İÇİNDEKİLER
3.Aşırı İzin Verici Anne-Baba Tutumu: 28
.........Bu tutuma sahip anne babalar çocuklarının isteklerini mantıklı olmasa bile yerine getirirler. Anne babanın isteklerinden çok çocuğun istekleri ön plana çıkar. Çocuğa herhangi bir sınır konulmaz ve sınırsız özgür olabilecekleri bir ortam yaratılır. Çocuğun her davranışı hatalı bile olsa aşırı bir hoşgörüyle karşılanır. Adeta çocuk ailenin tek söz sahibidir. Bu tip aile tutumlarında anne babalar nadiren disiplin uygular. Her ortamda istediklerini elde ettikleri için doyumsuzdurlar. Anne babanın bu serbest tutumları ev içinde geçerli olduğu gibi ev dışında da geçerlidir. Bu tutumla yetişen çocuklar; 28
4.Tutarsız Anne-Baba Tutumu: 28
Bu tutuma sahip aileler aşırı hoşgörülü davranış ile otoriter tutum arasında gidip gelirler. Bu tarz ailelerde çocuğun yaptığı bir davranış bazen çok sert bir tepkiyle alabilirken; bazen de çok olumlu karşılanabilmektedir. Çocuğun yaşadığı toplum içinde onaylanan ve onaylanmayan davranışları öğrenmesi gerekir. Tutarsız tutumu benimseyen ailelerde onaylanan davranışın ne olduğu çocuk tarafından anlaşılamadığı için sorun yaşanır. Tutarsız tutumu benimseyen ailelerde aynı çocuk için ebeveynlerden birinin doğru bulduğu davranışı diğeri yanlış olarak değerlendirebilmektedir. 29
5.Aşırı Koruyucu Anne-Baba Tutumu: 29
6.Mükemmeliyetçi Anne-Baba Tutumu: 30
7.Demokratik Anne-Baba Tutumu: 32
ÇOCUKLARIN KENDİLERİNİ DUYGUSAL, FİZİKSEL VE CİNSEL TACİZDEN KORUYABİLMELERİ 93
İYİ DOKUNMA VE KÖTÜ DOKUNMAYI NASIL ANLATMALIYIZ? 95
SINAVA HAZIRLIK SÜRECİ 97
1.YGS-LYS SINAV SİSTEMİ 97
TBMM 85. Yıl Çok Programlı Lisesi 97
YGS (YÜKSEKÖĞRETİME GEÇİŞ SINAVI)'DE HANGİ TESTLER YER ALMAKTADIR? 100
LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı)'de Hangi Testler Yer Almaktadır? 101
Hangi Alanlardan Sınava Girilir? 103
2.TEOG (TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİS) SINAV SİSTEMİ 104
SINAV HAZIRLIK SÜRECİNDE VELİLERE ÖNERİLER 115
ÇOCUĞUNUZUN KAYGISINI ARTTIRMAYIN 116
ÇOCUĞUNUZUN SINIRLARINI ZORLAMAYIN 117
SINAVDA BAŞARILI OLAMAZSA YAŞAYACAĞINI BİR CEZA GİBİ GÖSTERMEYİN 118
KENDİNİZE "HAYATIN AMACININ NE OLDUĞUNU” SORUN 120
BİRBİRİNİZE BAĞLILIĞIN AMAÇ, SINAVIN ARAÇ OLDUĞUNU UNUTMAYIN 121
ERGENLİK DÖNEMİ
Nihan ÖZHAN
Psikolojik Danışman
Manisa Rehberlik ve Araştırma Merkezi
Biliyoruz ki dünyaya geldiğimiz andan itibaren sürekli değişiyor, büyüyor ve olgunlaşıyoruz. Tıpkı bizim gibi çocuklarımızın da dünyaya geldikleri zaman sahip oldukları özelliklerle şu anki özellikleri aynı değildir. Bu nedenle, zaman zaman her anne - baba çocuklarını daha iyi tanıma ihtiyacı hissedebilir.
Ergenlik dönemi, 11-19 yaş arasındaki kız ve erkeklerin çocukluktan yetişkinliğin dünyasına geçişi olarak tanımlanabilir. Bu dönem ülkemizde, kızlarda ortalama olarak 11-20; erkeklerde ise 13-20 yaşları arasında yer almaktadır. Ancak kesin sınırlardan bahsedilemez.
Ergenlik her çocukta ayrı yaşlarda başlayabilir!
|
Genellikle kızlar erkeklere göre 1-2 yıl önce ergenliğe girer, büyüme ve cinsel olgunlaşmalarını 1-2- yıl erken tamamlarlar. Ergenliğin bitişi ile gençlik çağı başlar.
Ergenlik, yoğun stres ve karmaşanın yaşandığı, çocukluktan yetişkinliğe bir geçiş dönemidir. Bu nedenle ergenleri daha iyi tanımak için onların içinde bulundukları gelişim özelliklerinin bilinmesini gerektirmektedir.
-
GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
Gelişim doğumdan önce başlayan ve hayat boyu devam eden, vücudumuzda ve davranışlarımızda meydana gelen bir değişimdir. Gelişim, 4 alanda gerçekleşir.
a.1. Bedensel Gelişim
Ergenlik çocukluktan erişkinliğe geçiş sürecidir. Bedensel gelişim bu dönemde hızlanır ve cinsel gelişim tamamlanır. Bu, belirli hormonlarla sağlanır. Vücut yapısındaki değişiklik, boyun uzaması, cinsiyet özelliklerinin belirginleşmesi görülebilen fiziksel değişikliklerdir. Fiziksel enerji artar.
Bu dönemde;
Kızlarda;
-
Ergenliğin ilk belirtisi meme tomurcuklanmasıdır.
-
Dış cinsel organların üst kısmında ve koltuk altında kıllanma başlar.
-
Meme tomurcuklanmasından 2–3 yıl sonra âdet görülmeye başlar.
-
Vücut yapısı değişir. Kalçalar genişler ve dizler içe döner.
-
Boy uzar. Kilo artar.
-
Vücutta özellikle yüz bölgesinde sivilcelenme başlar.
-
Baş ve yüzde belirgin değişiklikler olur. Alt çene genişler, hatlar belirginleşir.
...........................
Erkeklerde;
-
Ergenliğin ilk belirtisi yumurtalıkların hacminin artmasıdır. Sonrasında sağ testis sola göre daha fazla büyür ve sol testis aşağı iner.
-
Cinsel organda ve koltuk altında kıllanma başlar.
-
Erkeklerde de gece boşalmaları görülebilir.
-
Sakal, bıyık çıkar.
-
Ses kalınlaşması ve çatallaşması olur.
-
Omuzlar genişler.
-
Boy uzar. Kilo artar.
-
Vücutta özellikle yüz bölgesinde sivilcelenme başlar.
-
Baş ve yüzde belirgin değişiklikler olur. Alt çene genişler, hatlar belirginleşir.
Ergenlerde bu dönemde sakarlık eğilimi artar. Bunun nedeni, hızlı büyüme ve uzama, kasların uygun şekilde çalışmasını aksatır! Kas ve kemikler aynı hızda ve zamanda gelişmediğinden bedenin kontrol edilmesi güç olur.
Anne Babalar Neler Yapabilir?
-
Ergen bazen değişen vücudundan utanabilir. Arkadaşlarından farklı olduğunu düşünebilir. Bu durumda ona yaşadığı değişimlerle ilgili bilgi verilmeli, daha kolay uyum sağlaması için destek olunmalıdır. Örneğin sivilcelerle baş etme yolları, bilinçli egzersiz, âdet dönemi ile ilgili rehberlik vb.
-
Kişisel temizliğin (düzenli diş fırçalama, banyo yapma, deodorant kullanma vb.) hem kendisi hem de çevresi için önemli olduğu anlatılmalıdır. Kişisel temizlik için neyin nasıl yapılması gerektiği (tıraş olmak, ağda yapmak vb.) konusunda ergen bilgilendirilmelidir.
-
Sağlıklı yeme alışkanlığı desteklenmeli ve bu konuda ergene model olunmalıdır.
-
Fiziksel egzersiz yapması için teşvik edilmelidir. Ergen, grup ya da bireysel spor çalışmalarına yönlendirilebilir. Ayrıca evde tamirat işleri, araba yıkama gibi hareket gerektiren işler verilebilir. Bu konuda anne babanın model olması da önemlidir.
-
Sık sık kendisini üzgün ve depresif hissedebilir. Depresyon okul başarısının düşmesine neden olabilir, alkol ve madde kullanımı gibi alışkanlıkların gelişimini kolaylaştırabilir. Dikkatli olunmalı, iyi gözlenmelidir.
-
Yeme bozuklukları göstermeye başlayabilir. Fazla sıkmadan beslenmesine dikkat edilmelidir.
-
a.2. Zihinsel Gelişim
.........Çocuklarımız ergenlik dönemiyle birlikte pek çok zihinsel beceri de kazanmaya başlarlar. Somut düşünceden soyut düşünceye geçen çocuklar kavramları eskiye göre daha fazla sorgulamaya başlarlar. Zihinsel gelişimdeki ilerlemeler ergenin, adalet, eşitlik, hoşgörü, sevgi ve ahlak gibi kavramlar ile cinsellik, din, politika gibi konularda kendisine ait düşünceler geliştirmesini sağlar.
Çocuklarımız ergenlikle birlikte çok yönlü düşünme (bir olaya birçok farklı açıdan bakabilme) ve problem çözme becerilerini de kazanmaya başlar. Örneğin; hafta sonu arkadaşlarıyla İzmir’e gitmek isteyen bir çocuk; bu isteğine karşılık ailesinin vereceği olumsuz tepkileri tahmin ederek olası itirazları çürütmek için önceden hazırlanabilir.
Bir diğer önemli gelişimsel özellik ise ergen benmerkezciliğidir. Ergene göre kendi düşünce, inanç ve duyguları eşsizdir. Bu dönemde çocuklarınızdan “Siz hiçbir şey bilmiyorsunuz. En doğrusunu ben bilirim. Bana bir şey olmaz.” gibi cümleleri çok sık duyabilirsiniz. Kendilerine bir şey olmayacağı inancıyla tehlikeli davranışlarda bulunabilirler. Örneğin; sigara kullanımının ne kadar sağlıksız olduğunu ve bağımlılık yaptığını bilse dahi kendisinin asla bağımlı olmayacağını düşünebilir.
Ergenler zarar görecekleri davranışların sonuçlarını bilirler. Fakat kendilerinin asla olumsuz bir şey yaşamayacaklarına inanırlar!
|
Anne Babalar Neler Yapabilir?
-
Düşüncelerine saygı duyarak ve takdir ederek,
-
Uyması gereken kurallar konusunda fikirlerini alarak(örnek olarak eve giriş çıkış saatleri olabilir),
-
Yaşına uygun sorumluluklar vererek,
-
Bağımsız düşünme becerilerini destekleyerek,
-
Aile içindeki kararlarda fikirlerini sorarak,
-
Sorun çözme ve düşünme becerilerinin gelişimini destekleyerek,
-
Büyüdüklerini kabul edip onlara hissettirerek,
-
Onların fikirleri hakkında konuşmalarına izin vererek çocuklarımızın zihinsel becerilerinin gelişimini destekleyebiliriz.
a.3. Duygusal Gelişim
Ergenliğin başlarında büyümenin hızlı oluşu, ergenin hem duygularında hem de davranışlarında ve tutumlarında farklılıklar göstermesine neden olur. Ergenliğin ilk yıllarında anne babalar çocukları hakkında sıkça şunları söylerler:
“Öfkeli, hırçın her şeye kızıyor.”, “Evde huysuz dışarıda sıkılgan”, “Ne desek alınıyor; hemen ağlamaya başlıyor.”, “Bazen yalan söylüyor.”, “Odasından dışarı çıkmıyor. Eve gelen misafire bir hoşgeldinizi bile zorla söyletiyoruz.” , “Hiç söz dinlemiyor. İyice asi oldu.”
Sizlerin bu cümleleri söylemenize neden olan, çocuklarınızın bu dönemde yaşadıkları duygusal karmaşalar sonucu verdikleri tepkilerdir. Ergenliğe girene kadar dengeli ve uyumlu olan ilkokul çocuğu gider ve yerine tedirgin, kuruntulu, zor beğenen ve çabuk tepki gösteren bir ergen gelir. Bu dönem duygu dalgalanmalarının, ani çıkış ve öfke patlamalarının ve gizliliğe verilen önemin arttığı bir dönemdir.
Anne Babalar Neler Yapabilir?
-
Kendinizi çocuklarınızın yerine koyun. Onları anlamaya çalışın. Siz onun yerinde olsaydınız nasıl davranırdınız? Düşünün.
-
Onu ciddiye alın. Verdiğiniz sözleri tutun.
-
Gençlik çağının fırtınalı ve zor bir dönem olduğunu göz önünde bulundurun.
-
Tutarlı davranın.
-
Aile ve evle ilgili konularda onun düşünce ve önerilerini de mutlaka alın.
-
Gencin tutum ve davranışlarına biçim ve yön verirken “benim gençliğimde” diye başlayan konuşma ve öğütlerden kaçının. Bunun yerine davranışlarınızla ona örnek olmaya çalışın.
-
Gençlerle yapılan konuşma ve tartışmaları onları korkutarak ve yıldırarak kesmeyin.
-
Ona olan sevgi ve saygınızı belli edin. Bu dönemde zorlamayla hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinizin farkında olun. Kırıcı, sert, yıkıcı davranışlarda bulunmayın. Asla şiddete başvurmayın!
a.4. Sosyal Gelişim
Bu dönemde ergenler için, arkadaş grupları yetişkinlerden daha önemlidir ve onların eleştirilmesine dayanamazlar. Arkadaşlar önemlidir. Çünkü ergenler anne babadan bağımsız olarak sosyal hayata bir adım atmışlardır. Arkadaş grubu ergen için öncelikle bir güven kaynağıdır. Çocukluktan yetişkinliğe geçişte ergen çeşitli rol denemelerine girişecektir; bu rollerdeki dağılma ve karışıklıklar ile çevredeki engeller onda bir bocalama ve güvensizlik yaratır. Arkadaş grubu ergen için böyle bocalama ve güvensizliklere karşı bir tür sığınma ve savunma kalesidir. Eğer ergenler yetişkinlerin kendilerine yaklaşımlarını "baskı” olarak nitelendiriyorlarsa, bu kale ergenleri aynı zamanda yetişkinlerin "baskılarına" karşı da korur.
Arkadaş gruplarının bir başka önemli görevi de ergenler için bir otorite kaynağı olmalarıdır. Oldukça hızlı bir değişme içindeki yaşamını dengelemede ve ailesinden bağımsızlık kazanmada ergen yeni otorite kaynaklarına ihtiyaç duyacaktır. Örneğin; ergenin yaşıtları gibi giyinmekte ısrar edişinin arkasında onlar tarafından kabul edilme, ergen gruplarına girebilme, bu gruplara kabul edilebilme isteği bulunmaktadır.
Ergenlik döneminin başında arkadaş grupları bir iki kişiden oluşurken ve daha çok sırdaş, arkadaş anlamı taşırken, daha sonraları arkadaş sayısında artış olmaktadır. Sayının artması yanında, grubun yapısal niteliğinde de değişiklikler görülmeye başlar. Ergenlikte arkadaşlık ilişkileri kuramayan ve gruplara katılamayan, kabul görmeyen çocuklarda aşırı saldırganlık, kabadayılık, bencillik, gösterişçilik, sinirlilik, kıskançlık, kendine güvensizlik, aşırı çekingenlik, vb. gibi davranışlar görülebilir.
Bu dönemde karşı cinsle arkadaşlık kurma arzusu da kuvvetlidir. Karşı cinsle arkadaşlık bir bakıma ergene kendini sınama ve böylece de kendini daha iyi tanıma olanağını vermektedir.
Bu dönemde ergenler; yetişkinin uzaktan denetimine ihtiyaç duyar. Kendisi hakkında verilecek hükümlere ilişkin aşırı duyarlıdır. Ergen kendisini yetişkin olarak kabul ettirme çabası içindedir. Çocuk muamelesi yapıldığında isyan ederler. Anne-baba bir taraftan büyüyen çocuklarının daha olgun, daha sorumluluk sahibi davranmasını beklerken, bir taraftan da eskiden olduğu gibi, alıştıkları gibi çocuklarının sözlerinden çıkmamasını isterler. Ergen ise bir yandan daha çok özgürlük ve bağımsızlık isterken bir yandan da davranışlarının sorumluluğunu almayı erteleyebilir. Anne-baba ve ergen arasındaki çatışmalar temelde bu ikilemlerden kaynaklanır.
.........Hemen her toplumda kadınlar ve erkekler için tanımlanmıs farklı roller vardır. İnsanların içinde doğdugu toplum, onu kadın ve erkeğe uygun gördüğü davranış kalıpları uyarınca şekillendirir. Her birimiz bir dizi rolü aynı anda gerçekleştiririz. Örneğin anne, kız kardeş, avukat, hasta ya da yolcu olmak gibi.
Ergenin uygun bir model bulması onun için oldukça önemlidir.Yetişkin kadın ya da erkek rollerini öğrenir ve sergilerler.Mesleki eğilimler çok az da olsa görülebilir. Bu dönemde ergen toplumsal sorumluluk almaya istekli ve bu sorumlulukları yerine getirmeye hazırdır.
Anne Babalar Neler Yapabilir?
-
Otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma ergenin tutumlarındandır. Anne baba olarak yaşanan karmaşıklıklarda ani tepkiler vermemek, küçük anlaşmalar ve aile toplantıları yapmak işe yarayabilir.
-
Bu dönemde arkadaşlıkları eleştirildiğinde , kendi kararlarının eleştirildiğini düşündüklerinden; anne baba olarak ergenin arkadaşlarıyla ilgili yorum ve yargıda bulunmak yerine dinlemek, gözlem yapmak ve sizinle konuşmaya haızr olduğunda önce olumlu kısımlardan başlayarak düşüncelerinizi ifade etmeniz önemlidir.
-
•Ergenlik döneminde otoriter olmaktan çok demokratik olmanın aile içindeki çatışmaları azalttığı bilinmektedir. Katı kurallar, değişmeyen sınırlar ergenin asi tutumu, anne-babadan uzaklaşması ile sonuçlanabilir. Ergeni tehlikelerden korumak için karşısında değil yanında olmak gerekir.
-
DUYGUSAL VE RUHSAL SORUNLAR
Ergenlik dönemi duygusal iniş ve çıkışların normal olduğu bir süreçtir. Bazen dünyanın harika bir yer olduğu düşüncesiyle kendini iyi hisseden ergen, bazen de hayatın berbat bir şey olduğunu düşünebilir. Bu düşünceler birkaç saat içinde değişebileceği gibi birkaç gün bile sürebilir. Aşağıda sıralanan belirtiler iki haftadan daha fazla sürerse depresyon riskinden söz edilebilir:
-
Okul başarısının düşmesi.
-
Arkadaşlardan ve sosyal etkinliklerden uzak durmak.
-
Üzüntülü ve umutsuz ruh hali.
-
Enerjinin ve motivasyonun düşük olması, hiçbir şeyden zevk alamama.
-
Öfkeli olma.
-
Eleştirilere karşı aşırı tepkili olma.
-
İdeallerine ulaşamayacağını hissetme.
-
Özgüvenin düşük olması, suçluluk duyguları
-
Kararsızlık, yoğunlaşamama, unutkanlık
-
Huzursuzluk.
-
Yemek ve uyku örüntüsünde değişiklikler.
-
Madde bağımlılığı.
-
Otorite figürleriyle sorunlar.
Depresyonda olan ergenin yardıma ihtiyaç duyduğunu kabul etmesi iyileşme yönünde atılmış önemli bir adımdır. Ancak, yardıma ihtiyaç duyduğunu ve bunun için adım atması gerektiğini kabul eden ergenlerin sayısı görece az olabilmektedir. Bu nedenle arkadaşlarının ve ailesinin desteği, teşvik edici önerileri önemlidir.
Sosyal fobi ergenlerde çok sık karşılaşılan bir sorundur. Yeni insanlarla tanışma, toplum içinde bulunma gibi faaliyetlerden kaçınma, giderek içine kapanma şeklinde ortaya çıkar. Özellikle yabancısı oldukları ortamlarda hata yapma korkuları kendilerini sürekli denetlemeye; utangaç tavırlar iletişimsizliğe neden olur. Sosyal fobisi olan gençler sürekli kaygılıdırlar. Gülünç durumuna düşmektense yalnız yaşamayı yeğlerler. Alıngan olduklarından kendilerince abartılı yorumlar yaparlar ve bu yorumlara inanırlar. Genelde direkt göz teması kurmazlar. Kızarma, terleme, ses tonunu ayarlayamama, ellerde titreme gibi fizyolojik tepkiler gösterebilirler. Bedensel özellikleriyle barışık değillerdir. Giysi seçiminde zorlanırlar. Şaka kaldıramazlar. Olumsuz bir duygu yaşadıklarında gereğinden fazla tepki gösterirler. Sosyal fobisi olan ergenlerin yaşam kalitelerini ve başarı oranlarını arttırmak için aile olarak, kendisine ve çevresine karşı güven duygularını geliştirmek ve küçük aile toplantılarıyla yaşadıklarını paylaşmak destekleyici olacaktır.
Kaygı, insan davranışını yönlendiren motive eden bir özelliğe sahiptir. Ancak aşırı düzeyde yaşanması bizi engellemektedir. Kaygı ile baş etme derken, sınav durumlarında aşırı bir rahatlık ve gevşeme kesinlikle kastedilmemektedir. Sınavlar bir konu ile bilgilerimizin değerlendirilmesi anlamına gelir. Sınavlar öğrencinin kişiliğini ya da genel anlamda başarılı ya da başarısız olduğunu değerlendirmez. Kaygı yaşamak son derece doğaldır. Önemli olan kaygı düzeyinin çocuğun performansını olumsuz yönde etkileyecek yerlere gelmemesidir. Sınav heyecanında kendiliğinden ortaya çıkan bizim elimizde olamayan bir şey değildir. Kendimizi heyecanlı hissetmemize yol açan bizim kendi düşüncelerimizdir. Sınav öncesinde kendimize bu sınavı başaracağım dersek başarmamız daha kolay olur. Ama yapamayacağım, başaramayacağım gibi olumsuz düşünceleri aklımızdan geçirirsek, bu bizim sınavda başarısız olmamıza yol açar. Sınava başlamadan kısa bir süre önce hissedilen duygu hali genellikle heyecandır. Beyin bir süre sonra karşılaşacağı soruları yanıtlayabilmek ve gerekli olan beyin fonksiyonlarını yerine getirebilmek için hazırlık aşamasındadır. Önemli olan bu doğal
-
sürecin kaygıya ve paniğe dönüştürülmemesi, algılama, anlama, yorumlama, hatırlama gibi bilişsel etkinliklerin olumsuz yönde etkilenmemesidir.
Anne baba tutumları sınav kaygısının oluşmasında önemli rolü oynamaktadır. Çocuğun alacağı nota ailenin aşırı önem vermesi, çocuğu yarışa sokması, arkadaşları ile kıyaslaması, ailenin tepkilerinin çocuğu etkilemesine neden olmakta ve çocuğun sınavda başaramama kaygısı yaşamasına neden olmaktadır. Aile çocuğu rahatlatmalı, sınavların bilgiyi ölçmek için tek araç olmadığını, notun çok önemli olmadığını, önemli olanın bir şeyler öğrenmeye çalışmak olduğunu, istediğinde başarabileceğini söylemeli, sevgisini göstererek destek olmalıdır.
KAYNAKÇA
-
0-18 Yaş Aile Eğitim Programı 12-18 Yaş Eğitim Kitapçığı
-
7-19 Yaş Aile Eğitimi Programı Bilgi Bankası, 2008
-
Dr. ÜLKÜ, S., Ergenlik Döneminde Arkadaşlık İlişkileri
-
GAZİOĞLU İŞMEN, A. E., Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile Eğitim Programı, Hayatın ilk Çeyreği 0-18 Yaş Gelişimi
-
KILIÇ, A., Gelişim Dönemleri Ve Ergenlerde Ruhsal Sorunlar Davranış Bilimleri Lisans Tezi (Newport International University )
-
YOGEV, Ş. Pınar, Ergenlerde Toplumsal Cinsiyetin Kazanılması Aile, Okul Ve Arkadaş Etkisi, Ankara Üni. Sosyal Bilimler Enst. Sosyoloji ABD, Yüksek Lisans Tezi,2006
AİLE İÇİ İLETİŞİM
Nihan ÖZHAN
Psikolojik Danışman
Manisa Rehberlik ve Araştırma Merkezi
-
AİLENİN ROLÜ
Bir mesleği ve rolü yerine getirmede birçok eğitim almak gerekir. Anne-babalık 24 saat ve bir ömür boyu süren bir roldür. Diğer mesleklerde deneme-yanılma uygulanabilir. Ancak anne-babalık mesleğinde deneme-yanılmaların sonucu ne yazık ki çok ciddi sorunlara sebep olmaktadır.
Ailede bulunan bireylerin iletişimi, onların ruh sağlığını önemli oranda etkiler. Çocukların sağlıklı kişilik gelişimlerini aile içindeki ilişkiler oluşturacaktır. Karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü ve fedakârlığa dayanan ilişkilerle yetişen çocuklar sağlıklı kişilik geliştirirler.
Evlilikte önemli olan kişiliklerdeki ayrılıklar değil, beklentilerdeki ortaklıktır. Eşlerin birbirlerini sevmeleri, saymaları, birbirlerine güven duymaları, özenli, duyarlı, hoşgörülü, paylaşımcı davranmaları evlilik bağını güçlendirir. Aile içi ilişkilerde tartışmaların olması doğaldır. Anlaşmazlıkların ve tartışmaların nasıl sonuçlandığı çok önemlidir. İletişim bozukluğundan en fazla çocuklar etkilenir. Çocuk anne ve babasının problemlerini tartışarak olumlu bir şekilde çözdüklerine tanık olunca, ileride kendi yaşamında karşılaşabileceği problemlere hazırlanma fırsatı bulur. Eşler arasındaki ilişkinin çocuklar üzerinde kalıcı etkileri vardır.
Çocuk hayata ilişkin bilgi ve becerileri anne ve babasından öğrenir. Doğumdan itibaren çocuk, fiziki ve sosyal çevresine uyum savaşı içindeyken, bu savaşta en büyük desteği anne-babasından alır. Anne-babanın çocuğa karşı takındıkları tavır, bebeklik döneminden itibaren çocuk üzerinde derin ve kalıcı izler bırakır. Aile çocuğun ilk sosyalleşmeye başladığı yerdir. Kişilik gelişiminde aile oldukça büyük bir rol oynamaktadır. Çocuğun aile ortamında olumlu kişilik özellikleri geliştirmesi, iyi bir eğitim alması ve tüm alanlardaki gelişimi için ailenin çocuğa karşı sergilediği tutumlar çok önemlidir.
-
AİLE TUTUMLARI
Anne-baba tutumları, anne babanın çocuğunu yetiştirirken kullandığı tutum, davranış ve yöntemlerin bütünüdür.
Peki, bu anne baba tutumları nelerdir?
-
Baskıcı ve Otoriter Anne-Baba Tutumu:
Otoriter tutumun en önemli göstergesi denetimdir.
|
Çocuğu sürekli kontrol altında tutan, kurallara sıkı sıkıya uymasını bekleyen anne-baba tutumudur. Çocuk, sıkı bir kontrol ve baskı altındadır. Anne babanın gözleri sürekli çocuklarının üzerindedir. Çocuk korkmazsa kurallara uymaz mantığıyla hareket ettikleri için çocuğun en basit hatasını cezalandırırlar.
Otoriter ve baskıcı anne-baba, disiplin yönteminde genellikle cezaya başvurur. Dövme, azarlama, bağırma, korkutma, kınama ve ayıplama en sık rastlanan ceza çeşitleridir. Çocuk, anne-babaya boyun eğer.
Otoriter tutuma sahip ailelerin çocukları daha bağımlı ve daha zayıf ilişkilere sahip olabilirler. Bu tutuma sahip ailelerde yetişen çocuklar, daha itaatkâr, sessiz, çekingen başkalarının etkisinde kolayca kalabilen veya saldırgan, öfkeli olma eğiliminde olan çocuklardır. Sürekli eleştirildiği için aşağılık duygusu geliştirebilir. Bu ailelerde yetişen bireylerde tedirginlik, stres, kararsızlık ve özgüven eksikliği görülebilir.
-
İlgisiz Anne-Baba Tutumu:
Bu tutum, çocuğa karşı ilgisiz, çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçlarına karşı duyarsız, sevgi ve şefkati yetersiz, kontrolü gevşek anne-baba tutumudur. Bu tür ailelerde disiplin yok denecek kadar gevşektir. Çocukları yönlendirme ve kontrol söz konusu değildir. Çocukların davranışları sınırlandırılmaz. Çocuklar kendi hallerine bırakılmıştır. Çocuk anne babayı rahatsız etmediği müddetçe, çocukla ilgili problem yoktur, eğer çocuk anne babayı rahatsız ederse o zaman çocuk ile ilgili gündem oluşur. Bu gündem daha çok şikâyetlerle doludur. Bu tip ailelerde çocuk fiziksel ve duygusal yalnızlığa itilmektedir. Çocuk ilgi ve sevgiden yoksundur. İlgi görmeyen çocuk, kendini boşlukta hissedip, kendi kendini yönlendiremeyebilir.
Bu ailelerde yetişen çocuklar, zamanla olumsuz davranışlar göstermeye başlarlar. Dikkat çekmeye ve çevreye varlıklarını ispatlamaya çalışırlar. Saldırgan, iletişim sorunu yaşayan, özgüveni düşük bireyler olabilirler.
Dostları ilə paylaş: |