AİLENİN KORUNMASI SEMPOZYUMU
Prof.Dr. Yaşar Bilge*
*Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı
Yaşar Bilge. Adli tıp kılavuzu. Kalkan Ofset Matbaacılık, s 46-55, Ankara, 2010. adlı kitap bölümünden aktarılan Ailenin Korunması metni sempozyuma katılan kişilerin bilgilendirilmesi maksadı ile verilmiştir. Çıkar çatışması yoktur. Kalkan Ofset Matbaacılık ve Yaşar Bilge’nin izni ile verilmiştir.
GİRİŞ: AİLE TANIMI: Bir toplumda hukuki temele dayalı evlilik ve akraba bağlılığı olan anne-baba, çocuklar, büyükanne, büyükbaba ve yakın akrabadan oluşan aynı mekanda yaşayan en küçük toplumsal kurumdur(1). Aile ile kurumlar birbirine benzese de farkları şunlardır: a)Aile evrenseldir. b) Ailenin duygusal bir temel vardır. c) Aile şekillendirme özelliğine sahiptir. d) Aile kapsamı sınırlıdır. e)Aile sosyal yapıda çekirdek özelliği taşır. f)Aile üyelerinin sorumlulukları vardır. g)Aile sosyal kurullarla çevrilidir. h) Aile sürekli ve aynı zamanda geçici bir özelliği vardır(2). Ailenin görevleri ise şunlardır: a) Yeniden üretim ve cinsel davranışların düzenlenmesi b) Sosyal yer tayin etme ve statü kurma c)Zayıf, yaşlı, çocuk, akıl hastalarını koruma d) Çocuğun sosyalleşmesi e)Ekonomik güvenlik sağlamak(2). Bu görevlerin madden tanımlaması yanı sıra manevi yönü fazladır. Bunlar standardize edilemez. Depolanamaz. Eş zamanlı üretilir ve tüketilir durumlar fazladır. Sahiplik transfer edilemediğinden dolayı sürdürülebilirlik özelliği için dikkatle ve özenle hareket etmek gerekir. İhtiyaçların, beklentilerin karşılanması için uygun model oluşturulması gerekir. Aile dinamiklerine göre kabul edilebilir maliyetle uygun, erişilebilir hizmetlere ulaşılması için toplum çalışmaları yapılır. İlk defasında yapılan durumların ölçülebilir, denetlenebilir özelliği içinde kalite değerlendirmelerine uygun yapılanmaya ihtiyaç vardır.
AİLENİN KORUNMA GEREKÇE: Aile hukukunda özel hukuk kuralları olayın sosyal boyutu olduğundan geçerli olmayabilir. Ailevi yaşamda hukukun yokluğunun kural varlığının istisna olduğu durumlar yaygındır. Hukuki kuralların ve kavramların işlerliği sınırlıdır. Mülkiyet ve kişilik haklarının sınırları belirsizdir. Özel hukuk kavramları ile aile hukuku açıklanamaz(3,4). Bunun öznel yeri olduğundan dolayı sistematiği farklıdır. Ayrıca şiddetten korunmaktayım diyen biri için bile aile içi şiddet sonucu elit insanların dahi öldürüldüğü de dikkate alındığında bu durumların değerlendirilmesine ihtiyaç bulunduğundan dolayı bu çalıştay planlanmıştır.
AMAÇ: Bilirkişilere gönderilen olguların niteliklerini değerlendirme stratejilerini geliştirmek ve aile bireylerine göstermeleri gereken bilgi, beceri ve tutum davranışlarının niteliğini açıklayarak rehber edinmeleri gereken tümcelerin oluşmasını sağlamaktır.
TARİHÇE: Osmanlı İmparatorluğunda feodal yapıda olan ailenin durumu Mecelle ile yasal değerlendirilmiş olup ülkemizde 1926 yılında İsveç Medeni Kanununun resepsiyon yoluyla kabulü ile uygarlık yolunda hızlı adımların atılmasını sağlamıştır. 1994 yılında, "Türk Medenî Kanunu Komisyonu" oluşturulduktan sonra sırasıyla Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu ve Prof. Dr. Turgut Akıntürk'ün başkanlık ettikleri bu komisyon, İsviçre, Alman, Fransız ve İtalyan Medeni Yasalarından yararlanarak hazırladıkları kanun çalışmalarını 1998'de tamamlamış ve 2001 yılında Kanun çıkarılmıştır(5). 2003 yılında Aile Mahkemeleri kurularak bu alandaki sorunların hukuki çözümü sağlanmıştır. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu'nun kuruluşunu takiben 17-20 Aralık 1990 tarihleri arasında l. Aile Şurası toplanmıştır(1).
MEVCUT DURUM: Türkiye’nin 2008 yılı nüfusu 71 512 100’dir. Nüfusunun çoğu genç yaşta, büyük şehirlere göç etmiş olup burada yaşayan tarım sektöründe istihdamı azalan, hizmet sektöründe, inşaat ve sanayi sektöründe istihdamı artan konumda bulunan eğitim, sağlık, göç, iş sorunlarını çözmesi gereken bir ülkedir(4). Baskıcı, ilgisiz, aşırı-koruyucu-kollayıcı, tutarsız-dengesiz aile tutumunun olduğu aileler sorunlu ailelerdir(1). Bu durumda yaralanma ve ölme riski açığa çıkmakta, bilinmeyen-öngörülmeyen krizlerle aile dağılmaktadır. Türkiye nüfusunun % 12.29’u özürlü; % 18’i yaşam boyu bir ruhsal hastalık yaşamaktadır(4). Ekonomik: İşsizlik, felaket (deprem, sel, yangın) sorunları yaşanmaktadır. Sosyal yönden ayrımcılık yapılmaktadır. Kanser, akıl hastalığı, maluliyete yol açan durumlar ailenin sıkıntısını artırmaktadır. Bu aileler yalnız yaşadıklarından sosyal etkinliklere katılmamakta, örgütlenme sorunu hat safhada yaşanmaktadır. Eğitim sorunları nedeniyle beceri kazanamamakta ve üretim yapamamaktadırlar. Nüfusumuzun % 90’ından fazlası okur yazar olmasına rağmen bilgi-beceri alanlarındaki ciddi sınırlılıklar sorundur(1). ILO'nun güncel araştırma ve son nüfus verilerine göre, dünya genelinde 5-11 yaş grubunu teşkil eden çocukların 60 milyona yakını çalışıyor(2). Çocuk işçiliği istismarın yaygın olduğu bir sahanın oluşmasına yol açmaktadır. Alt yapı sorunları içinde ikamet yerinin nitelikleri sorundur. Sonuçta beklentinin ve ihtiyacın yüksek olduğu sorunlar yumağı çözülmediği için kaotik durum devam etmektedir.
SORUN BELİRLEME YÖNTEMİ: Amaç ve hedefler doğrultusunda sözel, anket incelemeleri ve kayıtların istatistiki değerlendirilmesi ile yapılır. Denetim: içten dışa doğrudur. Basitten karmaşığa doğrudur. Bu konuda Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün aktiviteleri dikkatle incelenir.
ÇÖZÜMLER: Öncelik belirleme stratejileri aşağıda belirtilmiştir.
I. GENEL İLKELER: İnsan haklarına uygun sistem oluşturma amacı vardır. Bunun ilkeleri Gönüllülük, gizlilik, güvenilirlik, ulaşılabilirlik, uygunluk ama kısmen doğru durumlar nedeniyle eş değerlikli sistem oluşturulabilirlik gerekir. Riskli durumlar için; önleyici eylem, düzey koruma, yetki ikamesi, dayanışma, şeffaf koordinasyon uygundur. Referans alınacak kısımlar yakın temelli, zaman temelli ve yer temelli olup sürekli gelişim ve yenilenme gerekliliği söz konusudur. Program geliştirmek gerekir. Sorun alanlarına göre çözüm kümeleri tanımlanır. Sonucun görünür kılınması, aidiyet sağlanması, kaynak sağlanması, farkındalık yaratılması, farklılıkların kültüre dönüştürülmesi gerekir. Geri bildirim materyalinin sağlanması için uğraşılmalıdır.
I.1.HUKUK: Anayasamızın 17. Maddesine göre kişi haklarının vazgeçilmez olduğu hususu hüküm altına alınmıştır. Avrupa Birliği Anayasa Taslağında belirtilen esaslar şunlardır:
1.Kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı kolaylaştırılır.
2. Malların serbest dolaşımı ile bireyin ekonomik edinimi teşvik edilir.
3. Sosyal politika hizmet sunma özgürlüğünün teminine yöneliktir. İstihdamın sağlanması için işçilerin serbest dolaşımı sağlanır. Çalışanların yaşama ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi için uyulması gereken ilkeler şunlardır: Refah denge, mesleki eğitim, kişiye kendini geliştirme fırsatının tanınması, iş kazası ve meslek hastalığından korunma, sosyal güvenlik, ücretli izin hakkı, sendikalaşma, eşit ücrete eşit hizmet ve pozitif ayrımcılık yapılması gereken durumlara öncelik vermektir. Sigortalanması gereken hizmetler şunlardır: Sağlık yardımı, hastalık ödenekleri, işsizlik yardımı, iş kazası ve meslek hastalığı ödenekleri, aile yardımları, analık yardımları, maluliyet yardımları, yaşlılık yardımları ve ölüm yardımlarıdır.
4. Tarım ve balıkçılıkta üreticilik öncelikli çalışma alanlarıdır.
5. Çevre: Su, gıda, atık temizliği(atık üretimi azaltarak, ger dönüşümü ve yeniden kullanmayı teşvik ederek, atıkları yakarak), konut sağlığı, endüstri sağlığı, vektörlerle savaş, hava kirliliği, radyasyon ve gürültü üzerinedir. Çevre koruma ilkeleri şunlardır: Sürdürülebilir kalkınma, bütünleyicilik, çevreye özen, çevrenin sınır tanımazlık, işbirliği, kirleten öder, kaynağında önleme ve sorunlulukların paylaşılması ilkeleridir. Bunun sağlanması için kullanılan araçlar şunlardır: Yasal yükümlülüklere uyma, ruhsat alma yükümlülüğü, standartlara uyma yükümlüğü, bildirimde bulunma yükümlüğü, işaretleme yükümlüğüdür.
6. İnsana yönelik: Sağlık bakım ilkeleri şunlardır: Hakkaniyet, ulaşılabilirlik, dayanışma, sosyal bakım güvencesi, sürdürülebilirlik, kalite iyileştirme ve seçim hakkının sağlanmasına yöneliktir. Aşı, erken tanı, ilaçla koruma, aile planlaması çalışılır. Tüketicinin korunmasına yönelik etkinliklerde bulunulur. Ulaşım kolaylaştırılır. Erken ölümlerin azaltılması (ateroskleroz, travma), bulaşıcı hastalıkların önlenmesi, yaşlanan toplumun ihtiyaçlarının sağlanması ve toplum kesimlerindeki eşitsizliklerin giderilmesi (iş sağlama, ayrımcılık yapmama, barınma, eğitim vererek) önceliklerimizdendir. Bunun için enformasyon zincirini genişletmek, bilgi açığını kapamak, politikaları gözden geçirmek gerekir. İstatistiki bilgiler kıyaslanabilir, genellenebilir, paylaşılabilir ve ulaşılabilir olmalıdır. İhtiyat prensibine uyulması uygun olur.
7. Tedavi edici hizmetler ve esendirme (rehabilitasyon) hizmetleri geliştirilir(6). Kişinin öncelikle su, beslenme, barınma, uygun çevre ortamı, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması (üreme teknikleri yanı sıra koruyucu aile ve evlatlık edinme süreçleri), bağışıklanma, tedavi olma, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, eğitim ve öğretim görme ve hukuki haklarını arama vardır. Kültürel ve sosyal etkinliklerde bulunma, sportif etkinliklere katılma hakları geliştirilir. İnsanlar ailesini seçemez. İnsanlar istese bile haklarından vazgeçemez. Sorumluluğunun gerekliğini yapmama halinde cezalandırılır. Geçici düzeltilebilir olumsuz nedenlerden dolayı aile ilişkisinden dolayı yoksun bırakılamaz. İlaç pazarını genişletmek isteyenler metabolik sendrom, kolesterol yüksekliği gibi yeni hastalık tanımlamakta, ilaç bilinen hastalıkların tanım ve tedavisine yönlendirilmekte, domuz gribi gibi hastalıklar abartılmakta ve denetleme organlarının etkisi ortadan kaldırılarak ilaç temini ve kullanımı yaygınlaştırmaya çalışılmaktadır(7,8). Madde bağımlılığı ihtiyaç ve beklenti yüksekliğine yol açan empati ile kişinin durumunun anlaşılması gereken bir durumdur. Doğru yetki tanımlaması ile uygun davranış yöntemleri geliştirerek uzmanlarla birlikte sorun çözülür. Ailede olumlu tutum geliştirmek gerekir. Aile bağlarını güçlendirerek sevgi-saygı sağlanması gerekir. Kişilerin olumlu davranışları takdir edilir. Aidiyet duygusu oluşturulur. Beklenen davranışlarla ilgili net yönerge hazırlanarak uygulanır. Uyum sağlama sorunları tanımlanarak içerik analizine göre çözüm oluşturulur. Öfke kontrolü ile şiddete yönelim engellenir. Aile içi çatışmalar azaltılarak günlük aktivitelere ortak katılım artırılır(9).
8.EĞİTİM: Eğitime katılmakla aile bireylerin dayanışması, nitelikli insan gücüne kolay erişmesi, güven duyusu ile iletişimin artması mümkündür(4). Bunun için eğitimin amaçları şunlardır: 1. Ailenin devamını sağlamak. 2.Aile bireylerinin sağlıklı gelişmesini temin etmek 3.Aile içinde bulunduğu topluma karşı sorumluluk bilincinin sağlanmasına yönelik katkıda bulunmak 4.Aile eğitimi kültürel öğelerle çatışmayan stratejiler halinde verilmeli ve toplumun kurumlarınca işbirliği yapılarak; gelişen ve değişen dünya koşullarına paralel dinamik bir yapı gelişimini sağlamalı. 5. Aile bireylerinin gelişim, eğitim, beden ve ruh sağlığı konusunda bilimsel temele göre bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Meslek edindirme kursları yaygınlaştırılmalıdır. Risk altındakilere öncelik tanınmalıdır(2). Özürlülerin yaşama, kendi kaderini belirleme, mesleki rehabilitasyon ve eğitim, onur kırıcı ve kötü muameleye karşı korunma, özgürlük ve güvenlik, ayrımcılık yapılmama, kişi özgürlüğü ve güvenliği, tedaviye izin verme hakkı bulunmaktadır(6). İş kanununun 30. Maddesine göre 50 kişiden fazla işçi çalıştıranlar % 6 oranında özürlü, terör mağduru çalıştırma zorunda olduğundan bunun sağlanması için çaba harcanmalıdır(5). Cinsel eğitim: 1983 tarihli 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun içeriği açıklanır. Güvenli cinsel ilişkinin unsurları açıklanır. Çocuk utandırmadan, suçlanmadan etkin eğitimle davranışları düzeltilir. Ceza verme kuralları şunlardır: 1.Suçun hemen ardından biriktirmeden verilir. 2.Kendi içinde tutarlı olmalıdır. 3.Ceza yeterli olmalıdır. 4.Cezadan kaçış imkanı ve fırsatı verilmemelidir(2).
9.Sosyal Sorunlar: Sosyoekonomik sorun alanları boşanma, aile içi şiddet, ailenin yoksullaşması, göç, işsizliktir(4). Boşanma iletişim problemleri, kişilik farklılığına bağlı uyumsuzluk, sağlık ve özürlülük sorunları, aldatma, ortak yaşamın paylaşılmaması, işsizlik, madde kötü kullanımı, kıskançlık, ön yargı, evin ihtiyaçlarının karşılanmaması gibi çok nedenli faktörlere bağlıdır. Ölen anne veya babanın maaşından yararlanmak için boşanma durumlarının önüne geçilmesi için uğraşılmalıdır. Yabancıyla evlenmek, göç yoluyla sorun çözmeyi düşünenlerin karşılaşacakları daha büyük sorunlar vurgulanmalı. Bu yöndeki uğraşlara (yaş büyütme, evlenme, ekonomik) destek verilmemelidir(4).
10. Yasal Süreç: Ailede karşılaşılan sosyoekonomik, istihdam, yoksulluk sorunlarının çözümünde hukuki süreçlerden yararlanıldığından konuyla ilgili maddeleri inceleyelim:
Türk Ceza Kanununa göre aile hukukunda önemli maddeler şunlardır:
Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (cinsel saldırı (m 102-104), cinsel taciz (m 105)), genel ahlaka karşı suçlar (hayasızca hareketler (m 225), müstehcenlik (m 226), fuhuş (m 227), birden çok evlilik, hileli evlenme , dinsel tören (m 230); çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (m 234); kamu sağlığına karşı suçlar (uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını sağlama, kullanma (m 190-191), etkin pişmanlık (m 192); bozulmuş, değiştirilmiş gıda veya ilaç ticareti (m186); ilaçın insan sağlığını tehdit etmesi (m 187); kişiye yönelik fiillerde verilen cezalar (m 83-90); bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbire aykırı fiiller (m 195); sağlık mensuplarının suçu bildirmemesi (m 280); usulsüz ölü gömme (m 196), açıklanmıştır. Cinsel ilişki sonrası akıl ve beden rahatsızlığı posttravmatik stres bozukluğunda olduğu gibi ağır ve kalıcı bozukluğa yol açması halinde failin cezası TCK 103/6. Maddeye göre artırılır. Uyum bozukluğu, anksiyete bozukluğu, akut stres bozukluğu gibi hastalıklarda ruh sağlığı bozulur ancak bunun devamlılığı ve etkilerinin ağırlığının belirlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ağır veya hafif zeka özrü olduğunda kişinin ruh sağlığının bozulma durumu hakkında karar verilemez. Hafif durumda ise posttravmatik stres bozukluğu gelişme olasılığının diğer bireylere göre az olması etik açıdan tartışılan durumdur. Ayrımcılık yapma yasağı TCK m 122 de belirtilmiştir.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ile kadına karşı şiddeti ayrımcılıkla ilişkilendirerek devletleri şiddeti önleme konusunda sorumlu kılmıştır. Başbakanlığın 4 Temmuz 2006 tarih ve 26218 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Genelgesine göre; Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler açıklanmıştır. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanuna göre; Aile içi şiddet varsa kusurlu eşin;
a) Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,
b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya iş yerlerine yaklaşmaması,
c) Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,
d) Diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşan aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,
e) Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,
f) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmamasına karar verilebilir. Hakim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak tedbir nafakasına hükmedebilir. Çocuğun velayeti diğer kişiye verilir. Rapor alma şartı yoktur. Kolluk aile hakkında çevresinden bilgi toplayabilir. Aileyi ziyaret edebilir. Sivil toplum Örgütleri ve mahalli idareler bu konuda sorunun çözümünde aileye yardım eder(11). Kişinin yüksek riskli davranışlar şunlar olabilir:
1.Başkalarının baskısı, zorlama, yükümlülük, toplumsal beklenti.
2.Aşırı dindarlık
3.Benlik değerini yükseltme arzusu
4.Kabul edilme arzusu
5. Başkası ile ilişkiyi ilerletme, tamir etme arzusu
6. İkincil kazançlar (askerlikten kaçış, mali destek)
7.İnsanları kurtarma rolü
8.İnsanlara hayır diyememe, sınır koyamama.
9.Psikolojik problemleri çözme arzusu
10.Aile çatışmalarını çözme arzusu
11.Geçmiş günahlarının kefaretini ödeme hissi
12. Geçmiş yaşantılar
13.Minnettarlık
14. Mali teşvikler
Dünya Sağlık Örgütü şiddeti bir kişiye yada bir grup yada bir topluma fiziksel zorlama veya güç kullanma, tehdit etme sonucunda yaralama, ölüm, psikolojik yaralanmanın oluşması olarak tanımlamıştır(10). Ailede şiddet yöneltimi % 15-50 sıklıkta olup sıklıkla genç yaşta öğrenim düzeyi düşük erkeklerin kadın ve çocuğu künt cisimle yaraladığı, eşler arası zorlu cinsel ilişkinin bulunduğu, duygusal istismarın ve ihmalin yaygınlaştığı bir ortam oluşur(9,10,12). Öldürme olayı ise kesici-delici aletle, ateşli silahla failin hezeyanı, ekonomik ihtiyaçlarının karşılanmaması, namus saiki ile (ebeveynin başkasıyla cinselliği) tartışarak olmaktadır(11). Şiddet sıradan, olağan bir olay kabul edilir. Şiddetin kendine özgü bir kültürü vardır. Düşmanca bir cinsel inanış, cinsel tutuculuk, şiddet yeniden yapılaştırılarak kadına yönelik ayrımcı hipotezler kuvvetlendirilmiştir. Mağdur şiddetten kaçınamayacağı, zayıf olduğu, güçsüz olduğu fikri kuvvetlidir. Şiddet mağdurunun şiddet yoluyla tanınma ve kabullenme isteği vardır. Eylem çarpıtılmış, suç önemsizleştirilmiştir. Ayrıca annenin çocuğa, çocuğun ebeveyne ve akranına da şiddet yöneltilir. Çocuk evi terk eder. Bu olay elit insanların ailesinde dahi olmaktadır. Bu sebeplerle bu konunun değerlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Sırtına balta yiyen kadının kocası adam öldürmeye teşebbüs sırasında yargılanırken karısı şöyle konuşmuştur: “Hekiminiz, hakiminiz işinizi gücünüzü bırakmış benim adamı ne kadar damda yatırabiliriz acaba diye onun gayreti içindesiniz. Beni düşüneniniz hiç yok… Benim adamı kurtarın da bana ve çocuklarına bakarak çeksin cezasını” demiştir. Hakim “önemli olan birbirimize karşı mahcup duruma düşmemektir” diyerek çıkış yolu aramıştır(13). Aile dinamiklerindeki ilkelere dikkat ederek çözüm önerilerimiz şunlardır: a) Bireysel yaklaşım: Öfke kontrolü çalışılır. Sosyokültürel etkinliklerde bulunulur. B) İlişkilere yaklaşım: Ev ziyareti, aile eğitimi, danışmanlık programı, tedavi ve diğer etkinlikler artırılır. C) Toplum tabanlı müdahale: Konferans, miting, medya aracılığı ile yapılır. D) Sosyokültürel yaklaşım sağlanır. Akran şiddeti ailede ciddi sıkıntılara yol açar. Bazı durumlarda oyuncak, yiyeceklerle ilgili çocuklar arasında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Çocuğa paylaşım ve bekleme durumu anlatılamazsa ihtiyacının öncelikle giderilmesi gerektiği kanaatine varılması halinde fedakarlık yapılarak ertelemeksizin imkanlar ölçüsünde istenilen şey alınmalıdır. Şiddet akıldan çıkarılıp atılmayı red eden; inanırlığı sorgulanan; inkar, bastırma, çözülme güçsüzlük acısının yaşandığı zor bir durumdur(14). Posttravmatik stres bozukluğunda dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
1.Olayın kurgulanışı uzun sürelidir. 2.Duygulanım: Disfori, öfke, takıntılı cinsellik söz konusudur. 3. Bilinç: Çözülme, kişilik yitimi, gerçeklik yitimi olabilir. 4.Algılama: Çaresizlik, utanç, suçluluk hissi, faille meşguliyet, yüceltme, rasyonalizasyon 5.Davranış: tecrit, yakın ilişkilerde bozulma, güvensizlik, kendini korumada başarısızlık, yaralama, intihara kalkışma bulunabilir. İş ve sosyal hayattaki bozulma belirgindir(14). Tedavideki stratejiler şunlardır: 1.Sen güçlüsün diyerek gerçeği bilinir kılınır. 2. Kişinin deneyimleri onaylanır. 3. Davranış kontrolünde yardımcı olunur. Yansıtmalı özdeşim, travmatik karşı aktarımdan korunmak için her şey sağaltılmaz, her şey bilinmez, her şey sevilmez. Hayatın değeri onaylanır. Trajik sınırlar barıştırılır. Gerçeği kabul etme kapasitesi artırılır. 4.Güvenlik sağlanır. 5. Kişi yasını yaşarken hayata bağlantıları kuvvetlendirilir(15).
Avrupa Birliğinde medeni kanununun toplumsal birleştirici özelliği açıklanmıştır. Sınırlı yetki ilkesine göre kişi belli konuda etkindir. Haklar güvence altında mantıklı ve amaca uygun kullanılır. Dolaşım özgürlüğünden yararlanılır. Talilik ve gereklilik prensibine göre amaca uygun gerçek ve finansal araçlara sahip olanın serbest ve gönlü yarara sunma ve tüketicinin de serbest özerk ve otonom halinde bundan yararlanmasıdır(16).
4857 sayılı 22.05.2003 tarihli İş Kanunu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu (1983 tarihli),
Türk Medeni Kanunu: Her insanın hak ehliyetinin olduğu (TMK m 8), erginlik 18 yaşta başladığı (TMK m 11); yaş küçüklüğü-akıl hastalığı-akıl zayıflığı-sarhoşluk ve benzeri hallerde kişinin ayırt etme gücünün olmadığı (TMK m 13); kişilik haklarından vazgeçilemeyeceği (TMK m 23); saldırıya karşı korunma istenebileceği (TMK m 24); nişanlanmanın evlenme vaadi ile olduğu (TMK m 118); evlenmenin 17 yaşı tamamlamakla olacağı ancak olağanüstü durumlarda onaltı yaşında da hakim kararı ile evlenileceği (TMK m 124); ayırt etme gücüne sahip olmayanların evlenemeyeceği (TMK m 125); evlenme engelleri (TMK m 129,131, 132, 133); batıl olan evlenmeler (TMK m 145); nisbi butlan evlilikler (ayırt etme gücü geçici yoksun ise, yanılma, aldatma, korkutma varsa ) (TMK m 148-151); zina-hayata kast, pek fena veya onur kırıcı davranış-suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürdürme, terk , akıl hastalığı ve evlilik birliğinin sarsılmasının boşanma sebepleri olduğu (TMK m 61-166); evliliğin genel hükümleri (TMK m 185-201); mal rejimi (TMK m 202-217); mal ortaklığı (TMK m 256281); soybağının evlilikle kurulması (TMK m 282); kocanın babalığı (TMK m 285-294); evlat edinme (TMK m 305-320); velayet (TMK m 335-351); nafaka yükümlülüğü (TMK m 364-371); vesayeti gerektiren haller (küçüklük, akıl hastalığı ve akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, özgürlüğü bağlayıcı ceza ve istek üzerine) (TMK m 404-408); yasal danışmanlık (TMK m 429) kanunda açıklanmıştır. Umumi Hıfzısıhha Kanununun 123-124. Maddelerinde bulaşıcı hastalığı olanlar iyileşmedikçe evlenemez. Bakanlar Kurulunun 17.08.1931 tarih ve 11682 sayılı Nizamnamede Sağlık Bakanlığının genelgesine göre bulaşıcı hastalıklar ve genetik geçişli hastalıklarla ilgili inceleme yapılma gereği belirtilmiştir. Uygulamada kan grubu, hepatit B ve C testi, frengi testi, HIV/AIDS testi, verem testi ve talasemi testi istenilmesi sonuç verilerine göre tedavi ve korunmanın gerektiği hakkında bilgilendirme yapılması olumlu olacağı yanı sıra; kişisel Verilerin Korunması ve Hasta Hakları Yönetmeliğinin 21, 23. Maddelerinde açıklanan mahremiyet hakkının ihlaline ve tıp etiğinde özerklik ilkesine aykırı olması ve hastalığın gizlenmesi halinde de evliliğe hile karıştırılması nedeniyle evliliğin iptaline yol açılacağı tarzında eleştiriler belirtilerek sadece akıl hastalığının tetkikinin uygun olduğu bildirilmiştir(17).
Borçlar Kanunun 46. Maddesinde cismani zararda zararın tazmin edileceği; 47. Maddesinde manevi tazminat; 48. Maddesinde haksız rekabet halinde tazminata hükmolunacağı açıklanmıştır.
Medeni Kanunumuza göre doğruluk ve güven kurallarına aykırı davranılma, ahde vefaya karşı gelme, hakkın kötüye kullanılma hali (başkasına zarar verme, yararlar arasında aşırı orantısızlık, çelişkili tutum halinde kişi için hukuki yaptırımlar uygulanır. İkrar, tanık ifadesi, bilirkişi incelemesi, keşif ve diğer belgelerle elde edilen hukuki durumlar delildir.
Vatandaş tüketici olarak ihtiyaçlarını önceden reel gerçeklere göre belirleyerek ve bununla ilgili aile kararını uygulayarak davranış normu geliştirir. Piyasa ekonomisinin ön koşulları olan bağımsız ve bilinçli hareket eden ve böylelikle piyasayı yönlendiren bireyleri oluşturmak ve rekabeti korumak için sözleşme özgürlüğü ve adaletinin sağlanması gerekir. Ayrıca sözleşme öncesi tüketicilere yönelik her türlü bilgilendirme yükümlülüğü ve rekabeti koruyan önlemler alınması gerekir(18). Bunlar şunlardır:
1.Haksız ticari uygulamalar ve özellikle yanıltıcı reklamlar karşısında koruma: Türk Ticaret Kanunu m 58 ve devamına göre işlem yapılır. TKHK m 4’e göre ayıplı mal ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, yada reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan yada tahis veya kullanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallardır. Avrupa Parlemontosu ve Konseyi Yönergesi 1999/44EC’ye göre Tüketim mallarının alımı, satımı ve bunlara ait garantilerin belirli yönlerine ilişkin yönerge çıkarılması gerekir. Müteselsil sorumluluk kavramına dikkat etmek gerekir. Zarar olmayan yerde tazminat yükümlülüğü yoktur. Tüketicinin Tüketici Hakem Heyetine başvurması gerekir. Tüketicilerin zararının giderildiği otoparkta hırsızlık, trafik kazası, yangın sonucu araçta zarar oluşması; otel balkonundan çocuğun düşmesi; hatalı kuru temizleme; hizmet akti, vekalet aktinden kaynaklanan hastane ve doktor hataları davaları vardır18).
2. Kapıdan ve mesafeli sözleşmelerde koruma: BK m 28’e göre bir tehdit söz konusu olmasa da psikolojik baskıya karşı vatandaşın korunması gerekir. Tüketicinin hata, hile, ayıp nedeniyle cayma hakkı vardır. Bu durumlar iradenin sakatlandığı, ahde vefa ilkelerinden hariç istisnai durumlardır.
3. Taksitli ve ön ödemeli sözleşmelerde koruma: Kişinin ek düşünme süresinin kısaltıldığı için korunması gerekir.
4.Haksız sözleşme şartlarına karşı korunma: Hakimin sözleşmeyi denetlemesi yada haksız şartların batıl sayılması yoluyla tüketicinin korunmasıdır.
5.Satış sözleşmesi, tüketici kredisi, paket tur, taşınmazlardan kısa süreli faydalanma gibi özel sözleşme türlerinde koruma bilgilendirme, cayma hakkının tanınması, sözleşme içeriğinin bağlayıcısı olan yasa yoluyla vatandaş korunur(18).
MAL YÖNETİMİ: Aileyi sıkıntıya sokan başkasının haksız kazancını sağlayan unsurların önlenmesi için aile bireylerinin mal yönetim stratejisi bulunmalıdır. Bunlar şunlardır: 1.Kişinin bir seçim yaptığına dair farkındalığı vardır. Kim kime nerede, ne zaman, neyi, neden ve nasıl yaptığına dair durum değerlendirmesi yeterlidir.
2. Kişinin var olan fırsatın yarar ve zarar etkilerini kıyaslaması yeterlidir.
3. Kişinin sorunla ilgili faktörleri anlayabilmesine ilişkin bilişsel yeterliği vardır.
4. Karar vermede sanrı, varsanı gibi algı kusurunun veya inancının olmaması gerekir.
5. Karar vermeyi etkileyen panik bozukluk, depresyon, öfori, emosyonel kararsızlık gibi davranış kusurunun bulunmaması gerekir.
6. Kişinin bir başkasına bağımlılık inancı gibi patolojik bağlantısı bulunmamalıdır.
7. Kişi karşı konulmaz öfke durumu, patolojik motivasyonel bir baskı altında bulunmamalıdır.
8. Kişinin kararının diğer kişiye, topluma etkisine dair tepkiye etkin ve yeterli cevabı bulunmalıdır(19).
İŞ YAŞAMI: Kişinin durumuna uygun iş yaşamı benzer iş yapanla uyumlu uygun ekonomik edinim sağlamaya elverişli olması gerekir.
IV.DENETİM: Kamu denetçisi sistemi oluşturulmalıdır(2). Çocuk işçiliği önlenmeli. Çocuk ve kadının iş yaşam koşulları geliştirilmelidir. İş Kanunun 17/a maddesinde yer alan işverenin doğum ve gebelik gibi hallerde çalışanın işini bildirimsiz fesih hakkı kaldırılmalıdır. 657. Sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalışmayan memurlara ödenen eş yardımı ve çocuk yardımı günümüz koşullarına uygun olarak artırılmalıdır. Aile yardımı koca yerine (DMK m 203) eşlerden birine verilir şeklinde düzeltilmelidir. Yoksul ailelerin elektrik, su doğalgaz gibi sabit giderleri indirilmelidir. Sosyal güvenlikten mahrumiyet, hukuk işlemlerinden yararlanmama, karar alma süreçlerinde güçsüz olan risk altındaki yoksul kesimin etkinliği artırılır. İş için göç koşulları ortadan kaldırılarak, geriye dönüşüm projeleri oluşturulur. Endüstriel dönüşüm sonucu işsizliğin kaldırılması için küçük işletmelerin etkinlikleri artırılır. Kayıt dışı istihdamın ve iş ortamının azaltılması gerekir(2).
03.07.2005 tarih ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa göre haklarının korunması, çocuk yararı ve esenliği, ayrımcılığın önlenmesi, ailenin karar sürecine katılması, kamu kurumlarının iş birliği halinde çalışması, hapis cezasının son çare olarak düşünülmesi, tedbir alınması, akıl hastalığında çocuğun tedavisi, uzlaşma, adli kontrol, eğitim tedbiri, denetim, hükmün geriye bırakılması ilkelerine göre hareket edilir. Çocuk suç işlemekten çekinecekse, iki yıla kadar hapis gerektiren bir suç işlerse, liyakat düşünüldüğünde, kamu yararı bulunduğunda kamu davasının erteleneceği bildirilmiştir(20).
V.MEDYA: Etik değerlerin yaşama geçirilmesi için uğraşmalıdır.
VI. Profesyonel yaklaşım tarzı: İletişim: Selamlayarak karşılanır. Başvuran kişi ile sohbet eder gibi konuşulur. Duyguları anlamaya çalışılır. Etkin dinleme sonunda konuyla ilişkili sorular sorulur. Bilgilendirilir. Yöntem için beceri sağlanması önceliklidir. Tutumun olumluluğu hissedilir. Yüksüz, yansız ve yargısız davranış için kişinin iletişim becerileri artırılır(9). Hekim ile hasta ilişkileri arasındaki dinamik süreçle ilgili standart geliştirilmeli, eğitim-öğretim alanındaki iletişim ve davranış uygun kalitede, yeterliğe dayanan, sistematik, ulaşılabilir olmalıdır(21). Aşırı izin verici, ihmal eden, yetkin ve otoriter ebeveyn tutumları bulunmaktadır(22). Transaksiyonel analize göre ailede bir kişinin kişiliği “anababa ben”, yetişkin ben” ve “çocuk ben olarak açıklanarak boş sandalye tekniğinden de yararlanarak bunlar arasındaki ilişkiyi dinamik psikiyatri ile değerlendirilebilir(22). Kişinin ölüm korkusu ile koruma dürtüsü arasında ruhsal değişikliğe yol açar. Kişi ölüm korkusunu bastırarak, maskeleyerek unutma sürecini yaşarken araya giren nedenlerle belirsizlik, korku ön plana çıkar. Kaçınma, narsistik korunma, tamamlanma arzusu, meydan okuma, ölümü isteme (içgüdü ve regresyonla) ve ölümü kabullenme (boyun eğme, tanrıya ulaşma) duyguları ve durumları yaşanır(23). Stres ile kişinin sigara, alkol kullanımı, obezitesi, hareketsizliği patolojik olarak aterogenesisde endotel disfonksiyonu, plak ruptürü, vazospazm ve tromboz sonucu aniden ölüme yol açtığından strese uygun yanıt veren güvenlik marjı geniş sağlıklı bireyler oluşumuna katkıda bulunulduğunda madde istismarı düşük kalacaktır(24). Bazı kişilern olumsuzlaştırması, seçici algılaması, abartması, küçümsemesi, aşırı genellemesi, breyselletirmesi, ya hep ya hiç tarzı düşünmesi, felaketleştirmesi, keyfi çıkarımda bulunması sorun olabilir. Bunların tanımlanarak, kişisel değerlendirmelere göre uygun psikodinamik özellikleri vurgulanarak, kişinin sorumluluğu üstlenmesi ile sorunlarını çözebileceği vurgulanır. Çocukların psikolojik gelim evrelerinde nesne sürekliği, deneyimsel durumluluğu, ego santrik olmaları, büyüsel düşünce süreci, doğal adaleti cansız nesnelerin sağladığı fikri, soyut işlemler dönemi ve ahlak-etik gelişim süreçlerine göre uygun davranılması ve eğitilmesi, öğretilmesi uygun olacaktır. Bu nedenlerle çalışanlar yüksüz, yansız ve yargısız değerlendirme sistemleri geliştirmelidir. Gerçekliği kabullenmen bir yeniden onu inşa etmek düzenlemek olduğu bilinerek kişiye yardımcı olunmalıdır(14).
ÇOCUK MUAYENE ESASLARI
Çocuk oy vermediğinden lobi etkinlikleri yapamadığından politik işlere katılamadığından, ekonomik açıdan da dezavantajlı olduğundan ayrımcılığa tabi tutularak haklarından soyutlanır. Çocuk eğitim ve öğretim görürken sınırsız özgürlüğü tanıyarak refah, koruyucu, yetişkin olma ve muhataplarına karşı hakları geliştirilir. Çocuğun yüksek yararına, ayrımcılık-damgalama yapılmamasına, onun görüşüne, olay hakkında toplumun yaklaşımına göre çocuk hakkında karar verilir(25). Çocuğun korunması öncelikle ihtar ile, eğitimle, rehberlikle sağlanır. Çocuğun bedenen ve ruhen tehlikede bulunması, terk edilmesi, velayetin kötüye kullanılması hallerinde çocuk anne-babadan alınır. Danışmalık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma ihtiyaçları sağlanarak koruyucu ve destekleyici tedbirler uygulanır.
VELAYET: Velayet hakkını kullanmak isteyen kişide bulunması istenilen özellikler şunlardır:
1.Duygularını tanımlama ve açıklamada yeterlik,
2.Dilde adlandırma, anlam verme, kavramlaştırma, aktarım, ilişkilendirmede ve işlevsel değerlendirmede yeterlik,
3. Olayları rasyonel ve yöntemli değerlendirmede yeterlik,
4.Problemleri amaca göre inceleme, neden-sonuç ilişkisine göre değerlendirme, genelleme, sınıflama, denetleme, önleme ve tedbir almada yetkinlik,
5. Bir çocuğun temel ihtiyaçlarını ve yönlendirmesiyle ilgili sorunları çözmede uygunluk,
6. Velayet yetki ve sorumluluklarına dair süreçlere etkin katkıda bulunma, yönlendirmede etkinliğinin bulunması,
7. Bir çocuğun gelişimini, yüksek yararını, korunmasını olumlu etkileyecek davranış göstermede açık ve belirgin tehlikeli davranışta bulunulmaması, varsa geçici nedenlerle ilgili davranış-beceri-tutum değişikliğinin kabul edilmesi,
Uygun olur.
Yüksek risk altında olan çocuk grupları şunlardır:
Suça itilmiş çocuk, sokakta yaşayan çocuk, çalışan çocuk (sokakta, evde, seks pazarında), engelli çocuklar (zihinsel, görsel, ortopedik, işitsel), madde bağımlısı olan çocuk, çatışma altında olan çocuklar, aileden ayrılan kurum bakımı altındaki çocuklar(26). Çözüm üretilemeyen veya ebeveyn ölümü hallerinde çocuk Devlet tarafından Bakımevlerine yerleştirilir. Buradan da evlat edinme veya koruyucu aile olmak isteyenlere çocuk yönlendirilebilir.
Temaruz bilinçli belirtiler çıkar amaçlı davranış iken; yapay bozukluk bilinçli belirtiler ikincil kazanca yöneliktir. Konversiyon ise bilinçdışı belirtiler ikincil kazançla birliktedir(21).
İNTİHAR: Eş ölümü, boşanma, hapse girme, sakatlanma, ekonomik sorunlar, gizli gebelik gibi kriz oluşturan durumlarda sıktır. Psikotik depresyondaki hasta sevdiğini kurtarma, umutsuz hastalıkta sevdiğine yardım etme gibi nedenlerle kişi öldürebilir. Sonrada kendini öldürür(21).
CİNAYET: Kaza, intihar süsü verilmiş cinayetler tanımlandığından olay yeri titizlikle incelenir.
Hukukumuzda, hekimin “meslek sırrı” kabul edilmiş ve bu sırrın açıklanması cezaya bağlanmış ve hekime “tanıklıktan çekilme” imkanı da tanınmışdır(27,28). Sırrın açıklanması için şu durumlar olmalıdır: Hastanın yüksek ve yakın olasılıkla cinayet işleyecek olmasını yada intihar etmesinin güvenlik birimleri durduracak olma hali bulunmalıdır. Birinin yargı bozukluğu, bilinç kaybına yol açacak hastalığı kamu görevi yapmasına engel ise zaruret hali bulunması halinde o kişinin çalışmasını engelleyecek tarzda yetkili olan birimlere bilgi vermelidir(29). Bu durumlara uymayan aile içi şiddete kişinin durumunu tespit etme hakkı, tedavi olma hakkı adına tıp kuralları çerçevesinde davranmak kişi hak ve hürriyetlerini geliştirmeye yöneliktir.
Öznel tanı olanağı sağlayan, aileye çocuk yapma planlama şansı veren, ekonomik yarar sağlayan, anksiyetede azalma sağlayan tedavi edici ve önleyici yaklaşımlarda genetik danışma önerilmiş(30). Ancak genetik danışmanın depresyona, gelişebilecek semptomlara duyarlığa, aile içi sorunlara, sigorta şirket sorununa, iş problemine, sosyal ve toplumsal izolasyonlara yol açabileceğine de dikkat çekilmiştir(31). Kişinin hastalığı hakkında bile özenli açıklamaya ihtiyaç bulunduğundan aile sorunlarında dikkatli davranma gereği bulunmaktadır. Kişinin güvenliğini tehlikeye atacak davranışlardan da kaçınmak gerekir. İşte tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere hastanın yararı bulunmayan her adli olayın açıklanması sakınca doğurabilir.
Eski TCK.m.530 düzenlemesinde, hastaları tedavi olmaktan kaçırmamak amacıyla hasta için kovuşturmaya neden olacak suçların bildirilmesi kabul edilmemiştir. Bu açıdan evrensel hasta hakları normları bakımından TCK.m.280 hükmünün yeniden gözden geçirilmesinde fayda vardır. Kişi olayla ilgili katarsis, kendini anlama, özdeşleştirme, yeniden kurulum, ümitlenme, evrensellik, grup bağlılığı, başkalarına yardımcı olma durumu yaşayabilir(14).
Suç işleyen kişi suçu red etme, başkalarının zarar gördüğünü inkar etme, mağduru red etme, kendini suçlayanı suçlama, çevreyi kontrol etme ve üst makamlara başvurma davranışı gösterebilir. Çocuğun korunması amacı adaletin yerine getirilmesi amacından önceliklidir. Çocuğa gösterilecek reaksyon ceza biçiminde değil, tedbir,alternatif müeyyidedir. Azaltılmış ceza, hiç reaksiyon vermeme değil; çocuğu toplum yararına çalıştırma, mediasyon, uzlaşma yöntemlerine öncelik verilir.
SONUÇ: Kişi bağımsız düşünce geliştirmeye uygun olmalı. Gelecek kuşaklara kapanmamış hesap bırakılmamalı. Kişiler yıpratılmamalı. Korkular giderilmeli. Tepkisel olmamalı. Çoğulcu süreçler dikkate alınmalı ve önkoşulsuz değerlendirmeler yapılmalıdır(29). Risk değerlendirme, öngörme ve tehlikeyi atlatma stratejileri oluşturulmalıdır. Ayrımcılığa uygun sorun tanımlamalarından kaçınmak için statükocu, kolay açıklamalara kaçmak yerine farklı durumları tanımlayan sistemler oluşturulmalıdır. Toplumun en küçük birimi olan ailenin mevcut durumu tetkik edilerek paylaşımcı, iş birlikçi, katılımcı, çok merkezli, koordinasyon sağlayıcı ilkelerle mevcut durumu geliştiren sistem oluşturmamızda yarar bulunmaktadır. Aile danışma merkezleri yaygınlaştırılmalı. Sığınma evlerinin sosyoekonomik değerliliği artırılmalı. Göçün tersine dönmesi yönündeki çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Göç eden ailelere uyum programı çerçevesinde istihdam, öğretim, eğitim verilmelidir. Şiddet yönündeki eğilimlerin ancak çok yönlü ve merkezli disiplinlerarası çalışmalarla ortadan kaldırılacağı hatırda tutulmalıdır. Çocuk yaşta evlenmeler önlenmeli. Doğum kontrolü, çocuk bakımı, istihdam konularında eğitim ve öğretim yaygınlaştırılmalıdır. Sağlık Bakanlığı, Aile Mahkemeleri, Emniyet Müdürlüğü, Türk Tabipler Birliği, SHÇEK, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Diyanet arasındaki iş birliği araştırma ve geliştirme süreçleri yaygınlaştırılmalıdır(4). Özürlülere, suçlulara yönelik yapılan iş vermedeki pozitif ayrımcılık gereklerine uyulmalıdır. Yaygın eğitim gereklerine uyulmalıdır. Eğitimin sürekliliği ve ücretsiz olması yönündeki uğraşlar desteklenmelidir. Eğitim ve öğretimin kalitesi artırılmalıdır.
KAYNAKLAR
1.http://www.aile.gov.tr/?ref=sorgucu.com(Erişim tarihi: 24.03.2010).
2.Kocacık F. Aile içi ilişkilerde kadına yönelik şiddet. Cumhuriyet Üniverstesi Matbaası, s.22-32, Sivas, 2004.
3.Koçhisarlıoğlu C. Aile hukuku kavramlarının farklılığı. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/277/2501.pdf. (Erişim tarihi: 23.03.2010).
4. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü.Yerel Aile Çalıştayları, Antalya Raporu, 3,13, 23, 45, 26 Aralık,2009.
5.http://www.belgenet.com/yasa/medenikanun/tarihce.html (ET: 24.03.2010).
6.Ruh Sağlığında insan hakları girişimi. Akıl ve ruh sağlığı alanında insan hakları 2008 Türkiye raporu sorunlar ve çözüm önerileri. http://www.rusihak.org (Erişim tarihi 24.03.2010).
7. Salmaneri H, Risk altında ve korunması gereken çocuklar uluslar arası sempozyumu. http://www.mercek.net (Erişim tarihi:24.03.2010).
8. Akdur R. Sağlık sektörü temel kavramlar, Türkiye ve Avrupa Birliğinde Durum ve Türkiye’nin Birliğe Uyumu. Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi, s. 1-351, Ankara, 2006.
9. Akdur R, Domuz gribinin güncelleştirdiği gerçek! Yaratılan hastalıklar ve salgınlar. http://www.kfd.org.tr/?q=node/685(Erişim tarihi 14.05.2010).
10.http://sbu.saglik.gov.tr/tusp/turkce/yayinlar/pdf_dokumanlar/13_GDSHM_EgitimModulu__KatilimciKitabi.pdf.pdf#page=151(ET: 24.03.2010).
11. Kayar HY, . http://www.turkhukuksitesi.com/makale_595.htm (Erişim tarihi: 23.03.2010).
12. Gölge ZB, Gökdoğan MR, Cantürk G, Safran N, Çöloğlu S, Yavuz MF, Aile içi şiddet: Eşler arası ilişkiler. IV. Adli Bilimler Kongresi 46, 10-13 Mayıs 2000, İstanbul.
13. Bilgili M, Cantürk G, Anne ve babayı öldürmeye iten nedenler. 8. Ulusal Adli Tıp Günleri s 33-34, 16-20 Ekim 1995, Antalya.
14. Dökmen Ü. Aile içi iletişim çatışmalarının transactional ve grupla analiz ile incelenmesi. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/519/6501.pdf (ET: 24.03.2010).
15. Sarıkardaşoğlu İ. Bir beyaz gömleklinin mizahı. Anadolu Üniverstesi Basımevi, s 252-155, Eskişehir, 1996.
16. Harman J. Travma ve iyileşme. Çeviri:Tosun T.s 17-72, Literatür Yayıncılık, 2007.
17. Çetiner B, AB’nin aile ve miras hukuku alanlarında düzenleme yetkisi. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi 4/2:85-104, 2005.
18. Yücel Ö, Evlilik öncesi muayene ve testlerin hukuksal niteliği. Adli Bilimler Dergisi 8/4:37-46, 2009.
19. Ceylan E. Tüketicinin korunması semineri. Türkiye Adalet Akademisi Yayınları. Yetkin Basımevi, s24-29,52,53, Ankara, 2007.
20. Can Y, Sercan H, Saatcioğlu Ö, Soysal H, Uygur N. Hukuki ehliyeti değerlendirme formu (HEDEF) geçerlilik, güvenilirlik ve duyarlılığı. Klinik Psikiyatri 9:5-16, 2006.
21.İçel K, Ünver Y, (Roxin C, Albrecht HJ, Heinz W, Schwind HD, Kreuzer A, Boch M, Shelden RG, Neubacher F, Stilo L, Rollo G, Paul WAA, Cornelus I, Pailer R, Spess G. Çocuklar ve suç-ceza, Seçkin Yayıncılık, s 43, Ankara, 2005.
22. Bilge Y. Kaygılı insanların sağlıklarıyla ilgili eğitim-öğretim alanındaki sorunları ve çözümleri. Ümit Ofset Matbaacılık, Ankara, 2008.
23. Koç M. Ölüm korkusu üzerine kuramsal açıdan psikolojik bir değerlendirme. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 6:7-20, 2002.
24. Vural M, Başar E. Anksiyete bozukluğunun ani ölüm yapma potansiyeli-derleme. Anadolu Kardiyoloji Dergisi 7:179-183, 2007.
25. Franklin B. Çocuk hakları. Çeviri Türker A. Ayrıntı Yayınları. S 15-24, İstanbul, 1993.
26. Çocuğun oyun ve spor hakkı. UNESCO. http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_9/9_31167.pdf
27. http://www.turkhukuksitesi.com/makale_595.htm (Erişim tarihi: 23.03.2010).
28. Balcıoğlu İ, Başer SZ, Hekimlerin karşılaştığı adli ve psikiyatrik problemler. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Etkinlikleri Sempozyum Dizini 62: 41-48, 2008.
29.Çarköylü A. Psikiyatride gizlilik ilkesi. Klinik psikiyatri 5:248-256,2002.
30.Şahin Fİ, Yılmaz Z. Nörogenetik hastalıklarda genetik danışma. Parkinson Hast.Hareket Bozuklukları Dergisi 7/2:101-108, 2004.
31.Aşıcıoğlu F. X STR polimorfizminin adli DNA analizlerindeki önemi. Adli Bilimler Dergisi 6/2:58-67, 2007.
Dostları ilə paylaş: |