Ölümünden son Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.
Gülizar Ana, Sivrialan dolaylarındaki Ayıpınar merasında koyun sağmaya giderken sancısı tutmuş, oracıkta dünyaya getirmiş Veysel’i. Göbeğini de kendisi kesmiş, bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye gelmiş.
Babası “Karaca” lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir.
Yedi yaşına girdiği 1901’de Sivas’ta çiçek salgını yeniden yaygınlaşır; o da yakalanır bu hastalığa. O günleri şöyle anlatıyor: “Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim.
Yedi yaşına girdiği 1901’de Sivas’ta çiçek salgını yeniden yaygınlaşır; o da yakalanır bu hastalığa. O günleri şöyle anlatıyor: “Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim.
O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. “der.
Ali adında bir abisi ve Elif adında bir kız kardeşi
varmış Veysel’in. Tüm aile çok üzülmüş, günlerce gözyaşı dökmüş bu hale. Bundan böyle bacısı elinden tutarak gezdirmeye, dolaştırmaya başlar Veysel’i.
Veysel’in babası ona saz alır.İlk saz derslerini babasının arkadaşı olan Çamışıhlı Ali Ağa’dan almış.
İki yıl Veysel akrabalarından Esma adında bir kızla evlendirdiler ve Esma'dan bir kız, bir oğlu oldu. Oğlan çocuğunun ölümüyle hayata küsen Veysel, bundan sonra 1921'de annesi ve babasının ölümüyle iyice yıkıldı.Abisi Ali'nin bir kız çocuğu daha olunca çocuklara ve işlere bakması için bir hizmetkâr tuttular.
Bir, Veysel'in ilk eşi olan Esma'yı kandırarak kaçırdı.
Veysel'in köyünden ilk ayrılışı şöyledir: Zara'nın Barzan Baleni Köyü’nden Kasım adında birisi Veysel'i köyüne götürerek iki üç ay beraber yaşadılar. Dönüşte Veysel, Hafik'in Yalıncak köyüne ve Zara'nın Girit köyüne uğrayarak 9 liraya güzel bir saz aldı.Veysel bu hadiseden bir müddet sonra Gülizar adlı bir kadınla evlendi.
Cumhuriyet'in 10. yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer' in direktifleriyle bütün halk ozanları Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk üzerine şiirler yazdılar. Bunlar arasında Veysel'in de vardı şiirleri. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri böylece 'Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası'... dizesiyle başlayan şiir oldu.
Cumhuriyet'in 10. yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer' in direktifleriyle bütün halk ozanları Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk üzerine şiirler yazdılar. Bunlar arasında Veysel'in de vardı şiirleri. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri böylece 'Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası'... dizesiyle başlayan şiir oldu.
Destanı Atatürk'e getirmek hevesiyle yola düştü;ancak destanı Atatürk'e okumak kısmet olmadı.
.Âşık Veysel’in yaşadığı sosyal çevre, köy ile kasaba kültürüne sahip, ekonomik anlamda tarıma dayalı, kapitalizm öncesi üretim biçimleri egemen, sanayileşme sıfır... Bir de ekonomik yapının paralelinde, eğitim-öğretim gibi etkenlerin düşüklüğü, savaştan yeni çıkmış bir toplumun ekonomik ezikliği eklenip, çiçekten telef olan insanların coğrafyası düşünülürse, Veysel’i biçimlendiren sosyal çevre çok kolay anlaşılır
Eğer görsem idi göz ile seni” Derken Âşık Veysel’in bu anlamda duyduğu hasretin ne kadar derin olduğu kolaylıkla anlaşılır. Adnan Binyazar, Veysel’deki görme eksikliğini, onun dizeleriyle yorumlarken “bal”a “tuz” katılmıştır diye vurguluyor.
“Kainatı sen yarattın
Her şeyi yoktan var ettin
Beni çıplak dışar attın
Cömertliğin nerde senin.” Nejat Birdoğan, “Kimi şiirinde Veysel’i düşünce olarak coşkulu, ozan olarak henüz yetersiz buluruz.
Aslında bu tür şiirlerinin daha sonrakilerinde bile
bir ozandan çok bir toplum eğitmeni Veysel’i görürüz.
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş.” Bu şiiri bile tek başına yukarıda onun hakkında vurgulananları aydınlatacak niteliktedir. Görüldüğü üzere, o toplumdaki değer yargılarını hayatın somut gerçekleriyle örneklendirerek eleştiriyor.