Allah’i arayan genç



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə13/37
tarix26.04.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#49047
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   37

ALLAH BİZDEN NE İSTER?


Ahmet, bahçedeki çimenleri biçen babasına yardım ediyordu.

Babası:


—Bir bardak su geti­rir misin, oğlum? dedi.

Babası suyu içerken ezan okunmaya başla­dı.

—Teşekkür ederim, Ahmet dedi babası. Sen kendinden isteneni yaptın. Bak, şimdi de Allah bizden bir şey is­tiyor.

Ahmet, gözlerini hayretle açarak babasına baktı:

—Allah bizden bir şey mi istiyor, baba?

—Evet, oğlum.

—Ama ben bir şey duymuyorum!

—Ezanı duyuyorsun ya!

—Evet, ama...

—Allah bizden iste­diklerini değişik şekil­lerde duyurur, oğlum.

Mesela, bir ezan sesi, müslümanlara Allah’ın "Namaz kılınız!" emrini hatırlatır. Her na­maz vakti bu emri duyar gibi oluruz.

Ramazan ayı gelip de toplar atılmaya, Ra­mazan davulları gümbür gümbür çalmaya, minarelerde kandiller yanmaya başlayınca Allah’ın “0ruç tutunuz!" emrini hatırlarız.

Eğer Kur'an-ı Kerim'i okursan, Allah’ın senden istediklerini öğrenirsin.

Allah şöyle buyurdu:



"Annenize, babanıza. yakınlarınıza. yetimlere. yoksullara, yakın ve uzak komşularınıza, yanınızdaki arkadaşa karşı iyi davranın.'' (Nisa sûresi, 36. ayet).

"Ey Mü'minler!

Rükû edin, secde edin!

Rabbinize kulluk edin!

iyilik yapın ki, gerçekten mutlu olasınız"

(Hac sûresi, 77. ayet)

Babacığım! Allah’ın bizden istediği şeyler var mıdır?

—Allah’ın bizden istediği şeyler vardır. Mesela namaz kılmak. oruç tutmak, annemizin babamızın sözünü dinlemek, fakirlere iyilik yapmak, herkesle iyi geçinmek bunlardan birkaçıdır.

Allah’ın bizden istediklerini nasıl öğrenebiliriz?

—Kur'an-ı Kerim'i okursak, Allah’ın bizden istediği herşeyi öğrenebiliriz.



LEBLEBİ ŞEKERİ


Babam tulumbadan bir miktar su çekip elini yüzünü yıkadı. Cebinden çıkardığı kocaman bir mendille silindi. Ceketini omuzlarına alıp, terden yapış yapış olan saçlarını parmağıyla düzeltti. İçeri doğru yürürken:

— Demek din dersinden “pekiyi” aldın ha! diye sordu.

— Hem de “yıldızlı pekiyi” dedim.

Al öyle ise, şekeri hak ettin.

Ceketin şişkin duran cebinden, külah dolusu leblebi şekeri çıkarıp bana uzattı. Kağıt külahtaki şekerler rengârenkti. Kırmızı, sarı, beyaz ve yeşil.... Ama hepsinin tadı da aynı; hepsi de leblebi şekeri. Tıpkı Muzaffer öğretmenin anlattıkları gibi. Elindeki kalem kutusunu öğretmen masasının ortasına bırakarak şöyle demişti: “Bunu Kâbe kabul et...”

Şu çevresine dizdiğim beş adet leblebi şekeri de tavaf eden Müslümanlar olsun. Gördüğümüz gibi beşinin rengi de değişik. Beyaz olan Türkiye’den gelmiş; rengi kahveye benzeyen Afrikalı bir zenci; şu pembe olan da Amerikan kızılderilisi.... sarıyı Çinli, kırmızıyı da Avustralyalı sayalım. Ama hepsi de Müslüman. Hepsi de aynı inancı paylaşıyorlar. Zaten Kâbe’de buluşmalarının sebebi de bu. Müslümanların kardeş olduğunu, bütün dünyaya ilân etmek istiyorlar. Çünkü Allah’ın kitabı, İslâm kardeşliğini böyle anlatıyor.

-Renklerinin hiçbir önemi yok mu öğretmenim?

Bu soruyu İbrahim yöneltmişti. Muzaffer öğretmen, masadaki şekerleri toplayıp ona uzattı. Gülümsüyordu.

— Ye bakalım şunları, dedi.

— İbrahim çekingen bir tavırla şekerleri alıp teker teker yedi.

— Şekerlerin içinde ekşi veya acı olanı var mı?

— Demek renklerin bir önemi yokmuş. Şeker tadı verdikten sonra ister sarı olsun, ister kırmızı insanlar da öyle. Müslüman olduktan sonra ırk ve rengin bir önemi yok. Hepsi kardeştir.



MIZIKÇI

Avni iyi bir çocuktu. Fakat Mızıkçı herkesle çekiştiği için arkadaşları onu sevmezdi.

Bir sonbahar günü gölün kenarında toplanan çocuklar, denizler ve göller hakkında konuştular. Denizlerin daha derin, sularının daha soğuk olduğundan bahsettiler.

Avni her zaman yaptığı gibi aksini savundu.

Arkadaşları onun huyunu bildikleri için tartışmaya girmediler. Daha sonra topladıkları ince ve düz taşları suların üstünde kaydırmaya başladılar. Yuvarlak taşlar mavi suların üzerinde keklik gibi sekiyordu.

O gün Faruk daha başarılıydı. Fırlattığı taşlar suları yalayarak kayıp gidiyordu.

Faruk'u kıskanan Avni:

— Bakayım elindeki taşlara, dedi.

Faruk avucunu açarak topladığı taşları gösterdi. Aslında bu taşların diğerlerinden farkı yoktu. Ama mızıkçı Avni'nin bir bahane bulması gerekiyordu.

— Tabii, kağıt gibi incecik taş toplamışsın. Kimin elinde bu taşlar olsa iyi kaydırır, dedi.

Anlayışlı bir çocuk olan Faruk:

— AI bunları, ver elindekileri, dedi.

Fakat yine değişen bir şey olmadı.

Bir trafik kazasında sakatlanan Haydar aksayarak Avni'ye yaklaştı:

— Bu gün formunda değilsin,ahbap! dedi. Başarısız olduğu için canı sıkılan Avni, ona:

— Bu işe senin aklın yetmez, topal! diye bağırdı. Avni'nin bu saygısızlığı öteki çocukları öfkelendirdi. Hepsi ona haksız ve saygısız olduğunu söylediler.

Avni'nin bu hali, Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerifine ne kadar aykırı değil mi?

"Din kardeşinle çekişme! Onunla alay etme!"

KESTANE AĞACI


Hüsnü Emmi parmağıyla sanığı gösterdi:

— Hâkim bey! Ben geçen yıl gurbete giderken bu adama elmas taşlı bir yüzük emanet etmiştim. Şimdi yüzüğümü geri istiyorum, vermiyor, dedi.

Hâkim sanık yerinde oturan Mıstık Kâhya'ya sordu:

— Bu adamın yüzüğünü neden vermiyorsun?

Mıstık Kâhya:

— Yalan söylüyor bu adam. Bana yüzük falan vermedi, dedi.

Hâkim Hüsnü Emmi'ye sordu:

— Yüzüğü bu adama verdiğini gören bir şâhidin var mı?

— Yok, dedi Hüsnü Emmi. Bir kestane ağacının altında yüzüğü ona verirken yanımızda kimse yoktu.

O zaman Hakim, Hüsnü Emmi'ye:

— Çabuk oraya git ve bana kestane ağacından bir dal getir, dedi.

Mıstık Kâhya'ya da orada beklemesini söyledi. Çok geçmeden Hâkim Mıstık'a:

— Nerede kaldı bu Hüsnü Emmi? Bak bakalım şu pencereden geliyor mu, dedi.

Mıstık Kâhya yerinden kımıldamadan konuştu:

— Üç saatten önce gelemez, Hâkim Bey. Orası uzak bir yer.

O zaman Hâkim Mıstık Kâhya'ya:

— Seni yalancı budala. Yüzüğü almadınsa kestane ağacının uzakta olduğunu nereden biliyorsun? Sen Peygamber efendimizin:

"Yalan söylemek kötülüğe,

Kötülük de insanı cehenneme götürür."

buyurduğunu duymadın mı? diye bağırdı. Sonra da ona ağır bir ceza verdi.



Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin