Anne - Baba ve Öğretmenlerin Görev ve Sorumlulukları
Hazırlayan:
ÇOCUK EĞİTİMİNDE ANNE,BABA VE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER
Yaşamın yankısı
Yaşamın yankısı
Bir zamanlar bir baba ile oğul dağlık bir bölgede yürüyüşe çıkmışlardı;
Bir ara nasıl olduysa çocuğun ayağı kaydı ve incindi çocuk acıyla bağırdı :
Aaa hhh!!!........
Karşı dağlarda yankı yapan sesi geri döndü :
Aaa hhh!!!........
Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamış çocuk bu kez : “Sen kimsin ?” diye sordu
Cevap gelmekte gecikmedi: “Sen kimsin ?”
Sinirlenen çocuk : “ Sen bir korkaksın!” diye bağırdı
Dağdan “Sen bir korkaksın!” yanıtını aldı.
Bu olanlara bir anlam veremeyen çocuk neler olduğunu sordu.Onun gülümsediğini gördü.Babası,”şimdi dikkatlice beni izle oğlum” dedi ve yüksek sesle bağırdı:” Hayatı çok seviyorum!”
Bu olanlara bir anlam veremeyen çocuk neler olduğunu sordu.Onun gülümsediğini gördü.Babası,”şimdi dikkatlice beni izle oğlum” dedi ve yüksek sesle bağırdı:” Hayatı çok seviyorum!”
Karşı dağlardan aynı ses geldi: ” Hayatı çok seviyorum!”
Baba : “sana hayranım!”
Yankı: “sana hayranım!”
Baba : “sen harikasın!”
Yankı: “sen harikasın!”
Çocuğun şaşkınlığının daha da arttığını gören baba, ona durumu şöyle açıkladı:” Bu , yankı adı verilen bir tabiat olayıdır. Ama hayatı da çok iyi anlatır. Yani yaşamdan ne istiyorsan önce onu sen vermelisin. Verdiklerin aldıkların olacaktır. Tatlı sözler tatlı yankılar oluşturur sevilmek istiyorsan önce sen sevmelisin. Saygı istiyorsan önce sen saygı duymalısın . Anlayış bekliyorsan bunu önce sen göstermelisin.
Çocuğun şaşkınlığının daha da arttığını gören baba, ona durumu şöyle açıkladı:” Bu , yankı adı verilen bir tabiat olayıdır. Ama hayatı da çok iyi anlatır. Yani yaşamdan ne istiyorsan önce onu sen vermelisin. Verdiklerin aldıkların olacaktır. Tatlı sözler tatlı yankılar oluşturur sevilmek istiyorsan önce sen sevmelisin. Saygı istiyorsan önce sen saygı duymalısın . Anlayış bekliyorsan bunu önce sen göstermelisin.
YANİ YAŞAMDA NEYLE KARŞILAŞMAK İSİTİYORSAN, YANIKSINI OLUŞTURABİLMEK İÇİN BUNU ÖNCE SEN YAPMALISIN.
Çocuklarımızı/Öğrencilerimizi Olduğu Gibi Kabul Edelim
Çocuklarımıza/öğrencilerimize sadece insan oldukları için değer verelim.
Başarılı, zeki, çalışkan, sarı saçlı, uzun boylu, sessiz, konuşkan ...vb. olduğu için değerli görüp; Tembel, yaramaz, sıska, kısa ... vb. olduğu için değersiz görmeyelim.
Her koşulda değerli olduklarını onlara hissettirelim.
Koşulsuz Kabul Çocuğa
Güvenmeyi ve inanmayı gerektirir. Eğere çocuğumuza güvenmez ve inanmazsak onu nasıl olduğu gibi kabul ederiz?
Kibar ve nazik olmayı gerektirir. Onlara kaba davranırsak bize karşı nasıl saygılı olmalarını bekleriz?
Çocuk hakkında olumlu düşünmeyi gerektirir. Eğer onlar hakkında olumlu düşünmezsek nasıl olumlu davranışlar bekleriz.
İçten ve dürüst olmayı gerektirir. Onlara karşı dürüst davranmazsak nasıl onlardan içten ve samimi olmalarını bekleyebiliriz.
Çocuklarımızı/Öğrencilerimizi Koşulsuz Olarak Sevelim
Çocuğumuza duyduğumuz sevgiyi ve ilgiyi her hangi bir koşula bağlamayalım.
İyi ki benim çocuğumsun “Senin gibi” bir çocuğum olduğu için çok mutluyum...
Çocuklarımızı/Öğrencilerimizi Kesinlikle Hiç Kimseyle Kıyaslamayalım
Kıyaslama;Çocuğu olduğu gibi, bir birey olarak kabul etmeme anlamına gelir ve çocuğun kişilik gelişimini zedeler.
Her birey farklıdır, eşsizdir, kendine özgüdür. Bu nedenle hiç kimse başka biriyle kıyaslanmamalıdır.
Siz başkalarıyla kıyaslandığınızda kendinizi nasıl hissedersini? (Eş olarak, ana baba olarak, öğretmen olarak)
Siz başkalarıyla kıyaslandığınızda kendinizi nasıl hissedersini? (Eş olarak, ana baba olarak, öğretmen olarak)
....’nın babası – annesi – öğretmeni böyle yapıyorlar. Sen neden yapmıyorsun? ...deseler ne hissedersiniz? İncinir, hatta kızar, kendinizi kötü hissedersiniz değil mi?
İnanın çocuklarınız/öğrencileriniz daha çok inciniyor...Güven duyguları sarsılıyor...
Çocuğunuzun/Öğrencilerinizin sizden ayrı bir kişilik geliştireceğinizi kabul edin.
Onu anlamaya, tanımaya ve aranızda anlamlı bir sevgi köprüsü oluşturmaya özen gösterin.
O siz değil ... sizin kopyanız değil.
Sizin yaptıklarınızı yapmak, sevdiklerinizi sevmek, sevmediklerinizi sevmemek zorunda değiller.
Sizin yaptıklarınızı yapmak, sevdiklerinizi sevmek, sevmediklerinizi sevmemek zorunda değiller.
Çocuklarınızı hem gelişim özellikleriyle hem de ilgi ve yetenekleriyle tanımaya, anlamaya çalışın.
Çocuklarınıza “ben senin yaşındayken..., bizim zamanımızda...,” gibi gereksiz, incitici ve aşağılayıcı cümleler kurmayın.
Çocuklarımızı/Öğrencilerinizi Olumlu Davranışlarıyla, İyi Özellikleriyle ve Yapabildikleriyle Fark Edin
Çocuklarınızın olumsuzluklarını ortaya koymayın.
Olumlu davranışlarını, iyi yönlerini sürekli dile getirip ödüllendirerek pekiştirelim.
Olumsuz davranışlarını, hatalarını bazen görmezden gelerek söndürmeye çalışalım.
Bazı alanlardaki yeteneksizlerini, tecrübesizliklerini kimi başarılarıyla gidermeye, yenmeye çalışalım.
Neyi istediğinize odaklanın, neyi istemediğinize değil
Neyi düşünürseniz onu üretirsiniz istemediğiniz şeylere odaklandığınızda o istemediğiniz şeyden daha fazla gerçekleştirirsiniz ( Yiyerek kilo almak gibi)
Beyin bilgisayar gibidir. Bilgisayara neyi yapmaması komutunu vermezsiniz. Neyi yapmasını istiyorsanız o komutu verirsiniz. Ama yanlış komutu uygulama diyemezsiniz. Yanlış komut verdiyseniz siler yenisini verirsiniz.
Neyi istediğinize odaklanın, neyi istemediğinize değil
Çocuklara bunu yapma şunu yapma dediğimiz halde yinede yapılmamasını istediğimiz şeyleri yapmaları bir itaatsizlik değildir. Onları yapma dediğimiz şeylere biz programlıyoruz. “çocuğum sözümü dinlemiyor” diye şikayet etmeden önce ona neler söylediğinizi düşünün.Kendinize olduğu gibi çocuğunuza da yapılmaması gereken şeyleri değil, yapılmasını istediğiniz şeyleri söyleyin.
Çocuklarımızın/Öğrencilerimizin Davranışlarında Düzeltilecek Yanlışlar Varsa, Önce Kendimizden Başlamalıyız. İyi, Güzel, Doğruyu Öğretmek İçin; İyi, Güzel ve Doğru Olmaya Çaba Sarf Etmeliyiz.
Onlar için ne kadar uygun modeliz!...
Dünyadaki en mükemmel aynalar gümüşlenmiş cam parçaları değil, çocuklardır. Onlara baktığınızda kendinizi görürsünüz.
Onlar için uygun ortamlar hazırlayıp, fırsatlar verebildik mi?
Çocuklarımız için tutarlı bir ortam oluşturalım.
Çocuklarımız için tutarlı bir ortam oluşturalım.
Sizin davranışlarınız tutarlı olsun ki onlarda tutarlı bir gelişim göstersinler.
Çocuklarınızın yalan söylemesinden mi şikayetçisiniz?...
Hiç söz dinlemiyorlar mı?...
Çocuklara verilen sözler eksiksiz olarak yerine getirilmelidir. Aksi halde çocuğun size olan güvenini ve saygısını yok etmiş olursunuz.
Çocuklarımızın/Öğrencilerimizin Her Zaman Doğru Davranmalarını Doğru Düşünmelerini ve Mükemmel Olmalarını Beklemeyelim
Çocuklarınızı en iyiyi yapmaya motive etmekle onların giriştikleri her işte iyi ve mükemmel olmalarını isteme – bekleme yanlışı arasında ince bir çizgi vardır.
Çocuklarınızın olumsuz duygularını da belirtmelerini sağlayın ve düzeltebilmek için mutlaka onlara ikna edin.
Çocuklarınızı/Öğrencilerinizi Onların İçinde Bulundukları Koşullarla Birlikte, Onların Bakış Açısıyla Görmeye Çalışın. Onları Anladığınızı Fark Ettirin, Hissettirin
Çocuklarınızın duygularını anlamaya çalışın ve onlara anladığınızı iletin.
Sık sık kendinizi onların yerine koyun. Olaylara onların penceresinden bakmaya çalışın.
Onlara dair korkularınızı, üzüntülerimizi, endişelerimizi olduğu gibi yansıtmak mı daha etkili olur, baskı ve korku içeren ifadelerle onları engellemeye çalışmak mı daha etkili olur?...
Okulun, evin dışına çıkarsan bacaklarını kırarım senin!...
O çocukla oynadığını bir daha görmeyeyim!...
Odanı dağıtırsan gebertirim!...
Bu şekilde giyinemezsin!...
Saçını böyle kestiremezsin, bu müziği (Eminem’i) dinleyemezsin!...
Çocuklarınıza/Öğrencilerinize Özel Zaman Ayırın. Çocuklarınıza Ayırdığınız Zamanın Süresi Değil Niteliği Önemlidir
Çocuğunuza ayırdığınız zamanlarda sadece ona ait olun.
Oynayın, sohbet edin.
Çocuklarınızı/Öğrencilerinizi Etkili Bir Şekilde Dinleyin
Çocuklarınızı dinlerken;
Başka işlerle meşgul olmayı.
Çocuğun yüzüne bakın.
Onların sözlerini kesip bilgiçlik taslamayın.
Çocuklarınızla konuşurken aynı seviyede olun.
Jest ve mimiklerinizle onu dinlediğinizi gösterin.
Fiziksel temas kurun.
Onu konuşmasında cesaretlendirin.
Onunla konuşurken bir büyükle konuşuyormuş gibi dikkatli ve özenli olun.
Onu anladığınızı belirten ifadelerle geri bildirim sağlayın.
“arkadaşının bu davranışı seni üzdü” gibi.
“arkadaşının bu davranışı seni üzdü” gibi.
Ağlamaya başladıklarında tedirgin olmayın.
Zıtlaşmayın ve tartışmayın.
Saldırgan tavırlar takınmayın.
Yargılamayın ve eleştirmeyin.
Savunmaya geçmeyin sadece dinleyin.
Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun.
Yumuşak bir sesle ve acele etmeden konuşun.
Anlatılanlara gülmeyin, çocukları utandırmayın.
Çocuklarınıza/Öğrencilerinize Bulundukları Ortamın Vazgeçilmez Bir Üyesi Olduklarını Hissettirin
Siz bu sınıfın, okulun, ailenin çocuğu (öğrencisi) olmaktan mutluluk duyar mıydınız? Empati kurun.
Öğrencilerinize/Çocuklarınıza Sorumluluklar Verin
Sorumluluk ile kendine güven birbirini tamamlayan 2 durumdur.
Sorumluluk duygusu gelişmiş olan çocukların kendilerine güvenleri de yüksektir.
Çocuk yaptığı her iş, aldığı her sorumluluğun sonunda anne, baba ve öğretmeninden aldığı tepkiye göre kendisine güç toplar.
Çocuğun yaptığı hiçbir iş beğenilmez, taktir edilmez ve her zaman daha mükemmeli beklenirse çaba harcama, mücadele etme gücü kırılır. “Ne yaparsam yapayım ....memnun edemiyorum” şeklinde düşünmeye başlar. Bu düşünce daha sonra “ben yapamam” inancını doğurur ve çocuk sık sık bu cümleyi kullanmaya başlar.
“Sende bu ailenin önemli bir üyesisin, artık bazı işleri yapabilecek hale geldin, senin yardımına ihtiyacımız var” şeklinde mesajlar verin.
Çocuklarınıza 3 yaşından itibaren yaşına ve cinsiyetine uygun sorumluluklar verin (oyuncaklarını toplama, yemek yeme, giyinme, getirip götürme,...vb.). Alabileceği sorumluluklar için birlikte karar verin. Hatta önce kendisinin karar vermesini sağlayın. Bu şekilde çocuk kararlarını kendisinin verdiğini düşünecek ve sorumluluklarını yerine getirmesi daha kolay olacaktır.
Alınan sorumlulukları yerine getirebilmesi için önce öğretin.
Sorumluluklarını yerine getirmesi için uygun ortamlar hazırlayın.
Sorumluluklarını yerine getirmesi için uygun ortamlar hazırlayın.
Sorumluluklarını açık ve net bir şekilde ifade edin.
Gösterdiği çabayı taktir edin, övün.
Zorlayıcı olmayın, baskı uygulamayın.
İstediğini giyinebilen, yemeğini baskısız giyen, istediği etkinliği (resim, müzik, spor, ...vb.) yapabilen, hareketlerine katı sınırlamalar getirilmeyen çocuk kişiliğine saygı gösterildiğini düşünecek bu da çocuğun sorumluluk almasını kolaylaştıracak ve başarıyla sonuçlandıracaktır.
Sorumluluklarını yerine getirmediğinde yaptırımınızı uygulayın. Yaptırımlarınızı sorumlulukları kararlaştırırken belirleyin (sevdiği şeylerden uzaklaştırma, daha fazla sorumluluk yükleme, ...vb.)
Sorumluluklarını yerine getirmediğinde yaptırımınızı uygulayın. Yaptırımlarınızı sorumlulukları kararlaştırırken belirleyin (sevdiği şeylerden uzaklaştırma, daha fazla sorumluluk yükleme, ...vb.)
YAPTIRIMLAR;
Yanlış davranışın sonucunda olmalıdır.
Hataya uygun ve adil olmalıdır.
Çocuk dinlenilmeden uygulanmamalıdır.
Yanlış davranış net olarak ortaya konduktan sonra uygulanmalıdır.
Yaptırım uygulama hiçbir zaman sevgi ve saygı geri çekme şeklinde olmamalıdır.
Çocuklarınızın/Öğrencilerinizin Kendine Güven Duymasını Sağlayın
Çocuğun öz güven duygusunun gelişimi, kendine güvenmesi yakın çevresinin tutum ve davranışlarına bağlıdır (AİLE, ÖĞRETMEN).
Özgüven gelişimi yaşamın ilk anından itibaren oluşmaya başlar.
Özgüven gelişimi daha çok anne-baba tutumları ve kişiliği ile ilgilidir.
ANNE – BABA TUTUMLARI
Mükemmeliyetçi Anne - Babalar
Bu anne – babaları memnun etmek çocuklar için oldukça zordur.
Çocuk çırpınıp çabaladıkça anne – baba daha fazlasını (en mükemmelini) ister.
Zamanla çocuk aşırı kaygı, stres, tedirginlik, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamaya başlar. “Tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, yalan, çalma, ...gibi” davranış sorunlarıyla kendini ifade eder.
Anne – babadaki mükemmeliyetçilik sadece çocuğa yönelik değil tüm aile yaşantısında kendini gösterir (düzenli, titiz, katı, kuralcı, ...vb.).
Otoriter, Eleştirici Anne - Babalar
Çocukları üzerinde baskı kurarlar.
Çocuklarının çabalarını göremezler.
Çocuklarını dinlemezler.
Sürekli eleştiren, yargılayan, suçlayan anne, babalardır.
Sadece kendi kuralları, istekleri, duyguları ön plandadır.
Her zaman hakimiyet anne – babadadır.
Çocuk ne yaparsa yapsın hep eleştirilir, suçlanır.
Bu tarz anne – baba tutumu çocuklarda;
Bu tarz anne – baba tutumu çocuklarda;
Kendini, duygularını ifade edememe,
İçine kapanıklık, güvensizlik,
Saldırganlık ve davranış sorunları
davranışlarını geliştirir.
Aşırı koruyucu Anne - Babalar
Çocuklarına hayat tecrübesi yaşama fırsatı tanımazlar.
Çocuklarının büyüdüğünü fark etmeyip bebekmiş gibi davranırlar.
Çocuklarına hiçbir iş ve sorumluluk vermezler, her şeyi kendileri yaparlar.
Bu anne – baba tutumunda çocuğun;
Özgüven duygusu gelişemez.
Kendi başına hiçbir şey yapamaz, yapacağına inanmaz.
Dolayısıyla huzursuz ve kaygılı olur.
Anne – babaya bağımlı olur.
Anne – babaya bağımlı olur.
Sorumluluk duygusu, bilinci gelişemez.
İçe dönük yada saldırgan olur.
Davranış bozukluğu (tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, okul fobisi, yalan, ...vb.) görülür.
KENDİNE GÜVENİ ZAYIF OLAN ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
Duygusal Tepkiler
Duygusal Tepkiler
Çekingenlik
Utangaçlık
İçe kapanıklık
Umutsuzluk
Karamsarlık
Davranışsal Tepkiler
Davranışsal Tepkiler
Hırsızlık
Saldırganlık
Okul korkusu
Yalan söyleme
Vücutsal Tepkiler
Vücutsal Tepkiler
Alt ıslatma
Kekeleme
Tırnak yeme
Karın ağrıları
Kusmalar
Akademik Tepkiler
Akademik Tepkiler
Öğrenme güçlüğü
Meraksızlık
İsteksizlik
Mücadeleden kaçma
Başarısızlık
Sağlıklı ve Etkili Anne - Babalar
Çocuklarına güvenirler.
Onları taktir eder ve överler.
Küçük yaşlardan itibaren sorumluluk verirler.
Yeni deneyimler yaşamaları için cesaretlendirirler.
Aile İçinde İletişim
Aile içinde uygulanan iletişim yöntemleri ve aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkileri çocukların özgüven gelişimlerinde en önemli belirleyicilerdir.
Özgüven, kendini ifade edebilme becerisi ile yakından ilgilidir.
Çocuk, sorunlarını paylaşmayı yada paylaşmamayı, başkasının ardından konuşmayı, birbirlerine bağırmayı ve buna benzer tüm iletişim yöntemlerini aileden alır.
Çocukların kendini ve yaşamını kontrol edebilme becerisi geliştirebilmelerinde en önemli model anne- babadır.
Kendine Güven Gelişiminde Anne –Babalara Öneriler
Çocuklarınıza karşı sabırlı olun.
Çocuklarınızı dinleyin.
Çocuklarınız ile çatışmaya girmeyin.
Çocuklarınızla konuşurken eleştirici ve suçlayıcı ifadeler kullanmayın.
Çocuklarınızı birbirleriyle kıyaslamayın.
Çocuklarınıza üç yaşından itibaren kendi yaşına uygun sorumluluklar verin.
Çocuğunuzun çabalarını övün.
Aile olarak aldığınız kararlarda çocuğunuzun fikrini alın.
Aile olarak aldığınız kararlarda çocuğunuzun fikrini alın.
Çocuklarınıza sık sık onları çok sevdiğinizi söyleyin.
Çocuğunuzla sizin yaşam tecrübelerinizi paylaşın.
Çocuğunuzun seçimlerine saygı duyun.
Çocuklarınızın sosyal gelişimleri için onları sosyal etkinliklere yönlendirin. Örneğin; müzik kursları, resim, tiyatro, spor, ...vb.
Çocuklarınıza cesaret verin ve ona güvendiğinizi sık sık ifade edin.
Çocuklarınıza karşı koruyucu davranmayın.
Öğrencilerde Kendine Güven/Kendini Sevebilme Becerilerinin Geliştirilmesinde Eğitimcilere Öneriler
Sınıflarındaki bütün öğrencilerinizi tanıyın. Unutmayın ki, her bir öğrencinin mutlaka kendine özgü bir yeteneği vardır.
Öğrencilerinizin olumlu davranışlarını sözlü yada yazılı ifadelerle, beden dilinizle ifade edin.
Her bir öğrencinizle birebir ilişkinizde, onun kendine özgü hedefler oluşturmasına yardım edin.
Öğrencileriniz hakkında olumlu bir anlayışa sahip olun. Onlara inanın ve güvenin. Öğrencilerinize nasıl bakarsanız onları öyle görürsünüz.
Öğrencilerinizin gelişimlerini yakından takip edin. Gözlediğiniz olumlu yanları taklit edin. Öğrencilerinizin ihtiyaçlarını belirleyerek onlara o yönlerde kendilerini geliştirmeleri için destek olun.
Öğrencilerinizin gelişimlerini yakından takip edin. Gözlediğiniz olumlu yanları taklit edin. Öğrencilerinizin ihtiyaçlarını belirleyerek onlara o yönlerde kendilerini geliştirmeleri için destek olun.
Bir öğretmen olarak kendinize olan güveniniz ve hayata olumlu bakışınızla, öğrencilerinize pozitif modeller olun.
İletişim, Bireyler Arasındaki Karşılıklı Bilgi ve Saygı Paylaşımıdır, Alışverişidir. İletişim Sanattır.
Çocuklarımızla/öğrencilerimizle etkili ve olumlu iletişim kurmaya çalışalım.
Güçlü ve olumlu iletişimi engelleyen bazı faktörler vardır.
İletişim Engelleri
Emir verme, yönlendirme;
Uyarmak, gözdağı vermek;
Nutuk Çekmek;
-Çocuklarla onları sıkmadan konuşun.
-Onlara her zaman öğüt verir, sürekli bir şeyler öğretmeye çalışır, nutuk çekerseniz iletişim kanallarını kapatmış olur, onları bunaltmış olursunuz.
-Kendinizi böyle bir durumda onların yerine koyun. Neler hissederdiniz.
-Bu iletişim değildir.
Eleştirmek,yargılamak, suçlamak;
Eleştirmek,yargılamak, suçlamak;
İletişimi tamamen engeller.
Saygısızsın, tembelsin, yaramazsın, aptal – geri zekalısın, senden adam olmaz, hiçbir işe yaramazsın, ...vb. olumsuz yargılarla çocuklarınızı etiketlemek iletişimi ortadan kaldırmaktır.
Aynı zamanda çocuğun kişiliği ve benliği yara alır. Çocuk bu olumsuz ifadeleri kendine yakıştırırsa olumsuz, uyumsuz bir kişilik geliştirir.
Siz başkaları ile iletişim kurarken neler beklersiniz?
Bu Tür İletişim Engelleri Çocukta;
Bu Tür İletişim Engelleri Çocukta;
Konuşmayı, duygu ve yaşantılarını paylaşmayı engeller.
Savunma ve saldırıya geçirir.
Yetersizlik duyguları yaşatır.
Kızgınlık, küskünlük, kin, nefret, ...vb. olumsuz duygular yaşatır.
Anlaşılmamışlık, yalnızlık, güvensizlik, içe kapanma, değersizlik ve aşağılık duygusu yaşatır.
İletişim kopar.
İletişimde “Sen” Diye Başlayan Suçlayıcı İfadeler Yerine “Ben” Diye Başlayan Duygu Paylaşımını İçeren İfadeler Kullanalım
“Sen tembelsin...” Yeterince ders çalışmadığını düşünüyorum.
“Çok yaramazsın” Ortalığı dağıtmandan dolayı çok yoruluyor ve üzülüyorum.
“Sen her zaman böylesin” Bu tür davranışların beni rahatsız ediyor.
Bizler ne kadar mükemmel olursak olalım çocuklarımız problemler, ikilemler ve engeller karşılaşacaktır. Hayatımızda her zaman problemler olacak. Onların problemlerini çözmede aceleci davranmayalım.
Bizler ne kadar mükemmel olursak olalım çocuklarımız problemler, ikilemler ve engeller karşılaşacaktır. Hayatımızda her zaman problemler olacak. Onların problemlerini çözmede aceleci davranmayalım.
Çocuklarımızın ışıltılı, masalımsı dünyalarından bizlerde bir şeyler öğrenmeye çalışalım.
Yaşamı birlikte paylaşalım. Sevgiyle ve umutla...
PULSUZ DİLEKÇE
Sevgili Anne ve Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta, uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her zaman koruyup kollamayın.
Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da arasıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.
Büyümeyi çok istiyorsam da arasıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.
Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalır.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken arasıra yanlışlıklar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak, birbirimize saygı ve sevginin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. “Ben senin yaşındayken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken arasıra yanlışlıklar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak, birbirimize saygı ve sevginin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. “Ben senin yaşındayken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni korkutup sindirerek suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.
Yanlış davranışımın üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı müddetçe cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabalayın. Beni başkalarıyla karşılaştırmayınız; umutsuzluğa kapılırım Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabalayın. Beni başkalarıyla karşılaştırmayınız; umutsuzluğa kapılırım Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında bende sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında bende sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum ara sıra sizi üzüyor belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim; Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
Benden “ÖRNEK ÇOCUK” olmamı istemezseniz, bende de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Benden “ÖRNEK ÇOCUK” olmamı istemezseniz, bende de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.