Allah’i arayan genç



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə32/37
tarix26.04.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#49047
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   37

KÂBE'NİN İNŞASI


Kâbe, yeryüzünde inşa edilen ilk mabed idi. Hazreti Adem yeryüzüne indikten sonra, ilk işi meleklerin yardımıyla bu mukaddes binayı yapmak olmuştu Kâbe, zaman zaman tamir edilerek Nuh tufanına kadar mabed görevini sürdürmüştü. Tufandan sonra yeri kaybol­muş, varlığından iz ve eser kalmamıştı.

Allah, bu şerefli mabedin, Müslümanlara kıble olması için ortaya çıkanlıp yeniden inşasını Hazreti ibrahim ile oğlu ismail'e nasib edecekti.

Hazreti ibrahim ile Hazreti İsmail'in Kabe'yi inşaları şu şekilde olmuştu:

Hazreti ismail bir gün Zemzem suyunun yakınında bir ağaç altına oturmuş ok'unun ba­kımını yapıyordu. Uzaktan bir insanın o tarafa doğru gelmekte olduğunu gördü. Gelen şa­hıs, babası Hazreti ibrahim idi. Hazreti ismail, babası yanına yaklaşır yaklaşmaz, oturduğu yer­den kalktı, onu saygı ve hürmetle karşıladı. Uzun zamandır birbirlerine hasret kalan baba-oğul sarmaş dolaş oldular. Hazreti ibrahim oğlunun gözlerinden öpüyor, hasretini gidermeye çalışıyordu. Nihayet hisler sükûnet bulunca, babası oğluna:

— Ey ismail! Allah bana büyük bir iş emretti," dedi. Hazreti ismail:

— Babacığım, Rabbimiz ne emrettiyse yerine getir," dedi. Hazreti İbrahim:

— Bu işte senin de yardım etmen gerekecek," dedi. Hazreti İsmail bu habere sevindi:

— Babacığım, ben sana her cihetle yardım ederim. Bu kudsî hizmette benim de yardımım olursa, benim için şereftir," dedi.

Bunun üzerine Hazreti İbrahim oğluna, yapacakları işin ne olduğunu açıkladı:

— Oğlum ismail! Allah, şurada bir beyt, bir mabed yapmamızı emretti." Hazreti ibrahim bunu derken, şimdi Kabe'nin bulunduğu yeri işaret ediyordu. Hazreti ibrahim ile İsmail, işaret edilen yerde, Kabe'nin inşasına başladılar. Hazreti ismail taş getiriyor, ibrahim de duvarı örüyordu, inşaat iyice yükselip Hazreti ibrahim'in boyu duvara taş yerleştirmeye kafi gelmemeye başlayınca, bu duruma baba-oğul birlikte bir çare dü­şündüler. Hazreti ismail, merdiven vazifesi görmek üzere yüksekçe ve uzunca bir taş bulup getirdi. Hazreti ibrahim, bu taşın üzerine çıkarak çalışmaya devam etti. Hazreti ibrahim'in üzerinde durup inşaata devam ettiği bu taşa, Makam-ı İbrahim denir. Üzerinde Hazreti ibrahim'in ayağının izleri bulunmaktadır.

Bugün Makam-ı İbrahim, hacılar için hem ziyaretgah, hem de namazgah durumun­dadır.

ŞEFAATLA İLGİLİ ACIB BÎR HADİSE


Muhammed bin Ubeydullah-ı Utbî Hazretlerinden gelen şöyle bir rivayet vardır. Bu­yuruyorlar ki Rasûlullahüllah (s.a.v.) Efendimizin kabirlerini ziyarete geldim. Ziyaret ettim ve O'nun hizasına oturdum. Derken bir Arab köylüsü geldi, ziyaretini yaptı ve şöyle dedi "Ey Rasullerin en hayırlısı! Allah Teâlâ sana, doğru bir kitap indirdi ve onda şöyle ferman etti "Eğer onlar kendi nefislerine zulmettikleri zaman Allah'a istiğfar ederek sana gelirlerse, sen de onlar için mağfiret talebinde bulunursan, Allah onların tövbelerini kabul eder, onlar Allah’ı tevbe edenlere merhamet edici olarak bulur." işte ben de gunahlarımdan tevbe ederek Rabbımın huzurunda bana şefaat etmeni dileyerek senin huzuruna geldim Şefaatını benden esirgeme"

Köylü böyle dedikten sonra bir şiir okudu, günahlarına tekrar tevbe etti ve oradan uzaklaştı Bu arada ben uyumuşum Rüyamda Rasûlullah(s.a.v.)’ı gördüm. Bana "Haydi koş, biraz önceki adama yetiş ve benim şefaatımla Allah Teâlâ'nın onu bağışladığını mujdele " şöyle diyordu. Ben, hemen uyanarak o adamı bulayım diye koştum, fakat bulamadım.


KURBAN


İbrahim Peygamber, oğlu İsmail ile hanımı Hacer'i Mekke'ye yerleştirmiş;

topraklarına geri dönmüştü.

Hazret-i ibrahim ara sıra Mekke'ye geliyor, oğluyla birlikte dağlara odun toplamaya,

yiyecek bulmaya gidiyorlardı.

Yine Hazret-i ibrahim Mekke'de olduğu bir gündü. Vakit gece yarısından sonraydı. Hazret-i ibrahim uyuyordu. Rüyasında bir ses şunları söylüyordu:

— Ey İbrahim! Allah, oğlun ismail'i kurban etmeni emrediyor."

Hazret-i ibrahim korkuyla uyandı. Gördüklerinin gerçek olup olmadığını düşündü. Bu rüya Allah'tan mı idi, yoksa Şeytan'dan mı, bir anda kestiremedi. Fakat içine bir şübhe düşmüştü. Rüyayı gördüğü vakit, Kurban Bayramından iki gün önce idi.

Ertesi gün (arefe günü) yine aynı vakitte, aynı rüyayı gördü.

Rüyanın Allah'tan olduğuna artık kanaati gelmeye başlamıştı.

Kurban Bayramının birinci günü de yine aynı rüyayı görünce, rüyanın Allah'tan olduğu­na tam kanaat getirdi. "Bu, Allah'ın bir imtihanı" diye düşündü.

Bu gerçekten de bir dostluk imtihanı idi. Dost dostu için sevdiği herşeyini feda etmeliydi. Allah, Hazret-i ibrahim'i kendine Halîl, yani dost seçmişti. Şimdi de onun bu dost­luğa layık olup olmadığını denemek istiyordu. Sevdiği en kıymetli varlığı olan oğlunu ken­dine kurban etmesini istemesi, bu yüzdendi.

Ancak insanın sevdiği en kıymetli varlığını gözden çıkarması çok zordu.

Onun için Allah, Hazret-i ismail'i kurban etme emrini, Hazret-i ibrahim'e doğrudan doğruya vermemiş; üç gece üst üste rüyasında göstererek yavaş yavaş alıştırmıştı.

Hazret-i ibrahim, o sabah oğluna ip ve bıçak almasını, birlikte oduna çıkacaklarını söyledi. Bu onların her zamanki adetleriydi. Hazreti ismail hiçbir şeyden şübhelenmemişti. Yanlarına ip, bıçak ve balta alarak yola koyuldular. Mina mevkiine gelince Hazreti ibrahim gördüğü rüyayı yavaş yavaş oğluna anlatmaya başladı. Allah tarafından büyük bir imtihana tabi tutulduklarını bildirdi.

Hazret-i İsmail'de, babasının anlattıkları karşısında en ufak bir üzüntü, tereddüd ve telaş meydana gelmemişti.

Hayatı veren ve alan Allah değil miydi? Hayatın sahibi olan Allah, şimdi ondan, ver­diği hayatı kendisi için geri istiyordu. Bundan daha şerefli bir ölüm tasavvur olunabilir miy­di? Hazret-i ismail bunları düşünerek, tam bir teslimiyet ve tevekkül içindeydi. Babasına şu cevabı verdi:

"Babacığım! Ne ile emrolundunsa o işi yap. Beni inşaallah sabreden bir insan olarak bulacaksın..."

Oğlunun bu cevabı, Hazreti ibrahim'i hem sevindirmiş, hem de duygulandırmıştı. Gözle­ri yaşarmıştı. Büyük bir sevgiyle, yüksek bir îmanın sahibi olan oğluna bakıyordu. Böyle bir oğul sahibi olmakla iftihar ediyordu.

Hazret-i ibrahim oğlunu sağ yanına yatırarak Allah'ın emrini yerine getirmeye hazır­landı. Oğlunun gözlerini bağlamıştı, bıçağı görerek acı duymasını istememişti. Bu hadise, Mina'da, şimdi kurbanların kesildiği yer civarında cereyan ediyordu.

Hazret-i İbrahim, oğlunun boynuna bıçağı sürmek üzere Bismillah çekti.

Rabbim, işte emrini yerine getiriyorum" diye söylendi.

Bıçağı Hazreti ismail'in boynuna sürdü. Fakat bıçak kesmedi.

Çünkü, Allah'ın muradı, Hazreti İsmail'in kurban edilmesi değildi. Bu hadise ile ibrahim ailesinin sadakat ve sabırlarını meleklere ve bütün insanlığa göstermek istiyordu.

Bu bir dostluk ve bağlılık imtihanı idi. Allah dostu olan Hazret-i ibrahim ile oğlu, en sevdikleri varlıklarını; ibrahim (a.s.) oğlunu, ismail (a.s.) ise canını, seve seve Allah'a verebileceklerini isbatlamışlardı. Allah'a bağlılıklarını tereddütsüz göstermişlerdi. Kısacası bu müthiş imtihanı en güzel şekilde kazanmışlardı.

Hazret-i ibrahim, bıçağı yeniden ismail'in boynuna sürmeye hazırlanırken bir ses duydu. Ses:

Ey ibrahim! Sâdık bir kul olduğunu isbatladın. Allah dostu bulunduğunu herkese gösterdin. Dur artık! İsmail'i kesmene lüzum kalmadı," diyordu.

Hazret-i İbrahim durdu. Etrafına bakındı. Gökten Hazret-i Cebrail'in, gözleri sürmeli, boynuzlu bir koç ile yere inmekte olduğunu gördü. Cebrail Aleyhisselam, Hazret-i İbra­him'i tebrik ediyor:

— Ey ibrahim! Bu koç 40 senedir Cennet'te beslenmektedir. Şimdi oğlun İsmail'in yerine onu kurban etmen için yeryüzüne gönderildi..." diyordu.

Hazret-i ibrahim sonsuz bir sevinçle oğlunun gözlerini çözdü. Koçu Cebrail'den alıp kurban etti. Allah'ın bu büyük lütfundan dolayı devamlı şükür namazları kıldı.

O günden beri, bütün Müslümanlar, Hazret-i ismail'in kurtuluşunu kutlama ve Al­lah'a şükran borçlarını ödemek üzere, her sene aynı gün kurban keserler. Kurban kes­mek, hali vakti yerinde olan Müslümanların üzerine vacib bir ibadettir.



Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin