2-Hariciler:
Siyasi sebeble başlamış, zamanla aşırı itikada sahip, sapık bir mezhep olmuştur... İlk muharrik : Sıffın harbinde Hz. Ali ve Hz. Muaviye arasında, «Hakem» tayinidir :
Onlar arasını bulmak için hakem tayinini, Kitaba aykırı bulup, Hz. Ali'yi hata etmekle suçlayıp ayrıldılar. İki tarafı da reddetmeleri ile, «Harici» adını aldılar. Temel tavırları ise, müsamahasızlıklarıydı. Müslümanları asla hoş görmüyor, en küçük hatalarından ötürü bile küfürle ittihanın ediyorlardı: Liderleri, Hurkus bin Zuheyr, Nahre-vanda Hz. Ali ile savaştı. Yenilince de suikastlara giriştiler. Hz. Ali Şehidoldu...
Onlara göre:
— Hakem olayı dine aykırıdır.
— Yusuf Sûresi Kur'an'dan değildir.
— Hatalı müslüman gayri müslimden kötüdür.
— Cemel ve Sıffın harplerinde ölenler de suçludur. Asıl suçlu Ali'dir. ..
— Yeni bir peygamber gelecek...
— Ehli Kıble kâfir, müşrik değildir. Başlıca kollan ise şunlardır :
Ezerika, Necedat, Sufriyye, Acaride, İbaziyye.
3 - Mu'tezile:
Tamamen, akli ve ilmi ayrılıktan doğdu. Felsefi düşüncelerin etkisiyle, dinin her hüküm ve safhasını akılla çözme gayret ve görüşünden.
Esas hareket noktası, Kaderi inkâr ve kulun hür olmasına inancıdır. Ki, bunun tam zıddı Cebriyedir.
Hasan Basri'nin talebelerinden olan Vasıl bin Ata, «Büyük günah işliyenin akibeti ne olur diye sormuşlar, o da hocasından önce cevap vererek: «Böyle kimse ne mü'mindir, ne kâfir, iki menzil arasındadır..» gibi bir cevap vermiş. Böylece hocasından ayrılmış. Bu anlamda onu izleyenlere «Mu'tezile» denmiştir.
Bir başka görüşe göre de; Hz. Ali ve Muaviye olayında tarafsız olanları izlediği için bu zümreye bu ad verilmişti.
Bunlar daha sonra felsefenin etkisinde kalıp, sahabe ve tabiin yoluna muhalif fikirler ileri sürmeye başlamışlar. Başta da Kader konusunu enine boyuna irdelediklerinden; «Kaderiye Mezhebi» diye de
anılmaya başlamıştır.
Mu'tezile (veya Kaderiye) nin Bellibaşlı Görüşleri: (Sünnet ve Cemaattan ayrılışı).
1- Büyük günah işleyenler, tevbe etmeden ölürse ebedi Cehennemde kalır. Çünkü iki Menzil arasındadırlar. Tevbe ederlerse affedilirler.
2 -Tevhid iddiaları vardır : Onlara göre Allah’ın Kıdem sıfatından başkası ona izafe olunamaz. Aksi halde şirk olur. (Yani zati sıfatlarını kabul etmezler...) Bütün sıfatlan kıdem sıfatına racidir. İlim de, Semi de, Basar da..)
3- Va'd ve Vaid prensibi de Mu'tezilenin üzerinde İsrarla durduğu husustur : İyi amel sahiplerinin ahirette mükâfat göreceğini Allah vaad etmiştir. Onlara mükâfat vermek Allah için vacibdir. Kötülük yapanlara da ceza vermesi vaciptir. Çünkü onları da böylece tehdidi var... Allah âdildir. Şerri yaratmaz, onunla da hükmetmez. Öyle olsa ceza vermesi zulüm olurdu...
4 - İman aklen vaciptir. Nakil (vahiy) olmasa da insan Allah'a ve emirlerine uyması gerekir...
5 - Amel imandan cüzdür. Ameli terkedenin imanı eksilir.
6 - Kul fiilinin halikidir. Allah ezeli halktan sonra teferruatı yaratmaz. Kul hürdür. İrade ettiği herşeyi yapar. Yapıcı kendisidir.
7 - Takat fiilden öncedir. Kişi yapacağı her işe sarfettiği kuvveti kendisinde önceden hazır bulur. Çünkü böyle olmasa, güçsüze Allah ceza vermiş olur... (Buna «Adi» ilkesi derler...)
8- Emr-i Bil Maruf-Nehyi anil Münker : Bu da Mu'tezilenin özel yorumu olan bir konudur : Mu'tezile «Huşun ve Kubuh» aklidir, dediğinden; Maruf ve Münkerin de akılla tesbit edileceğini savunur...
9 - Her işte ilahi bir gaye vardır. Allah kul için en iyi ve faydalıyı (aslah olanı) yaratmaya mecburdur...
10 - Büyük günahlar, iyi amelleri de yok eder :
Mu'tezilenin de kendi içinde birçok kollan ve farklı görüşte olanı vardır. Mesela; bazılarınca; Helâl olanlar rızıktır, haram olan rızık değil. Akılla nakil çatışırsa, nakil te'vil edilir. Öldürülen kimse kendi eceliyle ölmüş olmaz. Kur'an'dan başka Resulullah mucize göstermemiştir. Keramet yoktur. Sahabelerin hepsi «Adi» sahibi değildir, tenkid edilebilir.. Duanın ölüye faydası yoktur... vs. 19
Mu'tezile anlayışına; Felsefe ve akli ilimlerle uğraşan, özellikle de dinden haberi olmayanlar arasında çok rastlanır. Şianın bazı kollan dışında, organize bir mezhep yoktur. Ne var ki son zamanda bazı mezhepsizler bu zihniyeti yeniden canlandırmadadır.
Başlıca Kolları Şunlardır:
Huzeyliye (Ebu Huzeyl'in yolu), Nazzamiye (İbrahim Nazzam'ın yolu), Vasıliyye (Vasıl bin Ata çığın). İlk Mu'tezililer; Yine Canız (edip), Zemahşeri (Müfessir, Hatip) Kadı Abdu'l Cebbar gibi meşhurların da kendi tavrına göre takipçileri vardı.
4 -Cebrîye Mezhebi :
Bu mezhebin yapısı Mu'tezilenin tam zıddıdır. Mu'tezile temel fikir olarak; ezelî takdiri, Allah’ın kul için çizip , İrade ve hareket tarzının tamamen iptal eder. Kulu tam hür, işini kendi yaratacak kadar müstakil sayarken; Cebriye Mezhebi kulu tam esir sayar. Kulda ihtiyar (seçme ve tercih) yetkisi kabul etmez. İnsan rüzgâr önünde kuru yaprak gibidir. Yapan, eden Allah'dır. İnsan âlet ve iradesiz vasıtadır, der.
Bu görüşün devamı sorumsuzluğa kadar varır tabii. Yani iradesi olmayan, seçme ve yapma yetkisinden mahrum insan; ayni zamanda hesap verme durumunda değildir... Bu haliyle Cebriye de tersinden akılcıdır. Kaziyeyi Mu'tezilenin tersine kurduğu için sonuçta tam zıddına çıkıyor...
Bu Mezhebin temelinde, insan yapısı ve meşrebi yatar : Yılgın ve ezik ruhlar, ya da günaha dadanmışların , kaçamak araması sonucudur. Mu'tezile ne kadar hodbin ise, bunlar da o derece bedbin bir ruh halini temsil ederler...
Sonuçta : Günah - sevap, öte âlemde hesap ve ikab da şüpheye düşer. Çünkü insan mes'ul değil, mazur oluyor.
Böyle olunca da: Cennet ve Cehennemin de bir anlamı kalmaz. Buradan giderek Cebirciler çok garip iddia ve kanaatlar yaymışlardır :
Birçok kolu olan CEBRİYE'nin Temel ve Müşterek görüşleri:
1 - İman marifettir. Allah'ı bilmiyen mü'min olamaz.
2 - Allah’ın İlmi hadistir. Vukuundan önce bilemez... Kelam sıfatı da hadistir.
3 - Ru'yetullah mümkün değildir. (Burada Mu'tezileyle birleşirler.
4 - Her türlü «Halk» (yaratma) ve fiil Allah'a rnahsusdur. Kulun, irade, hürriyet ve ef'ali yoktur...
5 - Cennet ve Cehennem ehli dahil olduktan sonra fânidir.
Bu haliyle Cebriye, Eş'ari Mezhebine bir nebze benzerlik gösterir.
Başlıca temsilcileri ve kollarım şöyle sıralayalım:
Cehm bin Safvan (ilk kuruculardan) Bu yüzden bu akıma «Cehmiyye» de denir.
Daha sonra sofiler arasında görülen Cebirci yorum ve ifadeler, bir teslimiyet eseridir. Sefahate düşmüş, dini emirleri yaşayamadığı için bir isyan veya iç çöküntü yüzünden, vebali, Kadere ve Halike yükleme meylinde olan fertler çok görülür. Ancak sistemli bir mezhep yoktur. ..
Dostları ilə paylaş: |