GAYB
1ـ فِي الغَيْبِ العَجَبُ / 6499.
1- Gaypta şaşkınlık vardır.[46] /6499
GAYE
1ـ ضاعَ مَنْ كانَ لَهُ مَقْصَدُ غَيْرُ اللهِ / 5907.
1- Allah'tan başka gayesi olan zayi olmuştur. /5907
2ـ مَنْ ساءَ مَقْصَدُهُ ساءَ مَوْرِدُهُ / 8313.
2- Maksadı kötü olanın varacağı yer de kötü olur. /8313
GAYE
1ـ مَنْ بَلَغَ غايَةَ ما يُحِبُّ فَلْيَتَوَقَّعْ غايَةَ ما يَكْرَهُ / 8806.
1- Sevdiği/ istediği gayeye ulaşan, hoşlanmadığı sonucu beklemelidir. /8806
GECE UYUMAMAK
1ـ اَلسَّهَرُ أحَدُ الْحَياتَيْنِ/ 1684.
1- Gece uyumamak iki yaşantıdan biridir. /1684
2ـ اَلسَّهَرُ رَوْضَةُ الْمُشْتاقينَ/ 666.
2- Gece uyanıklığı aşık kimselerin bağıdır. /666
3ـ سَهَرُ اللَّيْلِ شِعارُ المُتَّقينَ، وَشيمَةُ الْمُشتاقينَ/ 5611.
3- Gece uyanıklığı takvalı insanların giysisi ve aşıkların huyudur. /5611
4ـ سَهَرُ العُيُونِ بِذِكْرِ اللهِ خُلْصَانُ الْعارِفينَ، وَحُلْوانُ الْمُقَرَّبينَ/ 5612.
4- Allah zikri ile gece uyanık kalmak; ariflerin ihlası, mukarriplerin (Allah'a yakın olanların) ağız tadıdır. /5612
5ـ سَهَرُ اللَّيْل في طاعَةِ اللهِ رِبيعُ الأوْلياءِ، وَرَوْضَةُ السُّعَداءِ/ 5613.
5- Gece Allah'ın itaati ile uyanık kalmak evliyanın baharı, mesut ve bahtiyar insanların bağıdır. /5613
6ـ سَهَرُ اللَّيْلِ (العُيونِ) بِذِكْرِ اللهِ غَنِيمَةُ الأوْلياءِ، وَسَجِيَّةُ الأتْقياءِ/ 5614.
6- Gece Allah'ı zikir ederek uyanık kalmak evliyaların ganimeti, takvalı insanların huyudur. /5614
7ـ سَهَرُ العُيُونِ بِذِكْرِ اللهِ فُرْصَةُ السُّعَداءِ، وَنُزْهَةُ الأوْلياءِ/ 5624.
7- Gece Allah'ı anarak uyanık kalmak bahtiyar insanların fırsatı, evliyaların gezinti yeridir. /5642
8ـ أسْهِرُوا عُيُونَكُمْ، وَضَمِّروُا بُطُونكُمْ، وَخُذُوا مِنْ أجْسادِكُمْ تَجُودُوا بِها عَلى أنْفُسِكُمْ/ 2497.
8- Gözlerinizi uyanık saklayın, midelerinizi zayıflaştırın, bedenlerinizden alıp nefislerinize verin. /2497
9ـ أفْضَلُ العِبادَةِ سَهَرُ العُيُونِ بِذِكْرِ اللهِ سُبْحانَهُ/ 3149.
9- En üstün ibadet, Allah'ı zikrederek gece uyanık kalmaktır. /3149
10ـ نِعْمَ عَوْنُ العِبادَةِ السَّهَرُ/ 9920.
10- Gece uyanık kalmak ne güzel ibadettir! /9920
GECE VE GÜNDÜZ
1ـ اَللَّيْلُ وَ النَّهارُ دائِبانِ في طَيِّ الباقينَ، وَ مَحْوِ آثارِ الماضينَ / 2219.
1- Gece ve gündüz, geride kalanları katlayıp dürmede ve geçmişlerin eserlerini yok etmede iki ciddî varlıktırlar. /2219
2ـ إنَّ لَيْلَكَ وَ نَهارَكَ لايَسْتَوْعِبانِ لِجَميعِ حاجاتِكَ فَاقْسِمْها (فَاقْسِمْهُما) بَيْنَ عَمَلِكَ وَ راحَتِكَ / 3641.
2- Bütün ihtiyaçların geceyle gündüze sığmaz; öyleyse onu, işin ve dinlencen arasında paylaştır. /3641
3ـ إنَّ اللَّيْلَ وَ النَّهارِ يَعْمَلانِ فيكَ، فَاعْمَلْ فيهما، وَ يَأْخُذانِ مِنْكَ فَخُذْ مِنْهُما / 3705.
3- Şüphesiz gece ve gündüz, senin üzerinde çalışıp durmaktadır; öyleyse sen de onlar üzerinde çalış. Senden bir şeyler almaktadırlar; o halde sen de onlardan al. /3705
4ـ كُرُورُ اللَّيلِ وَ النَّهارِ مَكْمَنُ الآفاتِ وَ داعِي الشَّتاتِ / 7225.
4- Gece ve gündüzün dolaşımı afetlerin gizlendiği yer ve ayrılığa düşmenin sebebidir (veya dağınıklığın davetçisidir). /7225
5ـ كُرُورُ الأيّامِ أحْلامٌ، وَ لَذّاتُها آلامُ، وَ مَواهِبُها فَناءٌ وَ أسْقامٌ / 7230.
5- Günlerin dolaşımı (birkaç) uykudur. Lezzetleri; elemler, bahşişleri ise yokluk ve hastalıklardır. /7230
6ـ مَنْ عَطَفَ عَلَيْهِ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ و أبْلَياهُ /9155.
6- Gecenin üzerine çöktüğü, gündüzün de üzerine ışıdığı kimseyi gece ile gündüz yıpratır. /9155
7ـ مَنْ عَطَفَ عَلَيْهِ اللَّيْلُ وَ النَّهارُ أدَّباهُ وَأبْلَياهُ، وَ إلَي الْمَنايا أدْنَياهُ / 9226.
7- Gecenin üzerine çöktüğü, gündüzün de üzerine ışıdığı kimseyi gece ile gündüz terbiye eder, yıpratır ve ölümlere yaklaştırır. /9226
8ـ إنَّ مَنْ كانَ مَطِيَّتَهُ اللَّيْلُ وَ النَّهارُ ، فَإنَّهُ يُسارُبِهِ وَإنْ كانَ واقِفًا، وَيَقْطَعُ الْمَسافَةَ وَإنْ كانَ مُقيماً وادعاً / 3581.
8- Şüphesiz kimin bineği gece ile gündüz olursa muhakkak ki durmuş olsa bile götürülür ve kalıp dursa da mesafe kat eder. /3581
GEÇİNMEK
1ـ دارِ النَّاسَ تأمَنْ غَوائِلَهُمْ، وَتَسْلَمْ مِنْ مَكائِدِهِمْ/ 5128.
1- Halkla iyi geçin ki belalarından güvende, hilelerinden de salim kalasın. /5128
2ـ دارِ النَّاسَ تَسْتَمْتِعْ بِإخائِهِمْ، وَالْقَهُمْ بِالبِشْرِ تُمِتْ أضْغانَهُمْ/ 5129.
2- Halkla iyi geçin ki kardeşliklerinden faydalanasın; onlarla güler yüzle görüş ki kinlerini yok edesin. /5129
3ـ دارِ عدُوَّكَ، وَأخْلُصْ لِوَدُودِكَ، تَحْفَظِ الأُخُوَّةَ، وَتُحْرِزِ المروءة/ 5130.
3- Düşmanınla iyi geçin, dostuna karşı ihlaslı ol ki kardeşliği koruyup mertliği kazanırsın. /5130
4ـ رَأسُ الحِكْمَةِ مُداراةُ النَّاسِ/ 5252.
4- Hikmetin başı halkla iyi geçinmektir. /5252
5ـ سَلامَةُ العَيشِ فِي الْمُداراةِ/ 5607.
5- Sorunsuz yaşam iyi geçinmededir. /5607
6ـ مَنْ دارَى النَّاسَ سَلِمَ/ 5607.
6- Halkla iyi geçinen salim kalır. /7902
7ـ مَنْ لَمْ يَصْلِحْهُ حُسْنُ المُداراةِ أصْلَحَهُ سُوءُ المُكافاةِ/ 8202.
7- İyi geçinmenin düzeltemediğini kötü mükâfat düzeltir. /8202
8ـ مَنْ دارَى النَّاسَ أمِنَ مَكرَهُمْ/ 8465.
8- Halkla iyi geçinen, hilelerinden güvende olur. /8465
9ـ مَنْ لَمْ يُدارِ مَنْ فَوْقَهُ لَمْ يُدْرِكْ بِغْيَتَهُ/ 9007.
9- Bir üstüyle iyi geçinmeyen muradına eremez. /9007
10ـ مُداراةُ الرِّجالِ مِنْ أفضَلِ الأعْمالِ/ 9786.
10- Başkalarıyla iyi geçinmek en üstün amellerdendir. /9786
11ـ مُداراةُ الأحْمَقِ مِنْ أشَدِّ العَناءِ/ 9787.
11- Ahmakla geçinmeye çalışmak, en şiddetli sıkıntılardandır. /9787
12ـ اَلْمُداراةُ أحْمَدُ الخِلالِ/ 1313.
12- Övgüye en layık huy (başkalarıyla) iyi geçinmektir. /1313
GEÇİŞTİRMEK / İHMAL ETMEK
1ـ كَمْ مِنْ مُسَوِّفٍ بِالعَمَلِ حتّى هَجَمَ عَلَيْهِ الأجَلُ/ 6954.
1- Nice geçiştirmeler vardır ki derken mühlet gelip çatmıştır. /6954
2ـ مُسَوِّفٍ نَفْسِهِ بِالتَّوْبَةِ مِنْ هُجُومِ الأجَلِ عَلى أعْظَمِ الخَطَرِ/ 9876.
2- Nefsinin tövbesini geçiştiren, ansızın ecelin yetişmesi gibi büyük tehlike içindedir. /9876
3ـ لا دينَ لِمُسَوِّفٍ بِتَوْبَتِهِ/ 10660.
3- Tövbeyi geçiştirenin dini yoktur. /10660
Dostları ilə paylaş: |