah sizi canlandırıyor! Sonra size ölümü yaşatacak! Sonra kendisinde kuşku olmayan kıyamet sürecinde sizi bir araya getirecek! Ne var ki insanların çoğunluğu (bu gerçekleri) anlayamıyor!"

Semâların ve arzın mülkü (Esmâ ile işaret edilen özellikleri açığa çıkarmak için, onları belli bir işlevle yoktan vareden) Allah içindir! O Saatin geldiği süreçte, (işte) o zaman hakikati geçersiz kılmaya uğraşanlar hüsrandadırlar!

Her inanç toplumunu diz üstü çökmüş görürsün! Her inanç toplumu, kendi bilgisine göre çağrılır. "Bu süreç, yaptıklarınızın karşılığını yaşama sürecidir!" (denilir).

İşte bilgimiz! Size Hak olarak dilleniyor... Biz yaptıklarınızı kaydediyorduk! (Hafızalıyorduk-varlıktaki evrensel hafıza-memory.) (Câsiye/20-29)



Hevâsını (içgüdüsel dürtülerini-bedenselliğini-kuruntuladığını), Tanrı edineni gördün mü? (Mu'minûn: 91, Bakara: 21)... Sen mi ona vekîl olacaksın?



Yoksa sen onların çoğunluğunun, işittiklerini yahut akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun? Onlar ancak en'am (koyun-sığır-deve) gibidirler; belki onlar tuttukları yol itibarıyla daha sapmışlardır (insan olmaktan)!(Furkan/43-44)



    "BUZAĞI”YI İLÂH EDİNMEK



(Bedensel-Hayvani bilincin hükmüne girmek)

Biz Musa için levhalarda kaçınılması gereken şeyler hakkında öğüt ve yaşam için gerekli olan şeyleri detaylarıyla yazdık... "Bunları sıkıca tut ve kavmine, bunlara en güzel şekilde uyup muhafaza etmelerini emret... (Bu hükümlere uymayan) itaatten çıkmışların yurdunu göstereceğim size."

Haksız olarak arzda büyüklenenleri, mucizevî kuvvelerimden uzak tutacağım; çünkü onlar hangi mucizeyi görseler, ona iman etmezler! Rüşd yolunu görseler, o yola girmezler... Sapıklık yolunu görseler, onu yol edinirler... Bu, onların (hakikate) işaretlerimizi yalanlamaları ve onlardan gâfiller olmaları dolayısıyladır.

 (Hakikate) işaretlerimizi ve âhiret likâsını (sonsuz gelecek yaşamın getirisini) yalanlayanların yaptıkları boşa gitmiştir... (Onlar) sadece yapmakta olduklarının sonucunu yaşamıyorlar mı?



Musa'nın halkı ondan sonra (yani Musa'nın Tur'a çıkışından sonra), kendilerinin değerli süs eşyalarından meydana gelen, (buzağı gibi) böğürebilen buzağı heykeli edindiler... Fark edemediler mi ki o (heykel) onlarla ne kelâm edebiliyor ne de bir yola hidâyet edebiliyor? Onu (ilâh) edindiler ve zâlimler oldular (nefslerine zulmettiler)!

Düşünüp, hakikatten sapmış olduklarını fark ederek pişman olduklarında: "Yemin olsun ki, Rabbimiz bize rahmet etmez ve bizi mağfiret etmez ise, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz" dediler. (A’râf/145-149)



BEDENİ İLÂHLAŞTIRARAK (Tagut)



ONA TAPINMA

  • Hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirme

  • Gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvvelere, fikirlere tapınma

De ki: "Sistem ve düzeninde O'ndan başka etken görmemek üzere Allah'a kulluk edeyim..."

"Siz de O'nun dûnunda dilediğinize tapının!" De ki: "Gerçek şudur ki; kıyamet sürecinde hüsranı yaşayacak olanlar, hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirenlerin ta kendileridir! Dikkat edin! İşte o apaçık bir hüsranın ta kendisidir!"

Onların, fevklerinden (bilinç boyutu itibarıyla) de yakıcı-ateşten gölgelikler (katmanlar) vardır, altlarından (bedenleri itibarıyla) da gölgelikler (katmanlar) vardır... İşte (gerçek) bu; Allah onun korkusunu kullarında açığa çıkarıyor! Ey kullarım, benden korunun (Sünnetim gereği sizden açığa çıkan her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağım için)!

Bedenini tanrılaştırarak (tagut) ona tapınmaktan kaçınıp, Allah'a (hakikatlerine) yönelenler var ya, onlar için Büşra (müjde; vuslat) vardır... Kulları müjdele!

Onlar (o kullarım) ki, Hak sözü işitip, onun en güzeline (en koruyucu olanına) tâbi olurlar... İşte onlar kendilerini Allah'ın hakikate erdirdiği kimselerdir ve işte onlar derin düşünen akıl sahiplerinin ta kendileridirler!(Zümer/14-18)



DOĞASAL OLAY VEYA VARLIKLARI



ALLAH YANI SIRA İLÂH-TANRI

KONUMUNDA DÜŞÜNMEK

Onlara bir sâlih (evlat) verince, onlara verdiğine bağlı olarak Allah'a ortaklar oluşturdular... Allah onların ortak koştuklarından Yüce'dir.

Kendileri yaratılıyor oldukları hâlde (ve) bir şey yaratmayanları mı ortak koşuyorlar? (Bu iki âyette, insanların doğasal olay veya varlıkları, Allah yanı sıra ilâh-tanrı konumunda düşünmelerine atıf vardır.) (A’râf/190-191)



“BURÇLAR”I İLÂH EDİNMEK



(Allah'a inanmayıp yıldızları tanrı kabul edip onlara tapınmak)

“Burçlar”, İlâh değildir…

“Burçlar”, insanın kaderi üzerinde rol oynamaz…

Âlemdeki bütün varlıklar üzerinde

tek hâkim ve mutasarrıf , yalnızca Allah’tır!



Kim Allah'ın (hakikatindeki Esmâ kuvvelerinin) kendisine dünyada ve gelecek yaşamında yardımcı olmayacağını zannediyorsa, bir sebep ile (tefekkürle) semâya (bilincine) yönelsin, sonra (bedensiz sırf bilinç olarak beden bağını) kessin de bir baksın; (kendini yalnızca beden zannetmesiyle düştüğü) tuzağı, öfkelendiği şeyi (Rabbinin kulu olması gerçeğini) ortadan kaldırıyor mu?



İşte böylece O'nu apaçık delillerle inzâl ettik... Muhakkak ki Allah kimi dilerse onu hakikate yönlendirir, hidâyet eder.

Muhakkak ki iman edenler, Yahudiler, Sabiiler (Allah'a inanmayıp yıldızları tanrı kabul edip onlara tapınanlar), Hristiyanlar, Mecusiler (ateşe tapanlar) ve şirk koşanlara gelince; muhakkak ki Allah, kıyamet sürecinde onların arasını (hak ettiklerine göre) ayıracaktır... Muhakkak ki Allah her şeye şahittir.

Görmedin mi ki Allah (O'dur ki), semâlarda kim varsa ve arzda kim varsa; Güneş, Ay, Yıldızlar, Dağlar, Ağaçlar, Dabbeler (yürür canlılar) ve insanlardan birçoğu O'na secde etmede! Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur... Allah kimi hor-hakir kılarsa, artık onu yüceltecek yoktur... Muhakkak ki Allah dilediğini yapar. (18. Âyet secde âyetidir.)(Hac/15-18)



MELEKLERİ VE NEBİLERİ RABLER EDİNMEK



  • Hoşlanmadıkları şeyleri Allah'a yakıştırmak (melekler kızlarıdır diyerek, kız çocuklarını Allah’a nisbet etmek)...

  • Yalan söyleyip, en güzel geleceğin kendilerine ait olduğunu iddia etmek

  • Rasûllerin bildirdiklerini inkâr etmek(Şeytanın yaptıklarını süslemesi)

  • Velisi (şeytan-vehim) olmak

Kız çocuklarını da Allah'a nispet ederler... Subhan'dır "HÛ"! ("HÛ", münezzehtir bu yakıştırmadan)! Hoşlarına giden (erkek çocukları) da kendilerine...

Onlardan biri dişi ile müjdelendiğinde, öfkeli bir hâlde, yüzü simsiyah kesilir!

Kendisi ile müjdelendiği şeyin (ona göre) kötülüğünden (dolayı) halkından gizlenir... (Kız çocuğu oldu diye) horlanmayı göze alıp onu tutacak mı; yoksa onu toprağın içinde gizleyip saklayacak mı (diri diri toprağa mı gömecek)? Kesinlikle biline ki, hükmettikleri şey çok kötüdür!

Kötü sıfatlar, sonsuz yaşam süreçlerine iman etmeyenler içindir... En mükemmel sıfatlar da Allah içindir! O, Azîz'dir, Hakîm'dir.

Eğer Allah insanları zulümlerinden dolayı sorumlu tutup sonucunu hemen yaşatsaydı; (arz) üzerinde hiçbir DABBE (insan değil insan bedeni) bırakmazdı! Fakat onları hükmedilmiş bir vakte tehir ediyor... Ecelleri geldiği vakit de ne bir saat geri kalırlar, ne de öne geçebilirler.

(Müşrikler) hoşlanmadıkları şeyleri Allah'a yakıştırırlar (melekler kızlarıdır diyerek)... Üstelik de yalan söyleyip, en güzel geleceğin kendilerine ait olduğunu iddia ederler. Şüphesiz onlara ateş vardır ve onlar en önde götürüleceklerdir.



Tallahi... Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de irsâl ettik de, şeytan onlara yaptıklarını süsledi (Rasûllerin bildirdiklerini inkâr ettiler)! O (şeytan-vehim) bugün (de) onların velîsidir... Onlar için acı bir azap vardır.

Biz sana bu BİLGİyi (Kitabı) karşı çıktıkları şeyi (hakikati) kendilerine açıklayasın diye ve iman eden bir topluma da hidâyet (hakikat bilgisi) ve rahmet olarak inzâl ettik.(Nahl/57-64)



ALLAH,



MELEKLERİ VE NEBİLERİ RABLER EDİNMENİZİ

EMRETMEZ!(O ilim sahibi beşer)

Bir beşer için olacak şey değildir, Allah kendisine hakikat bilgisini,  hükmü ve nübüvveti versin de, sonra o kalkıp insanlara, "Allah'ı bırakıp, bana kulluk edin" desin! Bilakis onlara şöyle der: "Hakikat bilgisi öğretinize ve yaptığınız çalışmalara uygun olarak, Rabbinize kulluk ettiğinizin bilincinde olanlardan olun."

Size, melekleri veya Nebileri, Rabler edinmenizi de emretmez (o ilim sahibi beşer). Siz Allah'a teslim olduktan sonra, hakikatinizi inkâr etmenizi ister mi?

Hani Allah Nebilerden (ve ümmetlerinden şu konuda) söz almıştı: "Size hakikat bilgisinden ve Hikmet verdim, bundan sonra beraberinizde olanı tasdik eden bir Rasûl geldiğinde, Ona bütününüzle iman edecek ve yardım edeceksiniz. Kabul edecek misiniz?", "Kabul ettik" dediler! "Şahit olun, ben de şahidim hakikatiniz olarak."

Kim (bu sözünden) geri dönerse, işte onlar fâsıklardır (inançları bozuk olanlardır).

Semâlarda ve arzda (evrenin mânâ ve madde boyutlarında) ne varsa, isteyerek veya istemeyerek O'na teslim olmuş durumda iken, Allah Dini'nden (İslâm'dan-yaratmış olduğu sistem ve düzenden) başkasını mı arıyorlar. (Oysa) O'na döndürülmektedirler.

De ki: "Hakikatimizi dahi kendi Esmâ'sından var ettiğine inanmış olarak Allah'a, bize inzâl ettiklerine; İbrahim, İsmail, İshak ve Yakup'a ve torunlarına inzâl olana; Musa ve İsa'ya ve Nebilere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlar arasında ayrım yapmayız. Biz, O'na teslim olmuşlarız."

Kim İslâm'dan (teslim olunmuşluğun idrakından) başka bir Din (sistem ve düzen) arayışındaysa, bu geçersizdir! Sonsuz gelecek sürecinde de hüsrana uğrayanlardan olur.(Âl-i İmran/79-85)



CİNLERİ ALLAH’A ORTAK KILMAK



(İlâh edinmek)

  • Cinleri dost–hâmi-veli-Rab edinmek

  • "Medyumluk” adı arkasında “Ruhlar” kisvesine bürünen “Cin”lerin bildirdiklerine tâbi olmak

  • Cinlerin vaadlerine-aldatıcı şeylere kanmak

  • Olmayacak hayâllere-kuruntulara düşüp aldanmak

  • Sûreti Hakk`tan görünen cinlere uyarak İslâm’dan uzaklaşmak

  • İslâm`ın Tevhid ve akaid ilmine sahip olmamak, "Âmentü"de belirtilen hususları bütün detaylarıyla bilememek ve saptırıcı fikirlere tâbi olmak

  • Sahte Mehdilere-mürşidlere tâbi olmak

  • Reenkarnasyon(Tenâsuh-Birkaç defa çeşitli yapılarda dünyaya gelme) görüşüne inanmak(İslâm, reenkarnasyonu reddeder!)

  • Cinlerin insanları kendilerine bağlamak için yem olarak kullandıkları hümanist(insancıl) fikirler(!) ve spiritizma masallarına kanmak

  • Çeşitli "uçan daire, balon, insanımsı" görüntüler veren ve kendilerini hep Uzaydan, başka galaksi veya sistemlerden gelmiş varlıklar olarak tanımlayan (Cinler kendilerini böyle tanıtır) varlıklara kanmak(‘’İnsan’’ adıyla bilinen ve tanınan yaratık sadece dünya üzerinde yaşamaktadır. Bunların haricinde diğer gezegenlerde dahi, insan ve CİN`e benzer fizik-maddi bedenli yaratıklar mevcut değildir)

  • Cinlerin sanki yeni bir şeymiş gibi sunduğu eski Hint felsefelerine kapılıp İslâm'dan geri kalmak

  • "Hocalık" kisvesi altında fal ve büyü yapanlara inanmak

  • Kendini yok olup gidecek beden zannetmek

  • Şeytana (bedene-hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmek

  • Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar yakıştırmak(Allah, Subhan’dır!)

  • "Altın Çağ" vaad ve hayâlleri

  • İnsanlığın beklenen önderleri(“Mehdi” veya “Mesih”)

“CİN”

  • Her türlü görünmeyen varlıklar

  • “İnsan gözünün göremediği varlıklar”

  • Somut âlemin en lâtif varlıkları

  • Uzaylı,hayâlet, peri, ruh, dev diye bilinen-adlandırılan varlıklar

  • Kendilerini "Uzaylı varlıklar"

  • İblis'in önderliğini kabul eden nesiller

  • Dünya atmosferi içinde ve Dünya üzerinde yaşamakta olan varlıklar

  • Kurân- Kerim'in, insanın düşmanı olduğunu açıkladığı varlıklar



ÖZELLİKLERİ



  • Terkiplerinde bir kısım esmânın zâhire çıkmaması dolayısiyle Allah'a şirk koşanlardandır

  • Kendinden kesif olan tabakadakilerin en büyük imtihan aracıdır

  • Suret-i Hak'tan gözükerek insanları İslâm'dan uzaklaştırır, insanları kolaylıkla kandırıp etkileyebilmek için onların İslâm kaynaklarından gelen bilgilerle bağlarını kopartmak için telkinlerde bulunur

  • İnsanları aldatmak ve onları kendi hükümleri altına almak suretiyle birbirlerine karşı üstünlüklerini ispatlamaya çalışır

  • Deccal’ın ordusu işlevi görür

  • Gerçek hüviyetlerini saklayarak kendilerini UZAYLI ya da RUH diye tanıtırlar

  • Onlara göre bugün yeryüzünde pekçok peygamber(!) yaşamaktadır.

  • Kimi insanları uzay dinine kimi de falanca yıldız ya da galaksideki tanrısına davet eder

  • Kendilerini "uzaylı kurtarıcılar" olarak tanıtarak insanların gururlarını pohpohlayıp seçilmiş varlıklar olduklarına inandırarak hükümleri altına alır

  • Alıcıları güçlenmiş beyin sahiplerini kendilerini birşey zannettirerek yoldan çıkartır

  • İnsanın vehmini tahrik ederek; aklına, çeşitli şartlanma yollu edindiğin verilerle oluşmuş mantığa dayalı fikirler getirerek; böylece onu imanının gereği olan şeyi yapmaktan alıkoyar

  • İnsanların karşısına tükenmez Rablar(!), Tanrılar(!) çıkartır

  • İnsana Hakikatini inkâr ettirir

  • İnsanları Tanrılar ormanına salıp (karşılarına sayısız Tanrılar, Rablar çıkarıp) orada yolunu kaybettirir

  • Ölüm gerçeğini nasıl saptırır

  • Yapısal özelliklerinden biri de, “çelişkili ifade”dir.

  • Mantıksal bütünlükleri yoktur!

  • "Büyüklük duygusu" aşırı gelişmiştir!

  • İnsanları kandırma taktiği; her topluma, inançlarına göre hitaptır

  • Kendilerini kontrol mekanizması çok zayıftır

  • Belli kelimeleri sürekli tekrar eden cümleler kullanırlar

  • İstedikleri anda ve yerde, arzu ettikleri bir şekilde insanlara maddeötesi olan yapılarını maddi görüntüsüyle gösterebilirler

  • Allah'ı zikredenlerden uzak durur; vesvese vererek düşüncelerini bulandıramazlar

  • Kurân'ın hükümsüz olduğunu ve insanların "ibadet" adı verilen çalışmaları bırakmalarını önerir!

  • Din'i ve Nebileri redderlerler!

  • Hz. Muhammed aleyhisselâmın "Allah Rasûlü" olduğunu reddederler!

  • İslâm Dini’nin, Kurân`ın artık geçerli olmadığını, Hazreti Muhammed`in Nebiliğinin artık hükmü kalmadığını iddia ederler

  • Akıl zayıflıkları nedeniyle "Vahdet" ve "Kader" konularından mahrumdurlar

  • Çeşitli eski felsefeleri sanki yeni şeylermiş gibi ileri sürerler

"HÛ"dur; karanın ve denizin karanlıklarında, hidâyet bulmanız için yıldızları oluşturan! Gerçekten biz, bilen bir toplum için işaretleri tafsil ettik.

"HÛ" ki, sizi Nefs-i Vâhide'den (TEK BİR NEFS'ten) inşa etti... Müstekarr (istikrar bulma yeri-hakikatini tanıma ve yaşamada kararlılık için)... Müstevda (beden-emaneten kalma yeri)... Hakikaten biz, anlayışı açık bir halk için işaretleri tafsil ettik.

"HÛ" ki semâdan suyu inzâl eden!.. Onunla (semâdan inen su ile) HER ŞEYİN nebatını çıkardık! Ondan da bir yeşillik çıkardık... Ondan da birbiri üzerine gelişmiş habbeler (taneler); hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkarıyoruz... (Bunların) müteşabihi (birbirine benzeyenleri) ve müteşabih olmayanı da! Onun ürünlerine, bir ilk meyve verdiğinde ve bir de olgunlaştığında bakın... Muhakkak ki bunlarda iman eden halk için elbette işaretler vardır.

(Onlar bir de) CİNNi (görünmeyen varlıkları) Allah'a ortak kıldılar... Onları (Allah) yaratmıştır! (Onlarda açığa çıkan özellikler de Allah Esmâ'sından meydana gelmiştir)... Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar! Subhan'dır O; onların tanımlamalarından berî ve yücedir!



Semâlar ve arzın Bedî'dir (örneksiz yoktan yaratanıdır)! Eş kavramından münezzeh olanın nasıl çocuğu olur! Her şeyi yaratmıştır! "HÛ"; her şeyi kendi Esmâ'sından yaratması ve onların hakikatinde Esmâ'sıyla olması nedeniyle onları bilir!

İşte budur Rabbiniz Allah! İlâh yok, sadece "HÛ"! Her şeyin Yaratanı'dır (âfakından değil boyutsallığından)! O'na kulluğunuzun farkındalığına erin! O, her şeyin Vekîli'dir. (En’âm/97-102)



CİNLER NELER YAPAR?



İNSANA HAKİKATİNİ İNKÂR ETTİRİR

Ey Ademoğulları... Size ahdetmedim (bildirip bilgilendirmedim) mi şeytana (bedene-hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır?"

"Bana kulluk edin (hakikatin gereğini hissedip yaşayın)! Sırat-ı müstakim budur" (diye?).

"Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zannınız) sizden pek çok cemaatleri saptırdı! Aklınızı kullanmadınız mı?"

"İşte bu vadolunduğunuz cehennemdir!"

"Hakikatinizi inkârınızın karşılığı olarak şimdi yaşayın sonucunu!"(Yâ sin/60-64)



"Ey cinn topluluğu, gerçekten insanların çoğunluğunu hükmünüz altına aldınız (hakikatten uzaklaştırdınız)!" (der)... İnsan (türünden) onların dostları olanlar şöyle der: "Rabbimiz, birbirimizden karşılıklı yararlandık... İşte bizim için belirlediğin ecelimiz bize ulaştı"... Şöyle der: "Ateş sizin mekânınızdır; Allah'ın dilemesi hariç, orada ebedî kalıcılarsınız"... Muhakkak ki Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. (En’âm/128)



BAĞLILARINI,



“VAHDET” VE “KADER” KONULARINDAN

UZAK TUTMAYA ÇALIŞIR

Tasavvufta belli bir mertebe sahibi olduğu sanılan kişilerin, gerçekten o mertebenin ehli olup olmadığı, öğretisi içinde yer alan şu iki ana konudan belli olur;


Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   20




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin