Arkabahçe Yayıncılık Katalog Bilgisi



Yüklə 1,24 Mb.
səhifə10/23
tarix29.10.2017
ölçüsü1,24 Mb.
#21378
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   23
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Drizzt.
"Dinlenmeye," diyerek yanıtladı Oyuk Sorumlusu. "Bugünkü olaylar beni şimdiden yordu."
"Maden keşif grubu sensiz ayrılacak."
Belwar geri döndü ve Drizzt'e hayret dolu bir bakış fırlattı. Drow gerçekten de Belwar'ın suçluluk dolu yılları böylesine kolayca reddedip, madencilerle gidivereceğini mi umuyordu?
"Belwar Dissengulp'u daha yiğit sanıyordum," dedi Drizzt ona. Oyuk Sorumlusunun yüzüne yerleşen asık suratlı ifade gerçekti ve Drizzt, Belwar'ın kendine acıma zırhında bir zayıflık bulduğunu biliyordu.
"Cesurca konuşuyorsun," diye gürledi Belwar yüzünü ekşiterek.
"Bir korkağa cesurca sözler," diye yanıtladı Drizzt. Mithril elli svirfneblin, solukları kaslı göğsünde büyük iniş çıkışlar yaratarak yürüdü.
"Eğer unvanından hoşlanmıyorsan, fırlat at onu!" diye gürledi Drizzt, Belwar'ın yüzüne. "Madencilerle git. Onlara Belwar Dissengulp gerçeğini göster ve bunu kendin de öğren!"
Belwar mithril ellerini birbirine vurdu. "O halde koş ve silahlarını al!" diye buyurdu. Drizzt duraksadı. Bu bir meydan okuma mıydı? Oyuk Sorumlusunu suç bağlarını gevşetmek için sarsma girişiminde fazla ileri mi gitmişti?"
"Silahların al Drizzt Do'Urden," diye gürledi Belwar yeniden, "çünkü eğer madencilerle gideceksem, o halde sen de geleceksin!"
Gurur ve sevinçle dolan Drizzt, deep gnomeun başını uzun, narin ellerinin arasına alıp alnını hafifçe Belwar'ınkine vurdu ve ikisi derin bir hayranlık ve sevecenlik dolu bakışları paylaştılar. Drizzt bir anda dışarı hücum edip, ustalıkla örülmüş zincir zırhını, phvafvvisini ve palalarını almak üzere paldır küldür Merkez Ev'e koştu.
Belwar inanmazlık içinde, elini neredeyse kendi kendini yere düşürecek denli şiddetle kafasına vurdu ve Drizzt'in çılgın gibi ön kapıdan fırlamasını izledi.
Bu ilginç bir gezi olacaktı.
Oyuk Sorumlusu Brickers, drowun saygınlığını sorgularcasına, Drizzt'in arkasından Belwar'a meraklı bir bakış fırlatmasına karşın, Belwar'la Drizzt'i seve seve kabul etti. Şüpheci bir Oyuk Sorumlusu bile, Karanlıkaltı'nın vahşi bölgelerinde, onların tarafında olan bir kara elfin değerini yadsıyamazdı, özellikle de doğu dehlizlerinde-ki drow hareketleri söylentileri doğruluk kazanmışken.
Ancak devriye, keşif grubu tarafından bildirilen bölgeye ilerlerken, ne bir hareket ne de bir katliam gördü. Kalın bir maden filizi damarı söylentilerinde en ufak bir abartı yoktu ve keşif grubunun yirmi beş madencisi şimdiye dek hiçbir drowun asla tanık olmadığı bir hevesle işe koyuldular. Drizzt özellikle Belwar için seviniyordu, çünkü Oyuk Sorumlusunun çekiç ve kazmadan elleri taşı diğerlerinin hepsini gölgede bırakacak bir kesinlik ve kudretle yontuyordu. Belwar'ın, yol arkadaşlarının kendisine hiç de acımadığını fark etmesi uzun sürmedi. Belwar, keşif ekibinin, vagonları dostlarının hepsinden daha çok maden filiziyle doldu-ran-onurlu ve ayak bağı olmayan-bir üyesiydi.
Kıvrılıp bükülen dehlizlerde geçirdikleri günler boyunca, Drizzt ve kendisinden yararlanılabilir olduğu vakit Guenhwyvar, kampın çevresinde dikkatle nöbet tuttular. Kazının ilk gününün ardından, Oyuk Sorumlusu Brickers drowla pantere eşlik etmesi için üçüncü bir muhafız atadı ve Drizzt yeni svirfneblin muhafızın ileriden gelebilecek tehlikeleri izlemek kadar, kendisini gözetlemekle de görevlendirildiğinden şüphelendi. Ancak, zaman geçtikçe ve svirfneblin birliği abanoz derili yol arkadaşlarına daha da alıştıkça, Drizzt dilediği gibi gezinmek üzere yalnız bırakıldı.
Bu, tıpkı svirfneblinlerin hoşlandığı gibi olaysız ve karlı bir yolculuktu ve kısa süre sonra, tek bir canavarla bile karşılaşmaksızm, vagonları değerli minerallerle dolmuştu. Birbirlerinin sırtlarına vurarak-ki Belwar fazla sert vurmamaya dikkat ediyordu-ekip-manlarım toparladılar, arabalarını sıraya dizdiler ve ağır vagonları çekerek iki gün sürecek yolculuğa başlayıp, eve doğru yola koyuldular.
Yalnızca birkaç saatlik yolculuğun ardından, kervanın ilerisindeki keşif eri ciddi bir suratla geri döndü.
"Ne var?" diye sordu Oyuk Sorumlusu Brickers, iyi talihlerinin sona erdiğinden şüphelenerek.
"Goblin kabilesi," diye yanıtladı svirfneblin keşif eri. "En az kırk kişi. İlerideki küçük mağarada konaklıyorlar, batı tarafında ve eğimli bir dehlizdeler."
Oyuk Sorumlusu Brickers, vagonlardan birine bir yumruk indirdi. Madencilerinin goblin grubuyla başa çıkabileceklerinden şüphesi yoktu, ancak bela istemiyordu. Fakat gürültüyle gıcırdayan ağır vagonlar eşliğinde goblinlerden sakınmak kolay bir iş olmayacaktı. "Sessizce oturacağımız mesajını ilet arkaya," diyerek karar verdi sonunda. "Eğer bir çatışma çıkacaksa, bırakalım goblinler bize gelsin."
"Sorun nedir?" diye sordu Drizzt, Belwar'a, kervanın arkasından gelirken. Birlik kampı topladığından bu yana, geri nöbetini üstlenmişti.
"Goblin sürüsü," diye yanıtladı Belwar. "Brickers oturup, bizi görmeden geçip gitmelerini umut edeceğimizi söylüyor."
"Eğer geçip gitmezlerse?" diye sormak zorunluluğunu hissetti Drizzt.
Belwar ellerini birbirine vurdu. "Bunlar sadece goblin," diye mırıldandı ciddiyetle, "ancak ben ve bütün ırkım yolun temiz olmasını dilerdik."
Yeni dostlarının, kolayca alt edebileceklerini bildikleri bir düşmana karşı bile savaşmaya o kadar hevesli olmamaları Drizzt'i hoşnut kıldı. Drizzt bir drow ekibiyle yolculuk ediyor olsaydı tüm goblin kabilesi, büyük olasılıkla daha şimdiden ya ölmüş ya da tutsak edilmişti.
"Gel benimle," dedi Drizzt Belwar'a. "Oyuk Sorumlusu Brickers'in beni anlaması için yardımın gerek. Bir planım var, ancak korkarım lisanınıza sınırlı hakimiyetim bu planın inceliklerini açıklamama izin vermeyecek."
Belwar kazma elini Drizzt'e takarak, ince uzun drowu niyetlendiğinden biraz daha kabaca çevirdi. "Herhangi bir çatışma arzu-lamıyoruz," diye açıkladı. "Goblinlerin kendi yollarına gitmeleri daha iyi."
"Kavga istemiyorum," diye güvence verdi ona Drizzt göz kırparak. Tatmin olan deep gnome, Drizzt'in ardına düştü.
Belwar, Drizzt'in planını tercüme ederken, Brickers geniş geniş gülümsedi. "Goblinlerin suratlarındaki ifade görülmeye değer olacak," diyerek güldü Brickers, Drizzt'e. "Sana bizzat kendim eşlik etmek isterim!"
"Bana bıraksan daha iyi," dedi Belwar. "Hem goblin, hem de drow dillerini biliyorum, üstelik işlerin umduğumuz gibi gitmemesi durumunda, burada sorumlulukların var."
"Goblin dilini ben de biliyorum," diye yanıtladı Brickers. "Kara elf dostumuzu da yeterince iyi anlayabiliyorum. Kervanla ilgili görevlerime gelince, düşündüğün kadar büyük değil, zira bugün bize başka bir Oyuk Sorumlusu eşlik ediyor."
"Karanlıkaltı'nın vahşi bölgelerini uzun yıllardır görmemiş biri," diye anımsattı ona Belwar.
"Ah, ama zanaatında en iyisiydi," diye cevabı yapıştırdı
Brickers. "Kervan senin yönetimindedir, Oyuk Sorumlusu Belwar. Ben drowun yanında gidip goblinlerle buluşmayı seçiyorum."
Drizzt sözcükleri, Brickers'in genel tavrını çıkarmaya yetecek kadar anlamıştı. Belwar tartışamadan, Drizzt elini deep gnomeun omuzuna koydu ve başını salladı. "Eğer goblinleri aldatamazsak ve sana gereksinim duyarsak, çabuk gel," dedi.
Sonra Brickers aletleriyle silahlarını bıraktı ve Drizzt onu götürdü. Belwar bu kararı nasıl karşılayacaklarını bilmeksizin, ihtiyatla diğerlerine döndü. Kervanın madencilerine tek bir bakışı, her birinin kararlı bir şekilde arkasında durduklarını, buyruklarını bekleyip, yerine getirmeye istekli olduklarını söyledi Belwar'a.
Oyuk Sorumlusu Brickers, Drizzt'le birlikte tam ortalarına yürüdüklerinde, goblinlerin dişlek ve çarpık suratlarındaki ifade yüzünden en ufak bir hayal kırıklığı hissetmemişti. Goblinlerden biri bir çığlık kopardı ve fırlatmak üzere mızrağını kaldırdı, ama Drizzt, doğumsal büyü yeteneklerini kullanarak, goblinin kafasına bir karanlık küresi düşürüp, onu tamamen körleştirdi. Mızrak yine de uçtu ama Drizzt bir palasını çekerek onu havada ikiye böldü.
Bu kaba güldürü tiyatrosunda bir tutsağı canlandırdığı için elleri bağlı bulunan Brickers'in ağzı, drowun uçan mızrağı indirmekteki rahatlığı ve hızı üzerine bir karış açık kaldı. Sonra goblin sürüsüne bakan svirfneblin, onların da aynı şekilde etkilenmiş olduklarını gördü.
"Bir adım daha atarlarsa ölürler," diye söz verdi Drizzt iniltiler ve homurdanmalarla dolu, gırtlaktan çıkan goblin lisanında. Brickers ne olduğunu bir saniye sonra, arkalarından gelen, çizmelerin çılgınca yere sürtünmesinden çıkan sesi ve bir iniltiyi duyunca anladı. Deep gnome arkasını dönünce, drovvun büyülü ateşinin dans eden morumsu alevleriyle çevrelenmiş, pofuduk ayaklarının kendilerini taşıyabildiğince hızla kaçan iki goblin gördü.
Svirfneblin bir kez daha Drizzt'e hayretle baktı. Drizzt sinsi goblinlerin orada, arkada olduğunu nasıl bilebilmişti?
Elbette Brickers avcıyı, Drizzt Do'Urden'in böylesi karşılaşmalarda kendisine farklı bir özellik kazandıran diğer benliğini bilemezdi. Oyuk Sorumlusu o an Drizzt'in o tehlikeli egosunu denetlemek için bir başka savaş daha verdiğini de bilemezdi
Drizzt elindeki palasına, sonra yeniden goblin kalabalığına baktı. En azından üç düzinesi hazır bekliyordu, ancak, avcı, Drizzt'i saldırmaya, korkak canavarlara atılıp, hepsini odanın : dışına yönelen tüm geçitlerden kaçmaları için zorlamaya çağırıyordu. Ancak, bağlı svirfneblin dostuna bir bakış, Drizzt'e buraya gelme planını anımsattı ve avcıyı engellemesini sağladı.
"Lider kim?" diye sordu, gırtlaktan çıkan goblin dilinde.
Goblin kabile reisi kendisini Drizzt'e açıklamak için pek de can atmıyordu, ancak tebaasından bir düzine kadarı, tipik goblin cesaret ve sadakatini göstererek topukları üzerinde döndüler ve küt parmaklarını şefin olduğu yöne uzattılar.
Başka seçeneği kalmayan goblin kabile reisi göğsünü şişirip, kemikli omuzlarını dikleştirdi ve drowla yüzleşmek üzere ileri yürüdü. "Bruck!" diyerek adını verdi kabile reisi, göğsüne bir yumruk indirerek.
"Neden buradasınız?" dedi Drizzt küçümseyerek.
Bruck böylesi bir soruyu nasıl yanıtlayacağım hiç bilmiyordu. Goblin daha önce kabilesinin hareketleri için izin istemeyi hiç düşünmemişti.
"Bu bölge drowlara ait!" diye gürledi Drizzt. "Siz buraya ait değilsiniz!"
"Drow şehir uzakta," diyerek şikayet etti Bruck, Drizzt'in kafasının üzerinden-Menzoberranzan'a yanlış yolu-işaret ederek. Drizzt yanlışlığı fark etmişti, ancak üzerinde durmadı. "Bura svirfneblin toprak."
"Şimdilik," diye yanıtladı Drizzt, palasının sapıyla Brickers'i
dürterek. "Ancak, halkım bölgede hak iddia etmeye karar verdi." Drizzt'in eflatun gözlerinde bir ışık çaktı ve suratına şeytani bir gülümseme yayıldı. "Bruck ve goblin kabilesi bize karşı mı çıkacak?"
Bruck uzun parmaklı ellerini çaresizce iki yana açtı.
"Gidin!" diye buyurdu Drizzt. "Şimdilik köleye gereksinimimiz yyok, dehlizlerde bizi ele verecek savaş seslerinin yankılanmasını da
istemiyoruz! Kendini şanslı say, Bruck. Kabilen kaçacak ve yaşayacak...bu kez!"
Bruck herhangi bir destek arayarak diğerlerine döndü. Üç düzineden fazla goblin silahlarıyla hazır beklerken, karşılarında yalnızca bir drow elf duruyordu. Olasılık çok büyük değilse de, umut vaat ediciydi.
"Gidin!" diye buyurdu Drizzt, palasıyla bir yan geçidi işaret ederek. "Ayaklarınız sizi taşıyamayacak denli yorulana dek kaçın!"
Goblin parmaklarını, küstahça, kalçalarım saran paçavrayı tutan ip parçasına taktı.
O sırada, küçük mağaranın her tarafında, maksatlı bir şekilde taşlara vurulmasının yarattığı bir ses kargaşası yankılandı. Bruck ve diğer goblinler endişeyle çevreye bakındılar. Drizzt fırsatı kaçırmadı.
"Bize meydan okumaya cüret mi ediyorsunuz?" diye haykırdı drow, Bruck'ın mor parıltılı alevlerle çevrelenmesine sebep olarak. "O halde, budala Bruck ölecek ilk kişi olsun!"
Daha Drizzt cümlesini bile bitirmeden, goblin şefi tüm hızıyla Drizzt'in gösterdiği geçitten koşarak gitmişti. Kaçışı şeflerine sadakat olarak haklı gören tüm goblin kabilesi çabucak onu takibe koyuldular. Hatta en hızlısı Bruck'ı geçti bile.
Birkaç dakika sonra, Belwar ve diğer svirfneblin madenciler tüm geçitlerde belirdiler. "Biraz desteğe gereksinim duyabileceğini düşündüm," diye açıkladı mithril elli Oyuk Sorumlusu, çekiç eliyle taşa vurarak.
"Zamanlaman ve yargın kusursuzdu En Şerefli Oyuk Sorumlusu," dedi Brickers kendisine rütbece eş olan Belwar'a, gülmeye son vermeyi başardığında. "Kusursuz, tıpkı Belwar Dissengulp'dan beklediğimiz gibi."
Kısa bir süre sonra, svirfneblin kervanı yeniden yola koyulduğunda, tüm birlik son birkaç günün olayları yüzünden heyecanlı ve coşku doluydu. Deep gnomelar beladan kaçınma yöntemlerinde çok zeki olduklarını düşündüler. Blingdenstone'a vardıklarında, neşeleri tam bir şölene dönüştü ve genellikle ciddi, çalışma aşkıyla dolu svirfneblinler, tüm Diyarlardaki her ırk gibi partiler verdiler.
Drizzt Do'Urden, svirmeblinlerle tüm fiziksel farklılıklarına karşın, kendini kırk yıllık yaşamı boyunca hiç hissetmediği kadar evinde ve rahat hissediyordu.
Ve Belwar Dissengulp, bir svirfneblin kendisine, 'En Şerefli Oyuk Sorumlusu' diye hitap ettiğinde, bir daha asla irkilmedi.
Ölümcül hayaletin aklı karışmıştı. Tam da Zaknafein avının svirfneblin şehri içerisinde olduğuna inanmaya başladığında, Malice'in ona verdiği büyüler Drizzt'in varlığını dehlizlerde hissettirmişlerdi. Drizzt ve svirfneblin madencilerinin şansına, ölümcül hayalet kokuyu aldığında çok uzaklardaydı. Zaknafein, deep gnome devriyelerinden sakınarak, yönünü dehlizlere geri çevirdi, sakındığı her potansiyel karşılaşma Zaknafein için bir mücadeley-di, zira Menzoberranzan'daki tahtında oturan Saygıdeğer Malice gittikçe daha da sabırsızlanıp, huzursuzlamyordu.
Malice kan tadı almak istiyordu ancak Zaknafein, Drizzt'e yaklaşmak olan amacına sadık kaldı. Ama sonra, birdenbire koku yok oldu.
Bruck bir sonraki gün, kamp alanına bir başka kara elf girdiğinde, şikayet edercesine inledi. Hiçbir mızrak doğrultulmadı e hiçbir goblin bu drowun ardından sinsice yaklaşmaya kalkışmadı bile.
"Emredildiği şekilde gittik!" diye itiraz etti Bruck, daha çağrılmadan grubun önüne çıkarak. Goblin kabile reisi adamlarının nasıl olsa kendisini işaret edeceklerini artık biliyordu.
Ölümcül hayalet goblinin sözcüklerini anladıysa bile, bunu hiçbir şekilde göstermedi. Zaknafein, elinde kılıçları, doğruca goblin kabile reisine yürümeyi sürdürdü.
"Ama biz-" diye başladı Bruck, ama sözlerinin geri kalanı kan lıkırtıları şeklinde geldi. Zaknafein kılıcını goblinin boğazından geçirmiş ve grubun geri kalanına atılmıştı.
Goblinler tüm yönlere dağıldılar. Çılgın drow ve taş duvar arasında sıkışan birkaç tanesi, savunma amacıyla ilkel mızraklarını kaldırdılar. Ölümcül hayalet aralarına dalıp, her darbede silahları ve uzuvları parçaladı. Goblinlerden biri dönüp duran kılıçların arasından hamle yapıp, mızrağının ucunu Zaknafein'ın kalçasında derinlere gömdü.
Yaşayan ölü canavar irkilmedi bile. Zak gobline döndü ve bir dizi şimşek kadar hızlı, hedefini kusursuz bir şekilde bulup kafasını ve her iki kolunu bedeninden ayıran darbelerle goblini yere serdi.
Sonunda, on beş ölü goblin mağaraya yayılmışken, kabile dağılarak bölgedeki her geçitte kaçışlarını sürdürdüler. Düşmanlarının kanına bulanmış ölümcül hayalet, girdiği geçidin karşısındakinden geçerek mağaradan çıktı ve ele geçirilmesi zor Drizzt Do'Urden'in peşinden, hüsrana uğramış arayışına devam etti.
Menzoberranzan'da, Do'Urden Evi'nin mabedinin giriş odasında, tamamen tükenmiş ve kısa bir sure için doyurulmuş Saygıdeğer Malice dinlenmeye çekilmişti. Zaknafein'ın gerçekleştirdiği her cinayeti hissetmiş, ölümcül hayaletin kılıcının bir diğer kurbana her saplanışında büyük bir coşku patlaması yaşamıştı.
Malice düş kırıklığını ve sabırsızlığını bir kenara itti. Zaknafein'ın merhametsiz katliamının verdiği hazlar kendine güvenini yenilemişti. Ölümcül hayalet en sonunda hain oğlu ile karşılaştığında, Malice'in coşkusu ne müthiş olacaktı!

11 Jurnalci


Blingdenstone'lu konsey üyesi Firble tereddütlü bir şekilde, aca yontulmuş küçük mağaraya; belirlenen buluşma yerine rüdü. Müttefik toprak elementallarını çağırabilen pek çok deep ome büyücüsünü içine alan bir svirfneblin ordusu odanın batısındaki tüm dehlizler boyunca savunma pozisyonlarına ilerlediler. Firble buna rağmen rahat değildi. Odanın tek diğer girişi

~lan doğu dehlizine doğru bakarak, ajanının ona hangi bilgiyi etireceğine merak etti ve bunun bedelinin ne olacağını düşünerek ndişelendi. Sonra drovv, yüksek siyah çizmeleri taşı gürültüyle tekmele-I yerek, kasıntı girişini yaptı. Firble'in odadaki tek svirfneblin olduğundan emin olmak için-ki genelde anlaşmaları böyleydi-bakışları çabucak odada gezindi ve ardından deep gnome konsey üyesine yürüyerek, iyice eğilip selam verdi.


"Selamlar, büyük cüzdanlı küçük dostum," dedi drow bir r kahkahayla. Blingdenstone'da bir yüzyıl yaşamış bir deep gnome-un kusursuz tonlamaları ve duraksamalarıyla, svirfneblin lisanına f ve aksanına hakimiyeti Firble'ı daima hayrete düşürmüştü.
"Biraz tedbirli olabilirdin," diye karşılık verdi Firble, yeniden endişeyle etrafa göz atarak.
"Pöh," diyerek homurdandı drovv, çizmelerinin sert topuklarını birbirine vurarak. "Arkanda deep gnome savaşçıları ve büyücülerinden bir ordu var ve ben... pekala, yalnızca benim de iyi korunduğum konusunda uzlaşalım.
"Buna gerçekten şüphem yok, Jarlaxle," diye yanıtladı Firble. "Yine de, işimizin mümkün olduğunca özel ve gizli kalmasını yeğlerdim."
"Bregan D'aerthe'nin tüm işleri özeldir, sevgili Firble," diyereki yanıtladı Jarlaxle ve geniş kenarlı şapkasını uzun ve zarif bir kavisle savurarak yeniden eğildi.
"Bu kadarı yeterli/' dedi Firble. "işimizi bitirelim ki evime döneyim."
"O halde sor," dedi Jarlaxle.
"Blingdenstone civarında drow hareketlerinde bir artış oldu," diye açıkladı deep gnome.
"Öyle mi?" diye sordu Jarlaxle, şaşırmış görünerek. Ancak, drowun budalaca sırıtışı gerçek duygularını açığa vuruyordu. Bu, Jarlaxle için kolay bir kazanç olacaktı, çünkü onu Menzoberranzan'da yakın zamanda kiralayan Saygıdeğer Ana, şüphe götürmez bir biçimde, Blingdenstone'un sorunu ile bağlantılıydı. Jarlaxle kazancı kolay kılan rastlantıları severdi.
Firble bu sahte şaşırmışlık numarasını çok iyi biliyordu. "Öyle," diye yanıtladı.
"Ve sen de sebebini bilmek istiyorsun?" diye mantık yürüttü Jarlaxle, hala hiçbir şeyden haberi yokmuş maskesini taşıyarak.
"Bizim açımızdan, bu akıllıca olur," diyerek pufladı Jarlaxle'ın sonu gelmez oyunundan^yorulan konsey üyesi. Firble, Jarlaxle'ın Blingdenstone yakınlarındaki drow hareketinden ve bunun ardında yatan sebepten haberdar olduğunu hiç şüpheye yer kalmayacak şekilde biliyordu. Jarlaxle evsiz barksız bir serseriydi ve bu normalde, kara elflerin dünyasında sağlıksız bir konumdu. Ancak bu becerikli paralı asker, bu hain konumuyla hayatta kalmış hatta başarı kazanmıştı. Hepsinden öte Jarlaxle'ın en müthiş avantajı bilgiydi; Menzoberranzan'da ve şehri çevreleyen bölgelerde olan biten her şey hakkında bilgi.
"Ne kadar zamana gereksinimin var?" diye sordu Firble. "Kralım bu işi mümkün olduğunca çabuk bitirmeyi diliyor." "Ücretimi getirdin mi?" diye sordu drow, bir elini uzatarak. "Ödeme, bana bilgiyi getirdiğinde," diyerek karşı çıktı Firble. "Anlaşmamız daima böyle oldu."
"Doğru," diyerek onayladı Jarlaxle. "Ancak bu kez bilgiyi toparlamak için zamana ihtiyacım yok. Eğer kıymetli taşlarımı getirdiysen, işimizi hemen bitirebiliriz."
Firble kıymetli taş kesesini kemerinden çıkardı ve drowa attı. "Elli akik, düzgün kesilmiş," dedi gürleyerek ve fiyattan asla hoşnut kalmaksızın. Bu kez Jarlaxle'ı kullanmaktan kaçınabilmeyi ummuştu; her deep gnome gibi, Firble da böylesi miktarlara kolayca veda edemezdi.
Jarlaxle çarçabuk keseye göz attı ve onu derin bir cebe koydu.
"Rahat et küçük deep gnome," diye başladı, "çünkü Menzoberranzan'ı yöneten güçler şehrine karşı bir hareket planlamıyorlar. Tek bir drow evi bölgeyle ilgileniyor, hepsi bu."
"Neden?" diye sordu Firble, uzun bir sessizlik anı geçtikten sonra. Kaçınılmaz sonucu bildiğinden, svirfneblin sormaktan nefret ediyordu.
Jarlaxle elini uzattı. On tane düzgün kesilmiş akik daha el değiştirdi.
"Bu ev kendilerinden birini arıyor," diye açıkladı Jarlaxle. "Hareketleri yüzünden ailesini Örümcek Kraliçe'nin gözünden düşüren bir hain."
Sonsuzluk gibi gelen sessiz dakikalar geçti yeniden. Firble bu avlanan drowun kimliğini kolayca tahmin edebiliyordu fakat, eğer kesin emin olamazsa, Kral Schnicktick tavan yıkılana dek kükreyecekti. Kemerindeki keseden on kıymetli taş daha çıkardı. "Evin adını ver," dedi.
"Daermon N'a'shezbaernon," diye yanıtladı Jarlaxle, taşları alışkın tavırlarla derin cebine koyarken. Firble kollarını göğsünde kavuşturup kaşlarını çattı. Vicdansız drow onu bir kez daha yakalamıştı.
"Atalarına ait ismi değil!" diye gürledi konsey üyesi, gönülsüzce on akik daha çıkararak.
"Gerçekten mi, Firble," diye alay etti Jarlaxle. "Sorgulamalarında daha açık olmayı öğrenmelisin. Bu tür hatalar sana çok pahalıya patlıyor!"
"Evin adını anlayabileceğim şekilde söyle," dedi Firble. "Peşine düştükleri hainin adını da ver. Bugün sana başka ödeme yapmayacağım, Jarlaxle."
Jarlaxle deep gnomeu susturmak için elini kaldırdı ve gülümsedi. "Kabul," diyerek güldü, aldıklarından fazlasıyla tatmin olmuş bir halde. "Do'Urden Evi; Menzoberranzan'ın Sekizinci Evi ikinci oğlunu arıyor." Paralı asker, Firble'ın ifadesinde bir tanımışlık izi fark etti. Bu küçük buluşma, }arlaxle'a Saygıdeğer Malice'in kasasından kazanç haline çevirebileceği bilgiyi sağlayabilir miydi?
"Adı Drizzt," diye sürdürdü drow, dikkatle svirfneblinin tepkisini inceleyerek. Sonra kurnazca ekledi: "Nerede olduğuna dair bilgi Menzoberranzan'da yüksek bir kazanç getirebilirdi."
Firble arsız drowa uzunca bir süre bakakaldı. Hainin kimliği açıklanırken, fazla açık mı vermişti? Eğer Jarlaxle, Drizzt'in deep gnome şehrinde olduğunu tahmin ettiyse, bunun sonuçları çok korkutucu olabilirdi Şimdi Firble bir açmazdaydı. Hatasını itiraf edip, bunu düzeltmeye mi çalışmalıydı? Fakat Jarlaxle'dan sessiz kalma sözünü satın almak Firble'a kaça mal olurdu? Ve ödeme ne kadar müthiş olursa olsun, Firble bu ilkesiz paralı askere güvenebilir miydi?
"İşimiz sona erdi," diye bildirdi Firble, Jarlaxle'ın Do'Urden Evi ile pazarlığa oturacak kadarını tahmin etmediğine güvenmeye karar vererek. Konsey üyesi topukları üzerinde döndü ve odadan çıkmak üzere harekete geçti.
Jarlaxle, Firble'in kararını gizlice alkışladı. Daima, svirfneblin konsey üyesinin pazarlıkta değerli bir hasım olduğuna inanmıştı ve şimdi de düş kırıklığına uğramamıştı. Firble çok az açık vermişti ki bu Saygıdeğer Malice'e götürülemeyecek kadar küçük bir bilgiydi. Eğer deep gnomeda daha fazlası var idiyse bile, toplantıyı derhal kesme kararı bilgece bir karardı. Irksal farklılıklarına rağmen, Jarlaxle aslında Firble'dan hoşlandığını itiraf etmek zorundaydı. "Küçük gnome," diye seslendi ayrılmakta olan zata. "Sana bir uyarıda bulunayım."
Firble hızla geri dönerken, eli savunmacı bir hareketle değerli taş kesesini örtmüştü.
"Bedavaya," dedi Jarlaxle, bir kahkaha koparıp, kel kafasını sallarken. Ancak sonra, paralı askerin suratı birden ciddileşti, hatta sertleşti. "Eğer Drizzt Do'Urden'i tanıyorsan," diye sürdürdü Jarlaxle, "onu uzakta tut. Saygıdeğer Malice Do'Urden'i Drizzt'in öldürülmesiyle Lloth'un bizzat kendisi görevlendirdi ve Malice görevi başarması için ne yapması gerekiyorsa yapacak. Ve Malice başarısız bile olsa, Do' Urden'in ölümünün Örümcek Kraliçe'ye büyük haz getireceğini bilen başkaları avı devralacak. Onun kaderi çizildi, Firble ve onun yanında yer alacak kadar budala olan herkes de aynı kadere ortak olacak."
"Gereksiz bir uyarı," diye yanıtladı Firble, soğukkanlı ifadesini korumaya çalışarak. "Zira Blingdenstone'da hiç kimse bu hain kara elfi ne tanıyor, ne de umursuyor. Üstelik, seni temin ederim ki, Blingdenstone'da hiç kimsenin, kara elflerin Örümcek Kraliçe tanrıçasının hoşnutluğunu kazanmak gibi bir arzusu da yok!"
Jarlaxle svirfneblinin blöfüne bilgiç bilgiç gülümsedi. "Elbette," diye yanıtladı ve görkemli şapkasını savurarak, bir kez daha eğildi.
Firble sözleri ve selamlamayı değerlendirerek bir an için durakşadı ve yeniden, paralı askerin sessizliğini satın almalı mıydı, merak etti.

Yüklə 1,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin