Ali pasa camiİ ve TÜrbesi



Yüklə 1,8 Mb.
səhifə59/68
tarix11.09.2018
ölçüsü1,8 Mb.
#80196
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   68

ALÛSİ, NU'MAN MAHMUD


~l

Ebü'l-Berekât Hayrüddîn Nu'mân b. Mahmûd el-Âlûsî

(ö. 1317/1899)

Alûsî ailesinden kelâm ve fıkıh âlimi.

J

Meşhur müfessir Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsrnin beş oğlundan biridir. 12 Mu­harrem 1252'de (29 Nisan 1836) Bağdat'­ta doğdu ve orada yetişti. İslâmî ilimleri önce babasından, daha sonra Bağdat'ın ileri gelen âlimlerinden tahsil etti. Dinî ilimler yanında edebiyatta da ileri bir seviyeye ulaştı. Çeşitli yerlerde kadılık yaptıktan sonra 1295'te (1878) çıktığı hac yolculuğu sırasında Mısır'ı da ziya­ret etti. 1300'de (1883) İstanbul'a git­mek üzere tekrar Bağdat'tan ayrıldı, Su­riye ve Anadolu'nun çeşitli şehirlerini do­laştı; buralardaki ilim adamlarıyla yap­tığı görüşmelerde büyük İlgi gördü. İki yıl kadar süren İstanbul seyahatinden sonra Bağdat'a döndü. Bu arada kendi­sine "relsülmüderrisîn" unvanı verildi. Ömrünün sonuna kadar-kitap yazmak­la, ayrıca eğitim ve öğretimle meşgul oldu. Kitaplara olan merakı ve araştır­maya düşkünlüğü sayesinde, nâdir eser­lerin yer aldığı ve bugün de Bağdat'ın en zengin kütüphanelerinden sayılan Özel bir kütüphane kurdu. Akaidde se-lefî. fıkıhta Hanefî olan ve devrindeki il­mî faaliyetlere öncülük etmiş bulunan Nu'mân b. Mahmûd el-Alûsî, 7 Muhar­rem 1317"de (18 Mayıs 1899) vefat etti.



Eserleri. Alûsî, eserlerinin çoğunda, müslümanlann içtimaî problemlerinin

549


ÂLÛSt, Nu'mân b. Mahmûd

çözümü için Kitap ve Sünnete bağlı kal­mak kaydıyla, aklın rehberliğini benim­semeyi hedef almıştır. Eserlerinin başlı-caları şunlardır: 1. Ci7dsü7-Cayneyn fî muhâkemeti'l-Ahmedeyn. İbn Teymiy-yeyi tenkit eden İbn Hacer el-Heytemîye reddiye olarak kaleme alınan. Kitap ve Sünnet'e bağlı kalmanın gerekliliğini vur­gulayan bu eser birkaç defa basılmıştır (Kahire 1278, 1961). Cilâ'ü'I-'ayneynSa-fıyyüddin el-Hanefî el-Buhârînİn el-Kav-lü'1-celi fî tercemeti Şeyhi'I-İslâm İbn Teymiyye eî-Hanbelî's\ ve Muhammed Sıddık Han'ın el-İntikâdü'r-racîh fî şer-hi'l-i'tikâdi'ş-şahîh'\ ile birlikte de ya­yımlanmıştır (Kahire 1292). 2. el-Ecvibe-tü'I- cakliyye li-eşrefiyyeti'ş-şerî'ati'l-Muhammediyye. İslâm dininin üstünlü­ğünü aklî delillerle ispatlamaya çalışan bir eserdir (Bombay 1314). 3. el-Cevâbü'l-feslh* fî reddi 'Abdi'l-Mesîh. Hıristiyan Abdülmesîh b. İshak el-Kindî'nin (h. iv. yüzyıl). Abbasî emirlerinden Abdullah b. İsmail el-Hâşİmîyi hıristiyan olmaya da­vet eden ve Hıristiyanlığın İslâmiyet'ten üstün olduğunu iddia eden mektubuna reddiye olarak yazılmıştır (Lahor 1306). 4. Selisü'l-ğâniyât fî zevâti't-tarafeyn mi-ne'l'kelimât. Sağdan sola ve soldan sağa aynı şekilde okunan fkaleka" jl* gibi) kelimeleri içine alan bir lügattir (Beyrut 1319) 5. GâJiyefü'i-mevd eiz ve mişbâ-ha'1-mütta'iz. Müellifin yazımını 1300'de (1883) tamamladığı, vaaz verme ve din­lemenin âdabını anlatan, Bağdat ve çev­resinde büyük ilgi uyandıran bu eser iki cilt halinde yayımlanmıştır (Kahire, I. 1301, 11. 13291. 6. Hadîkatü'l - vürûd fî ahbâri Ebi'ş-Şenâ Şihâbiddîn Mahmûd. İki cilt halindeki bu eser, Âlûsînin baba­sı Şehâbeddin Mahmûd'un hayatını ko­nu edinmektedir. İlk cildi Abdülfettâh eş - Şevvâf tarafından kaleme alınan ese­ri Nu'mân b. Mahmûd el-Âlûsî tamam­lamıştır (eserin çeşitli yazmaları için bk. İmâd Abdüsselâm Rauf, s. 248). Ayrıca el-Âyâtü'l-beyyinât fî "ademi semâ*i'l-emvöt 'inde1-Hanefîyye ve's-sâdât adlı bir eseri daha vardır (bk. îzâhu'l-meknûn, 1, 6).



BİBLİYOGRAFYA

Nu'mân el-Âlûsî, Cilâ'ü'l-'ayneyn, Kahire 1278; Serkîs. Mu'cem, I, 8; Brockelmann, GAL SuppL, II, 789; liâhul-meknûn, I, 6, 29, 89, 363, 372, 391; II, 53, 135; Kehhâle. Mu'cemul-mü'eMftn, XIII, 107; Yûnus İbrahim es-Sâmerrâî. Târfhu 'ulemâ'i Bağdad, Bağdad 1402/1982, s. 695-696; İmâd Abdüsselâm Rauf, et-Târth oe'l-mü'errihûne'l-'lrakıyyûn, Bağdad 1983, s. 245-246, 248; Abbas eİ-Azzâvî. "Âlusî", İTA, I, 337; H. PĞrös, "Nu'mân Hayrüddîn Ebü'l-Berekât",

UDMİ, I, 225. İT]

Mİ Yusuf Şevki Yavuz, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/


ÂLÛSİ, ŞEHABEDDİN MAHMUD

Ebü's - Sena Şihâbüddîn Mahmûd b. Abdillâh b. Mahmûd el - Hüseynî el - Âlûsî

(ö. 1270/1854)

Alûsî ailesinden müfessir, fakih, edip ve şair.


1217'de (1802) Bağdat'ta doğdu. Ne­sebi baba tarafından Hz. Hüseyin'e, ana tarafından Hz. Hasan'a ulaşmaktadır. Hülâgû'nun Bağdat'ı istilâsı üzerine ora­dan göç edip Fırat nehri üzerindeki Âlüs adasına yerleşmiş olduğu için Âlûsî nis-besiyle anılan ve birçok âlim ve edip ye­tiştiren bir aileye mensuptur. Tahsil ha­yatına reîsülmüderrisîn olan babasının yanında başlayarak ondan Arap dili, Ha­nefî ve Şâfıî fıkhı İle hadis okudu. Ayrı­ca devrin meşhur âlimlerinden de ders

aldı. Ali es-Süveydî, Alâeddin Ali el-Mev-sılî ve Hâlidiyye tarikatının kurucusu Mevlânâ Hâlid en-Nakşibendî onun ho­caları arasında yer alır. On üç yaşında kitap yazmaya ve ders okutmaya başla­dı. Aralarında Abdülfettâh eş-Şewâf ve Ahmed b. Mahmûd Salih (Kaymakçı) gibi âlimlerin de bulunduğu pek çok öğrenci yetiştirdi. Birçok medresede ders ver­dikten sonra Saltanat-ı Dâr-ı Âliyye mü­derrisi unvanını aldı. Diğer taraftan Bağ­dat'ın en büyük âlimi olmasından dola­yı, vakfiyesinde bu hususun şart olarak zikredildiği Mercâniye Medresesi vakıf­larına mütevelli tayin edildi. Otuz yaşın­da Bağdat'ın Hanefî müftüsü oldu. Yak­laşık on beş yıl kadar kaldığı bu vazife­den hakkındaki dedikodular yüzünden azledildi (1847). Bunun üzerine Âlûsî, da­ha önce başlayıp yedi cildini yazdığı meş­hur tefsiri Rûhu'I-me'ânî'yi tamamla­mak için köşesine çekildi. 1851 yılına

Sehâbeddin Mahmûd el-Alüsi'nin Rûhıı't-me'ânSadlı tefsirinin ilk iki sayfası (RSgıb Pas* KtP , nr 185.

550


ÂLÛSÎ, Sehâbeddin Mahmûd

kadar iki cilt daha ilâve ederek tamam­ladığı eserini padişah Abdülmecid'e tak­dim etmek ve bu vesile ile iftiraya uğ­radığı için müftülükten azledildiğini an­latarak hakkını aramak üzere aynı yıl İstanbul'a gitti. Orada Şeyhülislâm Arif Hikmet Bey ve bazı meşhur âlimlerle görüştü, onlarla ilmî sohbetlerde bulun­du. Getirdiği resmî yazılan takdim et­mek için Sadrazam Reşid Paşa'nın hu­zuruna çıktı ve sadâret müsteşarı Fuad Paşa'yı da tanıma fırsatı buldu. Yirmi bir ay kadar kaldığı İstanbul'da hüsnü-kabul gördü, âlimlerin ve devlet adam­larının takdir ve teveccühlerini kazandı. Ancak arzu ettiği sonucu alamadan Bağ­dat'a döndü. İstanbul'a gidişini, oradaki temaslarını ve Bağdat'a dönüşünü ede­bî bir üslûpla anlatan üç ayrı eser yazdı.

İstanbul'dan Bağdat'a dönerken yol­da sıtmaya yakalanan ve ömrünün son dönemini bu hastalıkla mücadele ederek geçiren Âlûsî Bağdat'ta öldü ve Ma'rûf-i Kerhî Kabristanı'na defnedildi.

Alûsî keskin zekâsı, kuvvetli hafızası, sağlam mantığı ve muhakemesi saye­sinde devrinin en büyük âlimlerinden biri oldu. Hafızasının kendisini hiç ya­nıltmadığını ve en zor meseleleri dahi halledebilecek fikrî güce sahip olduğu­nu bizzat kendisi ifade etmektedir. Va­kan ve hayır severliği ile de temayüz etti. öğrencilerini çok sever ve onların çeşitli ihtiyaçları ile yakından ilgilenirdi. Gündüzleri ders okuttuğu ve fetva işle­riyle meşgul olduğu için eserlerini an­cak geceleri yazardı. Süratle yazdığı müsveddeler ertesi gün kâtipleri tara­fından saatlerce temize çekilirdi. Mü­kemmel bir üslûp ve ifadeye sahip olan yazıları birer fesahat ve belagat örneği­dir. İlmî ve edebî alanlarda pek çok eser verdi. Öte yandan hikmet ve ta­savvufa dair yazdığı güzel şiirleriyle bu alanda da üstat olduğunu gösterdi. Bağdat'ta duraklamış bulunan ilmî ha­yat ve fikrî hareket, onun sayesinde ye­niden canlandı.

Ebü"s-Senâ el-Âlûsî. amelde Şafiî mez­hebine bağlı olmakla beraber bazı me­selelerde Hanefî mezhebine uymuş ve ona göre fetva vermiştir. İbn Teymiyye, İbn Kudâme, İbn Kayyim eİ-Cevziyye gi­bi meşhur âlimleri takdir ve müdafaa etmesi yanında onlann kendi kanaatine ve müctehidlerin icmâ'ına aykırı bul­duğu fikirlerini tenkit etmekten çekin­mezdi. Hatta kaynaklarda ömrünün son yıllarına doğru içtihada temayül ettiği de zikredilmektedir. Bu sebeple, ilgisi

bulunmadığı halde bazı kimseler tara­fından kendisine yapılan Vehhâbîlik is­nadı doğru değildir. İtikadda selefi ol­duğunu söyler ve çocuklarına, en doğru yol kabul ettiği selef akîdesini tavsiye ederdi. Bununla beraber Eş'arî ve Mâ-türîdî mezheplerini müdafaa etmekten de geri durmamıştır. O, gerek Şiflerin sorulanna verdiği cevaplan ihtiva eden el-Ecvibetü'l-'lrâkıyye adlı eserinde, gerekse Rûhul-mecânî adlı tefsirinde kelâmı meseleleri dirayetle ele alışından anlaşıldığı üzere kelâm ilmi ile de meş­gul olmuştur.

Âlûsfnin Necmeddin Muhammed Hâ-mid. Bahâeddin Abdullah, Sa'deddin Ab-dülbâkl, Ebü'l-Berekât Hayreddin Nu-mân ve Ahmed Şâkir adlannda beş oğ­lu vardır. Bunlardan ilk dördü eser sa­hibi birer âlimdir.

Eserleri. Âlûsî yirminin üzerinde eser kaleme almış olup bunları ilmî ve edebî olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkündür (bk. Muhsin Abdülhamîd, s. 85 vd.).



A) İlmî Eserleri.

1. Rûhu'i-me'âtıf ü tefsiri 1-Kur1 âni 7 - cazim ve s - seb ci 7-meşânî. Âlûsfnin en değerli eseri sayı­lan meşhur tefsiridir. Otuz dört yaşında iken yazmaya başladığı bu eseri on altı yılda tamamlamıştır. İlk defa dokuz cilt halinde Bulak'ta (1301), daha sonra on iki cilt halinde Kahire'de (1346/1927) ve on beş cilt {otuz cüz) olarak Beyrut'ta (ts.) basılmıştır. 2. Havâşî Şerhi'1-Katr. İbn Hişâm'ın nahve dair Katrü'n-nedâ adlı eserinin şerhi üzerine ilk gençlik yıllarında yazmaya başladığı haşiye olup oğlu Nu'mân Hayreddin'in tamamladı­ğı kısımla birlikte Kudüs'te basılmıştır (1320). 3. Ğâyetü'l-ihlâş bi-tehzîbi naz­mı Dürreti'l-ğavvâs (Keşfü't-turre cani'l-ğurre). HarîrTnin Dürretü'I-ğavvâş adlı eserinin şerhidir. Âlûsî bu eseri ile Arap dili ve edebiyatı alanında da üstat oldu­ğunu ispat etmiştir (Dımaşk 1301). 4. et-Tırâzü'l-müzehheb fî Kaşîdetİ'l-Bâzi'l-eşheb. Abdülbâkl el-Ömerrnin Abdülkâ-dir-İ Geylânî İçin yazdığı kasidenin şer­hidir (Mısır 1313). 5. el-Ecvibetü'l-'lrâ-kıyye cale'l-(li'l-)es:>Heti'I-îrâniyye. Ke­lâm, felsefe, fıkıh gibi çeşitli konularda İranlılar tarafından sorulan otuz soru­nun cevabını ihtiva eder. Vahdet-i vü-cûd", ilk sorunun cevabı olarak bütün tafsilatıyla anlatılmıştır. Âlûsrnin tefsi­rinden sonra ikinci önemli eseri kabul edilir (Bağdat 1301: Kahire 1314, Ali De­de el-Mevlevi'nin HauStimü'l-hikme adlı eserinin kenarında; İstanbul 1317). 6. el-

Ecvibetü'İ-'hâkıyye cale'l-es3 ileti'1-Lâ-hûriyye. Lahorlular'ın ricası üzerine ya­zılmış olup ashâb-ı kiram hakkındadır. Âlûsî bu eseri ile II. Mahmud'un takdir­lerine mazhar olmuştur (Bağdat 1301, Kahire 1307). 7. el-Feyzü'1-vârid caJd rav-zi Merşiyyeti Mevlânâ Hâlid. Nakşi­bendî şeyhi Mevlânâ Hâlid'in ölümü üze­rine Muhammed el-Cevâd tarafından ka­leme alınan kasidenin şerhidir (Kahire 1278, 1287). 8. Şerhu'1-Kaşîdeti'l-Kâdi-riyye (Kahire 1313)

B) Edebî Eserleri.

1. İnbâ" ü'l-ebnâ* bi-atyâbi'I-enbâ". Edebî üslûpla kale­me alınmış bir vasiyetnamedir. Cocuk-lanna yapmış olduğu nasihatları ve tav­siyeleri ihtiva eder. Eserin bir nüshası, hemen aşağıda zikredilen üç eseriyle birlikte Ali Emîrî Kütüphanesİ'nde ka­yıtlıdır (nr. 2564) Z. Neşvetü'ş-şemûl fi's-seferi ilâ îslâmbûl. Âlûsfnin İstan­bul seyahatine dair bir eseridir. Burada seyahatinin sebebini, giderken uğradığı yerleri, görüştüğü kişileri ve İntibalan-nı anlatmaktadır (Bağdat 1291, 1293). 3. Neşvetü'l-müdâm h'l-'avd ilâ medî-neti's-selâm. İstanbul'dan Bağdat'a dö­nüşünü, bu sırada uğradığı yerleri, âlim ve ediplerle olan sohbetlerini ve çeşitli intihalarını edebî üslûp içinde dile ge­tirmektedir (Bağdat 1293). 4. Ğarâ'ibü'l-iğtirâb ve nüzhetü'l-elbâb fi'z-zehâb ve'1-ikâme ve'1-iyâb. Bu eser de Âlû-sî'nin İstanbul seyahatine. Şeyhülislâm Arif Hikmet Bey ve diğer âlimlerle yap­tığı İlmî sohbetlere ve meşhurlardan ba­zılarının hal tercümelerine dairdir (Bağ dat 1327) S. el-Makömâtü'1-hayâîiyye. Gençliğinde kaleme aldığı manzum bir hikâyedir (Kerbelâ 1273) 6. Kaşîdetür-Rifâciyye. Torunu Mahmûd Şükrî el-Âlû­sî tarafından el-Esrârü'1-ilâhiyye şer-hu'l-Kaşîdeti'r-Rifâciyye adıyla şerhe-dilmiştir (Kahire 1305).




Yüklə 1,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin