Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə25/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   70

Fâtıma'nın (s.a) Evine Sığınmak


Ömer b. Hattab dedi ki: Yüce Allah, Resul'ünü kendine davet ettikten sonra Ali, Zübeyir ve beraberindekilerin bizden ayrıldıklarını, bize muhalif

olarak Fâtıma'nın (s.a) evinde toplandıklarını bildirdiler. [300] Tarihçiler, Ebu Bekir'e biat etmeyip Ali ve Zübeyir'le birlikte Hz. Fâtıma'nın (s.a) evinde toplananları şöyle kaydederler: 1- Abbas b. Abdulmuttalib, 2- Utbe b. Ebu Leheb, 3- Selman-i Farisî, 4- Ebuzer Gıfârî, 5- Ammar b. Yasir, 6- Mikdad b. Esved, 7- Berâ b. Azib, 8- Ubey b. Ka'b, 9- Sa'd b. Ebî Vakkâs,[301] 10- Talha b. Abdullah, Haşimoğulları, ensardan ve muhacirlerden bir grup.[302]

Ali (a.s) ve beraberindekilerin Ebu Bekir'e biat etmeye yanaşmayarak Hz. Fâtıma'nın (s.a) evinde toplanmaları konusu, tarih kitaplarında, Sihah ve Müsnetlerde, kelâm, rical, edebiyat ve... kitaplarında tevatür haddinde nakledilmiş ve bunun doğruluğunda hiçbir şüpheye yer verilmemiştir. Fakat bu kitapların yazarları, Hz. Fâtıma'nın (s.a) evine sığınanlarla hâkim gücün arasında vuku bulan bütün olayları kalemlerinin işlediği miktar dışında, beyan etmekten hoşlanmadıkları için açıklamamışlardır. Bu önemli tarihî olay hakkında Belazurî'nin kısa olarak kaydetmiş olduğu sözleri şöyledir:

Ali (a.s) Ebu Bekir'e biat etmeye yanaşmayınca Ebu Bekir, Ömer'i göndererek zorla da olsa onu yanına getirmesini istedi! Ömer, Ebu Bekir'in emrini yerine getirmek isteyince Ali'yle aralarında bir tartışma çıktı. Bunun üzerine Ali, Ömer'e şöyle dedi: Sütü iyi sağ; çünkü onun yarısı da senin olacak! Vallahi bugün onun hilâfeti için çaba harcaman, yarın seni diğerlerinden öne geçirip hilâfeti sana teslim etmesi içindir...[303] Yakubî der ki: Ebu Bekir ölüm döşeğinde diyordu ki: Dünyada üç şey dışında hiçbir şeye üzülmedim; keşke bu üçünü yapmasaydım: ...Keşke bana karşı savaş için kapanmış olsaydı bile, Fâtıma'nın evinin kapısını açmasaydım... Yakubî, Ebu Bekir'in bu alandaki sözünü kendi Tarih'inde şöyle kaydeder: Keşke Resulullah'ın kızı Fâtıma'nın kapısını, bana karşı savaşa hazırlanmak için kapanmış olsaydı bile, açıp adamları içeri saldırtmasaydım.[304]

Hz. Fâtıma'nın (s.a) Evine Saldırı

Meşhur tarihçiler Ebu Bekir'in emriyle Hz. Fâtıma'nın (s.a) evine saldıranların şunlar olduğunu kaydederler: 1- Ömer b. Hattab, 2- Halid b. Velid,[305] 3- Abdurrahman b. Avf, 4- Sabit b. Kays Şemmas,[306] 5- Ziyad b. Lübeyd,[307] 6- Muhammed b. Mesleme,[308] 7- Zeyd b. Sabit,[309] 8- Seleme b. Selamet b. Vakş,[310] 9- Seleme b. Eslem,[311] 10- Useyd b. Huzeyr.[312] Ulema bu şahısların Hz. Fâtımatu'z-Zehra'nın (s.a) evine saldırıp nasıl içeri girdiklerini ve oraya sığınanlara nasıl davrandıklarını şöyle kaydederler: Başta Ali b. Ebu Talib ve Zübeyir olmak üzere Ebu Bekir'e biat etmeyen muhacirlerden bir grup silâhlı oldukları hâlde öfkeyle Fâtıma'nın (s.a) evine girdiler.[313] Ensar ve muhacirlerden bir grubun, Resulullah'ın (s.a.a) kızı Fâtıma'nın evine sığınıp Ali b. Ebu Talib'in etrafında toplandıklarını Ebu Bekir ve Ömer'e haber verdiler.[314] Onlara, Fâtıma'nın evinde toplananların hilâfet konusunda Ali b. Ebu Talib'e biat etmek istediklerini söylediler.[315] Bunun üzerine Ebu Bekir, Ömer b. Hattab'a Fâtıma'nın evine giderek onları oradan dışarı çıkarmasını ve direnecek olurlarsa onlarla savaşmasını emretti. Ebu Bekir'in bu emri üzerine Ömer eline bir meşale alarak Fâtıma'nın evine doğru yola koyuldu; Fâtıma'nın evini, içindekilerle birlikte yakmak istiyordu. Hz. Fâtıma (s.a) Ömer'in karşısına çıkarak ona hitaben: "Ey Hattab'ın oğlu! Evimizi yakmaya mı geldin?!" dedi. Ömer, "Evet!" dedi, "Ya da ümmetin kabul ettiğini kabul edersiniz (Ebu Bekir'e biat edersiniz)."[316] Belazurî, Ensabu'l-Eşraf adlı kitabında bunu şöyle nakleder: Fâtıma, Ömer'i kapıda karşılayarak, "Ey Hattab'ın oğlu! Beni evimin içinde yakmaya mı geldin?!" dedi. Ömer, "Evet!..."dedi.[317] Bu olaydan yıllar sonra Abdullah b. Zübeyir kendi hükümetine teslim olmaları için Mekke'de Hâşim Oğulları'na baskı uyguladı. Hâşim Oğulları bunu kabul etmeyince onları bir dağın arasında toplayıp odun getirerek hepsini ateşte yakmalarını emretti! Abdullah b. Zübeyir'in kardeşi Urve b. Zübeyir, kardeşinin bu hareketine geçerlilik kazandırmak için geçmişte Ebu Bekir'e biat olayında Ömer'in Hz. Fâtıma'nın evini yakmak için görevlendirilmesini delil göstererek şöyle dedi: Kardeşimin bu hareketi sadece bir tehditti; nitekim geçmişte de biat etmeyen Hâşim Oğulları'nı odun toplayarak yakmakla tehdit ettiler![318] Urve'nin "geçmiş"ten maksadı, Hâşim Oğulları'nın Ebu Bekir'e biat etmeye yanaşmadıkları için Fâtıma'nın evinin etrafına odun toplayarak evi içindekilerle birlikte yakmaya kalkışmaları olayıdır.

Mısırlı şair Hafız İbrahim bu olayı şiirinde şöyle kaydeder: Ali'ye bir şey söyledi Ömer Bunu söyleyen de, duyan da saygıya lâyıktır: Eğer biat etmezsen, Mustafa'nın kızı içinde olduğu hâlde Yakarım evini, o evden kimse sağ kurtulamaz. Adnan savaşçılarının önderi karşısında bu sözü Hafsa'nın babasından (Ömer'den) başkası söyleyemez.[319] Yakubî kendi Tarih'inde şöyle kaydeder: Onlar bir grupla Ali'nin evine saldırdılar... Ali'nin kılıcı kırılınca saldıranlar Ali'nin evine girme cüreti buldular![320] Taberî de kendi Tarih'inde şöyle yazar: Ömer b. Hattab; Talha, Zübeyir ve muhacirlerden bir grubunun sığınmış olduğu Ali'nin evine saldırdı. Zübeyir kılıcını çekerek ona karşı koymak istedi. Fakat tam o sırada ayağı kayarak kılıç elinden yere düştü. Bunun üzerine eve saldıranlar toplanarak onu yakaladılar...[321] Ebu Bekir Cevherî ise şöyle nakleder: Ali, "Ben Allah'ın kulu ve Resulullah'ın (s.a.a) kardeşiyim." dedi! Nihayet onu Ebu Bekir'in yanına götürerek Ebu Bekir'e biat etmesini istediler. Bunun üzerine Ali şöyle dedi: "Ben hükümet ve hilâfete sizlerden daha layığım. Ben size biat etmem; aksine sizin bana biat etmeniz gerekiyor. Siz hilâfeti Resulullah'ın akrabaları ve yakınları olmanız bahanesiyle ensardan aldınız; onlar da bu deliliniz gereğince onu size bıraktılar. Ben de sizin ensara getirmiş olduğunuz delili getiriyorum.

O hâlde eğer nefsî heveslerinize uymuyorsanız ve eğer Allah'tan korkuyorsanız, bizim hakkımızda insaflı davranın; ensarın hükümeti sizin hakkınız olarak gördüğü gibi, siz de hükümeti bizim hakkımız olarak kabul edin; aksi durumda bile bile bize karşı yaptığınız bu zulmün vebali sizin üzerinizedir." Ömer, "Biat etmeden kurtulamazsın." dedi. Ali ise, "Ey Ömer!" dedi, "Sağdığın bu sütün yarısı sana ulaşacaktır. Ebu Bekir'in hükümetinin temellerini bugün sağlamlaştır ki yarın onu sana bıraksın. Vallahi ne seni dinlerim ve ne de ona uyarım." Ebu Bekir ise, "Bana biat etmezsen seni mecbur etmem." dedi. Ebu Ubeyde Cerrah da şöyle devam etti: "Ya Ebe'l-Hasan! Sen gençsin; bunlar ise Kureyş'ten olan senin yaşlı akrabalarındırlar! Sen ne onların tecrübesine sahipsin ve ne de işleri onlar kadar bilirsin! Bence böyle önemli bir sorumluluğu üzerine alması için Ebu Bekir senden daha güçlü, sabırlı ve iş bilendir! O hâlde sen de hükümeti ona bırak, buna razı ol. Ömrün yeter de uzun bir zaman yaşarsan hem fazilet ve Resulullah'a yakın olman açısından, hem de İslâm'da önceliğin ve cihadın açısından bu makama geçmeye herkesten daha lâyık olursun!" Ali, "Ey muhacirler!" dedi, "Allah'tan sakının; hükümet ve hilâfeti Muhammed'in (s.a.a) evinden çıkarıp kendi evlerinize, kendi mahallenize ve kendi kabilelerinize götürmeyin, onun ailesini halkın arasındaki makamlarından uzaklaştırmayın ve haklarını ayaklar altında çiğnemeyin. Ey muhacirler; vallahi bizim aramızda Kur'ân okuyan, din işlerini bilen, Resulullah'ın (s.a.a) sünnetinden haberdar olan ve yönetim işinden anlayan biri olduğu müddetçe bu ümmetin işlerini üstlenmeye biz Ehlibeyt sizlerden daha layığız. Vallahi bütün bunlar bizde vardır. O hâlde nefsî heveslerinize uymayın; aksi durumda haktan adım adım uzaklaşırsınız." İmam Ali'nin bu sözlerini duyan Beşir b. Sa'd ona şöyle dedi: "Ensar Ebu Bekir'e biat etmeden önce senin bu sözlerini duysaydı, senin hükümetini ve önderliğini kabul etme konusunda iki kişi bile birbiriyle ihtilâf etmezdi; ama -iş işten geçti ve- onlar Ebu Bekir'e biat ettiler!" Böylece Ali orada Ebu Bekir'e biat etmeden eve döndü.[322] Yine Ebu Bekir Cevherî şöyle der: Fâtıma, Ali ve Zübeyir'e nasıl davranıldığını görünce evinin kapısında durarak Ebu Bekir'e şöyle dedi: "Ey Ebu Bekir!

Ne kadar çabuk Resulullah'ın (s.a.a) ailesine karşı hile yapmaya başladın! Vallahi hayatta olduğum müddetçe Ömer'le konuşmayacağım."[323] Diğer bir rivayette ise şöyle geçer: Fâtıma hıçkırıklar içinde evden dışarı çıktı, halkı iterek evden uzaklaştırmaya başladı...[324] Yakubî de kendi Tarih'inde şöyle kaydeder: Fâtıma dışarı çıkarak evini işgal edenlere şöyle hitap etti: "Evimden dışarı çıkın; aksi takdirde vallahi başımı açarak Allah'a şikâyette bulunurum." Fâtıma'nın evine saldıranlar bu tehdidi duyunca dışarı çıkarak oradan uzaklaştılar.[325] Mes'udî kendi Tarih'inde şöyle yazar: Sakife'de Ebu Bekir'e biat edilmesinin ardından biat edenler, salı günü mescitte biatlerini yeniledikten sonra Ali (a.s) evden çıkarak Ebu Bekir'e şöyle hitap etti: "Müslümanların işlerini bozdun, bizimle hiç danışmadın ve hakkımızı görmezden geldin." Ebu Bekir ise, "Doğru söylüyorsun; ama ben fitne çıkmasından korktum." dedi.[326] Yakubî yine şöyle kaydeder: Bir grup Ali'nin etrafında toplanarak ona biat etmek istedi.

Ali (a.s) onlara, "Yarın sabah başlarınızı tıraş ederek burada hazır olun." dedi; ama yarın onlardan üç kişi dışında kimse gelmedi![327] Bu olaydan sonra Ali (a.s) geceleyin Fâtıma'yı bir bineğe bindirerek bir bir ensarın kapısına götürüyor, hakkını geri alması için onlardan kendisine yardım etmelerini istiyordu. Fâtıma (s.a) da onlardan Hz. Ali'ye (a.s) yardım etmelerini istiyordu. Fakat ensar diyordu ki: Ey Resulullah'ın kızı! Biz buna (Ebu Bekir'e) biat ettik ve iş işten geçti!! Amcan oğlu Ali hilâfete geçmek için Ebu Bekir'den önce davranmış olsaydı, elbette ki biz ondan başkasını kabul etmezdik. Ali (a.s) ise, "Ben Resulullah'ın (s.a.a) cenazesini yıkayıp, kefenleyip defnetmeden evinde bırakarak onun hilâfetini ele geçirmek için halkla savaşsa mıydım?!" diyordu. Fâtıma (s.a) da şöyle ekiyordu: Ebu'l-Hasan Ali yapılması gerekeni yaptı. Onlar öyle bir iş yaptılar ki onun hesabını Allah soracaktır ve buna cevap vermek zorundadırlar.[328] Muaviye, Ali'ye (a.s) yazdığı mektupta Yakubî'den naklettiğimiz bu konuya şöyle işaret eder: Hatırlıyorum ki, dün halk Ebu Bekir Sıddık'a biat edince evindeki mahremini (Hz. Fâtımatu'z-Zehra'yı) bir eşeğe bindirerek Hasan'la Hüseyin'in ellerini tutup sana yardım etmeleri için birer birer Bedir'dekilerin ve ilk Müslümanların kapılarını çaldın. Eşinle onların kapısına gittin, iki oğlunu iki delil olarak gösterip Resulullah'ın (mağaradaki) arkadaşına karşı onları tahrik ettin! Ama dört-beş kişiden başka hiç kimse sana olumlu cevap vermedi. Vallahi eğer sen haklı olsaydın şüphesiz hepsi sana yönelir, davetini kabul ederlerdi. Ama sen yersiz bir iddiada bulundun, hiç kimsenin inanmadığı bir söz söylüyordun ve olmayacak bir şey yapmak istiyordun. Seni kıyama teşvik eden Ebu Süfyan'a, "Emrimde iradeli ve sebatlı kırk kişi olsaydı onlara karşı kıyam ederdim..." diye verdiğin cevabı sen unuttuysan ben hiç unutmadım. [329] Muammer'in Zuhrî'den ve onun da Ümmü'l-Müminin Aişe'den naklettiği hadiste Resulullah'ın (s.a.a) mirası konusunda Fâtıma'yla (s.a) Ebu Bekir arasında geçen tartışmalara işaret edilmiştir. Aişe bu hadisin sonunda şöyle diyor: Fâtıma yüzünü Ebu Bekir'den çevirdi ve hayatta olduğu müddetçe onunla konuşmadı. Fâtıma Resulullah'tan (s.a.a) sonra altı ay yaşadı.

Ölümünden sonra da eşi Ali, Ebu Bekir'e haber vermeden gizlice cenaze namazını kılıp onu toprağa verdi. Hz. Zehra'nın varlığı Hz. Ali'ye saygı duyulmasına sebep oluyordu. Fâtıma hayatta olduğu müddetçe halk Ali'ye saygı gösteriyordu. Ama Hz. Fâtıma ölür ölmez halk ondan yüz çevirdi. Fâtıma Resulullah'tan (s.a.a) sonra sadece altı ay yaşadı. Muammer der ki: O sırada biri Zuhrî'ye, "Bu altı ay içinde Ali, Ebu Bekir'e biat etti mi?" diye sorunca şöyle cevap verdi: Hayır; bu müddet içerisinde Ali ve Hâşimoğulları'ndan hiç kimse Ebu Bekir'e biat etmedi.[330] Ancak Ali biat ettikten sonra diğerleri de biat ettiler. Ali, Fâtıma'nın ölümünden sonra halkı kendisine karşı ilgisiz bulunca Ebu Bekir'e biat etmek zorunda kaldı...[331] Belazurî der ki: Arapların mürtet olması söz konusu olunca Osman Ali'ye giderek şöyle dedi: Ey amca oğlu! Sen biat etmedikçe hiç kimse bu düşmanlarla savaşmak için dışarı çıkmaz ve... Osman o kadar buna benzer şeyler söyledi ki nihayet onu Ebu Bekir'in yanına götürdü ve Ali, Ebu Bekir'e biat etti. Ali'nin Ebu Bekir'e biat etmesinden sonra Müslümanlar sevinerek mürtetlerle savaşa hazırlandılar ve ordu her taraftan harekete geçti.[332] Evet, Ali, Fâtıma'nın (s.a) vefat etmesiyle halkın kendisine ilgisiz davranmasından sonra Ebu Bekir'e biat etmek zorunda kaldı. Fakat Resulullah'ın (s.a.a) vefatından sonra başına gelenlerden devamlı yakınıyor ve şikâyet ediyordu. Hatta kendi hilâfeti döneminde de bundan ıstırap duyuyor ve acıyla dile getiriyordu. Hz. Ali'nin (a.s) bu şikâyetlerini Nehcü'l-Belâğa'nın "Şıkşıkiyye" adlı hutbesinde apaçık görmekteyiz. Biz bu bölümün sonunda bu hutbeyi nakledeceğiz.


Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin