Allah'ı Tanımak Kısaca Yazarın Hayatı


Sanayi Bölümlerinde Düzen



Yüklə 332,52 Kb.
səhifə12/22
tarix02.11.2017
ölçüsü332,52 Kb.
#28614
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   22

Sanayi Bölümlerinde Düzen

Tabiatta gördüğümüz çok ince ve dakik uyuma "düzen" denildiğini söyledik. Bu düzen günümüzde, otomobil, gemi, uçak, fabrika, elektronik cihazlar ve kısacası bütün sınaî dallarda görülmektedir. Bunları gördüğümüz zaman şu sonuca varıyoruz:


Bütün bu dakik düzen, onların terkip ve tanzimleri için yürütülen fikir ve kabiliyet sonucu ortaya çıkmıştır.
Bunun yanı sıra biz bütün bu gördüklerimizden şöyle genel bir felsefî sonuca varıyoruz:
Kendisinde hesaplı bir esasa dayanan çok dakik düzen ve terkibin görüldüğü her şeyin arkasında bir akıl ve irade aramak gerekir.
Bu genellikle yeryüzünde hiç kimsenin inkâr edemeyeceği kadar kesin ve sağlam bir ilkedir.

Tabiatta Düzen

Bir sanayi dalında gördüğümüz dakik düzenden daha dakik ve ilgincini, tabiattaki varlıklarda ve onların birleşimlerinde görüyoruz. Bizim, insanın icat ettiği düzen ile tabiatta bulunan düzeni karşılaştırmamız, aslında insaftan uzak bir mukayesedir. Bu, çocuklar için plastikten yapılmış küçük oyuncak otomobili, çok büyük fabrikaların ürettiği son model otomobillerle mukayese etmeye benzer.


Tabiattaki düzen o kadar dakik ve üstün bir seviyededir ki, insanın kendi düşüncesinden kaynaklanan düzenler onun yanında son derece basit kalmaktadır. Fakat bununla birlikte yine de tereddüt etmeden, sanayideki düzenin akıl, irade ve zekâdan kaynaklandığını söylüyoruz.

Sonuç

Sonuca varmamızda hassas bir nokta olan önemli mesele şudur: Biz "düzen kanunu"nu her yerde geçerli olan genel bir felsefî ilke olarak kabullenmişiz. Öyle ki, bu hususta bir tek istisna bile tanımıyoruz. Bu he-sapla, acaba tabiattaki dakik düzen kanalıyla, güçlü ve sonsuz bir fikir ve iradeyi görmemek mümkün müdür?


Aklî kanunların özelliklerinden biri de, onların genel ve umumî olmalarıdır. Aklımız, beşerin icat ettiği büyük sanayi tesisatını gördüğü vakit, "Düzen, düzenleyicisiz olmaz." kanununa baş eğip onu tasdik ediyor. Bu genel kanun, tabiat parçaları ve tabiat âleminin bütünü için de geçerlidir. Evet, aklımız tabiatın dakik nizamından hareketle sonsuz bir tedbir, irade ve kudrete sahip bulunan bir düzenleyiciyi keşfetmektedir. Böylece Allah diye O'nun azamet ve yüceliği karşısında boyun eğince durum şu ayeti andırıyor adeta:
Öyle bir mabuttur ki, göklerin ve yeryüzünün saltanat ve tedbiri O'nundur. Ancak hiçbir kimseyi evlat edinmez, saltanat ve tasarrufta ortağı yoktur ve her şeyi yaratmıştır da mukadderatı takdir etmiştir.

7- Vücûb ve İmkân

Âlemde her neye bakıyorsak onu bağımlı ve muhtaç olarak görüyoruz. Şöyle ki, her şeyin var olabilmesi için birtakım neden, etken ve şartlara ihtiyaç vardır. Bunlar var olurlarsa, o da var olur. Eğer var olmazlarsa, onun da meydana gelip hayatını sürdürebilmesi imkânsız olur.


Her insanın var olması; babaya, anneye, beslenme ve erginlik etkenlerine ve hayatında etkili olan diğer yüzlerce şarta bağlıdır. Bu âlemdeki varlıklardan hiçbiri kendiliğinden ve diğer şeyler dikkate alınmaksızın bağımsız bir şekilde var olamaz veya varlığını sürdüremez. Filozof ve bilginler, bu tür varlıklara "mümkinü'l-vücud/mümkün varlık" diyorlar.
"Mümkün", felsefî deyimle, kendi haddi zatında ne var olmayı kesinlikle icap eden, ne de var olması muhal olan bir varlık demektir. Yani birtakım özel şartlar gerçekleşirse, var olur; aksi takdirde var olmaz.
Âlemde, atomdan Samanyolularına kadar düşünebildiğimiz her şey böyledir. Yani onların varlığı diğer şeylere bağlıdır; onların var oluşunda tabiat içi veya tabiatüstü birçok şart ve etkenler etkili olmuştur.
Bu engin âlemin neresine ve hangi noktasına bakacak olursak, onu kendi zatında muhtaç ve bağımlı buluruz, müstakil ve bağımsız değil. Her varlığın uygun şartlar ve etkenlerin var olmasıyla kesinlikle vücuda geleceği ve baki kalacağı doğrudur; fakat nasıl olursa olsun yine de onun varlığı başka şeylere bağlıdır, yalnız kendi vücuduyla her zaman ayakta kalması söz konusu olamaz.
Evet, tabiata baktığımızda her sonuçtan önce bir ne-denin ve her varlıktan önce onun meydana gelmesinde etkin diğer bir varlığın var olduğunu görürüz. Bu bağlılık, bütün varlık dünyasında mevcuttur ve âlemi bütünüyle birbirine bağlamıştır. Hiçbir şey kendi kendine ayakta duramaz.
Fakat yine de bunlardan her biri gördüğümüz kadarıyla kendileri de "mümkün" olan ve diğer şeylere bağlı bulunan varlıklara bağlıdırlar. Yani, örneğin bir ağaç tohumundan meydana gelmişse, o tohum da başka bir ağaçtan meydana gelmiştir; işte böyle devam edip gider. Böylece hepsi birbirine muhtaç oldukları ve kendi başlarına herhangi bir şeye sahip olmadıkları için bütün bu bağlılık ve ihtiyaçların son bulacağı her türlü "imkân"dan (mümkünlükten) uzak bulunan ve artık ondan da üstün bir neden bulunmayan bir direk noktasına varmamız gerekiyor… Evet, âlemdeki mümkün varlıklar silsilesi, vacip/varlığı zorunlu bir varlıkla noktalanmalıdır.
"Vacip", kendi vücudunda diğer bir şeye ihtiyacı olmayan, zatı mutlak varlık olan, yokluk ihtimalinden uzak bulunan, kendi vücuduyla ayakta duran ve vücuda gelmesinde veya bekasında hiçbir şeyden etkilenmeyen bir varlıktır.
"Vacip", mutlak varlıktır. Kendisinde yokluk ve eksiklik olmayan sabit bir varlıktır. Bu yüzden kendi dışındakiler (yaratıklar) için feyiz kaynağı ve yaratıcıdır. Bütün neden ve sebepler O'ndan kaynaklanır, O'na bağımlıdır.
Unutmamak gerekir ki, daha önce de belirtildiği gibi, Allah'ın vücudu bütün varlığın nedeni ve yaratıcısı olsa da, bu, bilimsel kanunları ve tabiî etkenleri inkâr etmeyi, geçersiz saymayı gerektirmez. Çünkü bütün bu etkenler ve kanunlar, o ezelî ve ebedî Allah'ın, yaratış plânı olarak meydana getirdiği şeylerdir.

8- İhtimaller Hesabı

1- Elimizde on bilye bulunsun. Onları sırasıyla birden ona kadar numaralandıralım. Daha sonra onları tamamen birbirine karıştırarak bir ucundan yalnız bir bilyenin çıkabileceği bir huni veya boru içine bırakalım. Bir taraftan da huni veya borunun ucundan dışarı çıkan bilyeyi tekrar içeri atalım. Bu durumda bilyelerin herhangi bir irade ve plân olmaksızın tesadüfî olarak 1'den 10'a kadar sırayla dışarı çıkması akıllı bir insan için düşünülecek ve inanılacak şey mi acaba?


Hâlbuki ilk olarak bir numaralının dışarı çıkmasının onda bir ihtimal olduğunu ve bir-iki numaralıların birbiri ardınca dışarı çıkmasının yüzde bir ihtimal olduğunu biliyoruz. Böylece birden ona kadar on rakamın sırasıyla dışarı çıkması milyarda bir ihtimaldir.
2- Yararlı ve büyük bir kitabın basımında kullanılan baskı harflerini tamamıyla karıştırıp, daha sonra aynı kitabın yeniden basılması için söz konusu harflerin önceki basım sırasıyla yerlerini almasını düşünelim. Bir işçi dikkatsiz bir şekilde, sırasına önem vermeden onları kalıplara yerleştirirse, harflerin rastgele eski kitaptaki gibi birbirlerinin yanında yer almaları ihtimali ne kadar inandırıcı olabilir sizce?
3- Küçük yaştaki bir çocuğun karşısına konan bir daktiloyla oynadığını düşünün. Çocuğun daktilonun tuşlarına gelişi güzel basmasıyla yazıların, şiirlerin yazılacağı sizce ne derece kabul edilecek şeydir acaba?
4- Paskal'ın da dediği gibi, eğer örneğin yüz sayfalık bir kitabın yapraklarını birbirinden ayırarak onları yeniden düzenlemesi için cahil bir kimsenin veya henüz hiçbir şey anlamayan küçük yaştaki bir çocuğun eline verirsek, onun ilk olarak birinci yaprağını alıp yerine koyması yüzde bir ihtimaldir. Yine bütün yaprakları tam olduğu gibi kendi yerlerine yerleştirmesi, milyarda bir ihtimaldir. Sıfıra yakın bir ihtimal olduğu için aklen böyle bir şeyin gerçekleşebileceğini kabul etmek bile imkânsızdır.
5- Bütün canlı hücreler esas parça olarak proteinden oluşmuştur. Protein ise karbon, hidrojen, azot, oksijen ve kükürt olmak üzere beş ayrı elementten oluşmuştur. Fen ve tabiat bilginlerinin belirttiklerine göre, bir molekülde yaklaşık 40 bin atom bir araya gelmiş ve molekül hâline dönüşmüştür. Buna binaen, yüzden fazla keşfedilmiş unsurların düzensiz ve tesadüfî bir şekilde dağıldığını farz edersek, o kadar unsurun arasından adı geçen beş tanesinin bir araya gelip proteini oluşturmasıyla canlı varlıkların icat edilmesi ihtimali o kadar inanılmayacak şeydir ki, bilginler bir yana dursun, nor-mal bir akıllı insan bile bunu kabul etmez.

Yüklə 332,52 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin