Allah’i arayan genç



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə20/37
tarix26.04.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#49047
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   37

ASRI SAADETTEN BİR OLAY

Necran hristiyanları, bir ikindi vakti altmış kişilik bir grub halinde ve güzel giyimli olarak Medine'ye gelmişlerdi. Onlara mescidde ibadet etme izni verilmişti. Daha sonra içlerinden üç kişilik bir ilim hey'eti teşekkül etmiş ve Peygamberimizle aralarında, İsa (a.s.) hakkında bir münazara yapılmıştır. İsa (a.s.) yı Rabb olarak kabul eden bu adamlar Rasulullah (s.a.v.) in sorduğu “O, neden Allah'dır? Neden Allah'ın ogludur? Neden üçün biridir?“ sorularını kendilerine göre bir takım izahlarla cevaplandırmışlardı. Söz hakkı Rasulullah (s.a.v.) a geldiğinde buyurdu ki:

— Siz her çocuğun babasına benzediğini bilmiyor musunuz?


  • Evet biliyoruz.

  • Siz Rabbimizin hayat sahibi olduğunu, asla ölmeyeceğini, halbuki İsa (a.s.) ya yokluk arız olacagını, bilmiyor musunuz?

Evet biliyoruz.

— Rabbimizin her varlığa hayat verdigini, hayatı da devam ettiren "el-Kayyûm" olduğunu, bütün mahlûkatı koruduğunu ve rızık verdiğini bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

—Peki, İsa (a.s.) bunlardan birine malik midir?

-- .........................(Cevap yok)

— Allah'a yerde, gökte hiç bir şeyin gizli kalmadığını bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Peki İsa, Allah'ın bildirdiklerinden başkasını bilir mi?

— Bilmez.


  • Babbimiz, İsa'ya ana rahminde diledigi gibi sûret ve şekil vermiştir. Bunu biliyor musunuz?

  • Evet biliyoruz.

Rabbimizin yemek yemediğini, içmediğini, def-i hacet etmediğini bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

—Bir kadının çocuğunu karnında taşıdığı gibi İsa‘yı da anasının karnında taşıdığını, sonra bir kadının çocuğunu doğurduğu gibi İsa‘yı da doğurduğunu, sonra çocuk nasıl emzirilirse öylece annesinin onu da emzirip beslediğini, daha sonra isa (a.s.) ın yemek yediğini, içtiğini, def-i hacet ettiğini siz bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Hal böyle olunca İsa (a.s.) nasıl sizin iddia ettiginiz gibi olablir?...”


MEKKE FETHİ HUTBESi


Rasulunah (s.a.v.) Mekke'yi fethedince Ka'be'ye girdi. Orada namaz kıldı ve bir müddet durduktan sonra çıktı. Ellerini Kâbe kapısının iki süvesine dayadı ve karşısında toplanan, haklarında verilecek hükmü bekleyen Mekke halkına karşı şu konuşmayı yaptı:

"Allah'dan başka hiç bir ilah yoktur. Yalnız ve sadece O vardır. O'nun eşi ve ortağı yoktur. O vadine baglı kalıp vadini yerine getirmiş, kuluna yardım ederek muzaffer kılmış, düşman topluluklarını da tek başına dağıtmıştır.

lyi biliniz ki bütün cahiliyye adetleri, bütün mal ve kan davaları şu iki ayağımın altındadır. Yalnız Kabe hizmeti ve hacılara su dağıtma vazifesi bunun dışındadır.

Ey Kureyş topluluğu. Allah sizden cahiliyye gururunu, babalarla, soylarla övünüp böbürlenmeyi gidermiştir. Bütün insanlar Adem'den, Adem ise topraktan yaratılmıştır. "Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. (övünesiniz diye degil) tanışasınız diye sizi milletlere, kabilelere ayırdık. Allah'a göre sizin ikrama en layık olan, en şerefli sayılanınız, Allah'a karşı en saygılı olanınızdır. Allah sizin her halinizi çok iyi bilir. Her halinizden haberdardır.” ( Hücurat sûresi, ayet 13)


HAZRETİ ÖMER‘DEN


Hazreti Ömer bir hutbesinde şöyle konuşmuştur:

"Şunu iyi biliniz ki, bir zalime karşı hakkı haykırmak, kişinin ölümünü yaklaştırmayacağı gibi rızkına da engel olmaz. Kul ile rızkı arasında bir perde vardır. Kul sabrederse rızkı onu arar ve bulur. Acele edip o perdeyi yırtsa bile daha fazlasını elde edemez."


"Birisi çıkıp "Ben hicret ettim" diyor. Halbuki o, hicret etmemistir. çünkü hicret edenler günahları terkedenlerdir. Bazıları da: "Biz cihad ettik" derler. Cihad, Allah yolunda düşmanla çarpışmak ve haramları terketmektir. Bazı kimseler öyle güzel savaşırlar ki karşılığında hiçbir kazanç ve şöhret istemezler. Savaşta öldürülmek normal bir ölümdür. Ama kişi ne için öldürülmüşse ona göre bir karşılık görür."

"Ben sizin zalimlere, hakkı gasbedenlere dayanıp güvenmenizden korkuyorum. Servet sahiplerine de bağlanmayın. Kur'an'a sarılın. Aydınlık ve şifa ondadır. Onun ötesi sapıklıktır."

"Ey insanlar! Kalplerinizi dogrultun ki dış görünüşünüz de doğru olsun. Ahiretiniz için çalışın ki dünya işleriniz de yoluna girsin."

"Cennetin yolunu arayan, islam cemaatine sarılsın. Şeytan tek kişiyle beraberdir."

“İyiliklerine sevinen, kötülüklerine üzülen kişi mü‘mindir."

"Allah'ın nimetlerine sevinirken, sizden geri alınması ihtimaliyle korku içinde bulunmanızı tavsiye ederim. Zira, nimeti küçümseyip kadrini bilmemek kadar, nimetin elden çabuk gitmesine sebep olan birşey yoktur. Nimete karşı şükretmek ise nimetin devamını hatta daha çoğalmasını sağlar."



HAZRETİ OSMAN'DAN


Hz. Osman (r.a.)’ın Halife olunca söylediği ilk Hutbesi :

Ehl-i şûra, Hazret-i Osman'ı halife nasbedip kendisine bey'at ettikleri zaman O, son derece üzgün ve rengi sapsarı bir haldeydi. Rasulullah'ın minberine çıkarak hamdele ve salveleden sonra insanlara şöyle hitab etti:

"Siz fani bir dünyadasınız. Ömürlerinizin sonuna geldiniz. Ahiret için en iyi bir şekilde hazırlanınız. Ömrünüz devamlı surette eksilmektedir. Dikkat edin. Dünya aldatıcıdır." "Dünya hayatı sizi aldatmasın. Aldatıcıların en aldatıcısı olan şeytan sizi aldatmasın." (Lokman sûresi, Ayet,33)

"Geçenlerden ibret alınız, gayretle çalışınız!. Gafil olmayınız, hiçbir hareketinize göz yumulmaz. Hani nerede dünyaya gelip de orada uzun müddet menfaatler sağlayan, orayı imar edenler, ekip biçenler ve onların kardeşleri? Onları unuttunuz mu? Dünyaya Allah 'in verdigi değer kadar değer veriniz. Ahiretten de nasibinizi unutmayınız. "dedikten sonra şu ayet-i kerimeyi okudu:

“Onlara şunu da misal göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelmiştir. Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir. Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.”(Kehf sûresi, 45-46. Ayetler)
Hazreti Osman başka bir hutbesinde şöyle dedi:

Ey Ademoglu! Bilmiş ol ki, ruhunu almakla vazifeli olan melek seni bırakmaz, ecelin geldiğinde seni bırakıp da başkasına gitmez. Sanki başkasını bırakıp da sana gelecekmiş gibi ölüme hazır ol! Gafil olma, çünkü sen unutulmuş değilsin.

Ey Ademoğlu! Sen bil ki, kendinden gafil olur, hazırlanmazsan başkası senin yerine hazırlanmaz. Mutlaka Allah'ın huzuruna çıkacaksın, kendini hazırla, kendi işlerini başkasına havale etme!"

Hasan Basri hazretlerinden rivayete göre Hazreti Osman bir zaman halka hitap ederek şöyle konuştu:

"Ey Insanlar! Allah'a muhalefetten sakınınız. Çünkü Allah'a muhalefetten sakınmak bir ganimettir. En akıllı insan, kendisini hesaba çeken, kendini iyi idare eden, ölümden sonrası için amel yapan ve kabrin karanlığı için Allah'ın nurundan faydalanandır. Kul, gözleri gördüğü halde Allah'ın kendisini kör olarak haşretmesinden korksun! Hikmetten anlayana mânalı bir söz yeterlidir. Mânen sağır olanlar zaten hakkı duyamaz.

Biliniz ki, Allah kiminle beraberse o kimse hiçbir şeyden korkmaz, Allah kime gazab etmişse onun affını isteyeceği başka kimse yoktur.




Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin