Ali nar bey'E : hazirlamiş olduğU «akaid risaleleri» hakkmdaki 3



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə6/24
tarix07.01.2019
ölçüsü0,78 Mb.
#90782
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24

Kaynaklar5

(Bellibaşlı Kelam Ve Akaid Kitapları Ve Müellifleri) :



1- Kitab'ut-Tevhid - İmam Ebu Mansûr Muhammed Maturûdî.

2- Makalat'ül İslâmiyyin - İmam Ebu Hasan El-Eş'ari. «Kitab'ul-Luma» İmam Eş'ari.

3- El-Muhassal - Fahruddin Razi {Tefsiri Kebir Sahibi).

4- Tavali'ul-Envar - Kadı Beyzâvi.

5- Şerh'ul Mevâkıf - Seyyid Şerif Cürcani.

6- Şerh'ul Mekasıd - Sa'adeddin Taftazânî.

7- Mevakıf (metin) - Adûdiddin el-İcî.

8- Şerh'ul Akaid - Nesefi (Metin) Taftazani (şerh) Kesteli (Haşiye)

9- Usuluddin (Ehl-i Sünnet Akaidi) - Fahr'ul İslam Pezdevi.

10- Bahr'ul Kelam - Ebu Muin En-Nesefi.

11-El-İktisad Fi'l İtikad - İmam Gazali.

12- Kelimât - El-îrakî.

13- Nakd'ul Kelam - Giritli Sırrı Paşa.

14- Tenkih'ul Kelam - Abdullatif Harputi.

15- Telhis'ul Kelam - Manastırlı İsmail Hakkı.

16- Yeni İlm-i Kelam - İzmirli İsmail Hakkı.

17- Muvazzah İlm-i Kelam - Ömer Nasuhi Bilmen.

18- Risalet'ul Hamidiyye - Hüseyin El Cisr (Terceme : Manastırlı İsmail Hakkı).

19- İslam İnançları ve Felsefesi - Dr. Ali Arslan Aydm.

20- Kelam İlmine Giriş - Nazif Danışman.

21- El Usul - Abdurrahmar Heyk.

22- El-Mearif - Abdulkerim Rıfaî.

23- Kübral-Yekiniyyât - Dr. M. Said Ramazan El-Bûti.

24- Mevkif ul Akl - Ş. Mustafa Sabri.

25- El-Husan'ul Hamidiyye-Sevab'ul Kelam - H. bin. Muhammed El Cisr.

26- İlmi Kelamın Belli Başlı Meseleleri - Ebu'l Vefa et-Taftazani.

3- Bahis (Tevhid - Akaid - Kelam) A) Tarif Ve Tanıtmalar 6

1- Tarifler :

Tevhid : Lügat olarak; birleme, birleştirme. Terim olarak; bir bil­me, birlikçilik, tek tanrı inancı, Tevhid bilgisi anlamına gelir.

Şer'î ve ilmî mânada ise : Allah’ın varlığınını, birliğini, kemal sıfatlarını, ef alini anlatan ilimdir. Bu konuyu işleyen kitaplara da; «Ki-tab'ut Tevhid» -Tevhid kitabı veya Tevhid Risalesi... adı verilmiştir. Bu tür eserler, İslamm ilk yıllarmda, Tabiîn ve onları takibeden dö­nemlerde yazılmış. Daha sonraki dönemlerde ise bu adla bazı kimse­ler eser vermiş, birçoğu ise; İman ve İtikadı ilgilendiren öbür mesele­leri de ilave etmişler. Bu risalelerin konusunu genişletmiş, ilmin adı da yer yer farklı olmaya başlamıştır.

Akaid : Tevhid ilminin bir bakıma eş anlamlısıdır. Fakat onun konularmm daha geniş işlenmesi ve öbür akide konularmm da eklen­mesiyle doğmuştur.

Akaid: Akidenin çoğuludur. İnançlar, inanılacaklar, prensipler... demek olur. İtikad da aynı kökten. Bir nizamm temel ilkeleri, herke­sin benimsemesi gereken kaçmılmaz umdeler demektir.

Şer'i ve İlmi mânası, yani tarifini ise şöyle yapabiliriz : «İslam di­ninin İman esaslarım delilleriyle anlatan ilimdir.» Yani itikadı hüküm­leri konu alan ilme bu ad verilmiştir. Tıpkı amelî hükümleri anlatan ilme «Fıkıh» dendiği gibi.

Tevhidle - Akaid arasında ise bir bakıma genişlik - darlık farkı vardır. Tevhidde Vahdaniyyeti İlahi, temel konudur. Yani Cenab-Hak-km birliğini, noksan sıfatlardan beri, kemal sıfatlarıyla muttasıf ol­duğunu ifade ettikten sonra; Allah'ı mahlûka, yani kendinden gay­rine benzeten ifade ve düşüncelerden armdırıcı bir tutum hakimdir

Tevhid kitaplarında. Akaid kitaplarında ise, aynı şey yapılır. Ayrıca Risalet ve Nübüvvet (Peygamberlik) ve onunla ilgili bütün bahisler (vahiy, Mucize, peygamberlerin özellikleri, ödevleri...) Kitaplara, Me­leklere iman, Ahiret Hayatı, Kaza - Kader konulan ve onlarla ilgili ba­his ve meseleler de uzun veya kısa anlatılır, işlenir... Ayrıca; Zarurât-ı Diniyye denilen mes'elelerin de itikadı ilgilendiren yönleri, bu ilimde ele almır. Mesela: Farzlar, Haramlar., İtikadı bozabilecek hususlar... Bu arada mesela; Mestler üzerine meshetmenin meşru' olduğu da Aka-id kitaplarında konu edilir. Çünkü bunu reddedenler var. Bu ise, Mü-tevatir Hadisi red, dolayısıyla itikad bozukluğuna sebebtir... (İlerde bunlar açıklanacak)

Kelam İlmine gelince; Tevhid ve Akaidin gelişmiş tarzı olarak onu Ulema iki yönden tarif edegelmiştir : Mevzuu bakımmdan ve gayesi bakımmdan. Çünkü her ilimde mevzu vardır. Onunla tanımlanır. Bazı ilimler ise bir maksada hizmet için doğmuştur, o yönden tanımlanır. İlmi Kelamın ise hem mevzuu en büyük evrensel mesele, hem de ga­yesi en üstün. Yani, Allah’ın zatı ve sıfatlan ile onu çevreliyen temel meseleleri işler. Bununla da dünya saadeti (huzur ve barış) ile bir­likte Ahiret Saadeti (ölüm sonu varılacak mukadder akibet) hedef almır.

1- Konusu açısmdan İlmi Kelam: «Allah’ın zatından, sıfatlarından ve fiillerinden; peygamberlikle ilgili (bütün) meselelerden (ve bunları anlatımda vasıta olarak, tüm evrenin) varlıklarm durumundan İslâm Ölçüsünde bahseden ilimdir.-»

Bunu bir nebze açacak olursak, şöyle özetleriz; İlmi Kelam, İslam dini (ki bütün dinlerin anası ve evrensel plânıdır. Bütün — ilmi, fikri, ahlâki, maddî, manevî— insanı ilgilendiren şeylerin ana tablosudur.) nin itikadı esaslarmı, Hem nakli delillere, (yani kitap ve sünnete) hem de aklî delillere dayanarak anlatan ve isbat eden ilimdir. Müsbet İlmin felsefenin, mantık ve psikolojinin, keşif ve icadlarm vardığı en son kararları bile kendine vasıta edinerek, İslam Akidesinin hak ve üstün olduğunu isbata çalışır ve bunu tam başarır...



2- Gayesi yönünden tarif ise şöyledir :

(dimi Kelam deliller — isbatlar — kurarak, akideyi isbat edip, şüp­heleri def ederek, inatçıları susturarak; imanı yakın ve kesin dereceye vardıran; böylece de insana dünya ve ahiret saadeti kazandıran bir ilimdir. Demek olur ki; Tevhid ve Akaid ilminin gelişmiş hali olan ilmi Kelamın gayesi; insana dünya ve ahiret saadetini, akidesini sağlamlaş­tırmak suretiyle temin etmektir.



3- Faydası: Bu ilmin gayesi, sağlayacağı fayda demektir. İlmi Kelam7 insanı şüphelerden kurtarır. Çünkü bu ilim, bütün ilimle­rin ve islamî ilim ailesinin başı ve hülâsasıdır : Naklî (Vahye dayalı) bilgileri, Hak bilgiyi aktarır; tebliğ edip öğretir. Onunla normal akıl­ları tatmin eder. Kafayı ıslah eder. Aynı zamanda insan Aklınm doğ­rudan veya dolaylı olarak edindiği bilgileri de vasıta edinerek bazı mü­dahalelere maruz kalmış veya tekâmül etmemiş, hatta aşm işlerlik ka­zanmış, her şeyi kurcalayan akıllan da tatmin eder. Yanılgılan gös­terir. Böylece akıllarda ve gönüllerdeki sapmaları göstererek; düzel­mesini sağlar. Hiç değilse; itiraz ve inad edenler karşı çıkamaz olur. Böylece doğruya istekli her insan, gerçeği anyan her kişi; Aklını ve gönlünü çelişkiden, bunalımdan kurtarmış olur.

Aklın ve gönlün (vicdanm) salâh ve sükûnu ise; davranışlarm da düzelmesine vesile olur. Böylece İnsanın aklı, kalbi ve amelleri islâh olur. İnsan insan olarak, kendi ile yaratan, kendi ile öbür yaratıklar arasındaki yerini tanır, haddini tesbit edip taşkmlıktan ve bunalım­dan kurtulur...

Böyle insan ve insanlar çoğalıp, çoğunluğu almca da, İslâm top­lumu, dolayısıyla tüm insanlık huzura kavuşur işte. Bu, dünya saade­tidir.

Yaratan ve yaşatan Rabbin nezdinde de bu insan beraat alır. İkin­ci âlem kurulunca, hesabmı başanyla verir, Âhireti de ma'mur ve mesûd olur...



4- İlmi Kelam'm Metodu :8

Metod yönünden ilmi kelam; Tevhid ve Akaidden biraz farklıdır: Öbürlerinde aklî izahat sadece nakli delil ve kaynaklann izah ve yo­rumuna yarar; ilmi kelamda akli izah ve deliller başlı başma isbat içindir. Yani bir iman konusunu ele alır. Onu anlatır ve esaslı şekilde tanıtır. Sonra aklî ve mantıkî ölçülerle, keşif ve icadlarm hatırlattığı nüktelerle meseleyi ele alır. İnsan Aklınm bütün imkân ve mahsulünü sarfederek bu isbatı başanr. Normal Akıllar bunu kabul eder. Arızalı­lar ise, kendi arızasıyla yenik düşüp itirazdan sakmır...

Bu bakımdan ilmi Kelamın mevzuuna giren meseleler iki devreli­dir; Meseleler ve Vesileler. İlmin ana konusu ve isbatı, gaye bildiği; kitap ve sünnetin bildirdiği esaslar, meselelerdir: Allah’ın varlığı, bir­liği (İsbatı vacib - Tevhid-i Bari) Sıfat ve Ef'al. Ru'yetullah. İrade ve Halk Kaza ve Kader, Peygamberlik (Eisalet - Nübüvvet), Vahiy, Mu­cize... Kitaplar ve Melekler (Cin ve Şeytan gibi mücerred varlıklar) Ahiret, kıyamet, Kabir suali, Ölüm, Ölüm ötesi. Ruh ve Akıl. Cennet -Cehennem ve durumu... Kur'an ve İlâhi kelam mahluk mudur?.. He­lâl-Haram, Hüsün, Kubuh, Ecel-Rızık. Taktir ve tevekkül... İmanm tarifi, şartı, rüknü. Küfre düşüren haller. İmanm hakikati ve amelle ilgisi. İman ve İslam. İman ve İslammda kusurlu olanlar; Fasık, mü­nafık, müşrik, mürted ve kâfir...

Vesileler ise : İnsan Aklınm ve kurduğu bilgi metodlarmm ona sağladığı isbat imkânlarıdır: Matematik kesinlikteki ((Aksiyon» ve postulatlar. Akıl yürütme usulleri. Deney ve ihsaslar. Sezgi ve keşif­lerle varılan gerçekler... Akim temel prensipleri...

Bu yüzden Kelam kitaplarmı - okuyan kimse orada : mantık, fel­sefe, psikoloji, fizik, matematik, kimya, astronomi, tıb vb. ilimlerin en özlü ifadelerine rastlıyabilir.

Tarihi vesikalar da bu arada malzeme olur. Kitap ve Sünnetin ge­leceğe dair haberi, eşya ve olyalann sırlarma dair işaretlen, gerçek­leşen durumlarıyla, en esaslı akli isbat ve »vesile» olarak kullanılır. Bir örnekle bu meseleyi tamamlıyalım :

Mucize konusunu düşünelim : Bundan K. Kerim'in mucize (veya mucize eseri) olduğunu hatırlıyalım. Kelam ilmi bunu : Kur’an’ın ken­di âyetleriyle, Rasulullah’ın hadisi erindeki işaretlerle anlatır. Allah’ın onu Arapça bir kitap olarak, insanlığı kurtarıcı düstur olarak, anla­şılır bir anlatımla, ama mislini bir beşerin yapamayacağı üstün üslub ve bilgilerle indirdiğini ifade eder...

Ardmdan da bir âyetteki bir işareti, diyelim Rahman süresindeki «İki denizi birbirine kavuşturmuştur. Ama aralarında bir berzah var­dır, birbirine karışamaz...» ifadesini alır. Her asırda bunun nasıl an­laşıldığmı belirtir. Diyelim; insan veya hayvan vücudunda kan ve süt ayrımmı veya aynı gıdadan oluşan zıdlan izah eder... Nihayet bu asır­da, fizik ilminin sıvılar üzerindeki buluşlarmdan, «yüzeysel gerilim» ilkesine varır. Kaptan Gusto'nun denizlerdeki buluşuna varır. Tuzlu ve az tuzlu denizlerin arasında karışmayı önliyen, yine su molekülle­rinden oluşan perdeyi «Berzahı» anlatır. Böylece Kur'an'daki mucize yönünü akla kabul ettirir...9 Ve bu mucize süreklidir. Gelecek asır­larda da daha farklı buluşlara ışık tutacak veya diyelim; yeni keşifler yine bu ilâhi vahyin nüktesine ters olmak şöyle dursun; onun ışığmda ve doğrultusunda yürüyecek...



5- İlmi Kelam Mertebesi: Bu ilmin önemi ve ilimler arasında­ki yeri demek isteriz. İlmin önemini, yukarıdaki fıkralarda işaret ettik. İlimler arasındaki yerini ise şöylece özetliyelim. Geçmiş Ulemanın, Özellikle Gazali'nin (Allah onlardan razı olsun) tasnifinden faydalanı­lır ötedenberi:

İslam Âleminde icadedüen veya yayılıp takibedilen ilimleri şöyle tasnif ederler: «Ulum-u İslamiye», «Ulum-u Dahile».

Ulum-u Dahileden : Yabancı milletlerden alman ilimler veya, akıl ve tecrübeden çıkan ilimler kasdedilir : Matematik, Fizik, Biyoloji ve­ya Tıb, gibi teknik bilimler. Felsefe, mantık gibi akli ve metafizik bil­giler. Coğrafya, Tarih, Edebiyat gibi sosyal bilimler.

Ulum-u İslamiyye ise; Âli ve Şer'î ilimler, âlet ve vasıta bilgiler diye iki kısımda mütaala edilir. Alet ve Vasıta ilimler : Yazı, Gramer, Dil ve Edebiyat ile Lügat bu türdendir...

Kur'an ve Hadis kaynağmda doğrudan çıkan ilimler ise; Şer'î ilim­lerdir : Ulum'ul Kur'an - Kur'an ilimleri, Ulum'ul Hadis - Hadis ilimleri ve Fıkıh olmak üzere başlangıçta üç ana bilim vardır.

Kur'an İlimleri : Tecvid, Tilavet, Hat, Kur'an Tarihi, Sebeb-i Nü­zul, Tefsir, Te'vil, Tabakat... gibi şubelere sahiptir.

Hadis İlimleri ise: Diraye ve Rivaye olarak iki dalda incelenir. Hadis kritiği ve Usulünü incelemenin adı «Dirayet'ül Hadis» Doğru­dan nakil ve rivayet edilmesi ise «Rivayet'ül Hadis» diye anılır.

Bu ilimler Hicretin 1. asrmm sonundan itibaren zuhur edip mü­esseseleşmeye başlamıştı. Aynı zamanda Kitabm ve Sünnetin yoru­mundan; Tefsir, Şerh" ve izahmdan esas uygulanacak ilimler doğuyor­du. Burada izlenen iki yol vardı. Biri Ferdî yorum ve içtihad demekti. Bu «Kıyas-ı Fukaha» adıyla anıldı. Öbürü ise, Ulema topluluğunun müşterek anlayış ve izahmdan çıkan kesin kararlardı. Bu da «İcma-ül Ümmet» diye bilindi... Böylece iki ana kaynağa yardımcı ve ek iki kaynak oluşuyordu. Yekûn dört oldu: «Edille-i Erbaa» veya «Edille-i Şer'iyye» - «Şer'i Deliller» diye anıldı. (Kitap, Sünnet, İcma, Kıyas)

Bu kaynaklardan çıkan ilimler, başlangıçta topyekün; «Fıkıh» adını alırdı. Dinin yorumu ve anlaşılan ahkâmı demekti. Hicretin İkin­ci asrı başından itibaren, müctehid imamlar (İmam A'zam, İmam Şa­fii ve onların talebeleri gibi) döneminde «Fıkıh» da tarife ve sisteme kavuşmuştur. «İnsanın leh ve aleyhindeki şeyleri bilmesi»10 ya da «İnsanın leh ve aleyhindeki şeyleri (din ahkâmmı) delillerinden çı­kararak bilmesidir»11 diye tarif edilmiştir.

Fıkıh hükümlerinin Kaynağından, belli usullerle elde edilişini an­latan kısım; «Usul-u Fıkıh» - «Fıkıh Usulü» adım alırken, Fıkıh ahkâ­mı da «Furuu Fıkıh» adıyla tanımlanmış.

Bu ahkâm ise; «İtikadı Fıkıh», «Ameli Fıkıh» ve «Ahlâki Fıkıh» diye üç dalda incelenmiştir.


Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin