Anayasanın 24. yıldönümü vesilesiyle düzenlenen tören toplantısında seçilmiş Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev'in konuşması



Yüklə 82,18 Kb.
tarix27.07.2018
ölçüsü82,18 Kb.
#59937

Anayasanın 24. yıldönümü vesilesiyle düzenlenen tören toplantısında seçilmiş Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev'in konuşması
(7 Aralik 2016, Taşkent)

Sevgili yurttaşlar!

Sayın Bayanlar ve Baylar!

Vatanımızın yaşamında önemli bir tarihi günün -Anayasa Günü- arifesinde bu güzel ve görkemli "Uzbekiston" Forumlar Sarayında sizlerle bir araya geldiğim için son derece mutluyum.

Sizlere ve tüm halkımıza müsaadelerinizle büyük saygı ve hürmetlerimi ifade etmek istiyorum ve sizleri Özbekistan Cumhuriyeti Anayasasının kabulünün 24. yıldönümü ile canıgönülden kutluyorum.

Bağımsız Özbekistan Anayasası'nın 8 Aralık 1992 tarihinde kabul edilişi ülkemizin hayatında önemli bir tarihsel olaydır.

Çağımızın gözde devlet adamı, ülkemizin ilk Cumhurbaşkanı Sayın İslam Abduganiyeviç Kerimov'un Anayasamızın oluşturulması ve tutarlı bir şekilde hayata geçirilmesi için vermiş olduğu paha biçilmez katkı herkes tarafından çok iyi bilinen bir gerçektir.

İslam Abduganiyeviç'in kavramsal özelliğe sahip derin düşünce ve fikirleri, halkımızın bilincini ve düşüncesini, dünyaya bakış açısını ve genel olarak tüm hayatını kökten değiştiren bu önemli siyasi belgenin oluşturulması için sağlam bir temel görevini üstlenmiştir.

Yüksek Konseyde milletvekili olarak Temel Kanunumuzun geliştirilmesi ve kabul edilmesi sürecinde nasıl doğrudan doğruya görev aldığımı her zaman gururla hatırlıyorum. Anayasamızın karmaşık oluşturulma sürecinde yaşanan ateşli tartışmaları ve münakaşaları hala hatırlıyorum.

Gerçekten de, son derece zor olan 90'lı yıllarda, İslam Abduganiyeviç Karimov gibi geniş stratejik düşünce yapısına sahip ileri görüşlü ve büyük bir siyasetçinin, Temel Kanunumuzun taslak çalışmalarına öncülük etmesi hayati önem taşımaktaydı.

Genç devletimiz kurulurken yaşanan gerginlik ve endişe verici süreçte, dar çıkarlar, bölgecilik, bölücülük ve milliyetçilik gibi son derece olumsuz olgulara geçit vermemek gerekiyordu.

Anayasamızda, genel olarak kabul görmüş demokratik ilkelerle birlikte, milli değerlerimizi ve halkımızın zengin devletçilik birikimini de yansıtmak önemliydi.

Özbekistan'ın Birinci Cumhurbaşkanı sayesinde bizim Anayasamızın merkezinde "İnsan ve onun gururu" gibi önemli bir anlayış vardır.

Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, 8 Aralık 1992 tarihinde Yüksek Konseyin Anayasa taslağının görüşüldüğü tarihi oturumda kendi konuşmasında özellikle şunun belirtmişti:

"Geçtiğimiz yetmiş yıl boyunca biz devlet önünde diz çökmüş ve tam itaat atmosferinde yaşadık. Ülkenin, tüm zenginliklerin ve mülklerin tek sahibi olarak devleti görüyorduk, ve bu konuda yeni Anayasada köklü bir dönüş yapılmıştır.

Yani devlet, devlet kurumları ve yetkili kişileri topluma ve vatandaşlara karşı sorumludur.

Şimdi insan, onun hayatı, özgürlüğü, haysiyeti, onuru ve diğer ayrılmaz hak ve özgürlükleri kutsaldır ve onların korunması devlet tarafından garanti edilmektedir."

Birinci Cumhurbaşkanımızın bu düşünceleri, devleti, toplumu ve bireyi ilgilendiren her konuya nasıl derinden yaklaştığını göstermekte ve bu sayede bugün ülkemizin Anayasasında en zor soruların yanıtlarını bulabiliriz.

Kısacası, İslam Karimov'un Anayasamızın yazarı olduğunu söylemek için her türlü nedenimiz vardır.

Değerli arkadaşlar!

Bağımsızlık yılları boyunca Anayasamız, ülkede demokratik hukuk devletin, güçlü sivil toplumun, özel mülkiyetin üstünlüğü ve serbest piyasa ilişkilerine dayanan güçlü ekonominin inşası için, halkımızın barış ve refah içinde bir hayat sürdürmesi için ve Özbekistan'ın uluslararası arenada hak ettiği yeri kazanması için sağlam bir temel görevini üstlenmektedir.

Bizim Temel Kanunumuz, sivil toplumun ayrılmaz bir parçası olan siyasi partilerin ve kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşların kurulması ve özgürce faaliyet yürütebilmesi için geniş fırsatlar yarattı ve seçim sistemimizin temel ilke ve hükümlerini saptadı.

Anayasamız, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve diğer temel uluslararası belgelere uygun olarak bireysel hak ve özgürlükleri, insan ve vatandaşın siyasal, ekonomik ve sosyal haklarını güvence altına almanın yanı sıra bireyin ruhsal gelişimi ve çok yönlü ahenkli gelişimi için gerekli koşulları sağlar.

Geçtiğimiz dönem boyunca, Anayasamızın ilke ve hükümleri temelinde milli mevzuat sistemi kurulmuştur. Anayasamız, ülkemizin sosyo-ekonomik ve politik kalkınmasının, savunma kapasitesinin güçlendirilmesinin, hayatımızın tüm alanlarında yürütülen etkin reformların yasal dayanağı haline geldi.

Vatandaşların hukuki bilinci ve kültürünün yanı sıra siyasi hareketliliğinin arttırılmasında Anayasanın paha biçilmez rolü ve önemi özellikle vurgulanmalıdır.

Geçtiğimiz günlerde yapılan Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlık seçimine halkımızın yoğun katılımı - bunun çarpıcı bir kanıtıdır.

Sevgili dostlar, bu seçimleri, bizim ilk Cumhurbaşkanımız İslam Abduganiyeviç Karimov'un siyasi mirası doğrultusunda ve onun büyük sevgi ve özenle yaklaştığı halkımızın değerlerine uygun olarak onurlu bir şekilde gerçekleştirdik.

Ben seçimlerin, demokratik ilkeleri karşılayan açıklık ve şeffaflık ruhu içinde, Cumhurbaşkanı adaylarının özgürce seçim programlarının tartıştığı koşullar altında, siyasi partiler arasında sağlıklı rekabet ve mücadelenin yaşandığı atmosferde gerçekleştirildiğini memnuniyetle altını çizmek isterim.

Buradan, seçimleri böyle yüksek seviyede düzenleyen Merkez Seçim Kuruluna, il ve ilçe seçim komisyonları üyelerine, onlara destek olan sivil toplum kuruluşlarına ve siyasi partilerin aktivistlerine en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Seçim sürecini 46 devlet ve 5 farklı uluslararası örgütü temsilen 600 yakın gözlemci takip ettiğini özellikle altını çizmek gereklidir. Bilhassa, ilk defa 32 ülkeden 200 gözlemciden oluşan AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosunun tam misyonu katıldı.

Uluslararası gözlemciler, Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçimlerinin hazırlanması ve gerçekleştirilmesi ile ilgili yapılan çalışmalara yüksek not verdi. Gözlemciler, seçim sandıklarının açıldığı her yerde seçmenler için elverişli şartlar oluşturulduğunu kaydettiler, özellikle de farklı milliyet mensupları ve fiziki engeli olan vatandaşların seçim hakkını kullanmaları için gerekli şartların oluşturulması dikkat çekti.

Tüm yabancı gözlemcilerin seçimlerin eşitlik ve adalet ilkeleri temelinde gerçekleştiği ve açıklık ve şeffaflık anlayışı içinde olduğu konusunda hemfikir olmaları bizi mutlu etmiştir.

Bu vesileyle, seçim sürecine katılan yerli ve yabancı basın mensuplarına ve Özbekistan'daki demokratik gelişmelere büyük önem veren tüm yabancı gözlemcilere şükranlarımızı ifade ederiz.

Sevgili yurttaşlar!

Bu yüksek kürsüden, geçtiğimiz seçimlerde bana oylarını vererek güvenen herkese, muhterem gazilerimize, gençlerimize şükranlarımı ifade etmek istiyorum, bunun yanı sıra çok uluslu halkımız önünde saygı ile eğiliyorum.

Milletimiz kendi iradesi ile bana böyle bir yüksek makamı layık gördüğü için onur duyuyorum. Böyle bir göreve layık olduğumu göstermek ve halkımızın güvenini boşa çıkarmamak için var olan gücümle çalışacağım ve sahip olduğum deneyim ve birikimi halkıma hizmet etme gibi asil bir davaya hayatımı adayacağım.

Değerli arkadaşlar!

Anayasamızda güvence altına alınan hukukun üstünlüğü ilkesi, toplumda insan hak ve özgürlüklerin sağlanacağı ve tüm reformların etkin bir şekilde uygulanacağının teminatıdır.

Geçtiğimiz dönemde kabul edilen 400 yakın bütünsel yasa ile birlikte hayatımızın her alanını ilgilendiren yasal düzenlemeler vatandaşların hak ve çıkarlarının temin edilmesine hizmet etmektedir.

Bununla birlikte, yasaların doğrudan etkisinin dolgunluğu, canlılığı ve mekanizmaları söz konusu olduğunda bu yönde yapılacak daha çok iş olduğunu belirtmek gereklidir.

Ne yazık ki, bugün reformların etkinliği üzerine yasaların etkisi yeterince hissedilmemektedir, toplumsal ilişkilerin doğrudan düzenlenmesindeki rolü düşük kalmaktadır.

İşlerin bu durumda olması, vatandaşın, girişimcilerin, yabancı yatırımcıların ülkenin yasama sistemine karşı güveninin zedelenmesine neden olabileceğini unutmamamız lazım.

Ben, Yasama Kanadı ve Senatonun saygıdeğer üyelerinin bu konuya ciddi önem vereceklerinden eminim.

Bu yöndeki çalışmaları yürütürken her şeyden önce toplumsal ilişkileri doğrudan düzenleyen mevzuatın özenle hazırlanması yanı sıra idari yönetmeliklerin ciddi oranda azaltılması (bu çok önemli) yönünde ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Bu bağlamda, yasama, denetim ve analitik alanlarda hükumet ve meclis arasındaki etkileşimin daha verimli hale getirilmesi amacıyla Ali Mecliste Bakanlar Kurulunun daimi temsilcisi makamının kurulması amaca uygun olacaktır.

Hepimiz iyi anlıyoruz ki yasa çıkartmak - bu işin sadece bir parçasıdır.

Esas sorun, yasaların özünü ve anlamını halka ve sorumlu uygulayıcılara zamanında ulaştırmak, doğru bir şekilde uygulanmasını düzenlemek ve mutlak surette içeriğine uyulmasını sağlamak.

Ne yazık ki, bu yönde yapılan çalışmaların durumu gereken seviyede değildir. Sonuç olarak, son üç yıl içerisinde devlet kurumların 157 kararı yürürlüğünü yitirmiş yasalar temeline dayanarak alınmıştır.

Düşünsenize, eğer mevzuatta yapılan yenilikler zamanında gereken yerlere ulaştırılmıyorsa, özellikle de uygulayıcılara ulaştırılmıyorsa, yasaların uygulanmasından bahsedebilir miyiz?

Bu sorunun etkili bir şekilde çözebilmenin tek yolu - yasaların uygulanmasını düzenleyen saat gibi sorunsuz çalışacak bir mekanizmanın oluşturulmasıdır.

Halka yasaların özü ve anlamını ulaştırırken Özbekistan Milli Televizyon ve Radyo Kurumunda yayınlanan bir-iki program ya da Ulusal Haber Ajansında ve diğer basın kuruluşlarında çıkan birkaç yazı ile sınırlı kalmamak lazım. Ne yazık ki, çıkartılan yasalar hakkında vatandaşlarımızın tutumunun ne olduğunu yansıtacak televizyon ve radyoda kapsamlı tartışma programları ve analitik yazı sayısı çok azdır.

Her şeyden önce, çıkartılan yeni yasaların ve kararnamelerin içeriğini halka anlatacak etkili bir mekanizmanın kurulması gereklidir.

Adalet Bakanlığının bu yöndeki mevcut faaliyetleri gerekli düzeyde olduğu söylenemez. Bu bağlamda, Bakanlığın merkez ve taşradaki faaliyetlerini eleştirel açıdan gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Adalet Bakanlığı yetkili makamlarla işbirliği içinde, bir aylık süre zarfında geniş kamu kitlelerine yasaların özünü ve anlamını açık hale getirecek somut öneriler geliştirmelidir.

İkinci olarak, hukukun üstünlüğünü sağlamak için toplumda hukuk kültürünün arttırılması ve vatandaşlarda hukuka saygı ruhunu geliştirmek lazım.

Bu anlamda zaman gereksinimi olarak bu alanda 20 yıl önce kabul edilmiş Ulusal Program gözden geçirilerek güncellenmelidir.

Toplumda hukuk kültürünü arttıracak yeni Ulusal Programın oluşturulması çalışmaların Meclisin önderliğinde yürütülmesi amacına uygun olacağını düşünüyorum.

Toplantının değerli katılımcıları!

En yüce değer olarak Anayasamızda yer alan insan haklarının sağlanması konusu bundan sonra da bizim ilgi alanımızın merkezinde olmaya devam edecektir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bunun için Yargının gerçek bağımsızlığını elde etmesi son derece önemlidir.

Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde kabul edilen Cumhurbaşkanı Kararnamesinin uygulanmasının sağlanması bizim öncelikli görevimizdir.

Özellikle, yargıçların görev süresini arttırmak, adil bir şekilde mahkeme kararı verebilecek yüksek kalifiyeli yargı çalışanlarından oluşacak ekip kurmak gereklidir.

Yargının bağımsızlığı hakkında Anayasal hükümlere uymamak ve adaleti tevzi etme faaliyetlerine karışmak gibi suçların cezalandırılma kaçınılmazlığının sağlaması, bu alandaki hedeflerimize ulaşmak için önemli bir teminat olacaktır.

Bugün, bir zaman gereksinimi olarak, mahkemelerde davaların incelenmesinin kalitesi arttırılmalı, özellikle hukuk davalarında bürokrasi önlenmeli, davaların tekrar tekrar incelenme işlemleri ve aynı mahkeme tarafından aynı dava üzerine farklı karar verme uygulaması durdurulmalıdır.

Ülkemizin mevzuatı, avukatların etkin çalışabilmesi için gerekli esaslar ve şartları oluşturmuştur. Ancak, maalesef, uygulamada görüyoruz ki avukatlık, vatandaşların haklarının güçlü bir şekilde koruyacak bir kurum haline henüz ulaşmamıştır.

Bu nedenle, avukatlık mesleğinin rolü ve önemini arttıracak ve avukatların yargı alanındaki yetkilerini genişletecek ilave tedbirler almalıyız.

"Hukukun üstünlüğünde-Adalet" ilkesine dayanarak toplumda yasalara karşı saygıyı arttıracak ve yasa ihlallerine karşı hoşgörüsüzlüğü güçlendirecek çalışmaları devam ettireceğiz.

Bunu yaparken de suçun önlenmesine özel önem vereceğiz. Bunun için, her şeyden önce, şu alanlarda geniş çaplı tedbirler alacağız: mahalli yönetimlerin imkanlarını daha etkin kullanılması, suçu önleyecek müfettişlerin etkin faaliyet sürdürebilmesi ve sorumluluğun arttırılması, müfettişler için layık görev ve yaşam koşulların oluşturulması.

Kolluk kuvvetlerin çalışmalarında açıklık ve şeffaflığın sağlanması amacıyla sivil toplum kuruluşları, basın ve kamuoyu arasında etkin bir işbirliği kuracağız.

İlk etapta, kolluk kuvvetleri mensuplarının karıştığı yasa ihlallerini içeren her durum ile ilgili ilkeli değerlendirme verilerek sıkı önlemler alınacaktır. Bunda hiç kimsede şüphe olmamalıdır.

Toplumun gelişimini engelleyen başka bir kusur ise yolsuzluktur (rüşvetçiliktir). Kısa süre önce Meclisin Yasama Kanadı tarafından kabul edilen ve Senato'ya gönderilen "Yolsuzlukla Mücadele Üzerine" Kanunun uygulamaya koyma sürecini hızlandırmalıyız.

Bu önlemler, insanların hak ve çıkarlarını koruyan sistemin geliştirilmesi ve halkımızın hükumete karşı olan güveninin güçlendirilmesi için hizmet edecektir.

Sevgili yurttaşlar!

Hepimizin iyi bildiği gibi, Özbekistan Birinci Cumhurbaşkanının girişimi ile 2016 yılı ülkemizde "Sağlıklı Anne ve Çocuk" yılı olarak ilan edilmişti.

Bununla ilgili devlet programı onaylandı, çok sayıda iş yapıldı ve etkinlik gerçekleştirildi. Bütün bunlar, her açıdan sağlıklı nesillerin oluşturulması üzerine yaptığımız çalışmaları daha yüksek düzeyde tutarlı bir biçimde devam ettirmeye katkı sağlamaktadır.

Annelik ve çocukluğun korunması ve toplumun sürdürülebilir gelişmesinin temeli olan aile kurumunun güçlendirilmesi amacıyla ilk etapta, yasal çerçeve ve normatif hukuk temeli güçlendirilmiştir.

Bilhassa, bu sene kabul edilen "Devlet Gençlik Politikası" yasasında bu alanda alınması gereken belirli sosyal, ekonomik, hukuksal ve örgütsel tedbirler tanımlanmıştır.

Sağlıklı bebeklerin doğumu için önemli bir faktör olan halk üreme sağlığını güçlendirme, gelişimsel engelli ve kalıtsal hastalıklı bebeklerin doğumunu önleme, sağlık kuruluşların maddi-teknik altyapısının ve kadroların kalifiyesini güçlendirme alanlarında sistematik bir çalışma yürütüldü.

Bu konuda çok fazla konuşulabilir, fakat ben sadece birkaç örnek üzerinde odaklanmak istiyorum.

Bu yıl, sağlık kuruluşların modern teşhis ve tıbbı cihazlarla donatımı için kredi ve hibe fonlarından 80 milyon dolar yönlendirilmiştir.

Program çerçevesinde yapılan faaliyetler sırasında, çocuk doğurma çağındaki yaklaşık 9 milyon kadın ve 10 milyon çocuk muayene edildi, onların sağlık durumlarının iyileştirilmesi için önlemler alındı.

Bilhassa, Ulusal Çocuk İhtisas Tıp Merkezinde 350'den fazla işitme engelli çocuğa koklear implant ameliyatı yapıldı. Bu ameliyatlara 21 milyar sum para harcandı. Fakat bizim için harcanan paranın bir önemi yok, önemli olan yüzlerce çocuğumuzun sağlığa kavuşmasıdır.

Buna ek olarak, pnömokok hastalığı ve diğer bulaşıcı hastalıklara karşı 700.000 çocuğa aşılama yapılmıştır.

Bunun yanı sıra program çerçevesinde, kadınlar için gerekli sosyal ve yaşama koşulların oluşturulması ve kırsal alanda modern konutların ve sosyal altyapının inşası için önemli çalışmalar yürütülmüştür.

Bununla beraber, yabancı yatırımcıların katılımıyla kırsal alanlarda yaşayanlar için su temini, ilçe ve şehirlerde ise su ve kanalizasyon şebekelerinin iyileştirilmesi için 100 milyon dolarlık sağlanmıştır.

Ülkede çocuk sporunun geliştirilmesi, özellikle de kızlar arasında yaygınlaştırılması için yapılan çalışmaların devamı olarak okullarda 220'den fazla spor salonu inşa edildi.

Genç ailelere, kadın girişimcilere, kolej mezunlarına, aile işletmeleri ve esnaf temsilcilerine destek sağlamak amacıyla ticari bankalar tarafından yıl boyunca toplamda 2 trilyondan fazla som kredi kullandırıldı.

Tabii ki, "Sağlıklı Anne ve Çocuk" devlet programı uygulaması çerçevesinde yaptığımız çalışmalar hakkında uzun süre konuşabiliriz. Özetleyecek olursak, söylememiz gerekir ki, bu amaçlara yönelik tüm finansal kaynaklardan toplamda 7 trilyon 480 milyar som ve 190 milyondan fazla dolar harcanmıştır.

Sadece bu rakamlar yaptığımız işin büyüklüğü ve önemini kanıtlamaktadır diye düşünüyorum.

Bu vesileyle, bu asil hedeflerin gerçekleşmesine katkıda bulunan tüm vatandaşlarımıza, özveri ile çalışan sağlık personelimize canıgönülden şükranlarımı sunmak istiyorum.

Bu konuda bize her türlü desteği sağlayan ve bugün bu salonda bulunan uluslararası kuruluşların temsilcilerine, yabancı devletlerin büyükelçilerine en iyi dileklerimizi ifade eder teşekkür ederiz.

Değerli arkadaşlar!

Bugün Anayasamızda tanımlanan en önemli amaca - İnsan çıkarlarının çok yönlü korunması amacına- ulaşmayı bizzat hayat gerektiriyor.

İnsan çıkarlarını sağlamak için her şeyden önce insanlarla konuşmak, halkla iç içe olmak, halkın endişelerini, umutlarını, özlemlerini, hayati sorunlarını ve ihtiyaçlarını iyi bilmek lazım.

Seçim öncesi yaptığımız toplantılarda gördüm ki son zamanlar biz insanlarla konuşmamız gerektiğini unutmuşuz. Halk arasında bulunmak, insanlarla açık ve dürüstçe konuşmak, onları endişe eden şeyleri dinlemek - bütün bunlar maalesef arka plana itilmiş durumdadır.

İnsanlar bugün devlet kurumlarından en çok ne isterler?


Bildiğiniz gibi, 25 Eylülde İnternet üzerinde Başbakanımızın sanal bilgi işlem merkezi açıldı. Geçtiğimiz dönemde vatandaşlarımızdan 218 binden fazla başvuru bu sanal merkeze yapıldı. Başvuruların yaklaşık %59 çare bulundu, %41 ise halen incelenmektedir.

Açıkçası, bu başvuruların analizi bizim birçok şeyi anlamamızı sağladı. Basitçe söylemek gerekirse, hayatımızdaki ciddi sorunları görmemizi sağladı.

Örneğin, vatandaşlarımız ne hakkında yazıyor. İlk önce, değişik alanlardaki bürokratik engellerinin kaldırılması, yasalara aykırı olan idare yönetmeliklerinin iptal edilmesi, makul bir oranla banka kredilerinin verilmesi, girişimcilere yapılan yasa dışı denetimi, yasa icra organlarının sorunları üzerinde çağrı yapıyorlar.

Ayrıca, birçok başvuru; konut inşaatı, kamu, taşıma ve ticari hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi, elektrik enerji sağlanması, yolların durumu hakkında yapılıyor.

Değerli dostlarım, gördüğünüz gibi bütün bu talep ve başvurular yasal ve haklı. Sanırım bununla ilgili daha fazla konuşmaya gerek yok.

Hemen akla bir soru geliyor: iktidar ve idare organları, taşradaki makam müdürleri bu başvurularla ortaya çıkan sorunlara zamanında çare neden bulamamışlar acaba? Ne de olsa ülkemizde “Bireylerin ve tüzel kişilerin başvuruları hakkında” ayrı bir Kanunumuz var. Maalesef onun uygulanması üzerindeki denetim pek düzgün değildir.

Bu bağlamda, bu yasanın gereğini yerine getirmeyen yöneticilerin ve yetkililerin idari olarak cezalandırılmasının yanı sıra cezai sorumluluk taşınmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Her düzeydeki yöneticiler, halk devlet organları için değil, devlet organları halka hizmet etmeli diye tek bir hakikatin bilincine varmalıdır.

Buna göre, girişimciliği ve özel mülkiyeti korumaya yönelik yakın zamanda kabul edilen Cumhurbaşkanı Kararnamesinin koşulsuz yerine getirilmesi sağlanmalıdır. Tabii ki, eğer halk zenginse devlet de zengin ve güçlü olacaktır.

Bu açıdan bakıldığında toplumsal tepkilerin incelenmesi, insanlarla iletişim ve insan çıkarlarının sağlanması yakından bağlantılıdır.

Yukarıda söyleneni hesaba katarak 2017 yılı ülkemizde Halkla Diyalog ve İnsan Çıkarları Yılı olarak ilan etmeyi öneriyorum.

Şimdi, müsaadenizle, gelecek yılın adı ile bağlantılı olan en güncel ve öncelik hedefleri detaylı bir şeklinde açıklamak istiyorum.

Her şeyden önce, Halkla Diyalog ve İnsan Çıkarları Yılın temel hedeflerine göre devlet organların vatandaşlar ile olan ilişkilerine yaklaşımın radikal olarak yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. İnsanların sorunlarının çözümü, halktan devamlı geribildirimin kurulması ile ilgili yeni düzen ve etkili yöntemleri uygulamalıyız.

Bugün, vatandaşlar tarafından yapılmış başvuruların en fazla sayıda alan devlet organlarının kalite açısından yepyeni bir çalışma sistemine geçirmeyi düşünüyoruz. Yani, 2017 tarihinden itibaren her düzeydeki belediye başkanların, savcılık ve içişleri yöneticilerin vatandaşa hesap verme sistemi uygulanmaya başlayacak.

Bununla birlikte, her il ve ilçede “Halkla İlişkiler Büroları” açıp tam çalışmasının sağlaması gerekmekte.

Bu büroların, Özbekistan Liberal Demokrat Parti de dâhil olmak üzere siyasi partilerin sisteminde faaliyet göstermesi amaca uygun görülmekte. Ne de olsa bir siyasi parti, vatandaşlarının çıkarlarını koruyan ve isteklerini gerçekleştiren bir güç olarak daima insanların endişelerinin farkında olmalıdır.

Ayrıca, bu büroların yasal statüsü, yetki ve görevleri net olarak belirlenmelidir.

Bizim asıl amacımız – “Halkla İlişkiler Bürosuna” gelen tüm başvuruların değerlendirilmeye alınması üzerine bir sistem oluşturulmasıdır.

Kısaca, insanları dinlemek, onlarla açık bir diyalog sürdürmek, halkın kaygılarını gidermek – tüm bunlar, milletin devlete ve kamuoyuna güveninin güçlendirmesine yardımcı olacaktır.

Bu amaçla tek bir idare aracılığıyla en popüler kamu hizmetlerinin halka sağlama sistemini “Tek Gişe” ilkesi üzerinde yetkinleştirilmesi gerekmekte.

Ayrıca, kararname ve kararlarının uygulanması, uygulanmanın verimliliği, bu alanda devlet yetkililerinin sorumluluğun arttırılması ile ilgili önerilerin geliştirilmesi başta olmak üzere her bölgedeki durumun sürekli incelenmesi için bir sistemin oluşturulması gerekmektedir.

Ben Âli Meclis milletvekillerine ve Yasama Meclisi yönetimine bir öneride bulunmak istiyorum.

Parlamento ve kamu denetimi için etkili mekanizmaları oluşturmak amacıyla taşrada gerçek durumun incelenmesini ve ilgili yöneticiler tarafından hazırlanan raporların Kengeş toplantılarına (yerel milletvekili kurultayı) sunulması ve tartışılması için bir düzeni oluşturup uygulaması gerektiğini düşünüyorum.

Örneğin, Surhandarya İlinden seçilen Âli Meclis senatörlerin ve milletvekillerinin her ay 10-12 gün süreyle, mesela Muzrabat iline gidip oradaki yürütme organların, içişleri ve savcılığın durumu hakkında bilgi toplaması onları analiz etmesi ve sonuç çıkartması amaca uygundur.

Bilindiği gibi, Âli Meclisi Senatosu her yıl Ülke Başsavcısı tarafından hazırlanan Raporu halen dinliyor. Tabi ki bu çok önemli fakat örneğin, uzakta bulunan Alat ilinin iktidar organları, savcılık ve alandaki içişleri bölümleri tarafından hazırlanmış raporları kim dinleyecek?

Bu açıdan bakıldığında, Yasama Meclisi Sözcüsü ve Senato Başkanı bölgelere gittiğinde yerli meclislerin, savcılığın ve içişleri organların yöneticileri görevlerini nasıl yürüttüklerine, vatandaşların şikâyetlerine nasıl cevap verdiklerine ve halkın sorunları nasıl çözdüklerine özellikle dikkat etmelidir.

Bu bağlamda, 2017 tarihinden itibaren Âli Meclis bölgelere göre her yıl için yıllık çalışma planı geliştirecek diye uygun olacağını düşünüyorum.

Gelecekte yerel yöneticilerin doğrudan halk tarafından seçilmesini düşünüp görüşmeliyiz. Eğer her bölge kendi yöneticisini seçerse halkın ve toplumun önünde sorumluluğu artacaktır



Yukarıda anlatılan öncelikler devlet yönetimi sisteminin bugünün ve yarının gereksinimlerine göre daha da geliştirilmesi gerektiriyor.

Bu doğrultuda, biz, 2017-2021 yıllar için hazırlanmış Özbekistan’da İdari Reformların Konseptinin kabul edilmesini öngörmekteyiz.

Bu konsepte uygun olarak devlet organların yapısının, görevinin ve yetkilerinin optimize edilmesi, onlara özgü olmayan aynı görevlerini ve çalışanların sayısı azaltmasının yanı sıra ekonomi yönetimindeki devletin rolü keskin olarak düşürmesi için somut tedbirler alınacaktır.

Biz, Cumhurbaşkanlık ve Bakanlar Kurulu İcra İdaresinin faaliyetlerinin geliştirilmesine, kanunların, yasaların ve kararnamelerin etkin bir şekilde uygulanmasının sağlanmasına özel bir önem vereceğiz.

Devlet memuriyetinde reform yapan, devlet memurların eğitim ve maddi durumunun yanı sıra sosyal güvencesini arttıran, yeni bir tarzda düşünebilen, sorumluluk sahibi olan, girişken, kendini vatanına ve halkına adamış personelini devlet memuriyetine katılmasını sağlayan etkili bir sistem oluşturacaktır.

Bütün bu konular yakın zamanda geliştirilecek olan “Devlet Memuriyeti Hakkında” Kanunda yansıtılacaktır.

Değerli dostlarım!

Hepimiz, insan çıkarları için ekonominin yüksek hızda gelişmesi ne kadar önemli olduğunu gayet iyi anlamaktayız.

Verimli çalışması için gerekli koşulların oluşturulması, hak ettiği bir ücretin verilmesi, modern bir konutun temin edilmesi, kaliteli eğitimin ve sağlık hizmetin sağlanması, tatil için geniş imkânların bulunması – tüm bunlar ekonomik alanındaki reformların nihai hedefini belirler.

Hem kamu hem de özel sektörde asgari ücretin yanı sıra ortalama ücretin, emeklilik maaşın, bursların ve sosyal ödeneklerinin kademeli olarak arttırılması bizim odak noktamız olacaktır.

İstihdamın sağlanması, bizim için sadece ekonomik değil aynı zamanda büyük bir sosyal önemi vardır. Belediye meclislerin, bakanlıkların, kurumların ve işveren kuruluşlarının yanı sıra bu sürecin içine bankacılık kurumların da çekilmesi gerekmektedir.

İstihdam sorunun gidermesi için turizmin geniş olanaklarını kullanmamız gerekir.

Bu amaçla yakın zamanda oluşturulan Turizm Geliştirme Devlet Komitesi kendi araçlarını ve yabancı yatırımlarını uluslararası standartlarına karşılık veren ilgili alt yapının gelişimine yönlendirmelidir.

Ülkemizin yatırım politikasının güçlendirilmesi konusuna öncelik vereceğiz.

Yurt dışındaki diplomatik temsilciliklerimizin yabancı yatırımlarını ve çağdaş teknolojilerini ülkemizin ekonomisine çekmesi konusunda ciddi bir çalışmanın yapılması gerekir.

Bunun için Dışişleri Bakanlığı faaliyetlerinin iyileştirilmesi gerekir. Yabancı ülkelerde bulunan Büyükelçilerimiz siyası konuların yanı sıra yatırımların ülkemize çekme konusunda da meşgul olmalıdır. Bu yöndeki faaliyetlerinin denetimi için Âli Meclis Senatosunun ilgili komitesinin yetkilerinin genişletilmesi gerektiğini diye düşünüyorum.

Bu komite, yabancı yatırımların aktif bir şeklinde çekilmesi, ilgili kurumların sorumluluğunun arttırılması, bu alanda sorunların önlemesi ve engellerinin ortadan kaldırılması, yatırım ortamının genel olarak iyileştirilmesi, uluslararası ekonomik işbirliğinin parlamento denetimi gibi konularda önemli bir unsuru olmayı hedeflemektedir.

İnsan çıkarlarının sağlanması, ülke nüfusunun yarısından fazla yaşadığı kırsal alanda yaşam kalitesinin ve seviyesinin arttırılması konusu ile doğrudan bağlantılıdır. Böylece, toprak ve su kaynaklarının verimli kullanılmasına, ileri teknolojilerin uygulanmasına, tarımda reformların derinleştirilmesine özenle dikkat etmeye devam edeceğiz. Bununla beraber, başta ham pamuk olmak üzere hammaddenin derin işlemesi ile ilgili belirli tedbirler öngörülmektedir.

Öncelikli hedefimize ulaşmak amacıyla 2017 tarihinden itibaren güncellenen standart projeler üzerinde kırsal alanlarda ekonomik ve konforlu konutların yapımına başlayacağız.

Değerli yurttaşlarım!

Hepimiz, en güzel hayaller ve niyetler, ülkemizdeki her insanın her ailenin yaşamsal çıkarları öncelikle genç nesil ile bağlantılı olduğunu iyi anlıyoruz. Bilindiği gibi, çocuklarımızın uyumlu bir gelişimi amacıyla önemli pratik sonuçları veren geniş ölçekli çalışma yürütülmektedir.

Bundan söz ederken bize büyük bir gurur hissini veren bir örnek vermek istiyorum. Brezilya’da düzenlenmiş Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında sporcularımız 12 altın madalya olmak üzere toplam 44 madalya kazandı. Bu, ülkemiz için parlak bir başarıdır.

Bu vesileyle, ben, uluslararası arenada vatan bayrağını yükseklere kaldırdıkları sporcularımıza, onların ebeveynlerine, antrenörlere ve akıl hocalarına teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

Doğal olarak, Halkla Diyalog ve İnsan Çıkarları Yılın programında gençlerin sağlıklı ve tam gelişmiş kişilikli olarak yetiştirilmesi konusu özel bir yer alacak.

Çocuklarımıza uygun koşullarının oluşturulması, yeni öğretim, kültür ve sanat kurumlarının, spor tesislerinin, genç aileler için konutların yapılması, gençlerin iş faaliyetlerine katılması, gençlerin istihdamı ile ilgili daha önce başlatılmış çalışmaları yeni ve daha yüksek seviyesine taşıyacağız.

Modern gereksinimlerine uygun olarak öğrenim sisteminin ve eğitimin tüm kısımlarının geliştirilmesi, öncelikli görevimiz olduğunu düşünüyoruz.

Genç neslin eğitiminden bahsederken hepimizin özellikle kendi başına hayata giren genç erkek ve bayanların büyük bir eğitimci olan Abdürraûf Fıtrat’ın bilgece nasihatlerini her zaman aklında tutulmasını isterdim:

Bir millet belli bir hedefe doğru ilerleyecek, devleşecek, mutlu, saygılı ve güçlü olacak, ya da zayıf olacak, yoksullukta, mutsuz, unutulmuş ve birilerine boyun eğilerek yaşayacak – tüm bunlar, çocuklarına ebeveynlerinden, aile içinde verilmiş eğitime bağlıdır.”

Ne kadar paha biçilmez ve gerçekten altın sözler!

Dini aşırılık, terörizm, uyuşturucu bağımlılığı, insan kaçakçılığı, yasadışı göç ve “kitle kültürü” gibi tehlikeli olayların tehdittin giderek artmasını göz önünde tutarak bu sözlerin gerçek manası ve anlamını daha da derinlemesine anlamış oluyoruz.

Gerçekten, gençlerin ulusal ve evrensel değerlere dayanarak eğitim görmesi, bizim için hiçbir zaman güncelliğini ve önemini kaybetmeyen hedef olarak kalacaktır.

Günümüzün hızla değişen zaman, genişleyen küreselleşme özellikle gençlere başta olmak üzere tüm insanlığa daha da yeni ve büyük fırsatlara yol açıyor. Bununla beraber, daha önce karşılaşmadığımız yeni tehditler ve meydan okumalar ortaya çıkıyor. Yıkıcı güçler, ruhen olgunlaşmamış, sağlam inançları daha edinmemiş, kapılgan genç erkeklerini ve kızlarını ebeveynlerine, kendi ülkesine karşı kurarak fiilen ölümüne götürmekte.

Bu zor şartlar altında ebeveynler, öğretmenler, akıl hocaları, toplum, mahalle meclisi aktivistleri yani hepimiz bu konuda daha fazla uyanık ve dikkatli olmalıyız. Çocuklarımızın başkasının elindeki silaha dönüştürülmesine müsaade etme hakkımız yoktur.

Bunun için gençlerle daha fazla konuşmamız, fikirlerini dinlememiz, endişelerini bilmemiz ve sorunlarının çözümlerinde pratik olarak yardım etmemiz gerekmektedir. Aynı zamanda boşta olan gençlerle de çalışmalarımıza özen göstermeliyiz.

Bu hedeflere ulaşması için yüzyılların geleneklerine, atalarımızın zengin manevi mirasına dayanacağız. Çocuklarımızın özellikle kızlarımızın çağdaş bilgi ve mesleklerinin edinmesi, yabancı dillerin öğrenmesi, sağlıklı ve uyumlu kişi olarak büyümesi, hayatta layık bir yeri kazanması için tüm gücümüzü, potansiyelimizi seferber edeceğiz.

Genç neslin çıkarları sağlaması ile ilgili faaliyetlerimiz yakın zamanda kabul edilen “Devlet Gençlik Politikası Hakkında” Kanun temelinde devam edecektir.

Tüm gençlerin kabiliyetini ve potansiyelini ortaya çıkaran ve genç neslin çıkarlarını koruyan gençlerin toplumsal hareketi “Kamolot” saflarına atılacak örgütün olması için tüm gerekli tedbirleri alacağız.

Değerli dostlarım!

Açıktır ki insan çıkarları sadece ülkedeki barış, karşılıklı saygı, iyi kalplilik ve merhamet, halkın birlik ve beraberliği koşullarının altında sağlanabilir. Bu, bizim paha biçilmez bir hazinedir. Onu gözbebeği gibi korumak her birimizin kutsal bir görevidir.

Bu bağlamda, mahalle meclisi, kadınlar ve gençlik örgütleri, emektar derneklerin rolünün ve öneminin güçlendirilmesi her zaman odak noktamız olacak.

Günümüzün zor halinde barışçıl ve huzurlu hayatımızın korunması ve güçlendirilmesi, halk güvenliğinin sağlanması daha da güncel haline gelmektedir. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı yapısında köklü değişikliklerin yapılması için tedbirler alınmakta.

Bir zamanda içişleri organların en alt seviyesinde suç önlemesi ile ilgilenen müfettiş bölümü oluşturuldu. Fakat bugün bu müfettişler gereken işlerle uğraşmıyor. Yani suçu önlemek yerine işlenmiş olan suçun kaydını tutuyor ve üst amirlere verilecek olan raporları hazırlıyor.

Bu yüzden biz buna köklü çözüm getirip müfettişlerin mahalle meclislerinde verimli çalışması için uygun koşulları oluşturacağız.

Ayrıca, her ilçede yönetici yardımcısı ve İçişleri Bakanlığı İlçe Müdürlüklerinde gençlerle çalışma biriminin yönetici görevi faaliyete geçirilecek. Bu yöneticilerin ana görevi, mahalle meclislerinde çalışacak olan müfettişlerinin iş organizasyonun düzenlenmesi olacak.

Toplantının değerli katılımcılar!

Ülkemizdeki insan çıkarlarının sağlanması ile ilgili konuları ele alırken seçim programında açıklanmış ve çeşitli hedeflere yönelik geliştirilen programlar önemli bir yer tutmaktadır. Bu programlarının özünde, insanların hayat seviyesini ve kalitesini arttırmasının sağlanması üzerinde yeni gelişmelerin kaydedilmesi bulunmaktadır.

Bu bağlamda, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla ülkemizin hükümeti, Yasama Meclisi ile Âli Meclis Senatosu ile birlikte 2017 ile 2021 yılların dönemi için Özbekistan’ın geliştirilmesi üzerinde Çalışma Stratejisi hazırlanmaktadır.

Bu stratejide devlet kurumun ve yargı sisteminin iyileştirilmesi, ekonominin liberalleştirmesi, sosyal alanın geliştirilmesi, uluslararası dostluğun ve uyumun güçlendirilmesi üzerinde en güncel hedefler açıkça belirlenecektir.

Değerli dostlarım!

Dışişleri politikamızı ilk önce halkımızın ve ülkemizin her yönden geniş kapsamlı çıkarlarına dayanarak yürüteceğiz.

Dış politikamızın temeli, diğer devletlerin iç işlerine karışmaması, ortaya çıkan ihtilafların ve uzlaşmazlıkların sadece barışçıl ve siyasi yoluyla çözülmesi gibi ilklerden oluşmaya devam edecek.

Hem yakında hem de uzakta bulunan tüm yabancı ülkelerle, tüm dünya toplumla etkin bir işbirliği sürdürmeye devam edeceğiz. Barışçıl, açık ve pragmatik bir politikanın uygulanmasına bağlı kalacağız.

Özbekistan’ın milli çıkarlarını Birleşmiş Milletler, Şanghay İşbirliği Örgütü, Bağımsız Devletler Topluluğu, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer uluslararası örgütleri ile yapılan etkin işbirliği karşılamaktadır.

Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Uluslararası Para Fonu ve diğer uluslararası finans ve ekonomik kuruluşları ile işbirliğimizin geliştirmesini devam edeceğiz.

Sevgili yurttaşlar!

2017 yılına iyi ve asil niyetleri ile giriyoruz.

Bunu, henüz ilan edilmiş Halkla Diyalog ve İnsan Çıkarları Yılın ruhuna ve milletimizin umutlarına ve emellerine karşılık veren planlarımız ve hedeflerimiz açıkça ifade etmektedir.

Eminim ki, bu asil görevlerin yerine getirilmesine devlet ve özel kuruluşları, mahalle meclisleri, kadınlar ve gençlik, kamuoyu, tüm halkımız aktif olarak katılacaktır.

Yaklaşan yeni yılı, “insan çıkarları her şeyden önce gelir” asil fikrin aşamalı olarak hayata geçirilmesi, halkımızın refahının arttırılmasının devam ettirmesi üzerinde olan politikamızın ana amaca ulaşması yolunda önemli bir adım olacaktır.

En içten Anayasa Günü ile kutlar, hepinize sağlık, mutluluk, başarılar ve ailenize refah dilerim.



Dikkatiniz için teşekkürler.
Yüklə 82,18 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin