ALLAH DÜŞMANI
ـ مَنْ يَكُنِ اللهُ سُبْحانَهُ خَصْمَهُ يُدْحِضْ حُجَّتَهُ، وَيُعَذِّبْهُ فِي الدُّنيا وَمَعادِهِ/ 8251.
1- Allah kime düşman kesilirse hüccetini ondan kaldırır (mazeretini kabul etmez) ve onu dünyada ve ahirette azaplandırır. /8251
2ـ مَنْ يَكُنِ اللهُ خَصْمَهُ يُدْحِضْ حُجَّتَهُ، وَيَكُنْ لَهُ حَرباً/ 8817.
2- Allah kime düşman olursa hüccetini ondan kaldırır ve onunla savaşır. /8817
ALLAH HAKLARI
1ـ إعْطاءُ هذا المالِ في حُقوقِ اللهِ دَخَلٌ في بابِ الْجُودِ/ 2074.
1- İmam (a.s) elindeki bir miktar parayı göstererek şöyle buyurdu:
Bu malı Allah’ın haklarını yerine getirmek için harcamak, cömertlik diyarına girmek demektir. /2074
2ـ أخْرِجْ مِنْ مالِكَ الْحُقُوقَ، وأشْرِكْ فيهِ الصَّديقَ، ولْيَكُنْ كَلامُكَ في تَقْديرٍ، وهِمَّتُكَ في تَفْكيرٍ، تَأمَنِ الْمَلامَةَ وَالنَّدامَةَ/ 2448.
2- Malından (Allah'ın) haklarını çıkar; dostunu ona ortak et; sözün ölçülü, çaban düşünmek olsun; (böyle yap ki) kınanmaktan ve pişmanlıktan güvende olasın. /2448
3ـ حَقُّ اللهِ سُبْحانَهُ عَلَيْكُمْ في اليُسْرِ البِرُّ والشُّكرُ وفِي العُسْرِ الرِّضا والصَّبْرُ/ 4918.
3- Allah’ın sizin üzerinizdeki hakkı, genişlikte iyilikte bulunmak ve şükretmek, darlıkta ise razı olmak ve sabır göstermektir. /4928
ALLAH İÇİN TERK ETMEK
1ـ مَن تَرَكَ للهِ سُبحانَهُ شَيئاً عَوَّضَهُ اللهُ خَيراً مِمّا تَرَكَ/ 8909.
1- Allah için bir şeyi terk edene Allah, terk ettiğinin karşılığında ondan daha hayırlısını verir. 8909
ALLAH İLE SAF, TEMİZ, DOĞRU OLMAK
1ـ مَنْ صَلُحَ مَعَ اللهِ سُبْحانَهُ لَمْ يَفْسُدْ مَعَ أحَدٍ/ 8621.
1- Allah ile saf doğru olup (arasını düzeltenin) kimseyle arası bozulmaz. /8621
ALLAH VE SIFATLARI
1ـ خَرَقَ عِلْمُ اللهِ سُبْحانَهُ باطِنَ غَيْبِ السُّتَراتِ، وَأحاطَ بِغُمُوضِ عَقائِدِ السَّريراتِ/ 5053.
1- Allah'ın ilmi gizemlerle örtülü sırları yırtar, anlaşılmaz esrarlı düşünceleri kuşatır. /5053
2ـ كُلُّ مُسَمّىً بِالوَحْدَةِ غَيرُ اللهِ سُبْحانَهُ قَليلٌ، وَكُلَّ عَزيزٍ غَيرُهُ ذَليلٌ، وَكُلُّ قَويٍّ غَيرُهُ ضَعيفٌ، وَكُلُّ مالِكٍ غَيرُهُ مَمْلُوكٌ، وكُلُّ عالِمٍ غَيرُهُ مُتَعَلِّمٌ، وَكُلُّ قادِرٍ غيرُهُ يَقْدِرُ وَيَعْجِزُ/ 6877.
2- Allah'tan başka "teklik" ile isimlendirilen her şey azdır; ondan başka aziz olan her şey zelildir; ondan başka bütün güçlüler zayıftır; onun dışında bütün padişahlar köledir; ondan başka bütün bilginler öğrencidir ve ondan başka bütün kudret sahipleri acizdir. /6877
3ـ كُلُّ باطِنٍ عِندَ اللهِ جَلّتْ آلاؤُهُ ظاهرٌ/ 6890.
3- Yüce Allah'ın katında her gizli, açıktır. /6890
4ـ كُلُّ سِرٍّ عِندَ اللهِ عَلانيَةٌ/ 6891.
4- Allah katında her sır, aşikârdır. /6891
5ـ مَنْ تَفَكَّرَ في ذاتِ اللهِ اَلْحَدَ (تَزَنْدَقَ)/ 8487.
5- Allah'ın zâtında düşünen bâtıla sapar. /8487
6ـ مَا كانَ اللهُ سُبْحانَهُ لِيُضِلَّ أحَداً وَلَيسَ اللهُ بِظَلاّمٍ لِلْعَبيدِ/ 9627.
6- Allah kimseyi saptırmaz; zira Allah, kullarına zulmetmez. /9627
7ـ ما أعظَمَ حِلْمَ اللهِ سُبْحانَهُ عَنْ أهْلِ العِنادِ، وَما أكْثَرَ عَفْوَهُ عَنْ مُسرِ في العِبادِ/ 9641.
7- İnatçılara karşı Allah'ın sabrı ne de büyük ve haddi aşanlara karşı affı ne de çok! /9641
8ـ ما أعْظَمَ اللّهُمَّ ما نَرى مِنْ خَلْقِكَ، وَما أصغَرَ عَظيمَهُ في جَنْبِ ما غابَ عَنّا مِنْ قُدْرَتِكَ/ 9646.
8- Allah'ım! Senin yarattıkların bize nasıl da büyük görünüyor ve kudretinden yana bize gizli olan şeyler katında onların azameti nasıl da küçük! /9646
9ـ ما أهْولَ اللّهُمَّ ما نُشاهِدُهُ مِنْ مَلَكُوتِكَ، وَما أحقَرَ ذلِكَ فيما غابَ عنَّا مِنْ عظيمِ سُلْطانِكَ/ 9647.
9- Melekutundan gördüklerimiz ne de ürkütücüdür ve bu, saltanatının azametinden bize gizli olan şeyler katında ne de küçüktür. /9647
10ـ هُوَ اللهُ الَّذي تَشْهَدُ لَهُ أعْلامُ الوُجودِ على قَلْبِ ذي الجُحُود/ 10045.
10- O, öyle bir Allah'tır ki tüm varlık alemi inkârcıların kalplerinden ona haber verir, tanıklık eder. /10045
11ـ لا تُدْرِكُ اللهُ جلَّ جَلالُهُ العُيُونُ بِمُشاهَدَةِ الأعيانِ، لكن تُدْرِكُهُ القُلُوبُ بِحَقائقِ الإيمانِ/ 10858.
11- Gözler Allah'a bakarak onu görmez; onu ancak kalpler iman hakikatleriyle görür. /10858
12ـ كَيفَ يَضيعُ مَنِ اللهُ كافِلُهُ؟!/ 6982.
12- Allah'ın kefil olduğu kimse nasıl heder olur? /6982
13ـ ما خلَقَ اللهُ سُبْحانَهُ أمْراً عَبَثاً فَيَلْهُوَ/ 9606.
13- Allah, oyun olsun diye boş bir iş yapmamıştır. /9606
14ـ ما ترَكَ اللهُ سُبْحانَهُ أمْراً سُدىً فَيَلْغُوَ/ 9607.
14- Allah, hiçbir işi askıya almadı ki onu ortadan kaldırsın. /9607
15ـ قَدْ أحاطَ عِلْمُ اللهِ سُبْحانَهُ بِالبَواطِنِ، وَأحصَى الظَّواهِرَ/ 6677.
15- Allah'ın ilmi bâtınları kuşatmış, zahirleri zaptetmiştir. /6677
16ـ قَدْ سَمَّى اللهُ سُبْحانَهُ آثارَكُمْ، وَعَلِمَ أعْمالَكُمْ، وَكَتَبَ آجالَكُمْ/ 6700.
16- Şüphesiz Allah, eserlerinizi adlandırmıştır; amellerinizi bilir, ecellerinizi yazar. /6700
17ـ لَمْ يَخْلُقِ اللهُ سُبْحانَهُ الخَلْقَ لِوَحْشَةٍ وَلَمْ يَسْتَعْمِلْهُمْ لِمَنْفَعةٍ/ 7554.
17- Allah, mahlukatını korkmaları için yaratmaz ve bir çıkar elde etmek için onları kullanmaz. /7554
18ـ لَمْ يَخْلُقْكُم اللهُ عَبَثاً، وَلَمْ يَتْرُكْكُمْ سُدىً، ولَمْ يَدَعْكُمْ في ضلالَةٍ وَلا عمى/ 7561.
18- Allah, sizi boş yere yaratmamış, başıboş bırakmamış, sapkınlığa ve körlüğe terk etmemiştir. /7561
19ـ اعْجِبُوا لِهذا الإنسانِ يَنْظُرُ بِشَحْمٍ وَيَتَكَلَّمُ بِلَحمٍ ويَسْمَعُ بِعَظْمٍ وَيَتَنَفَّسُ مِنْ خَزْمٍ/ 2566.
19- İbret alın şu insandan; (nasıl da) yağ parçasıyla görüyor, et parçasıyla konuşuyor, kemikle duyuyor ve bir delikten nefes alıyor. /2566
20ـ وَقالَ في توحيدِ اللهِ تعالى: غَوْصُ الفِتَنِ لا يُدْرِكُهُ وَبُعدُ الهِمَمِ لا يَبْلُغُهُ/ 6432.
20- Allah'ın birliği hakkında şöyle buyurdu: Derin düşünceler onu anlayamaz ve azmin yüksekliği onun künhüne varamaz. /6432
21ـ تَعْنُو الوُجُوهُ لِعَظَمَةِ اللهِ، وَتَجِلُّ القُلُوبُ مِنْ مَخافَتِهِ، وَتَتَهالَكُ النُفُوسُ على مَراضيهِ/ 4538.
21- Yüzler Allah'ın azametine boyun eğdi, kalpler onun heybetinden korktu ve canlar onun rızalığı için kendini helak etti. /4538
22ـ التَّوحيدُ حَياةُ النَّفْسِ/ 540.
22- Tevhid, nefsin hayatıdır. /540
23ـ اَلتَّوحيدُ أنْ لا تَتَوَهَّمَ/ 1163.
23- Tevhid, vehimlere kapılmaman demektir. /1163
24ـ قَدْ نَجا مَنْ وَحَّدَ (وَجَدَ، وُحِدَ)/ 6630.
24- Allah'ı bir bilen kurtulmuştur. /6630
25ـ وقال (ع) في تَوحيدِ اللهِ: قَريبٌ مِنَ الأشياءِ غَيرُ مُلابِسٍ، بعيدٌ مِنْها غَيْرُ مُبايِنٍ/ 6794.
25- Allah'ın sıfatları ve birliği hakkında şöyle buyurdu: Varlıklara yakındır, onlara karışmaz; onlardan uzaktır, ayrı olmaz. /6794
26ـ وقال (ع) في توحيدِ اللهِ سُبْحانَهُ: لَيسَ في الأشياءِ بِوالِجٍ وَلا عَنْها بِخارجٍ/ 7522.
26- Allah'ın sıfatları ve birliği hakkında şöyle buyurdu: Varlıklara nüfuz etmemiştir; onların dışında da değildir. /7522
27ـ لَوْ كانَ لِرَبِّكَ شَريكٌ لأتَتْكَ رُسُلُهُ/ 7575.
27- Eğer rabbinin ortağı olsaydı, şüphesiz, resulleri seni davete gelirdi. /7575
28ـ مَنْ وَحَّدَ اللهَ سُبْحانَهُ لَمْ يُشَبِّهْهُ بِالخَلْقِ/ 8648.
28- Allah'ı bir bilen, onu yaratıklarına benzetmez. /8648
29ـ لَمْ تَرَهُ سُبْحانَهُ العُقُولُ فَتُخْبِرَ عَنْهُ، بَلْ كان تعالى قَبلَ الواصِفينَ بِهِ لَهُ/ 7556.
29- Akıllar onu görmedi ki ondan haber versinler. Bilakis Allah, onu tanıtanlardan önceydi. /7556
30ـ لَمْ يُطْلِعِ اللهُ سُبْحانَهُ العُقُولَ عَلى تَحديدِ صِفَتِهِ، وَلَمْ يَحْجُبْها عَنْ واجِبِ مَعرِفَتِهِ/ 1353.
30- Allah, akıllara vasıflarını sınırlamalarını bildirmedi ama, onu tanımanın vacipliğine de engel olmadı. /1353
31ـ لَمْ يَتَناهُ سُبْحانَهُ في العُقُولِ فَيَكُونَ في مَهَبِّ فِكْرِها مُكَيِّفاً وَلا في رَوِيَّاتِ خَواطِرِها مُحَدَّدَاً مُصَرَّفاً/ 7559.
31- Allah, akıllarda sınırlı değildir ki, düşüncelerin estiği yerde bir nitelenen; görüş belirtilen yerde zihinlerdeki tasarruf edilen ve sınırı çizilen bir şey olsun. /7559
32ـ لَمْ يَحْلُلِ اللهُ سُبْحانَهُ في الأشياءِ فَيكُونَ (فَيُقالَ هُوَ فيها كائِنٌ)/ فيها كائناً ولَمْ يَنْأ عَنْها فَيُقالَ هو عَنْهَا بائنٌ/ 7562.
32- Allah, varlıklarda hulûl etmemiştir ki orada kendine yer edinsin; onlardan uzak da değildir ki onlardan ayrıdır densin. /7562
33ـ مَنِ اسْتَأذَنَ علَى اللهِ أذِنَ لَهُ/ 8291.
33- Kim Allah'tan giriş izni isterse, Allah da ona izin verir. /8291
Dostları ilə paylaş: |