Ebu Bekir, Kendinden Sonra Hilâfete Ömer'i Tanıtıyor
Ebu Bekir ölüm döşeğinde yalnız Osman'ı çağırarak ona şöyle yazmasını söyledi:
Bismillahirrahmanirrahim
Bu, Ebu Bekir Ebu Kuhafe'nin Müslümanlara vasiyetnamesidir.
Ama sonra...
(Ebu Bekir bunu söyledikten sonra bayıldı. Bunun üzerine Osman kendi başına Ebu Bekir'in vasiyetnamesini şöyle tamamladı:) Ben kendi yerime sizin için Ömer b. Hattab'ı seçiyorum. Ben bu seçimde sizin için hayırdan başka bir şey dilemedim. O sırada Ebu Bekir kendine gelerek gözlerini açtı ve Osman'a, "Oku bakayım ne yazdın!" dedi. Osman da kendi yazdıklarını Ebu Bekir'e okudu. Ebu Bekir de onun yazdıklarını duyunca tekbir getirerek dedi ki: Ben baygınken ölmemden ve benden sonra hilâfet konusunda insanların ihtilâfa düşmesinden mi korktun? Osman, "Evet." Cevabını verdi. Ebu Bekir, "Yazdıklarını kabul ediyorum. Allah İslâm ve Müslümanlardan dolayı sana hayırlı mükâfat versin." dedi ve Osman'ın yazdıklarını imzaladı! Taberî bu olaydan önce şöyle yazar: Ömer elinde bir hurma dalı olduğu hâlde Resulullah'ın (s.a.a) mescidinde halkın arasında oturmuştu. Ömer'in hilâ fet hükmünü elinde bulunduran Ebu Bekir'in azat ettiği kölesi Şedid de oradaydı. O sırada Ömer halka şöyle dedi: "Ey insanlar! Resulullah'ın halifesinin söz ve tavsiyelerini dinleyin ve ona itaat edin. O diyor ki ben sizin hayrınızı dilemekte kusur etmedim."[352] Ömer'in bu tutumuyla, geçmişte Resulullah'ın (s.a.a) vasiyetnamesinin yazılmasına karşı çıkışı arasındaki fark, dikkate değerdir!
Şûra ve Osman'a Biat
İbn Abdurabbih Ikdu'l-Ferid adlı kitabında şöyle yazar: Ömer yaralanınca ona kendi yerine birini seçmesini önerdiler. Bunun üzerine Ömer dedi ki: "Ebu Ubeyde Cerrah hayatta olsaydı yerime onu seçerdim. Allah bunun sebebini benden sorsaydı, cevap olarak, 'Peygamber'in, onun ümmetin emini olduğunu söylüyordu!' derdim. Ve eğer Ebu Huzeyfe'nin azat etmiş olduğu kölesi Salim hayatta olsaydı, şüphesiz kendi yerime onu seçerdim. Allah bunun sebebini soracak olsaydı, 'Resulullah'ın, 'Salim Allah'ı o kadar seviyor ki, Allah'tan korkmasaydı bile, yine de O'na itaatsizlik etmezdi.' dediğini duydum, derdim."[353] Bunun üzerine, "Ya Emire'l-Müminin, her hâlükârda birini kendi yerinize seçin." dendiğinde şu cevabı verdi:
Bütün bunlardan sonra sizin işinizi, (Hz. Ali'ye işaret ederek) sizi hak ve adalete yönlendirecek bir kişiye bırakmak ve onu size halife seçmek istiyordum. Ama benim ölümün ve dirimin böyle bir şeye tahammül etmeyeceğini ve bunu kabul etmeyeceğini gördüm! Belazurî Ensabu'l-Eşraf'ta şöyle diyor: Ömer, "Bana Ali, Osman, Talha, Zübeyir, Abdurrahman b. Avf ve Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı çağırın." dedi. Onları çağırdıklarında Ali (a.s) ve Osman'dan başka hiç kimseyle konuşmadı. Ali'ye (a.s) dedi ki: "Ey Ali! Bu insanlar senin Resulullah'ın akrabası ve damadı oluşunu ve Allah Telâ'nın sana vermiş olduğu ilim ve fıkhı göz önünde bulundurarak seni hilâfete seçebilirler; eğer bu işi üstlenirsen Allah'ı unutma! Sonra Osman'a dönerek şöyle dedi: "Ey Osman! Bu ümmet senin Resulullah'ın damadı oluşunu ve yaşını gözeterek seni hükümete geçirebilirler; eğer bu işi üstlenirsen Allah'tan kork ve Ebu Muaytoğulları'nı insanların sırtına bindirme." Ömer, sonra Suheyb'i çağırmalarını emretti. Suheyb gelince ona şöyle dedi: "Sen üç gün halka namaz kıldır. Bu müddet içerisinde bunlar da toplanarak müşavere etsinler. Sonuçta kendi aralarından bir kişinin hilâfetine oy verirlerse, muhalefet edenin boynunu vur!" Ömer, yanına gelen bu grup dışarı çıktıktan sonra, "Eğer halk bu 'Ecleh'i[354] hilâfete seçerse, onları doğru yola hidayet eder." dedi.[355] er-Riyazu'n-Nazira kitabında Ömer'in şöyle dediği geçer: Hilâfete o alnı yüksek kişiyi seçecek olsalar ne mutlu onlara; o, boynunda kılıç bile olsa onları hakka götürür. Muhammed b. Kâ'b der ki, o sırada ben Ömer'e, "Bunu bildiğin hâlde neden onu hilâfete seçmiyorsun?" dedim. Ömer şöyle cevap verdi: Halkı kendi hâllerine bırakmamın sebebi, benden üstün olan kimsenin onları kendi hâllerine bırakmış olmasıdır![356] Belazurî Ensabu'l-Eşraf'ta Vâkıdî'den naklen şöyle der: Ömer kendisinden sonra hilâfete kimi seçmesinin uygun olduğu hakkında etrafındakilerin görüşünü alıyordu. Ona, "Osman hakkında ne dersin?" dediler.
Ömer, "Onu seçecek olursam, Ebu Muayt'i halkın sırtına bindirmiş olurum." dedi. "Zübeyir nasıldır?" dediler. Ömer, "O razı ve memnun olunca mümindir, öfkelendiğinde ise kalben kâfirdir!" dedi. "Ya Talha!" dediler. Ömer, "O, burnu havada, ama oturduğu yer suyun içinde olan kibirli bir adamdır!" dedi. "Ya Sa'd b. Ebî Vakkâs?" dediler. "Süvarilere kumandanlığında söz yoktur, ama küçük bir kasabayı zor idare eder." dedi. "Ya Abdurrahman b. Avf hakkında ne dersin?" diye sorduklarında, "Kendi ailesini idare edebilirse bu ona yeter." dedi![357] Belazurî kitabının başka bir yerinde ise şöyle der: Ömer b. Hattab yaralanınca Abdullah Cud'an'ın azat etmiş olduğu kölesi Suheyb'i çağırarak, muhacir ve ensarın ileri gelenlerini toplamasını emretti. Onlar gelince, Ömer şöyle dedi: "Ben sizin yönetiminizi, aralarından bir kişiyi size imam olarak seçmeleri için Resulullah'ın hayatının son anlarına kadar kendilerinden razı olduğu ilk muhacirlerden oluşan altı kişilik bir şûraya bırakıyorum!" Daha sonra şûradakilerin isimlerini söyledi ve sonra da Ebu Talha ve Zeyd b. Sehl el-Hazrecî'ye dönerek şöyle dedi: "Yanına ensardan elli kişi al. Ben ölünce, onları üç gün içinde aralarında bir kişiyi halife seçmeye zorla." Suheyb'e de bir halife seçilinceye kadar halka namaz kıldırmasını söyledi. O zaman Talha b. Abdullah orada yoktu; Serat[358] adındaki yerindeydi. Ömer dedi ki: "Eğer bu üç gün içinde Talha gelirse sorun yok; aksi takdirde onu beklemeyin ve halifeyi seçmek konusunda ciddi davranarak üzerinde ittifak ettiğiniz kişiye biat edin. Birisi sizin görüşünüze muhalefet ederse boynunu vurun!" Râvi der ki: Birini Talha'nın peşine göndererek birkaç gün içinde hemen Medine'ye gelmeye teşvik ettiler. Buna rağmen Talha Medine'ye ulaştığında Ömer ölmüştü ve sman'a
biat edilmişti. Bu yüzden Talha evde oturarak, "Ben, izni alınmadan adına iş yapılan bir kimse miyim?" dedi. Osman onu görmeye gidince Talha ona dedi ki: "Ben kabul etmezsem sen istifa eder misin?" Osman, "Evet." dedi. Talha, "Bu durumda ben de senin hilâfetini teyit ediyorum!" dedi ve Osman'a biat etti.[359] Yine Belazurî, Abdullah b. Sa'd b. Ebu Serh'in şöyle dediğini kaydeder: Ben, Osman'a biatin -Talha'nın muhalefetiyle- sarsılmasından korkuyordum. Nihayet Talha gelerek Osman'la akrabalığını gözetip Osman'a karşı bu davranışıyla bu sıkıntıyı ortadan kaldırdı. Osman da Talha'nın bu muhabbetini karşılıksız bırakmadı; devamlı ona saygılı davranıp onu ağırlıyordu. Ama Osman muhasara edilince onun en zorlu düşmanı Talha sayılıyordu.[360] Belazurî, Ensabu'l-Eşraf'ının başka bir yerinde İbn Sa'd'ın senediyle Ömer'den şöyle nakleder: Halife seçimi, azınlığın çoğunluğa uymasıyla gerçekleşmelidir; kim size muhalefet ederse boynunu vurun.[361] Yine Ebu Mihnef'ten naklen şöyle yazar: Ömer şûradakilere halife seçimi için üç gün müşavere etmelerini emretti. Eğer iki kişi birinin ve iki kişi de başka birinin hilâfete geçmesini isterse yeniden müşavere edip oylama yapsınlar. Ama eğer dört kişi birini hilâfete seçer de birisi muhalefet ederse, dört kişiyi izleyin. Ama eğer üç kişi birini ve üç kişi de başka birini seçerse Abdurrahman b. Avf'ın bulunduğu grubu kabul edin. Çünkü Abdurrahman b. Avf dininde güvenilirdir ve onun oyunu Müslümanlar kabul ederler.[362] Hişâm b. Sa'd kanalıyla da Zeyd b. Eslem'den, onun da babasından Ömer'in şöyle dediğini nakleder: Oylar üçe üç olursa, Abdurrahman b. Avf'ın bulunduğu grubu izleyin, onu kabul edin ve ona itaat edin.[363] Yine Ömer'den şöyle naklederler: Bazıları Ebu Bekir'e biatin hesap edilmemiş ve aceleye getirilen bir iş olduğunu söylüyorlar; Allah onun şerrini insanlardan uzaklaştırdı. Ömer'e biatin de halkın görüşü alınmadan gerçekleştirildiğini dile getirirler. Ama şimdi benden sonra hükümeti şûraya bırakıyorum; dört kişi birini kabul ederse diğer iki kişi, dört kişiyi izlemelidir. Ama eğer oylar üçe üç olursa Abdurrahman b. Avf'ın bulunduğu grubun görüşünü kabul edin ve onun görüşüne tâbi olun. Hatta Abdurrahman bir elini biat olarak diğer eline vurursa (kendisini halife seçerse), onu kabul edin.[364] Muttaki Hindî de Kenzü'l-Ummal'da, Muhammed b. Cübeyr'den, o da babasından Ömer'in şöyle dediğini nakleder: Eğer Abdurrahman b. Avf biat için bir elini diğerine vurursa, siz de ona biat edin. Yine Eslem'den Ömer b. Hattab'ın şöyle dediğini nakleder: Abdurrahman b. Avf kime biat ederse, siz de ona biat edin; biati kabul etmeyenin de boynunu vurun.[365] Bütün bunlardan anlaşılan şudur: Ömer, bir siyaset uygulayarak hilâfet hükmünü Abdurrahman b. Avf'a vermiş ve gerektiğinde kullanması için ona özel bir imtiyaz tanımıştı. O, daha önce Abdurrahman b. Avf'la, hilâfet için Şeyheyn'in (Ebu Bekir ve Ömer'in) gidişatını izlemeyi şart koşması konusunda anlaşmıştı. Şeyheyn'in gidişatı, Allah'ın Kitabı ve Resulullah'ın (s.a.a) sünnetine uymakla bir sırada yer aldığında, İmam Ali'nin (a.s) ona uymak istemeyeceğini, ama Osman'ın bunu kabul ederek hilâfete ulaşacağını biliyordu.İmam Ali (a.s) sadece böyle bir seçime muhalefet ederdi. Dolayısıyla önceden muhaliflerin, yani İmam Ali'nin (a.s) idam hükmünü vermişti! Bunun en bariz delili, daha önce söylediklerimize ilâveten İbn Sa'd'ın, Tabakat'ında Said b. Âs'tan naklettiği konudur. Bu konu özetle şöyledir: Said b. Âs, Ömer'in yanına giderek evini genişletmek için elindeki toprakları biraz fazlalaştırmasını istedi.
Ömer, sabah namazından sonra onun bu isteğini yerine getireceğini söyledi ve bu nedenle sabahleyin erkenden Said'in evine gitti... Said der ki: Halife ayağıyla bir çizgi çizerek evimin alanını genişletti. Ama ben, "Ya Emire'l-Müminin! Benim kalabalık bir ailem var, daha fazla ver." dedim. Ömer dedi ki: "Şimdilik bu kadar yeter; benden sonra birisi hilâfete ulaşacak, akrabalığını gözetecek ve ihtiyacını giderecektir; bu sır aramızda kalsın!" Said der ki: Ömer'in hilâfetinden sonra onun tayin etmiş olduğu şûrayla Osman hilâfete ulaştı. Osman, hilâfetinin ilk gönlerinden itibaren benim rızamı kazandı ve isteğimi çok güzel bir şekilde yerine getirerek beni hükümetine ortak etti... [366] Binaenaleyh, Ömer çok öncelerden kendisinden sonra Said'in akrabalarından olan Osman'ın hilâfete ulaşacağını haber vermiş ve ondan bu sırrı hiç kimseye söylememesini istemişti. Bunlardan anlaşılan şudur: Osman'ın hilâfeti, Ömer'in hayatı döneminde ve onun imzasıyla kesinleşmişti. Altı kişilik şûra olayı ise, hilâfet düzeninin sonraki halifenin seçiminde tarafsız olduğunu göstermek için sadece bir kamuflajdı! İmam Ali'yi suikastla ortadan kaldırma plânına gelince, yine İbn Sa'd'ın kendi Tabakat'ında Said b. Âs'ın biyografisinde kaydettiği şu sözler buna apaçık bir şekilde delâlet etmektedir: Bir gün Ömer b. Hattab, Said b. Âs'a dedi ki: "Niçin babanı ben öldürmüşüm gibi benden uzak duruyor, yüzünü çeviriyorsun? Babanı ben öldürmedim; Ali b. Ebu Talib öldürdü!"[367] Ömer, bu sözleriyle Said'i, babasını öldüren Ali b. Ebu Talib'ten intikam almak için tahrik etmiyor mu?
Dostları ilə paylaş: |