Akşam e-5’te bomba paniği



Yüklə 72,69 Kb.
tarix03.01.2019
ölçüsü72,69 Kb.
#89470




AKŞAM

E-5’te bomba paniği

İstanbul Okmeydanı E-5 Karayolu’nda yol kenarına bırakılan ve üzerinde pankart olan piknik tüpü, bomba paniği yaşanmasına neden oldu. Trafik durdurularak patlatılan tüpte bomba izine rastlanmadı.

Edinilen bilgilere göre, sabah saatlerinde E-5 Karayolu Okmeydanı ayrımı yol ayrımında üzerinde pankart asılı piknik tüpünü gören sürücüler, polise haber verdi. Olay yerine gelen polis, çevrede geniş güvenlik önlemleri aldı. Bölgeye bomba imha ekipleri sevk edildi. Yapılan incelemenin ardından, Okmeydanı yol ayrımı trafiğe kapatıldı ve şüpheli tüp, fünye ile patlatıldı. Büyük bir gürültü ile patlayan tüpte bomba izine rastlanmadı. Yaşanan olayın ardından yol tekrar trafiğe açıldı

AKŞAM

Erdoğan istedi, IŞİD‘in adı DEAŞ oldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Paris'te yaptığı konuşmasındaki talebi yerine getirildi, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı IŞİD'in adını DEAŞ olarak düzeltti.

Genelkurmay Başkanlığı resmi web sitesi için dün akıllı telefon uygulamasını devreye sokarken, "IŞİD" kısaltmasını da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın öncülük ettiği şekilde "DEAŞ" olarak değiştirdi.

Genelkurmay Başkanlığı'nın daha önceki açıklamalarında IŞİD kısalması yer alıyordu. Genelkurmay'ın, Kilis'in Elbeyi İlçesi'nde 4 Ocak'ta yaşanan bir olay, dün yapılan "Türkiye'den Suriye'ye geçerek DEAŞ'a katılan dört kişi, Suriye'den Türkiye'ye yasadışı yollarla geçmeye çalışırken, güvenlik güçleri tarafından silahsız ve teçhizatsız olarak yakalanmıştır. Adli tahkikat başlatılmıştır" açıklamasıyla duyuruldu.

ERDOĞAN İLK KEZ PARİS'TE KULLANMIŞTI

Cumhurbşakanı Erdoğan ilk defa geçen Ekim ayında Paris'te terör örgütü IŞİD için "DEAŞ" kısaltmasını kullanırken, nedenini de örgütün İslam ile hiç ilgisi bulunmadığını belirterek açıklamıştı. Bu talebini özellikle yabancılarla yaptığı tüm görüşmelerinde tekrarlayan Erdoğan'ın istemine bakanlık da uydu. Ancak yayımlanan genelgede örgüte hem yeni bir kısaltma verildi, hem de örgütün "Devlet'ül İslamiyye fi'l Irak ve'ş Şam" olan Arapça adında bulunan "İslam" sözcüğü de çıkarıldı. Uluslararası literatürde olmayan DEAŞ kelimesinin açılımını Bakanlık "Devlet'ül Irak ve'ş Şam" olarak yaparak örgütün adını da değiştirmiş oldu.

Dışişleri Bakanlığı da Erdoğan'a uydu

IŞİD'e DEAŞ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Dışişleri Bakanlığı da uydu. Erdoğan, örgütün İslamla hiçbir ilgisinin olmadığını belirterek DEAŞ ismini kullanırken Dışişleri de örgütün Arapça DAİŞ olan orijinal kısaltmasından "İslam" sözcüğünü çıkarttı. Bakanlık, teşkilatından DEAŞ kısaltmasının kullanılmasını istedi.

Dışişleri Bakanlığı'nın, İslam yan yana olmaz" diyerek kısaltmasının içinde "İslam" geçen terör örgütü IŞİD'i, "DEAŞ" olarak kısaltılması yönündeki "talebine" uygun genelge yayımlayarak, Arapça orijinal ismini de değiştirdiği ortaya çıktı. Örgütün Arapça orijinal isminde de "İslam" sözcüğü yer almasına karşın; bakanlık genelgesinde örgütün adı "Devlet'ül Irak ve'ş Şam" olarak değiştirilirken, yazışmalarda "DEAŞ'ın açılımının kullanılmasından imtina edilmesi" istendi.

AKŞAM

CHP canlı bombanın hakkını böyle aramıştı!

07 Ocak 2015 Çarşamba CHP canlı bombanın hakkını böyle aramıştı!

Sultanahmet'te polise yönelik saldırıyı gerçekleştiren Elif Sultan Kalsen, 2012 yılında CHP tarafından mağdur ilan edilmiş ve kollanmıştı.

2012'de Sultangazi'de 1 polis memurunun şehit olduğu canlı bomba saldırısından sonra, istihbarat birimlerince hazırlanan ve benzer saldırılarda bulunacağı iddia edilen kişilerin yer aldığı 9 kişilik arananlar listesi, Emniyet tarafından basına açıklanmıştı.

Buna rağmen bazı basın organları, Elif Sultan Kalsen'ı "polis tarafından mağdur edilen öğrenci" olarak lanse etmişti.

CHP HAK İHLALLERİ RAPORUNDA BÖYLE SAVUNDU!

"Örgüt propagandası" suçlamasıyla cezaevi'nde bir müddet tutuklu kalan Kalsen'e gönderilen ve cezaevince kabul edilmeyen kitaplar CHP'nin "Nisan ayı İnsan Hakları ihlalleri raporununda" mağdur sıfatıyla yerini almış.

HABERTÜRK

BM’den Türkiye’ye övgü: Devrim yaptı

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, 7. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada Türkiye’nin dünyadaki dördüncü büyük bağışçı ülke olduğunu vurguladı

Bireşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, 7. Büyükelçiler Konferansı’nda büyükelçilere hitap etti.

Türkiye’nin dünyadaki dördüncü büyük bağışçı ülke olduğunu vurgulayan Guterres, şunları söyledi:

“Türkiye, rejimden kaçan Suriyelileri koruma konusunda devrim yaparak, bunların çocuklarının okula gitmesi, çalışması gibi imkânları da getirdi. Bu sadece Türkiye’nin oldukça cömert, misafirperver, mültecilerin korunması noktasında İslam geleneklerini en iyi şekilde yansıtan bir ülke olduğunu değil, aynı zamanda bugünün dünyasına yasal çerçeve konusunda bir örnek oluşturduğunu gösterdi.”

Türkiye’nin yeni yapılanmış çok kutuplu dünyada önemli bir destek olduğuna dikkati çeken Guterres, “Bence Türkiye yakın gelecekte mülteci sayısını en aza indirme konusunda kapasite ve kaynaklar ile zorluklarla mücadelede uluslararası toplumu harekete geçirmek için çok önemli bir rol üstlenecek” dedi.



MİLLİYET

17-25 Aralık’ı millet yargıladı

30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinin sonuçlarının, milletin 17-25 Aralık konusunda verdiği karar olduğunu söyleyen Erdoğan, AB’ye de “Türkiye’ye ders vermeye kalkışması acınacak bir durumdur” sözleriyle yüklendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dört eski bakanla ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu’nun aldığı karara yönelik ilk defa konuştu ve çarpıcı mesajları verdi.

Erdoğan, “17-25 Aralık darbe girişiminde başarısız olanlar ümitsizlik içinde yeni birtakım operasyonları devreye almak için uğraştılar. Dört eski bakan üzerinden kurgulanmak istenen süreç de 17-25 Aralık darbe girişimini yaşatmaya yönelik tamamen umutsuz bir süreç. Parlamento, Soruşturma Komisyonu’nun almış olduğu, üzerinde çalışılmış bu karar neticesinde nihai kararını en ideal, en adil şekilde verecektir. Türkiye, bu tür oyalama süreçleri içerisinde, üzerinde spekülasyonların yapılacağı bir ülke olmayacaktır, olmadığını da bu parlamento gösterecektir. ” dedi. Erdoğan, 7. Büyükelçiler Konferansı’na katılan büyükelçilere, dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yemek verdi. Erdoğan, büyükelçilere şu mesajları verdi:

MALİYETİ 120 MİLYAR dolar: 17-25 Aralık darbe girişimi, yolsuzluk iftirası üzerine kurgulandı. Bu girişimin Türkiye’ye maliyeti 120 milyar dolar. Eğer başarılı olsaydılar, azmettikleri gibi başbakanı, ‘dönemin başbakanı’ yapabilselerdi, inanın bu maliyet kat kat fazla olacaktı.

KURGUSU UMUTSUZ SÜREÇ: 17-25 Aralık darbe girişiminde başarısız olanlar ümitsizlik içinde yeni bir takım operasyonları devreye almak için uğraştılar. Dört eski bakan üzerinden kurgulanmak istenen süreç de 17-25 Aralık darbe girişimini yaşatmaya yönelik tamamen umutsuz bir süreç. Orada başaramadılar, acaba burada başarabilir miyiz? O zaman başbakanım ve başbakan olarak eski Türkiye özlemi içerisinde olanlar, ‘illa bununla ilgili bir soruşturma komisyonu kuralım’ dedikleri zaman, arkadaşlarımızla oturduk, istişare ettik, ‘kuralım’ dedik. Kurduk, kurduktan sonra komisyon çalıştı, nihayet komisyon kararını verdi.

OYALAMA SÜREÇLERİ: Bu adeta ara karar, bundan sonraki süreç tabii ki parlamento, Genel Kurul, nihai kararı orası verecek. Dert bu mu? Dert başka. ‘Acaba buradan biz ne elde edebiliriz’, bunun gayreti içindeler. 17 ve 25 Aralık iddiaları, öncelikle 30 Mart ve ardından 10 Ağustos seçimlerinde millet tarafından zaten yargılanmıştır ve millet kararını da sandıkta vermiştir.

HAŞHAŞİ UYARISI: İşte bakıyorsunuz bir haşhaşi grup kalkıyor buralarda senatolarında, parlamentolarında her türlü yalana dayalı her türlü haberi, her türlü oralarda kumpaslar, vesaireler bunları yürütüyorlar. Bunu bozacak olan kim? Birinci derece siz değerli büyükelçilerimiz olacaksınız. Bize ulaştırılması gereken neyse o bilgileri, belgeleri bize aktarın. Biz gümbür gümbür bunları konuşuruz. Kim olursa olsun konuşuruz. Bizim bunlardan geri adım atmak gibi asla bir lüksümüz olamaz. Üzerilerine üzerilerine gideceğiz.

SİYASET BELGESİNE GİRİYOR: Öyleyse şu anda Milli siyaset Belgesi içerisinde yer almaya namzet olan bu paralel yapı artık dünyada gereken yere oturacaktır. MGK bununla ilgili tavsiye kararını almıştır. Hükümetimiz bunu Bakanlar Kurulu’ndan geçirmiştir ve şimdi 2015 Milli Siyaset Belgesi içerisinde de yerini alacaktır.

BİZDEKİ KADAR ÖZGÜR MEDYA YOK: Basın özgür değilmiş. Ne Avrupası’nda ne de diğer ülkelerde, batının genelinde Türkiye’deki basın kadar özgür bir medya yoktur. Bunların hepsini de biz gittik, gördük. Sıkıysa siz oralarda kalkın aynen bizde olduğu gibi başbakan, cumhurbaşkanına saldırın, saldıramazsınız.

AB POLİTİKASINI GÖZDEN GEÇİRSİN: Özellikle AB, Türkiye politikasını artık gözden geçirmek durumundadır. Yeterince oyaladılar, yeterince vakit kaybettirdiler. Şu anda AB’nin çok ciddi tehlikelerle, tehditlerle karşı karşıya iken bunları görmek, bunları bir defa bir an önce değerlendirmek, bunlara çare üretmek yerine, Türkiye’ye ders vermeye kalkışması acınacak bir durumdur.

SABAH

En düşük işsizlik maaşı 477 TL oldu

Asgari ücrete yapılan ve 1 Ocak'tan itibaren geçerli olan artışla birlikte yeni işsizlik maaşları da belli oldu.

Asgari ücrete yapılan ve 1 Ocak'tan itibaren geçerli olan artışla birlikte yeni işsizlik maaşları da belli oldu. En düşük işsizlik maaşı aylık 476.95 liraya çıkarken, en yüksek işsizlik maaşı da aylık 953.90 liraya ulaştı. Çalışanların maaşına eklenen asgari geçim indirimi de yükseldi.

EN YÜKSEK İŞSİZLİK MAAŞI: 953.90 LİRA

Burada en düşük rakam 90 lira, en yüksek rakam ise 153 lira olarak uygulanacak. Bakıma muhtaç engelli ve bakıma muhtaç engelliye evde bakım hizmeti veren kişilere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca ödenen evde bakım ücretleri de arttı. Bu kişilere asgari geçim indirimi çıkarılmış, net asgari ücret olan 858.96 TL ödenecek.

STAR

Batı Karadeniz’deki sondaj öne alındı, bu kez umut var

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)ve Shell, öngörülen tarihten bir yıl önce alınan kararla Batı Karadeniz’deki sondaj çalışmalarına bu ay başlıyor. STAR’ın ilk olarak okuyucularına duyurduğu TPAO ve Shell’in ocak ayında ortak olarak yapacağı sondaj, Batı Karadeniz’de kıyıdan yaklaşık 100 km uzakta ve 2 bin metre deniz suyu derinliğinde yapılacağı belirtilirken, sondajı yapacak olan gemiler dün İstanbul Boğazı’ndan geçti.

İstanbul’da yapılan TPAO ve Shell Batı Karadeniz Sondajı Tanıtım Programı’na katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız “Orada petrol varsa biz onu bulacağız” diye konuştu. Yıldız, Türkiye’nin yerli enerji kaynaklarını artırma hedefi doğrultusunda TPAO ve Shell’in yaklaşık 300 milyon dolar yatırımla Batı Karadeniz’de çıkarılabilir petrol ve gaz kaynaklarını araştırmak için sondaj çalışmalarına bu ay başlayacağını, çalışmaların olumlu sonuçlanmasından umutlu olduğunu söyledi. Bakan Yıldız “2014’te 28 yerli, 17 yabancı olmak üzere 45 petrol şirketi 226 sondaj yaptı. 90 arama-tespit, 98 üretim olmak üzere toplam 188 kuyu açıldı. Bunlarda isabet oranımız yüzde 33 oldu. 60 adet petrol, iki adet de gazla beraber petrol karşımıza çıktı. Bu, 1.9 milyar dolar daha az petrol-doğalgaz ithalatına yol açtı” diye konuştu. MTA’nın ihale ettiği ve Tuzla’da tamamı yerli olarak inşa edilecek sismik arama gemisinin de mart ayında denize ineceğini belirten Yıldız, Türkiye’nin ikinci büyük sismik gemisi olacak geminin Eylül-Ekim’de ise tamamen denize açılacağını söyledi. Yıldız “Bundan sonraki hedefimiz ise sondaj platformunu Türkiye’de yapmak olacak. Tuzla’da 1 milyar dolar civarı rakamla sondaj platformu gerçekleştirmek istiyoruz. Hemen hemen yüzde 100’ü Türk olacak” diye konuştu. Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem ise “ Araştırma ve geliştirmeye dayalı yüksek teknolojimiz ile Shell’in küresel uzmanlığını Türkiye’ye getiriyoruz. Bu kuyu ile Batı Karadeniz’de hidrokarbon kaynaklarının olup olmadığı konusunda önemli bilgilere ulaşacağız” dedi.

YILDIZ: KÖMÜR YERİNE TAŞ HABERİ YALAN

Bakan Yıldız, Soma’da devlete kömür diye taş satıldığı yönündeki iddialara da cevap verdi. Geçtiğimiz günlerde bir gazete de çıkan ‘Soma A.Ş, devlete kömür yerine taş sattı ‘ başlıklı haberin kendisine hatırlatılması üzerine Yıldız “Herkes taş olduğunu görmüyor, bir tane haberi yapan gazete görüyor. Böyle bir şey olmaz. Ama siz aslını astarını bilmeden böyle bir haber yapıp ‘bunu toparlaması gerekenler toparlasın’ derseniz bu habercilik anlayışına da aykırıdır”diye konuştu. Yıldız “O haber, hem haber yapanların, hem de yaptıranlar açısından mahcup olacakları bir şekilde sonuçlanacaktır. Böyle bir şey olmaz. Konunun birçok teknik detayı var. Rakamların önemli bir kısmı yanlış, ‘8 bin ton civarında kömür taş olarak dışarı atılmıştır’ deniyor. Hayır, her kalorifik değerin karşılık geldiği rakamlar ayrı ve kullanılacakları yerler ayrı”diye konuştu.

TAKVİM

CHP'de kayıp para krizi büyüyor

Anamuhalefet partisi, birbirine muhalefet etmekte sınır tanımadı. Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile Mustafa Sarıgül arasındaki savaş sürerken bu kez "kayıp para" krizi patladı.

İstanbul'da, Sheraton Maslak Otel'deki para toplantısı haberi, CHP'de deprem etkisi yarattı. Söz konusu toplantı, 2013'ün Ekim ayında yapıldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığındaki toplantıya, İstanbul'daki partili belediye başkanları çağrıldı. Kılıçdaroğlu, +1 adlı TV kanalını diriltmek üzere havuz oluşturacaklarını açıkladı.

'İNTİKAM ALIYORLAR...'

CHP lideri, küçük belediyelerden 500'er bin, Ataşehir ve Sarıyer'den 2'şer milyon dolar istedi. "Kanalın başına da Uğur Dündar gelecek" dedi. CHP'li başkanların çoğu, Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'ın Levent'teki ofisinde paraları ödedi. Ancak o para hiçbir zaman kanala gitmedi! Kanal battı, para sırra kadem bastı. İşte bu haberin üzerine CHP'de kayıp para krizi patlak verdi. Partililer kayıp paranın peşine düşerken Erdoğan Toprak, olayı yalanladı. "Tüm iddialar, aday olamayan bazı kişilerin intikam çabalarının sonucu" diyerek eski belediye başkanlarını suçladı. Bakırköy eski Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'in açıklamaları ise gündeme bomba gibi düştü. İşte o açıklamalar:

'ERDOĞAN BEY ÇOK İYİ BİLİR'

"Olanları üzüntü ve esefle karşıladım. Sheraton Maslak Otel'deki toplantıya katılan belediye başkanlarının suçlanmasını yadırgadım. Erdoğan Bey bilmeli ki ben hiç seçim kaybetmedim. Yüzde 40'la geldiğim Bakırköy'de oyları yüzde 60'a taşıdım. Benim neden Genel Merkez tarafından aday gösterilmediğimi Erdoğan Bey çok iyi bilir. Erdoğan Bey'in sözlerini üzerime almıyorum. Unutulmamalı ki toplum önünde onun da, benim de değerim belli. Oysa Erdoğan Bey, delegelerin oylarıyla Parti Meclisi'ne bile seçilememiş biridir. Şimdilik bu polemiği uzatmak istemiyorum. Ama eğer yargı, olaya müdahil olursa herhalde herkesin söyleyecek bir çift sözü vardır."

HALKI DİNLEMEDİLER

Ateş Ünal Erzen, 2004 ila 2009 yılları arasında Bakırköy Belediye Başkanı olarak görev yaptı. Ancak son seçimlerde partisi tarafından aday gösterilmedi. Bunun üzerine Bakırköylüler gazetelere "Ateş başkanıma dokunma" diye ilan verdi. Ancak CHP Genel Merkezi halkı dinlemedi. Erzen'i aday göstermedi.

MİNAREYİ ÇALAN KILIFINI HAZIRLAR

CHP Maltepe Eski Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin, Erdoğan Toprak'ın "Aday olamayan bazı kişiler intikam duygusuyla hareket ediyor" sözlerine tepki gösterdi. Şunları söyledi: "Seçime giremedim ki seçim kaybedeyim. Atanmadım ki seçim kaybedeyim. Biraz kelimeyi iyi seçsin. Hırsızlar, yani minareyi çalan, kılıfı hazırlar. Hırsızların hep böyle mazeretleri vardır. Ne kadar çaldığını söylesin, biz de ona göre hezeyanımızı söyleriz. Hezeyanımız çalınan paralardır, Kazanmayan seçim değil. Erdoğan Toprak çıksın erkekçe söylesin. Ben yaşadıklarımı ve duyduklarımı anlatıyorum. Kimin ne verdiğini bilmiyorum. Bu arkadaşlarımın 'Verdim' dediği lafları biliyorum. Bana söyleyenlerin yani. Ama endirekt yoldan da nasıl istendiğini biliyorum. Bunu da anlayabilmişim. O kadar algım varmış!"

TÜRKİYE

Tacikistan paralel yapının okullarını kapatıyor

Tacikistan, Eğitim Bakanlığı yetkilisi Rahimjon Saidov, Gülen hareketinin okullarıyla yapılan anlaşmanın uzatılmayacağını bildirdi

Tacikistan'da Fethullah Gülen hareketine ait Şelale Eğitim Kurumlarına bağlı okulların lisanslarının incelemeye alındığı öğrenildi.

Eğitim Bakanlığı Basın Sözcüsü Ehson Huşvahtov, Gülen hareketine ait okulların lisansına ilişkin değerlendirmenin devam ettiğini söyledi.

Yerel basının haberlerine göre, Ozodi radyosuna açıklama yapan Tacikistan Eğitim Bakanlığı yetkilisi Rahimjon Saidov da Gülen hareketinin okullarıyla yapılan anlaşmanın uzatılmayacağını kaydetti. Saidov, Şelale Eğitim Kurumlarıyla anlaşma süresinin 2015 yılına kadar olduğunu ve bundan sonra uzatılmayacağını vurguladı.

Tacikistan Eğitim ve Bilim Bakanı Nuriddin Saidov daha önceki açıklamalarında, Türkiye'deki "paralel yapı"nın Tacikistan'daki örgütlenmesi olan okulların durumunu Hükümet Başkanı İmamali Rahman ile görüştüklerini, değerlendirmenin devam ettiğini bidirmişti.

"Ülkedeki cemaat okullarının misyonu belli değil" ifadelerini kullanan Saidov, "Eğer bakanlığımız bu okulların insani amaçları olmadığına karar verirse okullara çalışma lisansı verilmeyecek. Okulların amaçlarını gözden geçirmesi gerekecek" diye konuşmuştu.

Gülen hareketinin Tacikistan'daki ilk okulu 1992 yılında açıldı. Son on yılda bu okulların amaçlarına ilişkin tartışmalar ve kapatılmasına ilişkin talepler zaman zaman gündeme geldi. Şelale Eğitim Kurumları çatısı altında olan ve Tacik-Türk lisesi ismini taşıyan okullardan 6'sı Duşanbe'de, 4'dü ise diğer şehirlerde faaliyet gösteriyor.



VATAN

Flaş iddia! O isimler disipline sevk edilecek

CHP yönetiminin Şişli ve Beşiktaş'ta yaşanan tartışmalara neşter vurmaya hazırlandığı öne sürüldü. Bugün yapılacak MYK toplantısında Şişli ve Beşiktaş Belediye başkanlarının yanı sıra Mustafa Sarıgül ile oğlu Emir Sarıgül'ün de disipline sevk edileceği iddia ediliyor.

CHP ’li Şişli Belediyesi’nde yaşanan İnönü-Sarıgül gerilimi önce Ankara’ya CHP Genel Merkezi’ne daha sonra ise tehdit ve dayak iddialarıyla adliye koridorlarına taşınmıştı. Şişli Belediye Başkanvekili Emir Sarıgül’ün istifasıyla bir nebze yatıştığı sanılan tartışma Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve eşinin açıklamalarıyla yeniden alevlenmişti. Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kendisine Hayri İnönü ile eşi Nazlı İnönü’nün iftira attığını öne sürerek suç duyurusunda bulunurken, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile eşi Nazlı İnönü ise savcılığın başlattığı soruşturma çerçevesinde ifade vermişlerdi. İnönü tehdit iddialarını savcıya da anlatırken, kendisine zorla imzalattırıldığını söylediği istifa mektubunun ise İstanbul Milletvekili İhsan Özkes tarafından yakıldığını belirtmişti.

İnönü'den itiraf! Yanlış yaptım

İLK SİNYAL GÜRSEL TEKİN’DEN

Radikal'den Ercan Sarıkaya'nın haerine göre; Şişli’de yaşanan bu tartışmaları Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da toplantılarda dillendirmesi CHP yönetimini rahatsız ederken, kulislerde kaynamaya başladı. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, geçen pazartesi günü Habertürk gazetesinden Balçiçek İlter’e verdiği röportajda tartışmaların partiye zarar verdiği ve Sarıgül’ün partiden ihracı dahil birçok seçeneğin MYK’da tartışılacağını söyledi. Bütün bu tartışmaların bugün yapılacak MYK toplantısında Şişli ve Beşiktaş belediyelerine neşter vurularak bitirileceği öne sürülüyor.

FORMÜL: TOPLUCA DİSİPLİN

İddiaya göre MYK’da Sarıgül’ün kontrolündeki iki belediyede yaşananlar da tartışılacak ve adli soruşturma süreci beklenmeden başta CHP’nin yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterdiği eski Şişli Belediye Başkanı Sarıgül olmak üzere oğlu Şişli Belediye Meclis Üyesi Emir Sarıgül, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, bazı meclis üyeleri ve bir milletvekilinin de ihraç ya da kınama istemiyle disipline sevk edileceği öne sürülüyor.

HAZİNEDAR’A DA DİSİPLİN YOLU

MYK toplantısında Sarıgül’ün kadrosundan Beşiktaş Belediye Başkanı seçilen Murat Hazinedar’ın disipline sevkinin görüşüleceği öne sürülüyor. İddiaya göre ‘Şişli krizi’nde Sarıgül’ün yanında yer alıp Başkan Hayri İnönü’yü eleştiren ve Beşiktaş Belediyesi’ni ziyaret eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı törenle karşıladığı için eleştirilen Hazinedar’ın eskiden avukatlığını yaptığı Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk ile Gürcistan’ın Batum kentinde yılbaşında bir araya gelmesi ve bunu Twitter’dan duyurması bardağı taşıran son damla oldu. “Cinayete azmettirme” suçundan hapis cezası alan Öztürk’le buluşan Hazinedar partililer tarafından eleştirilmişti. Hazinedar, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ’nun isteği ile CHP’den istifa eden eski vekili Hüseyin Avni Sipahi’yi ‘daimi encümen’ seçtirmesi de CHP yönetimi ile restleşme olarak yorumlanmıştı. MYK toplantısında ayrıca milletvekili aday adayı olmak için istifa eden il ve ilçe yöneticilerinin yerine yapılacak atamalarında konuşulacağı, genelgeye rağmen seçim yapan teşkilat yöneticilerinin de durumunun ele alınacağı belirtiliyor.



YENİ ŞAFAK

AK Parti'den yolsuzlukla savaşta yeni yol haritası

AK Parti, siyasilerin, başkanların, bürokratların haksız mal edinmelerini araştıracak komisyon kurulması için teklife hazırlanıyor. Para hareketlerinin kontrol altına alınması, imar artışlarından elde edilen rantlar, gelirinden fazla para harcama gibi suistimallerin önüne geçilmesi hedefleniyor.

Meclis Soruşturma Komisyonunun AK Partili eski bakanlar Egemen Bağış, Muammer Güler, Zafer Çağlayan ve Erdoğan Bayraktar hakkında verdiği “Yüce Divana gönderilmemeleri” kararından sonra gözler AK Parti yönetiminin atacağı yeni adımlara çevrildi. Bu kapsamda, farklı formülleri tartışmaya açan AK Parti yönetimi, ilk adımı Etik Komisyonu kurarak atacak, ardından da Haziran seçimlerinde bu isimleri aday yapmayarak 'Toplum vicdanının rahatlatılmasını' gündeme getirecek. AK Parti kulislerinde yapılan tespitler şöyle:

Bakanlarla ilgili Genel Kurul'dan komisyon kararının aksine bir sonuç çıkmaz. Bu tespit “AK Parti oynanan oyunun, kurulan tezgah ve kumpasın farkındadır. AK Parti milletvekilleri bu nedenle komisyon kararına uygun davranıp ona göre oy kullanacaktır. Çünkü yolsuzluk iddiaları darbenin kaldıracı olarak kullanıldı” gerekçesine dayandırılıyor. Genel Kurul'daki oylamada bir fire beklenmiyor, ancak bir bölümü üç dönem kuralına takılanlar olmak üzere, bazı milletvekillerinin tepkisini, oylamaya katılmayarak ya da boş oy kullanarak dile getirebilecekleri belirtiliyor.

4 ESKİ BAKANA FORMÜL

Türkiye gazzetesinde yer alan habere göre 4 eski bakanla ilgili hukuki karar verilse de, siyasi ahlaki ve etik açısından bazı adımlar atılacak. parti yönetimi üç ayrı yöntemi tartışıyor:

1- Bu isimleri partiden ihraç etme veya disiplin süreci başlatılması formülü ihtimal dahilinde görülmüyor. Partiden ihraç durumunda kamuoyunda 'Madem suçsuzlardı, niye partiden attınız?' algısı ortaya çıkabilir.

2- Haziran ayındaki seçimlerde bu isimlerin aday yapılmaması veya adı geçen eski bakanların kendi inisyatifleri ile kamuoyuna aday olmayacaklarını açıklamaları.

3- 17 Aralık'ta ortaya çıkan iddialara benzer bir durumun bir daha yaşanmaması için siyasiler, belediye başkanları ve kamu görevlilerinin haksız mal edinimlerini araştırılması, buna ilişkin yaptırımların uygulanması gibi konuları da kapsayacak bir Etik Komisyonu kurulması gündeme getirilecek.

Şeffaflık Paketi adı altında kamuoyuna açıklanacak paketle yolsuzlukla mücadelede bazı yeni adımların atılması öngörülüyor. Para hareketlerinin kontrol altına alınması, imar artışlarından elde edilen rantlar, gelirinden fazla para harcama gibi suistimallerin önüne geçilmesi hedefleniyor. Paketin kısa süre içinde Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kamuoyuna açıklanacağı belirtiliyor.



YENİ ŞAFAK

Karar herkes için bağlayıcıdır

Gümrük ve Ticaret Bakanı Canikli, 4 eski bakan hakkındaki TBMM Soruşturma Komisyonu kararına ilişkin, "Karar, hukuki bir karardır. Herkes için bağlayıcıdır" dedi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, 4 eski bakan hakkındaki TBMM Soruşturma Komisyonu kararına ilişkin yaptığı açıklamada, "Karar, hukuki bir karardır. Herkes için bağlayıcıdır. Kendi açınızdan eleştirebilirsiniz. Komisyon üyesi 5 kişi bu karara itiraz ediyor. Sonuç itibarıyla bunun hukuki bir karar olduğunu değiştirmez" dedi.

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun söz konusu karara ilişkin açıklamalarını eleştiren Canikli, şöyle konuştu:

"Komisyon illa muhalefetin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun istediği kararı mı vermek zorunda? Böyle bir mantık var mı? Benim beklediğim doğrultuda karar verirseniz iyi, yoksa kötü. Tüm muhalefetin, özelde Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gelişme karşısında verdiği tepkiyi anlamak mümkün değil, çok sağlıksız bir ruh halini yansıtması açısından da ibretlik bir hadise."

YENİ ŞAFAK

Babacan: Başbakan bu perşembe açıklayacak

Başbakan Yardımcısı Babacan, sosyal yardım ve desteklerin ihtiyaç sahiplerine daha etkin şekilde ulaşmasına yönelik çalışma yaptıklarını belirterek, "Yeni programı Başbakanımız muhtemelen bu perşembe açıklayacak" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 7. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğunu ve hemen yanı başında 100 yılda bir görülebilecek önemli, dramatik geçiş süreçleriyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Böyle bir süreçte Türkiye'nin dünya ekonomisini iyi okuması, bölgesindeki ve dünyadaki siyasi ve ekonomik trendleri yakından takip etmesi gerektiğini dile getiren Babacan, bu çerçevede doğru analizlerle belirlenecek politikaların uygulamasının çok önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığını üstlendiğini anımsatan Babacan, bu nedenle Türkiye'nin bu yıl dünya ekonomisini her zamankinden dikkatli takip etmesi ve sorunlara çözüm üretme konusunda daha farklı gayret göstermesi gerektiğini ifade etti.

Dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, dünya ekonomisinde büyümenin yavaş yavaş toparlandığını söyledi. Artık, "en kötü geride kaldı" ifadesinin bu yıl daha güçlü dillendirilebildiğini belirten Babacan, ancak büyümenin dünya ticaretini henüz arzu edilen miktarda tetikleyemediğini kaydetti.

Geçen seneye göre bu yıl, büyüme beklentilerinin biraz aşağıya doğru revize edildiğine dikkati çeken Babacan, dünya ekonomisinin geçen yılki beklentilere göre 0,2-0,3 gibi daha aşağı seviyelerde revize edildiğini bildirdi. Babacan, genel anlamda toparlanma trendinin artık daha güçlü dillendirildiğini söyledi.

Gözler Amerikan Merkez Bankası'nda olacak

Gelişmiş ekonomilerde de bir toparlanma olduğunu ama bunun ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini anlatan Babacan, istihdam açısından en sorunlu bölgenin ise Avrupa olduğunu ifade etti.

Babacan, şunları kaydetti:

"Avrupa bizim için çok önemli çünkü, en büyük ticaret ortağımız ve doğrudan sermaye girişinin en çok olduğu bölge. Ekonomimizin kaderi, Avrupa'nın kaderiyle bir miktar bağlı. Çok çok güçlü olmasa bile bir bağlılık var. Dolayısıyla Avrupa ekonomisindeki en ufak toparlanmanın bize olumlu yansılamaları çok hızlı olabiliyor, bozulmaların da olumsuz yansımaları olabiliyor.

Amerika'daki toparlanmanın sonucunda Amerikan Merkez Bankası artık sıkılaştırmayı gerçekleştirecek. Bunun hızını henüz kestirmek zor, kendilerinin de fikri yok. Tamamen piyasanın tepkisine ve gidişe göre bunu belirleyecek ama küresel ekonomiyi önümüzdeki yıl en çok etkileyecek olan konulardan bir tanesi Amerikan Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırmayı hangi hızla yapacağı. Bunu yapacak ama hızı belli değil. Ne zaman başlayacak, yıl ortaları gibi... O da çok net değil ama yıl ortaları gibi tahmin ediliyor ve ne hızla olacak çok çok belirleyici olacak. Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye ekonomisi üzerinde dış konjonktür açısından baktığımızda en önemli faktörlerden birisi bu olacak."

"Rusya'yı dikkatle takip etmemiz gerekecek"

Gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin dinamosu olduğunu vurgulayan Babacan, gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerden daha fazla büyümeyi sürdüreceğini söyledi.

Rusya'da bir süredir sermaye kaçışı olduğuna, Ukrayna'daki gelişmeler ve petrol fiyatlarının gerilemesinin de ülkeyi olumsuz etkilediğine dikkati çeken Babacan, "Rusya, komşumuz ve büyük ticaret ortağımız. 3,5 milyon turist geliyor. Dolayısıyla önemli bir ülke. Ayrıca stratejik açıdan da Rusya önemli bir komşumuz dikkatle takip etmemiz gerekecek önümüzdeki dönemde" dedi.

Petrol fiyatları

Petrol fiyatlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları kaydetti:

"Petrol fiyatları 60 doların da altına indi. 2019'a doğru 80 dolarlara doğru bir trend görüyoruz. Bugün 2019 teslimli petrol almak isterseniz 80 doları ödeyeceksiniz. Düşük petrol fiyatlarının birkaç yıl daha belki devam edebileceği beklentisi piyasada hakim ama yavaş yavaş bir artış trendi olabileceği de öngörülüyor. Bu, piyasa oyuncularının beklentilerinin ortalaması."

Petrol fiyatlarına pek çok faktörün etki ettiğine değinen Babacan, "Rusya ve İran'a karşı bir şey var mıdır o da yine teoriler içerisinde. Elimizde çok kanıtlanmış bilgi olmasa da 'Rusya ve İran'la alakalı özel bir politikadır' diye bir teoriye de 'yanlış' demememiz lazım. Muhtemelen bunlar da işin içinde olabilir. Sonuç itibariyle düşük petrol fiyatı Türkiye için çok iyi bir şey. Belki Rusya ile olan ticaretimiz olumsuz etkilenebilecek, belki daha az turist gelecek ama resmin tümüne baktığımız zaman düşük petrol fiyatları bizim için son derece faydalı" değerlendirmesinde bulundu.

Dengeli ve sürdürülebilir büyüme

Türkiye'nin, 2008-2009 krizi öncesinden bütün problemli alanlarda gerekli düzenlemeleri yapıp, ihtiyaç duyulan önlemleri aldığına işaret eden Babacan, son dönemde izlenen ekonomi politikalarına ilişkin bilgiler verdi.

Türkiye'nin, büyüme hızı eskiye göre biraz daha düşse de büyümeye devam ettiğini belirten Babacan, ekonominin yüzde 5-6 yerine yüzde 3-4 gibi oranlarda büyümeye devam ettiğini söyledi. Babacan, özellikle son 2 yıldır borçlanarak yapılan iç tüketimle ilgili ciddi tedbirler aldığını ve büyümenin ağırlıklı olarak dış talepten gelmesini arzuladıklarını, bu konuda da başarılı sonuçlar elde ettiklerini vurguladı.

Babacan, "Daha dengeli ve sürdürülebilir bir yapımız var. Yüzde 3 büyüme ama istihdamdaki artış son 1 yılda 1 milyon 200 bin kişi. Türkiye kendi tarihinde ya da benzer ülkelerde görülmemiş miktarda istihdam üretiyor. Bu da güvenin bir sonucu. Özel sektörümüzün, reel sektörün geleceğe güvenle bakmasının bir sonucu. Özel sektör çalışan istihdam ediyorsa, daha çok kişi çalıştırıyorsa bu ancak geleceğe güvenle mümkün" diye konuştu.

Güven göstergelerinin oldukça yüksek seyrettiğini ifade eden Babacan, tüketici güven endeksindeki zigzagların iç tüketimle ilgili tedbirler alındıkça tüketim alışkanlıklarıyla alakalı oluşan sorulardan kaynaklandığı söyledi. Babacan, "Bankalarımız biraz daha kredi musluklarını açacak olsa halkımız hemen daha fazla harcama yapmaya hazır ama kredilerin daha çok üretime, sanayiye yönlenmesini arzu ediyoruz" dedi.

Yeni sosyal destek programı

Babacan, gelir dağılımı düzelmeye devam ettiğini, yoksulluk göstergelerinin olumlu seyrettiğini söyledi.

Babacan, şunları kaydetti:

"Türkiye'de 1-2 doların altında gelirle yaşayan nüfusumuz kalmadı, onların hepsini sıfırladık. Dünya Bankası'nın şu andaki en yüksek eşiği 4,3 dolar. 4,3 doların altında geliri olan nüfusumuz 2013'de yüzde 2,06'ya düştü. Normalde sosyal destek programlarına baktığımızda bu yüzde 2,06'lik kesimin hiç olmaması lazım. Bunun çoktan sıfırlanması lazım ama bakıyoruz ki sosyo-ekonomik durumu zayıf olan vatandaşlarımız devletin sosyal destek programlarını iyi tanımıyorlar, bilmiyorlar, ulaşmıyorlar, ulaşamıyorlar. Bunun için de yeni bir programı Sayın Başbakanımız muhtemelen bu Perşembe günü açıklayacak. Orada kılcal damarlara kadar sosyal yardımları, desteklerin ulaşabilmesini sağlayacak bir modeli kurmaya başlayacağız. Bunu kurduğumuz anda bunun sıfırlanmasını bekliyoruz."



Tasarruf oranlarının alınan önlemlerle geçen yıl arttığına işaret eden Babacan, cari açıkta da son dönemde daha makul bir seviye olduğunu belirtti. Babacan, "Özellikle petrol fiyatlarının düşmesinin bize çok ciddi faydası var. Petrol fiyatları her 10 dolar düşünce bizim cari açığımız 4,4 milyar dolar düşüyor. Programımızı 102 dolara göre yapmıştık. 102 değil de 82 olursa 8,8 milyar dolar cari açıktan avantajımız var. 60 dolar olursa 17,6 milyar dolar cari açığımız düşüyor. Petrol fiyatları böyle düşük devam ederse gerçekten cari açık baskısı bir süre Türkiye'nin üzerinden kalkacak gibi görünüyor" diye konuştu.



Yüklə 72,69 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin