Sevgili Dostlar,
İlim elde etmenin çok kolay olduğu ancak ihlasın elde edilmesinin bir o kadar zor olduğu bir zamanda yaşadığımız herkesçe malumdur. Dolayısıyla ben ne ilimden ne de ihlastan bahsetmeyeceğim. Sadece temel bazı düsturları arz etme gayretinde olacağım inşallah.
Geçmişte benim memleketimde okul çıkışında çokta açık olmayan kız talebelerle yürümek onlarla konuşarak çıkmak çok ayıp karşılanırdı. El-Azizde hemen hemen tüm anne ve ablalarımız ya çarşaf yada çar denilen siyahlı beyazlı bir örtüye sarınarak çıkarlardı ve sadece yere bakarak yürürlerdi.
Şimdilerde örtünmenin türlü türlü tarzları çıktı, neredeyse albeni çikolata gibileri de var… Şimdilerde bu eski insanlar kimliklerini kaybettiler. Modernizimden uzak yaşadıkları düşünülmeye başlandı. Ve bir çok şiar mesele meşhur okul mezunu alimlerce teferruat görülmeye başlandı. Ayetler bir anda yorumlandı. Geçmiş tefsirler rafa kaldırıldı. Çağa uygun müfessirler çıktı.
Allah doğrulardan razı olsun. Yanlışları da hayrıyla düzeltsin inşallah demek düşer ancak bize. Ayeti kerimeye göre kadının yüzünün açılmasında elbette biz mahsur yok. Ancak fitne, zaruret vs. gibi konular yüzün dışarıdaki durumunu değiştirebilmektedir.
Ancak bir mesele var ki o da bir işte ruhsat olması caiz olmasının yanında taviz olarak verilmesidir. Bu asla kabul edilmemelidir. Peygamber efendimiz (SAV) sakal ve sarık hususunda Yahudi kendisini taklit ettiğinde hemen bir şekil değişlikliyi ile farklılık oluşturmuştur. Demek ben adetim ve ölçüm üzere bir örtüyü kullanıyorsam ve bu örtü şeklide benim modern dünyada emniyet vs açısından kimlik olarak tanınmama engel değilse şu şekilde bağlayacaksın diye dayatılamaz. Bu durumda bizlerinde o dayatmayı görmemiz kesinlikle yanlış olur. Karşı tarafın zihniyetine daha baştan teslim olunmuş olunur. İslam davasında “davası bu olan için” surda bir gedik açılmış olunur. Ve buda kesinlikle ziyanda olduğumuz anlamına gelir. Kadınların orduevlerinden ya da bu kimlik avantajlarından faydalanamıyor olmamasından dolayı değil, bir dava bir ideal adına bu taviz verilmemelidir. Velev ki en iyi orduevleri kadına tahsis edilmiş ola nefis bunu kabul etmemelidir.
Bu tavize bir hizmet anlayışı da sebep olmamalıdır. Çünkü niha-i mertebedeki hizmet islamın her manasının yaşanması değil midir? O zaman daha iyi hizmet etmek. Ümmeti aydınlatmak adına İskilipli Atıf hoca boşuna mı şehit oldu. Hayır o dönemde o lazımdı onu yaptı vesselam. Yani İslamın yaşanamayan bir meselesini bir başka bahara bırakarak bir diğer meselesini yaşayabilmek için mücadele nasıl caiz olabilir.
Gerçi kadını hukuk mücadelemizde bir araç olarak ta kullanmak belki yanlış ama biz o niyetle o fotoğrafları göndermiyoruz. Biz olduğumuz gibi göründüğümüz gibi gönderiyoruz ve haksızlığa karşıda mücadele etmeliyiz diyoruz. Para, pul, makam, itibarın iadesi gibi kavramlar davamızın gerisinde olmadığı müddetçe muzafferiyet uzak olacaktır.
Ben TSK den ayrılmadan önce bir meslektaşım. Bir ağabeyim bana hitaben; “Evinde haremlik selamlık oturuyorsun. Eşinde erkeklerle tokalaşmıyormuş. Bu hareketinizle bizlere ve islama zarar veriyorsunuz” demişti. Hal bu ki tüm islam mensubu subaylar islamın gerektirdiği kurallara uysa hizmet ya da başka isimlerle bazı tavizlere girmese acaba islam ve dava daha güçlü olmayacak mı?
Birbirine dahi benzemeyen birbirini dahi desteklemeyen, daha bir resim konusunda bile islamı kendi haline göre yorumlayan bir toplum olarak davamızda güçlü olabilir miyiz?
Nihayet derim ki Yüce Rabbim bizi rızıkla ve yoklukla imtihan etmeye, bizi söylemlerimizle imtihan etmeye, bizi ihlaslı, dostlarına dost, davasına bağlı, istikrarlı kullarından eyleye… Bizi bize bırakmaya.
Ben 15 yaşındaki kızımın talebine göre “baba ben hafızım ve hafızlık kursunda siyah örtümü bu şekilde takıyorum. Benden bundan başka bir şey istemezsen fotoğrafımı vereyim ve karta başvur yoksa ben kart istemiyorum anneme de karışmam” seslenişine kulak vererek ve açık saçık bir bayanın “beyefendi eşiniz ve kızınız içinde başvurunuz. Oldukça fazla talep var bu baskı karşısında duramazlar” tavsiyesine göre başvuracağım. Sizlere de bunu tavsiye edeceğim.
Umarım yazdıklarım haddi aşmak nevinden değildir. Ben sadece içimden gelen duygularımı yazdım. Allaha emanet olunuz. ..
Ersan ERGÜR
Dostları ilə paylaş: |