Antalya Mısır Halkı İle Dayanışma Platformu Basın Açıklamasıdır (5 Temmuz 2013)
Sayın Antalyalılar ve basın mensupları,
Bugün burada Mısır cuntası tarafından gerçekleştirilen darbeyi protesto etmek için toplanmış bulunmaktayız.
Mısır tarihi boyunca yapılan ilk özgür seçimlerde halkın iradesiyle seçilen Mısır Hürriyet ve Adalet Partisi adayı Muhammed Mursi, Mısır cuntasının yaptığı darbeyle devrildi. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen, kendisinden imkânsızı başarması istenen ve ülke içinden ve dışından her yönüyle baskı altında tutulan Mursi’ye karşı başlatılan “temerrüt” kampanyası iki günün sonunda ordunun yönetime el koyması ile sonuçlandı. Sosyal, siyasal ve ekonomik şartlar bakımından kıskaca alınan Muhammed Mursi, ulusal ve uluslararası iktidar odaklarının işbirliği ile cumhurbaşkanlığından uzaklaştırıldı. Mısır Devlet başkanlığına da Anayasa Mahkemesi Başkanı M. Adlî Mansur’u atadılar ve anayasa üzerine yemin ederek görevine başladı. Bu ne büyük çelişkidir ki hem anayasayı rafa kaldırdık darbe yaptık diyeceksiniz hem de anayasa üzerine yemin edeceksiniz! Bunlar kendi elleri ile yaptıkları putları acıkınca yiyen atalarının dininin bağlılarıdırlar.
Son iki yıldan bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan ayaklanmaların gittikçe İslamileşmesi, ve özgür bir ortamda yapılan seçimlerde İslamcı partilerin itibar kazanması, hegemonik güçlerin rahatsızlığını gittikçe artırıyordu. Birbirine paralel olarak gelişen Türkiye, Brezilya ve Mısır’daki gelişmeler gösteriyor ki egemen güçlerin en büyük yalanı demokrasidir. Onlar açısından demokrasi halkın sadece kendilerini seçtiği bir tercih biçimidir. Daha bir yıl önce yüzde 52 oy alarak seçilen bir cumhurbaşkanına, daha önünde üç yıl gibi bir süre olmasına rağmen oynanan kirli oyunlar ve hazırlanan hain tuzaklarla “sen artık bu ülkenin cumhurbaşkanı değilsin” denilebiliyor.
Yaklaşık üç gündür Tahrir meydanını dolduran yığınların ordunun darbe açıklamasının ardından attıkları sevinç çığlıkları ve yaptıkları gösteriler aslında neyi beklediklerinin ve neden orada olduklarının da anlaşılması bakımından oldukça ilginç.
Yaklaşık 60 yıllık bir diktatörlük döneminden çıkmış Mısır halkı, Nasır’ın, Sedat’ın ve en son olarak Mübarek’in uygulamalarını gördü. Bu baskı ve sindirme politikalarını bizzat yaşadı. Yine aklı darbelere dönük çalışanlar, seçimle başaramadıklarını silahlı güçlerden bekleyenler kendilerine şunu sormalılar:
Şayet Mübarek döneminde olunsaydı bu şekilde bir kalkışma durumunda, başlarına ne gelirdi? Ne olursa olsun Mursi gitsin şeklinde bağırarak toplandıkları Tahrir kan gölüne döner miydi? Dönmez miydi? Henüz bir yıldır Mısır’ı yöneten Mursi’nin oluşturduğu “özgürlük” ortamının darbe heveslilerinin kendisini devirmek için Tahrir’de toplanmalarına ve darbe şakşakçılığı yapmalarına müsaade etmesi takdir edilmeli mi, edilmemeli mi?
Son Taksim olaylarında da görüldü ki, hegemonik güçler demokrasi masalını yeniden yazmak ya da yepyeni bir demokrasi tanımı yapmaya çalışıyorlar. Halkın iradesinin yansıması olarak görülen seçimleri yeterli görmüyor ve demokrasi bir “uzlaşma” rejimidir diyerek kim seçilirse seçilsin, bizimle uzlaşsın ve bizim ilkelerimize göre hareket etsinler demek istiyorlar. Zira onlar hiçbir zaman adaletten hoşlanmıyor, zulüm ve baskıyla, kan ve göz yaşı akıtarak ayakta duruyorlar.
Türkiye’deki gazete ve televizyonlarda Mısır’daki Müslüman Kardeşler ve Selefilerin askeri darbeyle devrilmesi için tertiplenen provokatif sokak eylemlerinin nasıl övüldüğüne bir bakalım. Sadece Ergenekon-Balyoz cuntalarıyla isimleri özdeşleşmiş ulusalcı-Kemalist sınıfların, en az onlar kadar liberallerin de Mursi’ye verilen muhtıra karşısında ne kadar da sevinip heyecanlandıklarını göreceğiz.
Mısır halkı bu işi burada bırakmayacaktır. Müslüman Kardeşler, yapılan bu hile ve tuzaklara karşı çıkmaları en doğal haklarıdır. Mısır’ın onurlu insanları darbe sevdalısı bu zihniyete karşı direneceklerdir. Muhammed Mursi, Müslümanların ve tüm kişiliğine sahip çıkan insanların onurudur ve onuru olmaya devam edecektir.
“Darbe”lere karşı olduğunu söyleyip “ama”lı cümlelerle ağızlarından kin ve nefret akıtanlar, ellerini oğuşturuyor olabilir, “teknokratlar hükümeti” kurarak altı ay içerisinde seçime gidileceğini açıklayan Sisi çok mutlu günler geçiriyor olabilir, ya da Sisi’nin yerinde kendisini hayal eden bir çok yerli ve yabancı “bedbaht” olabilir. Hiç fark etmez. Karşılarında mallarıyla ve canlarıyla direnerek mücadele ettikleri zaman müjdelenen inancın ve özgürlüğün temsilcileri var.
Bu mücadele dün başlamadı, yarın da bitmeyecektir. Bu bir hak-batıl mücadelesidir.
Son bir yıllık süreç içerisinde diktatörlük döneminin devlet içindeki uzantıları, Müslümanların yönetimini bir türlü kabullenmek istemeyen, laik siyasi yapılar her fırsatta provokatif eylemliliklerde bulundular. Mursi’nin göreve başlamasının yıldönümünde içeriden ve dışarıdan topyekun saldırı ile halkın tercih ettiği Cumhurbaşkanını devirmeye çalıştılar. Pazartesi günü muhtıra veren ordu Çarşamba akşamı fiilen darbe yaptı ve Cumhurbaşkanı Mursi’yi ev hapsine alırken, İhvan-ı Müslimin hareketinin liderlerini ve bir çok üyesini tutukladı. İnanıyoruz ki Mısır’ın Müslüman halkı İslami Hareketlerin öncülüğünde bu darbe zorbalığına karşı çıkacak ve daha adil ve özgür bir Mısır’ın inşası için yoluna devam edecektir.
Bizler Antalya Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu olarak sonuna kadar Muhammed Mursi’nin yanında ve darbecilerin karşısında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Bizim en güzel, en genel, en köklü sloganlarımızdan birini hep birlikte haykırmak için bugün Türkiye’nin farklı şehirlerinde meydanlardayız: "İSLAMÎ HAREKET ENGELLENEMEZ!"
Tevhidi ilkelerimizle, adaleti tesis etmek ve özgürlüğün kapılarını açmak için mücadelemiz devam edecektir. Unutulmamalıdır ki bizler başarıyı sahte ilahlardan değil, yalnızca ve yanlızca Allah’tan bekleyen Müslümanlarız. Göğsümüzdeki sıkıntıyı, gözlerimizdeki yaşları, içimizdeki isyanı yatıştıran ve anlamlandıran bir ahiret yurdu vardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Basın açıklamamızı Şura suresi 39. Ayetiyle bitirmek istiyoruz: “İman edenler, bir haksızlığa, bir saldırıya, bir baskıya ve zulme uğradıkları zaman, zâlimlere, saldırganlara ve baskı yapanlara yardımlaşarak karşı koyanlardır.”
Mısır Halkı İle Dayanışma Platformu
Dostları ilə paylaş: |