Üçüncü Olarak: Hz.Ali Efendimiz, Kur'an'ın bir hakikatini imtisal için, canı gibi sevdiği, Cennet arkadaşı Hz.Talha ve Zübeyr ile, Resûlüllah'ın pak zevcesi Hz.Âişe validemizle savaş yapmaktan bile çekinmemiştir. O, Kur'an'ın bir emrinin uygulanması uğruna bunca sevdikleriyle mücadeleyi göze alırken, Kur'an'ın tenkis ve tağyirine seyirci kalması, razı olması düşünülebilir mi? Kur'an'ın bir mes'elesi için her türlü tehlikeyi göze alan birine, böyle bir suikasta göz yummak yakışır mı?
Kaldı ki Hz.Ali Efendimizin kendi eliyle yazdığı Kur'an da meydandadır. Bu Kur'an, Hz.Osman'ın Kur'an'ının aynıdır. Hz.Ali Efendimiz hayatı boyunca O'nu okumuş, O'nunla amel etmiştir. Âl-i Beyt de aynı Kur'an'ı okuyarak maneviyat fezasında terakki etmişler; mânevi ve ruhî kemalâtlarını O'ndan almışlardır.
HİLÂFETİN, ÖNCELİKLE HZ. ALİ (RA)’IN HAKKI OLDUĞU HALDE, BU HAKKIN GASP EDİLDİĞİ İDDİASINA NE DERSİNİZ?
Dostları ilə paylaş: |