Allah’i arayan genç


HAZRETİ ALİ'NİN MÜSLÜMAN OLUŞU



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə18/37
tarix26.04.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#49047
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   37

HAZRETİ ALİ'NİN MÜSLÜMAN OLUŞU

Hazreti Ali, beş yaşından itibaren Peygamber Efendimizin yanında büyümüştü. Bir gün, Peygamberimiz ve eşi Hazreti Hatice namaz kılıyorlardı. Bu sırada yaklaşık 8-10 yaşlarında bir çocuk olan Hazreti Ali, onları gördü. Ne yaptıklarını sordu. Peygamberi­miz, Allah'ın bir olduğunu ve ona ibadet ettiklerini anlattı. Bunun üzerine Hazreti Ali'nin kalbinde İslam'a karşı bir sevgi doğdu. Müs­lüman olmak istedi. Önce babasına sormayı düşündü. Sonra, babasının karşı çıkacağını düşünüp, bundan vazgeçti. İslâmiyet’i kabul ederek ilk Müslümanlar arasında yer aldı.

Ebu Talib, oğlunun Müslüman olmasına memnun oldu. Ona Hz. Muhammed'in yanından ayrılmamasını söyledi.

HAZRETİ HAMZA'NIN MÜSLÜMAN OLUŞU

Hazreti Hamza, Peygamberimizin amcası idi. Müslüman ol­madan önce de Peygamberimizi severdi.

Bir gün ava gitmişti. Dönüşünde bir kadın yolunu kesti ve:

— Ey Hamza! Ebu Cehil, yeğenin Muhammed'e ne yaptı bi­liyor musun? dedi. Hazreti Hamza, merakla:

— Ne yaptı, çabuk söyle, dedi. Kadın:

— Yeğenin Muhammed, Kabe'de ibadet ederken Ebu Cehil ve adamları ona hakaret ettiler. Kötü sözler söylediler. Namaz kı­larken üzerine pislik attılar. Onu öldürmek istediler, dedi.

Bu sözleri duyan Hamza çok kızdı. Hemen Kabe'ye gitti. Ebu Cehil, adamlarıyla oradaydı. Hazreti Hamza'nın öfke ile yak­laştığını görünce durumundan şüphelendi. Müslüman olmasından korktu. Hazreti Hamza, Ebu Cehil'in yanına gelir gelmez yayını kafasına indirdi. Ebu Cehil, kanlar içinde yere düştü. Adamları hemen Hazreti Hamza'nın üzerine atılmak istediler. Ebu Cehil engel oldu ve:

— Bırakınız! Hamza haklı. Biz, onun yeğeni Muhammed'e çok kötü davrandık, dedi. Böyle davranmakla Hazreti Hamza'nın Müs­lüman olmasını önlemek istiyorduk. Ama önleyemedik, dedi.

Oradan ayrılan Hazreti Hamza, Peygamber Efendimizin ya­nına geldi. Yaptıklarından dolayı Ebu Cehil'i cezalandırdığını, artık üzülmemesini söyledi. Peygamberimiz:

— Ey Amca! Bu yaptıklarınla beni sevindiremezsin. Beni ancak Müslüman olursan sevindirmiş olursun, dedi.

Peygamberimizin bu sözlerini duyan Hazreti Hamza hemen kelime-i şahadet getirdi ve Müslüman oldu.

Hazreti Hamza, cesur, mert ve kahraman bir insandı. Amcasının Müslüman olması, Peygamber Efendimizi çok sevindirdi. Buna di­ğer Müslümanlar da sevinmişlerdi.



HAZRETİ ÖMER NASIL GÖÇ ETTİ?

Medine'ye göç, kolay olmadı. Mekkelilerin baskısından korkan Müslümanlar, birer ikişer, gizlice, geceleri göç ediyorlardı. Evlerini, mallarını Mekke'de bırakıyor, canlarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Mekkeliler, göç eden Müslümanları yakaladıklarında, onları geri getiriyor ve hapsediyorlardı.

Hazreti Ömer, göçe karar verdiğinde, bütün hazırlıklarını ta­mamladı. Silahlarını kuşandı. Gün ortasında Kabe'ye giderek na­mazını kıldı. Daha sonra atına binerek oradaki Mekkeli puta tapıcılara şöyle dedi:

— Ey Mekkeliler! Ben, Medine'ye göç ediyorum. Ben, kimseye:

"Ömer gizlice kaçtı." dedirtmem. İşte yola çıkıyorum. Karısını dul, çocuğunu yetim bırakmak isteyen varsa arkamdan gelsin!

Atını sürerek Mekke'den uzaklaşan Hazreti Ömer'in arkasından gitmeye kimse cesaret edemedi.


PEYGAMBERİMİZİN CÖMERTLİĞİ VE YARDIM SEVERLİĞİ

Bir gün, Peygamberimiz, kendisine gömlek satın almak için çarşıya çıktı. Yanında on lirası vardı. Bir satıcıdan dört liraya bir göm­lek aldı. Eve dönerken Medinelilerden bir kişi yanına gelerek:

— Ya Rasulallah! Bana bir gömlek giydirin de Allah da size cennet elbiselerinden bir elbise giydirsin, diye dua etti.

Peygamberimiz, hemen üzerindeki gömleği çıkardı ve adama verdi. Sonra geri dönerek yine dört liraya yeni bir gömlek satın aldı. Cebinde iki lirası kalmıştı. Medine sokaklarında yürürken bir cariyenin (köle kadın) ağladığını gördü. Hemen yanına gitti ve:

— Niçin ağlıyorsun? diye sordu.

Cariye, büyük bir üzüntü içinde idi. Karşısında Peygamberimizi görünce, ondan yardım isteyen bir sesle:

— Ya Rasulallah! Hizmet ettiğim ailem bana, un satın almam için iki lira vermişti. Fakat onu kaybettim. Ne yapacağımı bilemiyo­rum, dedi.

Peygamberimiz, hemen cebindeki iki lirayı cariyeye verdi. Gidip onunla un satın almasını söyledi. Cariyenin ağlamaya devam ettiğini görünce, ona:

— Kaybettiğin parayı sana verdim. Şimdi niçin ağlıyorsun? diye sordu. Cariye:

— Beni dövmelerinden korkuyorum, dedi. Peygamberimiz, onunla birlikte evine kadar gitti. Ev sahipleri, Peygamber Efendimizi büyük bir sevinçle karşıladılar.

— Bu cariye, kendisini dövmenizden korkuyor, deyince:

— Ya Rasulallah! Madem ki onunla beraber geldiniz ve ken­disine yardım ediyor ve koruyorsunuz, biz de onu Allah rızası için azat ettik, hürriyetine kavuşturduk, dediler.

Bütün bu gelişmeler, Peygamberimizi sevindirmişti. Geri dö­nerken içinden şunları geçiriyordu: "Yüce Allah, on liraya bereket verdi. Onunla Peygamberine ve Medineli ensardan bir Müslümana birer gömlek giydirdi. Bir cariyeyi de azat etti. Bunu bize veren, yal­nız Allah'tır. Yüce Allah'a şükürler olsun."

Yüce Allah buyuruyor ki:



"Şüphesiz sen, büyük bir ahlak üzeresin”

Kalem suresi, 4. ayet



"And olsun ki, Allah'ın Rasûlünde, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır.” Ahzab suresi, 2. ayet

ALLAH'A KULLUĞUN MÜKÂFATI


Musa Peygamber zamanında bir adam vardı. İyi biri olduğu hâlde adı kötüye çıkmıştı. Ama bu adam, denenlere hiç aldırmaz, durmadan Allah'a ibadet ederdi. Bir ara Hz. Musâ ya Allah'tan bir buyruk geldi.

- Ey Musa, git o adama söyle! Niçin bana böyle ibadet edip duruyor? Bilmiyor mu ki onun adı bir kere kötüler listesine yazılmış?

Hz. Musa Yüce Allah'ın buyruğunu alınca, o adama gider ve kendisine bildirileni ona söyler. Adam, Hz. Musâ’yı sessizce dinler. Fakat bu sefer o yüce Rabbine öncekinden daha çok ibadet etmeye başlar. Hz. Musa adamın bu yeni hâlini görünce:

- Behey adam, ben sana ne söylüyorum, sen ne yapıyorsun? Tekrar ediyorum. Sen kötüler listesindesin.

Bunun üzerine o adam sakin bir şekilde:

- Ey Musa, senin sözlerini çok iyi anlıyorum. Ama biliyorum ki beni ve her şeyi yaratan yüce Allah'ıma karşı vazifelerim var. Ben şimdiye kadar ibadet ederek kulluk vazifemi yerine getiriyordum. Adım kötüye çıktığı için de kimsenin benimle ilgilenmediğini sanıyordum. Senin getirdiğin haberle yüce Rabbimin benimle ilgilendiğini öğrendim. İşte bunun için ibadetimi daha da artırmış bulunuyorum. Bunun üzerine Yüce Allah'tan Musa'ya şu buyruk geldi:

- Ey Musa! O sevgili kuluma haber ver. Aslında ben onu imtihan ettim. Bu kulumun bana kulluk vazifesini gönülden yerine getirdiğini gördüm. Kendisini affettim. Bunu ona müjdele!


Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin