KARATEPE-ASLANTAŞ MİLLİ PARKI
HAZIRLAYANIN;
ADI:İSMAİL
SOYADI:BAŞPINAR
BÖLÜM:FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
SINIF/ŞUBE:2.SINIF,2.ŞUBE
NO:20120905012
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
MİLLİ PARK
MİLLİ PARKLARIN ÖNEMİ
KARATEPE-ASLANTAŞ MİLLİ PARKI
KARATEPE-ASLANTAŞ AÇIK HAVA MÜZESİ
ALAN PROFİLİ
ALANIN REKREASYONEL KULLANIMI
KAYNAK DEĞERLER
KORUNAN ALANLAR
FLORASI
FAUNASI
ÖNSÖZ
Akdeniz'in benzersiz manzaralarından birini sunan ve tabiatının her köşesinde farklı güzelliklere sahip olan Karatepe Aslantaş Milli Parkı, Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde yer almaktadır. Milli park ilçeye 22 kilometrelik bir mesafedeki Kızyusuflu Köyü'nün sınırları içerisinde bulunuyor.
Karatepe Aslantaş Milli Parkı 7891,5 hektarlık alanıyla zengin bir bitki örtüsüne sahip. 1958 yılında koruma altına alınan bölge trekking, kamp ve piknik yapmak için oldukça ideal. Hem şehir halkı hem de çevre illerden gelenlerle yaz aylarını kalabalık geçirir Karatepe Aslantaş Milli Parkı. Tabii Osmaniye'ye gelen turistlerin de keşif mekanlarından biridir.
MİLLİ PARK
Ulusal park olarak da denen milli parklarımız ile ilgili hususlar 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 2. maddesinde ele alınmıştır. Buna göre milli park nedir kısaca tanımlamak gerekirse;"Milli park, bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarıdır."Türkiye'de 31 Ağustos 1956 tarihinde kabul edilen 6831 sayılı Orman Kanununun 25. maddesinde "VI. Milli parklar:" başlığı altında söz konusu husus ilk kez yasal olarak ele alınmıştır.Madde 25: "Orman Genel Müdürlüğü; mevkii ve özelliği dolayısıyla lüzum göreceği ormanları ve orman rejimine giren sahaları; bilim ve fennin istifadesine tahsis etmek, tabiatı muhafaza etmek, yurdun güzelliğini sağlamak, toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere imkan vermek maksadıyla, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma sahaları ve orman mesire yerleri olarak ayırır, düzenler, yönetir ve gerektiğinde işletir veya işlettirir.
MİLLİ PARKLARIN ÖNEMİ
Milli parklarımızı korumak ve geliştirmek, kültürümüzün korunup, gelişmesi ile doğru orantılıdır. Tarihimize ait değerli alanların korunup, gelecek kuşaklara aktarılması, kültürümüzün devamlılığını da sağlayacaktır. Bu nedenle milli parklarımızı korumak da önem teşkil ediyor.
KARATEPE-ASLANTAŞ MİLLİ PARKI
Osmaniye’ ye 30 km mesafede, Kadirli ilçesinin 22 km. güney doğusundaki Aslantaş yöresinde, 1946 yılında başlatılan arkeolojik kazılar sonucunda, son Hitit (Eti) medeniyetine ait çeşitli eserlerin bulunması, bunların esas yerlerinin ve doğal çevreleri içinde onarılıp sergilenmesi amacıyla Türkiye’nin ilk Açık Hava Müzesi kurulmuştur. Tarihi, kültürel ve doğal değerleri içeren 7715 ha. lık bu alan 6831 sayılı Orman Yasasının 25. maddesi gereğince, 28.09.1958 tarih ve 6685-19 sayılı Bakanlık oluru ile Milli Park olarak ayrılmıştır.
nehri kenarında denizden yüksekliği 65 m. ile 538 m. (Karatepe) arasında değişir.
Karatepe-Aslantaş Milli Park mühendisliği, Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, adana Milli Parklar Başmühen Karatepe-Aslantaş Milli Parkı Akdeniz Bölgesinde, Osmaniye İl sınırları içinde, Kadirli ilçesi, Ceyhan nehri kıyısında yer almaktadır. Türkiye’nin önemli suları ve hidroelektrik amaçlı Aslantaş barajı, Milli Park içindedir.
Sınırları, Büyüklüğü ve Mülkiyet Durumu:
Kuzey Sınırı: Hillik deresi ile Hüseyinler mahallesinden gelen sırt yolunun birleştiği noktadan başlayarak, doğuya doğru Hillik deresini takiben Kırağı dereye, buradan Aslantaş baraj gölünün koy yaptığı yere varır. Buradan karşıya geçerek Kışla dereyi takiben kuzeye yönelir. Camız yatık sırtını atlayarak Kaplan derenin kolunu takip eder. Baraj gölünün Çığlı sırtı yakınındaki koya kavuşur. Koyu içine alacak şekilde kıyıyı takip eder. Çalamazı sırtının uzantısı buruna varır. Buradan yapay hatla doğu-batı yönünde keser ve Çerçioğlu mahallesi yakınındaki sırtın göl ile birleştiği yere varır.
Doğu Sınırı: Çerçioğlu mahallesi yakınındaki sırtı takiben doğuya doğru Hücre tepe, Çambayırı sırtından kıvrılarak sırtı takiben Güneybatıya doğru Yeşil dereye, buradan sırtı takiben Çevlik tepe, Taşkesilen sırtı ve Kaplan katı sınırı ile baraj gölüne iner. Baraj gölü kıyısını takip ederek Bent’e varır. Buradan Ceyhan nehrine kavuşur. Nehri güneye doğru takip ederek Kırali derenin Ceyhan nehrini kestiği yere varır.
Güney Sınırı: Ceyhan nehrinin Kırali dere ile birleştiği yerden Kırali dereyi doğu yönüne doğru takip ederek, Osmaniye-Karatepe yoluna varır.
Batı Sınırı: Kırali derenin Osmaniye-Karatepe yolunu kestiği yerden kuzeye doğru sırtı takiben Meydan köydeki Cintaşı tepeye, sırtı takiben Akyol ve Hüseyinler sırtına buradan Bocayücesi tepe ile Hillik deresinin sırtı kestiği noktaya varır.
Coğrafi Konumu: Milli Parkın kapladığı alan Greenwich başlangıç boylamına göre 36º10'00" - 36º19'10" doğu boylamları ile 37º12'57" - 37º18'49" kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Ceyhan disliğine bağlıdır. Karatepe-Aslantaş Milli Parkı, Osmaniye’ye 30 km. , Kadirli ilçesine 20 km. uzaklıktadır. Güneydoğusunda yer alan. Osmaniye ili ve Kadirli ilçesine asfalt yol ile bağlıdır. Hitit medeniyetine ait kalıntıların doğal yerlerinde sergilendiği Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi, Milli Park mühendisliği sınırları içinde yer alır. Akdeniz bölgesine gelen turistlerin büyük çoğunluğu, günübirlik olarak bu müzeyi gezmektedir. Ayrıca yörede çeşitli medeniyetlere ait kalıntılar vardır.
Milli Park, Torosların eteği ile Çukurova’nın düzlükleri arasında yer alan hafif engebeli alan üzerindedir. Milli Park içinde önemli olan tepeler şunlardır:
Karatepe 538 m.
Kalitepe 345 m.
İncirlitepe 377 m.
Karadağtepe 492 m.
Garzedetepe 479 m.
Gavurtaştepe 401 m.
Bocayücetepe 338 m.
Önemli sırtlar kuzeybatıda Bocayücesi tepeden doğuya uzanan Koruca sırtı, Sırnıç sırtı, Koruca tepeden doğuya uzanan Karatepe sırtı vardır. Belli Başlı Sular, Dereler ve Bunların Debileri: Ceyhan nehri, Akdeniz yöresinin olduğu gibi Türkiye’nin de belli başlı akarsularıdır. Ceyhan nehri Milli Parkın doğu sınırını boydan boya çevreler. nehir üzerinde yer alan Aslantaş baraj gölü Milli Park sınırları içinde olup, alanı iki parçaya ayırır. İşletme Şefliği içindeki tüm dereler Ceyhan nehrine akarlar. Bu bakımdan tüm alan baraj gölü su toplama havzasını oluştururlar. Belli başlı akarsular; Hillik deresi.
KARATEPE-ASLANTAŞ AÇIK HAVA MÜZESİ
Kadirli İlçesi, Kızyusuflu köyü sınırları içerisinde, 638 rakımlı, Karatepe’nin kuzeyindedir. Kadirli’nin güneydoğusunda olup ilçeye, 22 km, Osmaniye’ye 30 km, Adana’ya ise 130 km uzaklıktadır.
Karatepe Geç Hitit Çağında (M.Ö. 8 yy.) Adana Ovası Hükümdarı Asativatas tarafından, krallığını kuzeydeki vahşi kavimlere karşı korumak üzere, bir hudut kalesi olarak yaptırılmıştır. Kurucusundan dolayı Asativadaya adını alan bu yer M.Ö. 725-720 tarihlerinde Asur kralı 5 Salamonsor veya M.Ö. 680 yılında Asarhaddon tarafından ele geçirilmiş, yıkılıp yakılmıştır.
Yıkılan kale sur duvarlarının kalınlığı 2 ila 4 m genişliğinde, kalenin iç ve dış duvarları ise 4 ila 6 m yüksekliğindedir. Kuru, harçsız yapılan çift duvar arasındaki boşluk taş, moloz ve toprakla doldurulmuştur. Kalenin doğu-batı çapı 196 m, kuzey-güney çapı ise 376 metredir. Kale 18-20 m aralıklarla tespit edilebilen 28, tespit edilemeyen 6 olmak üzere 34 adet dikdörtgen burçlarla tahkim edilmiştir.
Tepenin zirvesinde, saray olduğu tahmin edilen iki tane yanmış bina harabesi ve zahire kuyuları mevcuttur. Kalenin biri güneybatısında, diğeri kuzeydoğusunda olmak üzere iki kapısı vardır.
Güneybatısındaki giriş kapısında kırık parçalarla ekli iki aslan heykeli vardır. Sağ ve sol yan odacıklarda esmer ve açık sarı, sert taneli bazalt taş bloklar üzerinde duvar kaplaması niteliğinde, o günün inanç ve yaşayışını sergileyen çeşitli figür rölyefleri (taş kabartmalar) ve aynı metin olmak üzere, karşılıklı Finike (çivi) ve Hitit hiyeroglif yazıları mevcuttur. Kapı içinde ise yaklaşık üç metre boyunda fırtına Tanrısının heykeli bulunmaktadır.
Kuzeydoğu kapısında insan başlı, aslan gövdeli, karşılıklı iki sfenks vardır. Sağ ve sol odacıklarda Güneş Tanrısı rölyefi ve diğer çeşitli rölyefler ile karşılıklı aynı metin olmak üzere, Finike (çivi) ve Hitit hiyeroglif yazıları mevcuttur.
Karatepe 1946 yılına kadar bilim aleminin meçhulü olan bir yerdi. Saimbeyli’den koyun otlatmaya gelen çobanlarca tesadüfen bulunmuş ve öğretmen Ekrem KUŞCU tarafından Adana Müzesi Müdürü Naci KUM’a bildirilmiştir.
1946 yılının ilkbaharında Alman arkeolog Bossert başkanlığında kazı çalışmalarına başlanır. Halen bu çalışmalar Halet ÇAMBEL tarafından yürütülmektedir. Yıkılan kale duvarlarının bir örneği doğu-batı istikametinde yeniden inşa edilmiştir.
Buradaki Finike (çivi) yazıları sayesinde, önceleri tam çözülememiş olan Hitit hiyerogliflerinin okunmasına imkan sağlayan bir anahtar ele geçmiştir. Dünya üzerindeki Hitit yazıları ilk defa burada okunmuştur. Bu yazılarının çözülmesiyle Anadolu’da M.Ö. 2000 yılına kadar giden hiyeroglif yazıların tamamı okunmuştur.
Karatepe-Aslantaş’daki eserler, mimari bir bütünün parçaları oldukları için yerlerinden sökülüp kapalı bir müzeye taşınmamıştır. “Açık Hava Müzesi” kurularak eserlerin burada sergilenmesi yoluna gidilmiştir.
Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi’nin bulunduğu yer, Anadolu’daki diğer ören yerlerinden çok farklıdır. Burası, Aslantaş Barajının yapılmasıyla üç tarafı baraj gölüyle çevrili olup baraj gölü ve Andırın Ovası’na hakim bir tepede bulunmaktadır. Müze, bir yarımada şeklindeki burun üzerinde ve etrafı ormanlarla kaplıdır.
Karatepe, Çukurova’yı Andırın-Göksun üzerinden İç Anadolu’ya bağlayan ve “Akyol” (Ağyol-Kocayol) diye anılan tarihi kervan yolunun üzerindedir. Bu yol ; Hititlerden önce, Hitit döneminde ve haçlı Seferleri sırasında kullanılmıştır. Yakın zamanlara kadar Yörüklerin göç yolu da olmuştur. Yerli halk, aslan heykellerinden dolayı buraya “Aslantaş” demektedir. Fakat ülkemizin diğer yerlerinde de pek çok Aslantaş vardır. Diğerlerinden ayırt edilmesi için, örene en yakın topografik noktanın Karatepe olmasından dolayı buraya, Karatepe-Aslantaş denmesi daha uygun görülmüştür.
Ceyhan ırmağının doğu sahilindeki Domuztepe de Geç Hitit Çağına ait bir yerleşim alanıdır. Müzenin iki km kuzeyindeki Kum Kalesi Haçlılar tarafından yaptırılmıştır. Kale bugün baraj gölünün suları altında kalmıştır.
Buradaki yazılardan kısa bir örnek :
“Adanava kralı ben Asitivadas’ım. Güneş İlahı’nın adamı, Fırtına Tanrısı’nın kulu, Avarikos’un büyük yaptığı Adanava memleketini, doğusuna, batısına genişlettim. Komşu krallarla iyi geçindim. Karşı gelenleri ayağımın altına aldım, ezdim. Bolluk ettim. Açları doyurdum, huzur ve güveni sağladım. Silahlı erkeklerin gezemediği bu yerlerde genç ve güzel kadınların yalnız başlarına kirmen eğirerek huzur ve güven içinde gezmelerini sağladım. Kim, benim yaptığımın bu kaleyi ve kapıyı yıkar, bu nizamı bozarsa Tanrı belasını versin. Yalnız benim adım ölümsüzdür, güneş ve ay gibi”.
ALAN PROFİLİ
ALAN PROFİLİ
Bölge Müdürlüğü
|
7.Bölge (Adana) .
|
Bulunduğu İl
|
Osmaniye
|
Bulunduğu İlçe
|
Kadirli, Düziçi
|
Kapladığı Alan
|
4.145 Ha.
|
İlan Tarihi
|
29.05.1958
|
Noktasal Koordinat
|
37°18'29.04''K - 36°15'01.10''D
|
Yükseklik
|
175 m.
|
ALANDAKİ REKREASYONEL KULLANIMLAR
Alanda bulunan ve köy halkının kullandığı patika yollarda doğa yürüyüşleri yapılarak ekoturizm faaliyetleri gerçekleştirilebilir. Doğa yürüyüşü sırasında alanda bulunan flora ve faunaya ait canlı birçok örneklerin fotoğrafları çekilerek fotosafari de gerçekleştirilebilir.
KAYNAK DEĞERLER
Anadolu' da Kızılırmak kavisi içerisine MÖ 2000 yıllarında yerleşen Hititler, MÖ 1750' de krallık kurmuşlar ve MÖ 1450' de doğunun en önemli imparatorluklarından biri olmuşlardır. MÖ 1200 yıllarında Deniz kavimleri tarafından yıkılan Hitit İmparatorluğu' nun merkezi Hattuşaş' ı (Boğazköy) terk ederek güneydoğuya çekilmişlerdir.Karatepe MÖ 8 yüzyılda Geç Hitit Çağında, kendisini Adana Ovası hükümdarı olarak tanıtan Asitawata tarafından bir sınır kalesi olarak kurulmuştur.
Kale, Adana' nın 130 km kadar kuzeydoğusunda Flaviopolis olduğu sanılan Kadirli İlçe merkezinin 21 km doğusunda 638 m rakımlı Karatepe' nin kuzeyinde tarihi Pyramus (Ceyhan Irmağı) bugünkü Aslantaş Baraj Gölü' nün güney ovalara dökülmeden önce vardığı son dar boğaza ve kuzeydeki Toroslarla sınırlı olan Andırın Ovası' na hakim bir tepeye kurulmuştur.
Burada anıtsal kale kapılarına, duvar kaplaması niteliğinde olan günün inanç ve yaşayışını sergileyen pek çok heykel ve kabartmadan başka hiyeroglif ve Finike yazı sistemlerinde çift dilli yazıtlar sayesinde önceleri tam anlamıyla çözülememiş olan hiyerogliflerin çözülmesine olanak sağlayan bir anahtar ele geçmiştir.
Hiyeroglif yazı sisteminin çözümlenmesi Anadolu' da M.Ö.2000 yıllarının başlarına kadar yazılı tarihi belgelerin çözülmesine olanak sağlamıştır. Karatepe- Aslantaş' taki eserler mimari bir bütünün parçaları olduğundan, yerlerinden alınıp kapalı bir müzeye taşınmayıp, kendi tarihi ve doğal çevreleri içinde onarılarak açık hava müzesi halinde sergilenmektedir.
Milli parkta; kızılçam, meşe türleri ve maki florasının meydana getirdiği bitki örtüsü, karaca, domuz, çakal, tavşan, tilki, turaç, keklik gibi yaban hayvanları toplulukları ile Ceyhan nehrinde yayın ve sazan balıkları bulunmaktadır.
KORUNAN ALANLAR
Şarlak Şelalesi:
Doğal sit alanı olan Şarlak şelalesi Kadirli – Sumbas ilçeleri sınırında Kadirliye 25 km. mesafede Kesiksuyu çayı üzerinde bulunan şelale, Manavgat şelalesinin minyatürü gibidir.Koruma altına alınmış bulunan şellale görüntü güzelliği olan ve piknik yapmaya elverişli alandır. İhtiyaca cevap verecek tesisler yoktur.
ŞARLAK ŞELAESİ;
Karaçay Şelalesi : Şehir merkezine 7 km mesafede bulunan, Karaçay şelalesi, Akdenize özgü tüm bitkileri içerisinde bulunduran ve 3 km lik yeşil bir vadi sonunda 25 metre mesafeden aşağıya akmaktadı.r Karaçay Şelalesine ulaşım belli bir mesafe arabayla gidildikten sonra( Şehirden arabayla 4 km. ), ancak 3 km patika yolla ulaşılabilen bakir bir doğa harikasıdır. Hafta içi veya hafta sonu her zaman piknik yapan insanların bulunduğu, Çukurova’ya has doğal bitkilerin yetiştiği bir mekan aynı zamanda günübirlik mesire ve trekking alanıdır. İhtiyaca cevap veren küçük çaplı lokantalar bulunmaktadır. Ulaşımı, minibüs ve taksilerle yapılmaktadır.
Çiftmazı Mesire Alanı: Zorkun yaylası yolu üzerinde,Osmaniye’ye 8 km uzaklıkta, orman içi dilenme ve mesire yeridir. İhtiyaca cevap verecek durumda kafeterya ve lokantası mevcuttur. Çiftmazı mesire yerine ulaşım, taksi ve minibüslerle sağlanmaktadır.
Kent Ormanı: Zorkun yaylası yolu üzerinde, Osmaniye’ye 9 km uzaklıkta, orman içi dinlenme ve mesire yeridir. Kamp kurup piknik yapmaya elverişlidir.
Karatepe Piknik Alanı: Aslantaş barajı kıyısında bulunan Karatepe, Osmaniye’ye 30 km uzaklıkta, çam ormanlarıyla kaplı açık hava müzesidir. Sit alanı içerisinde bulunan mekan aynı zamanda güzel bir piknik alanıdır. Kamp kurmaya ve su sporları merkezinde konaklama imkanı bulunmaktadır.Ulaşımı, Karatepe köyüne yolcu taşımacılığı yapan minibüslerle yapılmaktadır.
Kalecik Barajı: Osmaniye merkezinin 30 km doğusunda bulunan kalecik barajı ve çevresi, ormanla kaplı, tarihi Savtabiatın bütün güzelliğinin sergilendiği bir piknik alanıdır. Ulaşımı çok rahat bir şekilde sağlanmaktadır. Hasanbeyli ilçesine ve Kaypak köyüne yolcu taşımacılığı yapan minibüslerle gidilebilir.
Yarpuz Yaylası , Suyun Gözü : Osmaniye merkezine 34 km mesafede Yarpuz ( Cebel) köyünde bulunan suyun gözü, Yarpuz deresinin doğduğu yerdir. Orman içerisinde bulunan alan kamp ve piknik yapmaya elverişlidir.
FLORASI
Karatepe-Aslantaş Milli Parkı florası, Amanos dağları ve Doğu Toroslar ile ilişkili coğrafi konumu nedeniyle bu iki bölgenin mediteran kuşağı ile benzerlik taşımaktadır. 50 -600 m yükseltiler arasında arızalı topoğrafik yapı gösteren alan, alçak mediteran kuşak özellikleri sergilemektedir. Bu kuşakta kserofitik çalı ve orman toplulukları yayılmıştır, dere, ırmak ve göl kenarlarında farklı bir bitki örtüsü oluşmuştur.
Meşe, kayıngiller (Fagaceae) familyasının Quercus cinsinden 400 kadar türü arasında yaz-kış yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerestesi dayanıklı orman ağaçlarının ortak adı.
Dünya üzerinde geniş bir yayılış sahası vardır. 25 m. boya ve 2 m. gövde çapına erişebilen geniş tepeli ağaçlardan, 3–5 m. boya sahip çalılara kadar değişen türleri vardır. Bu bitkilerin gövdeleri düzgün, kabuk önceleri düzgün, sonraları kalın ve yırtılmış durumda olup, esmer renktedir. Kökleri yanlara ve derinlere çok gider. Yaprakları da formları gibi değişkenlik gösterebilir, loplu, dişli ya da düz kenarlıdır. "Palamut" adı verilen silindirik meyveleri bir kadeh içinde yer alır. Bazı türlerinin palamudu büyük ve tırnaklı olur.
Tanen bakımından zengin olan bu tür palamudun şırası sepicilikte ve boya sanayiinde kullanılır. İçinde pelit denilen tohumu vardır. Pelit doku bakımından kestaneye benzer. Ancak, tadı acı olduğu için hayvan yemi olarak değerlendirilir. Meşe, alakarga ve sincabın kışın yemek için toprağa gömdüğü ya da kendiliğinden toprağa karışan pelitlerden ürer.
Kızılçam (Pinus brutia Ten.), çamgiller (Pinaceae) familyasından Doğu Akdeniz Havzasına özgü, elverişli yetişme ortamlarında 25 metreye kadar boylanma yapabilen bir çam türüdür. Akdeniz ikliminin müşir türlerinden olup tipik bir ışık ağacıdır. Kurak koşullara son derece dayanıklı, çok farklı toprak koşullarında başarıyla yetişen ve yetiştirilen, Türkiye’nin de en önemli hızlı gelişen ağaç türüdür. Sadece Türk ormancılığında değil, yabancı kaynaklarda da son dönemde Türk Çamı - Türk Kızılçamı olarak bu tur daha kullanımı cok yaygınlaşmaktadır.Deniz seviyesinden 1000-1200 m yüksekliğe kadar meşcere kuruluşu yaparak yayılış gösterir. Dikey yayılışında 1500 metreye kadar çıkar.
Doğu çınarı (Platanus orientalis), çınargiller (Platanaceae) familyasından 25-30 m boy, 5-6 m çap yapabilen bir çınar türü.
Serbest büyüdüğü zaman kısa gövde, kalın dal ve geniş tepe yapar. Gövde ve dallar açık gri veya yeşilimsi gri renklidir. Yaşlı gövdelerin kabukları diğer türlerinkilere nazaran daha küçük levhalar halinde kalkar ve yavaş dökülür.
Açık yeşil yapraklar 5-7 lopludur. Lobları çok derin, orta damara kadar ulaşan oyuntuları vardır. Bunların uzunlukları enlerinden daha fazla olduğu gibi, uçları da sivridir. Kenarları gelişi güzel kaba dişli veya düzdür. Tam gelişmiş yaprağın alt yüzü hemen hemen tüysüzdür. Genişliği 10-20 cm'ye ulaşan yaprağın 3-8 cm uzunluğunda dip tarafı huni gibi genişleyerek tomurcuğu içerisinde saklayan bir sapı vardır. 2-2,5 cm çapındaki birleşik meyveden 2-6 tanesi uzun bir sap üzerinde yer alır.
Adi çitlembik (Celtis australis), kendirgiller (Cannabaceae) (eskiden Ulmucaeae) familyasından 25 metreye kadar boy yapabilen kışın yapraklarını döken ağaç türü.
Esmer renkteki gövde, düzgün bir kabuğa sahip olup, genç dalları ince ve bükülebildiğinden aşağı doğru sarkmaktadır. Gövde üzerinde sarmal durumda bulunan, oldukça uzun bir sapa sahiptir. Yaprakların üst yüzüne göre daha açık yeşil olan alt yüzlerinde tüyler bulunmaktadır.
Yeşilimsi sarı renkteki uzun saplı çiçekler ya erdişidir, tek olarak bulunurlar veya dişi organın gelişmeden kalması sonucu erkek eşeylidir ve yalancı şemsiye tipinde çiçek durumları teşkil eder. Çiçekler tomurcuk halindeyken kiremit gibi birbirini örten, oval biçiminde dip taraflarında bitişik, tüylü 5-6 tane taç yaprak ile örtülmüştür. Meyveler olgunlaştıkça uzun saplı, nohut büyüklüğünde az etli, siyahımsı kahverenginde eriksi meyvelere dönüşür.
Hayıt (Vitex agnus-castus), mine çiçeğigiller familyasından çok yıllık tıbbi bitki türü.1-3 m yükseklikte, çalı görünümünde, soluk pembe ya da mavi çiçeklidir.
Çürükler Mahallesi üzerinde yer alan Dana Kayası mevkiinde ve 600 m rakımlı Karatepe’nin batısındaki dik kayalık yamaçlarda Kasmofit karakterli taksonlardan oluşan bu vejetasyon tipinin tanıtıcı türleri; Ceterach officinarum, Parietaria judaica, Umbilicus horizontalis, Valerianella dentata, Cyclamen pseudo-ibericum, Cyclamen pseudoibericum, Ricotia sinuata, Symphytum aintabicum ve Alkanna kotschyana gibi kayalık alanlara adapte olmuş endemik karakterli kasmofitleride, Milli Park sınırları içerisinde görmek mümkündür.
Maki, Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelere özgü, ortalama 1-2 metre boyundaki küçük ağaç ya da çalıların oluşturduğu bitki örtüsü. Bu bitki örtüsüyle kaplı alanlara makilik denir. Makilikler, eskiden ormanlık olan alanların yangın ya da insanlar tarafından yok edilmesi sonucu oluşmuştur.Orman kendini yenilemeden ortamı kaplayan maki türleri ağaç fidanlarının büyümesini engellerler.
Maki bitkileri Akdeniz ikliminin kurak koşullarına yani ortamdaki yetersiz sudan olabildiğince yararlanmaya uyarlanmış derin köklü, ufak ve sert yapraklı, hatta dikenli ağaçlık ve çalılardır. Bu ufak yaprakların yüzeyi genellikle su kaybını önlemek için yaprakları kalın, sert, cilalı, keçeli veya mumsu reçineli bir katmanla kaplanmıştır. Makiliklerde rastlanan pek çok ağaç türü arasında başlıca yabani zeytin, funda, katran ardıcı, keçiboynuzu, sakız ağacı, laden, böğürtlen, zakkum, sandal ağacı, Akdeniz defnesi, menengiç, mersin, koca yemiş (dağ çileği), kermes meşesi, pırnal meşesi sayılabilir. Maki bitki örtüleri genellikle geçit vermeyecek kadar yoğun bir biçimde gelişerek toprağın yüzeyinde oldukça sık bir doku oluşturur. Çoğu su gereksinimini gecenin neminden sağlar. Özellikle denize bakan yamaçlar, yapraksız dikenli çalılıklarla kaplıdır.
Türkiye'de maki tipi bitki örtüsü en çok Akdeniz ve Ege, özellikle Güney Ege kıyılarında yaygındır; Marmara ve Karadeniz kıyılarında ise daha seyrektir. Dünyanın başka bölgelerinde de makiye benzeyen bitki örtüsüne rastlanır, ancak bunlar bulundukları yöreye göre değişik adlar alır.
Akdeniz iklim sahasından uzaklaştıkca maki türleri azalır, çıkabildiği yüksekliği kaybeder. Akdeniz kıyılarında 18-20 tür, Ege kıyılarında 13-14 türe, Karadeniz kıyılarında 4-5 türe iner.Makilerin çıkabildiği yükseklik enleme bağlı olarak güneyden kuzeye azalır:Akdenizde 800-900m, Egede 500-600m, Mermara çevresinde 300-400, Karadenizde 150-200m
Türkiye'de ayrıca garig vardır. Makiye göre daha seyrektir. Maki asitli topraklarda yaygınken garig kalkerli topraklarda yaygındır. Halk arasına hepsine maki dememize rağmen, konunun uzmanları bu ayrımı belirgin bir şekilde yapıp, hem halka öğretmeli hem de okul kitaplarına bunu geçirmelidir.
MAKİLERDEN GÖRÜNTÜLER;
MENENGİÇ SAKIZ AĞACI
LADEN SANDAL AĞACININ YAPRAKLARI
ZAKKUM BÖĞÜRTLEN
AKDENİZ DEFNESİ YABANİ ZEYTİN
FAUNASI
Milli Park içerisinde, 7 si endemik olmak üzere 100 bitki türü, 52 Familyaya ait 185 kuş türü, 17 memeli hayvan türü, 12 adet sürüngen, 5 adet amfibi, 30 adet balık türü tespit edilmiştir.
Karatepe-Aslantaş Milli Park alanı memeliler yönünden zengin değildir. Bunun nedeni, bölgenin Milli Park ilan edilmeden önce ve kısmen sonrasında alanda yapılan bilinçsiz ve düzensiz avlanmalar ve yaşam ortamlarının tahrip edilmesidir. Milli park ve çevresinde yapılan araştırmalar ve literatür taramalarında, planlama alanında 17 memeli hayvan türünün varlığı tespit edilmiştir.
Milli Park alanında varlığı saptanan memeli hayvanlardan Karaca türünün popülasyonu bugün için milli park alanı içerisinde ve yakın çevresinde son derece azalmıştır. Ülkemizde avı yasak olan hayvanlar içerisinde bulunan bu tür, milli park kapsamında alınan koruma önlemlerine rağmen yörede yaşayan köylüler ve yakın çevredeki yerleşim birimlerinden gelen avcılar tarafından avlanmaktadır ve bölge bazında nesli yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Çizgili sırtlan (Hyaena hyaena), sırtlangiller familyasına ait, familyanın diğer üyelerinden daha küçük olan bir sırtlan türü. Yalnızca Afrika'da bulunan diğer sırtlan türlerinden farklı olarak bu türün Asya'da,hatta Türkiye'de yaşadığı ispatlanmıştır.
Altın çakal (Canis aureus), Bayağı çakal olarak da bilinir, köpekgiller familyası içerisinde, coyote ile çok yakın akraba olan bir çakal türü. Sadece "çakal" denildiği zaman neredeyse hep bu tür kast edilir.
Altın çakal üç kıta üzerinde geniş bir alana yaygındır. Avrupa'da Yunanistan'ın kuzeyinde, Romanya'da, Bulgaristan'da, Sırbistan'da, Hırvatistan'da ve Bosna-Hersek'te küçük populasyonlara rastlanır. Türkiye'nin de her bölgesinde bulunur. Avrupa'da kurtun neslinin tüketildiği bölgelerde meydan çakallara kalmıştır. Hatta altın çakal yayılımını genişletmeye devam etmektedir. En yeni zamanlarda Macaristan'da, İtalya'da ve hatta Viyana'nın güneyinde görülmüşdür.
Altın çakala Kuzey Afrika'da ve Asya'nın güneyinde, Avrupa'da kinden çok daha sık rastlanır.
Altın çakal, açık alanlarda, çalılık alanlarda, yarı çöllerde ve kayalık alanlarda yaşamayı tercih eder. Bazı bölgelerde insanların yerleşim yerlerinden uzak kalmaya çaba göstermezler.
Porsuk (Meles meles), sansargiller (Mustelidae) familyasından memeli hayvan türü.
Kuzey yarıkürede Asya ve Avrupa'nın belirli kısımlarında yaşayan, boyu 90 cm'yi, ağırlığı 20 kg'ı bulabilen, sırtı açık sarımsı-kurşuni, karın kesimi kestanerengi, bacakları ve karnının altı siyah renkli usta bir kazıcı olan porsuk, yeraltı tünellerinden oluşan karmaşık labirentler, odalar kazar. Yuvasından geceleri çıkarak mantarlar, küçük meyveler ve balla beslenir. Eskiden sert kıllarından giysi fırçası ve resim fırçası yapımında yararlanılmıştır. En korkusuz hayvanlardan birisi olarak bilinirler.
Sazlık kedisi (Felis chaus), görece uzun bacaklı ve kısa kuyruklu bir yaban kedisidir. Asya'nın nemli bölgeleri bu kedinin mekânıdır
Sazlık kedisinin habitatı, bataklıklar, nemli çayırlar, sazlık ormanlar ve kıyı çalılık ve fundalıklardır. İstisnai olarak görece daha kuru çevrelerde de sazlık kedisi görülür. Ancak buralarda da su kaynağı yakınını arar. Sazlık kedisi Indochina Yarımadası ve Sri Lanka'dan, Hindistan ve Mezopotamya üzerinden İdil Deltası ve Sincan Uygur Bölgesi'ne kadar bir alana dağılmıştır. Afrika Kıtası'ndaki tek popülasyonu, Mısır'da, aşağı Nil Vadisi'nde görülür. Ayrıca Türkiye'de de bulunan bir kedi türüdür.
Kır sivri faresi (Crocidura leucodon), burnu kirpi gibi uzun bir böcekçil memeli türü.
Türkçede "fare" olarak adlandırılmalarına ve genel görünüm olarak benzemelerine karşın, farelerden ayrı bir takımda yer alırlar.
Boyları ortalama, 8 cm, kuyruk 4 cm'dir. Ağırlıkları yaklaşık 14 gramdır. Üst kısım koyu gri-kahverengi arası, alt kısım beyazdır. Kuyruk iki renklidir. Kuru ve güneşli yerlerde yaşayan bir türdür. Bir yerden başka bir yere giderken en önde annenin arkasında yavrular bulunur ve dişleriyle birbirlerinin kuyruklarına tutunarak "kervan" oluşturmaları tipik özellikleridir. Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu'ya kadar yaygındırlar. Ülkemizde trakya bölgesinde daha bol bulunurken Anadolu kısmında C. suaveolens e göre daha az yaygındır.
Ev sivri faresi, (Crocidura russula), Soricidae familyasından burnu kirpi gibi uzun bir böcekçil memeli türü.
Türkçe'de "fare" olarak adlandırılmalarına ve genel görünüm olarak benzemelerine karşın, farelerden ayrı bir takımda yer alırlar.
Boyları yaklaşık 9 cm, kuyrukları 4 cm, ağırlıkları 15 gr. kadardır. Sırtı ve yanları gri-kahverengi, alt kısmı daha açık renktedir. Kulakepçeleri büyüktür. Kuyruk, kirpik şeklinde kıllar taşır. Sıcak, nemli yerlerde ve bahçelerde, gübre ve odun yığınlarının arasında yaşarlar. Böcek ve omurgasız hayvanları yerler. Üç aydan sonra eşeysel olguluğa ulaşırlar. Bir yerden başka bir yere giderken en önde annenin arkasında yavrular bulunur ve dişleriyle birbirlerinin kuyruklarına tutunarak "kervan" oluşturmaları tipik özellikleridir. Özellikle Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Ön Asya'da yaşarlar. Ülkemizin her bölgesinde yaygındırlar.
Anadolu sincabı, Kafkas sincabı veya İran sincabı, (Sciurus anomalus), sincapgiller (Sciuridae) familyasından ağaçlarda yaşayan bir kemirici türü.
Yakın akrabası kızıl sincaptan biraz daha iridir. Geniş yapraklı ormanlarda yaşar. Çam kozalaklarından çıkardığı tohumlarla birlikte, mantar, meyve, yumurta ve kuş yavrularıyla da beslenir. Eski ağaçkakan yuvalarında yaşarlar. Tilki, kedi, kakım, baykuş ve şahin onun doğal düşmanlarıdır. Dünya çapında tehlikede olmasa da Türkiye'de post için avlandıklarından nesilleri tehlikededir.
Bayağı gelincik (Mustela nivalis), sansargiller (Mustelidae) familyasından küçük bir etçil türü. Etçiller takımının en küçük üyesidir. Kakım (Mustela erminea) ile birlikte Avrupa'nın en yaygın gelinciğidir.
Karaca (Capreolus capreolus) Avrupa, Anadolu ve Hazar Denizi'nin kıyılarında bulunan bir geyik türüdür. Ural Dağları'ndan doğuda Çin'e ve Sibirya'ya kadar dağılmış bulunan ayrı bir tür ise Sibirya karacası (Capreolus pygargus) olarak bilinir. İki tür karaca Kafkas Dağları'nda biraraya gelir. Karaca bu dağların güney eteklerinde yer alırken, Sibirya karacası da kuzey eteklerinde bulunur. Karaca, kuzey İskandinavya ile İzlanda, İrlanda ve Akdeniz adaları dışında Avrupa'nın birçok bölgesinde görülür. Akdeniz bölgesinde yalnızca dağlık alanlarda bulunur, düzlüklerde ya ender görülür ya da hiç bulunmaz. Türkiye'de sıcak bölgelerde deyrek ağaçlı yerlerde görülür ve otsu bitki ve yapraklarla beslenirler.
Sazan (Cyprinus carpio), sazangiller (Cyprinidae) familyasına adını veren tatlısu balığı. Göl ve yavaş akan derelerde bulunur. Uzun gövdeli, solucan, böcek larvaları ve bitkilerle beslenen bir dip balığıdır. 1,5 metre boyunda, 35 kg ağırlıkta olanları vardır. Ömrü 40-50 yıla kadar varabilir. Türkiye'nin akdeniz ve güneydogu bölgesi haricinde heryerinde bulunur.Ancak, Akdeniz Bölgesinin en önemli akarsularından olan Göksu Irmağı'nda bol miktarda sazan yaşamakta ve ağırlıkları 10-12 kilograma ulaşabilmektedir.
Sazangiller familyasından, uzun ve iri gövdeli bir tatlı su balığı. Anayurdu Asya'dır. 12. yüzyıldan sonra, Avrupa ve Amerika'nın tatlı sularında üretilmiştir. Suni balıkçılıkta önemli yer tutar. Göl ve yavaş akan derelerin dip sularında yaşar. Solucan, böcek larvaları ve bitkilerle beslenir. Çoğunlukla boyları 1 metreden fazla olur. Ağırlığı 25 kg'dan fazla olanları da vardır. Her ısıdaki suya uyum sağlar. 3-30 °C arasındaki sularda rastlanır. Aşırı soğuklarda toplu halde çamura gömülerek kış uykusuna yatarlar. Kışın ölmeden donabilirler. Su akıntısına karşı yüzebilirler. Kuyruğunu çeneleri arasına sıkıştırır, bıraktığında zemberek gibi boşanarak 3-5 metre sıçrayarak çağlayanları aşabilirler.
Pullu ve pulsuz birçok çeşidi vardır. Pullu türleri iri pulludur. Renk ve biçimleri yaşadıkları ortama göre değişir. Genellikle sırtı koyu yeşil, yanları ve karın altı yeşilimtrak kahverengidir. Küçük ağızlı kalın ve oynak dudaklıdır. Üst çenelerinden dört bıyık sarkar. Ağız dişleri yoktur. Yutak (farinks) dişleriyle besinlerini öğütürler. Bıyıkları dokunma organı olarak görev yapar.
Dipleri karıştırır, suyu bulandırırlar. Çevik ve hareketli balıklardır. Sürüyle dolaşırlar. Eti fazla kılçıklıdır. İrileri iyi pişirildiğinde eti beğenilir. Nisan-Haziran arasında yumurtlarlar. Yumurtaları bitkilere yapışır. Bir dişi, bir defada yarım milyon yumurta bırakabilir. Yumurtaların çoğu diğer balıklar tarafından tüketilir. Ortam ısısına bağlı olarak en geç bir hafta içinde yumurtalar açılır. Üç yılda erginleşirler. Sazanların 100 yıl kadar yaşadığı söylenirse de, ömürleri normal olarak 40-50 yıl kadardır. Balıkçılar bunları harekete geçirmek için gürültülü sesler çıkarırlar. Ağla bol miktarda avlanırlar. Durusu gölünde 30 kg gelenleri vardır.
Bin yıldan beri insanlarca suni olarakta yetiştirilen sazan balığından insanlar tarafından çesitli süs balıkları türetilmiştir. Bunların en tanınmışları bir akvaryum balığı olan Japon balığı ve Japonya'da yüzyıllardır rengarenk ceşitleri türetilen koi Sazanıdır.
Bahri (Podiceps cristatus), batağangiller (Podicipedidae) familyasından tümüyle suya bağımlı, uzun boyunlu ve sivri gagalı bir kuş türü.
Boynunun önü ve göğsü parlak beyazdır. Yazın üzerinde tüy demetleri bulunan eşsiz siyah bir tepesi ve kestane kızılı ve siyah geniş süs tüylerine sahip beyaz bir yüzü vardır. Kışın süssüz gri-kahverengi ve beyaz renklidir. Siyah başlığı ile sürmesi arasında beyaz bir çizgi bulunur. Alçaktan ve hızlı uçar, uçarken başı ve boynu kanatlarındaki büyük beyaz lekeleri gösterecek şekilde uzatır ve aşağı doğru sarkar ve ayaklarını geriye uzatır.
Gri balıkçıl (Ardea cinerea), balıkçılgiller (Ardeidae) familyasına ait bir kuş türü.
Büyük bir kuş olup 90–100 cm uzunluğunda, 175–195 cm kanat açıklığı ve 1–2 kg ağırlığındadırlar. Kuş tüyü, yukarısı büyük ölçüde gri ve aşağısı kirli beyazdır.
Yeşilbaş , Ördekgiller familyasından bir yüzücü ördek türü.Erkek bir yeşilbaş. Parlak yeşil renk başı, siyah kuyruğu ve sarı bir gagası ile dişisinden ayrılır.
Yeşilbaş ördek 56–65 cm boyunda olup, kanat açıklığı 81–98 cm, ve ağırlığı 908-1589 gramdır. Erkeğinin üreme döneminde, parlak yeşil bir başı, siyah kuyruğu ve altında siyah çizgi olan sarı bir gagası vardır. Dişisi açık kahverengidir, ve koyu kahverengi gagası vardır. Yine de, hem erkek hem de dişi yeşilbaşın kanadının ucunda etrafı beyaz, mor bir benek vardır, ki bu benek ancak kuş uçarken ya da dinlenirken görülür. üreme döneminin dışında erkeği dişisine benzer, ama hala sarı gagasından ve kızıl kahverengi gerdanından onu ayırt etmek mümkündür.
Esaret altındaki yeşilbaşların, doğadakini andıran, beyazla karışık bir tüy örtüsüne sahip olur. Ayrıca bu renk farklılığı et ya da yumurta için yetiştirilmeyen evcil ördeklerde de görülür (ev hayvanları, kuşhane kuşları v.b.).
Şahin, atmacagiller (Accipitridae) familyasından Buteo cinsini oluşturan yırtıcı kuş türlerinin ortak adı.
Şahinler öbür yırtıcı kuşlardan geniş kanatları ve yanlara doğru açılan yuvarlak kuyruklarıyla ayırt edilebilir. Ağır kanat darbeleri ile uçar ve havada asılıymışçasına, kanatlarını çırpmadan uzun süre dönebilirler.
Çoğu türün üst bölümleri beyaz ya da kahverengi benekli, kanatları çizgilidir. Ama renkleri aynı tür içinde bile önemli ölçüde çeşitlilik gösterebilir.
Şahinler genellikle böcekleri ve gözüne kestirdiklerini avlar, ara sıra kuşlara saldırır.
Çalı çırpıdan yaptıkları ve yumuşak maddelerle döşedikleri sağlam yuvaları ağaçların ya da kaya çıkıntılarının üzerinde bulunur. Dişiler yuvaya 2-5 tane kahverengi lekeli beyaz yumurta bırakır.
Kaya kartalı (Aquila chrysaetos), atmacagiller (Accipitridae) familyasından büyük ve kahverengi bir kartal türü.
Gencinin gövdesi siyaha yakındır, uçuşta beyaz kanat içi ve kuyruk dibiyle rahatça ayrılır. Başını ve boynunu ileri uzatır, kanadı gövdesine doğru daralır, kuyruğu diğer kartallardan uzun ve deniz kartalları gibi kamalı değil, küttür.
Bayağı kerkenez (Falco tinnunculus), gündüz yırtıcı kuşları (Falconiformes) takımının doğangiller (Falconidae) familyasından kerkenez grubuna ait ince bir doğan türü. Çoğu zaman sadece kerkenez olarak isimlendirilir.
Dostları ilə paylaş: |