Ali pasa camiİ ve TÜrbesi



Yüklə 1,97 Mb.
səhifə41/64
tarix27.12.2018
ölçüsü1,97 Mb.
#87171
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   64

III. ÜLKEDE İSLAMİYET

Almanlar'ın İslâmiyet'le ilk teması. Al­man İmparatoru Charlemagne ile Abba­sî Halifesi Hârûnürreşîd'İn İyi niyet içe­risinde karşılıklı elçi ve hediye göndermeleriyle başladı. Daha sonraki Alman imparatorlarından Büyük Otto (936-973), yine diplomatik ilişkiler içinde Endülüs Emevî Halifesi III. Abdurrahman'a bir papazı, halife de ona bir âlimi elçi gön­derdi (956). Bu arada hıristiyan 'rahip­lerinin Arapça eserleri tercüme etme­ye başlamaianyla ilk ilmî ilişki de kurul­muş oldu. Almanlar'ın müslümanlar ve İslâmiyet'le daha yakın temasları II. Haç­lı Seferi sırasında (1147-1149) meydana geldi. Kudüs'ten dönen hıristiyanlar İs­lâm medeniyeti hakkında öğrendikleri ve gördükleri şeyleri toplumlarına ak­tarmaya başladılar. Doğu'dan gelen bu bilgiler. Almanlar arasında İslâm ve İslâm sanatına İlgi duyanların dikkatini çekti. Fakat genel olarak Almanlar'ın İs­lâmiyet'e ve müslümanlara karşı duy­dukları ilgi kilisenin etkisiyle düşmanca duygular çerçevesinde kalmış, ancak bu durum geç dönemlerde bazı Protestan imparatorlann yumuşak tutumlarıyla değişebilmiştir. I. Friedrich VVİlhelm zama­nında (1713-1740) yirmi Türk askerinden meydana gelen seçme bir birliğin impa­ratorun hizmetine girmesi (1731), müs-lümanlarla ilişkilerin düzelmesinde ilk adımı teşkil etti. Bundan bir yıl sonra kral. Potsdam Garnizonu'nda bu asker­ler için bir de mescid düzenletti. Daha sonra Prusya ordusuna giren müslüman Tatar, Boşnak ve Arnavutlar süvari ola­rak hizmet gördüler. 1763 yılında Prus­ya sarayına tayin edilen ilk Osmanlı el­çisi Ahmed Resmî Efendi ile Osmanlı-Alman diplomatik ilişkileri resmiyet ka­zandı. Bu gelişmeler, II. Friedrich (1740-1786) üzerinde papaya karşı müslümanların tarafını tutacak kadar etkili olmuş­tur. 1798'de, Osmanlı Devleti'nin Berlin büyükelçisi Aziz Efendi'nin vefatı üzeri­ne. İli. Friedrich Wilhelm'in (1797-1840) emriyle Berlin Tempelhofer Feldmark'ta bir müslüman mezarlığı kuruldu ve bu mezarlık 1866'da yeniden düzenlenerek ortasına bir de dergâh inşa edildi. XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Türk kızı ile ev­lenen bir Alman prensi tarafından Heidelberg yakınlarında Schvvetzingen'de bir cami yaptırıldı. Bu cami halen müze ola­rak kullanılmakta ve bayram namazla­rında ibadete açılmaktadır. Halk arasın­da Türk Camii (Türkische Moschee) de­nilen ve çökmeye yüz tutmuş olan bir dergâh da 1920 yılında büyükelçilik ima­mı Hafız Şükrü Efendi'nin gayretleriyle tamamen yenilendi. Bugün Federal Almanya'da tarihî değer taşıyan dört cami daha mevcut olup bunlar Berlin (1928), Hamburg, Münih ve Aachen şehirlerin­de bulunmaktadır.

1. Dünya Savaşı'ndan sonra müttefik­lerle beraber savaşan müslümanlardan Almanya'ya yerleşenler oldu; bu arada özellikle İran ve Afganistan'dan bir grup tüccar ve işçi Hamburg'a geldi. Savaş­tan sonra Sovyet ordusundan kaçan as­kerler, Almanya'ya toplu olarak yerleşen ilk müslümanlan teşkil ettiler. Alman­ya. II. Dünya Savaşı'ndaki Alman - Rus çarpışmaları sırasında, kalabalık gruplar halinde müslüman Türkler'in yerleşme­sine sahne oldu. Sovyetler'den gelen bu Türkler Almanya'daki durumlarına gö­re üç gruba ayrılırlar. İlk grup, kendi vatanlarının kurtulması umuduyla Rus­ya'ya karşı Alman saflarında savaşan gönüllülerdir. İkinci grup, cephe gerisin­de yardımcı askerî personel ve fabrika­larda işçi olarak çalışanlar, son grup İse Alman esir kamplarına düşenlerdir. Rus­ya'dan Almanya'ya gelen bu müslüman Türkler'in birçoğu esir kamplarında ve­ya cephede öldü. Geriye kalanlar ise Şu­bat 1945'te Yalta'da müttefiklerin im­zaladığı antlaşma gereği Rusya'ya tes­lim edildiler. Ancak 7000 kadarı Alman­ya'da kalmayı başardı.

1960'tan sonra ülkeye yeni bir müslü­man akını başladı. Bu defa Türkiye'den gelen Türkler hem kendi işsizlik sorun­larını çözdüler, hem de gelişen Alman ekonomisinin ihtiyaç duyduğu iş gücüne katkıda bulundular. 1961-1973 yılları arasında Almanya'ya giden Türk işçi sa­yısı, 648.029 iken 1974-1986 yıllan ara­sında bu ülkeye 9861 işçi gitmiştir. Al­manya'daki Türk vatandaşlarının sayısı, en yüksek rakam olarak 1982 yılında 1.580.700'e ulaşmıştır. 1988'de bu sa­yı 588.157'si erkek, 439.768'i kadın ve 482.855'i çocuk olmak üzere 1.510.780 idi. Almanya'da Türkler dışındaki diğer milletlerden müslümanlann sayısı ise 280-300 bin civarındadır. Bunlann ba­şında Yugoslav ve Arnavutlar gelmekte, onlan Kuzey Afrikalı müslümanlar takip etmektedir. Müslüman Alman vatan­daşlarının sayısı ise 50.000 kadardır.

Türkler'in en kalabalık oldukları eya­letler (1985) sırasıyla Nordrhein-Wesifalen. Baden-württemberg. Bayern. Hessen ve Berlin'dir. Şehirler ise Berlin (102.678), Köln (59.952), Hamburg (54.472), Duisburg (39.711), Münih (37.978) ve Frankfurt'tur (27.161).

Ancak buraya gelen müslümanlar. Al­man hayat tarzı, kültürü, dini ve dili hakkında önceden bilgi sahibi olmadık­ları İçin bu yabancı ülkenin hayat şart­larına alışmakta büyük zorluklarla kar­şılaştılar ve özellikle din, kültür ve eği­tim konularında büyük sıkıntılar çekti­ler. Yeni nesillerin eğitimlerinde boşluklar meydana geldi ve çocukların yabancı­laşmaya başladıkları görüldü. Bu durum karşısında Türkiye'den gelen işçilerle bir­likte. Almanya nüfusunun % 3'ünü teş­kil eden müslümanlann ferdî gayretle­riyle oluşturdukları cemiyetler mesele­ye çözüm aramaya başladılar.



Almanya'daki müslüman gruplar I. Dünya Savaşı'ndan sonra kendi teşkilât­larını kurmaya başladılar ve bu cemiyet­lerden biri Berlin'de bir mescid açtı. Çe­şitli grupların birleştirilmesi amacıyla İs­lâm Cemiyeti adı altında bir dernek ku­ruldu. Daha sonra iki dünya harbi ara­sında, Almanya'daki bütün müslümanları bir araya getirmek için Almanya'da­ki Müslüman Göçmenler Cemiyeti teşkil edildi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra da çe­şitli İslâm cemiyetleri kurulmasına rağ­men Almanya'daki bütün müslümanlan içine alan bir birliğin gerçekleştirilmesi mümkün olmadı ve Münih'te 1958 yılın­da ancak bir dinî cemiyet kurulabildi. Malî bakımdan Alman Devletinden yar­dım alan bu cemiyetin ilk üyelerinin bü­yük kısmını Sovyet yönetiminden kaçan ve çoğunluğu Kuzey Kafkasyalı olan müs­lüman Türkler teşkil ediyordu. Büyük bir kütüphaneye ve bir mescide sahip olan bu merkez Dergi adında Sovyetler aley­hinde bir Türkçe mecmua yayımlamıştır. Aynca İranlılar'ın da Hamburg'ta bir İs­lâm merkezleri vardı. Aachen'da 1967'de Avrupa'nın en aktif merkezlerinden sayılan bir İslâm merkezi daha açıldı. Bu merkez Arapça olarak aylık et-Râ’id dergisini çıkarmaktadır. Arap ülkelerinin finanse ettiği Münih'teki İslâm Merkezi'nin yapımı için 1966'da başlayan ça­lışmalar 1973'te bitirilerek bir cami ve çeşitli birimlerden oluşan merkez hiz­mete açıldı. Aynca yine Münih'te Bavyera eyalet hükümeti tarafından finanse edilen ve adı Mülteci Müslümanlar Din İşleri 870 olan cemiyetin yan res­mî bir görünüşü vardır. Yaklaşık 5000 kadar mülteci müslümanın dinî İşleri­ne bakmakta olan bu kuruluşun yanın­da devletçe kabul edilen İslâmî bir ilko­kul da yer almaktadır. Aachen'da Arap, Hamburg'ta da İranlı öğrencilerin mer­kez olarak kullandıkları mescidler, müslüman öğrencilerin Almanya'da kurduk­ları önemli merkezlerdendir. İşçilerin dinî bakımdan yetişmeleri için de çeşitli mer­kezler faaliyet göstermektedir. Bunlar arasında 1982'de Batı Berlin'de, 1984'te Köln'de ayrı ayrı faaliyete geçen Diya­net İşleri Türk İslâm Birliği (DİTİB) kuru­luşları, önemli bir yer tutmaktadır. Tür­kiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkan-lığı'nın Bonn ve Batı Berlin'deki temsilcilikleriyle (müşavirlik, ataşelik) ilişki halinde bulunan ve bünyelerinde cami ve mescidlere yer veren 700 kadar dernekten yaklaşık 500 kadarının özellikle Köln'deki birliğin şemsiyesi altında toplandığı dikkate alınırsa, bu kuruluşun Almanyadaki müslüman Türk toplumu içindeki yeri ve önemi daha iyi anlaşılır. Bu mescidlerdeki din görevlilerinden 268i (1989) Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Baş­kanlığı tarafından gönderilmiş olup di­ğerleri de derneklerin kendi imkânla­rıyla istihdam edilmektedir. Mescidlerin bünyesinde Kur'an kursu hizmetleri de verilmekte, özellikle hafta sonları ve tatil aylarında çocuklara Kur'an ve dinî bilgi­ler öğretilmektedir. Bunlar dışında Türki­ye'deki bazı dinî ve siyasî gruplara bağlı olarak Federal Almanya'da faaliyet gös­teren dernekler tarafından idare edilen cami ve mescidler de mevcut olup bun­ların toplam sayısının 250-300 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca di­ğer milletlere mensup müslümanlar ta­rafından yönetilen otuz beş kadar mes-cid daha bulunmaktadır. Federal devle­tin eğitimle ilgili özel prensipleri olma­sına rağmen her eyaletin eğitim siste­mi ve dolayısıyla yabancı çocukların eği­timi ile ilgili ayrı bir yol takip ettiği gö­rülmektedir. Federal Almanya'daki eya­letlerin çoğunda çocukların devlet okullarında din eğitimi görmelerine imkân tanınmakla birlikte, İslâmiyet'in resmî din statüsünü kazanmamış olması ve din alanında eğitim veren yetişmiş ele­man yetersizliği müslüman çocuklann dinî ve millî eğitimlerini olumsuz yön­de etkilemektedir. Bununla beraber ba­zı eyaletler kendi sınırları içinde bu top­lulukların dinî eğitimini resmen kabul

etmiş durumdadırlar. Bunlann başında Nordrhein-Westfalen, Hessen ve Ham­burg eyaletleri gelmektedir. Yeterli sa­yıda vasıflı din öğretmeninin bulunma­ması ve yeterli bir müfredatın henüz ge­liştirilememiş olması, Almanya'da dinî eğitimin başarı sağlamasını engelleyen başlıca faktörlerdir.

1985-1986 öğretim yılında Türk ço­cuklarından 269.105'i temel öğretim. 18.824'ü ortaokul. 13.205'i lise, 12.286'sı karma okullar ve 58.955'i meslek okul­larında olmak üzere toplam 372.375'i Al­man okullarında okumaktaydı.

Müslümanlar Federal Almanya'da Pro­testanlar ve Katolikler'den sonra en bü­yük dinî cemaati oluşturmaktadırlar. Bu­na rağmen müslümanlara nisbetle çok daha az mensupları bulunan bazı dinî fırkalar tanınma konusunda hiçbir zor­lukla karşılaşmamışken İslâmiyet'in res­men tanınması çeşitli nedenlerle bugü­ne kadar gerçekleşmemiştir.

Doğu Almanya'daki müslümanlann sa­yısı ise, okumak amacıyla gelen müslü­man öğrencilerle beraber 2000-3000 ka­dardır. Doğu Almanya'da bugün hiçbir İslâmî müessese ve cemiyet bulunma­maktadır. 871

IV. ALMANYA'DA İSLAM ARAŞTIRMALARI

Almanya'da İslâm araştırmalarının te­meli sayılabilecek ilk çalışmalar Jakop Christmann (ö. 1613) tarafından başla­tıldı. Önce matbaada kullanılmak üzere Arap harflerinin tahta klişelerini hazır­layan Christmann İlk olarak Arapça'yı Öğretmek için bir alfabe kitabı 872 yayınladı (1582). Daha sonra Johann Kasimir adlı bir Al­man aristokratının elinde bulunan yaz­maların küçük bir katalogunu düzen­leyerek bu sahada da ilk örneği verdi.



Heidelberg Üniversitesi'nde iken Arapça yazılmış tıp ve felsefe kitaplarını Alman ilim dünyasına kazandırmaya çalıştı ve Johann Kasimir'in yardımıyla üniversi­tede bir şarkiyat bölümü açmayı başar­dı (1609). Osmanlı Devletİ'nin Avrupa iç­lerine kadar nüfuz etmesi, şarkiyat araş­tırmalarına yeni bir hız kazandırdı. XVI. yüzyıldan itibaren Avusturyalı araştırma­cıların yoğun çalışmaları, aynı dili kul­lanmaları sebebiyle Alman ilim çevrele­rini de etkiledi. Bu dönemde Avrupalılar'ın Şark tedkikleri arasında yer ver­dikleri Osmanlı araştırmalarından sayılabilecek bir çalışma, Leunclavius'un Os­manlı tarihi, dili ve yazısı ile ilgili olan Annales Sultanonım Othmanidarum a Turcis sua Lingua Scripti 873 adlı eseridir. XVII. yüzyıl Almanya'­sında şarkiyat araştırmaları Avrupa'nın diğer ülkelerindeki kadar yoğun değil­di. Bu dönemde görülen en önemli ça­lışma, Megiserus adlı Alman müsteşri­kin Liber Institutionam Lingua Turcicae adlı Latince yazılmış bir Türkçe gra­meridir. İlk dönem şarkiyat çalışmala­rı daha çok ilmî gaye ile yapıldığı hal­de sonraki çalışmalarda politik ve eko­nomik maksatlarla hareket edilmiştir. XVIII. yüzyıldan itibaren araştırmalarda bir ilerleme görüldü ve birçok Alman, şarkiyat araştırmalarının merkezi du­rumundaki Fransa ve Hollanda gibi ül­kelere öğrenim görmeye gitti. Özellikle Fransız müsteşrik Silvestre de Sacy'nin (ö. 1838) başkanlığını yaptığı Paris'teki Doğu Dilleri Okulu'nun 874 Alman müsteşriklerin yetişmesinde bü­yük payı oldu. Hollanda'da yetişen ve hayatını İslâm medeniyeti ve Arap dili çalışmalarına hasreden ilk Alman müs­teşrik ise Johann Jacob Reiske'dir (ö. 1774). Önceleri Arap Câhiliye şiiri, özel­likle Tarafe b. Abd'in Mu'allaka'sı üze­rinde çalışan Reiske bu eseri Latince'ye çevirdi (1842) Daha sonra yaptığı çalış­malarla İslâm medeniyeti ve Arap dili konusunda uzmanlaştı. Edip ve şair J. W. von Goethe (1832) ise geçmişten gelen Avrupa kültürünün tatmin ede­mediği bir sanatçı bakışıyla Kur'ân-ı Ke­rîm ve İslâm’ı yorumladı. XIX. yüzyıldan itibaren Şark araştırmaları dinî konu­lardan uzaklaşarak Arap kültürüne yö­neldi ve çalışmalar Alman üniversite­lerinde kurulan enstitüler bünyesinde devam etti. 1818'de kurulan Bonn Üni­versitesi' ndeki Şarkiyat Bölümü'ne, dört ciltlik Arapça-Latince sözlüğün 875 sahibi Doğu dilleri uzmanı G. W. Freytag (ö. 1861) getirilerek bu yönde ilk çalışma­lar başlatıldı. Freytag dil ve edebiyat üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda aruzla ilgili Darstellung der arabischen Verskunsti 1830 ve Arapça atasözlerini ihtiva eden Arabum Proverbia 876 adlı iki eser yazdı. Büyük İslâm düşünürü İbn Haldun'un düşün­celerinin doğrudan etkisinde kalan A. Sprenger (ö. 1893) ve A. von Kremer de (ö. 1889) İslâmiyet'in ve İslâm medeniye­tinin gelişimine hâkim olan belli esasları ortaya koymaya çalıştılar. Freytag'ın çağ­daşı şair F. Rückert (ö. 1866) Arapça üze­rinde araştırmalar ve Arap şiirlerinden tercümeler yaptı. Aynı çağda yaşayan Arap edebiyatı tarihçisi G. Flügel (ö. 1870) Kur'ân-ı Kerîmi önce yalnız metin olarak 877, da­ha sonra da fihristi ile birlikte bastırdı. 878 , ayrıca Kâtib Çelebi'nin Keşfü'z-zunûn'unu metin ve Latince tercü­mesiyle 879 ve İbnü'n-Nedim'in eJ-Fihristini 880 neşretti; Viyana Kütüphanesi'nde bulunan Arapça yazmaların da bir katalogunu hazırladı. 881 Müsteşrik H. Ewald da (ö 1875) Arap grameri üzerine Grammatica Critica Linguae Arabicae 882 adlı tenkitli bir çalışma ile Arap şiirinin vezinleri üzerine De Mefri Carminum Arabicorum Libri duo 883 adlı İki ciltlik bir eser yayımladı; ayrıca Göttingen Üniver-sitesi'nde bulunan Arapça yazmalar için hazırladığı katalog ile de şarkiyat araş­tırmalarına katkıda bulundu. XIX. yüzyı­lın en önemli müsteşriklerinden olan ve Arap edebiyatı üzerinde derin vukufu bulunan H. L. Fleischer (ö. 1888), daha önce basılan MakkarTnin Nethu't-tîb, Yâküfun Mu'cemü'l-buldan ve İbnü'n-Nedîm'in el-Fihrist'i gibi önemli Arap­ça kitapları yeniden gözden geçirerek yayımlanmasına yardımcı oldu. Fleischer bunlardan başka Dresden Kütüphanesi'ndeki Arapça yazmaların katalogunu da hazırladı. 884 ve Berlin'de Al­man Sark Cemiyeti'ni Deutsche 885 kurdu (1854).

XIX. yüzyılda Almanya'da İslâmî ilimler üzerine ilk metodolojik çalışmaları, Muhammed der Prophet, sein Leben, seine Lehre 886 ve Historisch-kritische Einteitung in den Koran (1844-1870) adlı eserlerin sahibi olan G. Wail (ö. 1889) başlattı. İslâm medeniyetiyle ilgili çalışmalar 1887 yılında Ber­lin'de Doğu Dilleri Okulu'nun 887 kurulmasıyla gelişti ve 1908'de Hamburg'ta açılan Doğu Kül­tür ve Tarih Okulu 888 ile hız kazandı.

XIX. yüzyılda Avrupa'nın diğer ülkele­rine olduğu gibi Almanya'ya da İslâm ülkelerinden çeşitli yollarla birçok yaz­ma eser getirildi. Yazma toplayan müs­teşriklerin başlıcaları H. Peterman (ö. 1872), A. Sprenger ve J. G. VVetzstein'dir (ö 1905). Bu yüzyılda ve XX. yüzyılın baş­larında araştırmaları ile ün yapan Alman müsteşrikler arasında Ebü'l-Fidâ'nın Takvîmü'l-buldan, Kazvînrnin Acâ’ibü'l-mahlûkât ve ğarâ’ibü'l mevcudat ile Âşârul-bilâd 889 ve Bekrfnin Muccem me'sta'cem 890 gibi kaynak kitaplarını yayım­layan F. Wüstenfeld (ö. 1899); Berlin Kütüphanesi'ndeki Arapça yazmalar ka­talogunu yayımlayan 891 ve Câhiliye devri Arap şiiri üzerinde araş­tırmalar yapan W. Ahlwardt (ö. 1909); İslâm tarihi ve İslâm mezhepleri üzerine Die religiöspolitischen Oppositions-Parteien im alten islam ve Araplar'la Bizanslılar arasındaki savaşlar konusun­da Die Kümpie der Umayyadengegen die Rhomaer adlı önemli eserleri telif eden J. Wellhausen (ö. 1918) ile eski Arap şiiri üzerine Beitrage zur Kenntniss der Poesie der alten Araber ve Kur'ân-ı Ke­rîm tarihi hakkında Geschichte des Oorans (1860) adlı çalışmaları yapan T. Nöldeke (ö 1933) önemli bir yer tutmak­tadır.

XIX. yüzyılın sonlan ile XX. yüzyılın baş­larında Ortadoğu'ya doğru açılan, Os­manlı Devleti ile İttifak yapan ve Doğu Afrika'daki topraklan işgal eden Alman İmparatorluğu'nun müslümanlarla daha sıkı ilişkilere girmek ihtiyacını duyması neticesinde İslâmî araştırmalar da iler­ledi. Alman ilim adamlan İslâm ülkele­rine geziler düzenlediler; yaptıkları ça­lışmalardan açıkça olmasa da ülkeleri­nin siyasî çıkarları doğrultusunda fay­dalanıldı. XX. yüzyıl başlarında Alman­ya, şarkiyat araştırmalarını daha yakın­dan takip edebilmek amacıyla İslâm ülkelerinde araştırma enstitüleri kurmaya başladı. Deutsche Morgenlândische Gesellschaft'ın Beyrut'ta açtığı Şarki­yat Araştırmaları Enstitüsü 892 ile Kahire. Bağdat ve İstanbul'­da açtığı arkeoloji enstitüleri 893 bunların en önem­lileri arasında yer almaktadır. Kütüphaneleriyle de ünlü olan bu enstitülerden Bağdaftakinin kitapları. İran-lrak savaşı sebebiyle 1983-1984 yıllannda Berlin'de­ki merkez binasına taşınmıştır.

II. Dünya Savaşı'nın Almanyadaki şar­kiyat çalışmalarını kesintiye uğratması üzerine birçok müsteşrik Almanya'yı terketti. 1945'ten sonra ise kesilen çalış­malar, Almanya'nın ikiye bölünmesi se­bebiyle batıdaki daha ağırlıklı olmak üze­re Batı Almanya ve Doğu Almanya'da ayrı ayn sürdürülmeye başladı. XX. yüz­yıl Alman müsteşrikleri arasında, İslâm hukuku üzerindeki çalışmalarıyla ün ya­pan J. Schacht (ö. 1969), Kur'an ve Kur'an ilimleri sahasında mütehassıs 0. Pretzi (ö 1941), Arap edebiyatı tarihi üzerine ünlü Geschichte der arabischen Lite­ratürü yazan C. Brockelmann (ö. 1957), çalışmalarını Arap dili ve lehçeleri üze­rinde yoğunlaştıran E. Littmann (ö. 1958), İstanbul Üniversitesinde uzun yıllar ders veren Arap ve Fars edebiyata uzmanı, Bibliotheca Islamica'nın ve merkezi İs­tanbul'da bulunan milletlerarası Şark Tedkikleri Cemiyeti'nin kurucusu H. Ritter (ö. 1971), çalışmalarını İslâm tasav­vufuna adayan R. Hartmann (ö. 1965), dil ve edebiyat sahasında yoğunlaştırdı­ğı çalışmaları ile J. Fück (ö. 1974), İslâm fıkhı, tasavvuf ve Arap edebiyatı üzeri­ne O. Spies, Kur'an araştırmalarında R. Paret, modern Arap dili ve sözlük konu­sunda H. Wehr, Kuzey Afrika ve İspanya tarihi ile ilgili çalışmalar yapan W. Hönerbach. bir ara Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde öğretim üyeliği ya­pan tasavvuf tarihi uzmanı A. M. Senimmel ve F. Steppat. H. H. Gratzfel ve J. van Ess başta gelen ilim adamlarıdır.

Almanya'daki şarkiyat araştırmaları arasında Kur'an meali çalışmaları Önem­li bir yer tutmaktadır. Bugüne kadar kır­kın üzerinde Almanca Kur'an meali ha­zırlanmıştır. 894 Bunlann ilki S. Schweigger'in Andrea Arrivabene'nin italyanca tercü­mesinden 895 yaptığı Almanca tercümedir. 896

A. Hinckelman ise (ö. 1695) Kur'ân-ı Kerîm'in Almanya'da ilk baskısını yaptı (1694); bugün bu baskı­nın mevcut iki nüshasından biri Ham­burg Genel Kütüphanesi'nde, diğeri ise Hamburg Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir. Almanya'da yayımlanan diğer Alman­ca Kur'ân-ı Kerîm tercümeleri arasında, M. D. F. Megerlein'in Die türkisehe Bibel 897 adıyla ilk defa Arap­ça aslından yaptığı tercüme ile Beşîrüddin Mahmud Ahmed'in yaptığı ve Der Heilige Qur'an 898 adı al­tında Arapça metin ile birlikte yayımla­dığı tercüme önemli bir yere sahiptir.

Ayrıca Münih şehrinde dünyaca meşhur özel bir Kur'ân-ı Kerîm müzesi kurul­muştu. Ancak bu müze II. Dünya Savaşı sırasında yıkıldı.



Bugün Federal Almanya'da İslâm ve Türk dünyası üzerine çalışma yapan kırk kadar araştırma kurumu vardır ve bu kurumlar Alman Araştırma Birliği 899 adlı devlet kuruluşu tarafından maddeten destek­lenmektedir. Bunlardan 1887"de Berlin'­de Seminar für Orientalische Sprachen (SOS) adı altında kurulup II. Dünya Sa­vaşı sonunda kapanan ve 1959 yılında Friedrich Wilhelm Üniversitesine (Bonn) bağlı Seminar für Orientalische Sprachen adıyla tekrar açılan okulun amacı Doğu ülkelerinin bugünkü hayatı ve dilleri hak­kında öğretim yapmaktır. Aynı üniversi­teye bağlı olarak 1914 yılında kurulan Şarkiyat Okulu 900 ise İslâm dünyası tarihi, İslâm hukuku ve İslâm dini ve düşüncesi tarihi konuları­nı incelemektedir. Freiburg Üniversitesi'ne bağlı olarak 1963'te açılan Orientalisches Seminar'da da şarkiyat İslâmî ilimler, İslâm tarihi ve İslâmî edebiyat­lar tarihi öğretilmektedir. Ruprechi Kari Üniversitesi'ndeki Yakındoğu Kültür ve Dilleri Okulu, İslâmî İlimler ve Semitistik Kürsüsü 901 adlı enstitü 1894'te yine Orientalisches Seminar adı altında kuruldu ve 1971'de bugünkü adı­nı aldı; gayesi şarkiyat alanında lisans ve lisans üstü akademik öğretim yap­maktır. Kiel'de Christian Üniversitesi'ne bağlı Şarkiyat Okulu 902 şarkiyat ve İslâmî konular üzerine çalışma yap­maktadır. Tübingen Üniversitesi bünye­sinde 1921 'de açılan Orientalisches Se­minar, Würzburg Üniversitesi'ne bağlı Doğu Dilleri Enstitüsü 903, 1960'ta Almanya'ya yerleşen Türk ilim adamı Fuat Sezgin'in Frankfurt Üniversitesi bünyesinde kur­duğu Arap-İslâm İlimleri Akademisi Ta­rih Enstitüsü 904, Almanya'da şarkiyat araştırma­ları yapan kurumların en önemlileridir. Bunların yanında bugün faaliyet göste­ren diğer enstitü ve kurumların başlıca-lan da şunlardır: Frankfurt, Köln, Tübin­gen ve VVürzburg üniversitelerinde Orien­talisches Seminar; Berlin Freie Universitât'te İnstitut für Islamwissenschaft; Hamburg Üniversitesl'nde Seminar für Geschichte und Kultur des Vorderen Orients; Münih Üniversitesi'nde İnstitut für Geschichte und Kultur des Nahen Ostens sowie Turkologie ile Seminar für Semi­tistik, Vorderasiatische Altertumskunde und Islamvvissenschaft; Soest'te Zentra-linstitut Islam-Archiv-Deutschland; Köln'de Islamische Wissenchaftliche Akademie ve Frankfurt'ta Christlich-lslamische Begegnung - Dokumentationsleitstelle (CİBEDO). Bu enstitü ve araştırma ku­rumlarının neşrettikleri en önemli der­giler arasında şunlar bulunmaktadır: Zeitschrift der Deutschen Morgenlöndisehen Gesellschafi 905; Zeitschrift des Deutschen Palastinavereins (Alman Filistin Araştır­maları Dergisi, Leipzig-Stutigari-Wiesbaden, 1878'den itibaren); Der Islam 906; Die Welt des islam 907; Die Welt des Orients 908; Orieni 909; Zeitschrift für Arabische Ldnguis-ü'le 910; Fikrun wö 911; Orientalistische Uteratur- 912; Islamica 913; Mitteilungen des Institus für 914; Orientalisches Archiv 915

Bibliyografya



1) E. de Martonne, “Allemagne”, Gûographie Uniuerselle 916, Paris 1930, IV, 131, 369;

2) Erol Tümer-tekin. Ağır Demir Sanayii ve Türkiyedeki Du­rumu, İstanbul 1954, s. 104, 110;

3) a.mlf, Eko­nomik Coğrafya, İstanbul 1984, s. 218, 291;

4) a.mlf., ulaşım Coğrafyası, İstanbul 1987, s. 174, 203, 245, 314, 320, 356, 363;

5) Ali Tanog-lu, Enerji Kaynakları, İstanbul 1958, s. 47, 50, 288;

6) Sami öngör, Devletler ue Ülkeler Ansik­lopedisi, Ankara 1967, s. 6, 43, 49, 51;

7) Besim Darkot, Avrupa Coğrafyası, istanbul 1969, s. 12, 57, 58, 60, 75, 91, 105;

8) Selamı Gözenç, Avrupa Ülkeler Coğrafyası, istanbul 1983, II, 143, 188;

9) S. D. Brunn - J. F. VVilliams. Cities of the Wortd, Mew York 1983, s. 109, 491;

10) The Times Atlas of the World, London 1985, s. 62,63. 917

1) Alman Dış İşleri Dairesi Belgeleri: Türki­ye'deki Alman Politikası (1941-1943) 918, İstanbul 1977 919;

2) D. Trietsch, Almanya ve Islam, İstanbul 1331;

3) Ahmed Re­fik, Prusya Nasıl Yükseldi İstanbul 1331;

4) a.mlf., Osmanlılar ue Büyük Fredirik (1133-1179), İstanbul 1333;

5) Yusuf Akçuraoğlu. Zamanımız Avrupa Siyasî Tarihi, Ankara 1933, s. 44, 47, 80, 191, 214;

6) Fahir H. Armaoğlu. Siyasi Tarih Dersleri 1789-1919, Ankara 1961, s. 1, 4, 42, 66, 216, 275, 334, 337, 632-643;

7) a.mlf.. 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914, 1980, Ankara 1983. s. 19, 29, 140, 148, 153, 160, 237, 249, 256, 261, 277, 303, 361, 415;

8) J. Rovan, Allemagne, Paris 1975, s. 5, 143;

9) Ahmed Resmî Efendi'nin Viya­na ve Berlin Sefaretnâmeleri 920, İstanbul 1980, s. 37, 79;

10) Kemal Beyditli. 1790 Osmanlı-Rusya İttifakı, fstanbul 1981;

11) a.mlf., Büyük Friedrich ve Osmanlılar-XVIII, Yüzyılda Osmanlı Prusya Münasebetleri, İs­tanbul 1985;

12) a.mlf., “II. Abdülhamit Devrinde Gelen tik Alman Askeri Heyeti Hakkında”, TD, sy. 32 (1979), s. 481, 494; 13) Rıfat önsoy, Türk Alman İktisadi Münasebetleri (1871-1914), İstanbul 1982, s. 13, 107;

14) a.mlf., “19. Asnn İkinci Yansından Alman tmparatorluğu'nun 1871'de Kuruluşuna Kadar Bavyera'nın Osmanlı İmparatorluğundaki Tica­reti”, TTK Bildiriler, II (1981), 1423, 1427;

15) L. Rathmanın. Berlin-Bağdat, Atman Emperya­lizminin Türkiye'ye Girişi 921, İstanbul 1982, s. 17134;

16) Mehmet Gönlübol v.dgr, Olaylarla Türk Dış Politikası, An­kara 1982, I, 120, 123, 143, 194, 544, 545;

17) Bur­han Oğuz, Yüzyıllar Boyunca Atman Gerçeği ve Türkler, İstanbul 1983, s. 5, 335;

18) İlber Or­taylı, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nü­fuzu, İstanbul 1983;

19) Oral Sander. Siyasi Tarih: Birinci Dünya Sauaşının Sonundan 1980'e Kadar, Ankara 1989, s. 4, 9, 25, 29, 35-36, 40, 41, 90, 29, 140, 161, 171, 175, 200, 203, 248, 253, 281, 284;

20) Selâhaddin Tansel, “Büyük Friedrich Devrinde Osmanlı Prusya Münase­betleri Hakkında”, TTK Belleten, X/37 (1946), s. 133, 165;

21) a.mlf., “Osmanlı-Rusya Münase­betleri Hakkında”, a.e., X/38 (1946), s. 271, 292;

22) F. Sauer. “Hammer-Purgstal” 922, a.e., XXXV1/141 (1972), s. 79, 83;

23) Sel­çuk Ünlü, “11,-18. Asırlarda Alman Edebiya­tında Türk İmajının Değişmesi”, TDA, sy. 15 (1981), s. 42-56;

24) a.mlf.. “19. Asır Alman Ede­biyatında Türkiye”, a.e., sy. 22 (1983), s. 143, 151;

25) Göltekin Emre. “300 Yıllık Geçmiş: Ber­lin'de Türkler”, TT, sy. 46 (1987), s. 201, 205;

26) K. Schwarz. “15. ve 16. Yüzyılda Berlin Branderburg ve Türkler” 923, a.e., sy. 49 (1988), s. 24, 29;

27) mlf, “Branderburg-Prusya'nın Türk ve Tatarlarla İlişkileri Üze­rine” 924, ae., sy. 55 (1988), s. 23, 31;

28) a.mlf., “16. Yüzyılın Ortalarında Pro­testanların Umudu: Türkler” 925, a.e., sy. 59 (1988), s. 9, 13;

29) Adnan Cemgil, “İlginç Bir Kitap (Berlin Bağdat)”, a.e., sy. 59 (1988), s. 9, 61;

30) “Germany”, EAm., XII, 505, 546;

31) “Germany”, EBr., X, 284, 344;

32) “Al­manya”, TA, II, 161, 174;

33) “Allemagne”, EBr., I, 698, 761;

34) “Almanya”, ABr., I, 433, 459;

35) “Al­manya”, ML, I, 349, 356;

36) “Almanya”, Büyük Larousse, I, 415, 423. 926

1- Davis Trietsch, Âlmanya ve İslam, İstanbul 1331;

2- M. Tâhâ el-Velî. el-lslâm ve'l-müslimün Almanya beyne'l-ems ve'l-yevm, Beyrut 1386/1966;

3- Ali el-Muntasır el-Kettânî. el-Müslimûn fî Evrûbbâ ve Emerikâ, Tahran 1976, 1, 245, 257;

4- Ali el-Muntasır el-Kettânî. Müslim Minorities in the World Today, London 1986, s. 38-41;

5- M. SeyyiCİ Gal-lâb v.dğr., el-Büldânü'l-İslâmîyye ve'iekalliyâ-tü'l-mü$lime fi'âtemi'l-mu'âşır, Riyad 1399/ 1979, s. 755;

6- M. S. Abdullah, Geschichte des Islams İn Deutschland, Köln 1981, s. 220;

7- J. S. Wielsen. “Islamic law and its significance for the situation of Müslim Minorities in Europe”, Research

8- Papers, Birmingham 1987, s. 29, 30, 33, 34;

9- Baymirza Hayit “The Turks in West Germany”, JIMMA, 111/2 (1981), s. 264, 275 927

1) G. Pfannmüller, Handbuch der Islam-Literatur, Leipzig 1923, s. 7, 209, 210, 396;

2) J. Fück. Die Arabischen Studien in Europa, Leipzig 1955, s. 157, 166, 170, 191, 193, 217;

3) A. Diet-rich. ed-Dirasâtü'I-'Arabiyye fi Almanyâ, Göttingen 1387/1967;

4) R. Paret, The Study of Arabîc and İslam at German üniuersiües, Wiesbaden 1968;

5) İsmail Soysal-Mihin Eren, Türk İn­celemeleri Yapan Kurutuşlar, Ankara 1977, s. 29, 59;

6) Necib el-Akıkı. el-Müsteşrikün, Kahire 1980, 11, 340, 484;

7) Misâl Cühâ, ed-Dirasâtü Arabiyye ve'ilslâmîyye İ Evrûbbâ, Beyrut 1982, s. 183, 259;

8) Abdurrahman Bedevi, Mevsûcatut-müsteşrikm, Beyrut 1984, s. 276, 280, 302, 303 vd.;

9) Selâhaddin el-Münecd, el-Müs-teşriküne't Almân, Beyrut, ts. 928;

10) M. Tâhâ el-Velî,el-sam ve'l-müslimûn fi Almanya beyne'l-ems ve'l-yevm, Beyrut 1386/1966;

11) Vorld Bibliography of Translations of the Meanings of the Holy Qur'an: Printed Translations 1515-1980

929, İstanbul 1406/1986, s. 213-235;

12) P. Lutf. “Islamic Studies in Germany”, JPHS, sy. 18 (1970), s. 221, 236;

13) Holger Preisler-Marün Robbe, “Islamic Studies in the German Democratic Republic-Historical and Social Dimensions”, Asia, Africa, Latin Amarica, Ber­lin 1982 special isve 10, s. 5, 11. 930

Yüklə 1,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin