HAC
1ـ وَالْحَجَّ تَقْوِيَةً لِلدّينِ/ 6608.
1- (Allah) haccı, dini kuvvetlendirmek için (vacip kıldı). /6608
HİDDET
1ـ الْحِدَّةُ ضَرْبٌ مِنَ الْجُنُونِ، لأنّ صاحِبَها يَنْدَمُ، فإنْ لَمْ يَنْدَمْ فَجُنُونُهُ مُسْتحْكَمٌ/ 2040.
1- Hiddet, bir çeşit deliliktir; zira hiddetli kimse pişman olur; pişman olmayacak olsa, deliliği daha da artar. /1040
2ـ دَعِ الْحِدَّةَ، وَتَفَكَّرْ في الْحُجَّةِ، وتَحَفَّظْ مِنَ الْخَطَلِ تَأمَنِ الزَّلَلَ/ 5136.
2- Hiddeti bırak, hüccetti düşün; boş konuşmaktan uzak dur ki hatadan güvende olasın. /5136
HACETLER / HACET GİDERMEK
1ـ إنّ حَوائجَ النّاسِ إلَيْكُمْ نِعْمَةٌ مِنَ اللهِ عَلَيْكُمْ فَاغْتَنِمُوها ولا تَمَلُّوهَا فَتَتَحَوَّلَ نَقْماً/ 3599.
1- Şüphesiz halkın size olan ihtiyaçları Allah tarafından sizler için nimettir. Öyleyse onları ganimet bilin, onlardan bıkıp usanmayın, yoksa Allah’ın intikamına dönüşür. /3599
2ـ لا تُؤَخِّرْ إنالَةَ الْمُحْتاجِ إلى غَدٍ، فَإنَّكَ لا تَدْري ما يَعْرِضُ لَكَ وَلَهُ في غَدٍ/ 10364.
2- Muhtaç olanın ihtiyacını gidermeyi yarına atma; çünkü yarın başına ne geleceğini, ne olup biteceğini bilmiyorsun. /10364
3ـ عَلَيْكُمْ في قَضاءِ حَوائِجِكُمْ بِكِرامِ الأنْفُسِ والأُصُولِ تُنْجَحْ لَكُمْ عِنْدَهُمْ مِنْ غَيْرِ مَطالٍ ولا مَنٍّ/ 6158.
3- Hacetlerinizin giderilmesi için soylu ve değerli kimselerden isteyin ki size minnet etmeden ve ertelemeden yerine gtirsin. /6157
4ـ عَلَيْكُمْ في طَلَبِ الْحَوائِجِ بِشِرافِ النُّفُوسِ ذَوي الأصُولِ الطَّيِّبَةِ، فَإنّها (فَإنّهُ) عِنْدَهُمْ أقْصى وَهِيَ (وَهُمْ) لَدَيْكُمْ (لَدَيْهِمْ) أزْكى/ 6162.
4- Şerefli ve soylu insanlardan ihtiyaçlarınızın giderilmesini isteyin. Çünkü onlar bu ihtiyaçları daha çabuk ve temiz giderirler. /6162
5ـ عَجِبْتُ لِرَجُلٍ يَأتيهِ أخُوهُ الْمُسْلِمُ فِي حاجَةٍ، فَيَمْتَنِعُ عَنْ قَضائِها ولا يَرى نَفْسَهُ لِلْخَيِر أهْلاً، فَهَبْ أنَّهُ لا ثَوابَ يُرْجى ولا عِقابَ يُتَّقى، أَفَتَزْهَدُونَ في مَكارمِ الأخْلاقِ/ 6278.
5- Şaşarım, Müslüman kardeşinin hacetini gidermesi için yanına gelip gidermeyene ve kendini hayır ehli görmeyen kimseye. Ümit edilen sevabın, korkulacak azabın olmadığını da farz etsek, acaba güzel hasletlere de mi rağbetleri yoktur? /6287
6ـ فَوْتُ الحاجَةِ خَيرٌ مِنْ طَلَبِها مِنْ غَيرِ أهْلِها/ 6582.
6- İhtiyacın giderilmemiş olması, ehli olmayandan istemekten daha iyidir. /6582
7ـ بَذْلُ الجاهِ زَكاةُ الجاهِ/ 4440.
7- Makam vermek (yani makam sahibi olduğunda hacetleri gidermek) makamın zekâtıdır. /4440
8ـ تَعْجيلُ السَّراح نَجاحٌ/ 4491.
8- Kurtarmakta (ihtiyacı olanı zorluktan kurtarmak) acele etmek, başarıdır. /4491
9ـ لا يَسْتَقيمُ قَضاءُ الحوائجِ إلاّ بِثَلاثٍ: بِتَصْغيرِهُا لِتَعْظُمَ، وَسَتْرِها لِتَظْهَرَ، وَتَعْجيلِها لِتَهْنَأََ/ 10863.
9- Hacetleri gidermek ancak üç şeyle olur: Küçük saymak ile onun kendisi büyür, gizletilirse kendisi aşikâr olur, acele etmek ile lezzet alınır. /10863
10ـ كُلُّ مُؤَجَّلٍ يَتَعَلَّلُ بِالتَّسْويفِ/ 6903.
10- Her süreli olan, ertelemeyle oyalanırk. /6903
11ـ سَبَبُ زَوالِ اليَسارِ مَنْعُ المحتاجِ/ 5526.
11- Zenginliğin elden gitmesinin nedeni, muhtacı olanı ondan mahrum etmektir. /5526
HAFİFLİK
1ـ اَلطَّيْشُ يُنَكِّدُ العَيْشَ /789.
1- Hafiflik (veya çabuk sinirlenmek) yaşamı zorlaştırır. /789
HAİN
1ـ الخائِنُ مَنْ شَغَلَ نَفْسَهُ بِغَيرِ نَفْسِهِ، وَكانَ يَوْمُهُ شَرّاً مِنْ أمْسِهِ/ 2013.
1- Hain, nefsini başkasıyla meşgul eden ve bugünü dününden daha kötü olandır. /2013
2ـ الْمُزيعُ وَالخائِنُ سَواءٌ/ 564.
2- Sırrı açığa vuran ile hain eşittir. /564
3ـ اَلخائِنُ لا وَفاءَ لَهُ/ 888.
3- Hainin vefası olmaz. /888
4ـ مِنْ عَلاماتِ الخِذْلانِ اِيتمانُ الخُوّانِ/ 9279.
4- Hainlere güvenmek, (Allah'ın) yalnız bırakıp yardımı esirgeme(si)nin alametlerindendir.[52] 9279
HAK
1ـ الْحَقُّ سَيْفٌ قاطِعٌ/ 548.
1- Hak, keskin kılıçtır. /548
2ـ الْحَقُّ أفْضَلُ سَبيلٍ/ 589.
2- Hak, en üstün yoldur. /589
3ـ الْحَقُّ أقْوىَ ظَهيرٍ/ 716.
3- Hak, en kuvvetli dayanaktır. /716
4ـ الْحَقُّ أوْضَحُ سَبيلٍ/ 745.
4- Hak, en açık yoldur. /745
5ـ الْحَقُّ أحَقُّ أنْ يُتَّبَعَ/ 1215.
5- Hak, uyulmaya en layık olandır. /1215
6ـ التَّعاوُنُ عَلى إقامَةِ الحَقُّ أمانَةٌ وديانَةٌ/ 1327.
6- Hakkı ikame etmek üzere yardımlaşmak, emanettarlık ve dindarlıktır. /1327
7ـ الْحَقُّ سَيْفٌ عَلى أهْلِ الباطلِ/ 1444.
7- Hak, bâtıl ehline karşı kılıçtır. /1444
8ـ الْحَقُّ مَنْجاةٌ لِكُلّ عامِلٍ (وحُجَّةٌ لِكُلِّ قائلٍ)/ 1445.
8- Hak, amel edenin kurtuluşu (ve her konuşanın burhanı)dır. /1445
9ـ بالْحَقِّ يَسْتَظْهِرُ الْمُحْتَجُّ/ 4235.
9- Hakkı delil gösterenin sırtı sağlam olur. /4235
10ـ بالْعُدُولِ عَنِ الْحَقِّ تَكُونُ الضَّلالَةُ/ 4266.
10- Sapıklık, haktan dönmekle olur. /4266
11ـ بِلُزُومِ الْحَقِّ يَحْصُلُ الاسْتِظْهارُ/ 4352.
11- Haktan ayrılmamak sırtı sağlamlaştırır. /4352
12ـ حَقٌّ وباطِلٌ، ولِكُلٍّ أهْلٌ/ 4915.
12- Bir hak vardır, bir de bâtıl; her birinin ehli vardır. /4915
13ـ حَقٌّ يَضُرُّ خَيرٌ مِنْ باطِلٍ يَسُرُّ/ 4917.
13- Zarar veren hak, sevindiren bâtıldan daha iyidir. /4917
14ـ خُضِ الغَمَراتِ الَى الْحَقِّ حَيْثُ كانَ/ 5066.
14- Dal hakkın tufanlarına; nasıl olursa olsun! /5066
15ـ رَحِمَ اللهُ رَجُلاً رَأى حَقّاً فأعانَ عَلَيْهِ، وَرَأى جَوْراً فَرَدَّهُ وكانَ عَوْناً بالْحَقِّ عَلى صاحِبِهِ/ 5215.
15- Hakkı görüp ona yardım edene, zulmü görüp onu reddedene ve haklıya yardımcı olana Allah rahmet etsin. /5215
16ـ رَحِمَ اللهُ امْرَءاً أحْيى حَقّاً، وَأماتَ باطِلاً، وأدْحَضَ الْجَوْرَ، وأقامَ العَدْلَ/ 5217.
16- Hakkı diriltip bâtılı öldüren, zulmü ortadan kaldırıp adaleti yaşatan kimseye Allah rahmet etsin. /5217
17ـ رَأسُ الْحِكْمَةِ لُزُومُ الْحَقِّ، وَطاعَةُ الْمُحِقِّ/ 5258.
17- Hikmetin başı, haktan ayrılmamak ve haklı olana itaat etmektir. /5258
18ـ طَلَبُ التّعاوُنِ عَلى إقامَةِ الْحَقِّ دِيانَةٌ وأمانَةٌ/ 603.
18- Hakkı yaşatmak için yardım istemek, dindarlık ve emanettarlıktır. /603
19ـ عَلَيْكُمْ بِمُوجِباتِ الْحَقِّ فَالْزَمُوها، وإيّاكُم ومُحالاتِ التُّرَهاتِ/ 6154.
19- Hakka uyun, ondan ayrılmayın ve bâtıla dönüşenlerden uzak durun. /6154
20ـ عَوْدُكَ إلى الْحَقِّ خَيرٌ مِنْ تَماديكَ في الباطِلِ/ 6286.
20- Hakka dönmen, bâtıla itilmenden daha iyidir. /6286
21ـ عَوْدُكَ الى الْحَقِّ وإنْ تَعِبْتَ خَيرٌ مِنْ راحَتِكَ مَعَ لُزُومٍ الباطلِ/ 6287.
21- Zorluğa düşmene rağmen hakka dönmen, bâtıla uymanın verdiği rahatlıktan daha iyidir. /6287
22ـ في لُزُومِ الْحَقِّ تَكُونُ السَّعادَةُ/ 6489.
22- Saadet, hakka bağlı olmaktadır. /6489
23ـ فارِقْ مَنْ فارَقَ الْحَقَّ إلى غَيْرِهِ، وَدَعْهُ وَما رَضِيَ لِنَفْسِهِ/ 6578.
23- Haktan ayrılıp ondan başkasına yönelenden uzak dur ve onu nefsinin beğendiği şeyle baş başa bırak. /6578
24ـ قَليلُ الْحَقِّ يَدْفَعُ كَثيرَ الباطِلِ كَما أنَّ القَليلَ مِنَ النّارِ يُحْرِقُ كَثيرَ الْحَطَبِ/ 6735.
24- Az ateş çok odunu yaktığı gibi, hakkın azı da bâtılın çoğunu öylece def eder. /6735
25ـ قُولُوا الْحَقَّ تَغْنَمُوا، واسْكُتُوا عَنِ الباطِلِ تَسْلَمُوا/ 6778.
25- Hakkı söyleyin, ganimet kazanın; bâtılda susun, sağlam kalın. /6778
26ـ لِلْحَقِّ دَوْلَةٌ/ 7317.
26- Hakkın gücü vardır. /7317
27ـ لِيَكُنْ مَوْئِلُكُ اِلى الْحَقِّ، فَإنَّ الْحَقَّ أقْوى مُعِينٍ/ 7381.
27- Hakkı sığınak edin; zira hak, en kuvvetli yardımcıdır. /7381
28ـ لَنْ يُدْرِكَ النَّجاةَ مَنْ لَمْ يَعْمَلْ بالْحَقِّ/ 7430.
28- Hakka amel etmeyen asla kurtuluşa ermez. /7430
29ـ مَنْ عَمِلَ بالْحَقِّ غَنِمَ/ 7650.
29- Hakka amel eden kazançlı çıkar. /7650
30ـ مَنْ عَمِلَ بالْحَقِّ رَبِحَ/ 7694.
30- Hakka amel eden kazanır. /7694
31ـ مَنْ عَمِلَ بالْحَقِّ نجَا/ 7739.
31- Hakka amel eden kurtulur. /7739
32ـ مَنْ عَمِلَ بالْحَقِّ أفْلَحَ/ 7811.
32- Hakka amel eden esenlik bulur. / 7811
33ـ مَنْ صارَعَ الْحَقَّ صُرِعَ/ 7813.
33- Hakla güreşen tuş olur. /7813
34ـ مَنْ قالَ بالْحَقِّ صُدِّقَ/ 7813.
34- Hakkı söyleyen onanır. /7841
35ـ مَنْ غالَبَ الْحَقَّ غُلِبَ/ 7881.
35- Hakla savaşan mağlup olur. /7881
36ـ مَنْ حارَبَ الْحَقَّ حُرِبَ/ 7882.
36- Hakka savaş açanla savaşılır. /7882
37ـ مَنْ عانَدَ الْحَقَّ قَتَلَهُ (صَرَعَهُ)/ 7889.
37- Kim hakla inatlaşırsa, hak onu öldürür. /7889
38ـ مَنْ عانَدَ الْحَقَّ لَزِمَهُ الوَهْنُ/ 8077.
38- Hakla inatlaşan, tembelleşir. /8077
39ـ مَنْ عانَدَ الْحَقَّ كانَ اللهُ خَصْمَهُ/ 8109.
39- Hakla inatlaşanın Allah düşmanı olur. /8105
40ـ مَنْ لَمْ يُنْجِهِ الْحَقُّ، أهْلَكَهُ الباطِلُ/ 8191.
40- Hakkın kurtarmadığı kimseyi bâtıl helak eder. /8191
41ـ مَنْ تَعَدَّى الْحَقَّ، ضاقَ مَذْهَبُهُ/ 8222.
41- Hakkı aşanın yolu daralır. /8222
42ـ مَنِ اعْتَزَّ بالْحَقِّ أعَزَّهُ الْحَقُّ/ 8433.
42- Hak, onunla izzet arayana izzet verir. /8433
43ـ مَنْ أبْدى صَفْحَتَهُ لِلْحَقِّ هَلَكَ/ 8486.
43- Hakla karşı karşıya gelen helak olur. /8486
44ـ مَنِ اتَّخَذَ الْحَقَّ لِجاماً اتَّخَذَهُ النّاسُ إماماً/ 8560.
44- Hakkı kendine dizgin edineni, halk kendisine imam eder. /8560
45ـ مَنْ عَمِلَ بالْحَقِّ مالَ إليهِ الْخَلْقُ/ 8651.
45- Kim hakka amel ederse, halk ona yönelir. /8646
46ـ مَنِ اسْتَحْيى مِنْ قَوْلِ الْحَقِّ فَهُوَ أحْمَقُ 8650.
46- Hak sözden utanan kimse ahmaktır. /8650
47ـ مَنْ جاهَدَ عَلى إقامَةِ الْحَقِّ وُفّقَ/ 8650.
47- Hakkı yaşatmak için mücadele eden başarılı olur. /8651
48ـ مَنْ نَكَبَ عَنِ الْحَقِّ ذُمَّ عاقِبَتُهُ/ 8655.
48- Haktan dönenin akıbeti kötü olur. /8655
49ـ مَنِ اسْتَسْلَمَ لِلْحَقِّ، وأطاعَ الْمُحِقَّ كانَ مِنَ الْمُحْسِنينَ/ 8851
49- Hakka teslim olan ve ona uyan iyiler sınıfındandır. /8851
50ـ مَنْ جَعَلَ الْحَقَّ مَطْلَبَهُ، لانَ لَهُ الشَّديدُ، وَقَرُبَ عَلَيْهِ البَعيدُ/ 8899.
50- Hakkı kendine gaye edinene zorluklar kolaylaşır, uzaklar yakınlaşır. /8899
51ـ مَنْ أضْعَفَ الْحَقَّ وخَذَلَهُ أهْلَكَهُ الباطِلُ وَقَتَلَهُ/ 8910.
51- Kim hakkı zayıflatır ve onu terk ederse, bâtıl da onu helak eder ve öldürür. /8910
52ـ مَنْ كانَ مَقْصَدُهُ الْحَقَّ أدْرَكَهُ، وَلَوْكانَ كَثيرَ اللَّبْسِ/ 9024.
52- Çok gizli olsa da, hakkı amaçlayan ona ulaşır. /9024
53ـ مَنْ عانَدَ الْحَقَّ قَتَلَهُ، وَمَنْ تَعَزَزَّ عَلَيْهِ (عَلى الباطِلِ) ذَلَّـلَهُ/ 9167.
53- Hak, onunla inatlaşanı öldürür; ona galip gelmeye çalışanı zelil eder. /9167
54ـ مَنْ نَصَرَ الْحَقَّ غَنِمَ/ 9200.
54- Hakka yardım eden kazançlı çıkar. /9200
55ـ ما أكْثَرَ مَنْ يَعْتَرِفُ بِالْحَقِّ وَلا يُطيعُهُ/ 9521.
55- Hak itiraf edildiği halde ona uymamayı yaygınlaştıran şey nedir? /9521
56ـ مُنازِعُ الْحَقِّ مَخْصُومٌ/ 9750.
56- Hakla çekişen, düşmanlık edilendir. /9750
57ـ نِعْمَ الدَّليلُ الْحَقُّ/ 9880.
57- Ne güzel rehberdir hak! /9880
58ـ لا تُمْسِكْ عَنْ إظْهارِ الْحَقِّ، إذا وَجَدْتَ لَهُ أهْلاً/ 10188.
58- Ehlini bulduğunda hakkı açıklamaktan geri kalma. /10188
59ـ لا يُؤنِسَنَّكَ إلاّ الْحَقُّ، وَلا يُوحِشَنَّكَ إلاّ الباطِلُ/ 10303.
59- Asla haktan başkasıyla yakınlık kurma ve bâtıldan başkası seni korkutmasın. /10303
60ـ لا تَمْنَعَنَّكُمْ رِعايَةُ الْحَقِّ لِأحَدٍ عَنْ إقامَةِ الْحَقِّ عَلَيْهِ/ 10328.
60- Bir kimse için hakka riayet, ona hakkı ikame etmenize engel olmasın. /10328
61ـ لا يَجْتَمِعُ الباطلُ والحقُّ/ 10584.
61- Hak ile bâtıl bir araya gelmez. /10584
62ـ لا يَصْبِرُ علَى الحقِّ إلاّ الحازمُ الأريبُ/ 10610.
62- İleriyi gören uzman kişiden başkası hakka sabretmez. /10610
63ـ لا رَسُولَ أبْلَغُ مِنَ الحقِّ/ 10627.
63- Haktan daha iyi (doğruyu) bildiren elçi yoktur. /10627
64ـ لا ناصحَ أنْصَحُ مِنَ الحقّ/ 10642.
64- Haktan daha iyi (doğruyu) öğüt veren nasihatçi yoktur. /10642
65ـ لا صاحبَ أعَزُّ مِنَ الحقِّ/ 10667.
65- Haktan daha saygın arkadaş yoktur. /10667
66ـ لا يُغْلَبُ مَنْ يَسْتَظْهِرُ بالحقِّ/ 10685.
66- Hak ile sırtını güçlendiren mağlup olmaz. /10685
67ـ لا يَخْصَمُ مَنْ يَحْتَجُّ بالحقِّ/ 10686.
67- Hakkı delil gösteren yenilmez. /10686
68ـ لا يَذِلُّ مَنِ اعْتَزَّ بالحقِّ/ 10702.
68- Hak ile aziz olan zelil olmaz. /10702
69ـ لا يَصْبِرُ لِلْحَقِّ إلاّ مَنْ يَعْرِفُ فَضْلَهُ/ 10748.
69- Hakkın üstünlüğünü bilenden başkası ona sabretmez. /10747
70ـ لا يُعابُ الرَّجُلُ بأخْذِ حَقِّهِ، وإنَّما يُعابُ بأخْذِ ما لَيْسَ لَهُ/ 10819.
70- Hakkını alan ayıplanmaz; ancak hakkı olmayan şeyi alan ayıplanır. /10819
71ـ يَسيرُ الحقِّ يَدْفَعُ كَثيرَ الباطِلِ/ 10989.
71- Hakkın azı, bâtılın çoğunu defeder. /10989
72ـ خَذَلُوا الحقَّ، ولَمْ يَنْصُروا الباطِلَ/ 5077.
72- (Güç durumdayken) hakkı terk ettiler, bâtıla da yardım etmediler. /5077
73ـ الحقُّ أبْلَجُ مُنَزَّهٌ عَنِ الْمُحاباةِ والْمُراياةِ/ 1774.
73- Hak, aydındır; taraf tutma ve düşmanlıktan uzaktır. /1774
74ـ اِرْكَبِ الحقَّ وإنْ خالَفَ هَواكَ، ولا تَبِعْ آخِرَتَكَ بِدُنْياكَ/ 2297.
74- Dürtülerine muhalif olsa da hakka uy; ahiretini dünyana satma! /2297
75ـ اِلْزَمِ الحقَّ يُنَزِّلْكَ مَنازِلَ أهْلِ الحقِّ يَوْمَ لا يُقْضى إلاّ بِالْحَقِّ/ 2360.
75- Hak ile birlikte ol ve ondan ayrılma ki, hakkın dışında hüküm edilmeyen gün gelip çattığında seni ehl-i hak menzillerine indirsin. /2485
76ـ اِلْزَمُوا الحقَّ تَلْزَمْكُمُ النّجاةُ/ 2485.
76- Haktan ayrılmayın ki kurtuluş da sizden ayrılmasın. /2485
77ـ اِعْرِفُوا الحقَّ لِمَنْ عَرَفَهُ لَكُمْ، صَغيراً كانَ أو كَبيراً، وضِيعاً كانَ أوْ رَفيعاً/ 2564.
77- Küçük veya büyük, aşağılık veya değerli; sizin hakkınızı tanıyan kimseye karşı siz de onun hakkını tanıyın. /2564
78ـ ألا وَمَنْ لا يَنْفَعُهُ الحقُّ يَضُرُّهُ الباطِلُ، وَمَنْ لا يَسْتَقِمْ بهِ الْهُدى يَجُرُّ بِهِ الضَّلالُ إلى الرَّدى/ 2767.
78- Bilesiniz ki hakkın fayda vermediği kimseye bâtıl zarar verir; hidayet yolunun doğrultmadığını dalalet eğer. /2767
79ـ أخْسَرُ النّاسِ مَنْ قَدَرَ عَلى أنْ يَقُولَ الحقَّ ولَمْ يَقُلْ/ 3178.
79- Halk arasında en çok zarar eden kimse, hakkı söylemeye gücü yettiği halde onu söylemeyen kimsedir. /3178
80ـ أفْضَلُ الخَلْقِ أقْضاهُمْ بالحقِّ، وأحَبُّهُمْ الى اللهِ سُبحانَهُ أقْوَلُهُمْ لِلصِّدْقِ/ 3323.
80- Halkın en faziletlisi hakka en çok hükmeden kimsedir; Allah katında halkın en sevimlisi ise en doğru sözlü olanıdır. /3323
81ـ الْمَغْلُوبُ بالْحَقِّ غالِبٌ/ 1066.
81- Hakla mağlup olan galiptir. /1066
82ـ الْمُحارِبُ لِلْحَقِّ مَحْروبٌ/ 1086.
82- Hakla savaşan yenilir. /1086
83ـ القَوْلُ بالْحَقِّ خَيرٌ مِنَ العَيِّ والصَّمْتِ/ 1462.
83- Hakkı söylemek, acizlik ve susmaktan daha iyidir. /1462
Dostları ilə paylaş: |