Alulbeyt Yayınları: 07



Yüklə 10,66 Mb.
səhifə3/84
tarix03.08.2018
ölçüsü10,66 Mb.
#66726
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   84

ACİZ / ACİZLİK


1ـ أعْجَزُ النّاسِ آمنُهُمْ لِوُقُوعِ الحَوادِثِ , وَهُجُومِ الأجَلِ /3339.

1- Halkın en âcizi, olaylara ve ansızın gelen ecele karşı (kendinden) emin olan kimsedir. /3339

2ـ رُبَّما أدْرَكَ العاجِزُ حاجَتَهُ /5375.

2- Aciz, bazen isteğine ulaşır. /5375

3ـ اَلعَجْزُ مَعَ لُزُومِ الخَيْرِ خَيْرٌ مِنَ القُدْرَةِ مَعَ رُكُوبِ الشَّرِّ /1973.

3- İyilikle beraber olan acizlik, kötülük işlemedeki kudretten daha iyidir. /1973

4ـ اَلعَجْزُ إضاعَةٌ /118.

4- Acizlik (kendini) zayi etmektir. /118

5ـ اَلعَجْزُ مَضْيَعَةٌ /170.

5- Acizlik (kendini) mahvetmektir. /170

6ـ اَلعَجْزُ سَبَبُ التَّضْييعِ /416.

6- Kendini acizliğe vurmak, helaketi doğurur. /416

7ـ اَلعَجْزُ شَرُّ مَطِيَّةٍ /655.

7- Acizlik binilecek en kötü devedir. /655

8ـ اَلعَجْزُ يُثْمِرُ الهَلَكَةَ /712.

8- Acizliğin meyvesi helakettir. /712

9ـ اَلعَجْزُ يُطْمِعُ الأعْداءَ /1079.

9- Acizlik düşmanları tamahlandırır.

10ـ ثَمَرَةُ اَلعَجْزِ فَوْتُ الطَّلَبِ /4597.

10- Acizliğin meyvesi, istenilen şeyin elden gitmesidir. /4597

11ـ اَلعَجْزُ اِشْتِغالُكَ بِالمَضْمُونِ لَكَ عَنِ المَفْرُوضِ عَلَيْكَ وَتَرْكُ القَناعَةِ بِما أُوتيتَ

11- Aciz görünmek, yani; sana kefil olunan şeylerle meşgul olup vacip olan şeylerden gafil olman ve sana verilen şeyde kanaati terk etmendir. /1490


AÇGÖZLÜLÜK / TAMAH


1ـ اَلمَذَلَّةُ وَالمَهانَةُ وَالشَّقاءُ, فِي الطَّمَعِ, وَالحِرْصِ /2095.

1- Zillet, alçaklık ve bedbahtlık hırsta ve açgözlülüktedir. /2095

2ـ اَلطَّمَعُ مُورِدٌ غَيْرُ مُصْدِرٍ, وَضامِنٌ غَيْرُ مُوفٍ /2098.

2- Açgözlülük getirendir, götürmez; kefildir, vefa etmez. /2098

3ـ أهْلَكُ شَيْءٍ الطَّمَعُ /2879.

3- En helak edici şey açgözlülüktür. /2879

4ـ أضَرُّ شَيْءٍ اَلطَّمَعُ /2890.

4- En zararlı şey açgözlülüktür. /2890

5ـ أقْبَحُ الشِّيَمِ اَلطَّمَعُ /2896.

5- En çirkin huy açgözlülüktür. /2896

6ـ أسْوَءُ شَيْءٍ الطَّمَعُ /2995.

6- En kötü şey tamahtır. /2995

7ـ أصْلُ الشَّرَهِ اَلطَّمَعُ, وَثَمَرَتُهُ اَلمَلامَةُ /3094.

7- Hırsın kökü açgözlülük, meyvesi ise kınanmaktır. /3094

8ـ أزْرى بِنَفْسِه مَنِ اسْتَشْعَرَ الطَّمَعَ /3136.

8- Açgözlülüğü kuşanan kendini lekeler. /3136

9ـ أكْثَرُ مَصارِعِ العُقُولِ تَحْتَ بُرُوقِ المَطامِعِ /3175.

9- Akılların en çok ayağının kaydığı yer, tamahların alevlendiği yerlerdir. /3175

10ـ اَلطَّمَعُ مُضِرٌّ /53.

10- Tamah insana zarar verir. /53

11ـ اَلطَّمَعُ مِحْنَةٌ /120.

11- Tamah zorluktur. /120

12ـ اَلطَّمَعُ رِقٌّ /126.

12- Tamah köleliktir. /126

13ـ اَلطَّمَعُ فَقْرٌ /137.

13- Tamah fakirliktir. /137

14ـ اَلطَّمَعُ مُذِلٌّ / اَلوَرَعُ مُجِلٌّ /190.

14- Tamah zelil eder, dindarlık ise yüceltir. /190

15ـ اَلطَّمَعُ أوَّلُ الشَّرِّ /297.

15- Tamah şerrin başıdır. /297

16ـ اَلطَّمَعُ فَقْرٌ حاصِرٌ (ظاهِرٌ) /308.

16- Tamah sıkıcı (veya aşikâr) bir perişanlıktır. /308

17ـ اَلطَّمَعُ مَذَلَّةٌ حاضِرَةٌ /440.

17- Tamah zillet yeri veya hazırlanmış zillettir. /440

18ـ الذُّلُّ مَعَ الطَّمَعِ /445.

18- Zillet tamahla birliktedir. /445

19ـ اَلمَطامِعُ تُذِلُّ الرِّجالَ /633.

19- Tamahlar büyük insanları zelil eder. /633

20ـ اَلطَّمَعُ رِقٌّ مُخَلَّدٌ /755.

20- Tamah ebedi köleliktir. /755

21ـ اَلطَّمَعُ يُذِلُّ الأميرَ /1093.

21- Tamah sultanı zelil eder. /1093

22ـ إنْ أطَعْتَ الطَّمَعَ أرْداكَ /3753.

22- Tamahın sözünü dinlersen helak olursun. /3753

23ـ بِالأطْماعِ تَذِلُّ رِقابُ الرِّجالِ /4359.

23- Tamah yüzünden büyük insanların başları aşağı olur. /4359

24ـ بِئْسَ قَرينُ الدّينِ الطَّمَعُ /4409.

24- Tamah dindarlığın (dinin) ne de kötü arkadaşıdır! /4409

25ـ ثَمَرَةُ الطَّمَعِ الشَّقاءُ /4609.

25- Tamahın meyvesi talihsizliktir. /4609

26ـ ثَمَرَةُ الطَّمَعِ ذُلُّ الدُّنيا والآخِرَةِ /4639.

26- Tamahın meyvesi dünyada ve ahirette zelil olmaktır. /4639

27ـ ذَر الطَّمَعَ , وَ الشَّرَهَ , وَعَلَيْكَ بِلُزُومِ العِفَّةِ والوَرَعِ /5184.

27- Tamah ve hırstan elini çek, iffetli ve dindar ol, onlardan ayrılma. /5184

28ـ ذُلُّ الرِّجالِ فِي المَطامِعِ , وَفِناءُ الآجالِ في غُرُورِ الآمالِ /5202.

28- Büyük insanların zilleti tamahlarındadır, ömürlerinin ellerinden çıkması ise uzun arzulara kanmalarındandır. /5202

29ـ رَأسُ الوَرَعِ تَرْكُ الطَّمَعِ /5248.

29- Dindarlığın başı tamahı terk etmektir. /5248

30ـ رُبَّ طَمَعٍ كاذِبٍ لأمَلٍ غائِبٍ (خائِبٍ) /5311.

30- Olmayan arzular için nice yalancı tamahlar vardır. /5311

31ـ رُكُوبُ الأطْماعِ يَقْطَعُ رِقابَ الرِّجالِ /5419.

31- Tamahlara binenler büyük insanların boyunlarını keserler. /5419

32ـ سَبَبُ فَسادِ اليَقينِ الطَّمَعُ /5513.

32- Tamah yakinin yok eder. /5513

33ـ سَبَبُ فَسادِ الوَرَعِ الطَّمَعُ /5548.

33- Tamah dindarlığı mahveder. /5548

34ـ ضادُّوا الطَّمَعَ بِالوَرَعِ /5916.

34- Tamahı dindarlıkla ortadan kaldırın. /5916

35ـ عَبْدُ المَطامِعِ مُسْتَرَقٌ, لا يَجِدُ أبَداً العِتْقَ /6299.

35- Tamahların kölesi hiçbir zaman özgür olmaz. /6299

36ـ غَشَّ نَفْسَهُ مَنْ شَرَّبَها الطَّمَعَ /6401.

36- Nefsine tamah (şerbetinden) içiren ona ihanet etmiştir. /6401

37ـ فَسادُ الدِّينِ الطَّمَعُ /6551.

37- Dinin ortadan kalkması, bozulması tamah yüzündendir. /6551

38ـ قُرِنَ الطَّمَعُ بِالذُّلِّ /6717.

38- Tamah zilletle iç içedir. /6717

39ـ مَنْ باعَ الطَّمَعَ بِاليَأْسِ لَمْ يَسْتَطِلْ عَلَيْهِ النّاسُ /9056.

39- Kim tamahı ümitsizliğe satarsa millet ona üstünlük taslamaz. /9056

40ـ نِعْمَ عَوْنُ الأمَلِ الطَّمَعُ /9919.

40- Tamah arzunun iyi bir yardımcısıdır. /9919

41ـ نَكَدُ الدّينِ الطَّمَعُ, وَصَلاحُهُ الوَرَعُ /9967.

41- Dinin zevali tamahlı olmak, kurtuluşu ise dindar olmaktır. /9967

42ـ نَعُوذُ بِاللهِ مِنَ المَطامِِعِ الدَّنِيَّةِ, وَالهِمَمِ الغَيْرِ المَرْضِيَّةِ /9974.

42- Alçak tamahlardan ve Rabb’inin razı olmadığı himmetlerden Allah’a sığınırım. /9974

43ـ لا تَطْمَعْ فيما لا تَسْتَحِقُّ /10157.

43- Hakkın olmayan şeylere tamah etme. /10157

44ـ لايَسْتَرِقَّنَّكَ الطَّمَعُ وَكُنْ عَزُوفاً /10218.

44- Hiçbir zaman tamah seni kölesi yapmasın ve (dünyaya karşı) rağbetsiz ol. /10218

45ـ لاتُطْمِعَنَّ نَفْسَكَ فيما فَوْقَ الكَفافِ فَيَغْلِبَكَ بِالزِّيادَةِ /10289.

45- İhtiyacından fazlasının dışında nefsini tamahlandırma. Böyle olursa istediğinden fazlası sana ulaşır. /10289

46ـ لايَسْتَرِقَّنَّكَ الطَّمَعُ وَقَدْ جَعَلَكَ اللهُ حُرّاً /10317.

46- Tamah seni kölesi yapmasın, Allah seni özgür kılmıştır. /10317

47ـ لايُفْسِدُ الدّينَ كَالطَّمَعِ /10557.

47- Tamah gibi hiçbir şey dini bozmaz. /10557

48ـ لاشيمَةَ أذَلُّ مِنَ الطَّمَعِ /10645.

48- Tamahtan daha aşağılık bir huy yoktur. /10645

49ـ لاذُلَّ أعْظَمُ مِنَ الطَّمَعِ /10906.

49- Tamahtan daha büyük zillet yoktur. /10906

50ـ يَسيرُ الطَّمَعِ يُفْسِدُ كَثيرَ الوَرَعِ /10981.

50- Az tamah çok dindarlığı mahveder. /10981

51ـ يُفْسِدُ الطَّمَعُ الوَرَعَ, وَالفُجُورُ التَّقْوى /11012.

51- Tamah dindarlığı, yalan (veya günah) takvayı mahveder. /11012

52ـ اَلخَلاصُ مِنْ أسْرِ الطَّمَعِ بِاكْتِسابِ اليَأسِ /1751.

52- Tamahtan kurtulmanın yolu ümitsizliği ele getirmektir. /1751

53ـ اَلطَّمَعُ أحَدُ الَذُلَّيْنِ /1645.

53- Tamah iki zilletten biridir.[3] /1645

54ـ مَنْ لَزِمَ الطَّمَعَ عَدِمَ الوَرَعَ /8304.

54- Tamahtan ayrılmayan dindarlığı yok eder. /8304

55ـ مَنِ اتَّخَذَ الطَّمَعَ شِعاراً جَرَّعَتْهُ الخَيْبَةُ مِراراً /8654.

55- Tamahı kendine şiar eden devamlı hüsrana uğrar. /5654

56ـ مَنْ حَدَّثَ نَفْسَهُ بِكاذِبِ الطَّمَعِ كَذَّبَتْهُ العَطِيَّةُ /8731.

56- Kim nefsine yalan tamahları anlatırsa, bağışlar onu yalanlayacaktır. /8731

57ـ مَنْ لَمْ يُنَزِّهْ نَفْسَهُ عَنْ دَناءَةِ المَطامِعِ فَقَدْ أ  ذَلَّ نَفْسَهُ , وَهُوَ فِي الآخِرَةِ أذَلُّ وأخْزى /8871.

57- Kim nefsini tamahın çirkefliğinden temizlemese gerçekte kendini zelil kılmıştır, kıyamette ise daha zelil ve rezil olacaktır. /8871

58ـ قَليلُ الطَّمَعِ يُفْسِدُ كَثيرَ الوَرَعِ /6821.

58- Az tamah, dindarlığın çoğunu mahveder. /6821

59ـ كَثْرَةُ الطَّمَعِ عُنْوانُ قِلَّةِ الوَرَعِ /7095.

59- Tamahın çokluğu, az dindarlığın göstergesidir. /7095

60ـ مَنْ مَلَكَهُ الطَّمَعُ ذَلَّ /7653.

60- Tamah kime sulta kurarsa o kimse zelil olur. /7653

61ـ مَنْ لَزِمَ الطَّمَعَ عَدِمَ الوَرَعَ /8169.

61- Tamahtan el çekmeyen kimse dindarlığını kaybeder. /8169

62ـ مَنْ كَثُرَ طَمَعُهُ عَظُمَ مَصْرَعُهُ/ 8299.

62- Tamahı büyük olanın, düşmesi de büyük olur. /8299

63ـ كُلُّ طامِعِ أسيرٌ /6832.

63- Her tamahkâr esirdir. /6832

64ـ كَمْ مِنْ طامِعِ بِالصَّفْحِ عَنْهُ /6944.

64- Ne çok tamahkârdan geçilmiştir. /6944

65ـ مَنْ طَمِعَ ذَلَّ وَتَعَنّى /9129.

65- Tamah eden zelil olup zahmete düşer. /9129

66ـ لا أذَلَّ مِنْ طامِعٍ /10593.

66- Tamah edenden daha zelili yoktur. /10593

67ـ أفْقَرُ النّاسِ الطّامِعُ /2863.

67- Halkın en fakiri tamahlı olandır. /2863

68ـ أعْظَمُ النّاسِ ذُلاًّ الطّامِعُ الحَريصُ المُريبُ /3265.

68- Halkın en zelili şekke düşmüş, hırslı tamah edendir. /3265

69ـ اَلطّامِعُ أبَداً ذَليلٌ /840.

69- Tamahlı olan her zaman zelildir. /840

70ـ اَلطّامِعُ أبَداً في وِثاقِ الذُّلِّ /1439.

70- Tamahlı kimse zilletin esiridir. /1439



Yüklə 10,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin