NAHİD: (Fars.) Er. - Venüs (zühre) gezegeni. (Arapça'da) Yeni yetişen kız. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
NAHİDE: (Fars.) Ka. - (bkz, Nahid).
NAHİRE: (Ar.) Ka. - Ayın ilk günü ya da son gecesi.
NAİB: (Ar.) Er. - 1. Vekil, birinin yerine geçen, kadı vekili, Şeriata göre hükmeden hakim. 2. Nöbet bekleyen, nöbetle gelen.
NAİBE: (Ar.) Ka. - Vekil, birinin yerine geçen.
NAİL: (Ar.) Er. - Muradına eren, ermiş, ele geçiren. Naili: Divan edebiyatı şairlerinden olup asıl adı Salih'tir. Manastır'da doğmuş, Mısır'da vefat etmiştir.
NECEF: (Ar.) Er. - Yüksek, sırt tepe, tümsek. Kufe civarlarında Hz. Ali'nin türbesinin bulunduğu yer.
NECİB: (Ar.) Er. 1. Soyu sopu temiz pak olan kimse. 2. Asilzade, kıymetli, üstün. 3. Güzel ahlak sahibi. - Türk dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılır.
NECİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Necip).
NECİD: (Ar.). - Yüksek yayla. Arabistan'ın sahil ovasına ve çukur sahaya zıt olan yüksek kısım. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NECİYULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın kurtuluş verdiği kişi. Hz. Peygamberin isimlerinden.
NECLA: (Ar.) Ka. - Çocuk, evlat. Kuşak, soy, nesil.
NECMİ: (Ar.) Er. - Yıldızla ilgili. Necmüddin: Dinin yıldızı. - Dilimizde "Necmettin" şeklinde kullanılmaktadır.
NECMİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Necmi).
NECVE: (Ar.) Ka. - Tümsek ve yüksek yer.
NEDA: (Ar.). - Çiğ, nem rutubet, (bkz. Şebnem). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NEDİM: (Ar.) Er. 1. Meclis arkadaşı, sohbet arkadaşı. 2. Büyükleri fıkra ve hikayeleri ile eğlendiren. Güzel hikayeler anlatan, tatlı konuşan. - Nedim: Osmanlı şairlerinden. Asıl adı Ahmed'tir. Lale devri şairlerindendir.
NEDİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Nedim). -Zengin veya itibarlı bir kadının arkadaşı. Saray hayatında Sultan hanımlarının yardımcıları.
NEDRET: (Ar.). - Azlık, seyreklik, az bulunurluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NEDVE: (Ar.) Er. - Görüşme konuşma. Daru'n-Nedve'. Cahiliyye zamanında Mekke'de, kabile işlerini konuşmak için yapılmış olan meşhur bina.
NEFASET: (Ar.) Ka. - Nefislik, nefis olma hali. Kıymetlilik.
NEFER: (Ar.) Er. 1. Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.
NEFİ: (Ar.) Er. - Çıkar ile ilgili faydacı, menfaat, kâr. - Nefi', Divan edebiyatının başarılı şairlerindendir. 4. Murad zamanında yaşamıştır.
NEFİS: (Ar.) Ka. - Çok hoş, hoşa giden, beğenilen.
NEFİSE: (Ar.) Ka. - Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel, çok beğenilen.
NEHÂR: (Ar.) Ka. -Gündüz.
NEHİB: (Ar.) Er. 1. Dehşet, korku. 2. Yağmacı, çapulcu. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
NEMRUD: (Ar.) Er. - Babil'in kurucusu olduğu sanılan hükümdar. M.Ö. 2640'ta yaşamış Hz. İbrahim'i ateşe attırmıştır. Babil kulesinin onun zamanında yapıldığı söylenmektedir. -İsim olarak kullanılmaz.
NEPTÜN: (Lat.) Er. - Güneşe yakınlığı 8. sırada olan gezegen.
NERGİS:(Fars.) Ka. - Nergisgillerden çiçekleri ayrı veya bir köksap üzerinde şemsiye vaziyetinde bulunan ve beyaz san nevilesi de olan bir süs çiçeği.
NERİM: (Fars.) Er. - Pehlivan, yiğit, bahadır.
NERİMAN: (Fars.) Ka. - (bkz. Nerim). - Rüstem'in dedesi olan Şam'ın babası.
NERMİ: (Fars.) Er. - Yumuşak, gevşeklik.
NERMİN: (Fars.) Ka. - Yumuşak.
NESEFİ: (Ar.) Er. - Yapı ustası.
NESİB: (Ar.) Er. - Soylu, soyu temiz baba.
NESİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nesib).
NESİF: (Ar.) Er. - İki kişi arasında olan sır.
NESİL: (Ar.) Er. - Aynı çağda, aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak.
NESİM: (Ar.) Er. 1. Hafif rüzgar. 2. Hoş, mülayim insan.
NESİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Nesim).
NESLİ: (Ar.) Ka. - Nesle ait, soya ait.
NESLİGÜL: (a.f.i.) Ka. - Gül soyu, gül gibi güzel soydan gelen.
NESLİHAN: (a.f.i.) Ka. - Han nesline ait, hanın soyundan.
NESLİŞAH: (a.f.i.) Ka. - Şah soyundan gelen.
NESRİN: (Fars.) Ka. - Yaban gülü Ağustos gülü. Mısır gülü. Van gülü.
NEZİR: (Ar.) Er. 1. Birini doğru yola (Sırat-ı Müstakim'e) yöneltmek için Allah'ın azabıyla gözdağı vererek korkutmak. 2. (Fıkıh'ta) Adak, dilek, tahsis. 3. Kendisini Allah yoluna adayan kişi. Kur'an'da 40'tan fazla yerde geçmektedir. Hz. Peygamberin isimlerinden.
NEZİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nezir).
NEZZAM: (Ar.) Er. - Nizam veren düzenleyen.
NİDA: (Ar.) Ka. 1. Çağırma, bağırma, seslenme. 2. Ses verme.
NİGAH: (Fars.) Ka. 1. Bakış, bakma. 2. Göz.
NİGAR: (Fars.) Ka. 1. Resim. 2. Resmedilmiş, resmi yapılmış. Put. 3. Sevgili. 4. Türk musikisinde bir makam. Nigar Hanım: Meşhur kadın şairlerdendir. Osman Paşa'nın kızıdır.
NİHAD: (Fars.) Er. - Tabiat huy, yaratılış, kişilik, bünye. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
NİHAL: (Fars.) Ka. 1. Sevgili. 2. Taze, düzgün fidan, sürgün.
NİHALE: (Ar.) Ka. 1. Yeni yetişmiş, düzgün, fidan. 2. Avcı, korkuluğu. 3. Döşeme, döşenecek şey.
NİHAN: (Fars.) Ka. - Gizli, saklı. Bulunmayan, görünmeyen.
NİHAVEND: (Fars.) Ka. 1. İran'ın batı yöresinde ünlü bir kent. 2. Musikide bir makam.
NİHAYET: (Ar.). 1. Son. Sonunda. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NİZAM: (Ar.) Er. 1. Dizi, sıra. Düzen, usul, tertip, yol, kaide. 2. Kanunlar. 3. Hindistan'daki küçük devletlerin hükümdarlığı. Nizamüddin: Dinin nizamı, düzeni. - Dilimizde "Nizamettin" olarak kullanılır.
NİZAMİ: (Ar.) Er. 1. Usulüne uygun, terkipli, düzenli. 2. Kanun ve nizama ait, onunla ilgili. Nizami; İran'ın en büyük şairlerinden olup, Genceli'dir.
NUH: (Ar.) Er. - Nuh peygamber. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden baştan 3. sırada gelen kişi. Zamanında Nuh tufanı olmuştur. Kur'an-ı Kerim'in 71. suresinin adı.
NUHAYLE: (Ar.) Er. - İrak'ta, Kufe'ye yakın bir mevki.
NUHBE: (Ar.) Ka. - Herşeyin seçilmişi, seçkin, seçilmiş, aydınlanmış.
NUHCAN: (a.t.i.) Er. - (bkz. Nuh).
NUHİ: (Ar.) Er. - Nuh'a ait, Nuh ile ilgili. Pek eski.
NUR: (Ar.) Ka. 1. Aydınlık, parıltı, parlaklık, niran. 2. Mekke'deki Hıra dağı. Işığın bir şeye yansımasından meydana gelen parlaklık. Zünnureyn: Hz. Peygamberin 2 kızıyla evlendiği için Hz. Osman'a verilen unvan, onur sahibi. Kur'an-ı Kerim'in 24. suresinin adı.
NURAL: (a.t.i.) Ka. - Nur, ışık al, ışıklı ol.
NURALEM: (Ar.) Ka. - Evrenin nuru, alemi aydınlatan.
NURALP: (a.t.i.) Er. - Nurlu, yiğit.
NURAN: (Fars.) Ka. - Işıklı. Nurlu, nura ait.
NURANİ: (Fars.) Er. - Işıklı, ışık saçan. Saygı uyandıran, nurlu.
NURATAY: (a.t.i.) Er. - (bkz. Nuralp).
NURAY: (a.t.i.) Ka. - Işık saçan ay. Ayın en çok ışık saçtığı dönem.
NURBAKİ: (Ar.) Er. - Sürekli aydınlık olan, nurlu sabah.
NURBANU: (a.f.i.) Ka. - Nur yüzlü hanım, gelin, prenses. - Nur ve ba-nu'dan birleşik isim.
NURBAY: (a.t.i.) Er. - Nurlu, aydınlık kimse.
NURCAN: (a.t.i.) Ka. - Canlı, neşeli, hayat dolu.
NURCİHAN: (a.f.i.) Ka. - Cihan'ın nuru, ışığı. Dünyaya ışık saçan. Türk-Hind imparatoru Cihangir'in zevcesi.
NÜKHET: (Ar.) Ka. 1. Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, manalı sözler. 2. Koku.
NÜVE: (Ar.). - Çekirdek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NÜVEYT: (Ar.). - Çekirdekçik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NÜVİD: (Fars.) Ka. - Müjde, muştu. Hayırlı haber. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Türk dil kuralı açısından son harf olan "d/t" olarak kullanılır.
NÜVİDE: (Fars.) Ka. - (bkz. Nüvid).
NÜZHET: (Ar.). 1. Neşe, eğlence, eğlence yerlerini seyredip gezme. 2, Sevinç, ferahlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.