Arz'dan Arş'a Evrenin Sırları, Sınırları 1



Yüklə 1,12 Mb.
səhifə19/19
tarix29.10.2017
ölçüsü1,12 Mb.
#21178
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

REFERANS - 28
7 MESANİ/11 DÜĞÜM

Bu sure indiğinde, Resulullah, Hz. Aişa Hanımefendi'den bir iplik istemiş ve ona 11 düğüm atmıştı. Bağdadi'nin de yaptığı buydu: 11 düğümlü ipi 7 + 4 gibi bir aralıkla ayıran Bağdadi'ye göre bunlardan yedisi "Yedi mesani" kördüğüm diğerleri ise normal 4 düğümdü. Şimdi bu konuda önce Ledünni sırları daha sonraki cildimizde de bunun çok önemli bilimsel yorumunu sunacak, süper çekim teoreminin nasıl çözümlendiğine ilişkin şaşırtıcı bilgileri aktaracağız.

* BİRİNCİ DÜĞÜM:

Hem Fatiha'nın birinci ayeti olan "Elhamdülillahi Rabbil alemin"in hem imanın altı şartından ilki olan "Amentü Billahi"nin sırrıdır hem de İslamın beş şartından ilki "Kelimei tevhid-Şehadetin" ta kendisidir.

Birinci düğüm AKLEN ALLAH'I BULMANIN ilk sorusudur: ALLAH VAR MIDIR, YOK MUDUR? Var diyen kabaca mü'min olur; yok diyen için bu düğüm çözülmez. Bu var (El) ve yok (La) harfi tarifleri CENNET ve CEHENNEM'in yaratılma nedenidir. Evet (1) - hayır (0) ikilemi (Bineer) birbirine ne kadar zıt ise, Cennet ve Cehennem de bu sorunun cevabına göre birbirine "ÇOK ZIT, ÇOK UZAK İKİ TEMEL KUTUP" sayılmaktadır.

"ALLAH VAR MIDIR?" sorusunun cevabını "Evet" diye verenler için "Hemen Cennet'in kapılarının açıldığını" sanırsak aldanırız! Örneğin, "Şeytan" da ALLAH'a inanan, onu Cennet'te müşahede etmiş, ALLAH ile diyalog kurmuş, ALLAH'a inanmış, ALLAH'ın kendisini asla inkar etmemiştir. Fakat Şeytan (ŞEYTAN'dan da aşağı olan) "ALLAH YOKTUR" diyen nankör insanoğluna İNKAR ETTİRİR, ama kendisi ALLAH'ı asla inkar etmez. O halde ALLAH'a kabaca bir iman yetmemektedir, çünkü ŞEYTAN da ALLAH'a inanmaktadır.

Eğer "ALLAH VAR MIDIR?" sorusuna "Hayır, yoktur" diyorsak, şeytandan da daha aşağı olarak Cehennem'i ebedi yurt edinenlerin artık diğer sorulara geçmesine gerek yoktur. Artık onlar yaratık değil yaratan = Tanrı olmuşlardır dünyada... Varlıkları ALLAH'a şirktir. Eğer "ALLAH VARDIR" diyorsak, sırada sizi ikinci düğüm, ikinci soru bekleyecektir:

* İKİNCİ DÜĞÜM:

"ALLAH VAR DEDİĞİMİZE GÖRE HANGİ KATEGORİDENDİR?"

ALLAH varlığı için bu amansız sorunun cevabı, putperestler ile kitap ehlinin farkını ortaya kor. Bu soruya karşılık ALLAH, doğaüstü-doğaaltı cahilce her şeydir diyorsak imtihanı vermiş olmuyoruz. (*)



(*) Ruh, Cin, Melek, aminizm, doğaya tapınma, paganizm, Şamanizm, Mitraizm, Zerdüştlük, Brahmanizm, Hinduizm, Lamaizm ve diğer budizmler; yıldızlara, şimşeklere, gökcisimlerine (Sabiyecilik) tapınmak, totemler, tabular, modern dünyanın tutkunlukları vb. kimine göre aradıkları TANRI'dır.

Eğer tanrı bu tür "YARATIKLAR" ise seçtiğimiz tanrı fikri batıldır. Çünkü yaratan (Mütekevvin Hallak) yarattıklarının hiçbirine benzemez (Muhalefetün lil havadis). Her şeyin dışında fakat her zerrede tecelli ederek her şeyi kuşatır. Basit bir mitolojik tanrı değildir (Olimpos dağının tepesinde diğer tanrılarla oturan mekanı yoktur.) Sorunun cevabı bu batıl ise yeniden "Cehennem" tutuşturulmuştur.

Eğer sorunun cevabı bu değil de ikinci şık olan "ALLAH, GÖKSEL KİTAPLARIN TANIMLADIĞI ALLAH'TIR" ise Cennet'ten o kişiye bir kapı açılır.

Ne var ki bizim bu "Mü'minliğimize" ŞEYTAN da aynen katılmaktadır: Çünkü ŞEYTAN da Resul denen kitaplı peygamberlerin 100 sayfasına ve dört büyük kitabına inanmakta, reddetmemekte, fakat amansız düşman olduğu insanoğluna reddettirmek için elinden geleni yapmaktadır.

Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar ile geçmiş suhuf ümmetlerinin imanlılarının bu soruya cevabı şudur: "ALLAH, PUTPERESTLERİN ALLAH'I DEĞİL; KOZMİK BİR ALLAH'tır!" O halde Göksel (Semavi) kitaplardan birine bağlı olan ile Naturalistler (ağaca, dağa tapanlar) farklı ALLAH kavrayışlarına ve anlayışlarına sahiptir. Nitekim Musevilikte ALLAH = ALOH'tur. Hıristiyanlıkta (Barnabi, Süryani vb. İncillerinde) ALAH ve ALLAH'tır. Müslümanlıkta da ALLAH'tır... Bu gösteriyor ki, ALLAH bu dört büyük kitapta nüans farklarıyla İSMEN YER ALMAKTADIR.

İkinci düğüm, sizin bir SEMAVİYATTAN ya da TABİATTAN TANRI edinip edinmediğinizin göstergesidir. İkinci düğüme cevabınızın niteliği sizin üçüncü düğümü açıp açamayacağınıza karar verir. Eğer siz (Akıl sahibi) biri olarak kozmik bir ALLAH'a inanmıyorsanız, öteki üçüncü düğüme geçemezsiniz. Fakat eğer "Ehli kitap" dinlerine inanıyorsanız üçüncü soruya geçebilir, düğümü çözmeye hazırlanabilirsiniz:

* ÜÇÜNCÜ DÜĞÜM:

"ALLAH VARDIR, KOZMİKTİR, FAKAT KAÇ TANEDİR?" Artık "Putperestliği" ayıkladıktan sonra, Ehli kitap (Kitap inmişlere) yöneltilmiş bu sorunun cevabı "Sıfır" dışında bir sayıdır. Bu sayı çok ya da tektir. Örneğin Yahudilere göre ALLAH (Aloh) pek çoktur: Aloim=Tanrılar vardır. (Sözde bu kelimeyi, Allah Tevrat'ta zatından "Biz" diye söz ettiğinden icad etmişler.) Böylece Musevi dininin tahrifinden itibaren, birçok tanrı icat edilmiştir, örneğin:

a) Yahudi faşizmine göre "Üzeyir Peygamber, ALLAH'ın -Haşa- oğludur. Melekler ise kızlarıdır ve ayrıca ALLAH'ın oğulları vardır. Bunlar insanların dişileriyle çiftleşerek, çok sayıda NEFİLİM denen dev adamları oluşturmuşlar. Ayrıca Aloim kavramı içinde daha sayısız, tanrı vardır: Örneğin her ırkın, her kavmin bir tanrısı vardır. Bu tanrılar tanrısı isa Yahowa (Ya Hüve, Ya Hu = Ey O!) olup, sadece israiloğullarının intikamcı, lanet bir tanrısıdır. Yahudiler bazen onunla güreş tutarak bu zayıf tanrının sırtını yere yapıştırıp yenmekte olduklarını" kitaplarında yazarlar.

b) Hıristiyanlar ise, bu binlerce Musevi tanrısını "Üçe" indirmişlerdir (Teslis).

c) Oysa bütün ALLAH kitapları mutlaka "TEK TANRI" üzerine gelmiş, sonra kul kalemiyle bozulmuştur. İslamiyet bu çok tanrıcılığa tepki olarak bozulmadan gelmiştir. Bir defada "LA İLAHE İLLALLAH = İlahlar yoktur tek ALLAH vardır" ile kaimdir. Bu nedenle Kelime-i tevhidi söyleyen kimse aynı zamanda "AMENTÜ BİLLAH" Allah'ın tekliğine de inanmış olur. Bunun dışında kalan herkes "Allah'a ortak koşmaktan" müşrik = kafir durumuna düşerler. (*)

(*) Tek tanrılı yegane din olan islamiyet'te bile Hz. Resulullah'ı, Hz. Ali ya da benzeri din büyüklerine ve onların ölülerine bir anlamda "Tapanlar" ve bu tapınmayı ALLAH'a yaptıklarından daha aşırılaştıranlar (örneğin sadece namaz kılıp, bunun dışında ALLAH'ı unutup, bunun yerine saplanıp kaldığı bir din büyüğünü saatlerce gece gündüz tapınırcasına övenlerin tamamı) yine "Müşrik ve Eyyühel kafirun" olmaktan öteye geçemezler. Farzları karınca kararınca yapıp, sünnetleri ise büyük bir titizlikle yapanlar, hatta bunları da aşarak, bir din büyüğünün "Müstehab = Nafile" namazlarını farzdan, Vacibden, Sünnetten, bilimden üstün tutan Nafileci (Katı-salt abit) zihniyet de aynı mantıkla "Eyyühel kafirun" durumuna düşebilir. Kaba bir örnekle Farz = 1000 puan ise, Vacib= 100 Sünnet = 10 ve Nafile = 1 birim puandır. Bu puanlamayı asla tersyüz etmemeliyiz, gerçekten "Feleğimiz şaşar" sevgideğer okurlar. Bin Müslümandan yüzde doksanının Cehennem'e "Kafir" diye alınmasının nedeni, önce ALLAH, sonra yine ALLAH ve bininci kez ALLAH, sonunda Resulullah'ı seveceğimiz yerde, Mabud'u şaşırmamızdır. Aynı mantıkla diğer din büyüklerini "Resulullah"tan daha çok sevmemeliyiz. Dilimizde önce ve tek ALLAH zikri olmalıdır, sonra Selavat! Dilimiz bir PUTHANE değildir, binlerce isme yer vermek, Yahudi Tevrat'ı gibi "Soykütükleri" ile ilgilenmek, BİDATTİR, BATILDIR. ALLAH farzları (Örneğin, farz ve Cuma namazları) ile Vacib (Bayram, vitir namazları, kurban kesmek vb.) bile bir tutulamazken, nasıl olur da Sünneti, ALLAH FARZ ve VACİBİ üzerine çıkarırız? Haddimizi bilmeli, frene basılacak yerde durmazsak Sırat köprüsünden Cehennem'in hutme çukurlarına düşeriz. ALLAH'a tapınız, Resulullah'ı seviniz fakat bunun "Tersini" asla yapmayınız. Hele üçüncü kişileri dilinize ALLAH gibi dolamak, onları ALLAH VAHDANİYETİNE ORTAK KOŞMAK gibi bir REKLAM AJANSINA BENZEMEKTİR. Üçüncü kişileri sayınız, fakat esirce tapınmayınız. Hiç şakası yok, müşriklerden olup, Cehennem'e de gönüllü yazılıveririz!..

* DÖRDÜNCÜ DÜĞÜM:

"ALLAH VARDIR, EKSERDİR, BİR TANEDİR. FAKAT ALLAH BİZİMLE İLETİŞİM KURAR MI? BİLİNCİ VAR MIDIR?" (Allah Sibernetiği)

ALLAH'ı kabullenmek, semavi dinlerin indiricisi olduğunu ve sayıca tekliğini bilmek yeterli değildir. ALLAH gizlidir, görünmez. Bizimle İLETİŞİM kurmamış bir tanrı bize BİLİNÇLİ, AKİL gelmez. Çünkü iletişim, "Sibernetik" bir haberleşmedir. Haberleşmeyen bir tanrının niteliği bizim (gibi bilinçli, sibernetik organik zekaya, biyolojik akla, zihinsel boyuta sahip varlıklar) için sorun yaratır. ALLAH görünmediğine göre, hiç değilse dolaylı olarak kendisini ortaya koymalı, yarattıklarıyla haberleşmelidir.

İşte bu sorunun cevabı sibernetik ve telekomünikasyonel örneklenir: ALLAH bir yönetim merkezine sahiptir. (Arş'ı ala). Burada bir yönetim kürsüsü vardır (Kürsi). Kader denen program bütün özleri, noktasal ve küresel her yapıyı kuşatmalıdır (Levhi Mahfuz) ve bu hafıza bantları boş değildir, programlanmalıdır (Kalem). İşte bu sibernetik dörtgen "Sibernetik imanın" dört şartıdır. Sibernetik imanın diğer dört şartı ise şu örnekle verilebilir: Verici, taşıyıcı dalga, mesaj ve alıcı dörtgeni... Böylece ALLAH ile KUL haberleşmiş olmaktadır.

Şimdi bu ilahi dörtlüyü sıralayalım:

1. AMENTÜ BİLLAHİ = Allah imanı, VERİCİ (Mikrofon başındaki komutan teşbihle) ALLAH'a imandır.

2. VE MELAİKETÜHİ = Verici'nin (ALLAH) mesajının KURYE (Carrier, taşıyıcı dalga, ulak, teyp bandı) olan meleklere iman şartıdır.

3. VE KÜTÜBİHİ = Allah mesajının (Kitaplarının) Verici'den (ALLAH) Kurye dalgaya (Meleğe) yüklenmesidir.

4. VE RÜSULUHİ = Verici'nin (ALLAH) Kurye dalgaya (Meleğe) yüklediği mesajın (Kitabın) Alıcıya (Peygambere, yeryüzündeki alıcı nebiye) iletilmesidir.

Arş'tan Arz'a bu mesaj böylece ulaşılmaktadır.
O halde ALLAH bizimle İLETİŞİM KURUYOR!

O halde ALLAH'ın bir sibernetik BİLGİ-İŞLEM merkezi vardır, her haliyle her şeyi bilmekte olan kuşatıcı AKLI KÜLL'in ta kendisi EL-ALİM, Semi, Basar, iradet, Kelam özellikleri bulunan ALLAH, (Biz nasıl ki yapay zeka, sentetik akıl olan bilgisayarları üreten "ORGANİK ZEKA" sahibi insanlar isek) bu Aklı Cüzziye'mizin çok üstündeki "PARAKOZMİK ZEKA"dır. ALLAH bilinçlidir! (Bilmeden bizler de ona her an kesintisiz Arz'dan Arş'a mesaj vermekteyiz.)

* BEŞİNCİ DÜĞÜM:

"İKİ YANLI İLETİŞİM KURDUĞUMUZ BİLİNÇLİ, TEK, GÖKSEL ALLAH'A BU AŞAMADAN SONRA NE YAPMALIYIM?"

Önce "VEL YEVMİL AHİRİ" yani "Kıyamet gününe inanmamız" gerekmektedir. Çünkü hesap verici olduğumuzu, af dilememiz gerektiğini ancak böyle anlar, adımımızı o dürüstlükle atarız.

Bundan sonra sırada İslamın beş şartı bulunmaktadır:

1. Kelimei Şehadet: Allah'ın varlığı (Birinci düğüm), Allah'ın gökselliği (İkinci düğüm) ve Allah'ın tekliği (Üçüncü düğüm) ile Allah'ın son Resulüne de iman (Dördüncü düğüm) Kelimei Şehadetle sonuçlanır (Beşinci düğüm).

Kelimei Şehadet her şeyin başı, "Dil-gönül birlikteliği" ibadeti, Cennet anahtarıdır. Şu ana kadar neredeyse Şeytan bile bizim kadar mü'min idi. Fakat artık Kelimei Şehadetle ondan ayrılıyoruz. Çünkü Şeytan sadece "La ilahe illallah" der, şehadet, tevhid getirir, fakat Hz. Adem dahil hiçbir peygamberi tanımadığından KAFİR'dir. ALLAH'ı, meleklerini, kitaplarını İYİCE BİLEN Şeytan'ın, ALLAH peygamberlerine inanmak işine gelmez. Çünkü peygamberler, o ap-açık düşmanı olduğu "İNSAN"lardır. Şeytan'da "Son güne" iman da vardır, fakat asla RÜSULUHİ imanı yoktur.

Kelimei Şehadet'siz MÜSLÜMAN olunamaz! Kelimei Şehadet getirmeden diğer ibadetler olmaz. (Namaz, Oruç, Zekat, Hacc kabul değildir.) Sadece ve sadece KELİMEİ ŞEHADET'LE MÜSLÜMAN OLUNUR! Kelimei Şehadet getirip de bunu son nefesine kadar koruyan kimse için ER-GEÇ CENNET VARDIR! Hatta bir kez Kelimei Şehadet getirip, bir daha getirmediği halde (Bu imanını korumuş) herkes (Uzun bir yolculuktan sonra) MUTLAKA CENNETTEKİ EBEDİ HAYATINA KAVUŞUR.

2. Namaz: Kelimei Şehadet getiren (Müslüman) SALAT (Dua ve namaz) yapmakla özel çağrı mesajı verir. Bu farz, dil ibadetinin yanında, huşu, vecid (ecstazy), beden konsantrasyonu ibadeti olan SALAT'ı yapmak zorundadır. (*)



(*) Teyemmümle bile olsa (Tembellik eseri) "Kaş-göz imasıyla bile olsa" NAMAZ KILINMALIDIR! Mutlaka kılınmalıdır, çünkü Kur'an'da "Namazı kaza ediniz" diye hiçbir ayet geçmemektedir. (Geçtiğini söyleyenler sizi uyutanlardır, aykırı mü'minlerdir.) Sevgideğer okurlarım, teyemmümü öğrenmek, kaş-göz ile namazı kılmayı öğrenmek için şimdi hemen şimdi EN TEMBEL NAMAZI öğrenmelidirler, kılmalıdırlar. Dinimizin türlü kolaylıkları vardır. Fakat namazın zamanının geçmesinin hiçbir kolaylığı yoktur. Boy abdesti bile olmayan ellerini tozlu bir duvara vurarak, hemen orada abdest alabilir, hiçbir diğer şarta bakmaksızın namazını oturduğu yerde bile kılabilir! Sakın ve sakın hiçbir şeyi TÖRENLEŞTİRMEYELİM! Allah bizden "Tören" değil NAMAZ istiyor.

3. Oruç (Savm): Beden ibadetlerindendir. Fazileti sayılamaz, bir cilt dolusu kitap olur. (Rejim niyetine bile oruç tutunuz.)

4. Zekat (Vergilendirme): Bunun ayrıca fitr, sadaka vb. gibi tüm türleri yoksula, sosyal adalete yönelik bir ibadet olup Rabbimizin bunu ibadet kılması bile bize büyük nimet ve fırsattır. Kime ne verirseniz o ibadettir, (Yetimin başını okşamak, yoksula sofrada bir kaşık daha eklemek, misafir icat etmek, ona ikram etmek, eskilerinizi hibe etmek, malın yongası olan manevi kasko, sigorta olan zekata "Komşuyu aç yatırmamak" bile girer.

Kendimiz için istediğimiz bir şeyi diğer eksikli (Yoksul ve yoksun) kişiler için de istemek gibi soylu, alicenap bir ZEKAT düşüncesidir. Unutulmamalıdır ki, "Misafirin yediği sizin verdiğiniz değil; ALLAH'ın verdiği misafirin veya yoksulun zaten kendi" RIZKIDIR! Sizden bir şey eksilmez sevgideğer okurlar... Faizsiz borç vermek, hele yerinde bir "Hibe" ise zekatların en büyüğüdür.

5. Hacc: Mali ve bedeni ibadetlerdendir. (Bin kez Avrupa'ya giden birinin ömründe bir kez Hacc'a gitmemesi pek hayra yorulamaz!)

Bu İslam'ın beş şartını yapanlara "ABİD = ibadet eden" denir.

* ALTINCI DÜĞÜM:

"İSLAM'IN ŞARTLARINDAN BAŞKA KULLUK BORCUMUZ VAR MIDIR?"

Bu sorunun cevabı yine "Amentü..."dür. İlk altı şartını sunduğumuz amentü bize "VE BİL KADERİ HAYRİHİ VE ŞERRİHİ MİNALLAHİ TEALA VEL BA'SÜ BADEL MEVT HAKKIN" şartını da getirir. Kadere, kazaya (Hayır ve şerrin ALLAH'tan geldiğine, vaad edilen güne ve ölüme inancın hak olduğuna iman etmeden abit olmak da CEHENNEM'da son bulur.

* YEDİNCİ DÜĞÜM:

İzleyen ciltte yeniden döneceğimiz yedinci düğümün açılması için şu aşamaların geçilmesi gerekmektedir:

1. ALLAH VARDIR! (İLLAALAH!)


2. ALLAH GÖKSELDİR (ALLAHÛEKBER).
3. ALLAH İSLAM DİNİNDEN RAZI OLMUŞTUR (RIZAULLAH'a ulaşan, MÜSLİM'dir).
4. ALLAH VERİCİ, MELEKLERİ İLETİCİ, MESAJI KİTAP ve PEYGAMBERLERİ ALICIDIR! (Müslim + Mü'min)
5. ALLAH'A KULLUK BORCU: ABİD OLMAK (Müslim+Mü'min+Abid).
6. ALLAH'A İMAN KULLUK BORCU: ARİF OLMAK (Müslim+Mü'min+Abid+Arif).
7. ALLAH'I AKLEN BULMAK BORCU: ALİM OLMAK (Müslim+Mü'min+Abid+Arif+Alim).

* DİĞER DÜĞÜMLER:



ALLAH'a 4 yakinlik derecesinin düğümleridir. (*)

(*) Fakat bunlar aykırı mutasavvıfların anladığı ve anlattığı anlamda değildir. Bunu anlamak için insanın önce ALLAH VELİSİ olması (Sekizinci düğüm), sonra "Kırklar meclisine" girmesi (Dokuzuncu düğüm) ve başkanları Hz. Hızır'ın makamı (Makamı Hızır) olan İLMEL YAKİNLİK (Onuncu düğüm), ardından son olarak da Resulullah "Mİ'RAC"ı (On birinci düğüm) oluşturur. Resululah'tan gayrisi bu denli ALLAH'a (Hakkel Aynel) yakin olmamıştır. Diğer kalan her şey masaldır! Okurlarımıza bu konuları "Can-İnsan" bandımızda sunacağız.
Yüklə 1,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin