İbadet etmeyen bir insan, onların feyzinden, muhabbetinden ve dostluğundan mahrum kalır.
Şunu da ifâde edelim ki, Ehl-i Beyt'e sadece soyut bir sevgi beslemekle yetinilirse o takdirde Resûlüllah Efendimiz (SAV) insanlara sadece Ehl-i Beyt'i sevdirmek için gönderilmiş olur. Halbuki, Peygamberimiz (SAV) insanlara Allah'ı tanıttırmak, sevdirmek ve onları ibadet vesilesiyle Allah'ın dergâhına sevketmek için gönderilmiştir.
Ve yine 'sanki Kur'ân-ı Kerîm insanların kalplerine sadece Ehl-i Beyt sevgisini yerleştirmek için nazil olmuş olur. Halbuki Kur'ân-ı Kerîm, altı bin küsur ayetiyle, insanların hem dünyevi, hem uhrevî saadetlerini temin eden hükümlerle, esaslarla doludur. Bu esasları izah için, yüz binlerce cilt kitaplar yazılmıştır.
Ve nihayet, bu tarz bir anlayış, insanın yaratılış gayesini sadece bir sevgiye bağlamak olur. Halbuki, Ehl-i Beyt de dahil, bütün insanlar, Aziz ve Celîl olan Allah'ı Tanımak ve O'na İbadet için Yaratılmışlardır.
Son olarak şu hakikati da ifâde edelim ki, bizim Ehl-i Beyt'i sevmemiz onların sadece şahısları için değil, Kur'an'a yaptıkları hizmetleri, İslâm Dini'nin yayılmasında gösterdikleri büyük fedakârlıkları, ilim ve irfan sahasında yaptıkları hizmetleri içindir. Onların bu hizmetleri ile ümmet-i Muhammed'in itikatları ehl-i dalâletin sapık fikirlerinden, hurafelerden, bâtıl inançlardan korunmuş olarak orijinalliğini koruyabilmiştir.
Onların bu hâlis, fedakâr, sadıkane hizmetlerine bir mükâfat olarak, Cenâb-ı Hak, İslâm âlemini asırlar boyu irşad eden Zeyne'l-Âbidin, Ca'fer-i Sâdık, Abdülkadir-i Geylânî Hazretleri gibi nice büyük mürşitleri onların neslinden göndermiştir.
Kısaca, insan sadece soyut olarak Ehl-i Beyt'i sevmekle, ibadet sorumluluğundan kurtulamaz.
Hz.Peygamberin neslinden gelmek, Ehl-i Beyt'i ibadet sorumluluğundan kurtarmadığını gösteren rivayetlerden bazıları:
Dostları ilə paylaş: |