Ali pasa camiİ ve TÜrbesi



Yüklə 1,8 Mb.
səhifə37/68
tarix11.09.2018
ölçüsü1,8 Mb.
#80196
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   68

BİBLİYOGRAFYA



1) J. B. Tavernier. Travels in India, Lahor 1976, I, 116;

2) R. Nath, History of Mughal Archi-tecture, New Delhi 1985, II, 276, 277;

3) S. Israel -B. Grewal. India, Singapore 1985, s. 112;

4) “Alla-habâd”, EAm., 1, 586;

5) “Allahâbâd”, İA, I, 375;

6) Nurul Hasan. “Allâhâbâd”, El (ing), 1, 417, 418;

7) Muhammed Naseer Khan. “Allahâbâd”, EBr., I, 640;

8) W. Crooke, “Allâhâbâd”, ERE, I, 327;

9) Z. A. Desai, “Allahâbâd”, Eh., I, 889, 890. 772

Kudret Büyükcoşkun


ALLAHSIZLIK

(bk. İLHAD).

ALLAHÜEKBER

(bk. TEKBİR).

ALLAHÜMME

“Allahım!” mânasına gelen Arapça bir dua sözü.


Hem Câhiliye döneminde hem de İslâmî devirde kullanılan bu duaya başla­ma sözünün aslı “Yâ Allah” olup çok kul­lanıldığı için nida harfi olan “Yâ” hazfe­dilmiş, buna karşılık kelimenin sonuna şeddeli bir “Mim” getirilmiştir. Bu sözün kısaltılarak kullanılan”Lâhümme” şekline de rastlanır. Kur'ân-ı Kerîm'de 773 ve ha­dislerde de 774 geçen bu kelime genel­likle üç şekilde kullanılır. Bunlardan en yaygın olanı, dua esnasında kulun Allah'a yakarışını ifade etmek üzere “Alla­hım!” anlamında nida maksadıyla kulla­nılanıdır. Bir soruya verilen cevabın doğ­ruluğu konusunda muhatabı ikna etmek ve buna Allah'ı şahit tuttuğunu göster­mek için pekiştirme edatı olarak “Allahümme neam” veya “Allahümme lâ” şek­linde söylendiği gibi. bir şeyin pek nâ­dir meydana geldiğini belirtmek için is­tisna edat olan “İllâ” ile “Allahümme il­lâ” tarzında da kullanılır.

Her ne kadar F. Buhl, ilk defa Ümey-ye b. Ebü's-Salt tarafından muahede­lerin başında kullanıldığı rivayet edilen 775 “Bismikellahümme” tabirinin yerine. Hz. Peygamber'in Câhiliye döneminden kalmış bir söz olması dolayısıyla başka tabirler koyduğunu iddia etmişse de 776 bu iddia yanlıştır. Çünkü Hz. Pey­gamber sırf Câhiliye geleneğine karşı çıkmak düşüncesiyle bunu terketmiş değildir. Bu tabirin yerine “Bismillâhir-rahmânirrahîm” cümlesini kullanması­nın asıl sebebi, Kur'ân-ı Kerîm sûreleri­nin bu cümle ile başlamasıdır. Bunun için Kur'ân-ı Kerîm kıraatine besmele­den başka bir sözle başlamaya izin ve­rilmemiş, ayrıca müslümanların her ha­yırlı işe besmele ile başlamaları tavsiye edilmiştir. Fakat bu husus. “Bismikellahümme” tabirinin nadiren de olsa kullanılmasının menedildiğine delil teşkil etmez. Nitekim Hz. Peygamber Kureyş ile yaptığı Hudeybiye Antlaşması'na, “Bismillâhirrahmânirrahîm” diye başlanma­sını Kureyş temsilcisinin kabul etmeme­si üzerine “Bismikellahümme” sözünün yazılmasını emretmiştir. 777

İbrânîce'de de buna benzer bir terkip bulunmaktadır. Yahudiler Allah'a şirk koşup birçok ilâha taptıkları dönemde bu kelimeyi, taptıkları ilâhları toptan ifade etmek üzere çoğul olarak kullanı­yor ve “Elohîm” diyorlardı. Elohîm ke­limesini Hz. Musa'dan sonra da Allah hakkında kullanmaya devam ettiler. 778

BİBLİYOGRAFYA



1) Lisânü'i-'Arab, “Elh” md.;

2) Wensinck, Muccem, “Allahümme” md.;

3) İbn Hişâm. es-Sire, III, 317;

4) Taberî. Târth (Ebü'l-Fazl), III, 124;

5) Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, et-Eğânî, Kahire 1927, El, 187;

6) Aynî, 'Umdetü't-kârî, Kahire 1392/1972, 1, 396;

7) Şevkânî. Fethu'l-kadîr, Kahire 1383/1964, I, 329;

8) Muhammed Altuncî, Mu'cemü'l-edevati'n-nahviyye, Dımaşk 1979, s. 21;

9) F. Buhl. “Allâhümme”, İA, I, 375, 376;

10) a.mlf., “Allahümme”, DMİ, II, 592;

11) a.mlf.. “Allahumra”, El (İng), I, 418;

12) Ferid Vecdi, DM, I, 481; UDMİ, 111, 187, 188. 779

Fuat Gün

ALLAL el-FASİ

Muhammed Allâl el-Fâsî

(1910-1974)



Faslı devlet ve fikir adamı.
Fas'ta doğdu. Tahsilini Karaviyyin Üniversitesi'nde tamamladı. Aynı üniversi­tede ve üniversite sonrası İslâmî eğitim veren Rabat'taki Dârülhadîsi'l-haseniy-ye'de görev yaptı. Selefıyye hareketi için­de yer aldı ve Fransız sömürge yöneti­mine karşı baş gösteren siyasî mücade­lelere katıldı. Bu faaliyetlerinden dola­yı bir süre Tâzâ'da göz hapsinde tutul­du; 1931 yılında serbest bırakıldı. Diğer genç Faslı milliyetçilerle birlikte 1934'te Kütletü'l-ameiri-vatanryi kurdu. Liderler arasındaki görüş ayrılıkları üzerine bu teşkilât 1937 yılında, Allâl el-Fâsrnin önderlik ettiği el-Hizbü'1-vatanî ve Vezzâni’nin başında bulunduğu el-Hareketü'l-kavmiyye adlarıyla ikiye bölündü. Sömür­ge yönetimine karşı sürdürülen faali­yetler ve ortaya çıkan gelişmeler üzeri­ne liderlerin birçoğu tutuklanarak hap­se atıldı veya sürgüne gönderildi. Allâl el-Fâsî de 1937-1946 yılları arasında Ga­bon'da sürgünde yaşadı. Fas'taki arka­daşları tarafından 1943'te kurulan İs­tiklâl Partisinin (Hizbül-istiklâl) liderliği­ne getirildi ve 1946 yılında Gabon dö­nüşü fiilen partinin başına geçti. Ancak 1947'de Kahire'ye kaçmak zorunda kal­dı ve orada kurduğu Mektebü'l - Mağribi'l-Arabî adlı merkezden İspanyol ve Fransızlar'a karşı geliştirilen direniş ve bağımsızlık hareketlerini yönlendirdi. Kuzey Afrika bağımsızlık hareketleri li­derlerinden Abdülkerîm el-Hattâbî baş­kanlığında Kahire'de kurulan Kuzey Af­rika Kurtuluş Komitesi'nin 780 genel sekreterliğine getirildi (1955). Fas'ın 1956'da bağımsız­lığını kazanması üzerine ülkesine döndü ve Rabat'ta İmam V. Muhammed Üni­versitesi Hukuk Fakültesi'nde öğretim görevine başladı. Bir süre yalnız parti çalışmaları ve neşir faaliyetiyle meşgul olarak hükümette görev almaktan uzak durdu. 1957'de çıkarmaya başladığı haf­talık Le Saham Marocain gazetesinin yayımını sürdürdü; 1962'de de aylık el-Beyyine dergisini çıkardı. Bu yayın or­ganlarında, savunduğu Arap birliği ve Panislâmizm hareketi hakkındaki görüş­lerini ortaya koydu. 1960'ta tekrar İs­tiklâl Partisi liderliğine getirildi. 1961'de kurulan hükümette vakıflar ve dinî iş­lerle görevli devlet bakanı oldu. On sekiz ay bu görevde kaldıktan sonra par­tili diğer iki bakanla birlikte hükümet­ten ayrıldı (1963). Siyasî ve kültürel fa­aliyetlerle dolu hareketii bir ömür geçi­ren Allâl el-Fâsî, bir davet üzerine gitti­ği Romanya'da devlet başkanı ile Filis­tin ve Bati Sahra meseleleriyle ilgili ola­rak yaptığı görüşme sırasında öldü. 781

Eserleri



1) Maköşıdü'ş-şeri'ati'I-İsIâmiyye ve mekârimuhâ. Hukuk Fakül­tesi'nde verdiği derslerin kitap haline getirilmiş şeklidir. Eser Kazablanka'da 782 neşredilmiştir.

2) Difâc eani'ş-şerica. Bu eser de Hukuk Fakül­tesi'nde verdiği derslerden oluşmakta­dır.

3) el-Himâye fî Merrâküş mine'l-vicheti't-târîhiyye ve'l-kânûniyye. Fran­sız ve İspanyollar'ın Fas'taki himaye rejimlerini eleştirmektedir.

4) Himâyetü İspanya mine'l-vicheti't-târihiyye ve'l-kânûniyye 783 Himaye rejim­lerini eleştirdiği bir başka eseridir.

5) el-Mağribü'l - Arabî mine'l-harbi'I-âlemiyyeti'1-ûlâ ile'1-yevm (1955). Tarihî olaylardan bahseden eserde I. Dünya Sa­vaşında Mağrib'in içinde bulunduğu du­rum incelenmektedir.

6) el-Harekötü'l-istiklâliyye ti'l-Mağribi'l-Arabî 784 Fas'taki Arap milliyetçilik ha­reketini anlatmaktadır.

7) Nehcü'l-istiklâliyye. Konusu bir önceki eserle aynıdır.

8) Hadîşü'l-Mağrib h'1-Meşnk (1956). Çeşitli Arap ülkelerinde verdiği konfe­ranslardan meydana gelen bu eser Aitâl el-Fâsrnin politik görüşlerini ihtiva et­mektedir.

9) Nida’ü'l-Kâhire (1959). Mü­ellifin politik görüşlerini ihtiva eden bir başka önemli eseridir.

10) en-Nakdü'z-zatî 785 Bu eserinde, Arap mil­liyetçilik hareketinin esasları ve sonuç­lan üzerinde durarak modern dünyada gerçek Arap kimliğini kaybetmeden yük­selebilmenin yollarını göstermekte ve otokritik yapmaktadır. Böylece, müca­delesinde XX. yüzyılın modernist İslam­cı fikirlerini oluşturan 786 liderlerin yolunda gittiğini göstermektedir. Eser Çince'ye ve kısmen Fransızca'ya da tercüme edil­miştir.

Allâl el-Fâsi’nin ayrıca İslâm alemin­deki maddî ve manevî kalkınma ile ilgi­li şu eserleri vardır: “Akide ve cihâd; Macreketü'l-yevm ve'l-ğad; Mühimmetü culemâ’i'l-İslâm; Difâ'an can vahdeti'l-bilâd. Aynı zamanda şair olan Al­lâl el-Fâsrnin bazı şiirleri Abdülalî el-Vedgîri tarafından Dîvânü 'Allâl el-Fâ­sî adıyla neşredilmiştir. 787




Yüklə 1,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin