Allah’i arayan genç



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə33/37
tarix26.04.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#49047
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   37

ALLAH SEVGİSİ


İnsan, bu imtihan âleminde muhabbet ettiği varlığın buna liyakati nisbetinde bir netice elde eder. Onun içindir ki, son­suz bir iştiha kabiliyeti ile yaratılmış olan insan kalbi, fıtrî olan sevme temayül ve vasfını ancak Cenab-ı Hakk'a yönelttiği takdirde muhabbette kemâle ulaşabilir. Aksi halde süflî ve boş gayeler peşinde koşmaktan kurtulamaz. Ömür, hüsran çal­kantıları içinde son bulur. Yani insanoğlu, tabiî ve fıtrî olan sevme meylini Rabb'ine ve O'nun sevdiklerine hasrettiği nisbette ve rûhaniyetinin şiddeti derecesinde manen yükselme nîmetine sahiptir.

Dünya ve mal sevgisi insanın gönlüne yerleşirse her türlü kötülüğü yapmasına sebep olur. Müslüman dünynın nimetlerden faydalanır fakat ebediyyen yaşayacakmış gibi sevmez. Çünkü dünya sevgisi bütün kötülüklerin sebebidir. Müslüman dünyaya sahip olmalı ve onu kullanmalıdır. Fakat dünya sevgisi onun kalbine girip zarar vermemelidir. Hazreti Mevlânâ’nın dediği gibi:



"Şayet su, geminin altında bulunursa,onu yüzdürür.. Fakat geminin içine girerse, onu helak eder. Aynı hali, gemi­yi yürüten ateşe de tatbik edebiliriz. Kazandaki ateş, gemiyi yürütür. O ateş, kazandan taşıp güverteye yayılır ise, gemiyi yakar."

O halde kul, dünya sevgisini ve kötü huylarını ne kadar azaltırsa, o ölçüde Rabb'ine yakınlaşmış olur. Bunu başarmak için de tek çare hiç şüphesiz muhabbeti, kalbin istîdadı nisbetinde yalnız Allah'a yöneltmektir. Ana, baba, koca, kadın ve evlad sevgileri, sahip olduğu­muz maddî ve manevî imkanlar ve benzeri dünya nimetleri, Cenab-ı Hakk'ın, kullarına büyük lütuf ve imkanlarıdır. Lakin bütün bu sevgiler, Hakk için ve Hakk yolunda vasıta olmalıdırlar. Bunlara ve benzerlerine gönlümüz esir olmamalıdır. Çün­kü "Hüsn-i Mutlak"a (mutlak güzellik sahibi olan Allah'a) aşık olanlar, cüzlere aşık olmazlar. Cüzlere gönül verenler de, Allah’tan ve O’nun sevgisinden mahrum kalırlar. Yani dünyaya gönül verenler, Mevlâ aşkından mahrum kalırlar. Hazret-i Mevlânâ, bu hali şu beyti ile ne güzel ifade eder:

"Dünyaya gönül verenler, tıpkı gölge avlayan avcıya ben­zerler. Gölge nasıl onların malı olabilir?"

"Nitekim budalanın biri, kuşun gölgesini sımsıkı yakala­mak istedi. Ama dalın üzerindeki kuş bile buna şaştı kaldı."

Akıbetini düşünen her idrak sahibi, kolayca anlar ki, son­suz isteklere, zevk u safalara, gel-geç fanî sevdalara bir sınır çizmek, muhabbetleri ilahî maksada yönlendirmek, yaratılış gayesinin zaruretidir.

Mutlak güzellik, Allah'ın güzelliğidir. Hayran hayran sey­rettiğimiz bütün güzellikler de, ancak Cemâl-i İlahîden akse­den zerrelerdir.

Leyla ile Mecnun arasındaki muhabbet macerası, bu ger­çeğin şaheser bir misalidir. Eğer Mecnün'un gönlü, Leyla'ya takılıp kalsaydı, o, kendisine put olacaktı. Lakin Leyla, Mec­nun için geçici bir rol oynadı. Mecnün'un kalbini ilahî aşka muhatab olabilecek bir seviyeye yükselttikten sonra Leyla gözden düştü. Mecnun, Leyla'dan yola çıktığı halde orada karar kılmayıp kalbini Mevlâ'ya yöneltme iktidarını gösterdi.

Allah’ı sevmek ve O’nun sevgisini kazanmak, bir insan için en büyük saadettir. Böyle bir saadete erişen kimse ömür sermayesini tam manasıyla değerlendirmiş, dünya imtihanını başarıyla kazanmiş olur. Rabbımız bir ayetinde:

“Mü’minler en çok Allah’ı severler” buyurmuştur. Allah’ı sevmenin işareti de Allah’ımızın sevdiği ve istediği şeyleri yapmakla mümkündür. İşte o zaman da Allah onu sevecektir. Allah’ın sevdiğini de herkes sever. Bakın bu konuda Peygamberimiz ne buyurur:

Allah Teâlâ bir kulunu sevdiği zaman Cebrail (a.s.)’a:

-“Allah falanı seviyor,onu sen de sev!” diye emreder; Cebrail de o kulu sever,sonra da gök halkına:

-Allah, falanı seviyor, onu siz de sevin! diye hitab eder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeyüzündekilerin gönlünde o kimseye kaşı bir sevgi uyanır. Demek oluyor ki bütün varlıklar tarafından sevilmek isteyen kimse önce Allah Teâlâ’yı sevmelidir.

PEYGAMBER SEVGİSİ


Bilmelidir ki, Allah'a muhabbet deryasına götürecek olan yegane rahmet ve muhabbet pınarı, Hazret-i Peygamber -sal­lallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz'dir. Öyle ki Hazret-i Pey­gamber -sallallahü aleyhi ve sellem-'e muhabbet, Allah'a mu­habbet; O'na itaat, Allah'a itaat; O'na isyan, Allah'a isyan demektir. Buna göre Hazret-i Peygamber'in muazzez var­lığı, beşer için bir muhabbet sığınağıdır.

Bütün güzellikler Peygamberimizin sebebi ile yaratılmış­lardır. Nerede bir güzellik varsa, O'ndan akistir. Alemde bir çi­çek açılmaz ki, O'nun nürundan olmasın! Zîra O olmasa idi, hiçbir şey vücud bulmaz idi. O ki, o yüzden varız... O ki, solmayan, aksine gün geçtikçe tazelik ve teraveti daha da artan serapa nurdan ibaret bir gonca-i ilahîdir.

Hazret-i Mevlana buyurur:

"Cebrail -aleyhisselam-, sadece bir kanadını açınca do­ğuyu da batıyı da kaplamıştı. Hazret-i Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem-, onu görünce, ona bu heybeti verenin bü­yüklük ve azametini düşünerek kendinden geçip bayıldı."

"Lakin Hazret-i Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem-, eğer hakîkat-i Muhammediyye'nin o akıl almaz kanadını aç­sa idi, Cebrail ebedî olarak kendinden geçer, bir daha kendine gelemezdi."

"Zîra Habîbullah, Cebrail'le beraber sidretü'l-münteha'ya varınca Cebrail durmuş ve: «Ya Rasulallah! Sen buyur! Ben seninle müsavi (eşit) değilim. Buradan öteye bir kere kanat çırpsam, yanar kül olurum!» demiştir."

Zîra O, canlardan azîz, cananlardan üstün, her veçhile muhabbete en layık müstesna bir yaratılıştır.

O'nun muhabbet toprağında yeşerenlerin basında gelen ashab, tariflere sığmayan bir aşk iklîminde yaşamışlardır.

Bir hanım sahabiyeden ibret dolu bir muhabbet-i Peygamberî manzarası:

Ka'b'ın kızı Nesîbe -radıyallahu anha-, müslümanlarla birlikte Uhud gazasına iştirak etmişti. Kendi elleri ile hazırla­dığı kaplarla yaralılara su taşırken, müslümanların bozguna uğrayarak dağıldığını gördü. Bunun üzerine derhal Rasülullah -sallallahü aleyhi ve sellem-'in yanına koştu. Atılan ok ve taşlara kendini hedef yaparak bütün gayret ve cesareti ile Rasul-i Ekrem -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz'i korudu. Bu fedakarlığı sırasında atılan ok ve taşlarla on iki yerinden de yaralandı.

Onun bu halini takdîr ve tahsîn buyuran Allah Rasülü -sallallahü aleyhi ve sellem-:

"Uhud Harbi günü sağıma soluma baktığımda hep Nesî­be (Ümm-i Ümare) 'yi görüyordum. Beni korumak için sava­şıyordu." buyurarak ondan sitayiş­le bahsetti.

Böylece dindarlığın verdiği şuurla harplerde gösterdiği kahramanlığından dolayı Efendimiz -sallallahü aleyhi ve sel­lem-'in medhine ve iltifatına mazhar olan Nesîbe'nin ismi, ör­nek müslüman hanımlardan biri olarak İslam tarihine geçti.

Bir diğer muhabbet tezahürü:

Hazret-i Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem-'in bir sohbetinde Sevban radıyallahu anh-, Habîbullah'a pek derin ve dalgın bir surette bakıyordu. Gayet de ızdıraplı bir hali var­dı. Öyle ki onun bu hali, Peygamberimizin dikkatini çek­ti. Merhametle sordular:

"- Ya Sevban! Nedir bu halin?"

Sevban -radıyallahü anh-, bu iltifat ile muhabbet çağla­yanı haline gelen sevdalı gönlüyle şöyle dedi:

"-Anam, babam ve bu canım sana feda olsun ya Rasulallah! Senin hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki, nürundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicran olmaktadır. Dünyada böyle olunca ahırette nice olur diye dertleniyorum. Orada siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil Üstelik cennete giremezsem, sizi görmekten tamamen mahrum kalacağım. Bu hal beni yakıp kavuruyor ey Allah'ın Rasülü!"

Hazret-i Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem-, Sev­ban ile birlikte ashab-ı kiramdan da zaman zaman vakî olan bu ve benzeri hicranlı sözlere ve ayrıca kıyamete kadar ge­lecek olan ümmetin muhabbet ve aşk kafilesinin yanık gönül-lerine sevinç dolu bir müjde sadedinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kişi sevdiği ile beraberdir." (Buharî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165)

Tabiî ki, samîmî muhabbet, itaat ve teslîmiyyet şartı ile...


Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin