AYRILIK / AYIRMAK
1ـ إيّاكَ وَ الفُرْقَةَ، فَإنَّ الشّاذَّ مِنَ النّاسِ لِلشَّيْطانِ / 2697.
1- Ayrılıktan uzak dur, zira halktan kopan azınlık şeytanındır. /2697
2ـ إيّاكُمْ وَ الفُرْقَةَ ، فَإنَّ الشّاذَّ عَنْ أهْلِ الحَقِّ لِلشَّيْطانِ، كَما أنَّ الشّاذَّ مِنَ الغَنَمِ لِلذِّئْبِ / 2747.
2- Ayrılıktan kaçının, zira sürüden ayrılan kurda yem olduğu gibi, hak ehlinden ayrılan da şeytana ait olur. /2747
3ـ بِئْسَ السَّعْيُ اَلتَّفْرِقَةُ بَيْنَ الأليفَيْنِ / 4412.
3- İki dostu birbirinden ayırmaya çalışmak ne de kötü uğraştır! /4412
4ـ لِكُلِّ جَمْعٍ فُرْقَةٌ / 7292.
4- Her topluluk için ayrılık vardır. /7292
5ـ اِلْزَمُوا الجَماعَةَ، وَ اجْتَنِبُوا الفُرْقَةَ / 2488.
5- Birlik olun, ayrılıktan kaçının. /2488
AZ
1ـ قَليلٌ يَدُومُ خَيْرٌ مِنْ كَثيرِ يَنْقَطِعُ / 6728.
1- Sürekli olan az, arkası kesilen çoktan daha hayırlıdır. /6728
2ـ اَلتَّقَلُّلُ وَ لا التَّذَلُّلُ / 362.
2- Zelil olmaktansa az olsun. /362
3ـ أقَلُّ شَيْءٍ الصِّدْقُ وَ الأمانَةُ / 3168.
3- (Halk arasında) en az olan şey, doğruluk ve emanettir. /3168
4ـ مَنْ قَلَّ ذَلَّ / 7656.
4- Az olan ezilir.[15] /7656
AZARLAMAK / KINAMAK
1ـ اَلاِفْراطُ فِي المَلامَةِ يَشُبُّ نارَ اللَّجاجَةِ / 1768.
1- Azarlarken aşırıya kaçmak inat ateşini körükler. /1768
2ـ أهْوَنُ شَيْءٍ لائِمَةُ الجُهّالِ / 3286.
2- En aşağılık şey, cahillerin azarlamasıdır. /3286
3ـ إذا ذَمَمْتَ فَاقْتَصِرْ / 3984.
3- Kınadığın zaman kısa tut. /3984
4ـ رُبَّ مَلُومٍ وَ لاذَنْبَ لَهُ / 5339.
4- Nice azarlananlar vardır ki hiçbir suçu yoktur. /5339
5ـ عِنْدَ كَثْرَةِ العِثارِ وَ الزَّلَلِ تَكْثُرُ المَلامَةُ / 6219.
5- Kötülük ve sürçmeler çoğaldığında kınanma da çoğalır. /6219
6ـ قَدْ يَنْجَعُ المَلامُ / 6653.
6- Bazen kınamak fayda verir. /6653
7ـ اَلتَّقْريعُ أحَدُ العُقُوبَتَيْنِ / 1430.
7- Kınama, iki cezalandırmadan biridir. /1430
8ـ إعادَةُ التَّقْريعِ أشَدُّ مِنْ مَضَضِ الضَّرْبِ
8- Kınamayı iade etmek,en acı vuruştur. 1318
9ـ كَثْرَةُ التَّقْريعِ تُوغِرُ اللقُلُوبَ، وَ تُوحِشُ الأصْحابَ / 7112.
9- Kınamanın çokluğu kalplerde kinleri tutuşturur, dostları ise ürkütür. /7112
10ـ مَنْ كَثُرَ لَوْمُهُ كَثُرَ عارُهُ / 8431.
10- Çok kınayanın çirkinliği artar. /8431
11ـ لا يَلُمْ لائِمٌ إلاّ نَفْسَهُ / 10152.
11- Kınayan ancak kendi nefsini kınasın. /10152
12ـ إيّاكَ أنْ تَكْونَ علَى النّاسِ طاعِناً, وَ لِنَفْسِكَ مُداهِناً, فَتَعْظُمَ عَلَيكَ الحَوْبَةُ, وَتُحْرَمَ المَثُوبَةَ /2711.
12- Halkı azarlarken kendine karşı kayıtsız kalmayasın sakın; yoksa günahın çoğalır ve mükâfattan mahrum kalırsın. /2711
13ـ مَنْ عَيَّرَ بِشَيْءٍ بُلِيَ بِهِ /7859.
13- Bir şeyden dolayı (başkalarını) azarlayan, ona müptela olur. /7859
AZAT ETMEK
1ـ إذا مَلَكْتَ فَأعْتِقْ /3990.
1- Sahip olduğunda azat et. /3990
AZIK
1ـ ألا وَقَدْ اُمِرْتُمْ بِالظَّعْنِ، وِدُلِلْتُمْ عَلَى الزَّادِ، فَتَزَوَّدُوا مِنَ الدُّنيا ما تَحُوزونَ (تَحْرُزُونَ) بِهِ أنْفُسَكُمْ غَداً/ 2783.
1- Bilesiniz ki sizler ayrılığa emrolunmuş ve azık için irşat edilmişsiniz. Öyleyse yarın (kıyamet) için size yetecek kadar dünyadan azık alın. /2783
2ـ إنَّ مِنَ الفَسادِ إضاعَةَ الزَّادِ/ 3398.
2- (Kıyamet) azığını zayi etmek de bir çeşit fesattır. /3398
3ـ تَزَوَّدُوا مِنْ أيّامِ الفَناءِ لِلبَقاءِ، فَقَدْ دُلِلْتُمْ علَى الزَّادِ، وَاُمِرْتُمْ بِالظَّعْنِ، وَحُثِثْتُمْ عَلَى المَسيرِ/ 4518.
3- Şu fani günlerden ebedî hayat için azık toplayın; (zira) azık hakkında irşat edilmişsiniz, yolculuğa emrolunmuşsunuz ve gitmeye teşvik edilmişsiniz. /4518
4ـ تَزَوَّدُوا مِنَ الدُّنيا ما تَحْرُزُونَ (تَحُوزُونَ) بِهِ أنْفُسَكُمْ غَداً، وَخُذُوا مِنَ الفَناءِ للبَقاءِ/ 4535.
4- Dünyadan yarın (kıyamette) kendinizi koruyacak kadar azık toplayın; geçici (dünyadan) sonsuz (ahiret) için (bir şeyler) alın. /4535
5ـ زادُ المَرْءِ إلَى الآخرَةِ الوَرَعُ، وَالتُّقى/ 5489.
5- İnsanın ahiret azığı, günahtan sakınması ve takvasıdır. /5489
6ـ عَلَيْكَ بِحُسْنِ التَّأهُّبِ وَالاسْتِعْدادِ، والاستِكْثارِ مِنَ الزَّادِ/ 6136.
6- Sana, güzelce hazırlıklı olmanı ve (kıyamet azığını) çoğaltmanı öneriyorum. /6136
7ـ عَجِبْتُ لِمَنْ عَرَفَ أنَّهُ مُنْتَقِلٌ عَنْ دُنياهُ كَيْفَ لا يُحسِنُ التَّزَوُّدَ لأُخراهُ/ 6275.
7- Şaşarım dünyadan göçeceğini bilen kimseye; nasıl olur da ahireti için güzel azık hazırlamaz? /6275
8ـ كُلُّ امْرِءٍ عَلى ما قَدَّمَ قادِمٌ وَبِما عَمِلَ مَجْزِيٌّ/ 6882.
8- Her insan önceden gönderdiğine doğru gidicidir ve (her insan) amel ettiğiyle mükâfatlandırılacaktır. /6882
9ـ كَما تُقَدِّمُ تَجِدُ/ 7215.
9- Gönderdiğin gibi bulacaksın. /7214
10ـ كَما تَزْرَعُ تَحْصُدُ/ 7215.
10- Ektiğin gibi biçersin. /7215
11ـ لِيَكُنْ زادُكَ التَّقوى/ 7387.
11- Azığın takva olsun. /7387
12ـ مِنَ الفَسادِ إضائَةُ الزَّادِ/ 9273.
12- Azığını zayi etmek de bir tür fesattır. /9273
13ـ ما قَدَّمْتَ اليَومَ تَقْدِمْ علَيْهِ غَداً، فَامْهَدْ لِقَدَمِكَ، وَقَدِّمْ لِيَومِكَ/ 9609.
13- Yarın (kıyamette) bugün gönderdiğinin üzerine basacaksın; öyleyse ayağın için sergi aç ve kıyamet için (azık) gönder. /9609
AZİM / KARAR
1ـ مَنْ أظْهَرَ عَزْمَهُ بَطَلَ حَزْمُهُ /7980.
1- Azmini açığa vuran basiretini hiç eder. /7980
2ـ مَنْ ساءَ عَزْمُهُ رَجَعَ عَلَيْهِ سَهْمُهُ /8315.
2- Azmi kötü olanın oku kendine döner. /8315
3ـ لا تَعْزِمْ عَلى ما لَمْ تَسْتبِنَ الرُّشْدَ فيهِ /10183.
3- Gelişme görmediğin şeye azmetme. /10183
4ـ لا خَيْرَ في عَزْمٍ بِلا حَزْمٍ /10682.
4- Basiretsiz kararda hayır yoktur. /10682
AZİM / KARARLILIK / GAYRET
1ـ أبْعَدُ الهِمَمِ أقْرَبُها مِنَ الكَرَمِ / 2962.
1- En yüce azim, cömertliğe en yakın olandır. /2962
2ـ بِقَدرِ الهِمَمِ تَكُونُ الهُمُومُ / 4277.
2- Sıkıntı ve kederler, azimlerin ölçüsü kadardır. /4277
3ـ خَيْرُ الهِمَمِ أعْلاها / 4977.
3- En hayırlı azim, en büyük olanıdır. /4977
4ـ كُنْ بَعيدَ الهِممِ إذا طَلَبْتَ، كَريمَ الظَّفَرِ إذا غَلَبْتَ / 7161.
4- Bir şey istediğinde azmin yüksek olsun; galip geldiğinde ise cömert ol (intikam alma). /7161
5ـ مَنْ كَبُرَ هِمَّتُهُ كَبُرَاهْتِمامُهُ / 7850.
5- Azmi büyük olanın özeni de büyük olur. /7850
6ـ مَنْ صَغُرَتْ هِمَّتُهُ بَطَلَتْ فَضيلَتُهُ / 8019.
6- Azmi küçük olanın üstünlüğü de düşer. /8019
7ـ مَنْ شَرُفَتْ هِمَّتُهُ عَظُمَتْ قيمَتُهُ / 8320.
7- Azmi büyük olanın değeri de büyük olur. /8320
8ـ مَنْ كَبُرَتْ هِمَّتُهُ عَزَّ مَرامُهُ / 8406.
8- Azmi büyük olan amacı saygın olur. /8406
9ـ اِقْصِرْ هِمَّتَكَ عَلي ما يَلْزِمُكَ، وَلا تَخُضْ فيما لا يَعْنيكَ / 2303.
9- Sana lazım olan şeyde bütün çabanı harca ve gerekli olmayan şeye dalma. /2303
10ـ مَنْ رَقي دَرَجاتِ الهِمَمِ عَظَّمَتْهُ الأُمَمُ / 8526.
10- Azmin aşamalarını kat edeni milletler büyük sayar. /8526
11ـ مَنْ لَمْ يَكُنْ هَمُّهُ ما عِنْدَ اللهِ سُبْحانَهُ لَمْ يُدْرِكْ مُناهُ / 8970.
11- Allah'ın yanında olan şeye ulaşmak için azin göstermeyen arzularına ulaşmaz. /8970
12ـ لا تَهْتِمَنَّ إلاّ فيما يُكْسِبُكَ أجْراً وَلا تَسْعَ إلاّ فِي اغْتِنامِ مَثُوبَةٍ / 10320.
12- Mükâfatını alacağın işin dışında bir şeye önem verme; sevap ganimetini dışında bir şeyle de uğraşma. /10320
13ـ عَلي قَدْرِ الهِمَّةِ تَكُوُن الْحَمِيَّةُ / 1674.
13- Kıskançlık, azmin ölçüsü kadardır. /1674
14ـ قَدْرُ الرَّجُلِ عَلي قَدْرِ هِمَّتِهِ، وَ عَمَلُهُ عَلي قَدْرِ نِيَّتِهِ / 6743.
14- İnsanın değeri, azmi kadar; ameli de niyeti kadardır. /6743
15ـ ما رَفَعَ امْرَءً كَهِمَّتِهِ، وَلا وَضَعَهُ كَشَهْوَتِهِ / 9707.
15- Hiçbir şey insanı azmi kadar yüceltmez ve nefsanî istekleri kadar da alçaltmaz. /9707
16ـ هُمُومُ الرَّجُلِ عَلي قَدْرِ هِمَّتِهِ، وَ غَيْرَتُهُ عَلي قَدْر حَمِيَّتِهِ / 10059.
16- Kişinin saygısı azmi kadar ve kıskançlığı da namusunun ölçüsüncedir. /10059
17ـ لا تَجْعَلْ أكْبَرَ هَمِّكَ بِأهْلِكَ وَ وَلَدِكَ، فَإنَّهُمْ إنْ يَكُونُوا أوْلِياءَ اللهِ سُبْحانَهُ فَإنَّ اللهَ لا يُضَيِّعُ وَلِيَّهُ، وَ إنْ يَكُونُوا أعْداءَ اللهِ فَما هَمُّكَ بِأعْداءِ اللهِ/ 10392.
17- Eşini ve çocuğunu kendine büyük dert etme. Zira eğer Allah'ın evliyaları olurlarsa Allah da kendi velisini (dostunu) atmaz. Ama Allah'ın düşmanı olurlarsa o zamanda Allah'ın düşmanlarını neden kendine sorun ediyorsun ki? /10392
18ـ لا تُشْعِرْ قَلْبَكَ الْهَمَّ عَلي ما فاتَ، فَيَشْغَلَكَ عَمّا هُوَ آتٍ / 10434.
18- Kaybettiğin şeyi kendine sorun etme. Çünkü seni gelecek olan şeylerden alıkoyar. /10434
B
Dostları ilə paylaş: |