Kazakların bu başarılarına üç Orda’nın oluşturmuş olduğu birlik ve beraberliğin yanında, Kalmuk ülkesinde başlayan iç karışıklar ve Kalmuklarla Çin arasında devam eden savaşlar da yardım etti. Anrakay savaşından sonra Kazak hükümdarları arasında bölünme oldu. Savaştan hemen sonra Sultan Ebu’l-Mamet Türkistan’a, Ebu’l-Hayır ise acele olarak Rus sınırlarına, kendi göçebe yerlerine doğru geri çekildi.
Kazaklar Ebu’l-Mamet Han, Semeke Han ve Ebu’l-Hayır Han arasında çıkan anlaşmazlıklardan dolayı76 Anrakay zaferinin askeri ve siyasi başarılarından tam anlamıyla istifade edemediler. Daha önceki yıllarda kaybettikleri Semireçye ve diğer bölgelerdeki topraklara geri dönemediler. Ancak savaş sırasında kendi bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini korudular.77
Anrakay Zaferinden Sonra
Kazak Topraklarının Jeopolitik
Durumu
Anrakay savaşından sonra Kalmukların, Kazak Ordaları ve Orta Asya devletleri üzerindeki dış etkisi azaldı. Bunun en büyük sebebi de 1729 yılının başında Çin İmparatorluğunun Kalmuk Hanlığına karşı yeniden savaş başlatmış olmasıydı. Bu gelişmenin sonucunda, 1727-1729 yılları arasında Kazak gönüllü birlikleri karşısında mağlup olan Galden Tseren, 1729 yılında Çin İmparatorluğu ile başlayan savaşın ardından, Aktaban Şubrındı yılları (1723-1725) ’nda ele geçirmiş olduğu Kazak topraklarının güney bölgelerini ve onlara komşu olan Orta Asya topraklarını bırakmak zorunda kaldı.78
Bu dönemde Başkırtların askeri saldırılarının yanı sıra XVIII. yüzyılın 20’li yıllarının sonunda Kazakların sınır köylerine Yayık ve Sibirya Kazaklarının79 saldırıları arttı. Onlar Batı Sibirya Kazak köylerinden göçebe Kazak köylerine sık sık saldırılar düzenliyorlardı. Güney Ural bölgelerinde ise Küçük Orda Kazak kabileleri üzerine İdil Kalmukları ve Yayık Kazakları saldırıyordu. XVIII. yüzyılın 20’li yıllarının sonu ve 30’lu yıllarının başında bölgenin dış politik durumunu değerlendiren Orta Orda Argın kabilesine bağlı Şakşak aşiretinden Bukenbay Batır şöyle diyordu: “… Kırgız-Kaysaklar kendi davranışlarından dolayı her taraftan rahatsız edilmiyorlar mıydı, tehlike içinde bulunmuyorlar mıydı, her taraftan kendilerinin üzerlerine saldırmıyorlar mıydı, hemen hepsi tavşanın av köpeğinden kaçtığı gibi her tarafa kaçmıyorlar mıydı, kendi mallarından olmuyorlar mıydı, kaçarken mallarını terk etmiyorlar mıydı, kimi zaman kadınlarını ve çocuklarını bırakarak yalnızca kendileri çekip gitmiyorlar mıydı? Bütün bunların gerçek olduğunu Bukenbey gözleriyle gördü, şahit oldu. İşte bunun içindir ki…” “…halkımız parçalandı, göç etti ve fakirleşti; Kalmuklar saldırdığı zaman halk bir tarafa kaçıyor, Başkırtlar saldırdığı zaman bir başka tarafa kaçıyor… Sibirya askerleri saldırdıkları zaman ise kaçacak yer bulamıyor, gözlerinin gördüğü yere kaçmak zorunda kalıyorlardı…”.80
Anrakay zaferinden sonra Kazak ve Kalmuklar arasında, her iki tarafın da şiddetle ihtiyaç duyduğu barış antlaşmasının yapıldığı anlaşılmaktadır. Ebu’l-Hayır’ın 1730 yılı Haziran ayının başında Rus İmparatoriçesi Anna İvanovnaya gönderdiği mektupta “Kalmuk Hontayşaları ve İdil Kalmuklarıyla barış yaptıklarını, Başkırtlarla da iyi geçinmek ve barış yapmak istediklerini” açıklamıştır.81 Ayrıca Ebu’l-Hayır Hanın Rus imparatoriçesine gönderdiği Seyitkul Koydagulov ve Kutlumbet Koştoyev adındaki elçilerin, 30 Ekim 1730’da Rus Hariciye Nezareti memurlarıyla yaptıkları görüşmelerin tutanaklarında “Kazak Hanlarının eskiden Kalmuk Hontayşalarıyla ve de İdil Kalmuklarıyla savaştıkları, bugün ise onlarla barıştıkları, Başkırtlarla da barış içinde yaşamak ve bütünleşmek istedikleri ancak İmparatoriçe majestelerinin buyruğu olmadan Başkırtların kendileriyle (Kazaklarla) barışmak istemedikleri”82 ismi geçen elçiler tarafından ifade edilmiştir.
Ebu’l-Hayır Han ve Büyük Orda Hanı Colbars, Kazak Ordalarının durumuyla ilgili Çarlık Rusya’ya bilgi vermek için elçilerini göndermişlerdi. Orenburg araştırma ekibinin şefi İ. K. Krillov ve yardımcısı A. İ. Tevkelev, bu elçilerin verdikleri bilgilere dayanarak 24 Ekim 1734’te Rus Hariciye Nezareti’ne bir rapor gönderdiler. Bu raporda, yukarıda sözü geçen Kazak Hanlarının bütün Ordalarıyla birlikte eskiden hakimiyetleri altında bulunan Taşkent ve diğer yerlere tekrar geri döndükleri, Galdan Tseren’in Çinlilerle savaşa başlamasından dolayı bu yerleri terk ettiği ve Kazakların bugün buralarda sakin bir şekilde yaşadıkları belirtilmekte olup, ayrıca Kazakların kendi Hanları tarafından idare edildikleri, Kalmukların kendilerine elçi göndererek barış içinde yaşamak istedikleri de açıklanmaktadır.83 Kazak Ordaları hakkında verilen bu bilgilerin gerçekliğini Küçük Orda Batırlarından Bukenbay, Rus elçisi A.İ. Tevkelev’in Kazak Ordalarının durumu hakkında bilgi almak ve Kazakları Rusya’nın himayesine çekmek için 1731 yılında Kazak bozkırlarına ilk gelişinde doğruladı.84
Tarihi belgelerden de anlaşıldığına göre Büyük Orda Kazakları XVIII. asrın 30’lu yıllarının başlarında Kalmuk Hanlığından bağımsız olarak yaşamaktaydılar. Ayrıca bu yıllarda Kalmuk-Kazak sınırlarında büyük çaplı askeri çatışmaların olmadığı da görülmektedir.
Ebu’l-Hayır Han ve Semeke Han 1730 yılının sonlarına doğru, Rus uyruğu olan komşu halklarla ve özellikle Nogay ve Sibirya Başkırtlarıyla olan münasebetlerinin gerginleşmesi sonucu, arka cephelerini güvenceye almak maksadıyla Kazak topraklarının güneyinden kalkarak kuzeyine-Rusya sınırına-doğru göç ettiler. Kazak kabileleri ve komşu halklar arasındaki su kaynakları ve otlak meselesi ile ilgili problemleri çözümlemek için, Kalmuk-Kazak sınırındaki durumun sakinleşmesi onlar için bir fırsattı. Küçük ve Orta Orda göçebe halkıyla Başkırtlar, Yayık, Sibirya Kazakları ve İdil Kalmukları arasındaki anlaşmazlıkları askeri bir çatışmaya dönüştürmeden çözümlemek istiyorlardı. Çünkü uzun yıllar devam eden Kazak-Kalmuk savaşları, Kazakların büyük insan kaybına ve bunun yanında büyük maddi kayıplar vermesine sebep olmuştu.
Anrakay savaşından sonra küçük çaplı askerî çatışmalar dışında Kalmuk-Kazak sınırında kayda değer askerî harekâtlar görülmedi. Her iki taraf arasında barış antlaşması yapılmıştı. Ancak Kazaklarla Kalmuklar arasında askeri ve siyasi gerginliğin tamamen giderilmiş olması söz konusu değildi. Nitekim 1730-31 yıllarında Kazaklar İrtiş Nehrinin yukarı bölgelerine, Altay dağlarına ve Kalmuk topraklarına saldırmışlardır.85 Bu durumu göz önünde bulunduran Ebu’l-Hayır Han, Küçük Orda Kazaklarının kuzeydeki göçebe bölgelerine göç etme kararı aldı. Ebu’l-Hayır Han Rusya sınırına göç etme kararı almakla, başta askeri ve siyasi olmak üzere, sosyal ve ekonomik çıkarlarını garanti altına almayı hesap ediyor ve aynı zamanda da Kazak Ordalarının dış güvenliğini sağlamayı düşünüyordu.
Bütün bunların sonucunda Kazak Ordalarındaki kabile reisleri ve sultanlarının Kazak-Kalmuk ve özellikle Kazak-Başkırt münasebetlerini düzene sokmak; ekonomik, askeri, siyasi münasebetlerini kuzey komşusu Rusya ile münasebet kurarak aşmak, öncelikli meselelerinden biri haline gelmişti.
Özellikle uçsuz bucaksız Rus sınırlarında çadır kuran göçebe Kazak topluluğu için bu mesele çok büyük önem kazanmıştı. İşte bu sebeplerden dolayı daha 1726 yılında özel bir elçilik heyeti Rusya’ya gönderilmiş ancak bir sonuç elde edilemediği yukarıda izah edilmişti.
Kazak-Kalmuk Savaşları
(1739-1741) ve Küçük Orda, Orta
Orda Kazaklarının Rusya’nın
Himayesine girmesi
Kalmuk hükümdarı Tsevan Rabtan’ın 1729’da ölümüyle Kalmuk hükümdarlığına büyük oğlu Galden Tseren geçti. Bu hükümdarın idaresi zamanında Kalmuk Hükümdarlığı çok güçlendi, çok geniş topraklara sahip oldu. Kalmuk Hükümdarlığı toprakları içine Doğu Türkistan vilayetleri, Tiyan-Şan bölgeleri ve Kazak Ordaları’nın bir kısmı-özellikle Büyük Orda-girdi.86
XVIII. yüzyılın 30’lu yıllarının sonu ve 40’lı yıllarının başında Kalmuk Hanlığının dış siyasetteki genel istikameti Rusya, Kazak Ordaları ve Orta Asya’daki devletlerle arasındaki münâsebetler oldu.87
Kazak Ordalarının siyasi dağınıklığı ve merkezi bir devlet olamayışı Galden Tseren’e cesaret ve imkân veriyordu. Ancak Kalmuk sarayı Rusya’nın tutumundan korkuyordu. Çünkü 30’lu yıllarda Küçük Orda Rus uyrukluğunu kabul etmiş, sonra Orta Orda’nın Han ve bazı Sultanları, idarecileri Çariçe Anna İvanovna’ya sadâkat yemini etmişlerdi.88
XVIII. yüzyılın 30’lu yıllarının sonu ve 40’lı yıllarının başında Kazak topraklarının Kalmuk Hükümdarlığı sınırındaki durumu yeniden gergin bir hal almıştı. 30’lu yılların sonunda Çin sarayı ile barış imzalayan Kalmuk Hanlığının idareci sınıfı, Kazak ve Orta Asya üzerine saldırılar düzenlemek için askeri ve siyâsi hazırlıklara başladı. Bu saldırıların maksadı yeni askeri ganimetler elde etmek, otlakları genişletmek, zenaat merkezleri ve ticaret yolları üzerinde hâkimiyet sağlamaktı. 1735 yılının baharında Bukenbay Batır, Kalmuk esâretinden kaçan Kazakların anlattıklarını Çar iktidarı memurlarına duyurdu. Bu Kazaklar Çin Bogdihan’ın öldüğünü, Kalmukların Çinlilerle barıştıklarını ve Kalmuk Hükümdarı Galden Tseren’in Orta Orda Kazakları üzerine 20 bin kişilik bir ordu gönderme hazırlığı içinde olduğunu açıklamışlardı. Muhtemel Kalmuk saldırısına karşı Orta Ordada da asker toplamanın yanında, gerekli tedbirlerin alındığı yukarıda bahsi geçen Kazaklar tarafından ifade edilmişti.89
Böylece Kazak Ordalarına yeni bir saldırı düzenlemeye karar veren ve bunun için gerekli hazırlıkları yapan Kalmuk hükümdarı, Rusya’nın onayını almak maksadıyla 1739 yılında Tobolsk’a Lama Daşi ve Naurız Kazı adındaki elçileri gönderdi. Elçilere verilen talimata göre saldırının sebebinin, Kazak Hanlarının ve Sultanlarının Kalmuk Hanlığının sınır boyu bölgelerine geçmiş yıllarda düzenledikleri akınların misillemesi olacağı belirtildi.90
Kalmuklar tarafından askeri tehlikenin yaklaştığı 1738-1739 yıllarında, Orta Orda Han ve Sultanları, Kalmukların güney ve güneydoğu sınır bölgelerine askeri yığınak yapmasına karşı yeterli önlem alamadılar. Orta Orda Han ve Sultanları, eski düşmanın olası bir saldırısına karşı hazırlık yapacakları yerde Küçük Orda Batırlarıyla birlikte, İdil Kalmukları ve Yayık Başkırtları üzerine yapılan akınlara katılıyorlardı. Ancak Kalmuk atlarının nal sesleri Kazak topraklarında duyulmaya başladıktan sonra, Orta Orda hükümdarları gönüllü asker toplamaya, ailelerini gizlemeye, sürülerini de güvenilir yerlere sevk etmeye başladılar.91
Kalmuk askerlerinin Kazak toprakları üzerine saldırısı 1739 yılının sonbaharında başladı. Orta Orda aşiretleri üzerine 30 bin kişilik Kalmuk birliği saldırdı. Bu sırada Orta Orda Hanlığının ve diğer Kazak Ordalarının durumu karmaşıktı. Küçük Orda içindeki iç karışıklıklar sona ermemiş, başta Sultan Batır olmak üzere zadegânların bir kısmı Ebu’l-Hayır Han ile düşmanlıklarını devam ettirmekteydiler. Bu sıralarda 1737’de Orta Orda Hanı Semeke Han ölmüş ve yerine Ebu’l-Mamet geçmişti. Büyük Orda Hanı Colbars da 1739 yılında Taşkent’te öldürülmüştü. Ne yazık ki iç çekişmeleriyle uğraşan Kazak zadegânlerı kendi göçebe kabilelerini savunmak için gereken önlemleri de alamadılar.92 1739-1740 yılının kış aylarında Septen ve Sarımançi komutasındaki Kalmuk askerleri, güneyden Sırderya nehrinin tepelerinden ve kuzeyden İrtiş tarafından üç Kazak Ordasının üzerine saldırarak Tobol ve İşim boyunca Kazaklar üzerine büyük bir darbe indirdiler.
Kazan Vilayeti kaleminden Moskova Senato kalemine gelen bir habere göre, Kazak Ordaları üzerine 15 bin kadar Kalmuk askerinin saldırdığı, saldırıların İşim ve İrtiş nehirleri kıyısında çadır kurmuş olan Uak ve Girey kabileleri ile Ebu’l-Mamet ve Barak Sultan’ın hakimiyeti altındaki göçebeler üzerine yapıldığı bildirilmektedir.93
Kalmukların zikredilen tarihlerde yapmış olduğu saldırılarda en büyük darbeye, İrtiş ve İşim nehirleri arasında çadır kuran Orta Orda Kazak aşiretlerinin mâruz kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak mevsim şartlarının kış oluşu, yeterli maddi ve diplomatik girişimlerin yapılamaması, ayrıca Rus hükümetinin takınacağı tavrın bilinmemesi ve diğer sebepler Kalmuk askerlerini Kazak topraklarından çıkarak İrtiş havzasında yerleşmeye sevk etmiştir.94
Bu sırada Kazak Hanı, Kalmuklara karşı Rusya’dan askeri yardım istedi. Ancak bu yardım talebi, 26 Ağustos 1739 tarihinde V. A. Urusov’a gönderilen imparatoriçe emirnamesinde, Kazak Hanı’nın istediği topçu ve toplar, top ve insan gücünün az olması bahane edilerek reddedildi.95 Ancak daha sonra Rus hükümeti, Kalmukların Kazak Hanlığı üzerine yapacakları saldırı planlarını öğrenmiş ve 9 Eylül 1740’ta Orenburg Komisyonu Başkanı Urusov’a, Kalmuklar karşısında ihtiyatlı olmaları hususunda uyarıda bulunmuştur. Bununla birlikte Rus hükümeti, Barak Sultan, Canıbek ve diğer Kazak idarecilerine toplar ve tüfekler dışında, barut96 ve diğer gerekli malların verilmesi konusunda talimat verdiği anlaşılmaktadır.97
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere Kazak-Kalmuk savaşlarına Rusya ihtiyatlı yaklaşmaktadır. Rusya, Kazak Hanı’nın istediği askeri desteği vermemekle, Kazaklarla güney komşuları arasında başlamış
olan önemli askeri çatışmalara seyirci kalma konumunda bulunduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Bu sırada Kazak topraklarının kuzey-doğu ve güney sınırlarındaki Kalmuk askeri harekâtları giderek artmaktaydı. İranlıların Buhara ve Hiveyi istila etmelerinin ardından,98 Kalmuklar da İrtiş ve İşim ırmakları arasında Sırderya bölgelerinde çadır kurmuş olan Kazak aşiretleri üzerine darbe üstüne darbe indirmeye başladılar. Ayrıca Kalmuk saldırılarının yakın bir zamanda daha da sertleşmesi bekleniyordu. Bu durum karşısında Ebu’l-Hayır Han, silah ve askeri yardım talebinin Orenburg idarecileri tarafından reddedilmesinden dolayı Kalmuk Hanıyla kişisel münasebetler kurmaya karar verdi. Kazak Hanı belirli şartlar altında Kalmuk uyrukluğunu kabul etme vaadinde bulunabileceğini ima ederek, böylece Kalmukların Kazak bozkırları üzerinde düzenleyebileceği olası saldırıları ertelemek ve zaman kazanmak istiyordu. Aynı zamanda Hive problemini de çözümleyerek Çarlık hükümetine kendi çıkarları doğrultusunda psikolojik bir etki yapmak istiyordu.
Galden Tseren’in birkaç yıl önce iyi niyet göstergesi olarak Ebu’l-Hayır Hana gönderdiği elçiler, Kazak Hanının nazarında Kalmuk hükümdarının kendisiyle böyle bir diyalog başlatabileceği izlenimi bırakmıştı. Şöyle ki, 1736 yılında Kalmuk Hontayşaları Ebu’l-Hayır’ın Rus himayesini kabul ettiği haberini aldıktan sonra kendisiyle barışmak için elçiler göndermiş ve 1725 yılından beri Kalmuk esâretinde bulunan kardeşinin hanımlarını iâde etmişti. Galden, elçiler vasıtasıyla Kazak hükümdarına, kendisiyle savaş içinde değil barış içinde bulunmak istediğini belirtmiştir. Ayrıca Kazakların Rus uyrukluğunu kabul ettiği gibi isterlerse Kalmuk uyrukluğuna da geçebileceklerini ifade etmiştir. Yine bugünlerde Kalmukların Kazak Ordalarıyla savaşmadığı ve Çinlilerle de barıştıkları anlatılmıştı. Ebu’l-Hayır Han bu bilgilerin o tarihte kendi adamı Baybek tarafından Orenburg Heyeti başkanı Krillov’a iletilmesini istemiştir.99 Böylece Han, Sırderya’daki kışlık otağında Kalmuk elçileriyle yapmış olduğu bu görüşmelerden ümitlenmişti.
Ebu’l-Hayır’ın Rusya’ya karşı Kalmuklara yakınlaşma siyaseti, Kalmuklarla dost olduğunu gösterme havası, Han’ın Kalmuklar hakkındaki düşüncesini hiçbir zaman değiştirmemişti. Çünkü Kazak Hanı, Hontayşaların politik tutumlarını çok iyi biliyordu. İşte Ebu’l-Hayır Han Rusya’ya karşı oynadığı Kalmuklarla olan bu dostluk oyununu, Kalmukların kendisine teklif ettiği bu tâbiyet meselesini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya karar verdi. Dört yıl sonra Hanın beklediği an geldi. 1740 yılının sonbaharında Kazak Hanı Ebu’l-Hayır, Kalmuk Ordusunun güney birlikleri komutanı Noyan Sarımancının yanına Kutlubet adındaki bir elçisini gönderdi. Kutlubet, Sarımancı’ya Han ile savaş yapmamasını, ayrıca Ebu’l-Hayır Han’ın Türkistan Hanı olarak ilân edilmesi durumunda Galden Tseren’in uyrukluğuna geçeceğini vaat ettiğini bildirdi. Han, sözünü tutacağına dair garanti olarak da kendi oğlu Ayçuvak’ı rehin olarak vermeye hazır olduğunu elçisi aracılığıyla bildirmişti.100
Han, Kalmuk uyrukluğuna geçme konusunda Galden Tseren’e müracaat ettiğini Orenburg Rus İdari makamlarından da gizlememiştir. Gizlemediği gibi Gladişev’e “eğer kendisine Rus askeri yardımı yapılmazsa bu duruma daha fazla katlanamayacağını ve Kalmukların uyrukluğuna geçeceğini birkaç kez bildirmiş ve bu maksatla Kazak elçisi Kutlubet’i Kalmuk hükümdarlığına gönderdiğini Tümgeneral Urusov’a bildirmesini” istemişti. Ebu’l-Hayır Rus subayı ile yaptığı bu konuşmaları sırasında “Sırderya yakınlarında bir şehrin inşa edilmesi için Rus askerlerinin gönderilmesini defalarca talep etmesine rağmen bugüne kadar Rus hükümetinden bu konuyla ilgili herhangi bir faaliyetin olmadığını ve kendisinin açık bir şekilde aldatıldığını”101 dile getirerek Rus hükümetine güvenmediğini ifade etmiştir.
Hanın, aslında Kalmuk himâyesini kabul etmeyi aklından bile geçirmediği Gladişev ile yapmış olduğu konuşmalardan anlaşılmaktadır. O, sadece düşmanlarının askeri saldırılarının önüne geçebilmek için, zaman kazanmak maksadıyla böyle bir girişime başvurmuştur. Bizce, Hanın bu düşüncesinden Kalmuk Hükümdarıyla kişisel münasebetini Çarlık hükümetine karşı politik bir baskı aracı olarak kullanmış olabileceği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında Orenburg memurları Ebu’l-Hayır’ın bu ikazlarının önemini kavrayamadılar. Rus yetkililer Kazak Hanları, Sultanları ve aşiret reisleri ile Kazak-Kalmuk münasebetlerine eskisi gibi seyirci kaldılar.
Bütün bu gelişmelere rağmen Kalmuklar, 1740 yılının sonbaharında Orta Orda toprakları üzerine yeni bir saldırı düzenlediler. Bu saldırı sırasında Kalmuklar, Kazakların daha teşkilatlı bir direnişiyle karşılaştılar. Kazak gönüllü birlikleri Kalmuklara değişik cephelerden darbeler indirdiler. Kalmuk esâretinden kaçan Abız Baybulatov adındaki bir Kazak, Orta Orda Hanı Ebu’l-Mamet başta olmak üzere 2000 kişilik bir Kazak askerinin Kalmuk Hontayşası Galden Tseren’in üzerine saldırdığını, kanlı bir savaşın başladığını, işte o sırada Ebu’l-Mamet ile Orsk’tan dönen ve Rus himâyesini kabul etmiş olan Abılay’ın da bu çatışmalarda aktif bir rol oynadığını102 haber vermektedir.
1741 Şubat-Mart aylarında Kazak toprakları üzerine Kalmuklar genel bir taarruz planı hazırladılar. Kazak Ordalarında ise düşman karşısında ne yapılacağına dair bir oy birliği yoktu. Ancak yukarıda da açıklandığı gibi 1740 yılında Ebu’l-Hayır, Kalmuk Hükümdarı Tseven Rabtan’a kendi elçisini göndererek, Türkistan ve Taşkent karşılığında Kalmukların uyrukluğuna geçeceğini ve bir oğlunu da rehine olarak Kalmuk Hükümdarlığına göndereceğini Kazak elçisi vasıtasıyla bildirmişti. 1741 yılında Sibirya Valisi Butirlin ile Galden Tseren’in temsilcisi Lama Daşi arasında görüşmeler oldu. Bu görüşmelerde Kalmuklar Rusya himâyesini kabul eden Kazak Ordalarını ve onların nerede bulunduklarını öğrenmek istediler. Butirlin de bu konu hakkında Orenburg Valisinin daha iyi bilgisi olduğunu açıkladıktan sonra sadece Ebu’l-Hayır’ın Ordasının Rusya uyrukluğunda olduğunu bildiğini söyledi. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki o tarihlerde Ebu’l-Mamet Han ve Abılay Han ile birlikte Orta Ordanın büyük bir kısmı da Rusya himâyesini kabul etmişlerdi. Kalmuk elçileri Lama Daşi ve Naurız Kazı, söz konusu görüşmelerde Galden Tseren’in, Rusya uyrukluğunu kabul eden Kazakları işgal etmeyeceğini, bozkırda yaşayan veya Rusya uyruğu olmayan Kazaklara savaş açacağını ve savaşa Rusya’nın müdahale etmemesi gerektiğini Butirlin’e açıkladılar. Görüşmeler sırasında Butirlin, Kazakların sınır hatlarından geçmesinin yasaklanacağını açıkladı. Bu görüşmelerin sonucundan memnun olarak ayrılan Kalmuk elçileri, Sibirya Valisine resmi olarak 1741 yılının 15 şubatında Kazak Ordaları üzerine savaş başlatacaklarını haber verdiler.103
1741’in Şubat ayı sonunda, Septen ve Galden Tseren’in büyük oğlu Lama Daşi komutasında 30 bin kişilik bir Kalmuk ordusu tekrar Kazak Ordaları üzerine saldırdı ve savaşı sürdürerek Tobol ve İşim’e kadar geldi.104 Askeri harekâtlar 1741 yılının yaz aylarına kadar devam etti. Kalmuk askerlerinden Urgudzjun Galzat adında biri 1 Haziran’da Yamışev kalesine geldi. Şehir komutanlarından Yarbay Zarin’a, Kalmuk baş komutanı Septen’in bir yazısını getirdi. Bu yazıda, Kalmuk komutanı şöyle diyordu: “Ordumun tamamını yanıma alarak kendi Kalmuk topraklarıma döndüm…” beraberimde Kazak Ordalarından esir ve tüccarlarla birlikte, Kazaklar arasında yaşayan İdil Kalmuklarını getirdim. Bu esirler kadın ve erkek olmak üzere yaklaşık üç bin kişidir. Erkek olanların hepsi gençtir, yaşlı olanların kellelerini kestik. Ben ise ordum ile birlikte kış ve bahar aylarını Ob ve Tobol ırmakları kıyısında geçirdim…”.105
Ayrıca Kalmuk ordusunun bir kısmı İşim’den diğer kısmı Taşkent’ten ve üçüncü bir kol da Türkistan’dan olmak üzere bütün Kazakları yıkıp dağıtmaktaydılar. Bu darbelerden kaçan Ebu’l-Mamet, kendi göçebeleriyle beraber Or nehrinden geçerek Orenburg’a doğru yol almakta, Kalmuk ordusu da onu takip etmekteydi. Sonuçta Ebu’l-Mamet Han Küçük Orda topraklarına çekilerek İlek ve Yayık nehirleri kıyılarına yerleşti. Daha sonra Ebu’l-Mamet Han, geriye kalan 30 çadırıyla Yayık’tan aşağıya göç etti.106 Ayrıca Kalmuklarla yapılan bu savaşlarda Abılay Sultan ve arkadaşları da esir düştü.107
1741 yılının Mart ayında Ebu’l-Hayır Han, Kalmukların kendilerini her taraftan kuşattıklarını Orenburg Komisyonu Başkanı Urusov’a bildirdi. Ayrıca kendi göçebe konaklarının bulunduğu yere bir kale yapılmasını rica etti. 1741 yılı sonunda Ebu’l-Hayır’ın temsilcileri, Rus hükümetine Sırderya nehri yanında bir kale kurulması halinde düşmanlarına karşı, özellikle de İran Şahı ve Kalmuklara karşı kendilerini savunabileceklerini açıkladılar.108
Ebu’l-Hayır’ın, Sırderya bölgesinde kale kurulması isteği, İngiliz-Rus antlaşmasından sonra Rusya’nın güneydoğu bölgelerine giden İngiliz ajanları, askerleri, mühendisleri ve tüccarların verdikleri haberlerden de anlaşılmaktadır. Mesela Gokk adındaki bir İngiliz tüccar, Ebu’l-Hayır’la görüşmediğini ancak aldığı habere göre Hanın, Sir Derya yakınında bir şehir kurmak istediğini ve bunun için de Rusya’dan yardım talebinde bulunduğunu bildirmektedir.109
Üç yıldan fazla devam eden bu dönemdeki Kazak-Kalmuk savaşları 1741 yılının Mayıs ayında sona erdi. Bu savaşlar sırasında Kazaklar yer yer başarılı olmakla birlikte, savaşın geneline ve sonucuna bakıldığında çok büyük darbeler almışlardı.110
1741 yılının yaz mevsiminde, Küçük ve Orta Orda Hanlarının karargâhlarında Kalmuklarla olan münasebetlerin durumu ele alındı. Bu toplantılarda Kazak idareciler Kalmuklarla savaşı devam ettirmek ya da barış görüşmeleri için diplomatik münasebetler başlatmak konusunda bir takım görüşler ileri sürdüler. Kazak idarecilerinin büyük çoğunluğu barış görüşmelerinin başlamasından yanaydı. Bu hususta Kalmuk hükümdarlığına bir Kazak elçilik heyeti gönderildi.111 Galden Tseren’e giden Kazak elçilerinin barış tekliflerini, 1742’de Orta Orda göçebe Kazak bölgesine gelen Başkırtlar doğruladı. Bu durumu 11 Kasım 1741 yılında Rusya’ya gitmiş olan Kalmuk tüccarlarının verdikleri bilgilerden öğrenmekteyiz.112Galden Tseren, Kazak elçilerinin Kalmuk heyetiyle görüşmeleri sırasında yapmış oldukları barış teklifine birtakım şartlar ileri sürdü. Meselâ Orta ve hatta Küçük Orda’nın kendi uyrukluğuna geçmesi için değişik yöntemler kullandı. Bu yöntemler arasında esirle
rin durumu113 da bulunuyordu. Kalmuk Hontayşaları Ebu’l-Mamet Hanın gönderdiği Kazak elçisi Akçura’ya, bazı şartlarla tüm Kazak esirlerinin serbest bırakılacağını söylediler. Bu şartlar arasında, Kazak Ordalarında bulunan önemli Kazak yöneticilerinin çocuklarından davar ve çadırları ile birlikte rehine olarak on kişinin kendilerine gönderilmesini,114 ayrıca Başkırt topraklarında bulunan isyancı Karasakal115 adındaki kişinin derhal yakalanıp iade edilmesini istemektedirler. Kalmuk hükümdarı ancak bu şartların yerine getirilmesi halinde Kazaklara savaş açmayacağını açıklamaktadır. Karasakal’ın yakalanıp gönderilmediği takdirde Kazak elçilerine, savaşın yerini ve zamanını söylemelerini bildirdi.116
Ticari maksatla Kazak Ordaları ve Orta Asya’ya giden Gokk, Galden Tseren’in 1742 yılının Nisan ayında Orta Orda Hanı Ebu’l-Memet’e bir belge verdiğini açıklamıştır. Söz konusu belgede Ebu’l-Mamet Han, Batır Sultan ve diğer idarecilerin Türkistan’a gelip orada yaşamaları, istenilen rehineleri göndermeleri, Orta ve Küçük Ordaların her bir çadırından bir tilki kürkünü haraç olarak vermeleri belirtilmektedir. Ayrıca bu belgeye göre Kazakların ticaret kervanlarına serbestçe yol vermeleri ve sınırdaki Kalmuk göçebe kervanlarına saldırmamaları istenmektedir. Kazakların bu belgede belirtilen şartları yerine getirmedikleri takdirde Galden Tseren’in, ordusuyla Orta ve Küçük Orda üzerine giderek bütün göçebe Kazak köylerini talan edeceği açıklanmaktadır. Ebu’l-Hayır Han, 18 Haziran 1742 tarihinde Rus idarecisi Neplüyev’e gönderdiği bir mektupta, Galden Tseren’in bu isteklerini bildirdi.1742 yılının bahar ayında Küçük ve Orta Orda Kazak Sultanları ve Aşiret Reisleri, Kalmuk Hanı Galden Tseren’in isteklerini görüşmek üzere 1500 kişinin katıldığı bir toplantı yaptılar. Toplantıya katılanların büyük bir çoğunluğu, Kalmuk Hanının isteklerinin yerine getirilmesi hususunda karara vardılar. Daha sonra bu durumu Rus idari makamlarındaki yetkililerden Gladişev ve Neplüyev’e bildirdiler. Ayrıca Ebu’l-Hayır Han bu konu ile ilgili Neplüyev ile görüşüp durum değerlendirmesi yapacağını açıkladı.117
Dostları ilə paylaş: |