GÜNAHLARDAN TEMİZLENMEK
1ـ التَّنَزُّهُ عَنِ المعاصي عِبادَةُ التَّوابِيْنَ / 1758.
1- Günahlardan temizlenmek, tövbe edenlerin ibadetidir. /1758
2ـ اَلنَّزاهَةُ عَيْنُ الظَّرْفِ / 463.
2- Temizlik, akıllılık ve büyüklüğün kendisidir. /463
3ـ اَلتَّنَزُّهُ أوَّلُ النُّبْلٍ / 527.
3- Temizlik asaletin başıdır. /527
4ـ اَلنَّزاهَةُ آيَةُ العِفَّةِ / 831.
4- Temizlik iffetin alametidir. /831
5ـ اَلنَّزاهَةُ مِنْ شِيَم النُّفُوسِ الطّاهِرَةِ / 1434.
5- Günahlardan temizlik, pak nefislerin özelliklerindendir. /1434
6ـ كُنْ مُتَنَزِّهاً تَكُنْ تَقِيّاً / 7137.
6- (Günahlardan) temiz ol ki takvalı olasın. /7137
GÜVEN / GÜVENLİK
1ـ رُبَّ آمِنٍ وَجِلٍ/ 5269.
1- Niceleri güvende oldukları şeyden korkar. /5269
1ـ ما مِنْ شَيْءٍ يَحْصُلُ بِهِ الأمانُ أبْلَغَ مِنْ ايمانٍ وَإحْسانٍ/ 9700.
2- Güvenliğin sağlanmasında iman ve ihsandan daha etkili bir şey yoktur. /9700
2ـ وَاللهِ ما مَنَعَ الأمْنَ أهْلَهُ، وَأزاحَ الْحَقَّ عَنْ مُسْتَحِقِّهِ إلاّ كُلُّ كافِرٍ جاحِدٍ، وَمُنافِقٍ مُلْحِدٍ/ 10132.
3- Allah'a ant olsun ki, inkârcı kâfir ve yoldan çıkmış münafıktan başka kimse güvenliği ehlinden almamış, hakkı hak sahibinden çekip çıkarmamıştır. /10132
3ـ لا تَغْتَرَّنَّ بِالأمْنِ، فَإنّكَ مَأخُوذٌ مِنْ مَأمَنِكَ/ 10293.
4- Asla güvenliğinle gururlanma; zira sen, güvende olduğun yerden alınacaksın. /10293
4ـ لا يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يُقيمَ عَلى الْخَوْفِ إذا وَجَدَ إلى الأمْنِ سَبيلاً/ 10832.
5- Esenliğe doğru bir yol bulduğunda ürkütücü yerde kalmak, akıl sahibine yakışmaz. /10832
5ـ لا نِعْمَةَ أهْنأُ مِن الأمْنِ/ 10911.
6- Emniyetten daha ferah nimet yoktur. /10911
6ـ الأمنُ اغْتِرارٌ، الخَوفُ اسْتِظْهارٌ/ 173.
7- Güvence aldanış, korku destektir. /173
7ـ حَلاوَةُ الأمْنِ، تُنَكِّدُها مَرارَةُ الخَوْف وَالحذَرِ/ 4883.
8-Korku ve çekinmenin acısı, emniyette olmanın tatlılığını çekilmez eder. /4883
8ـ رُبَّ أمْنٍ انْقَلَبَ خَوْفاً/ 5287.
9- Nice güvenceler korkuya dönüşmüştür. /5287
9ـ رِفاهيَّةُ العيْشِ في الأمْنِ/ 5438.
10- Hayatın refahı güvenliktedir. /5438
1ـ مَنْ أمِنَ مَكْرَ اللهِ بَطَلَ أمانُهُ (إيمانه)/ 7764.
11- Allah'ın hilesinden güvende olanın güvencesi[51] olmaz. /7764
2ـ ما أمِنَ عَذابَ اللهِ مَنْ لَمْ يأمَنِ النّاسُ شَرَّهُ/ 9600.
12- Halkın şerrinden güvende olmadığı kimse Allah'ın azabından güvende olmaz. /9600
GÜZEL / GÜZELLİK
1ـ الْجَمالُ الظّاهِرُ حُسْنُ الصُّورَةِ/ 1193.
1- Dış güzellik, yüzün güzelliğiyledir. /1193
2ـ الْجَمالُ الْباطِنُ حُسْنُ السَّريرَةِ/ 1193.
2- İç güzellik, ahlakın güzelliğiyledir. /1193
3ـ جَمالُ الرَّجُلِ حِلْمُهُ/ 4718.
3- Kişinin güzelliği hoşgörüsüdür. /4718
4ـ جَمالُ الرَّجُلِ الوَقارُ/ 4744.
4- Kişinin güzelliği vakarıdır. /4744
5ـ جَمالُ الحُرِّ تَجَنُّبُ العارِ/ 4745.
5- Özgür kişinin güzelliği utanılacak şeylerden kaçınmaktır. /4745
6ـ زَكاةُ الْجَمالِ العَفافِ/ 5449.
6- Güzelliğin zekâtı iffetli olmaktır. /5449
GÜZEL
1ـ مَنْ كَثُرَ جَميلُهُ أجْمَعَ النّاسُ عَلى تَفْضيلِهِ/ 8407.
7- Güzel işleri çok olan kimsenin üstünlüğünde insanlar ittifak eder. /8407
GÜZELLİK
1ـ لا يَنْفَعُ الْحُسْنُ بِغَيْرِ نَجابَةٍ/ 10679.
1- Asaleti olmayan güzelliğin faydası yoktur. /10679
GÜZEL KARŞILIK VERMEK
1ـ حُسْنُ السَّراحِ أحَدُ الرّاحَتَيْنِ/ 4852.
1- (İnsanlara) güzel karşılık vermek, iki rahatlıktan biridir. /4852
GÜZELLİK
1ـ نِعْمَ الدَّلالَةُ حُسْنُ السَّمْتِ/ 9897.
1- Güzel yol, (Allah'a ulaşmak için) ne de güzel kılavuzdur. /9797
GÜZEL-UYGUN TARZ / GİDİŞ / SÜNNET
1ـ إيّاكَ والإساءَةَ، فَإنَّها خُلْقُ اللِّئامِ، وَإنَّ المُسِيءَ لِمُتَرَدٍّ في جَهَنَّمَ بِإساءَتِهِ/ 2666.
1- Kötülük etmekten sakın; zira bu, aşağılık insanların huyudur. Şüphesiz kötü insan, kötülüğünden dolayı cehenneme düşmüştür. /2666
2ـ إنَّكَ إنْ أسَأتَ، فَنَفْسَكَ تَمْتَهِنُ،وَإيّاها تَغْبِنُ/ 3809.
2- Şüphesiz eğer kötülük edersen kendini zelil etmiş, aldatmış ve zarara uğratmışsındır. /3809
3ـ ضادُّوا الإسائَةَ بِالإحْسانِ/ 5924.
3- Kötülüğe ihsan ile karşı çıkın (karşılık verin). /5924
4ـ مَنْ شُكِرَ علَى الإسائَةِ سُخِرَ بِهِ/ 8321.
4- Kötülüğünden dolayı teşekkür edilen kimse, alaya alınmıştır. /8321
5ـ مَنْ أساءَ إلى رَعيَّتِهِ سَرَّ حُسّادَهُ/ 8328.
5- Halkına kötülük eden kimse, kendisine haset eden kimseleri sevindirir. /8328
6ـ مَنْ أساءَ اِجْتَلَبَ سُوءُ الجَزاءِ/ 8363.
6- Kötülük eden kötülük bulur. /8363
7ـ مَنْ عامَلَ النّاسَ بِالإساءَةِ كافَؤُوهُ بِها/ 8653.
7- Halk ile kötü muamelede bulunanı(n kötülüğünü) halk telafi eder. /8653
8ـ مَنْ جَرى في مَيْدانِ إساءَتِهِ كَبا في جَرْيِهِ/ 8720.
8- Kötülük meydanında koşan kimse, kötülük ederse yüzüstü yere düşer. /8720
9ـ لا تُسِئْ إلى مَنْ أحْسَنَ إلَيْكَ، فَمَنْ أساءَ إلى مَنْ أحْسَنَ إلَيْهِ مُنِعَ الإحْسَانُ/ 10401.
9- Sana iyilik edene kötülük etme; zira iyilik edene kötülük eden kimse bir daha bu iyiliği görmez. /10401
10ـ مَنْ أساءَ إلى أهْلِهِ لَمْ يَتَّصِلْ بِهِ تَأْميلٌ/ 8134.
10- Kendi ahalisine kötülükte bulunandan bir şey umulmaz. /8134
1ـ حُسْنُ اللِّقاءِ يَزيدُ في تَأَكُّدِ الإخاءِ / 4827.
1- Güzel davranış, kardeşlik bağını güçlendirir. /4827
2ـ حُسْنُ الْمَلْقاءِ (اللِّقاءِ) أحَدُ النُّجْحَيْنِ / 4850.
2- Güzel davranış, iki zaferden biridir. /4850
H
HABER / HABER VERMEK
1ـ لا تُخْبِرْ بِما لَمْ تحُِطْ بِهِ عِلْمَاً/ 10179.
1- Kapsamlı olarak bilmediğin bir şeyden haber verme. /10179
2ـ لا تُخْبِرَنَّ إلاّ عَنْ ثِقَةٍ فَتَكونَ كَذّاباً، وإنْ أخْبَرْتَ عَنْ غَيرِهِ فَإنَّ الكَذِبَ مَهانَةٌ وَذُلٌّ/ 10429.
2- Güvenmediğin kimseden bir şey hakkında asla haber verme, yoksa yalancı duruma düşersin; eğer onun dışında bir şeyden haber verecek olursan bilmelisin ki yalancılık alçaklık ve zillettir. /10429
3ـ لا تُسْرِعْ إلى النّاسِ بما يَكْرَهُونَ، فَيَقُولوا فيكَ ما لا يَعْلَمُونَ/ 10313.
3- Halkın hoşlanmadığı şeylerde acele etme; yoksa senin hakkında bilmediklerini söylerler. /10313
4ـ اعْقِلُوا الْخَبْرَ إذا سَمِعْتُمُوهُ عَقْلَ دِرايَةٍ لا عَقْلَ رِوايَةٍ، فَإنَّ رُواةَ العِلْمِ كَثيرٌ، ورُعاتَهُ قَليلٌ/ 2552.
4- Bir haber işittiğiniz zaman anlamak ve bilmek için kavrayın; rivayet etmek ve nakletmek için değil; çünkü ilmi rivayet edenler çok, ama ona riayet edenler azdır. /2552
5ـ لَنْ يُصْدَقَ الْخَبَرُ حَتّى يَتَحَقَّقَ العَيانُ/ 7418.
5- Haber, gözle görülmedikçe doğru olmaz. /7418
Dostları ilə paylaş: |