3.ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ (ÇED) VE ÇEVRE DÜZEN PLANLARI (ÇDP)
Kalkınma planlarında belirlenen politikalara uygun olarak, çevre düzeni planlarına esas olacak bölge planlarının acilen hazırlanması,
Çevre düzeni planlarında çok başlılığın ve yetki kargaşasının giderilmesi için son zamanlarda çıkarılan yasaların tekrar gözden geçirilerek planlama yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığında kalmasının temini,
AB’ye uyum sürecinde, 22 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen “Düzey (NUTS) Bölgeleri” ile havza sınırları göz önüne alınarak çevre düzeni planları sınırlarının belirlenmesi,
Sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak amacıyla, “çevreye duyarlı planlama” yaklaşımı esas alınarak, Çevre ve Orman Bakanlığı’na verilen planlama yetkisi çerçevesinde ülke çapında çevre düzeni planı çalışmalarının, güncel teknolojilerden faydalanılarak oluşturulan veri tabanına dayalı ve katılımcı bir yaklaşımla kısa zamanda hazırlanması,
Planlama çalışmalarında uygulamalardaki başarının arttırılması amacı ile sivil toplum kuruluşları ve yerel idarelerin, meslek odalarının ve etkilenenlerin katılımının sağlanması,
Planların bir süreç olarak tasarlanması ve sürekli güncellenebilen sağlıklı veri tabanına oturtulmasının sağlanması; çevre düzeni planı çalışmalarında kullanılan verilerin,AB Standardlarını da sağlamak üzere, Avrupa Birliği CORINE (Çevresel Bilgi İşbirliği) ve MOLAND (Alan Kullanımı İzlenmesi) gibi programlarla uyumlu bir şekilde düzenlenmesi,
Planı kamu adına sahiplenen Bakanlığın, ÇDP ile ilgili oto kontrolü sağlamak amacıyla, Çevre Ajansının kurulması ve ÇDP’ye altlık oluşturması için her türlü verinin toplandığı bir veri bankasının bu ajansın bünyesinde oluşturularak tüm kurum ve kuruluşların kullanımına sunulması,
Çevre Düzeni Planlarının ekolojik temelli, dinamik, günün sorunlarına ve gelecekteki ihtiyaçlara cevap verebilen, katılıma ve sorunlara zamanında ve yerinde müdahaleye imkân veren, ölçekler ve plan kademeleri arasında geçişlerle, geri beslemelere ve disiplinler arası çalışmaya açık olması,
Çevre düzeni planları; ekolojik, sosyal, ekonomik verilere dayandırılan, koruma-kullanma dengelerinin kurulduğu, mekânın kullanımında politikaları, ana ilkeleri ve stratejileri belirlemeli (uygulamaya yönelik arazi kullanımına ilişkin yapılaşma ön görülerini içermeyen) ve alt ölçekli planlara (il çevre düzeni planı, Büyükşehir çevre düzeni planı vb.) yol gösterici nitelikte olmalıdır.
Çevre düzeni planı hazırlık sürecinde yer alan ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının, plan onayından sonra kendi plan, program ve bütçe çalışmalarını bu plan esaslarına göre yürütmeleri,
Çevre düzeni planlarının yapımına ilişkin usul ve esasları belirleyen bir çerçeve yönetmeliğinin kısa sürede hazırlanarak yürürlüğe konması,
Fiziksel planlara çevre boyutu eklenmesinin artık kaçınılmaz olduğu hususunun dikkate alınarak, AB mevzuatına uyum çerçevesinde çevresel değerlerin plan/programlara entegrasyonunu sağlamak üzere Ulusal Programda öngörülen SÇD Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesi sağlanmalıdır.
ÇED’in amacına ulaşabilmesi için üst ölçekli planların (ÇDP) öncelikle gerçekleştirilmesi,
AB müktesebatının takip edilerek mevzuat uyumu ve uygulamanın sağlanması,
ÇED uygulamalarında hazırlama, inceleme, değerlendirme ve karar verme aşamalarında standartlara ulaşmak için sektörel rehberlerin hazırlanması,
ÇED olumlu kararı verilen faaliyetlerin inşaat ve işletme döneminde izleme ve kontrolü için faaliyetin çevre yönetim planının hazırlanması ve izlemenin Yeterlik Belgesi almış kuruluşlar tarafından da gerçekleştirilmesinin sağlanması,
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Komisyonu (YOİK) çalışmaları çerçevesinde yatırım öncesi izinlerin ÇED sürecinde birleştirilmesinin, mevzuatta bulunan tekrarların önlenmesinde önemli bir araç olduğu tüm kurum ve kuruluşlar tarafından kabul edilmiştir. Bu kapsamda önemli görevler yüklenmesi öngörülen ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğünün yetki ve görev yönünden güçlendirilmesi,
ÇED olumlu veya ÇED gerekli değildir kararı verilmiş faaliyetlerin yatırım öncesi ruhsat, izin vb. işlemlerinin ilgili kurumlarca başkaca ilâve belge aranmaksızın süratle sonuçlandırılması,
Çevre ve ÇED konusunda teknik ve bilimsel raporları muhafaza ederek geleceğe ışık tutması amacıyla, ÇED Eğitim ve Bilgi Merkezi Bünyesinde bir Arşiv ve Çevre Kütüphanesinin kurulması,
ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü bünyesinde bir “ÇED Eğitim ve Bilgi Merkezi” kurulması,
Bakanlık merkez ve taşra teşkilâtları ile ÇED raporlarını inceleyen Kurum ve Kuruluşların teknik personel ve donanım açısından güçlendirilmesi sağlanmalıdır.
4.EKOSİSTEM, ORMAN EKOSİSTEMİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
Türkiye su havzalarının çok amaçlı yönetiminde ana hedef, erozyonun önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi olmalıdır. Bu ana amaca zarar vermemek ve geliştirmek koşuluyla, diğer sistemler yan amaçlar olarak belirlenmelidir. Planlamalar, 26 ana su havzası baz alınarak yapılmalı, uygulamaya yönelik projelendirmeler ise, alt havzalar dikkate alınarak, süreci tam işletilmiş katılımcı yaklaşım ile, entegre projeler halinde hazırlanarak, eş zamanlı ve eş mekanlı olarak uygulamaya konulmalıdır.
Havza bazında yapılan çalışmaların izleme ve değerlendirmelerinin etkin bir şekilde yapılabilmesi için uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sisteminden yararlanılarak, Konumsal Orman Bilgi Sistemi oluşturulmalı ve sürekli olarak güncellenmelidir.
Havza ıslah çalışmalarının temelini teşkil eden arazi sınıflandırılmasına, ülke sathında ana su havzaları esas alınarak mutlaka geçilmeli, bu amaca ulaşabilmek için, orman ve arazi kadastrosu çalışmaları mutlaka en kısa zamanda bitirilmelidir.
İlgili kuruluşların, havza bazında koordinasyonlu olarak birlikte çalışmalarını sağlayacak olan, Orman Kanununun 58. maddesinde 4999 sayılı kanunla yapılan değişikliğin, uygulamasını sağlayacak Bakanlar Kurulu kararı çıkartılarak yürürlüğe konulmalıdır.
Makro havza planlaması yapılacak su havzalarında özellikle; orman alanları ile yeniden ormanlaştırılması gereken alanlar katılımcı yaklaşımla fonksiyonel olarak haritalanmalıdır.
Su havzalarında, orman ekosistemine ayrılan alanlarda, çok amaçlı sürdürülebilir orman ekosistemi planlama ve yönetimi için;
Öncelikle orman ekosistem fonksiyonu ayrı ayrı tanımlanmalı, değerlendirme ayrım ölçütleri yöresel koşullara göre belirlenmeli ve bu amaçla orman amenajman yönetmeliği çok amaçlı planlamaya olanak verecek şekilde yenilenmelidir.
Orman ekosisteminin planlama, yönetimi ve işletme amaçları, mutlaka süreci tam olarak işletilmiş katılımcı yaklaşım ile belirlenmelidir.
Köy tüzel kişiliklerinin korumaya katılımları, 6831 sayılı Orman Kanununun 81. maddesine göre hazırlanacak bir yönetmelik ile sağlanmalıdır.
Orman köylüsünün orman ekosistemine yaptığı baskıyı azaltmak amacıyla, 6831 sayılı Orman Kanununa göre oluşturulan ve daha sonra genel bütçe kapsamına alınan Ağaçlandırma, ORKÖY ve Milli Parklar Fon Kaynakları’nın amacına uygun olarak kullandırılması yönünde, geri dönüşünü sağlayacak yasal düzenleme yapılmalıdır.
Endüstriyel plantasyonlara dayalı, hızlı büyüyen ağaç türleriyle yapılacak özel ağaçlandırmalar ve modern enerji ormancılığı teşvik edilmelidir. Bu bağlamda, biyokütle esasına dayalı, modern enerji ormanı tesisi çalışmalarına yapılması planlanan enerji santralı da dikkate alınarak mutlaka başlanmalı ve bu maksatla özel sektörü ve orman köy kooperatiflerini özendirecek gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
Orman ekosistemine bağımlı kırsal kesimin gelir seviyesini yükseltmek amacıyla, 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki kanunun 11. Maddesi (a) fıkrasında ifade edilen sosyal ormancılık uygulama yönetmeliği çıkartılmalı, bu kanundaki sosyal ormancılık düzenlemesi 6831 sayılı Orman Kanununda da yapılmalıdır.
Ekonomik amaçlı işletilecek ormanlardaki silvikültürel müdahalelerde, doğaya yakın ormancılık uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır. Genç ormanların bakımları, bozuk orman alanlarının rehabilitasyonu kapsamında, silvikültürel çalışmalar yapılarak, kırsal kesimde istihdam yaratacak projeler üretilip AB fonları devreye sokulmalıdır.
Orman envanteri sürdürülebilir orman işletmeciliğinin ve ekosistem tabanlı fonksiyonel planlamanın gereklerini yerine getirebilecek biçimde yapılmalı ve orman ekosisteminin planlanması çağdaş araç ve planlama teknikleri kullanılarak gerçekleştirilmelidir. Bu bağlamda, OGM bünyesinde orman bilgi sistemi kurulumu için gerekli girişim başlatılmalı ve Avrupa Ormancılık Bilgi ve İletişim Sistemi (EFICS) ile işbirliği imkanları geliştirilmelidir.
Sürdürülebilir orman yönetiminde etkinliğin artırılması amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığınca onaylanan Ulusal Ormancılık Programının Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulması sağlanmalıdır.
Avrupa Ormanlarının Korunması Helsinki Bakanlar Konferansında alınan H2 Kararı uyarınca, 6831 sayılı Orman Kanununda, biyolojik çeşitliliğin korunması ve yönetimine dair hükümlere açıkça yer verecek şekilde yasal düzenleme yapılmalıdır.
Su havzalarında, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda, havzadaki tüm kaynakların planlama, yönetim, uygulama, koordinasyon ve finansman temini esaslarının belirleneceği “Havza Planlama ve Yönetimi Temel Kanunu” çıkarılmalıdır.
Havza Planlama ve Yönetimi Temel Kanununa göre merkezi koordinasyonu, su havzalarında en geniş görev ve yetki alanına sahip olan Çevre ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda 26 ana su havzasında planlama ve kontrolü sağlayacak aralarında devletin temsilcilerinin de bulunduğu, ağırlığını katılımcı yaklaşımla belirlenecek üyelerden oluşacak “Bölgesel Havza Planlama ve Yönetim Birimi” ile aynı esaslarla alt su havzalarında görev üstlenecek “Havza Plan Uygulama ve Yönetim Birimi” oluşturulmalıdır.
Ülke sathında, özellikle hassas orman ekosistemlerine sahip bölgelerden başlayarak, AB standartlarında orman ekosistemlerinin izlenebileceği, ormanların karbon tutma kapasitelerinin hesaplanabileceği, ormanların atmosferik kirliliğe karşı koruyucu önlemlerin alınmasını sağlayacak ölçümlerin yapılabileceği daimi deneme alanları ağı oluşturulmalı ve bu alanlarda gerekli ölçümler AB standartlarına uygun biçimde yapılmalıdır. Gerek amenajman planı düzenlemek, gerekse ulusal ve uluslar arası kurumların bilgi ihtiyacını karşılamak için yetişme ortamı envanteri, biyolojik çeşitlilik envanteri, odun dışı orman ürünleri envanteri, orman sağlığı envanteri, ulusal orman envanteri çalışmalarını yapabilecek ve/veya yaptırabilecek hizmetleri yapmak amacıyla Orman Genel Müdürlüğü Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı’, “Orman Kaynakları Etüt, Envanter ve Planlama Dairesi Başkanlığı” na dönüştürülmelidir.
Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı ana hizmet birimleri ile Orman Genel Müdürlüğü içinde “Dış İlişkiler ve AB Şube Müdürlükleri” oluşturulmalıdır.
Ormanların fonksiyonel amaçlarına uygun olarak yol planlama ve uygulamasının yapılabilmesi için, orman yollarının planlama ve inşaası esaslarını belirleyen 202 Sayılı Tebliğ revize edilmelidir.
Uluslar arası Ormancılık Araştırma Organizasyonları Birliği’nin (IUFRO) kabulüne göre, teknik ormancılık orman ekosistemini yönetme sanatıdır. Bu nedenle, Orman Mühendisliği mesleği AB müktesebatının öngördüğü düzenlenmiş meslekler statüsüne alınmalı, bu amaçla “Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği” meslek yetki yasası çıkartılmalıdır.
Sürdürülebilir orman yönetimi ile ilgili ölçüt ve göstergeler belirlenmelidir.